19 Şubat 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

19 Şubat 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hava Muharebeleri | 500 banka | Büyük harp Verdun Müdafii Navar Yazan: Jac gues Mortane — Siz deli misiniz?. Cambaz - İrk yapmanın yasak olduğunu bil- miyor musunuz?. karşı gelmenin ne demek olduğu - Bu şimdi gösteririm. İsminiz ne - dir?. — İsmim mi? Zabit vekili Na- ! var!,. Bu ismin tesiri de ani olmuş - tu. Kumandana vekâlet eden za - bit vekili Le Coz isminde birisiy- di, şaşırdı. Zavallı, havalar kra - Ima karşı yaptığı bu hareketi â- deta bir imparatora karşı bir ha- karet gibi telâkki ediyordu. Sim- di, bu hâdiseyi unutturmak lâ - zımdı: — Bizimle bir şey içer misiniz? Diye sordu. Navar: — Hayır, dedi, zabitlerle içilen içki pek tatlı olamaz.. Ve bir çavuşa dönerek sordu: — Sizde içilecek bir şey var mı?, — O halde haydi size gide - lim... Navar, zabit vekilini orada br asker ve çavuşların ya - nma gitti. Bunlar, bu fevkalâde misafirle eğlenmeğe başladılar . Biraz sonra Navar, telefonla kendisine yeni bir tayyare hazır- ımı söyledi.. Trene binerek derhal hareket etti. Le Bouwrget - ten yeni tayyareyi aldı. 11,30 da uçtu, 1330 da Verduna gelerek öğle yemeği yedi.. ... Bütün bu hadiselere sebep olan alman tayyaresi, nihayet Terline « ; isimli bir Fransız tarafından dü - SE sürülmüştü. Fakat nasıl biliyor 4 musunuz? Terline, bir sabah erkenden Châlons belâsı alman tayyaresine rasgelmişti. Terline, o gün, arka- daşlarına, bu tayyareyi muhakkak düşüreceğini | vadetmişti. Felâke- te bakınız ki, Almanla karşılaştığı zaman, Fransızın kurşunları, bir başka Almanla karşılaştığı için bitmişti, Fransız, Almanı kaçırmak iste- miyordu. Delice bir hareketle tay- yaesi ile onun tayyaresine hü- cum etti, Almanla beraber iç içe girdiler, ikisi de yere düştü, par- çalandı. Bu suretle Fransız Terline arka- daşlarına verdiği sözü tutmuş, fa- ME ması dahilindeki sa, tiner gl die EN a gece, saban kadar samir? bir eğlenti yap- arnşlarlır. Mahfel gençleri gelecek müge merelerinde (Bir Bayat böyle söndü) piye - sile (LAdes) ismindeki komediyi oynya Caklardır. Mözvaffakıyetler temenni ederiz. Anadoluhisatında bir müsamc<re Anadolu Hisarı Halk fırkasnın bir da veli Üzerine, Cümburiyet gençler makfeli Hisarda yeni yapılan mektep binazmda bir milsamere vermiştir. Müsamereye bir çok alleler davetli bulunuyordu. o Müsamerede kanser, küçüklerin mektep temsillerile, mah- gelin oynadığı iki kornedi hazır bulunanları ' 5 ok memmin etmiştir. Tafanbuln ewahtelie , en İrüvvetii meahfelimiz olan bu tegukkülla müsamersier vermesi, hem genç- leri tanıtmak noktai nazarından, Fem de oralarda temaşa e yalırıdan alikadar olan- ları memnun etmek moktai pazarından çok iyi bir şey oluyor. M.N. Fatih Gençler mahfelinde bir müsamere Cuma günü muhfel salonunda gençler bir miisamere verdiler. Müsamerede Ali Züh- 18 Beyin bir perdelik (Yapışkanlar) kome - disini (Pişkinler) namı münda oynadılar. Bundan sonra (Arrukaleiler) (o sammdaki weaşikili komedisini oynadılar. Rol elan'ar içinde Basri, Musa, ve Ziya Ecyier rayvaf - © fak cldular, ğ Size emirlere | Nakleden; 19 — fa. İ / kat onunla beraber kendisi de öl- müştü, Navar yaralanıyor 17 temmuz 1916 günü Navar için fena bir gündü. Sabahın saat altı ( buçuğunda Pelletier Doisy ile beraber uçtu. Biraz uçuştan sonra, iki arka g ler ve kolaycacık düşürdüler. Sonra Argonne havalisine doğ- ru uçtular. Ve kendilerinden 1000 alman tayyaresi gördüler. Önce Navar hücum etmek is- temedi. Çünkü tayyare kâfi dere- csde yüksekte uçmuyordu. Fakat bu kadar güzel bir av bırakılır mı? Navar, Pelletier Doisy'ye © işaret etti, O aralık kendilerine Guig - nand isimli bir arkadaşları daha iltihak etmişti, üçün birden Alma» na saldırdılar. Navar, tayyarenin hizasına ge- lince, arkadaşlarına yol verdi. İlk defa Pelletier Doisy hücum etti ve ateş açarak düşmanın yanmdan geçti. Navar, bu sefer sıranın Gui- gnaud'a olduğunu göstermek için sadece düşmanı takip ediyor, ateş etmiyordu. Alman tayyaresi bü yük bir cesaret göstererek düm - dün uçuşuna devam ediyordu. Zi - ra başaşağı inerek kaçmağa teşeb büs ettiği takdirde, muhakkak ö - leceğini biliyordu. Navar, Guignaud'nm ateş aç - masını beklerken, fena bir vaziye- te düşmüştü. Bundan kurtulmak i- çin bir geriye dönüş hareketi yaptı ve kırmızı renkli meşhur tayyare - sile derhal Almanın nazarı dikka - tini celbetti. Alman, en müthiş düşmanımın 6 olduğunu bildiği için can havlile ona saldırmıştı. Navar da vaziyeti anlamıştı, Fakat tam hücum ede - zeği sırada kolunda ve göğsünde siddetli bir sarsıntı hissetti: — Bu dakikada, diyor, vuruldu” ğumu anlamıştım. Fakat ıztırap duymuyordum. İlk kareketim, el- li metrelik bir iniş oldu. Sonra, der hal intikam almağı düşündüm. Fa- kat boğazımda bir gıcık oldu. ök- sürmek istedim. Eldivenimin ter - sini ağzıma götürünce kan tükür - düğümü gördüm. Vaziyet fenala - şıyordu. Sağ kolum düşmüştü. Göğ sümden sıcak bir kan sızıyor, kal- çalarıma inerek donuyordu. Nere- de ise öleceğim zannettim, zaifla- dım. İşte o zaman hayatımın en bü - yük heyecanını duydum. Bir an içinde, gök yüzü şiddetli bir aydın ık içinde parladı. Altımda, yer, yaz sabahlarına mahsus bir sis için de kalmıştı. Güneşi harikülâde gü- zel buluyordum. Altımda Argon- ne'nin ormanları görünüyordu. Arkadaşlarımın gelip beni bura da pestil olmuş bir vaziyette bu - lacaklarını düşünüyordum. Son dü şüncem şu idi: Buraya inebilirsem belki bir tarafım sakat kalmak şar tile kurtulabilirdim. Motörü durdurmuştum, böyle - ce iniyordum. Bir an düşündüm. Gaza tekrar bastım. Aklımca yere inmek, bu suretle, ölürsem bile ce- sedimi sağlam muhafaza edebil - mek gibi garip bir teselliye düş - müştüm. Saint Menehonld'da doğru in» meğe başladım. Orada tanıdığım metre yüksekte uçan bir başka! Bir Amerika vali- sinin emrile bir gün içinde kapandı Bir kaç gün evelki telgraflar A- merikada bir çok bankaların ka - pandığını bildiriyordu. Londra ga zetelerinin verdiği tafsilâta göre, Miçigan ülkesinin valisi OMister Viliam Komstok, bu ülkenin ma- li buhranını bertaraf etmek için, ! dilediği bankayı kapatmak salâ - | hiyetini haiz olduğunu gösteren bir beyanname neşretmişti. ti, Miçiganm nüfusu beş milyon ka dardır. Amerikanın ağır sanayii o radadır. Bu ülkede bulunan ban - kaların sayısı (540) dır. Miçigan valisi sabah saat üçte yannamenin çıkmasını bekliyer maliyeciler, sabaha doğru vaziyet ten haberdar olmuşlardır. Miçigan valişini bu tedbiri al - mağa sevkeden âmil, oradaki en büyük trüstün, en buhranlı vaziye- te düşmesidir. Bu tedbir alınma - dığı takdirde trüst kapılarını ka - pamıya mecbur kalacaktı. Fordun oğlu Osel bu trüstün en belli baş- : ricalinden ve sahiplerinden biri- ir. Vali, yeni salâhiyetini kullana - vak beş yüz bankayı kapadığı için ahali cebinde bulunan veya ka - Tan para ile idareye mecbur kal - mıştır, Bilhassa Detroit ahalisi parasız” lık yüzünden müthiş bir sıkıntıya uğramış bulunuyor. Tiyatrolar, sinemalar, topladık ları paraları, nereye koyacakları « nı şaşırarak: müsellâh muhafızlar kullanmıya mecbur kalmışlardır. Büyük müesseseler muhtaç ol - dukları paraları başka ülkelerden getirtmekte ve zırhlı otomobil kul lanmaktadırlar, Ortada para dön: mediği için belediye ceza kesmek ten vaz geçmiştir, Hükümetin kasasında bütün pa ra da bir kaç bin dolardan ibarât - tir. i Amerika setiri Hz.nin daveti Amerika sefiri ve zevcesi Mis- ter Şeril Vaşingtonun tevellüt gü: nüne müsadif 22 Şubat günü Sten yediye kadar vatandaşlarını ka - bul etmekle memnun olacaklar - dır. ——— Yumurta talaşları EY a Bu salâhiyet, Miçigan valisine | keç gün sonra birinci bombardı - 1,509,000,000 dolara varan depozi | manı bir ikincisinin takip etme * tolar üzerinde moratoryom ilânı- | diğini gördük. na imkân veriyordu. Yalnız bu dik Seyyi erkânıharbiyesine tatörlük sekiz gün devam edecek» edebildiğim zâman bombardıman beyannamesini neşretmiş, ve be -| neden © ; .. .. beş sene sürdü ? | ” ““ 4 Fransız meclisinde meb'usların mühim ifçaatı el EE ia Bir kaç gün sonra gece esna » | vekiline verilen mahrem bir mali İp sında ikinci ordunun bir tayyare | tıradan bir parça okumakla ikti “|, filosu tarafından Jöf'ün bombar - | fa edeceğim. “Bereket versin # dıman edildiğini öğrendik. Arka» | Fransızlar Fransız Alman budu “İç daşlarım ve ben hesapsız duman- ! dunun iki tarafındaki maden mia, - larr asabımızı hırpalıyan bu mü - | esseselerin bombardımanı için u- zun müddettenberi beslediğimiz emellerin tahakkukuna seviniyor ve ikinci ordu kumandanını teb - rike hazırlanıyorduk. Fakat bir Haftalar geçti. avdet hareketinin birdenbire kesilmesi hakkında Omalümat araştırdım. Erkârıharbiye reisi Jöf bombar - dımanından az sonra ceneral Gi- yono'nun iki ssbep icin bu hare - keti tatil etmek emrini aldığını haber verdi: Evyeli Jöf ikinci or- du mıntakası dahilinde değilmiş (aza solda kahkahalar) saniyen büyük erkânıharbiye bembardı - man filolarına böyle emirler ver « mek salâhiyetini kendine tahsis ediyormuş (gürültüler). Son derece müteaccip ve müte- essir oldum. Tayyaredeki arkadaş | larımdan Jöp bombardımanında ! takalarını tahribe muvaffak ol# madılar. Yoksa top mühirimati ” mızm fıkdanmdan dolayı harp bii kaç ayda aleyhimiz3 olarak neti celenirdi.,, Sözlerim bitti. Vatandaş sifali le ve ihtirasa kapılmadan bu süye gelip hakikat zannettiğim yi vicdanımın ilhamı veçhile söy lemek vazifemdir. Mecliste vazil sini bilir bir tahkikat komisyonu” nun teşkiline karar verir. Bu ko misyonla teşriki mesaiye vesaikifi le yardıma amadeyim. Memleke rl time hizmet etmek istedim. Per vasız rakiplerin aleyhimde olan€ ig “iy ha tik Bi, ik bühtanlarına asla itibar etmem. İ:* Kahraman askerlerimizin leketlerine avdet edince, me: vi bahsedilmiş mes'uliyetleri tay Ni için bir şey yapılmadığını gör leri imkânsız bir harekettir. Eğefi) böyle bir şey olsa, onlar kendile rinin maden fabriketörlerinin 0“ büsleri ile yaralanırken maden fs! rikatörlerinin cep o doldurdi ” bulunanlar bombardımanın nisbi | nı gayet haklı surette iddia ede! bir kolaylıkla, zararsız ve mües «| ler. (Şiddetli alkışlar. Hatip ye sir bir surette yapıldığını haber) rine avdet ederken arkadaşları t& N vermişlerdi. Bu şerait dahilinde mümkün olur olmaz Parise gelerek mesele- yi harbiye nazırına bildirmiye ka- i rar verdini. Bu seyahati ancak 1917 şubatında yapabildim. Ilk i* şim jeneral Liyoteden bir mülâ - kat talep etmek oldu. Jeneral Liyote teşebbüsümü tasvip ederek jeneral (o Gujonoya verilen emrin nereden ısdar edil - diğini ve bu emrin verilmesindeki esbabi araştıracağını söyledi.. Netice büyük erkânıharbiye Lo ren havzasındaki madenlerin ra - hatça işletilmesine mâni olmakia- ki büyük faydayı geç anladı. Al- manlar yirmi yedi ay müddetle ve hiçbir zahmet çekmeksizin imalâ- tı harbiye fabrikalarına lâzım o : lan milyonlarca tonluk maden fi- lizini buradan istihsal ettiler. Bu müşahede elemleridir. Ba - husus ki Almanlar bile eğer ma - den filizi istihsalâtına halel gelir- se harbi kaybedeceklerini tasdik etmişlerdir. Şu halde barbi kısal - tacak bir çâre vardı. Bu çare iki sens müddetle ihmal edildi. (Al - kışlar) Mösyö Jean Bon — Müracaatı- Samsun ticaret odası, kabulü | nızdan tonra ne yaptılar? muvakkat suretile hariçten ithal e- Mösyö Charles Bernard — Mes dilen yumurta talaşlarının sandık | ul kim?, lar içinde ihracından sonra beher sandık için kaç kilosunun mehsup | mi karargâhta Briey bombardımı edildiğini ticaret odasından #or -| mına mâni olan zabitin ismini öğ- muştur. —— Mösyö Duclanse Montul — Şüp —ğ—ğ———.. e bir iniş yeri vardı. Sol elimle, ica- bında gazı kesmek üzere hazır bir vaziyelte bulunuyordum. Yerde yanmıya hiç niyetim yoktu. Kör topal, iniş yerine kadar in - dim, ve, belki bu sonuncu olur di: ye, en güzel iniş nugnaralarımdan birisini tatbik ederek indim. İniş sahasının üzerinde askerler futbol oyniyorlardı. , (Devamı var) Mösyö Paul Constant — Umu renmedik. hesiz mâni olan bir tel zabit de. ğildir. Mösyö Mayeras — Zabit değil, demirhane müdürü. En sol — Demirhane müdürü nün ismini söyleyiniz.. Mösyö Barthe — Sözlerimi bi- | tireceğim, Maden filizinin istihra cına mümanaat edilmesini o haklı gösterecek olan alman raporlarmı okuyacağım. Yalnız alman baş- Sİ rafından tebrik edildi.) SON Bir Leh âlimi ve | Türkçenin sadeliği), “Journal d'Orient,, refikimiziğ le baş muharriri Ziya Matlacddin Bİ Lehistana yaptığı bir seyyahati&fh, oranın tanınmış türkiy: Na, profesör Kovalski ile görüşmüş “f! tür, i Güzel bir türkçe konuşan ve 7#j'tu zan profesör Kovalski, Türk di linden yabancı kelimelerin atıl?) ve sı hakkında şunları söylemiştir: İm — Dolmabahçedeki dil ku yı işlerini yakından takip edeme ha dim. Polonja gazeteleri de bu h i susta pek az tafsilât verdiler. Fa İğ, kat, türkçe, ne ifade zenginliği, nf) 2; , l ince mana farkları ve ne de tip getiren yabancı, Arap ve Acem ki limelerinin atılması hakkmda bif;, cereyan olduğunu biliyorum. Ye cereyanı bütün kalbimle alkışla Ür, rım ve eminim ki, lüzumsuz ih bir kenara atılmış eski Türk meleri kullanılırsa, Türk dili ih£ 2 yacı olan her şeyi ifade edebilece"i iş tir. Burada bir noktaya işaret et b meme müsaade ediniz. Arapça İ Acemce lüzumsuz kelimeler ken, garp Hisanlarından alınmış : limelerin de atılması lâzımdır. İş neatindeyim, Türkçenin berraklı'$ ğını gideren her şeyden çekinini# X üç top poplin aşırsİç maktan suçlu olanla!) » Kaldırımerlik suretile Kadıkö "| yünde pazar yolunda manifatur# cı Haçik Dilberyan Efendinin # ğazasından üç top poplin aşı tan suçlu Saime, Fatma, hanımların muhakemesine dün tanbul ağır ceza mahkemesinde kalmıştır. Muhakeme, kumaşların 4 mesi ve tahkikatın tamamlanm8 sı için, on bir marta kalmıştır. a | ,, di i i : ki z h l

Bu sayıdan diğer sayfalar: