13 Mayıs 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

13 Mayıs 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a Celile Enis Hanım Kiymetli san'a'kârımız yeni bir “konser. hazırlıyor “ite “Enis Hâhim Alman Yanın Kolonya konser - az... €vvelki sene tamamlayıp ko e dönmüş ve geçen sene Pega salonunda ve İtalyan leş ve,,,; muvaffakıyetli konser - Miz Cahit olan genç san'atkârı - Yirmi > Enis Hanımın mayısın Yam; ğe perşembe günü ak - “ tiyat, dokuz buçukta Tepeba- kongey; sunda yeni bir taganni AR Sreceğini haber aldık. Tile bek teki san'at hareketle- halk, 5 Yakından alâkadar olan May, bu konseri tertip ve hi- değe genele, bu suretle takdire Bediş, daha göstermek- Celile E,; İk Enis Hanımın konserinin “iki Üstaşy garbın büyük mu- eme erler an bir kısmının Bandar, taganni edilecektir. Vatanını de Yer ay, Modem, musikiye Kalya, $ ve yeni Rus ve Nin bestekiârarmdan bir ikisi- Maili “erleri programa ko- Konserin sonunda Brahms ve Tosti gibi bestekârlarn güfteleri Türkçeye çevrilmiş parçaları tagan İl ni olunacaktır. Celile Enis Hanımın bu konse- rinde iki üç parça söyliyeceği bu Türkçe güfteli parçalar, bundan sonraki konserlerinde daha ziya - de artacaktır. Genç san'atkâr, bu- na fazla ehemmiyet vermektedir. Kendisile görüşen bir muharriri- mize Celile Hanım demiştir ki: — Kolonya konservatuarını ta- mamlayıp memleketime (döndü- ğüm zaman, memleketimde yük » sek ve mükemmel garp musikisine karşı büyük bir temayül gördüm. Bu temayül, daha ziyade münev- ver ve mütefekkir (o tabakadaydı. Musiki zevkimizde bir tekâmül yapabilmek için bu temayülü umu- mileştirmek lâzımgelir. Vereceğim konserlerle bu da - vaya nasıl hizmet edebilirim, diye düşündüm. Garbın sevilmiş eserle- ! rini imkân buldukça birer birer; Türkçeye çevirerek taganni etmek, | işin de kendi öz dilinin telâffuz e- dildiğini gören halkı bu eserlere ısındıracak ve umumi musiki zev- kimizi yükseltecektir. 25 mayısta vereceğim konserde bir iki tecrü - be yapacağım ve ondan sonra da fırsat buldukça buna devam ede- ceğim. Bu fikir ve kanaatimden haber- dar olan halkevi erkânı da bu tarzda düşünüşümü muvafık gör - düler. Bu vesileyle san'ata karşı büyük bir alâka ve bana karşı lü- tufkârane bir nezaket gösteren İs- tanbul halkevi reisi Hâmit Beye- fendiye teşekkürlerimi yazmayı ee unutmay,, B ahms” mani sın IN Yüzüncü yıl dönüs Musik Bu bi, e bestekârin hayatı çok bi, tak kendisi bütün haya - bip, B, , maksat peşinde koş- w in Maksat, liyakat ve ki Büzej desi derecesi On i sikiyi yaratmaktı. İçin üs Daj yazmaktan çekin - kotayı, “MA bu maksat peşinde i ihtifali yapılacak- ” tat, bu seviyede ol- gibi en b ! sirâsına çıkarmak- in siki her şeydi. “tmek i hm, iç ledler halde, Stmamiş, teşeb- tapları bile önün bususi sekizinci asrm! yüzüncü yılı Bak ill şöhretli musiki ün) i üyük | da oturmuş, seyahate çıktıkça Be lin, Paris ve Londraya uğramak - tan adeta çekinmişti. Onun için se- yahat ettikçe İtalyaya giderdi. Üs- mak sus kanunla- tat inzivayı sevmez, bilhassa dost- la, tuhi :*48 gaye ve hedef-! arile birlikte bulunmayı dilerdi. Yirmi yaşında faaliyet hayatı- na giren Brahms kırk sene çalış- mış ve eser yaratmıştır. Onun bü- tün eserleri, ruhi maceralardır. Ve bu ruhi maceralar onu ebedileştir- miştir. Üstadın nağmeleri, samile- rin, doğrudan doğruya ruhlarına işler ve herkes onun sesine aşina çıkar. ZE SA İ Orhon Alfabesinin Anadoludaki izleri Konya Halkevi (dil, edebiyat ve tarih (okomitesi reisi Mahmut Mes'ut Bey yukariki başlık altın- da değerli, güzel bir kitapçık çi” karmış, bir tane de bana gönder- mek lütfunda bulunmuştur. Şimdi Moğolistanda bulunan Orhon toprakları üstünde başlı - ca şark ve garp Türklerile son- radan Türkleşen Tatarlar- (Tater- ler ilk temasta o Türkçe bilen ve sonradan dil öğrenen (o Tatarlar, Basmıl — Basmel'ler ve daha baş- ka Türkler) Oğuz Türklerinin kurdukları bir medeniyetli ve kuv- vetli Türk © imparatorluğu içinde yaşamakta idiler. Bunların orada barktaki bekkür taşı (yani abide üstüne yazdıkları © yazılarda dör- dü sesli ve geri kalanı | sessiz 38 türlü harf kullanılmıştır. OYazı- daki dil bizim yani şimdiki Garp | Türkleri dilinin en eski şeklidir. Bu Türkler kurdukları impara- torluğun şarkında oturdukları için | tarihlerde “Şark (o Türkleri, diye anılırlar, Bekkür taşlarının dikilmesin- denaz #onra (o imparatorluğun garbında bulunan Türklerle ara » ları açılmış. Çıkan © bir ihtilâlde bunlar bozulmuş, memleketi br rakmış Maverünnehir ve Türkis - tan taraflarına göçmüşlerdir. İşte o tarihten sonra ilk önce Şark Türkleri diye © anılan bu Türkler aldıkları, yerleştikleri yer. lere göre Garp Türkleri adını al- kurdukları a 7— VAKIT LA Mayıs 1933 mum m Eski Yunan Trajedisi Sofokl'ün eseri açıkta ve büyük tertibatla temsil edildi İtalyanm eski dram müessesesi son günlerde eski Yunan muharri- ri “Sophocles,, in Trachinae atlı &sesini Syracuse'de temsile muvaf- fak oldu. Ayni müessese 1930 se- nesinde İphigenia'yı temsil etmiş - ti. Tiyatroda Sophocles'in bu fa - ciası zamanımızda güç tahammül olunur eserlerdendir. Faciada bir sürü felâketler biribirini takip e - der ve seyirciyi boğacak kadar s- | kıntı verir. Fakat eser açıkta tem- sil olunduğu, tabiatın ışığından is- tifade edildiği ve eserin temsili güneşin grubile nihayet bulduğu için eski muharririn bu faciası da dikkat ve alâkayla temaşa oluna- bilmektedir. dıkları gibi o vakitler Garp Türk- leri adını alanlar da ayrı ayrı devirlerde Şark Türkleri, Uygur, Çağatay, Özbek gibi atlar almış- | lardır. Bu ayrılma üzerine hükümete geçen eski Garp yani Şark Türk- leri Sugutlardan öğrendikleri bir yazıyı kullanmaya başlamışlar- Sahne bir kaya üzerindedir. Ve | bu kaya Syracuse şehrine hâkim | denilecek bir vaziyettedir. Sahne | tertibatı Compelloti tarafından ya İ pılmıştır. Sahnenin arkasında be - yaz bir duvar vardır. Sağ tarafta i bu duvara uzanan bir kıvrıntı bu- lunuyor ve musikişinaslar bu kıv - rıntıya gizleniyorlar, - İphigenia'nın temsili için bu - dır. Bu yazı da Çincede olduğu gibi yukarıdan aşağı ve soldan sağa yazılan Öjekleri yani harf- leri hep biribirine bitişebilen on dört şekilden ibaret eksik ve fa- kat gayet kolay bir şey idi. Bu e- lifba Uygurlar arasında asırlar - ca yaşadığı gibi Moğolların orta - ya çıkmasile beraber resmi olarak Cengiz tarafından (Okabul edil- miş ve bunların resmi işlerinde kullanıldığı gibi edebi eserler bu- nunla yazılmış ve eski kitapların birçoğu meselâ Kodatgobilik ve Heybet aülhakayık gibi kitap- lar da ilk önce İslâm diyarında ve Arap harflerile yazılıp dağıtıl- dığı halde Uygurcaya o çevrilmiş ve bu yazı ile olanlar ancak eli- mize geçebilmiştir. Yalnız Kodats gobiliğin bir nüshası Ruslar ta- rafından yeni keşfedilmiştir. Oğuzların alfabesi köşeli harf- lerden ibaret çok bulunduğu için el yazısından ziyade kitabelerde dikkatle ya- olduğu ve sayısı zılmak isterdi ve yahut halk ara-| sma yayılamaması bununla tevil olunurdu. raya kafataslarile süslenen bir ma- bet yapılmıştı. verdiği malümat bu tevili redde- diyor. Şimdi İstanbuldaki (o Matbaai Osmaniye bundan kırk yıl kadar evvel başmakeyinci o Osman Bey tarafından yaptırılmış ve Mat- baai Osmaniye kitabesinin yanı- na da Almanca ( Druekerei Os- manie diye Almancası tı. İşte bu kitabe Almanlarla sıkı münasebetinin ilk izidir. Orada matbaa © yapılmazdan İ evvel burada tuğla karışık bir en- kazın aslı “Elçi hanı,, imiş. Bura- da elçiler otururlarmış. Bir Ma- car elçisi de burada oturmuş, otuduğu yerin (duvarlarına bir çok şeyler yazıp bırakmış. Doktor Karaçan'ın rivayetine göre, Ma - car çobanları Orhon yazısını bi- ilir ve kullanırlarmış. Elçinin yazısı da ondanmış. İh- timalki maarifin yayılması hase- Bundan yirmi beş yıl kadar ev- vel İstanbulda vefat (eden Ma- carlı doktor Karaçan İmre'nin bile Macar çobanları bu yazıyı bi- rakmışlardır. Fakat © elcinin bi- raktığı o yazılar Macaristanda da neşredilmiş olacak, ve aranırsa yazılmış ! Türkiyenin | kaz yığını bulunurdu. Bu en-| Trachinae faciasının yeni temsili İrachinea için Heracles'in sa « rayı önünde bronzdan iki aslan yapılmıştır. büyük Temsil gayet mükemmel olmus» tur, Alınan tertibat sayesinde sah- nede söylenen her söz bütün se « yirciler tarafından rahat rahat duyuluyordu. Sahnenin kutru 165 metre olduğu halde, en uzak tara- fında söylenen sözler bile kaçmı - yordu. Eser, italyancaya nazmen tercüme edilmiş ve âyandan Al - fred Cesareo ile Profesör Ettore Bignone bu işi muvaffakıyetle yapmıştır. Darülbedayi san'atkârları Darülbedayi san'atkârları İz « İ mirdeki temsillerini bitirmişler - dir. San'atkârlardan İsmail Galip Bey İzmirden şehrimize gelmiştir. | Öteki san'atkârlar Manisaya git - mişlerdir, orada da temsiller ve- İ receklerdir. Darülbedayi san'at « ârları mayısın yirmi birinde İş « tanbula dönmüş olacaklardır. Raşit Rıza Bey Raşıt Riza Bey ve arkadaşları heyeti Balıkesirde temsiller ver - | mektedirler, bulunacaktır. Rıza Nur Beyde Pariste Si- nop şehrine dair neşreylediği bir risalede nalbantların kullandık» ları damgalardan bir ikisinin Or- hon yazılarına benzediğini kay- deder. Mahmut Mes'ut Beyefendi Konya ve civarında yirmi altı harf bulmuşlar. Demek oluyor ki halk arasında bu alfabeler damga ma- İ kamında kullanılmış ve asırlarca unutulmamıştır, İ İstanbulun Eminönü gibi pas zar yerlerine sevkolunan sepetler üzerinde de bir takım damgalar İ göze çarpar. Bunları bir Fransiz toplamış, Parisin Journal Asi tigue mecmuasınm eski nüshala- rından birinde neşretmişti. O makaleyi görmek ve şimdi pazar- lara inen sepet ve kapların dam- ! galarmı da gözden geçirmek ve hele bunların eskilerile yenilerini mukayese ve Anadoluda da bu iş İiçin göz kulak olmak sayesinde meselenin derirleştirilmesi müm- | kün gibi görünüyor. Necibasım

Bu sayıdan diğer sayfalar: