30 Ocak 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

30 Ocak 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mubarriri : * İktibas. naki, tetcüme haklan mahfezder mi İoswanLı DEV LE İĞLÜRKEN... Celâl Nuri Abdü ihamidin yegâne fotoğrafcısı Şu hikâyeyi, meşrutiyetin ilânı üzerine başkâtip olan merhum Ali Cevat Beyden naklediyorum: Meclisi umumi (yani âyan, meb'usan meclisleri) açılıyor. Pa- dişah bizzat gidecek. Hazırlanan nutku, padişahın ağzından, Cevat Bey okuyacak.. Sultan Hamit gibi | sinirli, insandan kaçan birinin ha- lini düşününüz.. Duymuş ki hü - kümdarlar meclisleri açtıkları va- kit zevetleri ve veliahtları ile bir- likte giderler. Padişahların zevce- leri bizim memlekette imparatori- çe değildir; zaten kaçgöç var.. Bir sürü kadmefendi ile, bir alay çet- refil çerkes cariye ile parlâmento- ya gidilmez.. Bundan geçtik.. Fakat Reşat efendisiz küşat res- mine gidilirse buna halk ne der?.. Bu mesele bir kurt gibi Abdül - hamiidin beynini yiyor. — Reşat Efendiyi arabada kar- şrma alayım rar, almıyayım mı?. Padişah zıp zıp sıçrıyor. Sultan Hamide nazaran Reşat Efendi bir ummacıdır. İblis ona göre ehvendir. Reşat Efendinin hayaletinden, gölgesinden örkü - yor.. İsminden kocunuyor. Onun! içindir ki (Reşat) adir insanlar i- simlerini (Neş'at) e tahvil etmiş-| lerdir. (Nitekim “Murat, larda “Mirat,, olmuşlardı). Abdülhamitle Cevat Bey arasın- | da bahs uzun sürmüş. Cevat Bey eski teşrifata riayetle demiş ki: — Efendimiz, Reşat Efendiyi götürmek daha faydalıdır. Bu cesurane mütalea üzerine Abdülhamidin kaçık, tehditkâr gözleri Cevat Beye munatif olmuş ve: — Niçin?. Diyor.. Cevat Bey atik davranmış: — Efendimiz! İstetim ki solu - nuzda, halk, efendiyi görsün! İşte o zaman meb'uslar da; âyanlar da, sokaklara dağılmış bütün millet de efendimizle o efendi arasında bir mukayese yapar.. ssws, Vakıa, Abdülhamit, çir- kin, kargaburun, sevimsiz biri idi- se de kendisine göre bir mehabeti vardı. Reşat Efendiye gelince: Aptallık namına bir heykel dikil - mek lâzım gelse merhumun şeklini almak kifayet ederdi. Bir çuval et... Bir alık suratı.. Bir hımbıl ba- kış.. İki adet çarpık bacak.. Padişah Cevat Beyin bu sözün | den hoşlanmışsa da gene veliahti- ni birlikte Ayasofyada açılan mec- lislere götürmeğe cesaret edeme - miş. *»” » Zaman ne çabuk geçiyor.. Daha dünkü vak'a zannettiğim meşruti- yetin ilânı üzerinden hemen he - men bir asrm dörtte biri uçmuş! .. Bugün otuz beş yaşında olanlar Abdülhamit ahtinin fecaatini bil - mezler; çünkü 10 Temmuz günün- de on yaşındaydılar.. O yaşta, Fransada, vükelâlar var. On dokuzuncu asrm sonunda, yirmincinin başında, Avrupa ile Asyanın birleştiği ülkede, bir Ku: runuvüsta padişahı, Kurunuvüs - taya göre bile cahil, ve, her devir- de kaçık!.. ilk günleri Abdülhamit bittabi çekingen imiş. Dolambaçlı yollar- dan tahta varmış. Pekaz, yani üç, üç buçuk ay arayla kocaman! pek muktedir, hattâ pek muktedir | bir padişah, Abdülâziz yuvarlanı- yor, sonra feci bir surette ölüyor; zayif bir padisah, beşinci Murat, henüz koltuğunu ısıtmadan tah - tımdan yuvarlanıyor, bir timarha- neye tıkılıyor.. Vükelâ taşkın.. Pa- | dişahlık mefhumu sükutta.. Sultan Hamit, milleti değil, kendi işini ustalıkla idare etmiş.. İlk günleri herkesin yüzüne gül - Iİ müş.. Lâkin sonra?. İ O vükelâyı teker teker avlamış.. Parlak kim varsa sahneden uzak - laştırılmış.. o Zavallı Mithat Paşa (ki son derece akıllı bir zat değil- di) Taife gönderiliyor, öldürtülü yor.. Kodamanlarm kimi uzaklaş- tırılmış, kimi söndürülmüş.. Artık padişahın etrafında o iki vak'ayı bilenler kalmamış.. Hükümdarla» rı tahtından indirmek hünerini bi: lenlerden kimse yok.. . Vakit de| geçmiş.. Artık, sözle değil de, filiyatla, Abdülhamit, devlet ricalinden her birine: — Ben sizin efendinizim! Di- yordu.. Evet... Bu padişah, fevkalâde a- sametliydi. Çok kibirli... Herkesi tavriyle, vaziyla örkütmüş.. Her - İ ondan korkuyor.. Kimse ile teklif- teklifsiz olmamış... - Benim anlayışıma göre, şark hükümdarlarının en son nü - munesiydi. Bir Dârâ, bir Key— | Hüsrev taklidi... Finike kralı, meş- hur Pigmolion ile kendi arasında çok benzeyiş noktaları var.. Her * kesi korkutmu$.. İsmi salâvatla anılıyor. o Asla münakaşaya gelmez.. Bütün kuv - vetleri, kudretleri kendi elinde tu- tuyor.. Sadrazamların yalnız üni - formaları, elkapları, maaşları, da- ireleri var; fakat kudretleri yok . . Abdülhamit kendi kendinin sadra- zamı Babrâliye gidip gelenler ise birer korkuluk, birer heyülâ.. Bi - rer kukla!.. » Vezirler, vükelâ, valiler, ber hal. de, zatı şahaneyi akıl ve tecrübe itibariyle kendilerinden üstün gö- rüyorlardı.. Ufak işlerde bile son söz onundu.. ..» © Fakat bu saltanata da; hatim» verildi. Nasıl oldu da eceliyle ölmeden, Abdülhamit, hayatında en korktu- İ ğu (hal') cezasına uğradı?. Kendisine hal'ini bildiren mec- lis heyetine: — Milletin iradesi bu ise pekâ - lâ.. Fakat hayatım ns olacak?.... Ben biraderimin (beşinci Mura dın) hayatmı korudum.. İttihat ve Terakki de benim hayatımı temin edecek mi, yoksa?. ez Abdülhamit, bütün sal - tanatı müddetince hayatımdan ve İ tahtından korkardı.. Bütün siya - setini, idaresini bu yolda tanzim etmişti.. Garip değil mi?. Ağabe- yisini hal'ettirdi; kendisi hel'edil di... Ağabeyisinin hayatına kıy - madı; eceliyle öldü.. Kısas! Pekâlâ, nasıl oldu da, böyle kor kunç ve kendisini muhafazada siz değil.. Mahpus olduğu seneler» | ide belde muhafızı Rasim B£. ağabe | baret, büyük bir siyaset mi göster- yimden tahkik ettim, kimseyle, | di?. Yoksa meşrutiyet hükümeti (kimse kim olacak? Muhafızları) | padişaha galebe mi çaldı?. Maarif vekili arasında Perşembe günkü saynmızda, Reisicümhur Hazretlerile Maarif Vekili Doktor Reşit Galip Beye - İ fendi arasmda çekilen tel yazrla- rmı, Anadolu Ajansından alarak, dercetmiştik. Anadolu Ajansı bu bülteninde bazı yanlışlıklar ve eksiklikler ol- duğunu bildirerek tel - yazılarını tekrar vermiştir. Aynen neşredi - | yoruz: Büyük Relsicümhur Gazi Mustafa Kemal Hazretlerine: “Öz Gazi nesillerinin yetiştiği mekteplere, her zaman olduğu gibi, bu seferki seyahatlerinde de ayrılan derin alâka payından do- / layı müftehir ve minnettar bü - tün muallim ve talebe evlâtları - nız namına sonsuz şükranlar su- narken ştarı daima isabet olan na- zarlarınıza ilişecek hatalarımız ve eksikliklerimiz için ihtar ve ir - şatlarınızı istirham ederken de - rin saygılarımla ellerinizden ö « perim.,, Reşlt Galip Maarif Vekili Doktor Reşit Galip Beyefendiye: Ziyaret ettiğim mekteplerde muallimlerin, talebelerin feyizli mesai ve yüksek heyecanını se - vinçle görmekteyim. Gözlerinden öperim. Gazi M, Kemal kes nimeti ondan biliyor; herkes| bir padişah, sonunda, paldır kül - dür yuvarlandı?. İlki ihtimal: Halk büyük bir me- — Yani masıl oldu da ikinci Abdül. bu a “| hamit, 10 Temmuz 1908 de meş-| dam, mazide kalan iri ve kocaman | rutiyeti ilâna riza gösterdi?. Padişahın meşrutiyetperver ol - ması şıkma gelince: Buna akıl er- mez,. Halkta intibah yoktu.. Bu ciheti temin ederim.. Meşrutiyeti ilân ettirenlerin de kudret ve tecrübe itibariyle pek İilerilerde olduğuna bir dirhem ka- naatim yoktur. O halde?, İnsanlar daima genç kalmazlar. İhtiyarlık tabiidir. Sultan Hamit ihtiyarlamış, bittabi yorulmuş, ira- detine halel gelmişti. 33 seneye ya km, doğru yanlış tek başma salta- nat ve hükümet etmesi de harıku- lâde bir iştir. Herkes bu kadar w- zun boylu bir işi başaramaz. Evet, tekrar ederim, Sultan Hamit koca- mıştı.. Zatmda bunamak alâmet - leri henüz belirmemişti.. Fakat, Mithat Paşanın hakkın - dan geldiği günkü canlılık kendi- sinde yoktu.. Onun içindir ki Ma - nastır ve Selânik gürültülerine pa” buç bıraktı.. Eğer İttihat ve Terak- ki, meselâ 1300 senesinde dünya- ya gelseydi Abdülhamit onu bir sözle ve bir saatte dağıtırdı. Fakat unutmaymız ki 1908 de bu cevvaliyete halel gelmişti. Di- mağ yorulmuştu. Tababete imanı olmadığından dişlerine baktırmaz ve bunun neticesinde midesini ber- bat ederdi. İttihat ve Terakki eşref saatte doğdu... Bir kuru gürültü, bir sa - man alevi, bir kaç kestane fişeği © korkunç padişahı 10 Temmuz » da, bir gölge haline getirdi. Fakat işin tuhafı şu: Abdülha - mit pek kakavan; (İttihat ve Te- rakki ise pek taze, henüz ağzı süt kokuyor.. Ne padişah cemiyeti yu- varlayabiliyor, ne de cemiyet pa dışahı., Celâl Nuri , iSTEMİ Mükemmel operetinde Pek yakında - GUSTAV FROEHLICH - LANE HAD Bu sevimli ve büyük iki artisti Kim Olduğunu Bilmek ARTISTIK YORUM sinemasında Rejisör: Geza von Belvarş - Musiki: Robert Stolz. Poliste : Bir tramvay tutuştu Evvelki akşam saat 20 de 667 numaralı vatman Tevfik 60 numa- ralı tramvay arabasile Sirkeciden hareket etmiştir. Vatman Tevfi - ğin işlediği hat Sirkeci - Topkapı- dır. Bayram ve akşam olduğu için tramvay bir çok istasyonlardan yolcu almış, içindeki yolcular el- liyi geçmiş; altmışı bulmuştur. "Tramvay böylelikle Sultanahmet - Beyazıt - Aksaray yoluna devam eder Çapayı geçer. Tam Şehre - minine geleceği sırada (etraftan | bir bağrışma, bir haykırşmadır başlamışıtr. Bu esnada tramvay kontak yapmış, alevler © içinde- kalmıştır. 60 dan fazla yolcu he- yecan içinde kalmış, Kadriye Ha- nım isminde biri bayılmış, çocuğu Şefika yaralanmıştır. Tam Şeh - remininde tramvay durdurulabil- miş, etraftan yetişilmiştir. Yolcu - lar tramvaydan güçlükle indiri - lerek, büyük bir kazadan kurtarı- labilmişlerdir. Sarhöşluk | Beyoğlunda Camcı sokağında yerde yüzü koyun yatmış biri gö- rülmüştür. Kendisi karakola gö - türüldüğü zaman Talât isminde biri olduğu ve fazlaca rakı kaçır - dığmdan verlara savilmiş balam — duğu anlaşılmıştır. Nara atmış Zeyrekte sabıkalı çolak Feyzi sarhoş olduğu halde nâra atarken yakalanmış, hakkımda (takibata başlanmıştır. Kama taşıyormuş Galatada Rıhtrm caddesinde şüpheli bir şekilde gezen Sultan Selimli Şükrünün üzeri aranmış, bir kama bulunmuştur. Tramvayla otobüs çarpıştı Evvelki gece Sirkeci — Top- kapı arasında işliyen tramvay a- rabalarından birine (o Topkapıya giderken Aksaray yokuşunda ar- kadan gelen Yamandi oğlu Teo- dosun Bakırköyüne giden otobü- sü çarpmış ve tramvayın camını kırmıştır. Bundan başka çarpış - ma esnasında Ziya, Muzaffer, Hasan Efendi ismindeki yolcular yaralanmışlardır. Sadme çok âni olduğu için yolcular büyük bir| heyecan geçirmişlerdir. Yaralılar | tedavi altma alınmıştır. Şoför İ hakkında takibata devam olun - | maktadır. Kavga Beyazıtta Bakırcılarda bir kav- ga olmuş; araya girenlerden bir çoğu yaralanmışıtr. Hâdise şöyle olmuştur: Beyazıtta Bakırcılarda Musta - fa ile hamal Mustafa arasmda ö- tedenberi münaferet vardır. Bu münaferet yüzünden biribirlerine karşı tarizli birer söz atan Musta- fa ile ham Mustafa âni olarak bi- ribirlerine girişmişlerdir. Bu ara- da kavgayı ayırmak için araya giren Mehmedin üzerine de Trab- zonlu Tabir atılmış, iskemle ile Bundan mazan, Tahiri kaşının üzerinden Istanbul Belediyesi: Darülbedayi Şehir Tiyatrosu Temsilleri : Bu nkvam vi ii saat 21,30 da Sreyik Üpereti İN mn Umuma . “İH Alb yaşından aşağı Olan çocuklar tiyatroya kabul edilemzler. Opera Sinemasında Türk - Yunan Artistlerinin müşterek temsili ş Yarın gece sax 2180 da OTHELLO , Gayrilidis - Othelio Ertuğrul Sadenin - Yago v Yerler | satılmaktadır Otello; (bu gece) Kadıköy )Hâle) #f- nemasında temsil edilecektir. Pazartesi 30 K. sani 4 Şevval Gün doğuşe Gün babşı Sabab paman Öğle namazı ikindi Bamağı Akşam namazı Yası namazı imsak YE geye gere kalas 31 K. sani Şevval 714 .— 646 1227 15,05 1722 18,55 Sar vr 38 5 7.14 2 045 vr 15,05 722 1935 sai 336 Yeni Çıktı Musolini Meşhur müverrih Emil Ludrig' in son eseri Tercüme Haydar Rifat B.in Her kitapçıda 100 kuruşa 0 hd Aaa İMlatbanmıza gelen eserler | EMMA BU sap Mas vene er Servetifünun “Servetilinun,, mecmunsmn b hattaki sâyızında Reşat Feyzi ve Mehmet , Selim Beylerin gürleri, “Telif hakkı, bahsine dair fıkralar, raubtejif zeevzularda (o makaleler vardır. Bunlardan başka Ahmet İnsan Be - yin Rolant (o Dörgeldesten tercüme ettiği “Yolda,, isimli Tomanm ve Öeisi Talip Be- yin Lulei Pirandellodan terciima ettiği “IV ürcü Hanri, isimli tiyatro eserinin tefrika- ları da bulunmaktadır. yumrukla yaralamışıtr. Daha son- ra kavgaya börekçi Mustafa da karışmıştır. Mustafa da kav - gada bıçakla baldırından yaralan- mıştır, Börekçi Mustafanın kimin tarafından vurulduğu belli değil- dir. Zabıta kavgacıların hepsini yakalamışıtr. Sarhoşluk Üsküdarda Arakiyeci hacı ran Selâhattin, Çotuk Ali, Kemal sar - hoş olarak ayni mahallede tütün istifçisi Nürinin evine gitmişler ve evinin cammı taşlamışlardır. Bun dan sonra aralarında çıkan kavga- da Nuri Selâkattini biçakla baldı- rmdan yaralamıştır. Kavgacılar kâmilen tutulmuşlardır. Kömür hırsızı Usküdarda Solaksinan mahalle“ sinde oturan arabacı Mehmet, çift lik gazinosu önünde Mustafa oğlu Şevketin arabasından kömür ça * İarken yakalanmıştır. “ göreceksiniz. ğa

Bu sayıdan diğer sayfalar: