24 Mart 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

24 Mart 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

La yi. Fl il sr © başıma dokundu. VAKIT'ın Edebi Tefrikası : No, 29 e | Bir Yastıkta Kocayın de Gayri ihtiyari bu sözü dinledi. Kapı açıldı. İndi, İner inmez Nazifi farketti. Bedia, susuz Obir adamın, a- kar bir suda ateşini gidermek için kana kana su içmesi gibi bir nefes alıyor, gecenin ırk havasmı cis ğerlerine sindiriyordu. Sade: — Teşekkür ederim, dedi, bu- raya kadar zahmet ettiniz. Nazif elini uzattı; | — Canım arkadaşım, sana ne| oldu?, Dostluğum namına, bir denbire ne olduğunuzu söyleme - lisiniz... Başını salladı. Ateşli gözlerin - de bir ısyan vardı.. Bakışları ga yet ciddiydi.. — Orada söyledim ya, sıcak Kalabalıktan üzerime fenalık geldi. Yarım bir #eyim kalmaz. Nazif, genç kadının uzattığı eli | bırakmıyordu, Parmaklarını * sı -| kıyordu.. Yolda, kapınm önünde| Yapyalnızdılar.. — Bedia, seni böyle bırakacak: | mıyım zannediyorsun?. Salonda yabancılar arasmda imişiz gibi ,| sana hanrmefendi dediğim için! affet.. Fakat seni böyle dargm ve kırgın bir halde bırakamam Be - dia.. Ne olduğunu anlamak iste - mekte haklıyım.. Bana neden kız- dın?. Ben sana ne yaptım?. Bunu bana söylemelisin . o Söylemeğe Mmecbursün.. Acı acı Nazifin yüzüne baktı : — Evet, dedi, size kızgınım. o Öyleyse müsaade et.. Bern « ber çika'ınBana öllarr | — Deraveryukuremme gelelem 2) Bu satte?. Siz ne söylediğinizi, ne | İstediğinizi bilmiyorsunuz. — Ben biliyorum, fakat öyle ol- sun.. Demek beş on dakika be nimle bu hususta konuşmak iste - miyorsunuz.. Fakat, ben, yarına kadar bekliyemiyeceğim.. Öyley- ! se burada, hemen şimdi söyle, an. | lat.. Her zamanki gibi açık sözlü! ol Bedia.. Bana neden kızdın?. — Size kızıyorum.. Kızmakta baksızım, haksız olduğumu da biliyorum, fakat buna rağmen ge- ne kızıyorum. Bara gitmek ben istedim.. Yani götürdün. O Fakat bilmiyordum. Acemiydim.. Tec - rübem yoktu.. Âdi alüfte kadın - lar gibi kendimi sizin yanınızda gösterdim.. İşte bunu düşünme miştim.. Amma siz bunu biliyor - dunuz.. Bunu bana söylemeliydi . hiz, beraber bara gitmemizin ya- almıyacağını söylemeliydi niz.. Dostluk bunu icabettirirdi ... Nazif duraladı.. Bedianın hak - vardı.. — Ben bir çok hanımefendi - lerle bara gittim Bedia.. Meselâ | Raşideyle çok gittim. O benimle görüşmekten çekinmezdi.. Yalnız benim bir kabahatim var, sizin böyle yerlere gitmemiş olduğunu- zu düşünmemektir. Sizin ürkece- ğiniz, çekineceğiniz nereden ak - gelsin.. — Doğru, ben bu cihetten hi; bir kadına benzemem.. Bunun için de fena bir gözle görülmek beni Sok üzdü, müteessir etti Öyle iâf- işittim, ki kirlendiğimi anla - dım.. Beni kulağıma gelen bar: . Sözler lekeledi.. Eğer bana evvel- , böyle sözler duyacağımı süy- olsaydınız, belki o zaman ei Yazan: Mediha Münir ben monden bir kadm değilim, söyledimya, bu cihetten başka ka-| dınlara benzemem.. Nazif sözü kesti: — Isabet!.. Yoksa size bu dere-) ce dostlukla © bağlanır mıydım?. Seni takdir ve takdis eder miy- dim?. Yalnız şunu söyliyeyim, ki orada kulağıma çalınan sözlerin hiç bir kıymeti, hiç bir ehemmiye- ti yoktur.. Maahaza madamki ü- züldün, ben de üzüldüm, bırak müsaade et, bu üzüntüyü sana nutturayım.. Müsaade et seni se * | veyim Bedia.. İstediğin okadar serbest de yaşa, fakat bırak ta, sevilen bir kadının ne demek ol - duğunu sana anlatayım. Bedia ürperdi. Mantosunun al - tında omuzları titriyordu.. Mırıl - dandı: — Bu üzüntümü unutmıya çalı- şacağım.. Fakat'rica ederim, bun- dan sonra beni üzmiyesin.. — Seni üzmek değil, mes'ut et- mek istiyorum, Bedia... Nazif samimiydi. Fakat anlaşa- mıyorlardı. İkisi de hissiyatlarına kapılmışlar, aldanıyorlardı. Nazif, Bedianın yüzünü elleri arasına aldı. Kendine doğru çekti. Yanaklarından öptü.. Öptü.. Öp » Küs, Coşmuştu: — Müsaade et, yukarı beraber çıkalım Bedia... Bedia: — Artık geç oldu.. Yarın görü- şürüz!,, ui Deyinsa, azla sorar eimedi; bu aşkın hülaysını bir çırpıda alt üst etmekten çekindi.. e yali Bedia, o gece, sabaha kadar sa- atleri sayd. Yanaklarından, Nazi: fin dudaklarının izi silinmiyor du.. İçine şimdi şüphe girmişti. Acaba Nazif cidden samimi miydi? Aşkında sadık mıydı?. O serseri ruhun, bir yere bağ - lanmasma imkân var mıydı?. Bir anda, bir insan bir derece deği: şebilir miydi?, Düşünüyordu: Neden değişmesin? İşte kendisi de değişmemiş miydi?. Hür yaşamak, kimseye bağlan * mamak azmindeyken, bu hürriye- tini Nazifin uğruna fedaya hazm değil miydi?. Biraz şaşaladı. Evet, ne kadar çok değişmişti.. O, Bedia, o ür - kek Bedia, kendini öptürmüştü .. pülmesine müsaade etmişti.. Bı. rakmıştı, ve Nazif onu öpmüştü!. Odanm karanlığında gözlerini dört açmış, buna kendisi de hay - ret ediyor; — Aman yarabbi! Nerelere gideceğiz.. Beni bu adam nerey* sürükliyor?. Nereye sürükliyecek? Gideceği, sürükleneceği yolu, kalın bir sis tabakası altında gö - rür gibi oluyordu.. Sabahleyin düşünceleri | biraz daha berraklaştı: — Biraz sonra gelecek, dedi, karşıma çıkacak. Kendimi tama- mile toplanmadan evvel onu gör- meliyim.. Hayır, onunla hemen derhal konuşmamalıyım.. Bunu yapabilmek için, derhal TAM) Yeni on dört kelimenin | karşılığı ve kullanılışları | 1 NABIZ: Damar atması Hastanın damar ataması yerin- dedir. Korkulacak bir şey yok, 2 — NAMZET: Dilekli, nişanlı Meb'us dileklileri seçimden bir gün evel belli olacak. Ahmet Efendinin kızı Fatma Hanımla avukat Şevket Bey dün nişanlandılar, 3 — NAMUS: Doğruluk Bu doğru bir adamdır ne rüşvet alırne de iltimas yapar. 4 — NAZ: Yapmacık Çok yapmacık âşık usandırır. Çünkü onlar duruşlarila, edalarila istemem, yok, yok, yan cebime sok sok derler. Buna da kimse taham- mül edemez. $ — NAZIM: Nazım (ıstılah) dizi, dizilen söz 6 — NESİR: Nesir (ıstılah) da- ğımık söz 7 — NEDAMET: Caymak, piş- manlrk, kayırmak Düşündüm taşındım yaptığım i- şin kötülüğünü anladım kararım «- dan caydım, Son pişmanlık para etmez. Kayırıp durma! 8 — NESİL: Soy, çağ, damar, döldüş Soyu sopu belli olmıyan ne ka- dar insan vardır? Tevfik Fikret, Mehmut Rauf, Halit Ziya ayni edebiyat çağının adamlarıdır, 9 — NEŞE: Sevinç, iç açılma 9 Eylül izmirin en büyük sevinç 10 — NEŞİR: Yaymak Fikirleri yaymak için bir çok yol vardır. Bunlardan birini seç- meli, 11 — NEŞRİYAT: Yayım İnkılâp ideolojisini yayım işin- de radyo, sinema, tiyatro, gazete, konferans birer yardımcıdır. 12 — NETİCE: Son, meyva, ve- rim Sonunun ne olacağı daha ba - sından belli idi. Bu işin böyle meyva vereceği belli idi. Bu kadar yoruluk amma işin ve- rimi ne oldu? Hiç değil mi? 13 — NEZAHET: Temizlik, paklık Ziya Gökalp temiz bir insandır. Paklık insan için bir batarya top kadar kuvvettir. 14 — NEZAKET: İncelik > Küçük haberler: $ Tenzilâtlı tarife — Bayram münasebetile şimendifer tarifesi nisanın üçünden itibaren on gün devam edecektir. $ Banka meclisi idare azalığı — Sanayi Kredi Bankası meclisi idare azalığına eski meclisi idare azasından Hâşim ve İsmail Safa Beyler tayin edilmiştir. $ Tek basılacak mektep kitap- ları — Söylendiğine göre maarif vekâleti bu sene yurt bilgisi, bi - rinci smıfa ait kıraatle coğrafya ve tarih kitaplarını tek kitap ola- rak bastıracaktır. Diğerleri bu se- ne serbest kalacaktır. Bunlar üç sene sonra tek kitap olarak bası- Tacaktır. Kabul edilecek tek kitap- lar için müsabakalar açılacaktır. $ Yeni Konya valisi — Dahili - ye müsteşarlığına tayin edilen Konya valisi Vehbi Beyin yerine n RAE listenin karşılıkları | Kadıköy lisesi hocalarının buldukları karşılıklar ; Macera — Olağan, olanbiten Başından geçen şeyler yazılsa | Bütün olan biteni anlatir. 3 koca bir kitap olur, Olağan arkasından koşanlar ças Madem ki — Değil mi ki, oldu: | buk yorulur. ğuna göre, öyle ise | Madem ki — İçin, göre Madde — Nesne, nan | Geldiğin için oturabilirsin. Maddi — Nesneci, nancı Çalışmadığına göre sınıf geçö- Mahiyet — İçyüz mezsin, ; Mani — Engel olan İ Madde — İş, bitik j Mania — Engel Ha! şu işi mi anlatacaktın? Mehaz — Kaynak, bulak | Yasanın dördüncü bitiğinde a“ Memur — Buyru çıkça yazılıdır. k Memuriyet — Buyrultu, Buyru- Maddi — Çıkarmı gözeten | luk Hiç bu kadar çıkarmı gözeten Mübalâga — Aşkı (aşkınlık) (| adam görmedim. Mübarek — Kutlu, mutlu, uğur- ü EET ERE On ikinci Mehmet Nureddin Beyin bulduğu sözler Macera — Baştan geçen lu. Düzeltme: Dünkü listede LÂMİSE karşılı: | oMâni — Engel ğı olarak koyduğum kelime (Do -| (İşime engel oldun. kunmak) çıkmış. (DOKUNAK) | Mânia — Kesek, takıntı Atı kesekten atlattım. ; Türkler yurt için en çetin kesek- olacaktır. istiklâl lisesinden Mustafa Niyazi, Mümtaz Zeki Bey- | ler karşısında bile yılmazlar. j lerin buldukları karşılıklar Mehaz — Kaynak 5 Lâkap — San, ün; soy adı Devşirdiğim sözlerin kayn Ağın, Gelecek sene herkesin bir soy) da göstereyim. adı olacak. Memur — Kapıkulu Lâkin — Yalnız Ahmet Bey kapıkuludur. Lâmise — Elleme duygusu, el -| | Memuriyet — Kapıkulluğu 3 lenti duygusu , Açılan kapıkulluğuna yüz elli Lânet — İlenti, ilenç (Anadolu: | istekli çıktı. da kullanılır) Mübalâğa — Taşkınlık Lâfzi — Lâfda Naki Sözlerinde o kadar taşkınlık Lehçe — Dil, ağız ei ki bir türlü inanamıyacağım. Lâübali — Senli benli Mübarek — Kutlu, uğurlu : Seninle ne zaman genli benli ol. | | Uğurlu eliniz değdikten son duk! ; işimiz düzeldi. Letafet — Tatlı kökçeği (kökçe- Gi em Mak İM peg ği — güzellik) Çagatay İügeti Gümrük baş müdürü Leyli — Gececi, yatıcı © izah ediyor ç Ben mektepte yatıcıyım İstanbul G. Başmüdürlüğünde Liyakat — Değerlilik şu mektubu aldık: Lâzım — Gerek “Muteber gazetenizin 5468 Her Türkün dil cengine katıl -İ nüshasının üçüncü (o şahifesinin ması gerektir. üncü sütununda (Gümrükte m Leh — Yön, yana him bir kurnazlık) serlevhası a Macera — Baştan geçen tında görülen bent okundu: Madem ki — Öyle ise Milyona baliğ olan bir Maddi — Paraçıl lık mevzuubahis değildir. 931 se (Para seven, maddi demektir.) | nesinde Mersinden Ticareti D Mahiyet — İçyüz Biye beyannamesile İstanbula gele O işin iç yüzünü ben biliyorum. Mani — Engel Söylediğimi yapma, işine engel olurum. Mania — Kesek Cenkten salık: ön kesekler kı- rldr. Memur — Konak işçisi Memuriyet — Konak iççiliği Garpta hükümet manasına kul- Tanılır. Mübalâğa — Üfürmek, şişirmek 44 balya müstamel elbise p rı hakkında vaki ihbardan d yı yapılan tetkikat ve tarife n desi yüzünden Gümrük ii sahibi mal arasında çıkan üzerine iş eksperler heyetine kal ettirilmişti. Eksperler tüccarın lehine karar (o vermiş vı Devlet Şürasınca da bu karar tik edilmiş olmasından dolayı amelesi ona göre yapılmıştı. Bu defa Mersinden Ticareti Da- Mübarek — Kutlu hiliye beyannamesile İstanbula Doğumunuz kutlu olsun. balya içinde 5000 kilo Mehaz — Çıkak elbise parçaları gelmiş ve Dahiliye beyannamesile geldiği in gümrükçe şehre çıkarılması, müsaade edilmiştir. e Gerçi bu! balya hakkında da bir ihbar vaki olduğu Muhafaza Başmüdürlüğü den bildirilmiştir. Ve keyfiyet mum Müdürlüğümüze yazılmış se de ortada bir kaçakçılık n karşısındaki Emniyet müdürlü - ğü kapısından Vilâyete giden yo « İun, tanzim ettirilerek etrafa a - ğaç dikilmesi kararlaştırılmış ve dünden itibaren ağaç dikilecek hattın tespitine başlanmıştır. Di - kilecek ağacın nevi ihlâmur ola - le zuubahis değildir. Meselenin $ Gazi enstitüsü — Gazi terbi -|2ihan muhterem gazetenize < ye enstitüsü müdürlüğüne vekâ -| Pi rica ve bilvesile teyidi letin o umumi müfettişlerinden | eylerim efendim.,, Hikmet Bey tayin edilmiştir. $ Düyunuumumiye — Düyunu «| Yurtdaş ! umumiye binasının Maarif tara -| Yerli fından tesellümü için bir komis İğ. Yesili malından yon kurulmuştur. Tesellüm işi İN li

Bu sayıdan diğer sayfalar: