6 Ocak 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

6 Ocak 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Harbi umumide meşhur Alman tayyarecisi Rihthofen'in Hatıraları Nakleden : fa. Bölke ile nasıl tanıştım O tarihlerde “Zeumer,, bir Fo- ker tayyaresi tedarik etmiş, tek başına uçmıya başlamıştı. Şampan ya harbi bütün şiddetile devam e- diyordu. Fransız tayyarecileri de mukabil faaliyete geçmişlerdi. Filotila halinde harbetmek üzere emir almıştık. Teşrinievel 1915 ta- rihinde hareket ettik. Trenle gidiyorduk. “Vagon - restoran,, da bir köşeye çekilmiş, kendi halinde genç bir mülâzim otürüyordu. Halbuki bu genç, a -| ramızda, bir değil, tamam dört düşman tayyaresi düşürmüş bir tayyareciydi. İsmi, ordu emri yev- milerine geçmişti. Kendisine hay- randım, Bütün gayretime rağmen ben, bir tek olsun — resmen — düşman © tayyaresi (o düşüreme- miştim. Bu Bölkenin nasıl olup 'da muvaffak olduğunu öğrenmi - yi merak ediyordum. Bir gün ken disine sordum: — Nasıl yapıyorsunuz, söyler misiniz? Bölke güldü ve cevap verdi: — Gayet basit. Hücum ediyo - rum, nişan alıyorum, ateş ediyo - rum ve düşürüyorum. Ben de ayni şeyi yapıyordum ama, olmuyordu. Bütün mesele, o- nun bir Foker tayyaresi benim ise büyük bir harp tayyarem olmasın- daydı. Bunun için bütün gayreti- mi, pilotluk öğrenmiye sarfetmiye başladım. O zamana kadar alelâ- de bir rasit vaziyetinde idim. Eli- me tesadüfün yardımı ile bir fır- sat geçti ve Şampanyada, eski biz tayyarenin üzerinde çalışmıya baş ladım. Yirmi beş dersten sonra, tek başıma uçmıya hazırdım. Yalnız ilk uçuşum İnsanım hayatında bazı zaman- lar vardır ki sinirleri fevkalâde bir şekilde gerilir. Meselâ, yalnız başıma ilk uçuş gibi. Bir akşam, hocam Zeumer: — Artık, demişti, simdi yalnız başma uç! Kendisine korktuğumu söyliye- bilirdim. Fakat bir vatan müdafi - inin bu kelimeyi kullanmıya hakkı yoktu. Binaenaleyh ağzımı kapa »- dım, tayyareye bindim. Zeumerin son nasihatlerini, ya- rısını havada unutacağımdan e - min olarak, tabir caizse, yarım ku Jakla dinliyordum. Hareket ettim. Bir müddet yer- de sarsılarak ilerledikten sonra gaze bastım, makine hızlandı ve birdenbire uçtum. Artık korkmu - yordum. Ne olursa olsun, her şeyi göze almıştım. Sola doğru geniş bir daire çizdim ve evvelce söyle: | dikleri bir ağacın yanma gelince gazi kestim ve ne olacak diye bek- ledim. İnsiyaki hareketlerle, ev - velce yaptığımı hatırladığım bütün manevraları yaptım. Fakat maki - na Zeumere itaat ettiği yapmadı, baş aşağı düştüm ve tayyareyi parçaladım. Mahzun mahzun, kırılan tayya- reye bakıyordum. Bereket versin. | değildi. | hasar, pek ehemmiyetli Yalnız arkadaşların alayları olduk ça yekün tutuyordu. Uçtum, her şey istediğim gibi oldu. On beş gün sonra da, tekrar imtihana gi- riyordum. Söylenilen tarzda uç - tum. verilen talimat mucibince ha- İreket ettim. Mağrur bir eda Tefrika Numarası : 4 ile yere inince muvaffak olmadığı - — Teşekkür ederim. mı, yeniden bir imtihan geçirmek mecburiyetinde olduğumu da, bu suretle öğrendim. Pilot oldum 1915 senesi noelinde üçüncü imtihanımı oldum. Bu vesile ile Foker müesseselerini ziyaret et - tim. Martta, 2 numaralı filotillâ ile Verdun önünde, harp esnasın- da tayyare kullanmak için çalış - mıya başladım. İki kişilik bir tay- yarem vardı. » Ordu emri yevmisine ilk defa 26 nisar 1916 da geçtim. Bu emri yevmide ismim yoktu ama kahra- manı olduğum hadiseden bahsedi- liyordu. “Nicuport,, larda olduğu gibi, silâhımı, iki kanadın ortasıma ve yükseğine yerleştirmiştim. Ma- kinemde yaptığım bu © yenilikten memnundum. Herkes gülüyordu. Bu çok iptidai bir fikirdi amma, bir defa kafama koymuştum, ve tecrübe edecektim. Bir gün bir düşman “Niew- port,, tayyaresile karşılaştım. Her halde o da benim gibi acemi ola - cak ki, fena uçuyordu. Peşine ta- kıldım, o da geri döndü. Döğüşe- ceğim hissi yoktu. Daha ziyade, kendi kendime: — Ateş edersem ne olur? Diye düşünüyordum. Oldukça yakın bir mesafeye sokuldum, ni- şan aldım ve ateş ettim. ““Nicu - port,, bir sarsıldı, sonra havada te kerlenmiye başladı. İlkönce, rasıt- la ben, bunun Fransızlara mahsus «ambazlıklardan birisi olduğunu zannediyorduk ama, tayyare, bir türlü düzelemiyordu. Arkadaşım omuzuma vurarak: | — Tebrik ederim dedi, düştü. Filbakika, tayyare bir orman - lığın içine düşmüştü. Fakat di man hatlarınm gerisine düşmüştü. Karargâha dönünce sadece “Bir hava muharebesi neticesinde bir Nieuport tayyaresi o düşürülmüs - tür,, diye rapor verdim. O kadar. Ertesi gün emri yevmide, bu ha- diseden bahsediliyordu, Fakat is- mim yazılmamıştı. Holk'an ölümü Bir gün “Douaumont,, kalesi ü- zerinde uçarken, bir Alman Foke- rinin üç Fransız “Caudron,, tay- yaresine hücum ettiğini gördüm. Manlesef şiddetli ve muhalif bir rüzgâr, Fokerin harekâtına mâni oluyordu, ve muharebe ede ede, Verduna doğru o sürükleniyordu, Rasıdımla ben, Alman tayyaresi - nin pek cesur hareket ettiğini gö- rüyor, bunun Helk olmak ihtima- lini düşünüyorduk. Şimdi Foker, kendini müdafaa vaziyetine geçmişti. “Fransızlara altı yedi tayyare daha iltihak et - miş, on tayyare olmuşlardı, Al man tayyaresini yere inmiye mec- bur ediyorlardı. Kendisine yardıma gidemezdim. Hem çok uzaktaydım,hem de ağır makinemle rüzgârla mücadele e - debilecek bir vaziyette değildim. Foker müthiş bir cesaretle ken- dini müdafaa ediyordu. Şimdi ye- re altı yüz metre kadar yakınlaş- mıştı. Bir Fransız tayyaresi yukar- dan hücum etti, Foker bir bulut Şener rene era 0 cad sayan PAR EElA Rena va N Iktısat Haberleri Kuru üzüm ihracatımız İzmir Ticaret odasından Ofise gelen malümata göre (mevsim bidayetinden Kânunusani başına kadar muhtelif Oo memleketlere 45.116.619 kilo kuru üzüm ihraç edilmiştir. Son hafta fiatlarında geçen haftaya nazaran ufak bir tereffü kaydedilmiştir. | Gene mevsim başlangıcından I Kânunusani ta- rihine kadar incir ihracatımız 23.634.975 kilodur. Fiatlar son hafta içinde düşmüştür. Almanyanın cıgara sarfiyatı Almanyanın Nisandan Eylüla kadar 6 ay zarfındaki sigara sar- fiyatı 16.847.658.000 adet sigara“ dır. Geçen sene ayni 6 ay zarfın- da bu rakkam 13.000.000.000 a - det sigaradır. Almanların seyahati Berlin Türk Ticaret Odası ilk- baharda İstanbula bir seyahat tertip etmiştir. Bu seyahate iştirak için bir çok Alman tacirleri şimdiden Berlin Ticaret odasına müracaat etmiştir. Almanyanın döviz kararları Almanya hükümeti döviz hak- kında bazı kararlar ittihaz et - miştir. Bu kararlara göre şimdi - ye kadar ithalât firmalarına 3 ay- lık olarak verilmekte olan kon - tenjan 933 senesi başindan itiba- ren 6 aylık olarak tesbit edile - cektir. Fransada 3 aylık kontenjan Fransa hü i 933. senesi Kisanf bet 3 aylık kon- | tenjan miktarını tesbit etmiştir.Bu kontenjanda memleketimizin his- sesine tefrik edilen koyun derisi, 1075 kental, âdi kereste 24 ton ve hisse tefrik edilmiyen yumurta 145 bin kental; arpa 225 bin ken- tal ve kepek 21 bin kentaldır. Kaçakçılık işleri Defterdarlık vergi kaçakçılı - ğı işlerile sıkı ve devamlı surette meşgul olmaktadır. Beyoğlu Def- terdarlığı tarafından Galtada Ba- lıkpazarında bir fabrika ile Per - şembe pazarında bir mağazada araştırma yaptırılmış ve bu iki müessese de çifte defter tutuldu- ğu ve bu suretle bazı vergilerin gizlendiği anlasılmıştır, —e— Nüfus müdürü Umum nüfus müdürü Ali Ga- lip Bey yarın Edirneye © hareket edecek ve dün de yazdığımız gi- bi bir kaç gün kaldıktan sonra şehrimize dönerek bir (müddet burada meşgul olacaktır. Ali Ga- lip Bey İstanbuldan sonra diğer bazı vilâyetleri de ziyaret ede - cektir. — —————— O—— — arkasında kayboldu. Kurtulduğu - na hükmederek sevindim. Karargâha dönünce, gördükle - rimi anlattım, ve, ilk tahminim gibi, bunun Holk olduğunu anla - dım. Şarkta arkadaşlık ettiğimiz bu tayyareci, Verduna geleli pek az olmuştu. Holkun tayyaresi başaşağı düş- müştü. Kendisi başımdan © yediği bir kurşunla ölmüştü. Bu ölüm, bi- ze çok fena tesir etmişti. Holkun şahsında yalnız cesur bir tayya - reci değil, iyi bir arkadaş da kay- betmiştik, (Devamı var) İ "6 Kânütüsüni 1933 © Evlenmek istiyen Erkekler © ve ez Yazan: Matmazel Kler klavnat i Evet güzelim, evet güzellik ilâhesi.. Venüsün canlı modeli... “Nis,, te prenses (x) üstadın tablolarma meftun olmuş ve her - kesin yanında koşarak üstadı ku- caklamış, yanaklarmdan öpmüş.. Atinada kral ayakta bir resminin yapılmasını emretmiş, maalesef o sırada kralı tahttan indirmişler... Romada Musolini üstada küskün duruyormuş. Çünkü üstadım akide si tam faşist değilmiş. Fakat Mad- ritte kral Alfons üstadın göğsüne elile bir nişan takmış.. Nevyorkta iken, petrol, çelik, bakır kralları kendisini evlerine daima davet e- diyorlarmış.. Pariste her sabah yüzlerce mektup almakta imiş. Bunların içinde çoğu takdir mek - tupları imiş. Tiridi yedikten son * ra ve domates salçaları siyaketti ile jambonu yemeye başladık. Üs- tat mütemadiyen Kiyanti! şarabı yuvarlıyordu. Halbuki ilk kadehte bunun kiyanti şarabı değil, en u - cuz cinsten Cezayir şarabı olduğu- nu anlamıştım. Üstat şaraptan bir kaç kadeh yuvarlayınca bütün bü- tüne gevezeleşti, Artık hayırlı ses- le anlatıyordu: — Evet güzelim.. Evet güzel lik ilâhesi.. Venüsün canlı modeli, Seninle mutlaka uzlaşacağız. Sen | bulunduğun muhitte sükün, huzur tevlit ediyorsun.. Sen bir harika - sm. Benim sehit gibi bir kimseye kat'i ihtiyacım vardı. Bu ihtiyacı- mı sayende tatmin edeceğim. E « söyle, ne dersen dede yanımız idan sav. Kapıyı açınca karşıma elinde bir fatura tutan şişman bir adam çıkmıştı. Adam hiddetli bir tavır- la bağırdı: — Mösyö İtalyano nerede?.. — Burada değil, nereye gittiği- ni bilmiyorum.. — Ne dediniz... Ben onun sesi» ni işittim be.. Sana mücevherler alacağım, oda hizmetçisi tutaca ğım!,, diye öğünüyordu. Herif böyle sizin gibi piliçleri metres tu- tacağım diye kandıracağına bor « cunu verse daha iyi eder, — Terbiyenizi takınınız efeh- di. Size mözyö İtalyanonun bura» da olmadığını söyledim. İşittiğiniz. ses benim sesimdi.. Ben aktrisim kendi kendime rollerimi tekrar ederken karşımdakinin “söyliyece- ği sözleri de söylerim. Mesele bu anladınız mı?.. Hiddetli bir tavır takınarak ka- pıyı o kapadım. Kasap ağır / adımlarla uzaklaştı. Fakat uzak » laşmadan evvel bağırmıştı: Sözlerimi ona söylemeyi unulmayınız.. Eğer yirmi dört sa: at zarfmda paramı vermezse, artist filân dinlemem, olduğu gibi mahkemeye veririm hat... “Üstat,, tüneğinden inmişti. Yüzünde büyük bir sevinç hali vardı. Ellerimi samimane sıktıktan vet.. Selikle'düfeiidiniyecöğini #17) dkrirü » kat zararı yok.. Ben bir adam ka- rısma ne gibi faydalar temin eder- se sana temin etmiye çalışacağım. Nerede bir meşher açacak olursam sen orada bulunacak ve “Üstadın perii ilhamı,, tanılacaksın. Herkes seni tebrik edecek benim dehayı san'atkâranemin senin eserin ol » duğuna kanaat getirecekler. Seya- hate çıktığım zaman yanıma ala - cağrm. Günün birinde her kadının özlediği mavi tilkiden kürkle kü- çük otomobili de sana alacağım.. Küçük de söz mü ya!.. Adamakıl- k güzel bir otomobil alırım. En yüksek lokantalarda yemek yeriz. Senin birçok mücevherlerin olma- İr. Senin gibi bir kadın için mücev- her şart olan bir ziynettir. Sana ayrıca bir oda hizmetçisi Üstat nutkunu bu noktaya ge - | tirdiği sırada kapıya üç darbe vu- ruldu. Geveze adam hemen sustu. ! Parmağını “Sus!,, der tavırda ağ- zma götürdü. Kımıldamamaklığı - mı işaret etti. Kapıya tekrar vu - I ruldu: Sonra bir ses duyuldu: — Açınız mösyö İtalyano.. O- rada olduğunuzu biliyorum, Ko - nuştuğunuzu duydum.. Orada de- ğilmiş gibi susmanızda mana yok. Oynadığmız oyun artık kâfi gel - di. Yetmiş sekiz buçuk frank bor- cunuzu çabuk veriniz.. Kotletleri- mi yemek kolaymıydı? Günün bi- rinde parasını istiyecekleri hiç ha- tırınıza gelmedi mi? r “Üstat,, yavaşça kalktı. Ayak parmaklarınm ucuna basarak ya - tak odasına gitti ve bir köşeye sindi. Giderken bana fısıldamış - te — Malüm ya şimdi buhran var. Biraz sıkıntıdayım.. Yakında eli- me çok para geçecek ama,. Bu he- rif de hayırlısı ile gitmez ki.. Şu- nu karşıla, seyahatte (olduğumu İkame di zit — Ben sana demedim mi, gü- zel melek.. Sen bir harikasm.. Ro- lünü o kadar güzel oynadın ki. Herif ister istemez inanmıya mec» bur oldu! Ve istikbalie tesis ede- ceğimiz müşterek hayattan elde e dilecek istifadeleri birer birer tek- rar saydıktan sonra ilâve etti: — Sen de alacaklıları savmak vazifesini görürsün! Aldığım mektupla çoğu a di kâğıt üzerine yazılmış sade üs“ lüpta şeylerdi. Bunların arasında yalnız süslü bir zarf görmüştüm. | Zarfın içinde (x) sinemasının mü- | dürü mösyö Pervanş isminde bir i kart vizit vardı. Kart vizit üze - irinde şu sözler yazılı idi (Devamı var) Italya sarayında tasarruf Le Temps gazetesinin Roma muhabiri bildiriyor: İtalya kralı tahsisatınm arttı - rılmasına razı olmamıştır. Bilâkis | masrafını kısmıya karar vermiş « tir. 500 lirden fazla maaşı olan sa ray memurlarınm maaşlarmda tenkihat vanılmıstır. a alsağnilklemi Iskambi ve kavga Beyazıtta Okçular başında Taşçılar hanı altmdaki kahvede 28 yaşında İranlı Cevatla, 17 yas şında Diyarıbekirli Hüseyin is « kambil oynarlarken kavga et « mişlerdir. Cevat, Hüseyinin ağ * zına bir yumruk savurunca Hüşse* yin bıçağını çekmiş arkadaşının sol bacağına saplamıştır. Yarali hemen eczsneye sonra Cerrahpa” şa hastanesine kaldırılmıştır. Hü“ seyin kaçmak i-tamisea da vaks*

Bu sayıdan diğer sayfalar: