26 Mayıs 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 13

26 Mayıs 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Küçük hikâye : eonasanranansansrransan Aliyi tanımazsınız. O ismi hari- eki, bile bulunmıyan bir köyün , * çocuğudur, | : öleli çok olmadı. An- vg a onu takip etti. Zavallı Ali Bi, Yada yapa yalnız kaldı. Ai; * ne yapabilir? Fakat İz o bir çocuk değildir. He- dini Yaşında olmasına rağmen y ma dayadı ve düşündü. beş k da iki öküz var. Bir inek, *$i ve dört te koyun var. $on da ekecek tarla. d da da bütün kış yiyeceği kak Babası hemen her gün olg,, “nin kâfi miktarda tarlası vu söylerdi. > “Zavallı adam, Mei düşündü.. Düşündü.. aki al karar veremedi. On Teibie. i bir çocuk neye karar ve- hye versin köylü hemşehri - İkço,,<t Onlar olmasa bu zaval- Korkayg, 7AlNIZ yatmaktan bile iç na aldı. Mustafa dayı yet- tak ka basmış olduğu halde etli bir adamdı. Her za- en ir ai Birazda Alay .. : Bisçiye gidiyor. Si, Kö Ali mektepten geliyor - “a A Fastgeldi. Hasan öğl Sonra gile Ali derhal atış e gelmediği için Sa : o. 5 Bugün mektebe “duz “Sin. Muallim Bey seni izi X,; Ya. pirim. < simdi böy), - Miran ren e Ah.. Sorma başıma e © Yitçiye gidi Va * gidiyorum... Na All rdeşim Hasancığım in K sabırlar versin.. Allah vk "sin... Dişçinin elniden lay Hasan, yen kurtulamaz. eş çinin bu sözlerine müt- ha attı. Ali şaşırdı. © n bir Çocuğun kahka- Yonu, ina bir türlü akıl erdire- > ayet sordu: tül, mi? dişçiye giderken böyle ik “ Ne Yanar, Hala. dük aybl söze Bir kere daha z " Gene bir $ey anlama - e Mi a, dedi, Miz dişçiye Gelemedim, Aliciğim... sana ne oldu?, giderken güler * Oğlum.. Ben tirmeğe değil, pardesösü - 2. Bunun için bir iri, masdar ile li, Çe. Hele mazi, m gz vb iltizami o- karışık gelir, Doğruluğu yı Kösük Aliyi evvelâ Mustafa da- | *H he) başında mektep arkada: | İ bağırarak cevap verdi: n mükğâfa ükâfatı bi kese iyilik eder, fukaralara yardımdan kaçmaz, öksüzlere, | dullara hizmte ederdi. | | Küçük Aliyi yanına aldığı za -! İ man onun da evini bozmadı. Ö- küzlerini, keçilerini, koyunlarını| kendi öküzleri ile beraber otlattı. | Tarlaları kendi tarlası gibi sürdür- dü. Seneler geçti.. Küçük Ali kahraman bir delikanlı oldu. Mustafa dayı küçük Aliyi bir evlât gibi seviyordu. Hele iki oğ- lu öldükten sonra bütün sevgisini ' bu çocuğa verdi. Çünkü küçük Ali tipki kendisi gibi düşünen, doğru sözlü, doğru özlü bir delikanlı idi.. Ali yalan söylemez, fukarayı se- ver, iyilikten hiç bir zaman kaç - j mazdı. Bu sebepten bütün köylü onu öyle severler, öyle severlerdi ki, İşte bu güzel ahlâkından dolayi Mustafa dayı da Aliyi seviyordu. | Nitekim bu sevgisini ona söyle- di. Köyün muhtarını yanma ala -| rak kaza merkezine gitti. Bütün i malını mülkünü küçük Aliye ver- di. Ali doğruluğun, iyi ahlâk sa- hibi olmasının mükâfatını bu su - retle buldu. Bunları biliyormusunuz? : Kuşlar nasıl öter ? Kuşlar öter, fakat nasıl?. Gör- mediğiniz bir kuşun (cık erk) ötü- şünden hangi kuş olduğunu anlı - | yabilir misiniz?. Tabii hayır.. İş-| te size bunların nasıl öttüklerini | söyliyelim. 1 — Baykuş: Huhu.. 2 — Bıldıcın: Kuak vavak. 3 — Tarlakuşu: Tititu, tititu. 4 — Sakakuşu: Puik - puik - pu- ik. 5 — İskete: Şik, şik; sşik.. 6 — Kırlangıç: Vitt, vide, vitt.. 7 — Sarıasma kuşu: Tütatü, tü- tü. 8 — Serçe: Tevilh, tsvilh.. Bu müthiş böcek nedir? Rüyaya girse korkarsınız. Bu nedir?, Feci bir böcek mi? Bir yr- lan yavrusu mu? Yoksa zehirli bir mahluk mu?. Hayır. Ne kadar düşünseniz ka- tiyen bulamazsınız. Ben size söy- liyeyim. Bu, güzel yaz geceleri bize ışık veren (ateş böceği) nin | vücududur. Bunu bir mikroskop altında bir kaç yüz defa büyütünce böyle gö- zükür. Yoksa korkulacak zehirli hayvan değildir. bir — “Koşmak,, masdarmın istik - bali nedir?. — Yorulmak... Efendim. İda yemek yerler, Doğru sözler i İyi dinleyiniz Ne ekersen onu biçersin. » » # Er olan ekmeğini taştan çıkarır. LT e | Varsa hünerin, var heryerde ye- rin. yas Hüner sahibini zengin eder. * * » Hünerli adamın tuttuğu toprak altın olur. * xx Baba malı tez tükenir, evlât ça- lışmalı. e e Bu sıcağa kar dayanmaz. A EE Hazır yiyene dağlar dayanmaz. *» 5 Azı bilmiyen çoğu hiç bilmez. # » # Küçük vuruşlar büyük mişeleri devirir. vg Küçük bir delik koca bir gemiyi batırır. xy Yalnız servetin kazanılmasını öğrenmeyiniz, nasıl idare edilece- ğini de öğreniniz, #* rx ş İşten değil dişten artar. * * 4 “ w Alay ve eğlence ile kahvaltısı - nı eden, parasızlıkla öğle yemeği» ni ve utanarak ta akşam yemeğini i yer. **. Küçük paraları sakla. Altınlar kendileri saklanır. A Tie İntizamın faydası üçtür: , Fikri - nizi daha iyi işler, zamanınız israf edilmez,” eşyanız daha iyi "durur, Bu saçlar da ne? Bu saçlar da ne.. Büyük baba- mın takma saçları mi7. — Hayır.. — Öyle ise meşhur adamlardan birisinin başına taktığı saçlar, Hayır küçük yavru.. Bu saçlar kalemlerle Bu haftaki bilmecemiz dikkat hassanızın muayenesidir. Şu re” | simde bir çok rakamlar vardır. Bu renkli kalemlerle boyaymız. Fa - kat boyarken dikkat ediniz. Bir numaralar yalnız yeşil, 2 numa - ralar kül rengi, 3 numaralar be- yaz, 4 numaralar sarı, ve 5 numa- ralar da gök mavisi olsun. Hayvanlar konuşurlar mı Hayvanların konuşup konuşma dıkları ilk insanlardan zamanı - mıza kadar halledilemiyen bir me- seledir. Bir çokları hayvanlar ko- nuşmaz derler. Bazı : insanlar da sal olarak atların kişnemesini, ke- dilerin miyavlamasını, köpeklerin havlamasını, eşeklerin anırmasını gösterirler, Bizim etrafımızdaki hayvanla- ra bakarsak, bunların konuşup ko nuşmadıklarını çok iyi anlarız. Hele bu mevsimde... Küçük ke- di yavruları ile anneleri arasında- ki hareketlere dikkat etmek kâfi- dir. Ana kedi yavrularının bir az uzaklaştıklarmı görür görmez der- hal miyvalamıya başlar. Eşekler, hele atlar da bunu ya- par. Öküzler, inekler, mandalar - da, kuşlar da bütün hayvanlar da muayyen sesler çıkararak biribir- lerile anlaşırlar. Bu anlaşmalar çok zaman kok- laşmayla olur. İşte hayvanların konuşmadık - larını iddia edenler bunu ileriye sürerek der ki: — Hayvanlar koklaşmaz, bilâ kis koklaşa koklaşa anlaşırlar. Bu da, tabiatın verdiği bir lütuftur. Hayvanların konuştuklarını id- | dia edenler de; — Hayvanlar madem ki ses çıkarmıyorlar ve bu seslerle anla- şıyorlar, şu halde bu sesler de (konuşmak) değil midir?. Küçük Tazı Efendi ? Tazılar çok kıymetli mahluklar- rakamlardan ayni olanları ayni| Çıkacak netice hem sizi sevindi-! hayvanlar konuşur derler ve mi sj Bu haftaki bilmecemize dikkat ediniz ve renkli boyayınız recek derecede güzeldir. Hme de i mükâfat kazandıracağı için hoş tur. Doğru ve güzel boyayacaklar & rasında 150 kariimize muhtelif o yuncaklar, şeker, pisküvi, kitap, ve kart postal hediye edeceğiz. $ İsimlerinizi ve adreslerinizi a İ çık ve okunaklı bir şekilde yaza « rak bu boyalı resmi bize gönderi: nız, . Sana sEBEEEERANEEEREEEEAAEEEAEEAAEEKEENESEEEEEANEEEKEEEEUAEEEEESENENEEEREEEEENEEANUN | Hayatın esası İ o İnsanların tabii ömrü 60 sene- dir. Yüz sene olarak kabul eden « İler varsa da bugünkü insanlara | göre değildir. Medeniyet, fazla i çalışmak, fazla yorgunluk insanla- rın hayatına müthiş tesirler Yap - maktadır. İnsanların büyümesine gelince. Biliyorsunuz ki hayatın esası bir (hüceyre) dir. Bu hüceyreler bir araya gelince insanlar ortaya çı- kar. Hayvanlar ortaya çıkar. Hat- ta nebatat ortaya çıkar. Hüceyreler büyüdükçe insanlar da, hayvanlar da büyür, Bu hüceyreler ilk zamanlarda sağlamken çok seneler * geçtikten sonra yoruluyorlar. o Vazifelerini çok iyi göremiyorlar, Bunun neti- cesi olarak yavaş yavaş ölmiye başlıyorlar. İşte bu zamanlar in - sanlar veya hayvanlar, veya neba- tat da yavaş yavaş ihtiyarlamış - tır. Günün birinde O hüceyrelerin hepsi birden ölünce hayat da mah- voluyor, Buna insan, hayvan öldü diyoruz. Li Her şeyi aklımızda nasıl tutarız ? Bir çok sene evvel olan işlerin / hepsini aklımızda tutabilir miyiz? İ — Tabii hayır. İ 3 Neden her şey aklımızda kalmıs iyor? Fakat buna mukabil hiç u- nutmadığımız bir çok hâdiseler vardır. Hele ihtiyar babalarımı» zın, dedelerimizin anlattıkları his kâyelerde bunu çok iyi görürüz. | Babalarımız, hattâ büyük anne- bildiğiniz gibi saçlardan değildir, | dır. Hele avcrlara göre tazıların lerimiz: Elli sene oldu.. Diye baş- Bunlar hep canlıdır ve Basra kör- fezinde bulunan bir nevi sünger - dir. Köylülerin en az yemek yediği ay “Köylüler hangi ayda en az ye- mek yerler,, biliyor musunuz?. Bu nü ne kadar düşünseniz muhak - kak ki bulamıyacaksmız. oÇünkü bu sizin kitaplarınızda yazmaz. Hatta bunu köylüler bile bilemez- | Siz de son satırı okumadan derhal cevap veriniz: bahasıma'ölçü yoktur. | Bu hayvanları kışın güzelce mu- ' hafaza ederler. Yazım da onlara | göre yerle yaparlar. Hava alma- — Hangi ayda en az yemek yer | larına yardım ederler. ler?. Resimde bördüğünüz tazı ise bir iladıkları hatıralarını birer birer | döküp saydıkları halde bir gün j evvelki yediklerini unuturlar ve anlatamazlar. Neye?. Bir çok hâdiseler oldukları za » man bizim dimağımızda tesirler yapar. Bu tesirleri şöylece tarif edelim, Bir kurşün levhası üzeri- ne ince bir çizgi çizeriz. Bu ince çizgi zaman geçtikçe silinir. gö” izükmez bir hale gelir. Halbuki derin bir çizgi senelerce kalır. O da seneler geçtikçe bir az kaybo- lur ama gene izi kalır. İşte hâdi- seler beynimizde ayni tesiri yapar. i Şöyle böyle hâdiseler beynimizde Ben sizin bu suale cevap ver - | az haşarılık ettiği icin ağzma ke-| derin bir iz bırakmadığı için ça- miyeceğinizi düşünerek doğrusu «| İepce vurulmuştur, Ali düşündü, düşündü. Nihayet | nu söylüyorum: Maamafih, bunun yalnız şehir ; buk silinir. Fakat mühim hâdise- ler kuvvetli izler bıraktığından — Köylüler, en az şubat ayın-| içinde gezerken olduğunu unut ei zihnimizden çıkmaz, kolay kolay mayınız, . * unutamayız. ” ak

Bu sayıdan diğer sayfalar: