15 Ekim 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

15 Ekim 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

me mam me, — VAKIT 15 B. tesrin 1933 —— m 5 Bizde ——.., yegen yetişen büyük adamlar : Fuzuli 5 Türk lisan ve edebiyatı- *debiyatına iftiharla gös - *Ceği lâyemut ve ünlü şair - in aşmada gelir. iadeli lerin; a > Mi doğ dür. Milagı 1 asır evvel gelen şa Şeri tarihi meçhul - 8 te doğduğu tah - olunuyor. Pederi (Hulle) ka- dir. Aa müftisi Süleyman Efen- Vazi İ ismi Mehmettir, Müte - Ve zeki şair Füzuli (Mahlası- etmekle, ayni zamanda ide hayat sigortasına koy 5 Günkü —Füzuli: Arapça boş - İmaj ene olduğundan bu kötü rdisine almağa cesaret ede ir sair bulunamıyacağından, şi » teh in diğer şiirlerle karışmak si “kendiliğinden ortadan “$ oluyor... div “xdisi Trak Türklerindendir. Her sairi gibi o da aslen Türk ve irkçe iken mübahasei ilmiye “ında arabi ve farisi ile tekel- #derdi, Ve bu hakikati de iti - an çskinmezdi. ezhebin'n sünni veya şii oldu- N Man münakasa bir meseledir. vü afih sark Türkleri araz * imi nanlarda şiilik cok taammüm Fe ir mezhepti. Üzulünin. (Fazlı) isminde şair! mel. da vardı. Koca şairin genç | a iken hocasının kızına âşık ve #serlerindeki terennüm ettiği İn iledir ki lâhuti ve eflâtuni aş” dır? İmsali olarak tanmımamış mı- Ziya Paşa bile: Arakter © âşikın kitabı azmında kokar ciğer kebabı â ekten kendini alamamıştır. Mi Yni zamanda İngiliz müsteşriki Zalinj der, 'n çığırından hararetle bahse | ui Füzuli ayni zamanda hem 4, em de tabip idi. Bir kere: imiz şiir, esası yok dıvar gi- » Ve esassız dıvar gayette düstürunu © prensip İ etmişti. O şiirde ilim, bi“ olark ka kir arandı ağa, gelince bundan dört yg evvel (sıhhat ve maraz) ip (Ruhname) namındaki ese - imi ve tıbbı hakkındaki söyle lm teyit ve ispat eder, >” eps eseri o vardır. Li anI SA; R Leylâ ve Me mede ef- €— benk ve bâde, sakiname, ti ii maraz, şikâyetname bit» ivanı ve saire... Bunlar sa A rapça ve Farisi Jisanile il e Mn efsanesi Acem lar, kiki yenigi a mevcut eski bir aşk diği okların mevzuunu bil - Beviye ylâ ve Mecnun “mektepte Mitiy, n iki âşıkın hayatından bâ - düşer... ecnun bu aşk ile dağlara ki L ihayetinde o hale gelir £ #inı tanıyamaz ve visâl - di dei inap eyler... Çünkü aşk mad yi lâhutidir... a o Zulinin, şikâyetaamezi nişan » İçin Yi Paşayn evkaf idaresi Un 'mış bir mektubun mevzu Marettir, Uğu söylenir, Zaten Füzuli o aş) Mai, (Kip) te bu hususta ve Fü- | Ne bilsin ki Füzuli, senelerce bu satırlarile, her bağrı yanan şikâ - yetçinin dudaklarında dolaştıkça yüreğine su serpilecek! sükünet bulacak! İşte 445 sene evvel Bağdat civa- rında Hullede doğduğu söylenen ünlü şair 60 senelik ömriün kıy- verdikten sonra 15'İ milâdi tari - ğe mecbur kaldı. Umran Nazif Mahfeli bir senede neler yaptı? 933 — 934 senesirumumi faaliyeti, diğer senelere nazaran daha hum- malı bir vaziyet arzetmektedir. Mahfelin içinde herkes vazife almış ve herkes te bu vazifeyi ba- İ şarmak için birbirile adeta yarış İ ediyor. o Bundan * anlaşılıyor ki memleket gençliği her tarafta hum malı çalışıyor.. Mahfel bu sene de dört şubesi - İ ni faaliyette bulunduracak. Temaşa şubesi: Ötedenberi en çok varlık göste- ren bu şube ilk müsameresini Cüm huriyet bayramındâi verecek ve her on beş günde bir olmak üzere kemafissabık devam edecek. Bu şubede, Müçteba, Baha; Ali, Reşit B, lerin hazırladıkları eserler sahneye konacak ve muhakkak ki hepsinde yeniliklerle karşılaşaca » ğız. Salonun umumi vaziyeti bu se - ne bambaşkadır. Dıvar desenleri, elektrik tesisatı yepyenidir, Sahne nin içindeki tenvirat ve tesisat ta bu sene tamamen değişmiştir. Lisan şubesi: Geçen sene Fransızca; İngilizce, Almanca, lisan derslerine İtalyan- | ca ve Türkçe edebiyat olmak üze» | re üç kurs daha ilâve edilecektir. Ve her kurs iki şube olacaktır. Şu halde haftanın her gününde 6 dan sonra mahfelde lisan faali - yeti müşahede edilecek.. Cümhuriyet Gençler mahfelinin edebiyat şubesi bu sene (C.G. M) isimli bir de aylık mecmua çıkara caktır, Bu mecmuadaki yazıları; gene kendileri yazacak ve Avrupa ha - berlerini gene kendileri buraya nakledeceklerdir. San'ata ve fikre ait yüksek ze « (Devam 8 İnel sayılsa) | metli mahsullerini 15 tane eserile | i binde o da dünyasını değiştirme - | ICümhuriyet Gençler İ Cümhuriyet Gençler; Mahfelinin | i Gençlerle Başbaşa | : | izli Genler birliğinden Aziz Bey diyor ki | Nota bilseydim. Size nota ile i-| | fade etmeğe çalışırdım ama maa - | lesef bilmiyorum. Mükemmel bir İ cazbant; mükemel bir fokstrot ça- lunıyor., İşte bu cazbandın çaldığı nı mümkün olsa da size notaile ifade edebilsem. Yalnız bakıyo - ivum, Ben cazbant bir fokstrot ça - | lıyor dediğim zaman muhterem | karilerim içinizden: — Eh bana ne bu 6 kadar fev» kalâde bir şey mi diyorsunuz. Evet fevkalâde bir şey bu öyle bir caz- bant ki o (enstromansız) caz - bant. Cazbandı çalanlar ağızla çalı - yor. Lâkin tuhaf şey hayret ettiniz ve hafif dudaklarmızı büktünüz, Evet ağızla mükemmel bir caz - bant istediği Wer parçayı çalıyor . Cazbandı çalanlar da çok değil üç dört kişiden ibaret: Aziz, Güney ve Şaban, Gazi B. ler. Bulundukları dört dıvar arasın » da günlerinin bir an evvel geçme - sini bekliyen arkadaşlarının hü - zün ve elemlerini daima neşelerile unutturuyorlar. Uzun bir koridoru geçtik solda- ki kapılardan birini açtık iki kat - kı 70 karyolanın bulunduğu bir bü- yükçe odaya girdik, Herkes meş » gul biri günü geçmiş bir gazeteyi okuyor. Öbür tarafta beş altı kişi altmış altı oynuyor. Beri tarafta biri diğerini traş ediyor. Bir köşe - de de bizim neşeli grup mütemadi yen gülüyor. Aziz Bey arkadaşla » rma tuhaf tuhaf hikâyeler anlatı - yor. Yemek zamanı gelmiş olacak herkes yerlerinden fırladı demin bom boş duran koridorda şimdi adeta insandan bir sel akıyordu. Neşeli grup ta dağılmış yalnız A- ziz Bey yatağının ucuna ilişmiş o- İ turuyordu. Yanına yaklaştım. Ne- İye yemeğe gitmediğini sordum, ca l nı istemiyormuş. | — Aziz Bey, dedim, siz bu gru- İ pun en neşeli bir uzvusunuz. Sizin daiam neşeli olduğunuzu isterim. Aziz Bey başını kaldırdı bana | uzun uzun baktı ve mânalı güle#| İrek: — Evet gazeteci bey zannedi “| yor musunuz ben neşeliyim. Sırf İ şu önümüzdeki bir aylık zamanı! İ geçirmek ve bu dört dıvar arasın - dan kurtulmak için neşeli olmağa çalışıyorlum. | Tam can alacak noktayı bul - muştum., | 5 Lâkin me up olduğunuz ce İ zırlıksız harbe gidebileceklerdi. » İmiyette ari larımız sizi gi e Gençler i İnkılâbın ilk yönelimli riğei sigbi| kâr işçilerden, birbirlerini seven mes'ut ve mert insanlardan mü - vekkep bir aile. Bu Viyala ailesi i- di. Bu aile zengin olmamakla be « raber taliinden de şikâyet etmiyor du, Jozef Viyala, bizim kahramanı mız, 1870 de doğmuştu. Bastil ha- pishanesi zaptedildiği zaman do - kuz yaşında idi. Öyle bir yaştaki bu devirde bilhassa eğlenmek ve koşmak sevilir. Bir çok Avinyonlular gibi Viya- la ailesi de yeni Fikirleri kabul et- mişti. Çünkü ihtilâl Avinyon şeh - rini bir Fransız şehri yapmıştı. Bi- naenaleyh nasıl olur da Avinyon- lular ihtilâl mefküresini kabul et » memiş olurlar, Malüm olduğu veçhile 1793 se - nesi iptidalarında inkılâp dahili ve harici düşmanları tarafından hücuma maruz kalınca küçük, bü- yük herkesi yardıma çağırmağa mecbur oldu. Avinyon şehrinde de —Diğer mühim işler arasında— çocuklar - | dan mürekep milli bir asker yapıl ! ması kararlaştırıldı. Bu çocuklar küçük yaştan itiba- | ren askeri terbiye altında büyüye- | cekler ve zamanları gelince hiç ha Bu haberle mestolan o Avinyon gençlerine güzel bir elbise verildi. Ve bu orduya da vatanın ümidi gi bi güzel bir isim takıldı. Söylemek zaittir ki vatanmımüdafaadan baş ka bir şey düşünmiyen Viyala ye | ni teşkilâtta asker oldu. Gayreti, | sabır ve tahammülü az zamanda, ona kumandanlık unvanını kazan- dırdı. Marsilya kraliyetçileri yeni ka - nunlara isyan etmişlerdi. Ve kar” şıklığı bastıracak kâfi askerin ol « maması asilere o havalinin bir kıs mını işgal etmek fırsatını vermiş » ti. Hattâ bunlar Paris üzerine yü - rümeğe ve merkeze girer girmez de konvansiyon meclisini feshet - meğe karar vermişlerdi. Marsilya ihtilâlcilerinin bu za » ferini duyan Avinyonlular büyük bir heyecana kapıldılar. İhtilâlcilerin geçmesine mâni ol mak lâzım geliyordu. Derhal cüm- huriyet askerleri seferber edildi. Bu hayırlı işe Viyola ve askerle ri de iştirak etmek (istedilerse de kumandan, çok haklı olarak? onla rı evlerine gönderdi. Bu çocuklar, şimdiden çok kanlı olacağı | belli olan böyle bir harbe giremiyecek kadar küçüktüler. Filhakika on ya şındaki çocukların yeri muharebe meydanı değildi, 5 Temmuz aksamı cümhuriyet askerleri Avinyonu terk ile Du - rans nehrine doğru yola koyuldu lar. Onlar sağ sahilde bulunuyor lardı, Kraliyetçiler ise bilâkis sol sahil boyunca gidiyorlardı. Bina - enaleyh Avinyona hücum edebil - —ak İ“'n rehri gecmeleri icap « diyordu. Fakat bütün ( köprüler tahrip edilmişti. Yalnız şehirden n faydalı bilgiler : 3 Jozef Yizala | : Kahraman Çocuk” biraz biraz ezildi bir halatla sağ sahile bağlı askeri sandallardan : ibaret, bir köprü kalmıştı. İyi bir tesadüf eseri olarak ihtilâlciler bu geçit hizasma kendilerini durdurmak için yola çıkan cümhuriyet asker lerile beraber vâsıl oldular. Geçdi muhafaza etmek ve köp- rüyü sahie rapteden halatın kesil- mesine mani olmak için kraliyetçi ler hasımları üzerine müthiş ; bir ateş açtılar, Bu kurşun yağmuru altmda cümhuriyet askerleri iler - lemeğe tereddüt ediyorlardı. Ne »« hire yaklaşmak muhakkak bir ölü me kendini atmak demekti . Bu esnada Marsilyalılar ateşe devam ederek köprüden geçmeğe başladılar, Birden bire Avinyon - askerleri arasında 12 yaşlarında kadar se - vimli bir çocuk belirdi. Ve kurşun lara ehemmiyet vermeksizin elin- de bir balta ile halatın bağlı oldu- ğu kazığa doğru koştu. İşte bu kah raman Viyola idi. O kadar mümanaata rağmen askerlerin arasına sokulabilmiş ve şimdi de gittikçe sıklaşan darbe - | lerle kazığa bütün kuvvetile vuru- yor, vuruyordu. Kazık sarsılmıya başlamıştı bile, Fakat kraliyetçiler bu cesur kü- çüğü görmüşlerdi. Derhal bütün a teşler bu noktada toplandı. Halat- la beraber kazık nehire yuvarla - nırken Viyola kendi yerli şivesile: — Vuruldum, fakat vız geli Hürriyet için ölüyorum... di Diye bağirarak, belki binlerce kurşun tarafından vurulmuş oldu- ğu halde yere yuvarlandı. Viyalanın bu fedakârlığı boşa gitmedi. Halat kopunca sandaâllar birbirlerine çarparak geri geri git- meğe başladılar. Binnetice krali « yetçiler de nehri geçmek ve Âyin- yonu zaptetmekten vaz geçtiler. Bir kaç ay sonra, meşhur bir mu harrir olan Mia amcası Âg - rikol Moro Hür insanlar gazetesi isimli bir gazetede Viyalanın ölü- münü anlattı, Ve yeğeninin kahra manlığını bütün Paris halkına bil di. Robspiyer bu hikâyeyi görünce Vande harbinin* kahramanı “Ba - ra,, ile birlikte Viyalayı da tebcil ettirmeğe karar verdi, 22 Mayıs 1794 te Moro amca A vinyon murahhaslarile birlikte meclise girdi ve vak'ayı o yeniden tasvir etti, Meclis bilittifak-Bara ile Viya » laya Panteone gömülmek şerefini vermeği kararlaştırdı. 28 Temmuz için büyük bir me - rasim hazırlandı. Teferruatı biz » zat meşhur ressam Lüi Davit tes » bit etti. Fakat 27 Temmuzda Robspiyer devrildi. Zaman bayram yapmaya müsait değildi. Bunun için mera - sim evvelâ tehir edildi büsbütün terkedildi. Brankles gibi Viyalanın hatıra- sı da Mari — Jozef — Şenyenin iki mısramda kaldı. olarak tanıyorlarmış. — Ay siz benim Şişli gençler bir liğinde olduğumu nereden biliyor Aziz Beyin. bir teşekküle meni olduğunu filân bilmiyordum. Öyle lâfm gelişi söylemiştim, Maama - fih © vesile ile onun Şişli sönçler ii (Lötfen sayıfayı çeviriniz) sonrada 3 l i

Bu sayıdan diğer sayfalar: