8 Mayıs 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

8 Mayıs 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 6— VAKIT 8 Mayıs1933 TÜRKÇENİN üzerine düşünceler YAPISI Yazan ı Ali Haydar Emir v yi bo grupundan sekizini tanıtı - | kelimeler hep aynı manayı okşar. yoruz: 469 bod — Bu kökten lehçemiz- de yalnız bodur sözü vardır. 470 boğ — boğa, boğaz, boğ - mak, boğulmak, boğuşmak, bo - ğazlamak, sözleri bu kökten ge-| liyor; hepsi manaca da bir kök- tendir. 471... —.. 472 bol — dar sıfatınm karşılı ğıdır. 473 bon x—- bu kökten boncuk! sözü yapılmıştır; manası belli e - dilerek başka sözler de yapılabi- lir, 474 boş — dolunun karşılığıdır. Boşamak, boşanmak, boşalmak, boşlamak gibi mastarlar bu kök - ten yapılıyor. 475 boy — bir cismin tulü. Bo- yun, boynuz gibi sözler manaya yabancı değildir. Boya sözü kö - kün manasını açar ve ona başka sözler doğuracak kudret verir. 476 boz — Boza, Bozmak, bo- zuşmak, boz (renk) sözleri kökün manasını tesbit eder. Pocalamak, polis, polka, poz sözleri yaban- Pa grupu yoktur. podra, pat, patur, posa, poyraz, cıdır. Ca grupunun kökü yoktur. Coş- mak masdarının kökü acemceden alımmışa benzer. Sa grupundan şu kökleri kulla- nıyoruz: 477 çok — azın karşılığı, Bun- daki k sessizi barekelendiği vakit & oluyor; çoğalmak gibi. 478 çol — Bu kök kaybolmuş- tur. Fakat çolak sözü hakiki, ço - luk sözü mecazi olarak onda kol mefhumu ile alakalı bir mana a- ranılabileceğini gösteriyor. o * | 479 çom — Bu kökten çomak| sözü kalmış. İstenildiği kadar ke- lime yapılabilir. 480 çon — Bu kökten lehçemiz- de söz yoktur. Çonk ve çongarya gibi kelimeler, başka Türk lehçe- lerinde kullanıldığını gösteriyor. 481 çor — Bu kök kaybolmuş- | tur. Fakat çorak kelimesi çormak yahut çoramak masdarınn varlı - ğına delildir. Çorap ve çorba söz- lerinin köklerini yabancı dillerde aramamalıdır. do grupundan beş kök kullan- maktayız: 482 doğ — Bu kökün en belli başlı manası tevellüde aittir: Doğ- mak (çocuğun doğması, güneşin doğması, bir fikrin doğması), do- gurmak, doğum, doğuş gibi.Doğ - ramak, bir cismi bir iken birden fazla yapmak olduğu için ayni mana ile alâkalıdır. Doğan bildi- ğimiz kuş. Doğru, aslı doğuru (gü- neşin şuar) eğri karşılığıdır. 483 dok — Bu kök ve birinci » masdarı .kaybolmuştur Dokuz ile © doksan sözleri aynı kökten gel - mekle beraber biri diğerinin on mislini ifade eder; altı — altmış, yedi — yetmiş, sekiz — seksen gibi. İkinci masdarını dokumak şeklinde kullanıyoruz. Dokunmak aynı kökün üçüncü masdarıdır: Bez dokundu, elim bir şeye do - kundu, bu söz bana dokundu gi - bi. 484 dol — Kökün manası boş- huk sözünün karşılığıdır. Dolmak, doldurmak, dolunmak masdarları ile bunlardan dolap, dolga, dolgu, diem dolma, dolu, dolun gibi i katı masdarları ! yalnız tokuşmak Fakat diğer masdarları kökün ma- İ nasını açmaktadır: Dolamak, do- | laşmak gibi; dolak, dolama, do - laşık sözleri bu masdarlardan ya- pılır. 485 don — Başlıca manaları in- İcimat ve renk ile alâkalıdır. Don- Imak — donuk, deniz, dondur - mak — dondurma kutusu. Kır donlu at; al don — al ton (altın). Domuz sözünün aslı donuzdur. 486 doy — doymak bu kökten- dir. Ta grupundan kullandığımız kökler şunlardır: 487 top — Bu kökten çıkan ke- limeler, manasını çıkıntı, yuvar - ilak, yuvarlağa yakın çerçevesine sokuyor. Top küre şeklindeki o- yuncaktır. İlk top, küre şekline gülle attığından bu mermilere ve git gide bu mermileri atan borula- İra top denilmiştir. Topuk, deni - zin dibindeki çıkmtının adıdır. A- yaktakı çıkıntıya da bu at takıl - mıştır. Topak, topuz gayri mun - İimesinin aslı toparakdır ve (kü- rei arz) ın tam karşılığıdır. Top: i lamak, toplanmak, toplaşmak, to- İ parlamak aynı manayı okşar. 488 tok — Aç'ın karşılığı, sert, kaybolmuştur; (kafa kafaya çarpışmak) kullanılıyor. Toka, to- | kaç, tokmak, tokat kökün bu ma- nasını isbat eden sözlerdir. 489 tom — Tomar, tomurcuk, tomruk gibi sözler bu kökte üstü- vaneyi okşayan bir mana bulun - duğunu gösteriyor. Tomru, ehram veya mahrut demek oluyor. Bu kökten hendese ıstılahları yapı labılır. 490 tos — Başın ön tarafı. Tos vurmak, toslamak, tosmak, tosun, tosbağa. 491 toy — Turna, yahut ona benzer bir kuş. Mecazi olarak ye- ni yetişen, tecrübesiz. Müştakları | kaybolmuştur. Karşılık arayan - lar bu kökten çok söz yapabilir - ler. 492 toz — Gubar. Tozamak, to- zumak masdarları (kullanılıyor. Toza, Tozük sözleri atom ve mole- kül yerinde kullanılabilir. ga ve ğa grupları yoktur. ka grupundan şu kökleri biliyo- ruz: 493 kop — Bir şeyin diğerinden ayrılması, ayrıldıkatn sonra yetiş- mesi, Kop tağı. Kopmak (ip kop- tu, büyük şair koptu, yani yetiş- ti), kopçak, kopuk, koparmak, kopoz (altı telli saz). 494 koc — Koca (hakiki olarak yaşlı insan, mecazi olarak zevç), kocaman (büyük, iri madde, ci - lanmak), kocunmak (şüphe et- mek, işkillenmek), kocuk. 495 koç — Bu kök hakiki olarak erkek koyun, mecazi olarak erkek cesur, gürbüz demek oluyor. Koç- mak, tenasül işini işlemektir, Ko- çan, meyvanın tohumları taşı » yankütledir. 496 koğ — Takip manasma ge- liyor. mek. Koğuş topu, geminin başın- daki top. 498 kok — Bu kök şammenin karşılığıdır. Koku, şammeyi mü - teessir eden şeydir. Kokmak, kok- lamak aynı manayı isbat eder. 498 kol — Bir bedenin yanm- tazam küre demektir. Toprak ke-! sim), kocamak, kocalmak )yaş -| Koğmak, arkasından git -! Irak Kralı Şehrimizden geçerek Avrupaya gidecek Bağdattan gelen haberlere göre Irak Kralı Faysal Hz. Avrupa se- vekilleri refakat edecektir. Kral Hazretleri tarafından Re - diye edilen Arap atları da Anka- raya gönderilmek üzere Beruttan trene bindirilmişlerdir. Fransız talebesi bizimki kadar zeki ve kültürlü değildir Şehrimizde bulunan Frnasız e - diplerinden Mösyö Pierre - Ouint evvelki akşam Galatasaray lisesin- de, harpten sonraki Fransız şairle- ri hakkında bir konferans vermiş- tir. Konferansta, lisenin son üç sı» nıf talebesi bulunmuşlar, konfe - ransı büyük bir alâka ile dinlemiş- lerdir. Konferanstan sonra, M. Pierre- Ouint talebeye kendisine sualler sorabileceklerini söylemiş, bir çok suallere cevap vermiştir. Nihayet, M, Pierre - Ouint, lise müdürü Tevfik Bey ile görüşmüş, konferansta (Obulunan talebenin kendisini çok alâkadar ettiğin söy- liyerek: — Fransada, demiştir, lisede ayni sınıfta bulunan talebeler, he- yeti umumiye itibarile, bugün kar- şılaştığım talebeler kadar edebiyat hususunda malümat ve kültür sa - hibi değillerdir, sizi ve talebeleri. nizi tebrik ederim. dan çıkan fer'i, İnsanın kolu, za- bıta yahut ordunun kolu. Koltuk, kolun altı. Kolan, aslı kolağandır. Kollamak, kol uzatıp tutmak, ya- ni himaye etmek. 499 kon — Bugün hareketten süküne geçiş manasını söyler. Kon- mak, uçan kuşun bir dala, giden kervanm bir menzile konması, Konak, menzil ve büyük ev. Ko - nuk, muvakkaten konan, yani mi- safir. Konuşmak, bir mevzuun ü- zerine fikren karşılıklı konmak. Konu, komşu kelimesinin doğrusu Konuş, asker kuvvetinin her han- gi bir zamandaki vaziyeti. 500 koş — Koşmak, hızlı git - mek. Koşu, hızlı gidiş. Bu masda- rm diğer manası hayvanı çekece- İği cisme bağlamaktır. Koşum bu | bağlamanın donanımıdır. 501 kov — Arap yazısı bu kökü koğ masdarile karıştırmıştır. Kö- boş, mücef olmasıdır. Kovuk, o- yuk demektir. Aradaki fark oyu- ğun el ile yapılmasıdır. Ağacın kovuğu gibi. Kovuş bir zümrenin barındığı yer (koğuş şeklinde yaz- mak yanlıştır). Arı kovanı oyuk- tur. Kova da öyledir. 502 koy — Koymak, vazetmek. Koyumcu, taşı yerine koyan (ku- | hut kesafetin üst üste konması, Koyun, diğer bir insanın yahut bir maddenin yanımızda yahut göğ - ! sümüzde tutacağı yer. Bu söz me- cazi olarak koçun dişini ifade e - der. 503 koz — Ceviz demektir. Ko- za, benzeyişinden dolayi bu ismi almıştır. — BİTMEDİ — ğe ld akl lk isicümhurmuzla Başvekilimize he- kün manası bir cismin içinin oyuk, | İ yumcu yanlıştır). Koyu, renk ya-| | Seyyar Terbiye Sergisinde 2 j aye Stepin atsız kahramaf l yahatine bu ayın yirmi beşinde! başlıyacak, Şamda iki gün kaldık- |(Bu yazının beş tarafı dünkü sayımızadadır ) tan sonra Türkiyeye hareket ede -| z wer cektir. Krala Hariciye ve Maliye | 8€ssiz bir kahraman silueti çiziyor. | ni izah etti. Bir köy hocası, stepte size gene | Fakılıda bir mektep var. Bu mek - | tep bildiğimiz köy mekteplerinden | biri.. Fakat içine girdiniz mi şaşı- İ yorsunuz, Çünkü stepte yaratıcı in- sanın kudretiyle karşı karşıya ge liyorsunuz. Genç bir köy hocasının mektepte İ yaptığı işlerle £ karşılaşıyorsunuz. Bir küçük camlı dolap, dolabın i- çinde atılmış şişelerin içinde köy mahsullerini, mahsullerin aşağı yukarı tahlilllerini kaydeden ma - lümat görüyorsunuz. Bir kenarda marangoz âletleri... Bir köşede mu kavvadan, tenekeden yapılmış hendese şekilleri; gazetelerin bü- yük harflerinden kesilerek hazır (lanmış alfabe levhaları... Küçücük bir eczane. Fakılı köy hocası, Bah- ri Bey, size dert yanıyor. “— Bir mikroskop olsa... Al - mak istedim, 15 lira biriktirdim, i fakat yirmiden aşağı vermiyorlar. Bunu söylerken köy hocası ıstı - râp içinde (kıvranıyor (gibiydi. | Köy hocasının odasından çıkıyor- sunuz ve sınıflara giriyorsunuz. S: nıflar sizi hayretten hayrete dü rüyor. Smıfın bir köşesinde bir kum sandığı, şalvarlı köy çocuğu, coğrafyayı, alfabeyi, resmi bu kum sandığı üzerinde öğreniyor. Mektebin haritaları çocuklarmn ve hocanın eseridir. Sınıfta elle yapılmış bir takvim köy çocuğu * nun ileriliği hakkında bir fikir ve- | riyor. Mektepten çıkıyorsunuz, köyün ihtiyarı, tazesi, hocalarının etra - fında pervane gibi.. ». # Sarıoğlan istasyonu, ve Sarıoğ- lan nahiye merkezi orta Anadolu - da hendesenin el uzattığı bir vaha. İnce bir dere köyü çeviriyor. Kö- yün bir kısmı alçakta, bir kısmı yüksekte... Yüksekte olan yerler, yepyeni evler, berikiler yığın, yı - ğın kerpiç... Yeni köyün bir köşesinde hey - betli yepyeni bir bina. Anlaşılı - yor ki, bu mektep... İstasyondan sonra uzayıp giden fidanlıklar in- sana, medeni bir enerjinin bura - lara dokunduğunu hissettiriyor. la karşılaşıyorsunuz. Genç bir na- hiye müdürü, genç bir muhtar, bir setliğinizin hakikat olduğunu an - latıyor. Genç, neşeli bir nahiye müdürü anlatıyor: “— Köyü karşıki sırta taşıyaca- ğız. Bu muhakkak olacak. Çünkü bu köy su altında kalıyor. Beriki köyün plânlarını mühendislere ha- zırlattık. 15 kadar ev de yaptık. Her sene 15; 20 ev yeni köye geçi- İyor. Yeni köy medeni olacak. İ Sonra genç muhları dinliyorsu- nuz. O size şunları anlatıyor: * o“ İsmail Hakkı Bey köyümü- jze gelir gelmez eski mektebi ka - (patı, eski mektepte çocuklara o - i turacak yer yoktu. Sonra yeni kö- yün plânımnı hazırladı. İstanbulda orta tahsilini yapmış olan genç muhtar anlatmıya devam etti, Na- hiyemizde tagallüp yoktur. Der - letle en fakir köylü arasında vas talık eden ikmse burada yaşıya - ' i ,Jsıyor. Biz “halkız, Biraz sonra bir delikanlı ruh - | fırka reisi ahaliden bir kafile his- ; larından birkaçı daha Şarkanla 3 MAZ Muhtarın bü cevabı beni £ tır gibi oldu. Gülümsiyerek “— Beyim, biz halkı, halk kasının anladığı gibi anl? Artık'imtiyazlı ağalar yok- lara yüz verenler hep nahiy€ dürleridir. i “ — Ey, dedim, sizin fek” | kilâtı ne halde... “Defterleri gösterdi.. s00 mız var. Stepte köyün fırki nahiyesinde, köy mektebi | kımıldanma var. Bu kımılâ mın manivelâsı gençlerin eli dir, Nereye ülkülü bir genç 8“ se orada tomurcuklanan bif hayat göze çarpıyor. 8 Genclik ve ülkü kuvveti bif “İri beye maarif müdürü ol! | bir köyde modern bir mekte? zırlatıyor. Bir nahiye müdür” salâhiyetini elde etmeden hiyenin hayatmı değiştiriyo"” muhtar demokrasinin fikri day hasadından evvel elde yor. İşte size stepin adsız k larmdan birkaçı... | Sadri Maraton Adını takınan birisi, © üzerinde 200 kilom ) ilerliyevekiniş | Avusturyada bir adam, K' nin Graz şehri ile Viyana ki 200 kilometrelik mesafeyi üzreinde, baş aşağı ilerliy' i mek istediğni ilân etmiştir. | Bu adam, eskiden şoförmüf' di boştadır. Böyle şimdiye P hiç görülmemiş tarzda, gesi iş yapmak isteyen eski şoför! hur “Maraton,, koyulaiımdı hem olmuş olacak ki, *“ wi adımı takınmıştır! Bu adamın Anton Puşer ide bir “antrenör, ü de vardı” raton”, Grazdan Viyanay# # üzerinde baş aşağı ileriyeri lirken “antrenörü ile K yi kız kardeşi, kendisine refi ceklermiş. Italya ve Rusya arasi ROMA, 7 (A. A.) — Ye zalanan İtalyan . Rus ticaret fi en ziyade müsaadeye millet muamelesinin kars” bikını gümrük tarifesine gir” tün maddelere teşmil etm Gene bu itilâf mncibir yi ya hükümeti Rusyaya # liretlik kredi için Sovyefia ği hükümetine kefil o li kredi Rus siparişlerinin dece nin ödenmesine tahsis a | yeni bir itilâfla arttırıl8' —e— | Amerika donan manevralar! San Pedro 7 (A.A) © i kan harp filosunun Kali hilleri açığında yapm? manevralar dün bitmi! nevraların son safhası rebe taklidine altmı$ G gemisi ve üç yüze Y. z iştirak etmiştir, Tayyar?” rağ”. bir sis olmasına hedeflerini elde etmişlerdi” ip.

Bu sayıdan diğer sayfalar: