17 Mart 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

17 Mart 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 MART 1934 .. .. «we 4—VAKIT «oma görüşme bir netice çıkacak mi? | yeteri vurur | | (Başmakaleden devam) tulmak için İtalyanın kucağma a tılmıştır. - Dolfus hükümetinin Musolini siyasetine karşı bu tarzı teslimiyet bilhassa Avusturyadaki dahili harp hareketlerinden sonra kuvvet bulmuştur. Eğer Avusturyada anşlus taraf- tarları galebe ederde bu memle- ket Almanyaya iltihak ederse bun- dan en çok zarar görecek olan devletlerden biri şüphesiz İtalya- dır. Çünkü © zaman Avustur - yayı hudutları içerisine alan Al- manya İtalyanm merkezi Avrupa- daki mevkiini sarsacaktır. Onun için Avusturyada anşlus cereyanı kuvvet bulduğu nisbette İtalya hükümeti ile M, Dolfus arasında yakmlık © artmıştır. Nihayet son zamanlarda Balkan misakınm im- zası Üzerine açıkta kalan Bulga - ristanm da merkezi o Avrupadaki gayri memnunlar zümresine katı- larak Fransanm direktifi altında teşekkül etmiş olan küçük itilâfa karşı İtalyanm himaye ve delâleti altında bir siyasi Blok teşkil ede- ceği bile söylenmeğe başlanmıştır. Bugünkü vaziyet henüz böyle bir siyasi teşekkül safhasma gir - miş değilse de İtalya ile Avustur- ya ve Macaristan arasında sıkı bir iktısadi gümrük birliği. vücude ge- tirmek imkânları arandığma şüphe yoktur. Nitekim Romaya giderken gerek Avsturya başvekili M. Dol- fusun, gerek Macaristan başvekili M. Gömböşün refakatlerine birer iktisadi ihtisas heyeti alıp götür- müş olmaları bunu açıkça gös- termektedir. İtalya ile Avusturya ve Maca - ristan memleketleri arasında güm- rük birliği yapmak netice iti- bariyle Almanyanm Avusturya ü- zerinde beslediği anşlus amelinin tahakkukuna bir mâni teşkil eder. Onun için bugünkü Roma mülâ - katleri her memleketten ziyade Hitleri Almanyası alâkadar et- mektedir ve son zamanlarda İtal ya ve Almanya matbuatı arasında cereyan eden ve iki memleket a- rasmda samimi dostluk münase- batı ile telif edilemiyecek bir teza- hür şeklini alan omünakaşaların sebebini de hep bu noktada ara- mak lâzımdır. Diğer taraftan Roma mülâkat- ları Fransız efkârı umumiyesinde- ki memnuniyet ile telâkki edilme- miştir. £ Fransı zgazeteleri İtal - yanım merkezi Avrupadaki mena- fil üzerine hassasiyet gösterme- sini bir dereceye kadar haklı gör- mekle beraber (Fransa ile anlaş- maksızm Avrupanın bu (mühim kısmında kendi başına esaslı te- şebbüslerine girişmesini asla hoş bulmiyorlar. Bundan Oo başka Avusturya başvekili M. Dolfusun Budapeştede M. Gömböş ile yap - tığ müzakerelerin neticesi bu iki memleket arasında gümrük birli- ği yapmak mümkün olmıyacağını gösterdiğinden bahsederek İtalyan başvekilinin yeni teşebbüsünden ameli bir fayda ( çıkmıyacağına işaret eyliyorlar. Yalnız muhakkak olan bir cihet var ki Avusturya vaizyeti seneler- | ce bugünkü vaziyette devam edip gidemiyecektir. Bu memleketin hayati ihtiyaçları bu suretle temin edilemezse orta (o Avrupada çek mühim değişiklikler olacaktır. O- nun için orta Avrupa ahvali cihan efkârı umumiyesi için her vakit- kinden ziyade meraklı bir safha- ya girmiştir. Mehmet Asım Tıp Fakültesinde imtihan usulleri değişti Tıp Fakültesi imtihan usulleri değişmiştir, Fakültede sınıf ve sü- mestr imtihanı kaldırılmıştır. Bu- nun yerine doktora imtihanlırı u- sulü kabul edilmiştir. Bu imtihan- larda üç dört dersten imtihan g€- çirmek mecburidir. İmtihanlar profesörlerin terci- hine göre, şifahi, tahriri veya ame- li yapılacak, verilecek notlar “çok iyi, iyi, yetişir, yetişmez,, tarzım- da olacaktır. İmtihanlır her dersin profesör ve doçentinden, diğer derslerin ordinaryüs profesör ve doçentlerinden mürekkep bir jüri huzurunda olacaktır. e e ear | 15 Yıl Evelki VAKIT 17 ART 1919 — Paris, 15 (T) -— Cemahiri Mütte. bidei Amerika reisi ile refikasını hamil tren tam bire on kala (Envalid) istasyo- nuna vasıl (olmuştur. İstasyonda rical ve erkânı hükümetten pek çok zevat bu- Yunmuş ve yirminci alaya mensup bir müfreze tarafından merasimi askeriye ic- ra edilmiştir. M. (Vilson) ve M. (Puan- İkare) pek samimi & görüşmüşlerdir. M. (Vilson) maruz kaldığı suikasttan do- layı M. (Klemanso) yu tebrik etmiştir. — Mamuretüleziz, 12 (T) — Vilâyatı şarkıye müdafaai hukuku milliye cemiye- tinin buradaki şubesi teşeklcül etmiştir. — Istanbulda kuvai müttefika kuman- 'danı ceneral (Vilson) mun emirnamesi- dir: Sinemalarda Alman, Avusturya - Ma- caristan ve Bulgar filmlerini enzarı te- maşaya varetmek katiyen memnudur. lerinden | Mi Mini Hr mii ka 16 Mart Faciası oğlu Kadirin fotoğraflarmı taşı- yarak ihtifal mahalline gelmişler. di, Merasime; İstanbul belediyesi, Halk fırkası, Halkevi, Tayyare ce- miyeti, ticaret odası, üçüncü kol- ordu, şehitlikleri imar cemiyeti ile milli Türk talebe birliği namma şehitlerimizin ohatırasını Otaziz için mezarlarma çelenkler ko- nulduktan sonra, saat no beş te Müftü Efendinin fa- tihası ile ( başlanmıştır. Evvelâ Türkçe olarak tekbirler alınmış ve bundan sonra dua edilmiştir. Du- adan sonra Milli Türk Talebe bir- liği namma Zeki Bey tarafından heyecanlı bir nutk söylemiştir. Talebe birliği namına .. Zeki Bey (Büyük ölüler) e hi- tap ederek başladığı nutkunda de- miştir ki: — Size bin saygı.. Bin rahmet. Yurtdaşlarım bugün de 16 marta erişince içimde eski bir hmmç, eski bir ıstırap alevlendi. İçimde hay» kan alev, şuurum, benliğim 19 yıl evvel işlenen kahpe bir cina- yetin kanlı sahnelerini gözümün önünde yaşatıyor. Onlar müsterih © uyuyorlardı. Şüphe etmiyorlardı. Çünkü kah. pelik bilmiyorlardı. Çünkü bizim soyumuzda, beşeriyetin kurulu» şundan bugüne kadar kahpelik etmiş olan yoktu. O gün yabancı ordular Türk topraklarına şimarık bir grurula girdiler, Bu onların asırlardanberi büyük bir arzu ve ihtirasla bek- Katillere “bin lânet olsun.. Galip Bahtiyar Beyin sözleri Zeki Beyin alkışlarla biten nut kundan sonra İstanbul şehri na- mma Galip Bahtiyar Bey söz al- mış ve heyecanla demiştir ki: “— Dünü unutmamak bugün leri anlamak için en büyük ders- tir. İstanbul şehri O 16mart 920 günü, aradan uzun yıllar geçtiği halde, dün olmuş gibi yüreğinde taşıyor, Onun içindir ki bugünün yüceliğini bütün kıymeti ile takdir ediyor, Her yıl İstanbul şehrinin mü- beccel bir vazifesi vardır. Oda şurada yatan 16 mart şehitlerini ziyarete gelmek, (onların mezarı başında kendilerine karşı duydu- ğumuz ebedi hürmetleri tekrar - lamaktır. Bu ziyaret artık yalnız İstanbulun değil, bütün yurdun milli günlerinden biri oldu. Çün- kü burada ruhlarmı tazize geldi ğimiz o yüce Türk (şehitlerinin haksız düşman süngülerile gö ğüslerinden akan temiz, asil kan- lar yurdumuzun (o topraklarında yeni bir azim ve irade hayatmın doğmasına yeni bir ülkünün ye- şermesine, çiçeklenmesine sebep ve başlangıç olmuştur.,, Galip Bahtiyar Bey o bundan sonra demiştir ki; “e Istanbul şehri bundan iki yıl evvel gene bu mezar yanmda bu kahramanların hatırası ilel- ebet yaşatmak için bir âbide yap- mağı taahhüt etmişti. Sehir bütçesine tahsisat kondu. Gelecek 16 mart günü o abidenin resmi küşadmı yapmakla (şereflenece- giz... Nakiye Hanımın hitabesi Galip Bahtiyar Beyin alkışlar» la biten nutkundan sonra Halke- vi namma Nakıya Hanrm kürsü- ye geldi ve içten gelen bir heye - canla dedi ki: “— Kant ile istiklâl savaşma işaret veren Türk çocuğu. Senin kanmdaki kuvvet ve esaleti bilen ve seni çok seven ulu Gazi oObu, kanı ve seni korumak için mede- ni ve insanı yoldan sulhcu ve me- deniyetçi geçinen bütün dünyaya hak ve istiklâl diye gür sesiyle bağırdı. zü, bir dost sesi duymadı. Gafil » diler. Haristiler, zalimdiler.. İnan- Dağcılık ve madılar, duymadılar, dinlemedi « ler.,, “Hile ile bütün maddi vasıta » talardan tecrit ettikleri ordusu» nun artık bir şey yapamaz olduğu kanaatiyle senin karagâhma an- cak gece taarruz etmek cesaretini buldular, Kahramanım... oSen w- yuyordun.. Eğer uyanık olsaydın, Anafartalarda, Çanakkalede ya » rattığın şabeseri karakol kapısın- da tekrar eder ve Türkün kapadı- ğı bir kapıdan © girilemiyeceğini hemen isbat ederdin. Eğer uyanık olsa idik.. Yoldaş- Jarımm baş kumandanlık meydan muharebesinde düşmana çarptığı sillenin benzeriyle bir Türkün dünyaya bedel olduğunu bir defa daha bütün dünyaya ilân ederdik.. Nakıye Hanımın nutku bir çok defalar alkışlarla kesildi. Nutuk» lardan sonra Maltepe askeri lisesi muzikası tarafından matem hava- sı çalındı. Bumu müteakip gene Maltepe askeri lisesi talebesinden mürekkep bir manga tarafından havaya üç el silâh atılmak suretile şehitlerin ruhları taziz edildi. Ve bundan sonra resim geçide baş - landı. Maltepe askeri lisesi, istihkâm taburundan bir müfreze, milli Türk talebe birliği, Eyüp orta mek tebi, ilk mektep talebeleri ve halk sıra ile geçtiler, Bu hazin ibtifal bu suretle ni” hayet buldu. kış sporları klübü dün açıldı YA Gs taratı ind sayıfada) Şehir bandosunun İstiklâl mar- şını terennümünü müteakip, bele- diye reisi Muhiddin Bey kısa bir sözle kurdelâyı kesti. Davetliler klübü gezdiler. Klübün muntazam, geniş bir #por salonu vardır. Burada Ping- pon, Rus bilârdosu ve sair oyunlar bulunmaktadır. Bir kütüphanesi, bir de okuma salonu mevcuttur. Dağcılık, yürüyücülük ve kış sporları klübünün müessisleri, klü- bün istihdaf ettiği gayeleri Oüç maddeye aymıyorlar: Bunlardan birincisi; klüp umu- miyetle dağ turizmi ve sporlariyle uğraşacak, memlekette dağlık ha- valide kayak ve yaya (gezintiler zevkini ve hevesini arttıracaktır. Klüp dağ ile alâkadar olan oteller, sığmaklar veya yolların inşasına cak içtimalar, konferanslar, kon$”| reler, müsabakalır tertip edecek” tir. Dağcılık ilminin tetkiki için faydalı kolleksiyonlar toplanma * sma ve buna ait fenni, edebi, b€” dii malümatın neşir ve tamimin? çalışacaktır. i Klübün ikinci gayesi, tatil gün” lerinde şehir civarmda yürüyüş v* gezintiler tertip etmektir, Üçüncü gaye olarak, klübü merkezinde sporzetik ve ilmi faali yetler geliyor. Yugoslavyadan 70 muhacir geldi Dün İstanbula Yugoslavyanı Berane kasabasından 70 muhaci” gelmiştir. Muhacirler Eskişehir v ya Bilecik civarında yerleştirile ceklerdir. Muhacirler, Yugoslavyada, an teşebbüs ve delâlet edeceği gibi, | vatana gelmek istiyen binlerce ki” dağ bilgisinin yayılmasma yarıya şi olduğunu söylemektedirler. Hasan Bey mışı arasmda, © gibi yaşça ellisilealt- da dinç, o altından seyrelmiş, önden arkaya doğru yattığı görülür. iL yağlı biraz saç” YEZUT BM VE KiRACILARI VAKIT'ın Edebi Tefrikası : koydular; pek hoş düşmedi ama, eh, o ka- dor kusur kadı kızında da olur! Ayaşlı bu yanmdaki eğlunu okutmak için getirmiş, ancak redense onu mektebe yollamaz. Oğlan evde okuyacak, sene sonunda & -ktebe gidip imtihan verecek. Hartada bir, iki kere kılıksız bir adam ge- lir, sanki çocuğa ders gösterir, Bahusı ev- den çıkınca, bu oğlan Faik am odasm- dadır. Alama kadar oradan çıkmaz. Fo'ka m misafiri olursa, mutfakta günü nü geçirir. Sessiz bir çocuk gibi görü- nür.e de Hasidenin kavlince çok terbiye- siz imiş, #abaca el şakası yaparmış. Bu çocuğun adı: Numandır. Haftanın üç dört gecesinde Hasan Beyle Ayaşlı otu- rur, içerler, Ayaşlı çalar, Hasan Bey de o gür sesiğle okur; bu çocuk onların ya: nında, yatığının üstünde, iki büklüm, €- iinde bir kitap sanki derslerine çalışır. Bir kaç kere: — Bırakın bu çocuğu, gitsin; başka 0- dada çalışsın, diye işlerine karıştım. A- yaşlı da benim hatırım için çocuğu izin verdi, ama istiyerek değil. Sonra ben de bu yaşayışa alıştım, söylemez oldum. Bu oda içinde yaşıyan Ayaşlı, kendisi: Hasan Bey g'bi uzun boylu, c da da uzun bıyıklı, yalnız Hasan Bey kumral, Ayaşlı ise esmerce, Hasan Bey çakır de- necek kadar mavi gözlüdür, Ayaşlı, ufa- | cık, kara gözlü ve gürce uzun kaşlı. Bu kaşların altından bakarken Ayaşlı sanki gizli bir yerden bakıyormuş gibi sanılır. Ayaşlınn yüzünde hafif çiçek bozuğu da vardır. Hasın Beyin ağzında dişleri ta. mamdır: Ayaşlı ise bu son yıllarda hemen bütün dişlerini çıkartmış, ağzma takma diş kodurmuştur. içlerinden bir kaçı altın olan bu takma dişler, Ayaşlmın ağzma bol gelir, birini dinlerken ağzmda bu diş- lerle oynar, konuşurken çok zaman üst dişleri de düşer, ama, Ayaşlı bunlara al- dırmaz, yenisini de yaptırmız. Bir zamanlar Ayaşlı, tepesindeki saç- ları traş ettirdi. Şimdi berberler onu A- merikan usulünde, tepesinde saç bıraka" rak traş ediyorlar. Şapkasmı çıkarmca Bunlar yalnız berber dükkânında * rak yüzü görür, kalan zamanlarda Ays lı bunları parmaklirile tarar, Ayaşlı üstünün, başmın temizliği” de bakmaz. Traşı bir haftalık olmuş, dırmaz. Kendi traş olduğu günlerde, © nesinde sakalmdan kıllar kalır, Geydi süpürülmez, ütülenmez. Bir kat temiz bisesi bulunmaz; arkasında ne varsa, dur. Geydiği pek eskirse, bir yenisini lir, giyer. Yalnız aldığı şeylerin iyisi almıya çalışır. Üvey babasının temiz gezmemesi F?” kaya dokunuyor. Onun zoru, yalvar” sile, Ayaşlının, son zamanlarda bira? yinişi, yaşayışı değişiyor. Bir gön munda bir ipekli mendil gördüm. Bir of yi de Faika yeni bir kat elbisesini Halid€?| Gtületti, Hasan Beyle Ayaşlmın boylarında, *“

Bu sayıdan diğer sayfalar: