30 Ocak 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

30 Ocak 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

VAKIT'ın edebi tefrikası 28 CANIM AYŞE — İyi komedi oynuyor. Kemal- den ben de bnuun için soğudum. Bu derece hissiyatını saklıyan bir insan ahlaklı olamaz. Şefik bey titizlendi. âsabi âsa- bi sordu: — Aşkları ne dereceye kadar i- lerlemiştir?.. Ne biliyorsunuz? — Telâş ediyorsunuz... Galiba ben maksadımı fena anlattım. De- mek istediğim şu: Kemal, kızınızı beğeniyor. Beğenmemesine imkân da yok. Günün birinde kızınız Ke- male âşık olursa ne yaparsınız? Baba, güçlükle cevap verdi: — Ondan ayırırım, biribirlerin- den uzaklaştırırım. Hattâ bekle- miyeceğim, bugünden tezi yok.. « — Siz sakin bir insansmız. Bu- na rağmen birden ateşlendiniz bu- gün ne yapacaksınız?.. — Onları ayıracağım. — Kemal burada yok, Tunus- ta... En iyisi onun Tunusa bütün bütün yerleşmesidir. -— bunu teklif ettiler, kabul et- medi. Esasen Türk tebaası olma- sı mâni, .— Hayır, buna mâni yok. Mü- essese, hususi bir müessesedir, üc- retli memur olarak istediğini kul- Tanabilir. Müşavir sıfatile Kema- Hi istihdam edebilir. Bu behane.. Şefik Nuri bey, başmı yumruk- ladı: — Şimdi anlıyorum. Maksadı burada kalmak, Ayşeden ayrılma» mak... Hakkımız var Ahmet bey, Kemal kızı seviyor. — Telâş etmeyiniz. Bir kola- ymı buluruz. Ben yeğenimin mes'ut olmasını. isterim. (aun saadeti de Tunustadır. Orada kal malıdır. Kısa bir sessizlik oldu. Neden sonra Şefik Nuri bey seviyor mu? Ahmet Baruni bey derhal cevap vermedi. Bu suale hemen, düşünmeden cevap vermek doğru değildi. Ga - yet ihtiyatlı davranmak lâzımdı. “Seviyor,, dese ne olurdu?. “Sevmiyor,, dese ne çıkardı? Ahmet Baruni bey, zihnen he - sapladı. “Seviyor,, dese, babası - nın kalbini yumuşatmak olurdu. “Sevmiyor,, dese, yalanı üç gün sonra meydana çıkacaktı. Bunun için, kaçamaklı bir cevap verdi: — Henüz âşık değil, amma... — Amma âşık olacak, sevecek, sevişecekler.. Şefik Nuri bey başmı salladı: — Bu meseleyi bir an evvel hal- yi. Bu benim ilk vazifem- — Peki ne yapacaksınız? “e Kemal Tunusta kalmalıdır. Saadeti ve istikbali için bu elzem. Ayşe ile temas idir. Bu her ikisi için de felâket olur... a — Kemali Tunusta oturtmak için elinizde kuvvet var mı? — Kemale söyliyeceğim, orada kalmasının elzem olduğunu anla - tacağım. Khmet Baruni bey dudak bük - tü: — Ben sizin Kemal ile konuş - manızı muvafık bulmuyorum. Doğ ru değil. — Neden doğru olmasın? — Çünkü maksadınızı açıktan Selâmi Izzet açığa söylemek mecburiyetinde ka lacaksınız.. — Hayır.. — Peki, ya Ayşe ile evlenmek istediğini söylerse? — Reddederim.. — Hem siz sinirlenirsiniz, hem de o zavallı çocuğu kırarsınız, me- yus 2dersiniz. — Varsm olsun.. — Amma o zaman da Ayşe ona acır. Merhamet, aşkı arttırır. Ke - malin yesini gördükçe ona biraz İ daha yaklaşır, manen biraz daha bağlanır, — Bu da doğru. Bir kadınm kal- | binde merhameti tahrik etmek, sev dasını arttırmaktır. — Kızımıza şefkatsiz bir baba gibi görünmeyiniz. Saadelin te - min etmek istiyorsunuz, sizi saa - detinin kalili yerine koymasın. — Peki amma, Kemali Istanbul- dan nasıl uzaklaştırayım?.. Ahmet Baruni bey, uzun uzun, dikkatle Şefik Nuri beyin yüzüne baktı... Gece hafif bir rüzgâr çıkmıştı. Ortalık serinlemişti. Dallar ağır a- ğir sallanıyor, yapraklar hışırdı - yor, çiçek kokuları etrafa daha kuvvetli yayılıyordu. Şefik Nuri bey, bir yük altmda ezilmiş gibi âdeta iki büklüm du- ruyor, şakaklarmı uğuşturuyordu. Ahmet Baruni bey, serseri ruh - lu bir adamdı. Sergüzeşt adamı idi Macera perest zevkleri vardı. Kim seye ne nasihat verir, ne de kim - seden nasihat ister, akıl danışırdı. Fakat bu sefer, Şefik Nuri beye a- kıl öğretmek mecburiyetinde idi. — Kemalin amirlerine müraca- at ediniz. — Ne sıfatla? — Kemalin velisi sıfatile. — Onları tanımıyorum ki.. — Nasıl tanımıyorsunuz. Mües- sesenin meclisi idare reisi Marsil- yada imiş. Bu adam uzun zaman İstanbulda bulunmuş, tanıdığını » zı gene siz söylemiştiniz.. — Ha, sahi... Filvaki müessesenin meclisi ida- re reisliğine tayin edilen M. Rigine yi Şefik Nuri bey tanıyordu. Dost- luğu, ahbaplığı yoktu amma, İstan bulda bulunduğu sıralarda beş on kere görüşmüşler, Fransız sefareti nin çaylarında, ziyafetlerinde bir dost gibi konuşmuşlardı. Fransızlar garip adamlardır. Bazen bir kaç defa görüştükleri insanı severler ve onun arzusunu yapmak isterler, Kimbilir, belki M. Regine de Şefik Nuri beyin bu arzusunu İs'af ediverirdi. Ahmet Baruni bey gitmek üze- re kalktı. Şefik bey sordu: — Mektupla mı müracaat ede « yim? — Gidemez misiniz? — Nereye! — Marsilyaya, — Gitmem lâzım mı? — Gitseniz her halde çok daha iyi olur, Şefik Nuri bey kısa bir tered - dütten sonra kararını verdi: Ke Yarm Marsilyaya hareket e- diyorum. EL sıkıştılar, e sküdar çarşısında kanlı bir vak'a (Baş tarafı 1 inci sayıfamızda) Zeki Efendi, sekiz sene evvel Zühtü Efendinin büyük kızı Sabri- ye Hanımla evlenmiş, iki çocuğu olmuştur, Çocuklardan biri yedi, Kongre bir gün Diran Beyin ötekisi beş yaşmdadır. Zeki Efen- | evinde toplanıyor ve şiddetli mü - di iki sene evvel tekaüt olmuş, ti- | nakaşalardan sonra şu kararı a » | caret yapmıya başlamıştır. Bir; lıyor: müddet sonra Zeki Efendinin ka- İ o “Türkiye harbe girerse Erme- yın pederi ile arast açılmış, bu 8-| ni milleti bütün varlığile sadık! çıklık kapanacağına gittikçe açıl- kalacak, kanile ve servetile yar - mıştır. Zeki Efendi ticaret işinde! dım edecektir; Ermeniler de as - müzakerelerini kazanamaymca elinde kalan pa - rayı faizle eşe, dosta, Üsküdarlı - lara vermiye başlamıştır. Zeki Ef. bir gece gene kayın pederile kav- ga etmiş, üzerine yürüyerek döv - mek istemiş, fena halde hakaret etmiştir. Bu hakaret üzerine Zühtü Efen- di kızını tehdit ederek damadın - dan ayırmış, kendi evine getirmiş- tir. Zühtü Efendi bununla kanaat etmiyerek damadımı mahkemeye vermiş, hakaret filinden on beş gün hapise mahküm ettirmiştir. Bu mahkümiyet kararı kat'ile - şince damatla kayın peder gene | büyük bir kavgaya tutuşmuşlardır. Bu kavgadan sonra Zühtü Efendi polise müracaat ederek damadı - nım kanunen memnu olan faizcilik le iştigal ettiğini haber vermiş, 2a- bıta ve alâkadar memurlar tahki - kata başlamışlar, Zeki Efendinin mevcut nakdinin yüzde kırkmı ka zanç vergisi olarak elinden almış- lardır. İş bununla da bitmemiş, memnu işlerle uğraştığı için Zeki Efendinin tekaüt cüzdanı da elin- den alınmış, bu suretle tekaütlük hakkı kaldırılmıştır. Çacukları ve karısı kendisinden İ ayrılan, kazancı elinden alman Ze ki Efendi bu hal. karşısında çok sersemlemiş, kayın pederini bir ay evvel ölümle tehdit etmiştir. Bayram birinci günü sabahle- yin evinden çıkan Zeki Efendi bayram yerinde çocuklarını gör - müş, biraz sevmiş, arkalarmdan hasretle bakmış, sonra evine gele- rek bir müddet oturmuştur. Zeki Ef. evden saat dört buçuğa doğru tekrar çıkmış, Usküdar iskelesine inerek kalıvede oturmak istemiş - tir. Tam iskeleye yakın Moskoflu fırının önünde kayın pederi Züh tü Efendinin vapurdan çıkarak çarşıya doğru ilerlediğini görünce üzerine doğru yürümüş; — Benden ne istiyorsun. Şu bay ram gününde beni karımdan, ço- cuklarımdan ayırdın! Nedir mak- sadm? Diye sormuştur. Zühtü EF,, da - madınm balinden şüphelenmiş, hizli hızlı çarşıya doğru ilerlemek istemiştir. Bu esnada gözü kara » ran Zeki Efendi tabancasını çek - miş, kayın pederinin omuzundan tutarak yüzünü kendisine doğru çe virmiş, tam alnma bir el ateş et » miştir, Zühtü Efendi kurşunu yi - yince yere yuvarlanmıştır. Zeki E- fendi bununla da kanaat etmiye - rek kayın pederinin üzerine sekiz el daha kurşun sıkmıştır. Silâh ses leri üzerine çarşı karışmış, halk büyük bir korku içinde etrafa da - Zılmıtşır. Zühtü Efendi aldığı kur şunlar tesirile derhal ölmüş, ka- tl Zeki Efendi etraftan yelişen polislere teslim olmuştur. Bu cina- yet Üsküdar muhitinde büyük bir tesir bırakmış, bayram günü olma sı bu tesiri bir kat daha arttırmış” tır. Katil tevkif edilmiştir Cinayet tahkikatile Üsküdar müddeiumu - ğ Ahmet Baruni bey, neşeli neşes | miliği meşgul olmaktadır. Cesedi li ıslık çalarak uzaklaştı... morga kaldırılan Zühtü Efendinin (Devamı var) | cenazesi bugün gömülecektir. kerlik vazifesini Türkler gibi ya- pacaktır. Şayet hariçteki Erme - niler buna muhalif harekâtta bu- İunacak olurlarsa bunun önüne geçmeğe çalışacaktır. , Bu karar hemen imza ediliyor. Ve dahiliye nezaretine arzolunuyor. Bu ka - rarın altnda Taşnak fırkasınm birinci mümessili (o Şahkrikyanm da imzası vardır. Bu nokta çok mühimdir. Ehemmiyeti hasebile okuyucuların hatıralarında muha- faza etmeleri lâzımdır. Şimdi Türkiye harbe girmiş - tir. Harp bütün cephelerde de - vam ediyor. Bir gün ben (R....) Beyin nezdinde bulunuyordum. Yüzüme baktı ve Rusçadan ter - cüme edilmiş Rusku dö Slovo is - minde bir gazeteyi uzattr. Ken- disi işine devam etti. Birde ne göreyim: Karakin Pastırmacı - yan, namı diğerle Armen Garo, bu bizim esbak meb'us bir ata Üç Perdelik Siyasi Ermeni Faciası 1913 senesinde toplanan büyük ermeni kongresinin neşrediyoruz —9— — Eyvah.... Yazık oldu siz « | lere, Çünkü felâket muhkkaktır.,, Hakikaten bir kaç ay sonra Nisanın on ikisinde İstanbul heye- İ ti yakalanıp Ayaşa ve Çankırıya sürüldü, bilâhare bütün Ermeni - lerin tehciri oldu, bu dram mü nasebetile bütün Ermeniliğe hi » taplarımı yazmadan evvel diğer mühim bir maddeyi (R....) Be yin insani kıymetini yükselten ta- rihi bir kapıyı açarak ikinci per « deyi kapıyacağım. Ben (R...) Beyin himmetile menfadan (dönüyorum. £ Artık Beyoğlunda meyva satmakla meş“ gul: oluyorum. Bir gün Yemiş pazarına tedarikâta giderken bir adam (Tumacan) diye yanımdan İ seslendi. Baktım: Üstü, başı pe» rişan, âdeta hırsıza benzer bir as, dam. — Siz kimsiniz?,, Dedim. Cevap verdi: — Tanrmadın mı? Sarkis Seris. Ben — Buraya nasıl geldin? Böyle serbest gezmekten kork muyor musun? Seris — Açlıktan bıktım. Ne 0- lursa olsun. Süpürge satyorum. Bir parça ekmek yiyorum. çel yi binmiş, iki bin Ermeni gönüllü - sünü arkasına takmış, uluorta Türk ordusu aleyhine hareket e - diyor! Hem büyük tezahüratla.... Bu manzara karşısında şaşıp kal- dım, Çünkü gazetedeki fotograf - lar resmidir. Hemen icap eden notları aldım. Fırlayıp çıktım. Diran Beyi buldum. Meseleyi an - lattrm. Her ne suretle olursa ol - sun akşam kongreyi toplamasını istedim. Yazıhaneye uğradım. İş- lerime baktım. Vakıt ve zamanın- da akşam Diran Beyin evinde top landık. Konuştuk: Diran Ef. — Şahkrikyan Efen- di, bu iş oldu mu ya? Şahkrikyan — Ne olmuş ki? — Haberiniz yok mu? — Hayır, — Pastırmacıyan iki bin kişiyle Taşnak fırkasr namma Türkiye aleyhine isyan ettiğine dair ha - berler var. Bundan sizin melü - matınız yok mu? — Bu masalları böyle icat e - den kimlerdir? Kat'iyyen böyle bir şey yoktir.” — Ya ispat edersem? — Etmiş olsanız dane çıkar? Taşnak fırkası ademi merkeziyet esasına göre teşekkül etmiştir. Hariçteki komitelerin harekâtın dan biz mes'ul tutulamayız. 5. Tumacan — Biz bu canavar- larla artık birlikte bulunamayız. Hıyanetin habasetine tenezzül e - diyorlar. Bilmiyorlar ki Obenim her şeyden haberim vardır. Pas - tırmacıyan buradaki heyeti mes * ule tarafmdan (gönderilmiştir. Bunları defediniz, biz kendi başı- mızın çaresine Bunun üzerine Diran Bey şid- detli bir emirle bunları kovar ve yalnız başımıza kalıyoruz. Ar- tık vakit gecedir. Sabahleyin er- ken yalnız gelip kendisini bula - cağımı söylüyorum. Ondan sonra kongre dağılır ve bir daha toplan- maz: Ertesi günü Diran Beyle birleşiriz. İktıza eden müracaat için bir yalan uydururuz. Ben (R...) Beye gider, meseleyi an - latırım, (R... ) Beydediki; Ben — Ne vakit ve nasıl din? O — Günlerce yalnız geceleri yol yürüdüm. Gündüz saklandım. En nihayet buraya geldim. İ Ben — Senden başka kaçak lanlar var mı? O — Doktor Ketenciyan var, yalnız. (Bu adam meşhür Taşnak Şavarş meselesinden dolayı o man yakalanıp muhakeme neti cesinde hapse mahküm edilen hapishanede bulunan birisidir.) Haline baktım. Merhamet et * tim. (R... ) Beye söyliyerek ken disinin rahatını temin , söyledim ve ayrıldım. (R...) Be ye vaka'yı anlattım. Vadetti, So i nunda nasıl namertlik kığINI bundan sonra izah edeceğim bu adam harbin sonuna kadar bu sas yede sağ kaldı. o“ gazeteleri yazsalar, cevap verecek ? Harfi harfine teni m dik edecek? Yoksa kendilerini mi? RI. k Yunanistanda eski takvim taraftarları Atinada eski takvim tara! ri yortuların eski takvimle tesidi h susunda bir çarei hal bulun . hakkında maarif ve mezahip na - zırı tarafmdan vuku bulan beya * natından cüret alarak bu tarzı tes viyeyi tacile hükümeti icbar etmek için bir nümayiş icra etmek tehdi- dinde bulunuyorlar. Halbuki hükü met eski takvim böyle bir nümayiş tertibine müsa ade etmiyecek ve belki onlara kar şı gayet şiddetli tedbirler alacak * akla a Bileziğini kaybeden kim ? ğ Istanbul Matbuat cemiyeti nden: Evvelki geceki Matbuat balo- su davetlilerinden bir Hanım bir ... bir bileziğini di abibinie iri v aetlliedai armasmı dileriz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: