11 Ağustos 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

11 Ağustos 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mmm naz erde ilânları okudum: stüdyoları “Bir Mil «- or,, filmi için iriyarı, gençlerden, figüran arı - si m Bu zamandı kadan, «nda, hangimizin ak- Mezy Sinema yapmak,, geç - VA ai Xi, senelerdir sinema- bu e e yazıyor ve Rin sa, © <endimi, kısmen tat- Hay — addediyorum, bu i- Pakaş Yunca bir heveslendim. <yoğlu caddesinden ge » B Sal “pekiş) in vitrininde, Pay, “Şehir Işıklarında,, kı bip da üzeltiyormuş gibi ya - Mamalar gözle bir kadın süzmesinin aksine al ipekli gömlek - tp ormuşum gibi davra » bi dün, e Doyumu, bosumu süz - ny, İriyarı, ve gövdeli,, şart- dold R uramıyacağımı an Demek tali, beni “Figü - ? Olarak yaratmamış. Ma, bir düşündüm. Matbu- bengi ide “Bir millet uyanı - minde figüran olabile - Ii vala sözümden geçirdim. tey ak aklıma Ethem İzzet ta; riyarı boyu ve göv teldi; 0, ; Mağ bu işi bihakkin ve ta - ,“€ yapabilirdi, Kaz daha düşündüm. Yoku Yok, at âleminde iriyarı adam Var da benim aklıma ai Hele bir beraber düşü- taş olanı il Safa, hayır, o figü- a Ati, AZ. Sadri Etem, Nurul - < Burhan Ümit, Mahmut Y, ösari,, Koni, > da olamazlar, N Bözden, Yazan muharrirleri Mik rolle 8eçirelim: Felek, ko- Kani, ti sever. Vâ - Nü ancak lop, Mazi ar den, Hay pakasını kabul © etmez. dan yıldızsız oynı - uf Ziya vücut itibari- Eri, EE Yu Myo, a iri ise de rejim ya- Ay Abidin Daver, bu günler. ta len J, gun Bap, “rbo gibi yalnız başı- lere seyahate çık- ty rimuhiş â, plu İğne bir tarafa saplan- » Elif Naci var. o, Micyg Ha, Na > mi olmaması - i yle görünmek iste- gb belki müstesna olarak ja ir. Burhan Cahit Bey, ali Hanımın zaferi eridiği için göze gö | VON, Mamevcut, ei iç Pek “e 5 1 ley gat âleminde Ethem İz - Kyle başkasından ümidini <<büriyetindedir. <p *ski boks federas- ğu için. iri ve jİ tavsiye m çok genç - Ma * müylü barıştırmak Moy, SÜR değil? 5 valiyeni N mn karısında ilik EE maldmder, Bu ee in tiz *apılay, ah barıştırmak i b n Betice m» müsb eserlerinde baç ' Mat, Film stüdyosu, demek | Ingiltere ile Amerika arasında sinema rekabeti gün geçtikçe şiddet kespediyor. Ve İngilizler Amerikada hüküm süren iktısa- di bubrandan istifade ederek Holyvodun en meşhur artistlerini ayartıp İngiltereye getirmeyi dü- şünüyorlar. Bu düşünce, bilhassa son günlerde kuvvet kespetmiş- tir. Sebebi de Amerikada sine- ma artistleri Ücretinin son dere- ce düşük olmasıdır. Mis Joon Kıroford Londra ga- zetelerinden birine vuku bulan beyanatında şu sözleri söylemiştir: Holyvotta herkesin tahsisatı kesiliyor | Evvelce haftada 600 Isterlin alan Joon hali hazırda ancak dört yüz İsterlin alabil- mektedir. Norma Şerrer, Jon Barimor, Lionel Barimor, Mari Dresler, Ramon Novaro, Marion Davis gibi artistler haftada yüz ile dört - l | — Daha tamamen hazırlana- madık, Ancak on beş gün sonra her şey yerli yerine yerleşmiş bu lunacak! Bu sözleri söyliyen, bir kac | z | İaünüümneli'yerifbir. pilamssia! ranlıkla seyrediyoruz. | tüne aksedebilecek bir hale ge - | İİ lecektir. Tahminen 250. metro iİ ye yarıyacak, Klangfilm fabrika | kontrolü makinesi bulunuyor. i| cak insan boyundan daha yük - sek aleti, sıcak ve soğuk hava a- yüz İsterlin arasında zarara uğrıya- caklardır. Jani Köpernin baftalığı 400 Isterlinden 2260 Isterline düşüyor. Bütün bu tenkihattan Kurtulan yegâne arlistin Greta Garbo ok duğu anlaşılıyor. Mis Garbo haf- tada 1200 Isterlin alıyordu ve bu parayı almakta devam edecektir. Stüdyoların heman hepsi aynı şekilde hareket elmiş bulunuyor- lar. Esasen Amerikada buhran yüzünden 2000 sinema kapanmış ve ortaya çıkarılan filmler yarı yarıya inmiştir. Londra gazetelerinden biri bu meseleyi mevzuu bahsederek di- yor ki: “Görülüyor ki Holyvottan ga- yet yüksek #cretlerle artist ge- gen lüzum kalmamıştır. Onnn için Holyvottan artist getirilecek- se bugünkü vazıyetten istifade edilebilir, Mârgrit Çurcil Amerikanm es Büyük artistidir. Onun size üç pozünu tâkdim-eğiyoruz. dakika evvel bizi büyük bir ne- zaketle kabul eden, ilk Türk sesli film stüdyosunun müdürü İpekçi Vahit Beydir. Kıymetli müdürün rehberliği ! İle, biraz sonra, İpek - Film stüdyosunu gezmiye başlıyoruz. Aşağı katta büyük bir salon: duvarları seloteks namı verilen seda nakletmiyen bir madde i - le örtülü. Burası asıl çalışma ye- ridir: Filmlerin bütün o dahili manzaraları burada çekilecek, projektörlerin güneş ziyaları burayı aydınlatacak, artistlerin | sesi burada zaptolunacak, senar- yocunun kafasında doğan se - naryo burada rejisörün yardımı ile ve artistlerin (o gayretleriyle hayat bulacak, beyaz perde üs « kare bir sathı var. Salonun ya” nibaşındaki odada sesi zaptetmi | sının bir anrepistirman ve ses Filmlerin developman, fik - saj ve kurutulması için kullanıla- letlerini hayretle karışık bir hay- Fa, Va- Marsel Rome yeni Bir pijama ilc ilerki iieininni el kk e e kk i kamaralardır. Ayrıca bir | hit Beyin izahtımı kesiyor: — Ayol, burası (o cehenneme benziyor, kaynıyanı buza, dona nı da kazana atıyorlar.. Bu âle- tin en mühim hususiyeti her şeyi nin otomatik olmasında. Film hiç insan eli değmeden, develo pe edilmiş, kurutulmuş çıkıyor. Yukarı kattayız: Aşağıkin - den daha geniş ve daha çok ay dınlık bir salon, müteaddit lo « calara ayrılmış, bunlar kadın ar | östlerin soyunması için yapılmış gar - drop da var. İnce koridorun tam ortasında kilitli “bir kapıyı Va - hit bey ihtimamla açıyor: — İşte motipo! diyor. Moti - po nedir? Motipo, meşhur fran- sız firması Andre Debrienin piya saya nümune olarak çıkardığı, ve ilk olarak Nişantaşında İpek- Film stüdyosuna gönderdiği bir pozitif baskı makinesi. Bu ma - kine resim ve yazılardan maada sadayı da otomatik bir surette basıyor. Montaj dairesinde de yeni ve güzel âletler eksik değil. He- le bir tanesi o kadar mükemmel ki, şüphesiz Avrupa stüdyoların daki arkadaşlarını aratmıyacalk. Stüdyonun mimarlığını, İstan- Sahife 7 Sinema rekabeti artıyor! Greta Garbodan başka diğer artistle- rin ücretleri indiriliyor Merhum Amcam Buna “amcam,, demek bir az ' fazla olur. Hoş, bunu, onun yeğe- ni olduğunu söyliyen, yahut ken- dini öyle zanneden Stan Lorel söylüyor. Takat bu da size bir şey ifade etmiş olmaz. Stan bir gün — her gün de öyle idi ya — tatil yap mıştı, ve ayrılmaz dostu şişman Oliver Hardi 192 balık tutmıya git- ) miş: Cliver sırt üstz yatip güneş haryosu yapa”X“en, Stan bir tür- lü gelmiyen bi; balık bekliyor, bir taraftan da, yere alulm.ş bir gazeyi karıştırıyordu. Stanın gö züne tesadüfe » iri harilerle yazıl mış bir ilân ilişti. Hebenneka Lorel isminde birisi 3 miiyon de lar servet bırakarak ölmüştü, ve yeğenini noter, vasiyetnamenin o kunmasına davet ediyordu. Stan, şüphesiz onun yegâne varisi idi *İ ve bu nagihani miras tam zama- nında yetişmişti. Arada matem olmasa, iki dos- “tun merhumun evine sevine sevr ne koştuklarını söylerdik. Fakat evde ne öğreniyorlar, biliyor musunuz? Merhum amca bir cinayete kurban gitmiş. Iki ah babın acelesini gören bafiyeler, onları bir odaya kapat'yorlar, ve orada öyle korkulu anlar geciri - yorlar ki, şaşırarak biribirlurine hücem ediyorlar. Şişman “iver, Stan'ın zayıf vii cuduna yüklenerek. onu. ezerken, ikisi birden boşluğa yuvarlanıyor» lar. Bereket versin bu uçurumun altı bir sudur ve sukut ölümle ne- ticelenmiyor, sadece Oliveri, u- yandırıyor. Zira, bütün bunlar bir rüya « dır, ve iki ahbap pek de derin ol >. nehre düşerek uyanmışlar ir, oca m m, bul sokaklarında, ve daha son - ra Darülbedayide “Yalova Tür- küsü,, operetinde çok muvaffa - i kıyetli dekorlarını gördüğümüz / Vedat bey kabul etmiş. Mütevazr, sessiz bir genç. Belli ki san'ati- nin ehli. Marangozhanede altı yedi a mele çalışıyor ve filmin dekor - larmı hazırlıyorlar. Bir sante yakın süren bu ge zintimiz esnasında © Vahit bey durmadan dinlenmeden : enaki - neler hakkında izahat © veriyor. Her halde kendisi sinemanın tek nik tarafına vâkıf nadir adam - larrmızdan birisi. İpekçi kardeş- ler onu ilk Türk stüdyosu başı - na getirerek çok doğru bir hare ket yapmışlardır. Bir saat daha dinlesek bıkmıyacağız. Bereket versin ki Nâzım Hikmet haber veriyor: — Üstat saat on ikiyi yir mi geçiyor.. Benini karnım açı, Stüdyodan çıkarken düşünü - yorum: Madem ki bu kadar mas raf yapılmış. Madem ki mevki « ler bu kadar işin ehillerine ve - rilmiş, öyleyse mutlak muvaffak olazaklar.Bu yalnız benim fik « rim değildir. Nişantaşı İpek - film stüdyosunu gezen her me « raklının düşüncesidir, Evet mutlak muvaffak ola - caklar, E.U. Senaryo kursu talebesinden A. Fuat,

Bu sayıdan diğer sayfalar: