21 Mart 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

21 Mart 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

eği “Koca Mimar Sinan Türktür ! 1588-1490 | Yazan : A. Süheyl atarlarsa Türklüğe karşı gülünç mevkie girerler. Sonra falan milletten doğdu.! demekle ne büyük hata ettiklerini unut-' mamalıdır. Muallim Cevdet Beyin çok ö— YAKIT .UMUMI HARPTE 7 ILATI MAHSUSA j minnie EAA 7 ii rn ! 1) |! tt VAKIT'ın Yeni Tefrikası : 142 Yazan: A. MİL di Katiller divanıharbe verileceklerdi * 31 MART IS — TEŞK Türklüğü vucuda getirdiği ererlerle hiç şüphe götürmiyen Koca Sinanı zaman aşa» leyhte ve aleyhte bir çok san'at möteşebbisleri Macar, Yunan, Arna yat, Rüm ve hattâ Ermeni yaparlar ve bunu Türklüğe bir hücum vesilesi bulur- lar. Bunlar hep yanlış tetkiklerden ve gayri sanatkârane neşriyattan doğmak- tadır. Sinanın Türk olmadığı hakkındaki id- dislar kavli O mücerrette (o kalmaktadır. Bu iddialar hiç bir esasa istinat o etmez. Türkten gayri her hangi bir millete men- sup olarak gösterilmesi © milletlere hiç bür şeref vermez. Zira onların harsiyle büyümemiş ve onlarm harsını yükseltme- miştir. İşte Türk olduğu halde Türk harsı nı yükselten büyük Sinanın Türklüğü hakkımda en büyük ve esaslı vasika: Edirnede merhum doktor Rıfat Os- man Bey Simanın Türldüğüne ait ken- disinde mahfuz el yazması bir © eserde bir vasika bulmuştur. Bu vesikaya göre Sinan Türktür. Bu.' yök babası da neccarlıkta üstat olan Doğan Yusuf ağadır. Risalenin bir say-' fasıadeki kaydın aslı budur: güzel söylediği gibi bir insanm şahsiyeti kullandığı ve yazdığı muhit ile takdis ettiği ve gömüldüğü ma- bal ile taayyün eder. Bunun hilâfında bu- lunan terbiyeciler ve içtimaiyatçılar ve dir. hisi hakkında söz söylerken bü satırları de ilâve etmeği unutmasınlar: Bir Türk dahisi olan Mimar Sinanm kullandıör Bisan Türkçedir. Takdis ettiği muhit son nefesine kadar Türk ve İslam muhiridir. Nihayet vasiyeti de Türk ve İsim ananelsine aittir. Süleymaniye camli yanındaki mezarmı ve tabi olduğu kisveyi kendi kendine tayin etmiştir, Böyle bir adam ermeni veya rum ve- ya sair bir milletten ise, Almanların yari: sx İslây, Fransızların dörtte üçü Belçi- dü Şelimiye camiini inşa eden üstatkârden Sinan bin Abdülmennan ağa yüz sepeden ziyade Büammer olmuş bir piri diyanetsimidir ki, Edirneye gel dikçe büyük pederim sarayı atik kâhyası Abtslirh ağanm Mirimiran mahallesin deki henesinc nüzul eyler imiş. Ustadı Siran büyük pederi m Yusuf ağanın nezrarlıkta ü v6 genç ya: şında pederinin kârhanesinde ta- Kim aldığımı büyük pederime hikâye et mis.) kalı, İtalya, Fronk, Ispanyol addolun- mak lâzımdır. Bunu dünyada yüz aklığı ile iddin elmiş bir tek ökil adam. yok- tur, Maliyede tayin ve becayişler Maliye vekâleti malmüdürleri arasında yeni tayinler v becayişler | Bu mühim kayit doktor Rıfat Ozman| yapmıştır. Bejin gönderdiği fotoğrafla beraher Ağa oğlu Mehmet Beyin Viyanada 7 sene ev- vel Siran hakkında neşrettiği etüde der. eclunmuş ve alâka uyandırımıtır. Rıfat Ozman Beyin bana gönderdiği bu vesi- kanın aslı Mimar mecmuasının Nisan Ağirmürhasında sesrahanmayinr. Koca Sinan Kayseriden Istanbula, 6- radar sevkolunacak oğlanlar © kafilesi! memirinin kâtibi olan pederi refakatin.! de gelmiş ve burada marangozluk sana- tezda mergul olduktan sonra yenişeri o-) Mülga Cebelibereket varidat müdürlüğünde açıkta kalan Musa Bey 41 inci fırka tetkik memurlu- ğuna, Bilecik merkez malmüdürü Ibrahim Bey Kırşehir merkez mal- wüdürlüğüne;, İstanbul Taksim maliye şubesi tahsil (O başmemuru Kadri Bey Usküdar mıntekası baş- memurluğuna, Ünye malmüdürü Ssat Bey Tavşanlı malmüdürlü- sağına girmiştir. Marangozlukla iştiça.| güne, Silivri malmüdürü Hayret- K ds büyük babası Doğan Yusuf ağanın da başlamıştır. Sinan d bula geldiğinde 23 yaşmdaydı. lenin malümudür. Bunlardan bahsi zait görüyorum. Zira güneşin ziyası tarif olunmaz, © ancak görülmekle anlaşılır. Kisksadım Koca Sinan devri sene sira konferanılar verilirken O Türklü üns dikkat edilmesidir. Geçen seneler. de Sinmmı başka milletlere & izafe eden maalesef bir iki hatip © bulundu. Eğer) bir vesika bulup bir sır keşfedilirse bil sinler ki, bazı kaşifler insana şere! ver.) mes. Sinan Türklükten çıkarmağı şe. ref sayarlarsa aldanırlar ve böyle bir sö. zü ağızlarma almamalıdır. o Ellerine ge. girdikleri bir hazine kaydinin asıl Koca Sisnla alâkası yoktur. Zira Koca Sinan devresinde Sinanın hayatını © karıştıran! başka Sinan isimli mimarlar yok değil. dir. Tetkik etmeden bir mevzu ortaya diği gün yeşil ötdükun yaklığı tığından başlıyordu. | tin Bey Bor malmüdürlüğüne, İs j “| tanbul Yenicami Sanattaki mahareti ve eserleri cüm- muzmele vergisi maliye şubesi muhafaza me- muru Feridun Bey Silivri kazası tahakkuk başmemurluğuna, Sirt merkez malmüdürlüğüne Bayazıt idarsi hususiye müdürü Aptullah Bey, Istanbul Küçükpazar maliye şubesi tahsil memuru Aptullah B. Üsküdar mmtakası başmemurlu- Zuna, Kütahya vilâyeti idarei hu- susiye eski oOmüdürü Fevzi Bey Tosya malmüdürlüğüne, Korkuteli malmüdürlüğüne Mucur malmü- dürü Halil Bey, İzrnir vilâyeti va- ridat müdürü Aziz Bey Muğla def- terdarlığına nakil ve tayin o edil- mişlerdir. “ra döndü. Yalnız Hâki iş için Almanyada bıraktılar, sonra da o- dil ile, yaşadığı <sya Türk ve Islâma hastır. Yaşadığı) İ sak bu işlerin ne ( suretle hal ve | kendileri tehdit edilerek susturul- munesiyle anlatmış oluruz. San- | söyliyecekleri sözlerin neden ibar- Sofyadı Ibrahim Beye | iltica et- " mek suretiyle bu ithamdan kurtul duğundan bahsetmiştik. Sandans - Orehoski ve saire gibi beş altı ki- şiden ibarettiler. Bunlar (Alek: sandrofun ve Usturumca valisi o- lan Nikolofun emriyle hareket & diyorlardı. Nevrekop müştantik- İliği katil hadisesinden sonra geçen bir iki gün zarfında kat'İlerin kim " olduğunu meydana çıkararak bun- ların hepsini tevkif ettirmiş ve di- vanı harbe © verdirerek onların idamlarını istemişti. Fak-t bir taraftan Nevrekop (o müstantiki Krastef vazifesini hakkiyle yapa- rak katilleri tayin ederken (diğer taraftan Bulgar zabıtası (o onları | gizlemeğe çalışıyordu. Bir taraf- tan müstantik şahitleri isticvap e- derek ve (kanaat verici deliller meydana çıkararak yakalanan a- damların kati surette Sandanskiyi öldürdüklerini ispat etmek ister- ken, diğer taraftan Bulgar hükü- meti gizliden gizliye yakalanan: rın mahküm edilmemeleri için lâ- zım gelen tedbirleri almakla meş- gul oluyordu. Nihayet, yakalananların Cu ! maibalâya nakilleri ve oradaki di- İ vanı harp tarafından muhakeme til hadisesinde şehadetlerine müra. caat edilerek olaneşhas da Cumaibalâya davet oolunmuşlu. Bulgaristan emniyeti umumiye müdürü ve şube müdürleri de biz- zat Sofyadan Cumsibalâya hare- ket etmişlerdi. Onlar da muhake- me esnasında hazır bullnmak iste- mişlerdi, Fakat muhakemenin alacağı şeklin ve vereceği kararın ne ola- cağı şahitlerin divanı harbe sureti celplerinden anlaşılıyordu. Müs- tantik Krastef tarafından sorguya çekilen bütün bu şahitler zabıta marifetile evlerinden âlınmışlar, biç bir kimse ile temas ettirilme- bilmem ne edilmeleri takarrür eylemişti, Ka- | Hüki orada belli başlı bir işi kal- mamış, geriye çağırmışlar. bih olunmuştu. Sofya emniyeti umumiye müdü- riyetinin aldığı bu sıkı tedbirler i sayesinde divanı harpten bekleni- kinin asıl katilleri Filipof, Donçe |len kazar sadir olmuşstı. Sabitler wüstantık huzurunda söyledikleri- ni mahkemede tekrar edemedikle- inden büsbütün başks şeyler söy- lemeğe başlamışlardı. Divan: harp âzasından yalnız bir kişi müstesna olmak üzere, diğer âza şehitlerin ilk ve son ifadeleri arasındaki mü- bayenetleri oaraştırmağa lüzum görmemişti. Azadan yalnız bir ki- şinin hakikati meydana çıkarmağa mişti. Bunun üzerine efkârı umu- len eşhasın Sandanskiyi öldürdük- lerine kat'iyyen kani olduğu halde | katiller beraat etmişlerdi. Koca Sandanskinin ölümü de diğer bir çok komitecilerin ölümü gibi, ada- let tarafından cezasız brrakılmış- tı. Yalnız bugün Sofyada meb'us olarak dolaşan Filipof'a geçenler- © de bir kurşun atılmış, fakat San- danskinin intikamını almak için mi, yoksa başka bir sebepten do- layı mı atıldığı malâm olmıyan bu kurşun onu ancak yaralıyabilmiş, öldürmemişti. Bulgar emperyalizmine hizmet i eden Verhovistlerin ister Bulgar, | ister başka anasırdan olsun, Make- donyalılara karşı yaptığı zulüm ve istibdat bugün Sırplıların veya Yu- nanlıların Makedonyalılara karşı gösterdikleri cebir ve şiddetin çok fevkindedir. Bulgar emperyalizmi Makedonyalılık fikrini bütün kuv- vetile kökünden öldürmeğe çalış- nın Bulgaristana verilen kısmında bulunan Bulgarlar sanki Bulgar değilmişler gibi müthiş bir tazyik altında bulunmaktadır. Bunun şid detini anlamak için aşağıdaki ra- kamları okumak kâfidir: Make- donya Sırbistan, Yunanistan ve Bulgaristan arasında taksim edile- liden beri Yunanlılar Makedonya- | klardan iki yüz küsur kişi, Sırplar miye maznunen mahkemeye veri» | | | Mimar Sinan velidet itibarile falan danskinin ölümü üzerine Türk çe- | ret olacağı onlara birer birer anla- | millete mensup olduğunu iddin edenle'e tecilerinden Halil efendiye isnat e | tılmış ve o sözlerin haricine o çık- son vecap budur. Bir daha bu Türk “ dilmek istenilen cürümden ve Ha- | mamaları kendilerine şiddetle ten- lil efendinin tebdili kıyafet ederek | çalışması ise hiç bir fayda verme- | i naları şimdi kendi maktadır. Onun için Makedonya * | Sandanskinin katlini takip eden | den doğruca Cumaibalâ (divanı ! dört yüz küsur kişi, Bulgarlar ise 1 i hadiseleri biraz kurcalıyacak olur | harbine götürülmüşler ve orada | iki bin küsur kişi öldürmüşlerdir... Makedonyasında kayiin şahadetiyledir ki iflâs otele tesviye edildiğini en parlak bir nü- ! muşlardı. Muhskeme esnasında | halkın intihabatta, matbuatta, mek Bugün Bulgar tup muhaberatında hürriyeti yok- , tur. Sofya hükümeti kimi isterse onu meb'us intihap etmeğe, hangi gazeleleri oraya gönderirse onları okumağa ve halinden harice şikâ- yet etmemek için de çektiği sıkın- tıları mektupla şuna buna yazma” mağa mecburdurlar. ç Fakat bütün bu tazyiklere rağ- men Makedonya muhtariyetini ka- zanmağı kendilerine bir gaye edi: nen muhlariyetçiler Bulgar emper- yalizmine çalısan Vemereo'ya kar- şı Vemereo Obedinena namındaki gizli teşkilât ile mütemadiyen ça> lışmaktan geri durmamaktadırlar. Bunların dahili teşkilâtı Serezde idi, O teşkilâta mensup olan maruf muhtariyetçiler Sandanski, Arm vudof, Taska Serski, Skriyenski, Ekonomof, Boynof, Kantarciyef, iü Paniça, Stoyu Haciyef, Haci Pet- rof, Penkuf, Paskulef ve Alakuşef” ten ibaret idiler. Bunların içinde eceliyle ölmek yalnız Hacı (o Pet- iü rof'a nasip olmuştur. Arnavudof hariç olmak üzere diğerlerinin hepsi Sofya hükümetine âlet olan Vemereo'nun adamları tarafından öldürülmüştür. Şimdiye kadar ya kayı kurtarmağa muvaffak olan Arnavudot'un nerede bulunduğu malüm değildir. Fakather halde berhayat olduğuna, ve gene başka arkadaşlarile beraber ayni gaye uğruna çalışmakta devam ettiğine şüphe yoltur. Çünkü sağ kaldıkça onların kafasından Makedonya muhtariyeli gayesini çıkarmak ka- bil değikdir. Bundan elli sene evvel olduğu gibi bugün de Mekedonya- nın muhtariyetinde Balkanlar için ebedi bir sulh ve salâh gören feda- kâr ve fedai muhtariyetçiler az de- ğildir. Onların Vemereo Obedine- ifadelerince kohnspirotif çalışıyor, kendisini giz li tutuyor. Mevcudiyetleri neşriyat ile yaptıkları (o propsgandalardan anlaşılıyor (Devam: var) Bir tayin . Tramvay, Tünel şirketleri komi- seri Nâzım Beye, Nafıa Vekâletin- ce, Bayazıt vilâyeti nafıa mühen- disliğine tayin olunduğu tebliğ e- dilniştir. iğ dığı bir mektub bulmuş. Bu mektup ş ğ i O günlerde bilmem niçin Avrupaya bir satm alma komisyonu gönderildi. Hâki Bey de bu komisyona kâtip olarak veril- di, Bundan biraz evel de Hâki Bey Tu- ran Hanımla tznışmış bulunuyor. Turan * Hanım © zaman ablasının yanında otu- ran ve ne yapacağını bilmiyen bir genç dul hanım. Kocasından yeni ayrılmış. Eniştesinin gözlerinden korkuyor, abla- sının evi, ona dar gelecek gibi görünü- yor, sonu karanlık düşünceler içinde bo- ğulup duruyordu. Hâki Beye varmak için elinden geleni yaptı. Yaşından umulmi- yacak kadar akıllı bir hanım olduğu için, Avrupaya gitmek işi çıkınca © evlenmek düşünceleri biraz değişmiş olan Hâki Be- yi kaniırdı, evlendiler, Avrupaya da birlikte gittiler. - Kom'syon iki ay Avrupada kaldı, 301- i rada unutuldu. Muhasebe parayı yolla- mağa alışırsa * düşünmez yollar. Kaâle- minde biç bir ilişiği olmadığı için kimse onu sormadı, orada kaldı. Aradan bir iki yıl geçtikten sonra dairede onu tanr- yan da kalmadı. Bir aralık, bilmem ne için daireden bunu aradılar, anlamak istediler. Bilen bulunmadı. Eski memurlardan birini bu- Tup ona sordular. O da Hâki Beyi tanr- mıyormuş, aklında kalan başka bir adem- la Hâki Beyi karıştırdı, büsbütün yanlış bir cevap verdi: “Bunun-aylığı bizden ve- riliyordu ama kendisi Müdafaanın ada- mıdır,, dedi. Kimse bir şey anlamadı. ,Bir zaman da böyle © geçtikten sonra, bir gün müdürün biri bunu ara- mış, kendine de yazmış, anlaşılmış ki ME | | | | ! Hâki Bey memlekete dönünce (o kale- minde tanıdık hemen hiç kimseyi bulama- dı. Hepsi değişmiş, yerlerine yabancı adamlar gelmiş. Daire de değiştirilmiş, gözlüklü, kalıplı kıyafetli adamlar orta- ya çıkmış, odacılar, kavaslar, kocaman bir evrak kalemi! Müdür Beye çıkmış. Ondan hesap sormuşlar. Hâki Bey kor- kok ve hesaba çok iyi bakar bir adamdır; santimine kadar hesabını vermiş, rapor sormuşlar: — Rapor... Hiç rapor (o yollamadınız mı? Orada boş mu oturdunuz? © — Yollamadım olur mu? Benim rapor- larımı okumadınız mı? Gitmiş, aramış, taramış raporlarını bulmuş; deste ile, dosya ile kâğıtlar. Kendisi getirmiş müdürün önüne koymuş. Bundan başka Hâki Bey bir de kendi yaz- Hâki Bey orada işinin bittiğini söylüyor, yeni emir istiyor! ç va Hâki Beye bir kusur bulunamamış. İlk günlerde Hâki Bey bu yabancı arkadaş" lar içinde çek sıkıldı, çekilmek bir iş tutmak istedi, Müdürden mukayyidine kadar kimse onu z istemiyor gibi o görünüyordu. Eskiden müdür muavini olmuşken ona (o yeniden başkâtiplik verdiler. Karısı “Al, di, oda aldı, sesini çıkarmadı. Aradan biraz geçince yeniden kalemine alıştı, gene eski Hâki Bey oldu. İşleri, yeni arkadaşla rı öğrendi, daire işlerinin içyüzlerin eksiklikleri yeniden kavradı ve içine en niyet geldi. Memurlar âmirlerinin ve a Wi kadaşlarının zayıf taraflarını bilmezler .. yerlerinde emniyetle oturamazlar. , (Devam var) © ip

Bu sayıdan diğer sayfalar: