17 Kasım 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

17 Kasım 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

o 5 — VAKİT . Ölülerin yaşadığına ınanıy (Mütarekenin 16 ncı münasebetiyle her yıl dönümü erde herkes umu- mi harpte ölen sevgililerini andı ve Bu di. rinden birini o Belçikalı| p Moris Materlink Bu çok değerli yazıyı okuyucularımı- s naklediyorum.) her yerde bir çok yazılar yazıldı. yazılarım en güzellerinden ve en şündürücül Büyük yazdı. | Anamı, babamı, iki kardeşimi, ve onlar gibi ölen üç beş dostumu hatmladıkça, onları ölmemiş sanı» yorum. Onların ölümlerinden ev- velki gibi, yaşadıklarına inanıyo- rum. Çünkü onların gene etrafim - da bulunduklarını duyuyor, onla- rın benimle beraber bulundukları- “kendilerine do- hişsetmiyo » | rum. Ölülerin yaşamakta oldukla- ! rında hiç şüphem yok. Belki onları | eskisinden, hayattaki hâllerinden, nt arlamak için kunmak lüzumunu daha iyi tanıyorum. Çünkü değiş - | miyorlar. Yalnız ufak tefek bir ta- kım kusurlarını kaybediyor ve en | güzel memleketlerin birinden dön müş gibi daima gülümsüyorlar. ».. Biz ölüleri yanımızdan uzak - laştırmak istemezsek onlar da biz den uüzaklâşmazlar. Onlarsa bizi rahatsız etmekten çekinirler, çün - kü onların bir kaçını yanrmızda görmek bize garip gelir. Belki bize | ürküntü verir. Hâlbyki hiç te olmamak icap eder. Çünkü ölüler le sırf bizim için yaşıyorlar. Muayyen bir yaşa vardıktan son ra ölülerle, temasa alışırsak bun - Jarın en iyi dost olduklarını, onlar | kadar güvenilmeğe değer bir kim» se bulunmadığını ve örnlardan öğ- reniletek bir çok şey bulunduğu - nu anlar, onlardan başkasından hoşlanmaz oluruz. İ Yalnız ölülerle, onların aşina oldukları şerait içinde yaşamak, onları bizimle berabermiş saymak, onlara yapımızda buluttuyotlarmış | gibi muamele etmek ve onlar öl- düklerini unutmak lâzım gelir. Halbuki biz bunun zıttını yapı- yoruz. Ölülerimizi çağırıp onlarla | konuşup sevişeceğimize nisyan ba | taklığına sürüyor, ve onlardan korkuyoruz. Bu korku onları da ür | kütüyor. Bizim onlara itimat et - | memiz, onlara sadaka gelen fakir akraba muamelesi yap mamız önlârı bizden uzaklaştırı: | istemeğe yor. Böyle yapmamalıyız. Onlardan çekinip kaçınmamalıyız. Çünkü ovlardan bir zarar gelmez. Onla - rın en kötüleri bile mezar denilen berzahı geçtikten sonra gönlümüz- de en yüksek yeri edinenler dere - cesinde iyileşirler. 5 * Acaba ölülerin yaşadığına inaf- | mak iğin onlarla başbaşa gelmek lâzım mı? Birbirimize karşı karşı gelmenin asıl mânası ne ki bir akrabanın veyâ aziz uzun yaşayışı esnasında bizim için hakikaten hayati mahiyetini haiz | —— — lâhzalar kaça varabilir? İ İnsanlar içinde hayatta olduk- | ları hâlde görmediklerimiz ne ka- dar çoktur. Meselâ bizden ayrılıp Anunnm #İbütr ucunda yaşamağa yidenlere kendilerine bir daha kas Yutmayı ummadığımız, hattâ ha - kikaten yaşayıp yaşamadıklarını İ bir hayat sürerler; İ hayatimiz hakiki bir servetle zen- İ karşılamağa başlarız. İnsan kendi İ yüzüne bakarak onunla arasında» | İ sey, ölü sandıklarımızın hepsi i içi- | 17 Teşrinisani 1134 iztarekenin 76 ncı yıl dönümü münasebetle orum! Moris MATERLİN Yazan: bilmediğimiz dostlar. Belki hayat- tadırlar, Fakat kendilerini gördü- ğümüz var mı? ! Bu uzaklarda yaşayıp görmedi- ğimiz insanlarla ölmüş olan insan lar arasındaki fark ne? | Elbete ki büyük ve esrarengiz bir fark var. Çünkü ölenler, yaşa- ha yanlardan fazla, içimizde a 3 s1 tesi Pa Sabah Öğle Ikindi 4 Imsak Yılın geçen Yilin tal RADYO | Gugün ISTANBUL: 18 — 18,30 Fransızca defs. 18,30 — Ben bu tuhaf tecrübeyi, bir çok defalar yaşadım. Meselâ ara #ıra ve altmış yıl önce bana Mektep arkadaşlığı eden birini günün bi- rinde hatırlar onu gözümün önün- | deymiş gibi görür; ve hemen arar, soruştururum. Bir de bakarım ki o eski arkadaş sizlere ömür! Ölüler ne diye konüşmaz mı, diye soruyorsunuz? Ölüler konuşmaz değil, fakat | | bizim gibi konuşmazlar, belki on- | lar söz söylemeden maksatlarını anlatırlar. Hayatımızda mühim o- lan her şey onlardan ve yalnız on- lardan geliyor. İçinizin en mahrem | derinliklerini araştırın, iştiyakları- nızın en samimisine kulak verin, | yalnız onların seslerini işitirsiniz. Biz ölülerimizle daimi bir muha - bere içindeyiz. Onlar varlığımızın en engin, en derin sıtları içinde kö- müşür Ve onlatın bir sitemi, bir ih- tarı, bir nasihati oradan bizim şu urumuza geçer. Gerçi biz onların bir sözünü, bir hareketini, bir işa- retini duymayız, görmeyiz, sezme- yiz, fakat'en çok onların bir - te- bessümünü, Yüzlerinin bir ekşili - ğini, bir şakalarını, bir gülüşlerini hatırlar ve bunları, ölüm yüzün den, kıymetli ve insani değerleri değişmiş bir şekilde telâkki &de - riz. Onun ii lüler içinde andik- | larımızın bize karşı vaktile bir fe- nalıkları bile dokunmuş olsa, on - İ ları, irademizin herhangi suretle gayret sarfetmesine lüzum görme- den, affederiz. Bizimle beraber yaşamakta de- vam eden ölülerimizle dost olma - ğa ve onlarla anlaşmağa başladı- ğımız günden itibaren hayatımız tamamile de Ölülerimizi say» mak, birini unutmamak sayesinde ginler. Biz kendimiz ölülerimizin bir mezarıyız. Fakat bu mezarm için- de bir faaliyet o var. | Gençlik çağında, ölüm, bize o ka- | dar uzak görünür ki onu görmeyiz | bile! Yıllar bizi ona doğru yaklaş- gibi canlı tırınca, onu aşina bir sima ki mesafeyi tayin edebilir. | Gerimizde ölülerimiz bulunma- sa, onlara borçlu olduğumuz her | mizde yaşamasalar bize ne kalır ve biz ne olurduk? !.. ö.R. Dr. Hafız Cemal Dahiliye mütehassısı Cumadan başka günlerde saat (2,20 den 6 ya) kadar. İstanbul Divanyolu No. 118. Muay 2239B, snehane ve ev telefönü: Yazlık ikametgâh telefo- ı: Kandilli 38, Beylerbeyi 48. 19,30 Tiyatro musikisi (plak ile) 19,30 — 19,40 Dünya haberleri, 19,40 -— 20 20 — 20,30 Eş Şefik Bey tarafından spor müsaha- besi. 20,30 — 21,15 Madam H. Mösyö Halminin iştirakiyle Macar ha 21,15 — 21,30 Ajans ve bor 21,30 riye Rasim Hanım tarafından Kemal solo plâk ile. zet vaları, dan itibaren Bed- Türkçe Radyo'caz ve tango orkeraası ile birlikte sa haberleri, sözlü tango ve valslar, (Hava müsait oldukça garp memle. ketleri neşriyatı programımıza ilâve €- dilecektir.) 823 Khr. BÜKREŞ 304 m mta), 2a konser Sibiet ha- hafif usül vehane K 18 Se muanha be sahabe, 21 ve ler konseri, 20,45 edebiy sisiki — musnhabe, 24,35 plâk, 1 Yün, BİS Khz. danam de» BUDAPEŞİTE, 550 m. de opera or- fon meşriyati, (öigara içeni sarkıları. “9040 akbünhibe, ©) 20,15 halk ridb yerler. Be sa Sabah üçe geli . temali 3 dans muzüleisi| 18,05 Bando orkestra k getkiları sikisinden rnfire 23 dire müsikiri, Gündelik, Siyasi Gezme istanbul Alına esdi, (VAKFI) yatdü TELEFON NUMARALARI: Yazı Igisfi teletobu: 24170 Idare telefonu O: tAST0 Telgraf adresi: İstanbil — (VAKET) Posta kutusu No © ABONE BEDELLERİ: Türkiye M0 Er, 700 400 ww. İLAN ÜCRETLERİ; Tiesft Ulnlarm Un sayıfalarında man timi 30 kuruştan başlar. Dir sayıfada 250 kuruşa kadar çıkar. Büyük, fazla, devamlı ilin verealere ait Ayrı tenehat Türdır Resimli Hünlarin hir satırı 10 kuruştur. GÜÇUE ILANLAR: Bir defnsn 30, iki de*am Bö, üç defam 65, dört ödtüm Yö ve on datam 100 kuruştur. Üç aylık iin verenlerin bir defam Mecdi #endir. Dört #stırı geçen Uânların fazla #atırları beş kuruştan besap edilir Y ENi KiTAPLAR İvan Turgenief in Benebi 2100 Er. 4 400 100 Senelik 6 aylik 8 aylık İ ayle Meşhur eseri İlkbahar SELLERİ Sâmi zade Süreyya Bu kitabı mutlaka alıp © İ kuyunuz. Bütün tanıdıklarını- | | za tavsiye edilecek güzel bir | eserdir. Her kitapçıda vardır. Tevzi yeri: VAKIT Matbaası. Ankara caddesi. GEREDE NEMDEN stanbul Pintı 75 kuruş | i | Tİ ma dedi ki: İ kodla “Yazan: Gerhard Hauptmann 17 Papağan Mis Hobbema'nm gü- neşten yanarak bronz rengine git- miş olan omuzunda mütemadiyen | ve canhıraş bir sada ile: - “Laurence, kahve pişir),, di- ye bağırıp duruyordu. Mis Hobbe- — “Perse'yi olmazsa Herakles ne yapayım. Hiç gelip kurtar- sın.,, Bunu söyledikten sonra kuvvei muhayyilesinde doğan eski fikrine geri dönerek adayı gene Hera'nm bahçesine ve kadınları da Hera'ya ait altın elmalı hayat ağacını bek- liyen hesperik perilere benzetti. Ondan sonra şu suretle sözüne de- vam etti: — “Bir mucize olan adamızda hakikaten Nektar ırmakları akmı - yor mu? En mutena yemişlerin ko- kulariyle karışık cennet âsa bir| serinlik esmiyor mu? Biliyorsunuz ki ben et yemem, onun için avcı da değilim. Buna rağmen bir kaç de- fa kadınlar dağının en yüksek te- pesine kadar çıktım. Zannetmem:- ki bizim Mis Page inci gibi ada - mızın topoğrafyasına ait er küçük arz fevkindeki sırla» rını eminim ki benim kadar bil- mez. Ben ada dolaşırken bir av hayvanını tuzağa düşür- mekten ve vurmaktan daha ziya - teferrüatını, içinde de zevk verici şeyler görür ve ya» İ sarim. Jüpiten ile konuşurum. Geçen gün onun genç Hera ile bir arada © yatıp kalktığı oyuğu gördüm. Bu oyuğun etrafı nısıf daire şeklinde dizili ağaçlarla çev» “imiş, bu ağaçlardan her birinde binlerce senenin gençlik ve dinç - lik kuvveti ve usaresi var. Ağaç tepelerinin yeşillik âleminde bir venkli âlemi, güzellikten çatlıya * | tak derecey gelen bir çiçekli âle - mi, en mutena ezvaka mahsus bir ! âlem ve nihayet, unutmıyayılm, ses İ mavi bir musiki âlemi Yar. i o Siz şimdi bu sözlerime taşkın - İ lk diyeceksiniz. Pek âlâ, ben taş - kın olmağı kabul ediyorum. Kiy - metli Tavusuma ders okultuğum ve onunla beraber Helen mitoloji» sine dair mübaheseler yürüttüğü » i müz zaman bazen Tavusun kim olduğunu unutuveriyorum. Hipe - rionun oğlu olan ve cihanı aydın » latmaya memur edilen genç Heli- 0sa ders okutluğumu zannediyo - rum. Onun altın yatağında ve al - | tm yatağile beraber uçacağı ve güneş arabsına koşulu ateşin gü- neş atlarının orada emrine âmade bulunacağı günün gelmesini bek - liyorum. Ruhumun teneffüs ihtiyacını en iyi bir surette tatmin eden şey iş- zimki gibi cihandan uzak, Gor « gonlara yakın, ezeli karanlığa tam bitişik olan ö adayı hissediyorum. Bu muazzam ve hergün bize aynı kuvvet ve kudretle ziya ve ateş neşreden güneşin bildiğimiz eski arz güneşi değil, bizim Hesperid adasının güneş olduğunu tasavvur ediyorum. Kendimi de ziya ve nü- | İ ra fevkalâde haris zulmet kizla - İ rmdan biri olan Higieyaya benze- İ tiyorum. Siz şimdi'bu İngiliz kızı gene | aklını kaçırdı diyeceksiniz. Esa » | sen ben, bildiğiniz gibi, bir İngi- Tizden ziyde bir Hollandalıyım, is- mim de bunun böyle olduğuna de- | lâlet eder. Nasıl icap ederse öyle | i tün yüksek ve dahili 2€” #Reis hanım, şimşek gibi Eği | kanun, bir Musa, babe ! alâkanız kesilerek burad8?. ken ruhumun muktedir oldu! gi ei den aramağa çalışmıya)””. ye nizde taliiyle tam bir ab etmeğe muvaffak olan ber bir kimse daha yoktur.» Laurence'in arada #1** kınlıklara kapıldığı Pili id bakışlarla söylenen bu #9? tikçe banyo yaptıktan sy leşen bir insan taravetini H yordu. Anni dedi ki: : — “Demekki sizi bir 8 bir ilâhe diye tavsif el dolayı haklı imişim, Siz8* kuşünün kanatları var, DEŞİ Siz, arada sirada beni #" tutup sürüklemezseniz b€ meden bir solucan gibi!” teye söylemiştim: Ruy# “ Bahsettiğim ruya hepimiğ” 4 rada görmeğe mecbur ol yadır. O ruyayı bana ziya içinde göstermeğe oldunüz, Laurence.,, kapıldığınızı anlatayım; tabut kapaği eşik Amerikayı eziyofi bütün Amerikalılar boğ" kurtulmak için herhan$i bir harbe atılacaklardır.» — “Sizin neden sıkıntısını Bu sözleri söyliyen di. Kadın bir müddet sonra şu suretle sözüne ti: — "Sizin bir takım pir vârdı. İçinde bulunduğu yetten müspet bir şey çi Wi tiyordunuz. Ressamlık ikv j zı, yalnız boya ve bez ei canlı et üzerinde de göste tiyordunuz. Bir komüniz” besi fırsatını perçeminde”*” mak niyetinde idiniz. si Bizim tabibimiz bal mız, vazı kanunumuz, N : olmak arzusunda idiniz, yi Fakat bir çok PÜŞK da müvaffak olduğunuz. zi çamura batmaktan dığınız halde bu adada P zı da pek ziyade kolağlğ dunuz, Sert bir teşkilât Y£ etmez veyahut onun lüz8 duğu anlaşılır. Kadınlaf 4 diyorlar ve meyvalar g bir hale geliyorlar. Bu, ri kıntı içinde olduğu halde luyor. Kadmlar, key fleri terse biraz çalışmeriyorlfi. sonra her şeyin (o hazi” ” görüyorlar. Esasen bef ve mehyadır. Hiç bir ki | olmazsa, kurtarılması i© herkes uslu ve sakin öl” ıl kanunun basma iş çık” bir doktor, bir halâskâ” |. yeli yapar? Tabiatin kendi” (gö | ana olursa, bir baba bir * yarlar? Yorulmak bilmiyet ğe zım bir az muvaffakiye ğe şüphe yoktur. Bel ed sini havi olan kadınlar #* paviyonlar buna m T bundan ileriye gidemiy” ki halâskârlık işini, vele" dünyevi cihetini bile ols# lâmak için lâzım olmas! ? iki şey yoktur. mens EĞ

Bu sayıdan diğer sayfalar: