11 Kasım 1933 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

11 Kasım 1933 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

/-Eldivenci 2-Rüyada 1- Eldivenci Eldivenci güzeliydi. 5 Senelerdenberi, aynı dükkânda eldiven satıyordu. Bin bir çeşit el! görmüştü, Ona el makiyajcısı demek ca - izdi. En fazla canımı sıkan şey, müşterinin, eldiveni eline giyip ge nişlettikten sonra bırakmasıydı.. Ama, müşterilere öyle bir eldi- ven giydirişi vardı ki, hayran ol - mamak imkânsızdı. o Dirseklermi tezgâha dayar, -parmaklarıyle, müşlerınin parmaklarını derinin ü- zerinden ok$ardı.. Erkekler ona e'lerini uzatırlar, | ellerini verirler, sonra lâkayt, ar - - kalamı dönüp giderlerdi. Bir gün bir bey geldi. Bir çift yeşil eldiven istiyordu. Eldivenci güzeli istenilen eldi- veni çıkardı ve müşterinin eline " giydirmek üzere dirseklerini tez - güha dayadı. Bey, kızın bileğini tuttu, Eldivenci güzeli bu tuzağa düş tü, Kavi erkek kurtaramadı. Bey yeşil eldivenleri bıraktı, e! divenci güzelini alıp gitti. 2 - Rüyada Mara, bitgin ve yorgun, bu rü- | yaya daldı. Bütün kadınların bi elinden bileğini k pen! r örne! “Hanımlar korkmasın! iş olacağına varır! (Bes tarafı $ Ünel sayıfada) I Ve bu vazifesini o de adam akıllı | yaşfınıştır. Eğer yolunuz Ankaraya uğra - mışwa muhakkak görmüşsünüzdür, Hakimiyeti : milliye meydanmda Zafer abidesinin etrafında koca - man kocaman kadın heykelleri gözikrüze çarpmıstır. Sırtımda mermi taşıyan kadın kimdir? Mü nakaşa etmiyen, şimdi sözünden bile korkulan işi sulh günlerinde değil ateş altında yapan sessiz eşi- mizdir. İş olmuş bilmiş, tecrübesi yapılmış ve muvaffakiyet kazan - mıştır, Eğer bundan 30 sene evvel İs- - Çtanbul halki askerlik edebilir mi? yl e Gl © luno zamanki kalem efendileri redingotlarınm önünü iliklerler, ellerini uğustururlar; — Aman efendim biz zaif, na- hif mahluklarız. Cenabı rabbi me- pan bizi harp ve darp için halk et- memiş!, Buyururlardı. Bugün kadm asker o'ür mu, ol- | maz mı davası aynı seydir. Kadın hükümet kurmaya, hükü meti kontrol etmeğe, hükümeti idare etemğe salâhiyet kazanırsa, devletin masraflarına kesesinden kir bime ayınacak, devletin müda- Saasmdr da vazife alacaktır. Kadm siyasi kudrete erkek ka- dar sahip olduktan sonr Z dali gr | ketti... İşte, herkes gibi pembe mas Yazan : IZZETOGLU şil domino giydikleri o baloya git- mek istemiyordu. Aralarında kaybolmaktan, ken di kendını kaybetmekten korku - yordu. Sevgılı Lüsinin kolundan ayrıl- mıyordu... Ayrılacak olursa “belki de Lui, bütün kadınları sevgilisi zannederdi. Tuhaf endişe!. Balo çok kalabalıktı. Adım a - tacak yer yoktu... Maske ka'abalı- ğı, küçük salonu doldur- muştu, Herkes omuz omuza, sırt sırta, göğüs göğüse, oldukları yerde sa- yıyorlardı. Bir aralık kıvrak bir hava ça - İmdi, Mara, Luiden ayrıldığını far - keli, yeşil dominolu bir kadın ol - muştu. O zaman rüyanın sarı teri baş- Tadı. Rüya, bir anda kâbus oldu. Mara ne yapacağını şaşırmıştı. Kendi kendını bulamamak en- dişesiyle, yüzünden maskesini çı - karmak kaygusuna düştü. Maskeyi çıkardı. Lui onu arıyordu: Buldu. Mara hem sevindi, hem de iz - zetinefsi kırıldı. Bu binlerce mas- kelmin içinde bir kendi yüzü mey- danda kalmıştı. Ama, binlerce pen be , maskeli, yeşil dominolılardan biri olmaktan kurtulmuştu, ve bin lerce mavi maskenin ve yeşil do - ılıp kaçtı. ker olması mesele değildir. Kadın bu işleri başaramaz de - mek evvelâ, bugünkü askerliği an lamamak, sonta da kadını tanrma- mak demektir. Bugünkü askerlik teknikleşen bir iştir. Kadın hekim “olduğu, hâkim olduğu, mühendis olduğu kadar milli müdafaa cihazı için de yer tutar. İ torı çektiğim bir tatlı suyu birbiri ( Sa SA yy < Haşmetlü Almanya imparatorunun yay yy ayy yap yy yy ya yy yg yy Aptülhamidin Yaveri Keçeci Zade İzzet Fuat Pş.nın hatıraları ayy yy yy My gg yl LA yy gg yy gg Ag yg gg gay ypg yg j i i | di di basit sarayında debdebe yerine as kerliği tahrik eden ma buna Pariste okuduğu ve Sen Sir | bahsederek: — 28 — Holzenin en kibar ve en nazik nezareti altında idare ediliyor. Sofranın yanındaki sıra üzerinde gümüş koğa içinde buzlara garkol muş şampanya şişesi mütemadiyen bize bakıyor. Adeta... yalnız man- zarasıyle görenleri sarhoş ediyor. Ben şampanya içmem. Fakat Os - man Nizami ile Holzön arasında mütemadiyen «boşalıp “dolmasi hakikaten insanın başını döndürü yor. Diğer taraftan otel hademele- ri bir rozbif arkasından daima bir dana rotisi getiriyorlar. Onun ar- kasından tatlı karaca eti, onun ar- kasından da ya domuz budu ya - hut mavzer gibi bir alman yemeği. Bitmez tükenmez bir hal. Bu kadar yemek arasında bi -; zim için karın doyuracak bir şey de yok ya... Fakat yemeklerden sonra mütemadiyen gezmek.. Ge-| ne otele dönüp istirahat ve yemek. Gene gezmek.. Berlin gıbı dünya- nın en büyük şehirleri içinde bir milyarder hayatı sürmek ne hoş kir şey... Ancak yemekler bizim mide - mize ağır geldiği için (İstanbula döndüğüm zaman ilk işim hasre - arkasma, 5 bardak içmek olmuş - tu. Alman imparatorunun sarayı Paris ve Londra saraylarını gördükten sonra Almanya impara torunun sarayı bana çok adi bir şe kilde göründü. Ne yalan söyliyeyim.. Koskoca Alman imparatorunun ikametgâ - hında ne Paris saraylarının ibtişa. mını, ne Londra saraylarının aza- melinı göremedim. Fakat bunlara mukabil asker - lik hislerimi fevkalâde tahrik e - den manzaralar gördüm. Fabrikada işçilik eden kadım.! tarlada hayvan ardında dolaşan! kadın yanaşık nizam talimlerinden m: kaçar?. Nahiflerden, çılızlardan bahs etmiyoruz. Çünkü askerlik kanun ları erkeklerin işe yaramıyanları - nı çürüğe çıkardığı gibi, arızası o- lanları da silâhsız hizmette kul - lanır. Mesele bu ise korkacak bir sey yoktur. Askerliğin kapısından girerken hekimler onları muayen edeceklerdir. İ Cephe gerisindeki işlerde, hâ kimlikte, avukatlıkla, mühendis - likte, hocalıkta, kâtiplikte, banka | Berlinde ne kadar alay asker varsa hepsının sancakları kılıfları içinde olarak kayzerin yazı oda - sının arkasındaki sofanın etrafın- da diziliydi. Bu hareketle ikinci Vilhelm: — Bütün bu alaylar benimdir. Bunların yegâne bekçisi ve bekle- yıcısı benim... demek istiyordu. Resmi kabul Almanya imparatoru haşmetlü ikinci Vilbelm tarafından kabul e- dilecektik. Holzen bu kabul res - minin yapılacağı gün ve saatt söy | lediği zaman gayri ihtiyari kal - bim çarpmıya başladı. Çünkü dünyanın en tanınmış cılıkta erkeklere rekabet eden ve| bir askeri olan imparatorun mu - onlar kadar hak istiyen eşlerimiz İ hakkak surette bizim gibi askerler. kan vergisinde, hele askerliğin le askerliğe dair mübahaselerde teknik haline girdiği ve orduların bulunacağı muhakkaktı. Bundan) harbiye mektebinden çıktığımı da ilâveyi unutmamıştı. Bir taraftan asker, bir taraftan süvari, diğer taraftan da Paris oku yucusu olunca kayzerin birçok su- allerine muhatap olmamak irkân- sızdı. Berline gelişimizin üçüncü gü- nü olan bu kabul resmi için hazır- | landık. Sarayın insana heybet ve- ren koridorlarından geçerek Vil » helmin huzuruna kabul edildık... Kayzer bizim tahmin ettiğimiz şekilde çıkmadı. Sert bir asker ola rak tanılan kayzer hususi haya - tında çok tatlı bir ev sahibiydi. Mütemadiyen bize iltifat'ar edi - yor, heyetimiz azasıyle ayrı ayrı alâkadar oluyor ve herkesin yazı- yetine göre sualler soruyordu. Ni- hayet bana da birçok suallerden sonra dedi ki: — Holzen bana sizden aldığı; İstanbulun Karadeniz cihetinden müdafaasını gösteren izahatr söy- ledi. Bu izahat Go'çten aldığım lâyihaya çok tevafuk ediyor. Çok Ziyade nazarr dikkatimi. celbetti. Tebrik ederim. Memleketiniz. için. çok iyi bir aker olacaksıhız.”'deti. Sonra ertesi gün Berlm civa - rında yapılacak olan manevreden Güzel San'atlar | (Bey tarafı 3 üpeü sayıfada) lıkla geçiren Türk güzel sanatları- nı, ikinci on sene içinde orijinal ve milli tekevvün ve ibda safhası - na nasıl götüreceğiz?. Bu suale bir kelime ile cevap verebiliriz: Onları vazifelendirerek!. Güzel sanatlara vazife verilme- miş hiç bir işimiz olmıyacaktır. Bir telkin, bir kitap, bir bahçe, bir sokak, bir kulübe, her hangi bir yeni şey yapılacağı zaman, müte- hassısın tekniği sanatkârın zevki ile birlikte çalışacaktır. Şehirleri- miz, yapılarımız, eşyamız, hattâ sözümüz, lavrımız, her şeyimiz ü- zerinde sanatkârın nüfuz ve müda balesi yeniden kurulacaktır. Ame'i olarak akla gelen ilk ted- bir şudur: Türkiyede en ucuzun- dan, en pahalısına kadar, müsaba- kasız hiç bir plân yaptırılmaz. Muayyen bir parayı aşan her işte yüzde üç beş, her ne ise, güzel sa- natlara, ressama, heykeltraşa, de- koratöre bir hisse ayırmak şarttır. Maarif Vekâletinin güzel sanatlar şubesi, bütün müesseselerle güzel sanat adam'arı arasında tayassut ve murakabe vazifesi görecektir. Bu ameli tedbir, resmi, heyke. li, mimariyi kolaylıkla kurtarabi - lir. Çünkü Türkiye baştan başa kadrolarını millet teşkil ettiği za- manda geri kalamazlar. Günler bizi böyle bir yarma sürüklüyor. Ne yapalım, hanımlar korkma- sml, & öp Etem maada kendisi de benim gibi müt-' inşa edilecek bir yurttur. Üçünün hiş bir at meraklısı olduğu için ba | de masrafr sarfedilmekte olandan na da iltifatta bulunacaktı. Çünkü | çıkacaktır. Musiki ve edebiyat mihmandarımız olan bis.başı Hol- | devletin daha doğrudan doğruya zen benim hakkımda birçok sözle. | bir yardımına muhtaçtır. Musiki nzaralar.. | a iğ Kreutzberg Tempelhofta şey * i enteresan manevralar yap! , ! ır. Arzu ederseniz Holzen yi İsizi oraya götürsün. dedi. BU ii İ fata mazhar olmak beni çok dirdi. Kendisıme çok teşekkür | tim. Kayserin odası tam bir askeri” ideal odasıydı. Ne tarafa baksan” hangi köşeye göz gezdirseniZ şınıza çıkan şey bir asker hat idi. O zaman Almanya imparatt” runun şiddet, dehşeti nerede i ğını anladım. Ertesi gün kayserin emriyl€ 12 pılan ve hususi manevra sahaf” lan meydandaki manevraya giti Hakikaten pez ziyade bir meti haiz olan bu küçük muhar€ ç tatbikında fevkalâde bir harekti gördüm. Bunu, İstanbula döndü A ğüm zaman Abdülhamide de 8” lattım ve dedim ki: ti — Mükemmeliyet ii li . dere takdir ettirmek için şu kadarın! latayım. İstanbula dönerken Vi ii nada eşki ataşe Nuriyi gör“ E Nevreşi 93 seferinde bizimle Fr9? # sa ateşemiliterliğinde bulunan * i yanada Fransa ateşemiliteridir.. İ deni si a AEUAAENUAEAAM ABA EEENEENAEAN ANAYA | büyüyecektir. Bundan başka sezi rek musiki, gerek tiyatro ve diğe edebiyat kısımları için devlet m“. köfat'arı tesis edilecektir. “... sanat aşkiyle yaratılan eser, ve memleketimizde henüz ai ii A let tarafından korunabilir ve #9 atkâr, ancak, devlet tai dan korunursa, ( tâbilerin li hizmetlerinde kullanılmak. kurtulabilir. Buna da azda z | Bin tiradân, bej Bin İradan pat” yacağız. Fakat bu mem va sanat aşkının ve sanatkâr tersi” tinin yüksek eserleri, ancak, #8 p kâra istiklâl imkân verdiğimi?” man vücut bulacaktır. g Bir ihtilâl davasının genç MR. lecilerinin en başında bir gelir. Zaman ölçüsü, çek : ii N heyecan ateşiyle yenilebil den, yürek'erde aşk ve eyes. uyanık tutacak olan güzel sanal lar Gazinin baslıca yardım! “ duğuna şüphe yoktur. Gir 4 sokakta, çirkin bir bahçede gö h bir evde, çirkin eşya çinde Ve tü üsluplarda, ileri hareket 9”. ları yetişemez. Okunan, gö yapılan, işitilen, her şey. ve şevk vermek için güzel © şarttır, " Güzel sanatları vazifeleri vi. Gazi inkılâbı, ikinci on sene” a hayetinde, 29 teşrin nut ş ret ettiği yeni zaman ölçi nı bulmuş olduğunu öğreti Falih i 7 ri kayzere söylemişti. Maamafih | ancak Türk operasını sahnesinde “Hakimiyeti Villiye,,

Bu sayıdan diğer sayfalar: