28 Ekim 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

28 Ekim 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 5— VAKİT 78 Teşdnlerel 1937 Al HİKÂYE Sri tsm 20 Mart 1900. Bugün çok ca- nım sıkıldı.. Her akşam 6 dan se- kize kara tavla oynuyordum. Bu - gün bu zevkimden mahrum kal - dım, Kahveye geldiğim (zaman garson bir mektup uzattı, açtım, okudum: Azizim Murat, Zengin bir amcam vardı. Sen sağol. Ben hemen trene atlamak ! mecburiyetinde kaldım. Bir daha da geleceğimi zannetmiyorum.,, 22 Mart... Nihayet bir tavlacı | | mem lâzım... buldum. Genç, sevimli bir adam, Birkaç gündür dikkat ettim, kah- vede, masalardan birinde hep yal- nız oturuyordu. İşi gücü nedir? Bilmiyorum. Hem bundan bana ne, tavla oynamasını biliyor ya.. 11 Nisan... Benim sevimli genç karşımda kemküm ediyordu. Ni - bayet bugün sordu: — Affedersiniz, isminizi iyi öğrenemedim... Hüda ne? — Hüdavendigâr.. .Murat Hü- davendigâr... Başını salladı... — Ya!. dedi. Tavlaya devam ettik.. Birden- bire hatırladım. Ben de onun ismi- ni bilmiyordum. Sordum. Sersem- ledi, duraladı, yutkundu. Niha - yet kekeledi: — Miloş... Evet, Miloş Kapilo - sig, 13 Nisan — Her akşam dört parti tavla oynarken bu akşam iki | parti oynadık. Geçen hafta biri- birimizden ayrılmak istiyorduk. Ne oldu bize? Üç gündür, biribirimizin yüzü- ne bakmak istemiyoruz. Karşısına oturdum mu, kalbim bir mengenede sıkılıyor.. o Onun da ayni sıkıntıyı duyduğunu bis - sediyorum. Artık ayrıldığımız zaman du- yuyorum, rahat bir nefes alıyor. Garip, çok garip! Halbuki ilk zamanlar bana ne sevimli görün- müştü... ! Yazan : Selâmi İzzet — Size bu gece ne oldu Murat Hüdavendigâr Bey, dedi, katledi- liyorsunuz sandım. Sonra bu sersem herif şaka di- yeilâve etti: —Ama korkmayınız, Miloş Kapiloviç çoktan öldü!.. Ah, eğer bilmiş olsaydı.. 13 Mayıs — Her gün kendime oraya gitmemeğe karar veriyorum, her gün de gidiyorum. Gizli bir kuvvet mi beni oraya çe- kiyor? Hayır, onu artık Oogörme- 20 Mayıs — Bu (facia! Bu müthiş bi facia.... Ben, Murat Hü - davendizâr, ben ki bir tavuk ke - seimezdim, nasıl oldu da onu bo- İ ğazladım. Yarm gazeteler yaza- | cak: Murat Hüdavendigâr o Miloş Kapiloviçi öldürdü!... Hayır kaçmıyacağım. Firar et- mek neye yarar?... Hakimler el- bette bana hak verirler: Öldürdüm diyeceğim, evet öldürdüm, eğer öldürmeseydim, bir kere daha, ge- İ ne yeniden o beni öldürecekti! Bulmaca Okuyucularımıza, bir taraftan Türk. leri öğretmek, | çemizdeki güzel diğer taraftan boş vakitlerini eğlence ile geçirmek üzere tertip ettiğimiz ye- ni bulmaca resminin edi ini veri- yoruz. .... : Bulmacalarda, bir çok bildiğiniz ve daima kullandığınız kelimelerle karşı - laşacaksınız. Bunların yanıbaşında da kadar işitmediğimiz, fakat Türkçemiz- de bulunan, bir çok güzel kelimeler de bulacaksmız, Bulmaca serimiz ilerle. | dikçe, bu çeşit kelimelere daha fazla yer verilecektir. Bu suretle, (bugün, hiç farkında olmaksızın, Türkçemizin | sayısız ve eşsiz kelimelerini, hafızanız- da yer etmiş göreceksiniz. Haydi yavrum Murat Hüdaven- |. digâr... Bu çocuk sana bir şey yap- madı. Bugün ne diye bu... bu.. bu.. Miloş Kapiloviçi seviyorsun?.. 24 Nisan — Aklı başında bir a- | dam böyle şey yapmaz... Düşün- mez bile... Fakat neden insan bazan hissi- yatına hakim olamıyor?... Bugün bu mu... mu.. Miloş gar- sonu çağırdı... Bir bıçak istedi.. Ben titredim. Buna eminim., Fa- kat sarardım.. Neden sarardım?. Tam bu esnada Miloşla göz gö- ze geldik.. O da sarardı. Acaba o da hissiyatına hakim olamıyor mu? Garsona haykırdı: — İstemez... Bıçak istemez... Evvelâ ne yapmak için bıçak is- tedi, sonra neden vaz geçti?... Tavlaya oturdu... 6 Mayıs — İhlamur içmiyece - ğim.. Hatta lüzum göürsem ilâç alacağım.. Fakat artık geçirdiğim iki gece gibi bir gece daha geçir - mek istemiyorum.. Bu gece de, iki gece evelki rü- yanın aynini gördüm.. Bir adam sürünerek geliyor ve | Salbime bir bıçak saplıyor. Bugün, oda komşumu düm: gör- 2 — Dakika 2, kırmızı bir renk 2 3 — Arkadaş2 4 — Muhaddep 3 $ — Genişlik 2, büyük 3 6 — Şöhret 2 7 — Ateş 2, akıl 2 8 — Mahcup 4 Aşağıdan yukarıya doğru: 1 — Devir 3, liman 3 2 — Alfabeden bir harfin telâffu- zuz2 3 — İleri, 2 4 — Mafsal 2 5 — Ekmek yapılan madde 2 6 — Memleket 2 7 — İşaret sıfatlarından biri 2 8 — Madun 2, mafevk 2 Yeni bulmaca serimiz haftada iki defn, Pazartesi ve Perşembe çıkar, Sekiz bulmacayı da o eseri bu. İup çıkarana, gazetemiz, okuyucuları- günleri | / mızın seve seve saklıyacakları çok gü- | zel hediyeler dağıtacaktır. | a e | i doğre olur. şimdiye | de. “pa |/ DİLİMİZLE: Bir bilginin Türkçe adı Dün, gençlerimize (iktısat) okutan yüksek düşünceli ve çok değerli arka- daşmm Yusuf Kemal Beyefendi bana yanu anlatir — Benim okultuğum bilginin bu- günkü adı (iktisat) tr. Bu söz, bi - zim dilimize, sanırım, Süleyman Sudi Efendinin “Defteri muktasit,, iyle gir. miştir. Sonra böylece sürüp gitmiş- | tir. Ancak bunu okuyanlardan başka kendi | anlayan yoktur. Bu ad, bir bilginin eksiksiz anlatılması değildir. O ka - dar ki büyük kalabalık bunu hiç an- lamadığı gibi benim arkadaşım (Ro- ber kollej) de okumuş bir bilgili Jürk kadını iken, kızma sırasma göre öğüt verirken, bir evin nasıl ye > » ceğini anlatırken bu sözü kullanmıyor. Hep geçinmeden #öz açıyor. Yüce ustamızın şu sözü ne kadar doğrudur, & Arkadaşları Hanimefendi, yurdumuzun yükselmiş ve duygulu bir annesi olmak üzere yavrusuna, şu çetin yaşama yolunda yardımı doku - nacak öğütlerini anlatırken kendileri bu (iktisat) sözünden bir şey anlama- dıkları için, yor. Bizde de bu bilgiye takılan şu #- dın nereden geldiğini herkesten daha büyük varışla söyliyen o Yusuf Kömel Beyefendi, kendileri de bumu benim- semiyerek buna karşı (geçinme bilgi- si) gibi bir başka anlatış bulmak ge rektir buyuruyorlar, Bilik doğrudan doğruya, deneme ve görme sonu, bir yoldama (1) bağlı olarak varılan bir bilgidir. Şimdiye kadar dilimize üşüşen Arapçada banu “ilim,, ile anlatıyorduk. Bu yabancı söze, gene yabancı bir kural ile (İlmi iktisat) diyorduk. Bu iktisat sözü bize bir şeyi anlatmıyor. O kadar ya- başka bir söz kullanı - —Banerdi: ““Bunonn” Bir TULUM Anlayı- şi geçinme ve geçim olunca (Geçim bilik — geçinme bilgisi) demek daha Sanırsam bu söz, (ikti sat) gibi kafamıza sinmiyen ve pek az kimsece bilinebilenden daha uysal, da- ha uygun ve umduğumuzu daha kes tirme anlatır bir ad » bilik (ıstılah) olabilir. Edirne mebusu Şeref “o Yoldam — Metod, usul — —— ——-- —— TEPEBAŞI ŞEHİR TIYATROSU TEMSİLLERİ Bu akşam 20 de hstönbuf Belediyesi ŞehirTiyafrosu in CÜRÜM ve CEZA 20 Tablo Yazan: F.M. Dostoyevsky Tercüme eden: Reşat Nari. İn Son gecesi Yarın gündüz 15 te Beyoğlu Halk- evinde, saat 17 de Fransız tiyatrosun- da, gece saat 21 de Tepebaşında Şe- hir tiyatrosunda: İstiklâl Milli piyes. Yazan: Reşat Nuri. Bu piyes için duhuliye yoktur. Eski Fransız Tivstrosunda Bu akşam 20 de. İtanüul Belediyesi Şehir Tiyatrosu m Ul A Dikkat: Operet fiatlerinde büyük tenzilât vardır. YARASA Operet 3 Per- Besteliyen : Yohann Ştraus Tercüme (eden: Ekrem Reşit. Rolande burada kendini top - | ladı ve biraz Jeromeye yaklaşarak sözüne devam etti: — “Bir gün yanyana beraberce oturmuştuk. Saat beşte giderken yemğe davet etmek üzere elimi tutmuştun. Sen elimi elinin içinde iki üç saniye kadar fazla tutmuş - tun. Bu hareketin ne bir dostluk - İ tan,ne de Elizabetin acı hatırasın- | dan ileri geliyordu. Hayır. Bunda bir adamm, karşısındaki kadın ta- rafından bilinmiyen hislerini ifa - de etmesi niyeti vardı. Bu bir iti - raftı. Bu ne akılsızca (bir hare- ketti, Jerome: Yaptığın o hare- kete tevessül etmek (| için hiç ol- mazsa bir sene iki sene beklemen lâzrımdı. Fakat aradan henüz bir ay geçmişken o nasıl olurdu? O günden itibaren her şey bence sa- bit olmuştu. Cinayetten odolayı mesul olabilecek bir kimse varsa, o da nişanlısı Elizabetin ölümün - den bir ay sonra kancayı hemşire- sine takmak istiyen adam olabilir- di. Her ne kadar mesele bir mu- amma şeklinden harice çıkmıyor - i sa da bütün şüphelerim senin et- rafında toplanıyordu. Benim için artrk düşünmeğe hacet yoktu. Se- ni tetkik etmem kâfiydi. Ben seni ğe başladım. Hatta daha fazlası- Tir yapı Bent tum duyu karşı gösterdiğin aşk ve muhabbe- te mukabele eder gibi göründüm. Buna o kadar inandın Ki nihayet beni hakikaten © sevmeğe başla” dın.,, Rolande daha kısık bir sesle sö- züne devam etti: — “Geçirdiğimi hayat pek acı nacak bir şekilde (olmakla bera- ber. “ün geçtikçe kanaatim daha ziya : Bayel buluyordu. o Artık Elizabetin intikammı almakta ol- duğuma emin oluyordum. Hatta sırrımın meydana (çıkmasından çok korkuyordum. O sırrı bir va- zife imiş gibi içerimde saklıyor - dum. Hatta hapisaneden çıktığı zaman Felisiyeni kabul etmek i#- temedim. Kendisi Elizabeti iğfal ediyormuş gibi hareket ettim. An- cak Felisiyenin intihar etmek iste- diğini haber alınca fena halde en- dişeye düserek bir gece gidip ken- disini gördüm ve ona ber şeyi an - lattım. Ondan sonra Fostine de bana açılınca ve onun da intikam ve kin hisleri heslediğini anlayın- ca sevgilisinin kimin - tarafından öldürüldüğü hakkındaki süpheleri |iğ “esas ona da açtım. Şüphe (diyorum, | halbuki kansatlerimi demem lâ- zım gelirdi.” Fostine de vaziyeti benim gibi görüyordu. Fakat de- düğün kızın evinde oturuyordun. Bahçede geziyordun, bana, öldür- düğün kızın Kemsiresine kur vapı- yordun. Birkac hafta evel Eliza- ediyordun. Ah ne sefil adam, bunları nasıl yapabiliyordun?.. i o Rolande burada Jerome'in yüs züne haykıracak derecede heyeca- na geldiği halde gene (o kendisine | değildi. ! hur etti, tesadüf bant cani senmişsin gibi tecessüs etme- | sana itimat telkin etmek için bana | Arsen Lüpen'in Sergüzeşteri im AMED EMEP AŞMA EL ESR Kanlı İntikad Arsen Lüpen, oğlunun düşm Yazan: Maurice © —57— i bakim olarak sözüne d — “Fakat sen dar mızdaki yoktu: Sen Felisiyeni için Felisiyen ile Fostin zaman biribirlerinden lardı. Bu suretle e hakkındaki endişeleri kançlıkların zail a yede Felisiyen ale tına devam edebiliyor mektuplar gönderiy0"” zasız mektupların dan yazılıp (yollan... şüphe yoktur. Simor öldürdüğün noktaya 78” haldeki bahçenin için? mendili atan da sendi” dil Felisiyehin kullandiği lerin ayni idi. Fakst şeyler benim aradığı”. Fakat nihay!t Yİ Bir gün Jorge Dugrivsl Wi rets geldi ve o gün #& yardımiyle evde bulu” Jerome burada yrd sürünü gizlemeğe m Yüzünde kork“ "4 Rolande sözüt* madı. rüldü. ti; — “Evet o besi zi Evvelâ ben bu mül tim. Çünkü babamla * sında bir kavga çıkm!f biliyordum. Fakat o lilleri nasıl bulmalıydı. Sen öldür- /$ bete söylediğin sözleri hana tekrar (ii ler ileri sürerek mülâks* ti. Onu bu odada Evvelâ anneme kar$f duğu derin muhabbet tkten sonra bana $u " lundu: “Rolande, dedi, 49 hasta (olduğum esn* çılarak içinde buluna; min bir kısınnın $iZ€ cağından bahis olan İf mem açılmış. Ailedef yg maslar ve yüzükler; vi çift yüzükten bir ta” Aradan birkaç gün 8** ra Vesinatta buluna” “g# dan bir mektup aldı” tupta sizin kendisiyl€ d üzere olduğunuz ai : hakkında çok fena $€ yordu. Onun için ikaz etmek maksadiYi dar geldim..,, j armanın Bakirköy çe ; i Raşit Rıza T 5 28 Teşrinievvel Paza 7 i a saat 20.30 da O Yazı Kadıköy Hele —E Raşit Rıza Ti 29 Tenkinieveni we çamı saat 20.30 (Onl ei ; Bedia H. vi Usküdar Hale İ Raşit Rıza — e VWodvil 3 Perde. 30 Teşrinievvel S9 yekta) Yazan: Yusuf (Bu beşe issasamcananama an azsa

Bu sayıdan diğer sayfalar: