26 Haziran 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 11

26 Haziran 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gT Dünkü profesyonel güreşler | Kara Ali Habeşlinin, Mülâyim de Polonyalının sırtını yere getirdi & Mülâyim — Polonyalı güre (Baş tarafı 6 ncwda) için mahkemeden karar Rakibi Babaeskili İbra - YA Freştanof gelmediğin - Ak, “kfnen galip addedilmiş - ( Phıon)'ıİı pehlivan kısa ve © Boylu yumuşak etliydi » | ise, şişman olmasına raj ç “Oskoca kafası ve iri vü -| , Ve insana ürküntü veri -| ge Polonyalı Mülâyim, Ha M Kara Ali ile güreşecekti çh *kdim merasiminden sonra I. e başlandı. Her zaman e edilmesine rağmen bu de hâlâ 4-4 boylu minder ' den vazgeçilmemişti. Fa & sefer ring de yoktu, ye- yi"!lmıg talaş üzerine eski *İken bezi serilmişti. | BİRİNCİ GÜREŞ | dakikalık iki devrelik gü - Adapızulı Servet ile Beşik- Mustafa arasında yapıldı. & li Mustafa daha atik aha teknik güreşmesine rağ Dir türlü kuvvetçe faik o -| &Weti türlü — oyunlarına » yenemcdi. sonlarına doğru açılan OŞ Polonyalı güreşlen sonra baygın bir halde bi bir hayli ezip yuvarladıktan|yalı acısmdan minderi yumruk-|derek yerleşmiştir. Kendisi müs onra yendi, alkışlandı. luyor: MÜLAYİM - DİYESVİSKİ | Nihayet mühim — güreşlere sıra gelmişti. Mülâyim ile rakib — Of, of, diye bağırıyordu. Bir dakika kadar bu vaziyet - te bağırıp durduktan sonra Mü. lâyiza öteki kolunu da yakala - |tutuşta yavaş bir pehlivan oldu- Polonyalı sahaya geldiler. Minder hakemi Sami Kara - yeldi. Güreş başlamadan evvel | Mülâyime, maçın — yenişinceye kadar yapılacağını söyledi. hoparlörle halka bildirildi ve düdük çalarak maç başladı. Mülâyimin, ancak boynuna kadar boylu, Polonyalı, daha ilk mağa uğraşıyordu. İşte bundan istifade ederek birdenbire kaçtı, kendini minder dışına attı, ağrır yan kolunu oğuşturup — duru * yordu. Polonyalı artık sersem olmuş Mülâyim tamamen hâkimiyeti ele almıştı. Mülâyim, bir ara güzel bir U-|şarma ile Diyesviskiyi altna al- ğunu belli etti. Fakat _hunn Tağ- | dr. Fakat ne çare, minder çok men Mülâyim pek ihtiyatlı gü “|küçük ve şimdi minder kenarm- reşiyordu. Bir ara bir çelme at-| 4 “öiler, Hakem düdük çaldı. tı, tutturamadı, ayakta itişip du| 35 inci dakikada Mülâyim o- ruyorlardı. Polonyalı bir o)'şırşln yun yapayım derken kendi ken- Mülâyimi altına alarak rakibi *| y yere düştü. Bir - saniyelik * hâkimiyeti ele aldı ve Gfayı bir hayli hirpaladık -| bnl'l hükmen galip ilân e - ; b İ ABACI MEHMET - ÇA:- TALCALI RECEP Tabacı Mehmet, Çatalcalı| VP güreşecekti. Pehlivanlar| 48 gelince bir kahkahadır Ç4 çünkü arabacı Mehmet| v'üden 10 kilo daha hafif ve “Zayıflu. Fakat bu güreş “hüşe aldanma,. hakikatini | d ortaya koydu: | , K t Mehmet güreş başy $lamaz atıldı. Yılan gibi gİ ı;:k Recebi hemen altıma al- ? sürü oyun tatbikına gi - &e başladı. tbacı Mehmet, kendisin - b_*l misli fazla görünen ra - *i yerden yere vurup başı T 'f'"ünd.en attıkra halk ken - ç Sılginca alıkışlryordu. *tep, birinci devreyi zor bi- " İkinci devrede artık mağ- te razı olmuş gibiydi. Ni- d arabacı Mehmet bir. ara Si güzel bir sarmaya aldı yere getirdi. Halk bu li güreşten pek memnun * Arabacı Mehmedi: Yasa, diye alkışlıyordu. 'MAIL - ROMANYALI , MEHMET tarlınm — kardeşi — İsmail, Sayalı Mehmetle karşıla - g t. Heriki pehlivanın da “Olduğu daha kapışır kapış- anlaşıldı. Romanyalı daha '&tli, İsmail ise daha oyun- Kötünüyordu. 20 dıkiknyıl Ütevazin bitiren güreşçiler 170 ilân edildiler, | SEYİN - SÜLEYMAN Z'vli eğlenceli geçen bu gü- .,.;!ı Yamalı Hüseyin adlı Si rakibi Süleymanı, adeta v nin kafasını kleye almağa çalış" tı. Fakat Mülâyim kurtuldu ve akabinde bir suples yaptı, fa -| kat tutturamadı, Polonyalı ga - yet kolay bir Hareketle" kalktı. | Şimdi güreş, yine ıyık&ı» devımi ediyordu. | Mülâyim, yavaş yavaş açılı * yor, artık oyun tatbikına başla * dı. Polonyalı rakibinin pek ya- bana atılacak cinsten olmadığı- nı anlayınca daha dikkatli çalı | şıyordu. Güreş, yine yavaşladı. Mülâ: yim daha çok rakibinin sinirle - ri ile uğraşmak yolunu tuttu, kafasına dokunuyor, dışarı çı kınca kolundan tutarak - içeriye sokuyordu. Her iki güreşçi de 20 dakika: yı geçmesine rağmen güzel bir oyun tatbik edememişti. Kor - kak güreşiyorlardı. Bir ara Mü. lâyim taarrıza geçti. Kafakol yakalıyor, Polonyalıyı sarsıyor" du. Etraftan Mülâyimi teşci e * dici sesler de eksilmiyordu. Fakat Mülâyim bir aralık ye re düştü. Polonyalı üstte Mülâ. yim altta pusu kurmuş bir vazi- yette bir iki dakika beklediler. Polonyalı Mülâyimi — eziyordu. Güzel bir kle takmak isterken Mülâyim ayağa kalktı. Artık her iki güreşçi de seyir: ciler gibi güreşin yavaş olma - andan sinirlenmişti. Mülâyim, yine Polonyalıyı — kızdırmağa başladı, başına tokat vurdu. Po: lonyalı hakikaten kızdı. Hake * me göstererek Mülâyime atıldı. O da başma bir tokat vurdu, fakat gafil avlanmıştı. Mülâyim bu fırsattan istifade ederek al - tına aldı. Lâkin minder kenarım" da olduğu icin yine ayakta baş- ladılar. Mülâyim, birdenbire Polon - yalınım arkasına geçip belinden yakalamak istedi. Fakat Polon: yalı çevik bir hareketle kaçın * ca ayağından tuttu. Polonyalı kaçıyor, Mülâyinı | içeriye sokmak istiyordu. Baca- ğinı bnakmadı, minder ortasın altına aldı, şimdi bakalım bir| oyun tatbik edip yenebilecek miydi? Meraklı geçen bir beş dakikadan sonra Mülâyim raki- tuş vaziyetine gelmişti, ki dön- dü, Polonyalı şimdi üstte çalışr yordu. Fakat hiçbir oyun yapa- mıyor, ber ikisi de dinleniyor - lardı, Seyirciler! * — Yorgan getirelim, — Ninni söyliyelim, diye ta- kılıyorlardı. 10 dakika kadar dinlendik - ten sonra kalktılar. Artık Mülâyim, katf neticeyi almak için sert bir taarruza girişti. Polonyalıyı yerden yere vurmağa başladı. Bunun neticesini de hirkaç dakika sonra aldı, yerde yatan Polonyalının sol ayağını yakala dı, ayağı ile de şiddetle beline bastı, Polonyalı birdenbire: — Ah, diye bir çığlık kopa - rarak, döndü, sırtüstü yattı. Mü lâyim de boylu boyuna üzerine abandı. Üç saniye sonra düdük çalıp, Mülâyim alkış toplarken Polonyalı hâlâ olduğu yerde yat maktaydı. Neden sonra döndü, yüzükoyun kapanıp inlemeğe başladı. Mülâyim ise ayakta ba- şını sallayıp duruyordu. Her ikisi de halkı selâmlayıp giderlerken, Polonyalı tam bal- konun önünde birdenbire yere yıkıldı, bayıldı. Etraftan koşu - şuldu. Masaj yaparak — ayıltıldı ve koluna girilerek dışarı çıka - rıldı. Giderken belini — gösteriyor, Mülâyimin, belini incittiğini ve ancak bu sayede yendiğini an - latmak istiyordu. Fakat ne çare ki güreş nizam namesine göre Mülâyimin ha- reketinde bir aykırdlık olmadı - ğandan itirazını kabul ettireme. KARA ALİ - TAFARI Günün en güzel müsabakası Kara Ali ile Habeşli pehlivan arasında oldu. Habeşli koşaradım — sahaya zıktı. Bembeyaz dişlerini güne 1e karşı açarak halkı selâmladı, Bornuzunu bir tarafa attı. Sim- siyah vücudu ile halka bakarak beklemeğe başladı. Habeşliyi şöyle takdim etti - ler: — Habeşistanm Adisababa şehrinden olan Kasım Tafari ile oynıyan bir çocuk gi-/biniz kolunu yakaladı. Polon -İişgalden sonra Romanyaya gi- lümandır. Bundan sonra Kara Ali o her zamanki mütevazı ve sevimli hali ile göründü, sırtından bor - nuzunu çıkarınca Habeşlinin yanında bembeyaz bir adam ol- duğu anlaşıldı. Hakem Sami Karayel de sahaya geldi ve bu sırada halk arasından birisi da * yanamıyarak bağırdı: — Habeş kara; Ali kara; Sami kara; bari Alinin şansı ka: ra olmasa! Stadyom kahkahadan inli » yordu. 6 dakika böylece geçtikten sonra hakem Cemal ho;?ır!ör başına geçerek, Kara Alinin id- mansız olduğunu ve güreşin 15 er dakikalık üç devre olmasını ileri sürdüğünü bildirdi. Bu Ha- beşe anlatılınca, itiraz etti. Ro mence: — Yeniıin:;y;;e kıduı e nâleni : inceye kadar, diye söylendi. WH;’E ga bir taraftan Kara A- liye: Y'_ Korktun galiba, aslanım, diye bağırıyordu. Bu hal Kara Aliye dokundu. — Eğer kırk beş dakikada yenemezsem temdit edilsin, de- di ve buna karar verilerek güre- şe başlandı. Düdük çalar çalmaz, Habeşli süratle minderi dolandı ve bir temannadan sonra AÂliye saldır- dı. Halk bu harekete kahkaha * larla gülüyordu. Ali, hemen 2 dakika geçme mişti ki, güzel bir göğüs çapra” zı yaptı, Habeşli bir iki debelen dikten sonra fazla mukavemet edemedi, yere düştü. Fakat dı « şarı kaçarak kurtuldu. Habeşli de kendini göstermek 'çin fazla Deklemedi, Alinin kolunu yakalıyarak koskoca vücudu başt üzerinden attı. Ali az daha tuş oluyordu. Fakat minderin küçüklüğü onun da imdadına yetişti. Bu güreş birinciden hem zevk li, hem de daha çetin ve heye: canlıydı. e Artık her ikisi de oyun üstü. ne oyun tatbik ediyorlardı. Fa - kat Habeşli beş dakikadır yerde olmasına rağmen Ali bir şey ya pamıyordu. Fakat daha ağır bas mağa başlamıştı. Bir ara her ikisinin de e]lgi. ayakları karıştı, minder üÜzerin” de yuvarlanmağa başladılar. Bu sırada her ikisinin de birer sa - niye kadar sırtları yere gelmiş- ti. Ayakta güreşirlerken Habeş l birdenbire sertleşti. kolunun mırtı ile Alinin çenesine şiddetli Sir darbe indirdi. Ali iki adım 5teye fırlamıştı. Hakem düdük çalarak Habeşli. ye böyle kırtcı müsabaka yapma. masını söyledi. Fakat Ali kabul eder göründü ve 2 dakika sonra © da Habeşliye nefis bir kol dar. | besi indirdi. Habeşçli minderi göy. le gersam sersem bir defa dolaş. tıktan sonrat 11 — VAKIT 26 HAZİRAN 1939 Paşanın peri kızı (Baştarafı $ uncuda) Bir sabah arkadaşlar, beni karyoladan yuvarlanmış va- ziyette, baygın bir halde bulunca mütfü kimbilir ne geveze- lik etmiş olacak ki hemen o gün erkânıharbiyeden Selâniğe hareket emrini aldım.. Bütün ımararlarıma rağmen bir gece daha kalıp sevgilime veda etmeme müsaade etmediler.. Hemen o gün, arkamda en büyük aşkı bırakarak yola çıkmağa mecbur kaldım.. , Hasta değildim, fakat Selânikte tam iki ay beni garip bir tedaviye tâbi tuttular.. Islattılar, iğne yaptılar, yağladılar.. lüraz ettim, güldüler, bağırdım, dövdüler.. Tam iki ay her türlü işkenceden sonra beni serbest bıraktılar.. İşte o zaman terhis olundum.. Her halde bir kıskançlığa kurban gitmiştim. Peri kızına âşık olan bir hain bana bu oyunu oynamıştı.. Fa- kat imkânı var mı?.. O peri kızı yalnız bana âşık olmuştu.. Biz üç mehtaptık.. Trablusun üç mehtabı.. Biri sürüldü.. Ö- tekiler de muhakkak sönecekti.. Harp bitip herkes yerine döndüğü zaman bir gün Se lânikte müftü ile karşılaştım.. Evvelâ beni görmemezlikten gelip kaçmak istedi, fakat benim gözümden kaçar mı? He- men yakaladım.. Ondan malümat almak istiyordum.. — Anlat müftü, dedim.. Anlat.. Benimki ne yapıyor?.. Ona kimse kem gözle baktı mı?.. Onu bir sen tanırsın.. Söy- le bana, nasıl beni arayor mu?.. Söyledikçe, söylüyor, hatırladıkça coşuyordum.. Müftü masüm çocuk gözlerini yüzüme kaldırdı, avuçlarımda sarsı lan omuzlarını kurtardı: — Dur “Paşa”, dedi.. Meraklanma, anlatacağım.. Sen gittikten sonra ben onun hayatını tetkik ettim.. Zavallı gü- zel senin cazibene öyle tutulmuş ki.. Her gece, her gece gel- di, ümitsizce dolaştı; günden güne soldu.. Tabit ne olacak, nurundan mahrum olan yaşar mı?.. Sen ona hayat veriyor dun. Sen gittin, o da yavaş yavaş bir yağ kandili gibi söndü.. Günden güne süzüldü, bir gece artık görünmez oldu.. Bütün arkadaşlar, kışlada bazı, bazı nurlardan daha güzel bir kadın hayalinin dolaşmakta olduğunu söylüyorlardı. Bunun sırır nr yiniz sen ve ben biliyorduk.. Onlar bu hayalin, senin ca- zibenin esiri olduğunu bilmiyecekler paşa.. Zavallı peri kızı öldü.. Sen sağ ol paşa..." Bu feci hakikati mukadder bir akıbet olarak bekliyor” dum.. O tabil ki bensiz yaşamazdı. ; ... P AŞA..durdu“ Bir yudum su içti, derin bir nefes aldı: -— " İşte aşk budur., dedi.. Ben kendime böyle bağlar rim işte.. Sonra dişlerini sıkıp dudaklarını gererek garip bir şekil- de gülerek ilâve etti: — Bir de derler ki erkekler vefasız olurmuş.. Bir de bını baksınlar.. Aradan ne kadar zaman geçti, hâlâ mehtap ,görünce onu hatırlarım.. Aşk ölür mü hiç... gibi başını salladı ve akabında mukabele bilmisil olarak altıma aldığı Alinin boğazını sıkarak ne. fesini kısmağa girişti, fakat ha. kem bu sefer de ihtar edince a. yağa fırladı, itiraz etti. Kendisi. | ne romence bu kadar sert güreş. memesi bildirildi. Ve biraz sonra ilk 15 dakika bitti. 2 dakikalık istirahat devre. sinde Habeşli hakem heyetine müracaat ederek bir geyler söy. ledi ve tercilmesi hoparlörle hal. ka şöylece bildirildi: — Ben Aliye biraz dokununca halk bağırıyor, halbuki bu gü. reştir, bu harekeler de mubahtır. Ali vurduğu zaman ise herkes susuyor, ben de müslümanım be yahu!, İKİNCİ DEVRE İkinci devre başlar başla . maz, Ali hemen çapraza girişe .- rek Habeşliyi kaldırdı, yere at . tı. Fakat ah gu minderin küçük. lüğü., Yine güzel bir tuştan mah. rum kalmıştık. Biraz sonra Ali, sanki bunun acısını çıkarmak İs. ter gibi Habeşliyi yine yere vur. du. Kolunu yakaladı, Habeş bem. beyaz dişlerini sıkarak, gözleri . ni devirerek rkınıp duruyordu ve muvaffak ta oldu, kurtuldu. Alj durur mu, yine tuttu, at. tı, gimdi yerdeler. Her ikisi de bacak oyunlarına girişmiştiler. Başları biribirine aksi istika. mette olmak Üzere bacaklarını sıkıştırıyorlardı. Bu karmakarı . şıik hal bir kaç dakika sürdü. Ga. liba Ali neticeyi burada alacak, tersi döndü ve Habeşlinin karnı. na oturarak ayaklarını yakala . dı, Havaya kaldırdı, Habeşli ka. fası yerde, ayakları — yukarıda gırpınıp dürüyordu. Fakat bir tekme ile Aliyi fırlattı ve üstüne Ççıktı. Çok sürmeden yine alta düştü. 10 uncu dakikanm sonlarma — Peki, peki gürüşürüz, der'doğru Habeşli adam akıllı açıl. MUZAFFER ACAR mıştı. Alinin koltuk altlarından kavrayarak güzel bir salto yap - tı. Habeşli kendi oyunu ile sırtı. nin yarısı dışarıda olmak üzere tuş oldu. Ayağa kalkar kalkmaz Ali gü. zol bir oyunla minder ortasında altına aldı. Ezmeğe başladı. Ha . beşlinin omuzu yerde yine inle. meğe başlamıştı. Bu hal bir müd. det sürdükten sonra minder dışı. na kaydı, tekrar ayağa kalktı . lar vo ikinci on beş dakika da bitti, 8 ÜNCÜ DEVRE Ali bu devrede işi hemen biti. rivermek ister gibi şiddetle sal. dırdı. Fakat Habeş ince çıklık - lar atarak her oyundan kurtula. biliyordu ve Aliyl de biraz son. ra altma aldı. Kafasını ayakları altıma sıkıştırdı. Ezmeğe başla - dı. Ali müşkül mevkie düşmüş « tü. Fakat bu vaziyetten bir tak. la atarak kurtuldu ve daha yer. den kalkmaya fırsat bulamıyan Habeşlinin üzerine yüklendi, Ez. meğe başladı ve minder kenarına yakın bir yerde burgu ile sırtını yere getirdi. Fakat hakemin düdüğünden sonra ayağa kalkan Habeşli tek- rar güreşe başlamak istedi. Ye. nildiği söylenince hayretle dura. ladı. Tuşun üç saniye sürmediği. ni söyledi. Yan hakemleri de ol- madığında ıerar ettiler, fakat Sa, mi Karayel Alinin mükemmel bir tuş yaptığmı bildirdi. Hakemler arasmdaki bu ihtilâf bir müddet sürdükten sonra Ali galip addedild! ve müsabakaları nihayet verildi. Habeşli sahadan çikarken: — Ah, ah diye dövünüp düru . yordu. Şu Habeşli pehlivan hemen herkes tarafmdan ürkeklikle kar gılandı, fakat doğrusu ya bana pok sempatik göründü. B

Bu sayıdan diğer sayfalar: