27 Haziran 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8

27 Haziran 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aĞ 8—VAKIT 27 HAZIRAN 1939 p—— Heyecanlı Zabıta Romanı ——eaazag S.0. 5 Ingilizceden Çeviren : H. MUNIR — 22 — — Vapurun güvertesinde öğle - yemeğini yemekte olan adam Les. singer'di Denize bir şişe attı. Ve Aadamlarımıza elmasların bu gişe i- - ginde bulunduğunu söyledi. Onun | bu sözlerine inanmadılar. Ben de — inanmadım. Bir bira şişesinden | | baretti. Fakat sonra cenup sahi- linde kırık bir bira şişesi bulun. du. Aman dur... Bu meselenin bü. tün teferruâtmı şimdi - birbitine bağlıyoruz. Mak Karti tamamiyle heyecana - gelmişti; — Kırık bir şişe! diye sözüne devam etti. Bu şişeyi bana Lessin- | geri'n kendisi getirdi. Buraya bir — kuzu gibi geldi. Kendişine gaze- — teci süsü vermişti. Elmslar da ce- nup sahilinde bulunmuştu. Fakat gadece birkaç elmaslar... Bu bir. kaç elması hatırlryormusunuz Kar ter? Yoksa unuttun mu? Bu iki mesele birbiriyle alâkadardır. Bu alâkayı görebiliyorsun, değil mi? — Pekâlâ Lesingeri'n bira şişe. si kırıklarını sana getirmesinden maksat neydi? Her halde o şişe- ' nin, kendisi trafından denize atr Tan gişe olduğunu biliyordu. Aca> ba bize malümat getirmesindeki — maksadı ne idi? — — Bence Lessinger şişe kırıkla. ıti buldü ve derhal tanıdı. Çarli isimli adamı öldürmek için kulla. — mildığını da tahmin etti. Bunun ü- ' gerine katilin kim olduğunu öğ- Tenmek istedi. Bunun Üzerine bir bhile ile bana gelerek parmak izi dairemizden tahkikat yaptırdı. Ve Kkatilin hapishane kaçağı Luk Ar- “mold olduğunu öğrendi. Öğrenmek istediği de her halde bu idi. Şişe. | Şimdi yapacağımız iş şudur: Les, | bu iş için biçilmiş kaftan görüyo. adiyle tanmıyordu. Fakat “Mister Raymond,, yahut hakiki adıyla Les singer bu elmasları denize attı. Elmasların, o sırada oradan geçe - cek olan bir motör tarafından alı- nacağını sanıyordu. — Fakat plân | düşündüğü gibi çıkmadı. Elmas - ların bulunduğu bira şişesi, suların eereyanile cenup sahiline kadar rüklendi. Hapishaneden kaçmış biri bunu buldu. Ve bununla Çar. li adında bir adamın kafasına vur- mak suretile ölümüne sebep oldu. Sonra kapishane kaçağı bu elmas- ları alıp kçtı, Ylnız birkaç elmas oalara saçılmış, kalmıştı. Bu ha - pishane kaçağı, hapishaneye gir . meden evvel, Arabella Miaterin nişanlısıydı. Karter, Mak Kari tışını pek beğenmiş! — Mükemmel, dedi. Bütün va kayı avucunun içine almış gibisin. Mark Karti cevap verdi: — Bunu biraz daha erken keş- fedebilmiş olsaydık, daha iyi idi, bu anla - singeri değil, bulunması daha ko- lay ve daha mühim olan Arabella | Minteri bulalrm. Onu — bulduktan sonra Luk Arnoldu bulmamız da muühtemeldir. Onu — bulamazsak, her halde Lessinger kadın düşkü nüdür. Onun için ben önu günün birinde bir kadın vasıtasile yahut bir kadin yüzünden yakalıyabile - ceğimi umuofuym. Ben Serpoleti rum. Fakat Serpolet olmazsa Ara- bella vasıtasile muhakkak yakalı yacağım. İkisinden biri, — Sakın bu Arabella Serpolet olmasın... yi kıran adamın, elmasları da al. mış olacağını tahmin — ediyordu. Lessinger'in aradığı, elmaslardır. anlayor musun, —— Şu halde Lessinger de bizim ikadar Arnold'u arıyor. Mak Karti terliyen alrımı men- iliyle sildi ve; — Vaziyeti bir kere daha hu - âsa edilim, dedi. Toni Ferrari GAmeril-dan bir torba elmasla kaç gmıştı. Pu elmasları onün hesabına — Kaypak Mari gemide götürüyor . Gdu. Fakat sıkıntıya düşünce, el . masları Arabella Mintere yükledi. abella dahi, Lessingere verdi. |. Lessingeri “Mister Raymond,, tesbit edelim. mıştı; du. (© SALON OYUNLARI ğ; Bugünkü bulmacamız SOLDAN SAĞA : |) Matbaayı icat eden adam, 2) Kırmızı, 3) Bir millet, Harap, 4) Girinti çıkmtı.. Bir nota, 5) . . lun yolcusu, 7) Yol, 8) Demir muhafız, 9 13 üncü asır halk Dünkü mesele «& Mesele gayetle basittir. Size verilen raka- a (meselâ 3 farz edelim), dokuz ile zarbe- der ve evvelce vermiş olduğunuz (1, 2,3, 4, " 6, 7, 9) rakamlarını bu rakamla zarbet- melerini söylersiniz.. Bu şekilde birçok (3) ra- kamı elde etmiş olursunuz. 12345679 x 27 > 333.333.333 , ÇDünkü nüshamızdaki rakamlar |28.,456.789 çç linde — verilmişti. - (8) rakamr yoktur. “ashih ederiz.) “Bugünkü meseleler riyaziye Bi meselesi T Aşağıdaki meselede işaretler unutulmuş. lüsavatı bozmadan bu işaretleri bulunuz.. 888 — 7722 ( İsimleri bulunuz f Dört arkadaş var. İsimleri Ali, Veli, Ha ve Hüseyin.. Soyadları da Eser, Keser, Hoşgör ve Taşkm.. Ancak soyadları isimle Yİn sırasımı takip etmiyor. — Mesele bunların isimlerile soyadlarını bir irmektir. Haklarında bildiklerimiz şunlar Hasan henüz cocuktur. Ali, Keserin en 4 arkadaşıdır. Hoşgör, hiç cigara icmez D ver ile Keserin ciltleri beyazdır. Velinin bı- akları cigaradan sararmıştır. Hoşgör daima lan otomobilinden bahsetmektedir. Acaha bu malümatlardan istifade ederek isimler ile soyadlarını birlestirmek mümkün mı) y kı — O ihtimal de aklımdan geç > medi değil.! Şimdi seh m.fmlfl kâğıt parçası vet.”Yuğacağimr işi Az sonra Mak Karti bir kâğıt parçası Üüzerine bir şeyler — Ş$imdi, diyordu. Bunu radyo- ya vereceğir. Bu geceki havadis - ler arasında bir S. O, S. rica edeceğiz. Bir polis imdadı de- Bill.. Alelâde bir S. O, 8... Arabella Minter, iki odalı apart. manında oturuyor, râdyo dinliyor- yaz . neşrini (Devamı var) şairi, YUKARIDAN AŞAĞI : D Umumi purumuzun iami.. oyun, 5) Ses... bir nehir ismi, 6) Dışın aksi... Fotoğrafın bir parçası, 7) Olmamış, 8) Bir hayvan hastalığı, 9) - Mısırde bir şehir... Bir âlet.. 5 e 4 © U & wa ND 14 Vakıt'ın Küçük Hikâyesi —a | beracedere serererneLesErLE LA ERAEnALAAE Evlât mürüvveti Yazan: Dr C, Süleyman Kocası öldükten sonra ana kız kimsesiz kal- maışlardı... Akşamdan akşama, dolu çıkınlarla, ço- luğuna çocuğuna nafaka taşıyan eller, şimdi onla- rın kapısını çalmıyor; bu küçük aile ocağına hayat nefesi gibi çan ve kuvvet veren o müte . hakkim ve sryanetkâr erkek sesi, artık bu fakir ve harap evin çatlak duvarlarında bir akiş bırak- madan gün batıyor; ışıklar sönüyordu. Annesi kızından bir ümit ve teselli, kızı annesinden şef- kat ve sıyanet bekliyerek, biribirlerinin gözleri- nin içine baka baka gükün ve emniyet içinde ya. şıyorlar: belki bir gün, bu evin içini şenlendire- cek olan ikbâl güneşinin doğmasını bekliyorlar: dı... Ö zaman Hayriye on yaşında bir çocuktu. Kömür gibi siyah saçları, üzüm gibi kara gözle- riyle güzel ve yalpak bir kız. olacaktı. Zavallır öksüz... Evin içinde, sessiz sadasız — dolaşırken, annesi, arkasından gözleri dolarak bakar; henüz gülüp oyntyacak yaşta bir çocukken, babasızlık acısıyla boynu bükülen bu zavallı yetim yavru için ellerini kaldırarak dua ederdi. Bir tek ümidi, kızı, Hayriyeydi. Bir kere onu kocaya verse.. İşte ozaman, evin yıkılar direği, yerine konmuş olacaktı. Fakat şimdi ne yapacak? Hayriyeyi ge. lin etmek için hiç olmazsa üç sene beklemek lâ- zımgelecekti. Zaten kendisi de on üçüne basar basmaz köşeye oturmuştu. Fakat o zamana ka - gdar ne yiyecek, ne ile geçinecekti? Bunu düşün- dükçe aklı çıkıyor, doluya koyuyor, almıyor; bo. şa kokuyor dolmuyordu. Elinde, şu bir iki parça eşyadan başka bir şey kalmamıştı. İşte onları da satıp satıp yiyorlar, kimseye muhtaç olmamak | için kıt kanaat yaşamıya çalışıyorlardı. Nihayet iki ay daha böyle devam edebilirlerdi. Pakat sonra? Günler geçiyor, bir gün aç kalmak korkusu, onu derin derin düşündürüyordu. Nihayet karar verdi. Bir yere hizmetçiliğe girecekti. Bu, nefsi- mne ağır gelmekle beraber, ertesi gün kalktı, bir kaç kapıya baş vurdu. En ümit edilmiyen vesile- lerle reddolunduğu yerlerden yüzü kızararak çıkarken, izzetinefai bir parça daha kırıltyor, böyle elinde çocuğuyla tığımacak bir yer bulmak için kapı kapı dolaşmaktan elim bir zillet hlsse- yAiyardı.. ». 4 Fakat başka türlü hareket edebilir miydi?., — D A 939 İzmir Fuari Anavatana kavuşan Hatf Fuarda mallarını teşhir edecek Ne zamandanberi bekleğen bu Ümit şığı, ,,,’,_'.':’ :;_ı(m"'”__y" AA öanre Hai nihayet bir gün, bu fakir ailenin ufku hulyasın- |) y — p n çi mektedir. Küle da belirmeye başladı. Hayriyeyi, rüsumatta, altı türpark, geceli gündüzlü durmü * yüz kürüşlük bir kâtip istiyordu. Ne ana ne ba- dan çalışan binlerce uıdın'" ba.. Bir evin bir hanımı olacak, elini srcak u- |) gur, Bilhassa pavyonlar MNt dan soğuk suya sokmıyacaktı. İlerisi de açık..| , Sergisarayı, açık hava ef Mümeyyizlik kâğıdıda dolaşıyormuş — deniliyor. / csu /bu geneki resmiktişadı! Yi du.. ptlacağı dokuz eylâl kapisi Ü devletler pavyonlarında fl'"’“ arttırılmıştır. Hatayın pavyonu; yirmi sonra anavatana kavuşan BİZ 1 bide halini — alacaktır. ıel mâahsülleri, sanayi eserleri teğb Ondan iyisine mi verecekti? Hiç tereddüt etmedi, bir hafta içinde, söz kesildi, nikâh kıyıl- dı, bir hafta sonra da köşeye oturacaktı... Düğün fena olmadı, hemen bütün konu kom yu davet edildi. Yemekler, sazlar, ahenkler.. Her şey yerinde idi. Ve Hayriye, artık Eşref Beyin haremi olmuştu. Evlât Mmürüvveti, onun için, dünyaya yeni gelmek gibi, bir saadet devresi oldu. Bir hizmetçi tutuldu; sodalı sularla sertleşmiş derilerine ade- ta bir renk, bir taravet gelmiye başladı. Ana kız gök mesuttular, İstedikleri erinde, — isteme- dikleri arkalarında idi. Senesinde, Hayriyenin - | nurtöpu gibi, bir de kızı oldu. İsmini Bahtiyar |muzun ilk haftalarında açıl&0i” koydular... tır. Fakat çok geçmedi, felek bu saadeti onlar.| Fuarda, (Bugünkü, dun::; ü Burte edilecektir. Paviyon ıııuiy!'n;_' — lâkadar olmak üzere Hatay sat Müşaviri Celâl İsi dan İzmire gelmiş, belediye ile temasa başlamıştır. fi Kültürparkta atış tamamlanmıştır. Poligon. dan kıskandı. Eşref Beyi vilâyetlerden birine|yarmki İzmir) paviyonu, gönderiyorlardı. Balığın sudan çıkar çıkmaz öl-|ibr İzmir müzesi olacaktır. düğü gibi İstanbuldan başka bir yerde yaşıya'|da Mmuhtelif resimler, eserlef: mıryacaklarını zannettiler ve bir türlü buna razı | bilhassa İzmirin müstakbel e'amadılar. Bu yüzden, Eşref Beyle aralartunda | gösterilecektir. büyük münakaşalar oldu ve nihayet karı koca| — Fuar gahasmdaki elektrik Vi biribirlerinden uytılmayı göze aldılar. Hıyıiy:iıinu. şebeke şebeke yer 8" © günden itibaren genç yaşında dul kalmıştı. alınnuştır. Almanyaya sipari$ ' Annesi, bunu hatırladıkça elinden kaçırdığı | dilmiş olan direklerde nimete nedamet getirir, ağlardı. Bu vakadan son- | te&lim muamelesi bitmiştir. , ra, odasına kapanarek gizli gizli gözyaşı döken |T yakında yerlerine konulat kızını tesliye etmek için: tır. e — Hiç merak etme kızım.. derdi. Sana ko.| 910 Fuarında Romanya PS , ca mı yok? Cancağızın sağ olsun.. Amasyanın | YOnu da muhteşem olacaktır: bardağı, biti olmazsa biri daha. î“;î" :;3*'—"?”“[" için 5;_"" Elini gallıyarak sanki bütün dünyanın er - e İi eZ keklerini Hâytiyenin önlüce yığatdı... İecegi mahal tesbit “mm'“':'n Pek yalâncı da çıkmamıştı, Çok zaman geç-| — Ptar münasebetiyle Yun meden istekli daha zuhur etti. Bu, yağlıkçı e& - nafından birinin oğluydu. Epeyce sermayeleri, tir. Yunan devlet bankası kı lerine kırkar Türk lirası * tandan dört yüz kişi de gelecek” | e» bilmem, ayda ne kadar da gelirleri vardı. Ken. çisi çocuğu Hidı, Hayriye Samatyayagelim gitti. Kızın nikâhiyla çocuğun — nafakasına * mukabil *Maişet derdi günden güne onu eziyor, DElRi bü.' ”” Rşrel Beyin maaşından kedilen iki yüz on yedi küyordu. Hayatın şu birkaç günlük acı tıcrü'ge- Teriyle artık tamamiyle kanaat ediyordu ki 3ç kalmamak için didişmek, hasis ellerden o bir lok- ma ekmeği almlak için mütemadiyen boğuşmak dâzımdı. O günden itibaren bir faaliyet devresi başladı. Bu gün çamaşıra, ertesi gün tahtaya gi- diyor, didiniyor, cabalıyor, eline geçen bir kaş kuruştan bir tarafa bir şey ayırınıya çalışıyordu. Bir sene.. iki sene..*Üç sene.. bu, hep böyle devam ediyordu. Tırnakları söküle söküle kağzn dığı bu paradan ancak elli altın kadar bir şey arttırabilmişti. İşte onunla ancak Hayriyenin ek. siği gediği tedarik edilebiliyordu. | . 6) Ayni ye | harpte hırpalandığımız bir cephe, 2) Bir va'| Feryat, 3) Düzenbazlık, 4) Pokerde bir kuruş onu, kıt kanaat geçindiriyor; arada sıra- da Heyriye de eline geçen paradan öna küçük bir hisse ayırıyordu. Bir gün Hayriye ağlıyarak eve geldi; yana yakıla' kayoanasından şikâyete başladı: — Çikemem, çekemem, diyordu. Bir tokma ekmek için, oğlundan bir türlü, annesinden bir türlü, her gün hakaret, her gün takaza.. Ben, ilk kocamın bu kadar nazını çekmedim.. Genç yazımda koca yüzünden verem olacak değilim. Köklertine kibrit suyu.., Annesi mephut, dinliyor, müthiş fırtınalar saklıyan sessiz bulutlar gibi, için için homurda - nıyordu. Vakıt kaybetmedi, ertesi gün Samat - yaya giderek, her şeyi halletti. Elinde Hayriye. nin boş kâğıdıyla döndüğü zaman, kızını, alnın- da bir çatkı ile mindere uzanmış buldu: — Nen vat Hayriyem? O cevâap vermedi. Doğrularak annesinin & Lnde talâknameyi görür görmez; — Ay.. dedi, Düştü, bayıldı. Annesi kendi kendine söyle- niyordu: — Bu da nasıl gönül? Bilmem kil. Hem kakaret görür, hem vargeçemez!.. O günden sonra evlerini değiştirdilez, Be . şiktaştan Cihangire naklettiler. Hayriyenin ni - kâhına ve nafakasına mukabil alınan elli Nira ile vermeği kabul etmiştir. ğ üi İzmirin yeni otobüsleri İzmiz, (Hususi) — yeni otobüslerinden on ikisi dg gelmiştir, İki hafta zarfında V' 25 otobüs teslim edilmiş buluf” caktır. Bunlar şehrin diğer semi” lerine işletilecek; 200 kişilik © lan biri fuar zamanlarında S” sive çıkartlacaktır. Bu otobüsi” ıy"f Tet arasında, ellişer kişilik iki © " ) rist otobüsü de vardır. İzmir, (Hususi) — Menemet” Şehit Kemal köyünde, Düldül $f mesi —mekviinde — bir isminde bir tütün m yanma baldızlarını ve daha mevkiinde Çoban Osman ile geçerken kadınlara 1âf at8' tır. Müstafa buna fena half olmuştur. İbrahim oğlu Must5” ,, Â '; içerlemiş, çobanla kavgaya tW / | tutmuş, adamcağızı çifte ile öldürmüştür. Kail Hwi tutlmuştur. Kükürt yokluğu bat gösterdi (Bu meselelerin halledimiş şekillerini yarınki nüshamızda bulunuz.) aydan aya gelen iki yüz kuruş, onları rahat ra:| İzmir, (Hususi) — İzmir, .' hat geçindiriyordu. nisa ve diğer bağlar mıntaka# Fakat Hayriye daha hazin, daha mağmum-|da kükürt fıkdanı başlamıştf du. Her gün bir parça eriyor, gençliği günden| Havaların bu yıl yağışlı Iİ"J güne soluyordu. Üçüncü izdiyacı, onu bir parça Pağlarda mutat kükürt sarfiy$ daha ezdi. Bu defa bir ortak üstüne varmıştı.| TMiN aşmasını mucip olmuş, bi Dütün bir sene devam eden bu cehennem haya,|Siyet te fıkdanı tevlit etmiştir. tından kurtulduğu zaman geniş bir nefes aldı.| Sicaklar » KU Ve bir dördüncü izdivaç yapmamak için ahdet. İtÜZ kalacak bağlarda hastal' ti. Fakat hayatın haşin elleri, onu azimlerinden|bA8 göstermesi ve mahsulü mah ayırarak, o korkulan neticeye doğru sürükleyip|Yetmesi ihtimali vardır. İzm Eötürüyor, nihayet Hayriyeyi, altı aylık etim kalan bir çocuğuyla dördüncü bir kocadan da|"Ma kükürt gönderilmesi lâsIT dül birakıyordu. Annesi buna ehemmiyet verme- |diT Alâkadarların bu işe di. Kızı, henüz genç ve güzeldi. Onun dört ko-| TiYet vermeleri, bütün Ege b caya vardığını kim bilecekti? Zaten çocukları| “lâvnım dileğidir. kendisi alıyordu. O yalnız bir şeye ehemmiyet| Cocuğunu bataklıktâ verirdi. Parau. boğan mahküm oldu Ve Hayriyenin ayrıldığı kocalardan aydan İzmir, (Hususi) — aya ellerine geçen paranın teşkil ettiği yekün, Tu çocuğunu düşürüp, Halkapın” onun için, gittikçe büyüyen bir irad oluyordu. bataklığma atan Uşaklı Şerife Böyle bir kocadan ötekine intikal ederek, önalle, bu cinayette kendisine yaf her ây, iyi kötü bir gelir temin eden hmgk.dm.amnıdanw Şü hırkapıda bir ev tuttu. Fakat günler, aylar geçi-İrlinlin müuhakemeleri bitmişti yor, fakat bir beşinci kısmet, bir türlü buluna -|Şerife ve Hatico sekizer ay © mıyordu. £KDevamı 10 uncuda,'se mahküm edilmişlerdir. çutf )

Bu sayıdan diğer sayfalar: