19 Ekim 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

19 Ekim 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mel iğ 7” , ürkiye ile Amerika - ârasındaki ticaret 5 adım i N Denison dariilfünunün- | ira müderrisi © profesör pin * Gardon Amerika A rma hakkında bü- Yazarak . iki memleketi | “den her meseleyi özlü bir İ etmiş, her meseleyi | « tarihi bir tetkik len Tİ, dir Ky bir iğ, ve bir ti İler arasındaki * münsse- temeli, iktısadi'bağlar- n,,, Pünasebetler, ticaretle, | di etmekle, bir memle- ğer memlekete muba- Wvet peyda eder. Bu | PE ik memleket arasında “iktisadi meseleler ve si- rik, doğar. Türkiye ile çi arasında ticaret müna- yi Siyaset münasebetle- Şar asır evvel başlamış, a iki taraf arasında A T müzakere etmek, | aç tarifelerini konuşmak l e 281 meseleler doğmuş, hı çile Avrupalı rakipler mi cadeleler vuku bul- merika sermayedarları Türkiyeden . iktisadi aramıya baş'adıkları iç çaz'yet onların Amerika , inden müzaheret temin | İcap etmiş ve ortaya Yarkta Aria empri- p May 2slesi çıkmıstı. Daha Osmanlı tab'ası, Ame- ete başlamışlar ve bu mi meselesi, z ahdit meselesi gibi Meseleler hasıl meri Mk ticarat ika ticareti 1785 başladı. bu sırada iki nda ticıret muahe- inmadığı için Amerikalı İngiltere Levant,, kum- D himayesi altındâ ti- .. Vaziyet 1811 kadar bu şekilde de- 18ll de hasuşi bir ile Ameri ticareti, Fraw- A €tinin vazivetini aldı. Bu senes'n3 kadar de- NE Ty ve nihayet bu sene rkiye - Amerika ticaret i akdolunmuştu. Sene evvel Türkiyeden aya, afyon, meyva, fındık, İİ, Bayri mamul yün, gön, di. Am saim buna mu“ v ada Türkiyeye pa“ y mm ile rom gönde de ticaret ve seyrisefain sinin müzakeresi üzerine ticareti yükselmiş Ame- viüekiyeye ithalâtı artmiş, yüz a bu ticaretin inhi- | De, tuttuğu görülmüştü. Sn Tanede lı i .: iy: aldığ tetkik edildiği takdirde | nn köklerle halıların en | yalar deler arasında olduk- | / an yemiş, fın- dak, iyon, kösele ve deri- | i | ne aif ” cad bi c gilif, in da nl e eki iü” tıpı şt © ie lar peri sera anki ib- iikgeşinde Türkiye, batici | Arasında ve yörkiyenin üçüncü müş- de, kiyeye ithalâtta bu- | , de rin altıncısı idi. ii eri ika Türkiye mal- a , eden bir devlet ol. yanın ilk on idi. Bu sırada a, İye,, uncu dereceye Ye ithalât yapmak lu, *vcü dereceye düş- ordu. Bu vaziyete İçin yirminci ha Sa Türkiye dolar İçin yeni bir si- ve harpten sonraki inkişaf — di esaslar — Makineleşmek yolu süzmüş, iki taraf arasında hallolu- namıyan meselelerin re şekilde hal olunacağını güslermiş, ve iki taraf münasebetleri azami surette inkişaf eltirecek yolları ve çareleri izah et- mislir, Bu kıymetli eserden - Türkiye — Amerika ticareti hakkındaki bahsi ile | hülâsa ederek naklediyoruz: yaset tutmaya başlamış, bu si- yasel, yirminci asrın ilk on dört senelerinde "ismen muvaffak ol- muş, fakat umumi harbin kop” ması Üzerine durmuştu. Harpten bu güne kadar Harpten sonra Türkiye Ame- rika ticareti yeniden inkişafa başladı ve 1920de rekorların hepsini kırdı. Fakat vaziyet anor- mal olduğu için 1923 den itiba- ren iki taraf tcareti büyük bir kuhrana oğradı. Bununla “bera- ber 1927-1928 senelerine ait ıskamlar, normal sayıla bilir. Dikkate değer nokta, son iki sene zarfında Yeni Türkiye ile Amerika o srasındaki ticaretin, vaktile Amerika ile son derece geniş araz'si o'an Osmanlı devleti ile olan ticareti derecesine yük- selmesidir. , Fakat Amerikanın Türkiyeden ithalâtı, Türkiyenin Amerikadan itbalâtına tefevvuk ediyor. Ame rikanın yirminci asırda, Türkiye: den ithalâtı on dokuzuncu asır- daki ithalâtından farksızdır. Tü- tün, yemiş, fındık, ve halı, Tür- kiyeden Amerikaya ithal olunan malların yüzde yetmişini teşkil eder. Fakat Amerikanın Türkiye- ye itha'âtı mahiyet itibarile de değişmiştir. Buda Amerikanın makina memleketi olmasından makina ve mamul maddeler tica- retinde Avrupaya rekabet etme- sinden ileri gelmektedir. Yirminci asırda, Türk - Ame- rika ticareti umumiyetle büyü- müş olmakla beraber bu ticare- tin heriki memleket için ehem- miyeti küçük kalmıştır. Çünkü Amerikanın umumi itbalâtı için- de Türk malları ancak yüzde 5, Amerikanın umumi ihracatı içinde Türkiyeye giden mallar ancak yüzde 15 nisbetindedir. Türkiye istatistiklerine göre Tür kiye ihracalından yüzde Sie Amerika piyasasına girmiş, yalnız yüzdü 3,6 sı Amerikada kalarıştır. iz Umumi harpten sonra Ameri- ka, Türkiyedem alış veriş eden devletler arasında tali bir vazi- yete düştü Hali hazırda Ame- rika, Türkiye cümburiyeti ile ti- caret eden devletler arasında | ancak yedinci derecede kalıyor- sada iki taraf arasındaki ticareti arttırmak imkânları mevcuttur. Amerika, yeni Türkiye ile tica- ret hususunda en birinci devlet- İ ler arasında daimi bir. mevki | tutmuştur. Türkiye ile Amerika ticareti- nin iktisadi esasları tetkik olun- duğu taktirde Türkiyenin ber | şeyden evel bir ziraat memleketi olduğu, ve onun müstakbel ikti- sadi refahının toprakta olduğunu gösterir. Türkiyenin ihracat tica- relini, bilhassa zirai mabhsuller teşkil ediyor. 1978 de ihracat mallarının yüzde 95 şi zirai ve hayvani mahsullerdi. Ithalâtın yüzde 83 ü mamul maddelerdi. Türkiye coğrafiyesi tetkik olu- kunca memleketin üç mühim istihsal mıntakaları bulunduğu görülür, coğrafi amiller, başlıca ihracatın mahiyetini izah çdiyor. Ihracat maddelerimiz 1978 de Türkiye ie Amarika şilyor. A & VAKİ sini isyanı Hapishaneye giden I yollar muhafazada!. KİNGSTON, 18 (A. A.) — İ (Ontario) İçinde 1000 kadar | mevkuf bulunan Portsmouth ha - pishanesinde bir ihtilâl çıkmışlır. Gardiyanların omevkuflar tara » fından tepelenmesinden korkul - duğu için gece geç vakit imdat kuvvetleri çağırmak lâzım gelmiş tir. Bunlar gelinceye kadar gardi- yanlar, nefislerini müdafaa için silâh kullanmıya mecbur olmuş - lardır. Hapishaneye giden bütün yollar, askerler tarafından muha - faza altına alınmıştır. Askerlerin kışlalarına döndüğüne bakılacak olursa resmi makamların vaziye * te hakim olduklarına hükmetmek lâzımdır. İsyana sebep, mevkuf - lardan birinin beyhude bir firar teşebbüsü üzerine diğer mahpus - ların birer hücreye kapatılmala - rına karar verilmesidir. szEREpRRe yaş gag gaga Zİ SELEN, Türkiye ihracatının idai maddeler, yüzde P! yüzde 28 zi istihlâk maddeleri idi, Toprak mahsulleri ihracatın yüzde kırk beşini teşkil ediyordu. Türkiyenin Amerika ile ticare- tinde istifade ettiği nokta, Tür- kiyeye mahsus coğrafi tesirler al: tında yetişen zirai ve hayvani mabsullerin, Amerikaya lüzumu- dur. Onun için Türkiyenin Ame- rikâya gönderdiği tütün ve halı, ilerde artacak; afyon, kök, kürk, deri ihracatıda bir çok seneler ehemmiyetini muhafaza edecek; incir ve yün ihracatı belki eksi- lecek fakat Türk madenlerinin vasi mikyasta istismarı ile bu madenler Amerika piyasalarında mevki tutacaktır. i Ticaretin “İktisadi esâslarını biraz daha tablil ile Amerikanın umumi harpten evvel zirai mah- suller ihraç ettiği için onun Törkiye ile ticaretinin hakiki bir temeli bulunmadığı anlaşılır. Fakat Amerikanın mamul mad- deleri inkişaf edince, herşeyden evvel bu mahsuller yabancı pi- yasalara girmiştir. Yirminci asrın ilk kısmında Amerikanın bu mamul deleri Türkiyede revaç bul muş ise de, Türkiye piyasasında eskiden beri mevki alan Avru- palıların şiddetli rekabeti bu revaç üzerinde tesir etti. Hali- hazırda Amerikanın Türkiyeye ihracat ticareti, iki memleketin iktisadi inkişaf itibarile aradaki farka ve Amerika mallarının Avrupa mallarına rekabet etme- İ sine dayanmaktadır. Amerikadan Türkiyeye gön- İ derilen esas'ı maddeler yüzde elli nisbetinde olduğu halde Amerikadan gönderilen istihlâk maddeleri ancak yüzde 33 niş- betindedir. | Esası omaddeler, İ otomobil, motör ve kamyonlar- leri, Türkiyede esaslı bir mevki alamamıştır. Yeni Türkiye hü- kümetinin memlekete lâzım olan bütün istihlâk maddelerini doğ- rudan doğruya istihsale çalış- ması, istihlâk maddelerinin itha- lini azaltmıştır. Bunlar gittikçe de azalacaktır. İ dir. Ve bunlar Türk piyasasını | tutmaktadır miz Amerikanın . istihlâk madde- Fakat Türkiye makineleşmek | yolunu tuttuğu için orada ma“ kinelere ihtiyaç vardır. Ameri- kann Türkiyeye lâzım olan ma- kine teçhizalını, Ziraat olâtını, sanayi makinelerini ve bunlara benziyen bülün cihazlarını ihraç edeceği ve bu suretle Türkiye- nin ziraat ve sanayi inkılâbında mübim bir rol ifa edeceği anla- İmiş, Faikın kolunda bir kan çı- | 1000 Mahpusun | Atletizmdeki Sonuncu. luk Karşısında (Spor sayıfamızdan devem ) İ Münir. Münirin gelmemesine rağ- men 72 den inen Yusuf Aslanı görüyoruz. Hafif sıklette 3 kişi tartıldı: Yusuf Aslan, İsmail, ve Müfit, İlk müsabaka Yusuf (o Aslanla İsmail arasında yapıldı. £ İsmail 20 dakikada ufak bir sayı farkı ile Yusuf Aslanı yendi. İsmail bu galibiyeti ayaktan yaptığı bir suplese medyundur. İsmail çok kuvvetli, cesur, ve mukavim bir güreşçidir. (Fakat yaptığı bücumlar sırf kuvvet o - yunlarıdır. Bu şekilde bir güreş ne netice verir?.. Cesur ve atılgan bir gü - reşçi karşısında tuşla olmasa bile hükmen mağlübiyet; kendi tarzı nı kabul ettirdiği takdirde tatsız, kırıcı bir güreşten sonra hükmen bir galibiyet.. Esasen İsmailin bü- | tün güreşleri aşağı yukarı bu ne - ticeyi vermiştir. Yusuf Aslan, İsmaile kendi tarzını kabul ettiremediği, İsma - ilin tesiri altında kaldığı için mağ löp oldu. İsmailden sırf hücumla öyun almak biraz müşküldür. Ken dini icabında çok iyi müdafaa €- debilen ve fazla kuvvetli olan İsmail zorla oyun vermez. Kendi- sine güvenen kurnaz bir güreşçi alta düşüp oyun vermek ve çok dağınık bir güreş tarzı tatbik et- mekle İsmaili yener. Yusuf Asla- nın da böyle güreş etmesi lâzım - dı. İkinci müsabaka Vefikle İsma- il arasında yapıldı. İsmail Vefiği tuşla yendi. “Uçüncü müsabakada ( Yusuf Aslan Vefikle (o fevkalâde güzel bir müsabaka yaptı. Yirmi daki - ka heyecanlı, süratli, kırıcı bir güreşten sonra Yusuf Aslan hük - men galip geldi. Yarı orta (72 kilo) Yarı ortada Saim ve Beşir Na- zifi tuşla yendiler. Üçüncü müsabakada Saim Be- şire ancak ufak bir puan farkile galip geldi ise de, hakem heyeti memleketi temsil edecek en iyi güreşçiyi seçmek için yapılan bu müsabakalarda bu ufak sayı far- kını nazarı itibara almadı ve Be- şirle Saimin gelecek cumaya tek- rar güreşmesine karar verdi. Orta sıklet (75 kilo) Orta sıklette yalnız iki güreş - si var: Nuri, Ahmet. Nurinin gü- reş âlemimizde işgal ettiği yüksek mevki herkesçe malüm. Ahmet henüz tanınmıyor. Ahmet sağlam, muntazam vü - cutlu, fakat güreşe yeni başlamış bir genç.. Müsabaka başlar baş - lamaz acemiliği belli oldu. Fena bir kol kapmasını tecrübe etti, Nurinin altına düştü, bir daha &- yağa kalkmadı. Kalkmakta olan Nurinin ona taktığı 8 — 10 çift Nelsondan kurtuldu. Bu genci teb rik ederiz ve kendisinin istikba - lin en iyi güreşçilerinden biri o - lacağıma şüphemiz olmadığını söyleriz. Yalnız çalışmak.. Müte - vazıane, yorulmak bilmiyen bir çalışma lâzım... Nuri çok güzel güreş etti. Ken | disinin bu son günlerde biraz ra- hatsız olmasına rağmen bize sağ- lam sürekli, atılgan bir güreş gös- terdi.. Yarı ağır ( 87 kilo) Yarı ağırın iki ezeli rakibi karşı karşıya. Mustafa çok eri - İ banı var.. Müsabakanm neticesi ne olacak? Faik kuvvetli hasmmın karşı « sında kendi bildiği güreşi tatbik ! edebilecek mi?., İşte hep bu is - i tfhamlar bu iki genci tanıyanla « rın zihnini işgal ediyor.. Müsabaka başlar başlamaz Fa ikm geçen müsabakalardaki çe - | kingen ve yavaş tarzını terkettiği- İni gördük.. İlk ikinci dakikada Mustafa, Faikın tatbik ettiği fev- | kalâde güzel bir kafa kolla yarım köprüye geldi. Zor kurtuldu. Fa- kat dakikalar ilerledikçe Faikın İ gene mahut güreşine rücu ettiğini gösterdi. Hakemin müteaddit ih - tarları, güreşçilerin habire min - der haricine çıkmaları hakemi ve halkı asabileştirdi. Nihayet hake « min 3 ihtarı üzerine Faik müsa - | bakayı terketti. i Çok mükemmel güreş tekniği « İ ne vâkıf, cidden kuvvetli ve yerin de bir güreşçiden beklenen bütün evsafı haiz olan Faikın müsaba « kalarda böyle durgun güreş yap”i İ ması zor izah edilebilen bir hadi « sedir.. : Pek az yetişen böyle yüksek güreşçi tiplerinden fazla şeyler beklemek bizim hakkımızdır. Ağır sıklet Ağıra iştirak için oMehmet - Himmet ve Salih tartıldı. Salihin kaburgası incik olduğu için müsa- İ bakaya girmedi. Himmetle Meh - met yirmi dakika güreştiler. Neti- İ cede Mehmet az bir sayı farkile galip görünüyordu. Fakat mem - leketi hakkile temsil edecek gü » reşçinin seçilmesi mevzuu bahso » lan bir müsabakada hakem heye- ti kat'i bir karara varamadığın » dan bu müsabaka da gelecek cu » ma gününe bırakıldı. Ji Cenap Güreş federasyonu szasından Maçlar çok hararetli olacak (Baş tarafı Spor sayıfamızda) ile Halkevi futbol takımı arasın- da yapılacak maçlardan birincisi 21 birinci teşrin cuma günü Ka- dıköy Fenerbahçe stadyumunda ve ikincisi 23 pazar Taksim stad- yomunda yapılacaktır. Biletler bu günden itibaren Bahçekapıda Ze- ki Rıza spor mağazasında ve cu- İzdihama meydan verilm, için stadyomlar kapıları on ikide açılacaktır. i Çağrılan futbolcular İstanbul, 18 (A. A.) — Halke- vi spor şubesi riyasetinden: 1 —21/10.932 cuma günü Sovyet cümhuriyetleri ittihadı mil- li futbol takımile İstanbul Halke- vi futbol takımı arasında Kadı Ulvi, köyünde Fenerbahçe stadında ilk müsabaka yapılacaktır. 2 — Merasime saat tam 15, te başlanacaktır. 3 — Gişeler saat ondan itiba- ren umuma acıklır, 4 — Şubemizin < davetiyesini hâmil olmıyan hicbir kimse sta - da biletsiz giremez. 5 — Aşağıda isimleri yazılı futbolcuların saat 13,30 da Fe - nerbahçe klübünde O bulurmaları mercudur: Avni, Hüsamettin, - Burhan, Hüsnü, Nihat, Cevat, Muzaffer, Fikret, Eşref, Hilmi, Şeref, Hak: kı, Zeki, Niyazi, Leblebi Mehmet, ma günü ondan My ui stadyomu gişesinde $al ek ij : | | | İİ

Bu sayıdan diğer sayfalar: