25 Ocak 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

25 Ocak 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

irywa —y 28 İKINCIKANUN — 1999 —a————— " BEŞ SENE EVVEL Tlrk rüzgâra saçlarını vermiş gü göl bir kıza benziyen Kafkasya sa hilleri ne kadar şiir ve âhenk ile dölü ise, iç tarafları da, o kadar cazibeli, o kadar kokuludur. Evet, kokulu. Çünkü orada en fakir köy Minün bile bahçesinde gönül ferah Yayıcı bir çiçek bahçesi bulunur, *Kuru ekmeğe muhtaç bir baba, kızına önce bir kitar almayı, ona kalpleri büyüleyen şarkılar öğretmeyi düşünür. 'Bu his, Kalkasyayı yekpare bir kütle haline getirmiştir. Matem, « Gürcistanın neresinde olursa ol- © geşmişti, Kahet'de Pörgi kardeşi Sun derhal yayılır. Her ev yas tu- tar. Yalnız aşk, yalnız hürriyet ve yalnız kahramanlık terennüm eden bu hürriyet âşıkı milletin şairleri, ruha hitap ettikleri için olacak dünyanın her yerinde fazla hâkimiyetini kurabilmişler, nunla beraber, Kafkâsyanın bir ta- rafında kan gövdeyi götürürken diğer taralında zevk ve neşenin son haddini bularak devam ettiği ni görürsünüz, Bu da, delice bir aşk, sonsuz bir hürriyet arzusu ve müthiş bir kin ve intikam hırsı ile tutuşma- Jarındandır, Fakat yurdu tehdit eden tehli- kelerde Kalkasyayı ekseriya bir- leşmiş görürsünüz, Dahili harp i- se, birbirini çekemiyen hanedan ve krallar arasında vukua gelir. Bu çarpışmalarda her Kafkasyalı, efsanevi bir kahramanlık yarat- mak için mücadele eder, ölüm pa” hasına da olsa, genç bir kızın ru- bunu titretecek bir şarkıda ken- dinden bahnettirmek için muhak. kak yararlık gösterirdi. Romanımızın cereyan ettiği a“ #ir, Gürcistanın en karanlık sene- İeri idi. Genç kızların kitaraları aşk terennüm eden şarkıları unut- muşlardı. “Büyük Allah karanlık günlerin bitmiyecek mi2... &t bir kan mı karıştı yoksa?.. “Bitsin bu acılar. Doğacak ço- cuklara acıyalım, Şairler böyle elemli şarkılar te rennlim etmekte haklı idiler. İmeretide Kral ikinci Aleksan- dre ölmüş, Üçüncü Bagrat tahta resi ile evlendi. Bu suretle onların da yardımını temin etmiş bulunu- — Varda ( Tüm. yordu. Bütün tebeasına Şu emri verdi; — Sevgili Tiflisimizi İranlıla rın elinden kurtarmak için harbe- deceğiz. Fakat Tiflis kalesi, İranlıların elinde demirden kale halinde idi, Bütün gayretler boşa gitti, Gürcü askerleri mahveldular, . Simon bilmecbi — Ergeç, arzumuza muvaffak olacağız. Diyordu, Simonün Kârtl Kralı ilân edil- mesi, kardeşi Davidi tasavvur edil mez derecede kıskandırmıştı, Bir gün kardeşinin huzuruna çıktı: — Simon dedi, seni tebrik etme ge geldim, Yeni Kral, kardeşini büyük bir nezaket ve hürmetle karşıladı. Te- şekkür etti, Fakat Davidin gözle rinde garip bir kin ve hırs ateşi” win parlamakta olduğunu da gör- mekte geçikmedi: arakk Simon, kızdı: — Alçak. çerine davran dan daha güçl — Elimi kai gürdü, Kral hayreti Davit, kardeşine karşı sonsuz bir intikam hissi uyandıran a7 sunu söylemeğe hazırlanıyordu. Kralm hususi cdasının kapısı bir- den açıldı ve genç, güzel bir &ı4 başı uzandı. Genç kız ayni da haykırmıştı: — Ay. Bizans Sen Mi; Verenlerin zaman- hattâ asıri Simon süratle ona doğru koşa- kütu yırtı rak kollarından yakaladı. — Ne var sevgilim, ne oldun.. — Hiç. — Fakat gördüğün yabancım değil, kardeşimdir. .YA ZAN: İNİYAZİ AHMET Davit de arkaalrından odaya girmiş, kardeşinin arkasında duru- yor, dudaklarını ıstrarak soluması- nı duyurmamaya çalışıyordu. Bir dı. Yüzüne onun pembe dudakla" rına yaklaştırmıştı. Arkasında du- ran Davit bir çılğın gibi onu ense- sinden yakalayarak çekti. Ve hay Simon şaşırmıştı. Hemen han- — Davit delirdin mi?, — Hayır, ben değil, sen delir- ).. Benim güzel gü- Anlamıyorum. — Anlamıyacak bir şey yok. Bir milleti idare vazifesini üzeri» ne alan kral, vakitlerini zevk ve sefa ile geçirmez., Simon gülümsedi: — Fakat Davit vardi benim.. Davit, büsbütün köpürmüş bir halde; — Hayır, dedi, o senin bir şe- yin clamaz. — Sebep? — Evet, göreceksin. sevgilisini kucakla- dı. Fakat Davit on- tü ve kuvvetli idi, na bulama.. diye bö- Davit, fazla bir şey söylemeden hiddetle odadan çıktı, Vardi hâli baygındı. Simon, genç kızı ayıltmak için uğraşıyor- ten kurtulamıyordu. du, Davit dışarı çıkar çıkmaz evine koştu. En güzel atlarından birini Tarihten bir yaprak: Hayırsız Ada Umumi Harpten sonra gari bir hastalık halinde bütün dün. yayı istilâ eden ve bir türlü kökü Afet, hiç şüphe yoktur ki kokain, eroin gibi zehirlerdir, Müpte- lâsı da cemiyet İçinde ıslah edilemedön yazarlar, Son günler. de, ıslahıhal etmeden bu zehiri küllananların Hayırsız adaya nsfyedilecekleri yazıldı. Bu suretle Hayırsız ada, hayırlı ada olacak demektir, kurutulamıyan en müthiş zamanında patrik Anastas bu adada bir manastır, Mişel - Lakanj da bir kilise yaptırmıştı. Gönlünü Allaha uzun yülar ziyeretgâbı olan ada, sonradan haydut. larm yatağı halini aldı. En büyük devlet ricali de buraya bap. sedilirlerdi. , Bizans. devrindeki bu inkılâplardan sonra ada uzun yıllar, larca bomboş kaldı, Ancak 1910 yılmda asırların sü- ldı. Yüzlerce, binlerce ziyaretçi kendini buraya ata. rak canımı kurtafdı, Yeni ziyaretçiler, İstanbulun tarihi sima. ları idi. Sık #ik Avrupa müelliflerinin kitaplarında bahsi ge. gen bu binlerce canir kafile İstanbulun sokak köpekleri idi, Vamburi bunu şöyle anlatır: “Rahiplerin uzletgâhı ve o zama. KIZLAR lee Gel bakayım şöyle bir yüzü kuruş; nü göster... Memleketin. varisini|ğ ikinci ve öçüncüde 4 görmek büyük bir şereftir. 4; başlık yanı kesmeci; kan ve eşkiya relsi olduğu şundan anlaşılan adam, © kahkahadan sonra: — Delikanlı, dedi, senin, nuşanlara çok rastlâmiğ V mum ben. Her önüme çıkar” sini pahalıya satmak İf gok defa onlari olmaz, fazla söyletments — Yani. — İşkembesini deşeri* | Reis, böyle derken DAY lerinin içine bakıyordu. * yitte hiç korku eseri yO 0 da hayretle farketmiğt — Kaç kişi prens oldi dia etmişti. Gene bir kahkaha ati — Güreistanda da Pi bir şey yek. Davit, yarasına doku bi, derin bir iç çekti? (Devam önline ekli (1) Gürcüce zül VAKTİ“ N bis ij # Dp f hazırlatarak bindi ve o gece şehir- den uzaklaştı. — Simon, diyordu. Bu sana gok pahalıya mal olacak.. ... Karanlık bir gece idi. Gökyüzü, ay ışığı gizlemek için bütün bu- lutlarını onun peşine takmış gibi âdi, Davit, etrafını görmeden dolu” dizgin atını koşturuyordu. Dâr bir dönemeçte birden bü- yük çoban ateşleri yakmış bir B # / li ESEE, İZ vi df grupla karşılaşmıştı. Atının diz- a — ginlerini çekti. Fakat ne geri dö-| ABONE TARİFESİ yi mebilir, ne de onlardan See Me a di, çim Davidin tereddüdü çok #ürme-İ| #11. 3 Gi * 6 azlık 475 BRE Mala, — Heey.. Yolcu.. 1 yillik 0 İ ler, Tarifeden Balkan için ayda otuz kuruş Posta birtiğine girmeyi ayda yetmiş beşer medilir. Abone kaydını bildiri tup ve telgraf ücretinin. parasının posta veym ” yollama ücretini idare zerine Türkiyenin her posta mi YAKIT a abone Adres değiştirme 25 kuruştur. İLAN ÜCR / Ticaret ilânlarının “vi satırı sondan Itibaren falarında 40; iç say” Prens atından atlayarak kalaba lğa yaklaştı ve sordu: — Kimsiniz? Kalm bir kahkaha yükseldi? — Biz mi sana soracağız, yok- sa sen mi bize?.. — Siz de sorun, ben de.. — Öyle ise söyliyelim.. Biz bu dağların yegâne kâkimleriyiz.. — Ben de bu memleketin vari- EŞ fi FİLELİ, p si. Kalabalıkta kahkahalar yüksel- di. Kalın sesi ile bol kahkahaları nı esirgemiyen adam, Davide yak laştı. Omuzundan tutarak ateşe doğru çekti: Hf 4 Ez Davit, soğukkanlığını kaybet-iğ dır. meden yürüyordu. Adam devam etti: — Bu serin gecede niçin ateş yaktınız diye sakın azarlama. Isın mak için yaktığımız muhakkak. Şu karşiki köyün kuzuları çok se- miz olur diye duymuştum... Fakat bir türlü firsat bulamıyordum. Yolumuz düşünce kaçirmıyalım, renkli ilân verenlere indirmeler yapılır. Rı rım santim « satırı 90 TİCARİ MAHİYETTE © KÜÇÜK İLAN Bir defa 30, iki d defası 65, dört defası defası 100 kuruştur. ilân verenlerin bir & ” vadır, Dört satırı gesi” Kral Aleksandre'yi öldürüp tahtı o Genç hi gasbetmişti, Üçüncü Murat şârk seferini aç- tığı vakit Kârtl'de Birinci Simon Kral ilân edilmişti. Simon, Gürcistanr, harici düş- manlara karşı müdafaa etmek için yeni Kahet Kralı Levamin hemşi- mişti, Kral, Karamazof — Ama; sir bana İvan Fiyodoroviçe pek hürmet ettiğinizi söylemiştiniz. — Evet, lâkin bana bir arsız muâ melesi yaptı. Benibir asi sanmakla aldanıycr... Eğer param olsaydı, çoktan onlardan ayrlırdım. Moskovada içkili bir fikdnta açar mis gibi geçinirdim. Be nim fena bir aşçı olduğumu söylüyor- lar. Fakat ben, bütün Rus Jokantacıla- rından daha nefis yemekler yapabili- rim. Dimitri, Bir uşak kadar kabadır. Böyle olduğu halde kendisini yüksek görür ve kontlarla düello etmek heve- sine düşer. Halbuki onun benden fazla nesi var?. Mari Lâf olsun diye: — Düells,sçok meraklı bir şey her halde! Dedi. — Meraklı şey mi? — Evet... Hele genç zabitlerin bir güzel kız işin karşt karşıya geçip ta- banzalarını çekmelerinde korkun; bir caba var, Ahı eğer bu düeliolarda ka- di — Ne var Davit, bana bir söy- liyeceğin mi var? — Evet, hem çok.. Yahut bir tek. . Simon gülerek cevap verdi; — insan kardeşi için bir tek şey değil, birçok şey yapar. — Kaideşin mi?.. sonra tamamiyle kendini kaybet- madan genç kızı kucaklayatak © dasına götürdü. Yatağa — Nen var sevgilim, niçin böy- le oldün?.. Yazan Dostoyevski Çeviren: Hakkı Sühan Gezgin "> 78 dınların da şahitlik etmesi mümkün ok © kız son sözü söyledikten Davidin yüzüne bile bak-| Anadolu 8: tadı. zaklardan | Kardeşler saydı!... — Karşıdan seyretmek kolay, fakat namluların karanlık ağızlarını kendi göğsünüze dönmüş görmek çok fena... Hemen eteklerinizi toplar kaçarsınız. — Ya siz?.. Siz de kaçar mısınız? Smerdiyakov cevap vermeğe tezen- zül etmedi. Tekrar kitarasının tellerine dokundu. Havada birkaç mizrap nağ- mesi uçtu. İnce sesle okumağa başlı- dı İçim istemediği halde Buraalrdan uzaklaşacağım Hayattan tat alacağım. Payitahta yerleşince, Hiç bir şey beni üzmüyece'k Hayır, hayır hiç bir şey ürmiyecek Bu sırada bir aksilik oldu, Aliyoşa aksırdı. Bahçe kanapesindekiler, sustu Jar. Bunu görünce Aliyoşa kalkarak enlara doğru yicüdü, Smerdiyaov, iki dirhem bir çekirdek, takmış takıştır- nın büyük ricalinin hapisanesi olmuş olan ada 1910 se: , li mesinde Istanbul köpeklerinin mezarı olmuştur. Bu hayvanlardan bin- lereesi bu kayalık yere atıldı ve sanayide kullanılmak üzere parçalandı. Köpeklerin havlamaları o kadar şiddetli idi ki, ahilinden ve Adalardan işitilmekte idi.;, Bana öyle geliyor ki eoinümenların vaveylâları daha w. duyulabilecek, mıştı. Saçları pomadalı, maşalı ve fotin- İeri parıl parıldı. Kitarasmı yanına koy muştu. Sahnenin madamı tolünü, kulü- be sahibinin kzı oynuyordu. Çirkin biz kız değildi. Arma yüzü pek yuvarlak ve hafif çilli idi, Arkasında pek uzun etek- Mi açık mavi bir fistan vardı. Aliyoşa, kendini elinden geldiği ka- dar tutarak, sakin bir sesle; — Kardeşim Dimitri ne vakit gele- cek? Diye sordu. Smerdiyakovla, nazenini yavaşça ka- napeden kalktılar. Smerdiyakov, telâş- sız fakat içinde biraz kibir sezilen bir eda ile; — Ben Dimitrinin gardiyanı değilim, dedi, Gelip gidişini nereden bileceğim... Aliyoşa kısaca: — Sizden yalnız bilip bilmediğinizi sormuştum, Dedi, — Nerede çlduğunu bilmiyorum. Hem bilmek de istemem. — Ağabeyim, bana demişti, ki siz, evde ölüp bitenleri gelip ona söylüyor ve Groşinikaya dair haberler getiriyor- tuşsunuz. Smerdiyakov, hiç renk vermiyerek gözlerini ona kaldırdı: — Kapiları bir saat evvel ben sür- meleğim. Buraya nasıl girebildiniz? — Duvardan atlağım.. Siz Marya, e- vinize böyle girdiğim için beni affedi- # cim var,. niz. Kardeşimi görmem. pek lâzımdı. Çok acele ediyordum. Onun için böyle yaptım, Kız,, bu bitaptan pek sevinerek: — Aman efendim, baddimiz mi? Di- mitri Piyodozeviç de hep oradan girip şrkar, Hattâ odaya yerleştiğinden habe- rimiz bile yoktu bizim, — Onu arıyorum. Görüşmemiz lâ- zım. Şimdi nerede bulunduğunu bana söyliyemez misiniz? Ona ait çok mü- him bir meselenin halli lâzım geliyor. Genç kız; — O, bize gideceği yerleri söylemez. Diye kekeledi. — Burada misafir bulunduğum hal- de ağabeyiniz beni bitmez tükenmez sırgulara çekiyor... Evde neler olu- yor? Kimler girip çıkıyor?, Eğer söyli- yecek bir şey bulamazsam, öfkelenip parlıyor. İki kere beni ölümle tehdit etti. â Aliyoşa şaşakalmıştı: «— Hiç böyle şey olur mu? — Bundan çekinir mi sarırsınız?... Daha dün, siz de kendi kulağımızla işi mediniz miydi?.. Dururp dururken: “Eğer Groşinikanın gece morokla bir- leştiğini duyarsam, bana bunu haber vermediğin için seni tepelerim.,, dedi, Ondan ödüm Kopuyor, Eğer çekinme- sem, pokse başvuracağım. Genç kız ilâve etti: — Benim de yabanö'lara ihtiya- Alevlerin ışığı karşısında koca- man korkunç vücudü meydana çır Hödim., fazla satırları beş kurs” Davit atıldı: sap edilir. — Demek siz buraların da ya- Hizmet kupond bancısınız?.. . © küçük ildn tarifesi — öyle, indirilir. Mİ, Vakıt hem doğrudi gi — 'Nedeâğ, ya kendi idare yerindö# kara caddesinde ” altında KEMALİ j Nün Bürosu eliyle eder. (Büronun içlel* — Geçen gün de; “Seni bif döveceğim!,, demişti, Aliyoşa: 3 — Belki şaka söylemiştir rürsem, bu meseleden de rim, Sözleriyle onları teselli et. Smerdiyakov düşlündüktet — Size yalnız şunu söyl. Beni bugün buraya İvan g9”. mitriyi Gül sokağındaki P aradım. Ev sahipleri ağı? Bun çıktığını, dâha gelm vakit geleceğini de bilm lediler, Hiç bir yerde bula buki İvan, onu gazinoda yor. Ben, bunu haber mitri, kayıplara karışmış. luğa gelmedi; şu Belde Ben de korkudan ortaya © Çünkü o, en kilçük bir 2a öldürecek. Aliyoşa: — İvan, Dimitriye va mu verdi diyorsunuZ? Diye tekrar sordu. — Evet! — Şu Meydan gazino” — Evet! i — Pek mümkün... Tef” Smerdiyakov hemen gil — Allah aşkına beni

Bu sayıdan diğer sayfalar: