9 Şubat 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

9 Şubat 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mubarriri : Celâl Nuri a een aeki İ, tereöme hakları mahfuzdur . Aşçılıktan kadılığa terfi Bundâğ evvelki fıkrayı yazdık- | nasebet düşürerek bana bir ma - sal söyledi. Bu masalı biliyordum. Onu karilerime nakledersem hâ » kim efendiye ait hatıratımı teyit | etmiş olurum. Eski zamanda bir hâkim (Bir kadı) infisal etmiş, İstanbulda,| uzun müddetten beri memu- riyet peşinde koşuyormuş .. Ta- bii! böyle bir bulu - nan züğürtler. Bir aralık mazuli - yet masası diye bir nevi tahsisat mevcuttu. Lâlcin bizim kadının za- manı ondan çok evvel, Bu zat bir ahçının dükkânma dadanmış; u - zum aylardan beri veresiye yemek yiyormuş. Sabık kadı yeni memu- riyet alacak ve borçlarını ziyadesi. le ahçıbaşıya ödiyecek! Adamcağız uzaklarda, Arabis- tanda veya Arnavutlukta, Tuna sahillerinde veya Bosna - Hersek-| te bir memuriyet ararken, kimb lir nasıl, şeyh âm kapısında mi him, mutena bir memuriyete nail olmaz mr? Dairede, hemen o gün, ötekimin berikinin tebriklerini ka: bul ederken ahçıbaşı karşısına di- kilir: — Paramı! der: işte büyük ma kama geçtin; ver hakkımı! diye hesap puslasmı molla oefendinir huzuruna serer. vaziyette Molla efendi: — Ne acele ettin? Memuriyete tayin edileli bir saat olmadı. Bu bir saatin için- de daha kimseye bir iyilik edeme- dim. Yakınlara bile bir yardımım dokunmadı. Hem ben senin ala - cağmı masıl derhal verebilirim? Bir ay bile geçmedi ki para ala - yım ve senin hakkını Ne hayırsız adamım... daha bekle. Lâkin ahçıbaşı bekliyemiyor: henüz ödiyeyim! Bir müddet — Paramı da paramı! diyor. — Ağam! İnan olsun param yok. Şu dakikada sana para ver - menin imkân:, ihtimali yok. Bir müddet bekle? Hakkının ziyadesi- le alırsm.. Sabırsızlanma ve siz - lanma. — Paramı da paramı? Ben öy“ le şeyler bilmem.. İşte b kama geçtin. Herkes gelip senin eteğini öpüyer. Beklediğimiz oldu. Paramı! Molla efendi yeni memuriye - tinden dolayı sevinmiye bile vakit bulamadı. İşte, böyle bunalmış bir ! zamanda efendinin aklına şu gel- Miş: — Ahçıbaşı! — Efendim, — Bu paranın şimdi mümkün olmadığını sana tesviyesi söyle « dim. Lâkin mutlaka nimete kon - mak istiyorsan sana kestirme bir yol göstereyim. Alacağndan yüz isli fazlasını çıkarırsın. — Buyur, efendi hazretleri, — Haydi seni Kastamonuya kadı tayin edeyim. Orada çok pa- ra sahibi olursun. Bendeki hakkı- nı da helâl edersin. — A efendi! Benim gibi cahil bir adam, bamya, patlıcan ayıkla- maktan, pilâv ve aşure, külbastı ve kebap pişirmekten başka bir i- ilor eline alırsın; azıcık düşünür İ gibi yaparsın; sonra: İ muttali oldular. Efendimize beya- İn hoşamedi için çakirinizi irsel et. | İ maz ve gelen memuru davacı zan- şe yaramıyan bir herif Kastamo - nuda nasıl kadılık eder? — Korkma, ürkme ,ahçıbaşı... Kadılık yemek pişirmekten, dol -| at değildir. Kim olsa yapar. Sen ki bu kadar keskin kafalı bir zat- sın, elbette bu işin hakkından ge- lirsin. — Nasıl yaparım, molla efen-| di? — Kadılık kolaydır. Şöyle ya- parsm. Farzet ki Kastamonuya gittin. Sarığını gayet okkalı, aza | metli sararsin. Sakalını hiç düzelt- tirmezsin. Binişinin Okolları uzun | olmalı. — Onlar kolay... Lâkin davacı- larm arasmı nasıl bulurum? — Orası daha kolay. Davacı geldi. Ser sedirin üstünde köbür - lenirsin. Davzcı uzun boylu söy - ler, söyler... — Söyler ama benim kafam an- lamaz. — Senin söylediğini anlaması lâzım değil - dir. Davacı susarsa, yahut herifin palavralarından bıkarsan, saka - kafanın odavacınmı — Şahit isterim; git şabitlerini | getir; diye adama emir verirsin. | Şahitler gelir, gene bir çok lâflar ederler ve senin kafanı pat- latırlarsa o zaman, gene sakalını eline alır, biraz düşünür gibi ya - parsm ve gür sesle: min eder misin? İşte bu kadar korktuğun ka ğın olanca ilmi bundan ibarettir. Bilmiş ol ki kadınların kapıaltı ha- sılatı çoktur. İnşallah fazla çöp - lenirsin. Ahçıbaşı Sonunda molla efendinin teklifini (o kabul eder. Sabık ahçıbaşı sarığını tav - siye edildiği gibi sarmış. Sırtına bir hoca elbisesi geçirmiş. Sakalı- nı bir tutamdan fazla uzatmış. Kas tamonu yoluna revan olmuş. O zamanlar seyahatler uzunmuş. ! Denizleri, dağları aştıktan O sonra! kadı efendi Kastamonuya varır. Usul, kaide bilmediğinden kimse | ye misafir olmaz. tağını açar. Oturur. Fakat her nasılsa vali paşa ha-| kimin geldiğin r, Hoş geldin demek ve yemeğe davet etmek için nezdine bir memur yollar. O me - mur hâkim efendiye: “.— Efendi hazretleri! Vilâyeti- miz valii valişanı paşa hazretleri | zatı sümuhunuzun teşrifine maat- teessüf gurubu şemsten sonra düşünür. ana gider. Ya- mek lütfunda bulundular. Zazı fa- ! zılanenizin bu gece konağı âlile- rinde birlikte çorba şürp buyur - masını iltimas ediyorlar...,, Ahçılıktan kadılığa terfi edilen zat, bittabi, bu tabirleri hiç anla- neder. Derhal molla efendinin na- sihati aklma gelir. Sokalını karış- tırır. Hiddetli bir dille; — Şahit isterim! der. Zavallı memur, sükiümbüklüm, valinin huzuruna gelip olan biteni anlatır. Vali bir başkasını gönde - rir. Hikâyeyi kısa kesiyoruz. Bu «dam da diğeri gibi, hatta ondan fazla ıstılah paralar. Kadıya karşı hilgiçlik taslar. Kadı efendi, bu se- fer, gene molla efendinin nasiha 1 İ muş. Diğer muhakeme Kaçakçılık nın tevkifi istendi —— minimal .Bunlardan birinin cürmü işlediği za-| man aklı yerinde değilmiş.. 32,809 tane çakmak taşı kaçak-! tan sonra, bir arkadaşım, bir müs | ma yapmaktan daha güç bir san - | çılığı davasına sit muhakemeye | vali hakkında bazı yerlerden i deki dokuzuncu ihtisas mahkemesinde dün ad J tur. Bu davada muhakeme edilenler beş kişidir: Müt ki, Hüsnü, Tevfik Beyler.. Bir de kunduracı Tevfik Efendi.. Dava - ya göre, çakmak taşları Osman Be- yin Ortaköydeki bulun - edilenler, satılmasına evinde bu çakmak taslarınm delâlet etmekten suçlu görülüyor. Bunlardan Osman Bey, Tıbbıad- li ruhi zaafına dair rapor verdi- İ ğinden, serbest bırakılmıştı. Tev- fik Beyle kunduracı Tevfik Efen- di de mevkuf olmıyarak muhake - me cdilmektedir. Dünkü muhakemede, inhisar is- İ &hbarat memurlarından o Tahir ve Kâzım Efendiler, dinlenilmiş ler, bunlardan kunduracı Tev İ Efendinin vaziyeti fik Efendi dükkânda otururken, Hüsnü Beyin camı vurduğunu, o - nu dışarıya çağırdığını, sonra içe- riye giren Tevfik Efendinin “ben- de çakamk taşı var, diyor,, de ğini anlatmışlar, kendisine teri buluruz, alıcı ol,, denilmesi - ne karşı, Tevfik Efendinin “yok, ben böyle işlere karışmam, , dedi ğini ilâve etmişlerdir. Tevfik Efendi doğru oldu fer de Hüsnü Bey, “müg- bu ifadelerin emiş, bu se - itiraz etmiş, | “bu memurlar, o sırada dükkânda yoktu,, demiştir. Memurlardan Hüseyin Efendi ile bu iki memur karşılaştırıldık - tan sonra, dava edilenlerin vekille ri, hâdisenin muhbiri sıfatile ha - ini hatırlayıp im tarar, hid - İcile: — Yemin et bakayım! m7... Bu memur da gelir, keyfiyeti va':ye söyler. Orada bulunan biri işi sezer, ve, valiye: demez — Müsaadenizle ben gidip ka- | i dı efendiyi getireyim; der. Gider ve filvaki getirir. Nasıl getirir? — Efendi, efendi! kalk... Seni vali paşa istiyor. Sana hoş geldin demek için beni gönderdi. Vakit pek geç oldu. Birlikte çorba içe - eeksiniz, Veli kadıdan soruyor: — Pek âlâ, efendi o hazretleri, ilkin gönderdiğim iki memurun i sözlerini dinleyin neden daha ev - | vel gelmediniz?.. — A paşam, onlar bana böyle söylemediler ki... — Memurlardan şahit, istemişsin. — Ben onları davacı candım da — Zatı fazılaneniz kadı olma - dan evvel neydiniz? Kadı efendi tercümeihalini, o- lan biteni, molla efendiden yirmi beş altm alacağı olduğunu, onun geçliğini dili kadar anlatır. — Öyleyse ağam, al şu 25 lira- yı da kadılıktan vazgeç ve gene dolma pişir... Celâl Nuri devam olunmuş » | it Osman, Şev-| etrafında iza- | hat alınmıştır. Bu memurlar, Ter- | yemin | reket eden Hüseyin Efendinin ah: ti- istemiş » ler, bu istek reddedilmiştir. Müddeiumumi Bey, esas bildirmiş lâmlarda bulunulmasını muavini Reşit! hakkında mütaleasını! öyle demiştir: İtane çakmak taşını Şevki ve Hüs- nü Beylerin satmağa delâlet ettik- i leri, Tevfik Beyle kunduracı Tev fik Efendinin de bu iş için yar - i drmda bulundukları, sabittir. Tıbbıadli meclisi, Osman Beyin | cürmü işlediği zaman şuur ve ha- rekâtmın serbestisini selbedecek ruhi zaafa uğramış olduğuna ra - por vermiştir, Ceza kanununun 46 j ıncı maddesinin sarahatine göre kendisine ceza (o Layinine rnahal | I yoktur.. Diğerlerinin cezalandırı!- | malarını ve mevkuf bulunmıyan maznunların da tevkiflerini iste » rim.. Osman Beyin vekili Ethem Ru- | hi Bey, müekkilinin cezai ehliyeti | bulunmadığının hükme raptını is- temiş, diğer dava edilenlerin veki- li, müdafaaya hazırlanmak ve Hüz nü Beyin müdafaa şahitleri çağ - rılmak üzere, muhakeme pazarte- si günü saat on dörde bırakılmış * tır. ev sanane era same nan samnanııcamaamna Ş atbaamıza gelen eserler i Yeni icra ve ifâs kanunu şerhi Yazanlar: Kayseri meb'usu Sait Azmi, Tokat meb'usu Nazım izzet Bugün çıkıyor Tevzi mahalli: Muallim Ahmet Halit k Pomem avesi “jöz dilimize doğru mecmuası Bu Öz dilci edebiyat (o ve Hanniyat mec muasının dokusüncu sayım müderris Yu - | muf Şerif, muallim Hüğeyin Kâzum, Aptal - İ ), Fuat Raif, Dr. Cmfer oğlu Ab - | met, Dr. Suphi Nuri, Ragıp Şevki, muallim | Ali Rıza ve Faruk Beylerin değeri yazıda ze çıkmıştır. Okuyucularımıza Levsiye «le Holivut Halivudun 3 üncü gene 6 'nes Dı gin miünderecat ve güzel resi etaniştir. Sadri Etem in küçük bikâyeleri iki cilt halinde çıktı | l | Bacayı indir, Bacayı kaldır! Ni Silindir şapka | giyen köylü! Tevzi yeri: Vakıt 'darehanes tayyare batosu Tayyare balosu bu ükşam (perşembe) De rapılaz salarlarımaa verecektir . Baloda kıymetli eşya piyangoları çeki - lecik, zengin, zarif kotiyonlar dağıtıla - caktır. Büyük salonda tayyare modelleri filo halinde bir kaç defa uçurularak ve bütün salonlar küçük ve büyük yüzlerce balonlar- la tezyin edilecektir. Gece yarısından sonr sent 3 le Darlibe- dayi annatkirlarından Hasım beyle Halide H. tarafmdan küçük bir iskeç söylenecek - tir. Bu akşam son müsabakaya iştirak ede - cek olan güzeller de Tayyare balosuna da - vetlidirler. Tayyart balesi bu sene de mevsimin en güzel ve eğlenceli balosu olacaktır. ei A zak bk maznunları- — Osman Beyin evindeki 32,800 | Cuma 10 Şubat 15 Şevval 504 1788 601 roma 1410 1705 1906 58 “ 3“ Perşembe 9 Şubat 14 Şevval Gün doğuşs Gön latışı Sabah mar Öğle na ikin Ya sı namaz İrosak Yıla geçen günler kalan HAVA — Yoşilk zinden verilen malüm y askeri rasat bugün hava * |, rikametlerindeğ Dünkü meskiik ep hava tazyiki 762 merke » » göre, kısmen bubutlu hafıf rüzgürir faza V3, on ee 4 al ak milimetre Jel are Radyo: 18 den 15.45 kadar Saz (Nebil oğlu İsma 4 Haklı B dar orkes “| fi 0 kağur Fransızca dere (ilef den 20,30 kadar Saz (8 15,45 ten 1980 , Ajans ve bores snat 1933 8 Şubat (Satış) Nukut 20 1, Fransız 1 Sicefin 90 İşviçre BO — 20 Leva m.— 1 ileri r6.— | m Kut Çek 192.— | Paris Londra Nev-York ! Çervoneş 1 Ann Mecediye J Banka “24, 34,2 ji fiatları (kap. sa. Proğa Viyanı dr in â Varşova 416380 | Peşe 24080 | tül 05.00-— |. Eçigtar ML Cenevre Solya Asterdam Iş Rankas Anadolu 10.— 25 — | Çimerta Ar, Ünyon Dey Şark Deş Maiya 10 24 Şark m. ceza 25 | Telefon 12.26 “istikrazlar Tabviller ist, dahi Elektrik Şark H.y DMuevahhide Gümrükler 44,50 A, Vümessil istanbu! Belediyesi: Darülbedayi Şehir Tiyatrosu | Temsilleri : Bu ak ze tü Ki ! Nigli Zirasi kasr memurlarından Vedat Yust Bey babaar * Fabrk ceza seislerinden Fuat BÖ evvelki gece Hoyazıttaki evinde bir baris * Ek hastalilkizn sonra ölmüştür, cenazesi dö” ma. defnedilmiştir. Allah ra” rl SALİM LEİBEKİ Opereti Umuma İli Me Apturrahman Bey damadı, Maraş kurtuluşunu"! i ıl dönümtü merasip) Tertip Heyetinden: Maraş kurtuluşuna üncü yl dönümü gerefine İstanbulda © Ni Müan Maraşlılar tarafından” 10 şubat cuma günü seat 25 ta Darilfünün koni? rans salonunda tertip edilen toplantıy& lümum Maraahılarin Yarası sevenleri yurmalarını riçâ ederiz,

Bu sayıdan diğer sayfalar: