25 Ağustos 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

25 Ağustos 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Gi milletinin Mütare- | ti ve feci vaziyeti za Türkiyenin doğuşu- m Pek tabii bu büyük # © eşine az tesadüf edilir ağ hareketinin, İstiklâl dö- / My heyeti umumiyesini bir Min © kuvveti ve resim- | ik kudreti ne kadar sa olsun — sıkıştırmak ayn aklımdan geçmez. Hattâ ttin Nazifin bile.. t » 5x Main “Bir Millet Uyanıyor., a senaryosunu yazan Ni- EE Bir Küp Nü Türk sinema meraklısmı as key e €decek üç sinema hare- vi hülüsa edelim; di atörler, mevzuu Pen- &öçen küçük (metrajli amin, isminde bir film çevi- Aç v Me Belediyesi, bir sey- il anyadan Bursaya ka UN “eyahatini ve Bursa şehri Kün gösterecek bir Anter filmi yapmıya hazır- z e. i pördüncü Yerli mallar a “ik li filme alınmış. hareket bundan iki üç Ma Yazdığımız yazıları tat- Dizi g na koyduğu için bilhas- Memnun etti. Birinci Huzun — sine- Ne da — her şeyden evvel lan amatör sinemacılığın Sösteriyor. — İkincisi, lediyelerimizin yir- ü am en kuvvettli ve en Ağ Minep, Propağanda vasıtası takıyı “ann, bu mühim rolü- tij dm zi ve ondan is- rını anlatıyor .. in ise, > sinemacılığı- *önük bir mevkide bu- ln ile reklâm işinin Üvey, A başladığını müjde- ürünün, bn çor orum, bu üç güzel te- rai yalnız Ba filmleri a ket ver ir yi Ma diyesi de İzmirin bir çil Ya Mat. Geçen sene de yi eleyye Sergisi intibaş sölülcit ki mlerin .“ ekilmişti, Fakat bu vi Minamal rini venede öte- > izm birinde sör- kk vut,, müellifi Nizamettin Nazif.. “Vakıt,, m okuyucularının pek iyi tanıdıkları muharrir. “Bir Millet Uyanıyor,, büyük mücadelenin küçük bir aksidir.... Bu filmde Akbaş cephaneliğinin ayak bir filme — sinema | zaptı, itilâf kuvvetlerinin İstan- buldan gidişleri gibi tarihi hâdi- yük- | | seler kaydedilmiştir. Müellif, se- naryosunu yapabilmek için Gazi- nutkunu bâştan başa ve yeniden tetkik etmiş, bütün o zamanın ga- zetelerini gözden geçirmiş, bizzat içinde bulunduğu hâdiselerin ha- NA filin Naziftir.. “Kara Da- | tıralarımnı tazelemiş, bu vekayiin Lâzımdır mek kabil olabildi. Bilmem Ana- doluda ve Trakyada gösterdiler mi?. Her halde hayır. Yoksa filmler harice mi gönderildi? Ge- ne hayır. Hayır.... Belki onlar he- saplarıma çekildikleri teşekkülle- rin ambarlarında küfleniyorlar. Biraz evvel sevinçle çirpman ellerimiz bu feci hakikat karşısın da taş kesiliyor. o Gülen yüzleri- miz somurtuyor, acaba, diyoruz, bu filmler de ötekilerin akıbetine mi uğrıyacak?. İşte bugün bize bu satırları yaz dıran bu son kara düşüncedir. Biz istiyoruz ki, bu filmler önümüz- deki mevsimde, şehrimizin ve memleketimizin en iyi sinemala- rında lâyık oldukları surette gös- terilsin ve sonra ikinci viziyon si- nemalar da onları göstermekte mecbur tutulsunlar. Aksi takdirde bu filmler de di- ğer talisiz kardeşleri gibi ambar- ida küflenmiye mahkümdur. Amatörlerin sinema yapması memleketimizde bir yeniliktir. Fakat bu yenilik başka memleket- ler için çoktan eskimiştir. Pariste Berlin'de, New — York'ta bilhâs- sa amatör filmleri göstermek için klüpler tesis olunmuştur. Bunlar, âzalarının yardimiyle çok muvaf- fakıyetli ve faydalı neticeler elde etmişlerdir. Sinemayı seven ve onun fayda- larmı takdir eden gençlerimiz a- ralarında birleşerek, bir cemiyet teşkil etmelidirler. İlk zamanlar» da bu cemiyetin faaliyeti âzasına eski sinema şeheserlerini tanıt- mak olur. Sessiz sinemanın ekseri kıymet- Yi nümuneleri film kiralayıcıları» Kahramanları olan zevatla görüş- | sin olduğu halde orada bulunan- müştür. o» Rejisör Ertuğrul Muhsin, Ça- nakkaleye bir çok artistler ile be- lar, göz yaşlarını zaptedememiş- lerdir. Bakınız anlatalım : Figüranlar, bir sahnenin: alm- ması için asker elbiseleri ile bir raber giderek bir çok harici man- | araya toplanmışlardı. Manga va- zaralar çekti. Filimde göreceği- miz yerler, kâmilen vak'aların ce- reyan etmiş olduğu yerlerdir. Fi- İ güran vaziyetinde oynıyan genç- lerin ekserisi de, Milli mücadele- ye iştirak etmiş olanlardan seçil- miştir, Hattâ, Çanakkalede, film İ alınırken, o kadar garip ve garip olduğu kadar müessir bir hâdise olmuştur ki, başta Ertuğrul Muh- dut Iznor mızın elindedir. Onlardan istifa- | üç sene sonra, yeni Ertuğrul Muh de etmek pek büyük bir fedakâr- | sinler, Cezmiler yetişmesine em- lığı icap ettirmez. Eğer bu teşek- küle profesyoneller de yardım e derse, muvaffakıyet şüphesizdir. Meselâ Ertuğrul Muhsinin, ope- ratör Cezminin ve sair sinema dan anlıyan adamlarımızı tatbi- katlı konferansları.. İ Bu klüp tesis olunduktan iki, ziyetinde toplanacaklardı. Yalçın bir tepede idiler. Çanakkale bo- ğazı ufku çerçiveliyordu. Figürunların başmda eski bir çavuş vardı ve onları sıraya koyu- yordu. Bir aralık, sıraya girmiş olanlardan bir genç, hizayı boz- du. Çavuş ihtar etti. Bir daha boz- du ve bir daha ihtar etti.. cü seferde çavuş kızarak : i. Filmi Nasıl Yapılıyor? Sahife 7 — Yahu, dedi, sen ömründe as- kerlik yapmadın mı? . Her kes dönüp bu acemi figü- rana baktılar, ve o zaman, bu gen- cin gözlerinden yaşlar boşandığı göründü. Figüran elinin tersile gözlerini silerken: — Ben mi? Diyordu, askerlik yapmadım.. Ben burada ihtiyat zabiti olarak üç yerimden yara- landım. Ve göğsünü yırtarak yaralarını gösterdi. » 4 » “Bir Millet Uyanıyor,, her hal- Üçün:- | de iyi bir film olacağa benziyor.. | Ümit edelim, dinliyelim.. Filmlerde tuvaletler Sevdiğiniz sinema yıldızları gi- bi giyinmek ister misiniz? İster bo, Glorya Svausan gibi meşhur artistlere modeller yapmış olan msiniz ki yolda rast geldiğiniz İ bir artisttir. kimseler sizi bir Suzi Vermon ves ya bir Meg Lemonniye zannetsin- ler?. Bu pek kolaydır. Pek kolay değil amma, kabildir demek istiyorum.. Fakat bunun için şart Bu artistin yarattığı modelleri bazan büyük terzihaneler inhisar- larına alırlar ve filmde gösteril- dikten sonra o müessese tarafın» dan yapılıp teşhir edilir, Filmlerde görünen tualetler hu- hiç olmazsa bir defa olsun Pari- | susunda bir çok kimseler filmi ya- se gitmeniz lâzımdır. İşte bu ko- | pan müesseselere müracaat ede- lay değil değil mi?. Fakat başka | rek muhtelif sualler sorarlar. çare yok. Hem bu kadarı da kâfi değil. Pariste bir stüdyoya gire- bilmeniz için kendinize tanıdık bir kimse de temin etmeniz icap eder. Zira, Pariste, her iki ayda bir, “Joinville,, Stüdyolarında, o müd det zarfında çekilmiş olan film- lerde meşhur artistler tarafndan giyilmiş tualetler satılır, Pek tabii bu satış muamelesi hiç bir zaman umumi ve tüccari bir mahiyette değildir, ve satışa ancak stüdyo içinde bulunanlar iştirak edebi- lir. Paristeki “Joinville,, Stüdyosu, bu tarzda satış yapan yegâne stüdyodur. Çünkü bu stüdyoda artistlerin tualetlerini hususi bir surette modellerle resmeden bir artist vardır. Bu zat, beş sene mü- temadiyen Holivutta Greta Gar- niyetle intizar edebiliriz ve şirndi- X o den iddia edebiliriz ki bu yeni Muhsinler ve Cezmiler eskilerini, asıllarını hayrete düşürecek bir varlık, kabiliyet göstereceklerdir. A. Fuat EU. urmu taleteğinden | Meselâ “ (Suzi Vernon) un oy» Suzi Vernan nadığı “Miche,, isimli filimde gü- zel artistin giydiği tualetler han- gi kumaşlardan ve nasıl yapılmış» tır?.,, gibi... Veyahut endişeli bir anne şöy- le bir mektup yazar: “Kızım yakında evlenecek, Lu- pe Velez'in oynadığı (...) filmin- de onun güzel bir gelin kıyafeti taşıdığını gördük, Lütfen bu tun letin bir patronunu göndermen! İ zi rica ederim, Ücretini tediyeye hazırım.,,

Bu sayıdan diğer sayfalar: