15 Şubat 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

15 Şubat 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Rg ge ge a MP ig e ea —VAKIK Lee İçlerinden beğendiğin (birisini alırsın. Kaç gün istersen beraber yaşarsın, sonra beğenmedim diye geri verirsin, Ben de gene onu bir başkasına satarım. —Peki bundan ne çıkar ?, — Bu esirler kız olmadığı için kimse hediye almaz. Gönül eğlen. dirmek için alır.. Biz de satarken öyle satarız. Siz karıyı başka ye- re bıraksanız o gene bana gelir. Çünkü benim malimdir. Aldrğim düşkün biri de değildi. Onun ys- paranın yarısını ona veririm. Ka” gâne arzusu şaraptı. İstanbulda muna uymak için böyle yapıyoruz. kadın bulmak en kolay iş olduğu Ama şimdi şevketlü padişahımız halde bir gün bile karar vererek kadınlı eğlence tertip etmemişler. di. Tesadüf olunca kaçırmaz, eğ. lenirler, fakat ikinci gün aramaz- lardı, Dayı, ikinci günde İlikonun gelmediğini Peykenin altından kadının yüzü: nü de görememişti, Eğer bu kadın tüccarı kadını tanısaydı, onu bul- mak için elinden geleni yapardı. Akşam olmak üzereydi. Galata meyhanelerinden birine girdi. Üst- üste birkaç maşraba şarap içtik- ten sonra Arapcamiine doğru yü- rüdü, Sonra dönerek bir kayığa atldı. Yenicamiin önünde Karaya çıkarak gezinmeğe başladı. Hava tamamiyle kararmış, et. rafta kimseler kalmamıştı. Day: düşüne düşüne geziniyordu. A» yakları hiç odasina doğru gitmi- yordu. Odada yapayalnız ne yapa câktı, Kiminle konuşacak, kime dert yanacaktı, Yalnızlığın acı içine çöktü. Kimsesiz olmanın son suz âzabın: duyuyordu. bir ferman çıkardı. Kartların &tir ticareti yapamıyacaklarını bildir- di, Bunun için işimiz güçleşti. — Demek bu ticareti bırakacak sınız! — Bırakır mıyım hiç.. Ben bu yaştan sonra ne yaparım., — Kanuna karşı durmak olur mu?.. — Karşı durmayız.. Kızlarım kullanaack bir erkek arıyorum. Onun için seni aradım, beğendim. — Beni mi,. Ben mi kullanaca- ğım senin kızlarını.. Kadin gene kahkahalarla gül dü: — Yok, dedi. Sen bir şey yap- muıyacaksın. İstediğin kızlarla gün geçireceksin. Para da alacak- sın.. İşleri ben yapacağım. İsim senin olacak.. İliko birden: — Beni uygunsuz kadın tücca- tı mr yapmak istiyorsun cadı ka- rı? Diye köpürmek istedi, Fa- kat kendini tuttu,» Sanki şimdi yaptığı iş ne idi, Kadın sordu; — Bunda senin hiç bir zararin olmaz.. Hem eğlenirsin, hem pa- ra kazanırsın. Nasıl kabul ediyor musun?,. — Ederim ama, benim İstedik- lerimi verebiledök misin?,, — Ne istiyorşun?.. — Onu kızları gördükten, ne kadar kazandığımı anladıktan son para meraklısı değilim. Kızlar hö şüma giderse belki pâradaak- Bir taraftanda: müm... —— “ ç — öyle ike bu akşam syn “gidelim. Seni akşam ezanında bulunmaz, diye düşünüyordu. Karanlıkta bir ses : — Kim ©?.. Diye gürledi. Dayı ne cevap verecekti, Kim- di?2.. Neci idi?.. İşi gücü olmıyan bir serseri. Tehlikeli bir mıntaka- da dolaşmanın doğurabileceği ne. ticeler kafasına üşüştü. Düşünme tersane iskelesinde beklerim., İliko ile ihtiyar kadm odadan berâber çıktılar. Dayı, arkadaşi- nin bu hiç akla gelmiyen işe girdi. ginden canı sıkılmıştı. Hem ken- disine danışmadan iş yapıyordu. — Bakalım, 'bana bahsedecek mi? Diye söylendi. Tliko o gece hiç görünmedi, Da- di. yı, meraktan sabaha kadar şarap İğerek 'uyumadı. Acaba arkadaşi- m başına bir felâket mi gelmişti. den: birlerinden ayrılmamışlar, hep be Biber gezerek beraber eğlenmiş- İrâl: Sonra iliko öyle sefahate Düşüncelerine da'mış, nereye gideceğini düşünmeden yürüyen Dayı, kendine geldiği vakit At- meydanı önünde dolaştığını gör- dü Bâbıhümayün önünden yeniçe. rilerin sesleri geliyordu. Birer göz gibi ışıklar parlıyordu. Dayıyi ürpertti. Askerlik günleri- ni hatırladı. Bâbıhümayfin önünde ra söylerim. Ama kork ço yapılan kanlı bir nümayiş gözü- nün önüne geldi. — Bir yolcu.. Diye cevap ver Bir gölge zerine Boşluğu dolduran kiranlık, nin silâhlı bir Yeniçeri olduğunu © İstanbula geleli bir tek gün bir. gizleyemiyordu. — Gece yarısı ne ariyorsun?.. — Yolumu kaybettim... — Yabancı mısın?., 'NİYAZI /MAZAN: KAFKAŞ KIZLARI AHMET lie görünce telâşlandı, Bu hal, netle İçer, geliyordu ele» İmei — Şimdi halime gülüyorsunuz, fa. kat aradan zaman geçince beni takdir edeceksiniz, — Yılların geçmesine üzüm yok. Şimdiden sizi takdir ediyor ve elimi u- gatıyorum. Çünkü candan konuşan bir haliniz var, — Yök, yok bu lütlunuzu sonraya bırakınız. Uslanıp kusurlarımdan kur- tularak affınıza lâyık olduğum zaman mükâfatını verirsiniz. Eve döndük. Şahidim bütün yol bo- yunta horurdandı durdu. Ben de be- yuna onu kucaklayıp öptüm. Meseleyi haber alan arkadaşlarım hemen toplan- ârlar. Benim yaptığım işi muhakeme ettiler ve şu hükmü verdiler: Ki — Askerlik şerefini lekelediği için istifa etmelidir. Aralarında beni müdafaa edenler de vardı. Birkaçı birden: — Cesaretinden şüphelenmeğe hak- kımız yok, Madem, ki kurşuna kası gözünü kırpmadan durdu, — Evet ama, öteki atıcılardan kork Karamazof Kardeşler Yazan: Dostoyevski Zerizem Hakki Sab Gezgin mm 96 tuğu için af dilemediği ne malüm?. — Eğer korksa idi, o da ateş eder, hakkını kullanır, belki de hazmını öl- dürürdü. Halbuki o, cömertçe silâhını elinden fırlatıp attr... Hattâ isterse has mının bir el daha ateş edebileceğini de söyledi. Hayır, işin içinde korku falan yok; Gahiba meselenin ruhunu biz kav rayamıyotuz, Ben, bir kenarda sessizce ba didiş- meyi dinliyordum. Nihayet dayanama- dım ve dedim, ki: — Sevgili dostlarım, kahraman ar. kadaşlarım. Şu istila kâdisesiyle boşu- Da yorulmayınız. Çünkü ben, sizin hü- kümleritizi beklemeden onu daha bu sabah Harbiye Nezaretine göndermiş bulunuyorum. Kabul edildiği dakika- da bir manastıra gireceğim. Bunu duyunca, hepsi kahkahaalrla gülmeğe başldılar ; — Şunu önceden söyleseydin a.. Ar- tık her şey anlaşılıyor. Bir papaz kak kında elbette ki biz. hüküm vereme. yiz. gelir miyim?., Nöbetçi asker, Dayrmın tam ya- nına yâklaştıktan sonra baştan ayağa kadar süzdü; — Pek yabancıya benzemiyor- dan sam Tatilden istifade ederek Yimaniş dönmüşlerilir. Resmimiz talebele — Yabancı olmasam buraya sun, gel bakalım, kim olduğulu biz anlarız. — Nereye gideceğiz. — Bostancıbaşına, — Bestancıbaşma mi, ama be. nim. — Ha.. Demek Bortancıbaş»- Tarihten bir yaprak: Cambazlık İstanbulda bir tek üstadı kalmıyan sunatlardan biri de cambazlıktır. Avrupada hâlâ çok rağbet görmekte ve sahne- olan cambazlığn bizde tarihe karışması eld. haldir. Tarihin “Şubedebaz,. diye kaydettiği Türk cambazları mühim maharetler gösteriyorlardı. İşte bu oyunlardan bir kaçı: Çember oyununda bir çemberin içine, dışma, etrafıma fin. canlar konulür, cambaz uzaktan atılıp havada balık gibi sü, Züldükten sonra bu çemberin içinden geçer, bir tek fincana çarpmazdı, Bazan çemberin etrafına bıçaklar sokulur ve cam. baz bu keskin bıçakların arasma da eyni şekilde atılır, mu- vaffakıyetle geçerdi. Bu tehlikeli oyunun daha tehlikelisi de vardı, Çemberin arkasında bir &dam iki kılıcı aralıkla tutardı, Çemberden geçen cambaz, bu keskin kılıçlar arasmdan da ma, haretle süzülürdü. Cambazlarm çember oyunları pek çoktu. Bunlardan biri de şudur: Adam boyu bir sırığı bacak yaparak süratle koşmaya başlıyan cambaz, birden kendini fırlatır, kar. şısındaki gene bıçaklı çemberden geçerdi, İşte bir mumara daha: Cambazın iki eli, iki ayağı bağla. nır ve gözleri sikica kapatılarak bir zembilin içine konur, Zem. bilin de ağız kapatılarak dikilir, üstüne ayrıca bir peştemal sarılır. Bütün bunlar bittikten sonra meydana dikilen uzun bir $ırığın tepesine çıkarılarak bağlanm, Cambaz, hayret verici bir süratle bu bağlardan kendini kurtardıktan sonra sırığm üstün- de kahve ibriğinden fincana boşalttığı kahveyi kemali sükü. Cambazlar, bunlara benzer daha bir çok ve ker biri cid. den bir maharet olan nNumarâlar yaparlardı. Türk cambı nm mahyoluşu, cidden zıyadır, —as fana giden Ünit birlikte gösteriyor Diye bağırışiyorlardı. Ama, hiçbiri, Battâ en büyük bir şiddetle aleyhim- de yürüyenler bile yumuşamışlardı. Ba na sevgi ve hürmetle (bakıyorlardı. İs- tilam kabul edilinceye kadar bu tatlı şâkalar sürdü. Nerede karşılaşsak: — Eh, nasılsın bükalım koca papas? Diye takılırlar, nazik bir sözle gön- lümü almağa can atarlardı. Kararım- dan ötürü üzülüycrlar ve: — Canim, vazgeç şu işten... Manas. tırda sen ne yaparsın?,. — Cesur adamdır. Düello meydanın “ğa kendine doğru uçan kurşunu du- daklarında tatlı bir gülüşle karşıladı. Hasmının canını bağışladı. Mutlaka mukaddes bir ruya gördüğü işin böy- le yapmıştır... Muammanın düğümü He pişte bu ruyanın içindedir. Diyorlardı. İş kasahâya da yayılmıştı. O vakte kadar halkın bütün dikkatini üstüme çekmemiiştim. Her aile beni dostça kü but ediyordu. İşte o kadar. Fikat bu işten sonra herkes beni kapışmağa baş lamıştı, Benimle şakalaşanların gözle. rinde sevgi parlıyordu. Dilelloden ötü- rü cezaya da çarpılmadık. Çünkü has- mum bizim Gencrâlin yakın akrabasın- dandı. Ortada dökülmemiş bir kan'da bulunmadığı için hâdise, örtülüp ka- panmıştı. Akşamlar: bir salonda topilaştık ir, bilhassa kadınlar etrafımı alırlar ve ite talebeleri ri Afinada Yunanlı talebelerle| tanım.. dan korkuyoreun., #yis mi?., iğ — Ben kimseden korkmam.. — Yürü öyle ise, Yürüdüler. Bâbihümayün de yeniçeri arkadaşlarına seslen- di: — Bir yabancr!.. — Anlarız şimdi. Dayı sodu: — Sârhoşluk suç mu?,. — Suçun en büyüğü. Diye mırıldandı. Birkaç adım daha yürümüşler. di. İlerde bir hareket oldu, — Raziye Kalfa. — Raziye Kajfa.. ortada bırakmıştı. Dayr, ne Gelenler, tam kendisinin de durmuşlardı. Bir kadın sesi: — Ağa sen misin?. Diye soruyordu. Dayı: Bir yâabancıyım?... — Yabancı mı). — Demek sarhoşsun?.. — Sarhoş da değilim. — Tüccarlığım da yok.. Yeniçerilerin: — Raziye Kalfa. Diye önünden kaçtıkları tan ayağa kadar süzdü; — Ne iş yaparsın peki?. sordu. — Peki benimle gel.. döndü: azlığı. SİLME e La İs Dayı evvelâ derin bi Demek ölüm veyahut daya! İikesi kalmamıştı. — Senin âdın ne?. dı, — İstanbulda hiç mi bir erkekleri de benimle alâkadar olmağa © mecbur ederlerdi. Onların en çok me. rak ettikleri gey, benim; — Birimiz, hepimizin suçundan mes sulüz. * Dememin sırrı idi, — Hepimiz için birimiz neden ve nasıl mesul tutulabiliriz? Meselâ sizin günahınızın cezasmı niçin biz çekelim? Diyerlardı. — Niçin mi?.. Dünyada biz kimbilir pe vakittenberi yalanı gerçek diye ka“ bul ediyoruz. Bakınız, işte ben, öm- rümde bir kere Tühumu çırçıplak orta- ya attım. Hepiniz halime gülüyorsu. nuz, Hem sevdiğiniz kalde, Evsahibi hanım gülerek: — Sizin gibi bir adamı sevmemek kabil mi? Dedi. Salon kalabalıktı. Arkadan an- sızın biri ilerledi, Bu, düellomüza #ebep olan kadındı. Önümde durdu. Yerlere kadar eğilerek; — İzin verirseniz, ben alay etmek. ten pek uzak, derim bir samimiyetle si- 26 hürmet beslediğimi ve yaptığınız işin büyüklüğünü anladığımı herkesin huzurunda söyliyeceğim. Dedi. Peşi sıra kocası da gelerek el- erime sarıldı, Sevginin mihrakt olmuş- tum, Bu sırada mitessir bakışlı bir ada- mında bana yaklaştığmı gördüm. Ta. nımryordum. Ömrümde onünla bir tek söz bile konuşmamıştım. — Yoksa bir sarhoş mu?.. Yeniçeri” dişlerini gıcırdatır gi- halinde sesler gelmeğe başladı; Dayıyı yakalayan Yeniçeri de kendine çeki düzen vermeğe çalı- şarak bir kenara çekilmiş, avın: cağmı şaşırmıştı. Orta yerde dur- duğu yerde kaldı. Yakalşmakta o- lan iki gölgeye bakmaya başladı. — Ben Ağa filân değilim, dedi. Yabancının saray kapısı içinde işi ne?.. — Beni yolumdan çevirdiler.. — Kadın tüccür: mis? tam Dayımın yanma gelmişti. O- nun cüsseli vücuduna baktı, Baş- — Hiç bir iş de yapmam. Raziye Kalfa yanındaki adama — Şucca bizi yalnız bırak.. ii nefes aldı. Çünkü bir kadının yanında idi. Kadının kendisine alâka gösterdi- ği de aşıkârdı. Sarayda nüfuzlu ol duğu yeniçerilerin ondan kaçma- ları ve yanındaki adamın “Sulta. nım,, demesinden anlaşılıyordu. — Bana Dayı derler Sultanım.. Eskiden Mustafa imiş, ama ârke-| daşlarım. Dayı dediler. Dayı aj. mıyorsun? Nasri geçiniyorsun,. — Benden herkes korkar Sul- (Devamı var) VAKITİ önün- ABONE TARİFİ Memleket “ içinde p Aylık 05 ii Ğ 8 aylık 200 gi İİ 6 aylık 05 ği 1 yıllık 90) Tarifeden Balkai için ayda otuz kuru Posta birliğine giris! ” ayda yetmiş beşer kura medilir, i Abone kaydını b8TÜĞ tup ve telgraf eri y parasının posta veyâ * 8 yollama ücretini idsr€ zerine alır, Türkiyenin her posfa VAKIT a abone WE gi Adres değiştirme 25 kuruştur” İLAN CERETLEİ >) Ticaret ilânlarının “of salıri sondan ilibarei gi falarında 40; iç |) kuruş; dördüncü #85 ikinci ve üçüncüde 2 4; başlık yanı kı dır. Büyük, çok devami e reakli ilin verenlere ş indirmeler yapılır, Heft rın santirm » satırı > TİCARİ MABİYETTE ii KÜÇÜK İLANI Bir defa 30, iki del 4 defası 65, dört defasiğ. defası 100 kuruştur. gi ân verenlerin bir . vadır, Dört satırı geçti fazla satırları beş E N sap edilir. Hizmel o kapona j küçük İlân tarifesi d indirilir, ii Vakıt hom doğruda ya kendi idare yerini 9 kara caddesinde VİN ir altında KEMALEDD”. Mİ İlân Bürosu eliyle eder. (Büronun telefo “aj va 20,38 şir & da: Bir” KOMEDİ KISMI: — ve Gece: YANLIŞLIKLAR #Z| Y, TURAN TE » pa 4 | Ses Kraliçe b. İ Yüceses “ / Erluğrut Sadi Tek ve * gi KAYNANANI (VodfÜ Fısıltı yapa- önün. ÖZAEBURMESE SELE EE SİLE vam e e - 4 kadın, « diye ŞEHİR la 15.279 kk teh- EMEA dt Juliya Joe büyük ALEMDAR Sİ 1KI FİLM 1 — Şeyhin as 2 — Napoli şa” —- ——— 4 iş yap © il ESRARLI MISAFIR >. İS A OE e —B— 2 Bu adam, kasabada çoktan A i himce bir işin başında bu” Herkesin hürmetini kazanı" le meşhur olmuş bir zengindi yük paralar harcayarak, bir ile, bir yetimler yuvası yap” Tümünden sonra, çıkan kâği ee Vİ türlü daha birçok hayırlı iyi da anlaşılmıştı. 4 Eli yaşlarında kadar vari sert ve yalçındı. Pek az Ka On sene evvel evlenmiş. GE ki hibi olmuştu. Karısı, herüf kadindr, z 8 Ertesi akşam, evimde YP yö türürken, kapı açıldı ve onun gördüm. z Şunu söyliyeyim, ki * daki verdiğim gün eski erimi y Mİ mirberimi kıtaya gönder gf gf kadının apartımianında ei muştum. Zaten olup vi " sonra artık nelerim Ans / a A ö> > iü bakacak halim yoktu. Hİ gif Mik telâkkileri tamamiyi? Kel mâm'ş ve dünyanın €* Şe i tinden bir ayıpmış gibi “ ayi g Esrarlı misafir, kapıy” (Deva

Bu sayıdan diğer sayfalar: