18 Mayıs 1940 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

18 Mayıs 1940 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İleden geç kalıyorlar? Yazan: Fikret Adil şeyler. Her yerde dar. Almanlar girip ti noktalarını ölde edi. Diye :;Ğııınıyuılır. yet ediyor. _nh'—u... n Papı ç kavgası telâkki edenler Mantık doğrudur. Evet.. , harp sahası yapılan &a , Gvletlerin — topraklarına dan giriyorlar ve geç Hattâ, avam kamara. alanılay bir tabirle, oto. kaçırıyorlar. ter dikkat , bu geç kalma vaxi. . Mesul olanlar, kendileri '_O'M., davetiyeyi geç ve davet edilmedik. tmeyi tecavüz telâkki Tn K E p: Li di T Ü TfT y hâdisedir ki, müttefikleri Ti £ T r j » F l F İ $ E dAfi bir işbicliğini bu esas ü. irmak, isterler. g._ı_:uuı istihale halinde N' ileri sürer, ve yalnız x Ti devletlerine anlatmaya K - Polonyayı, İskandinav. VMetlerini, Holandayı, Belçi. ettiler, bu devletlerle Sahalarında olduğu gibi, Vt siyasi sahada teşriki ettiler. İsvletler reddetti. böyle bir teklifte bu. * Sadece, bu devletleri Altına akmaya karar ver. “hdi ve üzerlerine yürü. demokrasi devletleri, Gikin, T İi yardıma çağırdılar. Yukarda dediğim zibi, | geç göndermiş, söz lardi. i gün, Londraya dehalet olanda nazırımm beya. Udunuz mu? Nazır, hü. ..':Yİı diyor: tefikler bize, erkânıhar. H temasa geçmek ve mü. lünımrzı öğrenerek teşriki tmek teklifinde bulun. Biz, bitaraflığımızdan Memesi için reddettik. bir hafta evvel tex. hiyine reddettik ve bu. âle düştük. Diğer küçük bundan ders almalıdır. YA YA M TT K TÇ e N W “bitaraf” sıfatı altın. a arını, kararsızlıklarımı, l—._ıiıımn küçük devlet. ders alacak, garanti o- avunmakta devam ede. lariyle blok yapmak. ta asrar edecekler *decekler ve tehlike talarına gelip yerleş- müttefiklere yine AA 37'4 l İt AT l İ F x ere uTT YT a ae W w A I_ti' - F f %q':_,döuılim Yazıma baş. Ülttefiklerin küçük dev. yikıetmına geç kalmala. !ı"hı“._’:lo e:ılcnleri mevzuba nlara cevan ver. k**?,"'ıgn. Fakat bu sefer de: İğöreaadün, diyorlar, madem * Onlar daha evvel da gidip mevzi al. B u(..,,u yapamazlar. Çün. Devamı 5 incide) ; ! | içtimai mukatele. geç kalıyorlar. Ve | | KU0 UzDIpLA AA Bir haftadanberi garp cephe siadeki harekâtın giddet b: sı pek hakli olarak bütün rözler Mafino, Zigfrit hatları üzerine | gevirdi. Müttefikler — bilvasrta | harbe girmişler ve Belçikalılar yanında yer almışlardır. Acele yardım etmek mümkün olama . dığımdan Holanda silâhları bı rakmış ve Zeland mintakası ha. iç olmak Üzere Holanda Alman- tarafından işgal olunmuş - bi Bugünkü harov sahası Belci - kadır, yarın Majino olacaktır. Almanlar Beicikadaki haroket. leri sırasındu Majinoyu varmız olduklarını iddia etmişlerse de bu haber aarlsızdır. Almanların bazı noktalarda geçmeğe muvaf- fak oldukları hatlar Majinonun Şimal denizine kadar uzayan ve beton sığımaklardan müteşekki! hafif müd; vasıtalarıdır. Al. manlar Belçikaya taarruz eder ken Zigfrit hattmdan hareket etmişler ve Majino hattı önünde de mahallt hareketlerde bul muşlardır. Majino ve Ziefi hatları muhakkak ki her iki te- rafı da düşündürmektedir. Harpten evvel — vestan harp esnasında devam eden ke. şiflerden sonra Almanlarm mes- hur Zigfrit hatları artık mütte. fikler için bir sır değildir. Elde | “İsveç hududunda ve Danimar- [ kada Alman tahşidatı İsveç sularına sokulan hastahane gemisinin esrarı anlaşıldı edilmiş olan neticelerin tama men neşredilmiş — olmamasına tağmen bir cok fransızca aske. ti mecmuaları verdikleri malü matla bu hat hakkında bir çok şeyler öğrenmiş oluyonuz. Esasen Alman propagandası da bu müdafaa ve hareket hat. larından iftiharla bahsederken bazı rakamlar vermekte tered- düt etmemiştir. Zigfrit hattınım yapılması için 600 milyon ton çimento, 3 milyon kangal diken. li tel sarfedilmiş, her gün sekiz | bin vagon, on baş bin kamyon ve otomobil ve bir 6 kadar da &raba bu malzemeyi hududa ka- | dar taşımıştır. 1030 senesinde bu müdalan | sistemi Holandadan İsviçreye | kadar uzatılmıştı. Tekmi! hat | bayunca ceman 22,000 kule mev. | ut olduğu ileri sürülüyondu. | Hattın ilerisinde tanklara karşı bir pasif müdafaa tertibatı var- dır. Bu hat şu şekildedir. Evvelâ bir duvar, bir kaç sıra beton ve | demirli çıkıntılar ve nihayet de. | mirden bir aklık.. Bu hat gerisinde blokhavelar | serpintisi — baslamaktadır. İlk plândakiler tank dafi tonlarile mücehhez blokhavslardır. İkinci hatlardaki tank dafi blokhasları ise tehlikeli mımtakaları koru - maktadır. Fakat ikinci hatta bu- lunan blokhavı Va topçu ateşi için ku Yahut piyade icin ik! atıs mil verine malik uvrajlardan iharet. tir. Bütün bu eşya (uvraj) lar biribirlerine bağlıdır. Bu sekilde vapılmış olan bir hattın derin - | Hiği bir ile iki kilometre arasın, dadır. Zisrfit: hattmın kuvveti. ku'r ve uvrarjlarının rakip kuvvetl. rin atısmı kolayca tanzim et - mesini imkânsız kılacak kadar dağınık ve kücük andır. Ziefrit hattı harita üzerinde Üç kıszma ayrılmıştır: Buradaki vesimleriden Virinde Relçi 2 1 diktan saonra bir İngiliz topu Belçika yinden birinden geçerken ve ven yal kamıronda da Mierot eden kaden lar görüli Diğer Yesimde Belçikada Alman taarrummu ka rşuiyan Fransız askerleri aörü- nüyor, Gakelelerde HÂDİ SELF Zigfrid hattı taar- ruz basamağıdır. 1) Şimalde Belçika ve Lük. semburg dukalığı önünde uzanan müstahkem hat, Eyfel müstah- a mımtakası ismi verilen bu 1 Kolanya ve Bon mrntaka Lozmı korumaktadır. 2) Merkesde Mozel'den Rene adar uzanan Palatinat müstah. da, Almanların ermi ve ettikler: nak için Zigfrit hat ti kar gıra olcrak inga edil- miştir. Cok mühim olan bu mıntakada bilhassa aşağıdaki dört vol tamamen müdafna edil. mistir: a) Mozel, b) Nah ve Glan, e) Landştuhl - Kalsersloten, <©) Ron wvâdisi.. Mayens ilzerinde birleşen bu tabil gediklere girmeği mene üyük — istinat noktala: Döjon, Pirmasens ve r. Nihayet — cenupta Zigfrit n Üçüncü kısımımı toşki! yukarı Ren müstahkem Karlruhe nehrini takiben kadar uzanır. imtaka ayrı ayrı ku . lara bağlıdır. Fakat şayanı dikkat olan bir hususu varsa © da Zigfrit hatlının sa- dece bir müdafaa vaziyeti değil, | | ayrnı zamanda Almanlar için mü. ı kemmel bir taarruz bastamağı o tuşüdür. Nitekim Holanda ve Belçika harbi bunu şimdi isbat | etmiş bulunuyor. Zigfrit hattı nast Zigfrot hattının y hakkında ilk kararlar 1936 se, ! nesi nisanında veri Aynı se- ne nihayetinde taaruz İhtimali. ne en ziyade açık olan yolları kesen 118 mania inga edilmişti, Bundan sonra da uvrajlardan müteşekkil müdafaa hattının yapılmasına karar verildi. 1937 senesi sonunda bunlardan beş yüz tanesi ikmal olunmuştu. 1938 senesi mayısında Çekos lavakya meselesi basvösterdi. Almanya bu cihette meşgul ola. bilmek için garp cephesini em- niyet altma almak İizumunu hissetti. Bünun üzerine garp pephesine vüz bin kişi sevkede. | rek maniaları ve 85,000 uvraj yaptırdı. Bundan maada istih - kâm taburlarının yardımmı gö. | ren tam bir fırka arazinin ha. zirlanması için manevra kadro. larile çalışryordu. Evlülde inşa- at bir hayli ilerlemiş olduğun. | dan hükümet Südet işine teşeb- büs etmekten çekinmedi. (Devamı 5 inoide) Dış ünüşüyle bir Alman |hastane gemisi hissini veren | Vilhelm Güstlof isimli Alman gemisinin İsveç karasularına | rip büyük bir ısrarla ilerlemesi | nihayet İsveç torpido, denizaltı ve hava kuvvetlerinir. mildaha- İlesini mucip oldu. Bu şekilde doğru yolu bulan bu Alman ge. | misinin hareketi acaba efkârm- | umiyeyi karıştırmak mudır? Alman kaptanın bu hatasına | () başka hiç bir sebep görül miyor.. Sureta haatane gemii nin bu hareketi Almanyanm sön | zamanlarda Tİavece vaptığı blöf hareketlerinden biridir. Almanyanın busünlerde İsve. çe taarruz etmesini beklemek | her ne kadar doğru olmazsa da İsvec umulmadık bir zamanda apılacak olan bir harekete arşı koymak üzere bilhassa sü- ViTerinin müdafı gzami e. semmiveti vermektedir. Bu Alman blöfü gon zaman arda İsvecli müşahitleri fevka. lâde alâkadar etmeğe başlam tır. Buna sebep Almanların Nor veç — İsveç hududunda tâh dat vapmakta olmalarıdır. Röras mentakası Almün rlerile dolu tvarında ve bilhassa İsvee hududuna pek vakın bulu: nan Röros'un ocenup mmtakala- rında küllivetli Alman kıtaları meveuttur. Bunlar - Norveç ha- Almanlar lehine tecelli ettikten sonra buralara yığı! . mızlardır. Diğer taraftan Almanlar Da - | nimarkaya da büyük miktarda | asker yığmışlardır. Danimarka . | daki ÂAlman kıtaları görünüste | on fırkadır. Bunlar tekmil Dani- | markaya ve bilhassa İ yakın mesafede bulunan küçük Helsingör limanma tahgit edil. mişlerdir. Nihayet Barneo adalarında da bir çok Alman kıtaları mev- cuttur. Burada fevkalâde mü . him bir tayyare Uzsl tesis edil- Mektedir. Hasırlık mi, tehdit mi? İsveç mahfilleri Almanyanm bu hareketinin bir taarruz ha. zarlığı mı, voksa yeni bir Alman | talebine hazırlanmak için bir tehdit mi olduğunu soruyorlar, Almanların bu hareketlerin - den #ayeleri İsveç, Sovyet iktı. sadi yakınlasmasma mani ol mak mıdır, yoksa h>*iki bir ha, reket hazırlığı mı yanmaktır? Salâhiyettar mahafil Alman- larm bir tehdit manevrası yan. | tıklarmı ve bunun sebeplerinin yakmda —meüydana — çıkacağı nr söylüyorlar, ,Fakat İsveç, Alman ümitleri. ni cesaretlendirecek vaziyette değildir. İsveçin her an artan müdafsa hazırlıkları bu blöfle. Te karşt en mükemmel bir ce - | vaptır, — Pari Suvar, ı ( uykusuz, | bir &le tabakası seriliyord « | tak, #iindi bütün insanlar için, | dedim Hakihi Hayat Sahneleri : 3 — VAKİT 18 NN “Bir takım insanlar,, Gece. Saat on İkiyi on geç simde saatin altı ay bekliyorum. masa bu kadar ince el dokumaya lüz gece yarısın Epey oluy yoktu. Vakit çmişti, derdim » Baharin bu so- | Buk günlerinde, gu devam eden kıştan bir buz gibi goce, hatı- | rıma geliyor. O zamanlar da- anlar bu müstahkem 'hatları nasıl inşa etmişlerdi ha bahardan haber bile yoktu Şimdi na kadar olan sisin ve şağmurun hatâ soğugun için. de insanı ve başını döndüren bir kökü v O za. manlar Camlı Köşkün camla- rını ve hanende ilânlarının mavi işiığmı Üşüterek geçen buz gibi bir rüzgâr esiyordu Benimla beraber belki on kın İnsan, gördükleri her h g! bir filmin rüyasını ayakta görüyor ve taklarının iümit hayal, gür günler uharebeli & sığınaklar düşündüren ğına biran evvel kavuşmak iç bir türlü gözükmiyen tramyva. ya sabırsızlanıyorlardı. Ağzım dan su buharr fışkıriyor. Bir biriyle konuşanların ara Nü ekmek kadar azizdir. Yatak bir | sevgili, yatak hâtıra, yatak ço- guklük, güzel rüya, yatak bir bahar, bir denirz kenarı, bir ek- zotik memleket, bu saniyede insana dostlarım yatak ne de. Blldir ki... Baraum yastıkta, yorganım ! ağzım hizasında, kirpi gi bü gülmüşüm, dalmak üzereyim; bir şeyler, birtakım — kuşlar tüylerini döküyor, bir Ilik su damlıyor, içimi yıkayan bir çeşme var.. Tramvay hâlâ yok. Biraz du- ha yerimde yatağımı, uykuyu düşünsem, belki de uyuyuvere- sekim. Donmak üzere olan in- | sanların tatlılığını içimde duy- mağa başladım. “Bari gideyim gu açık pastahanede bir ıhla, mur içeyim sonra yatarımnı, Rir f adım atmamış. Ütü Ki VYhumle bi'adam dikildi. Rüzgüârdan yalnız bir karartr gördüm. Sonra yüzüme doğru bir hortumdan çıkar gibi bir duman yayıldı: Adam konu- şuyordu. Tatlı, munla bir Ana dolu çivesi ile: — Ağabey, dedi, buradan bana benzer birtakım adamlar İ geçti mi? Paltomun yakası içinde yarı yarıya kaybolmuş kafamı çı- kardım. Kafamı 'bir iki defa Balladım, Soğuğa alışmış, mu- kâvemete hazırlanmış gibi i. dim, Kulaklarımı keskin bir rüzgür ısırdi. Adama baktım: Bana beuzer adamlar! Bi. tün insanlar birbirine Hşağı yukarı benzemez mi? Bana benzer adamlar, ne demekti? ? döküÜr ..yrr ee Kötürüm ri de “Yıldırım harbi” dir. Santte yüz kilometre mesafo yi. yen ı-.ılılıı, sratte altı yüz kilo. | metrelik geniş hava tabakalarını biçen tayyareler, alev makinele. vi, zamanı dev yaptı. Göz açıp kapayıncaya kadar hudutlar apı. lyor. Gün doğarken müstakil a. lan devletler, gün batarken, bay. raksız, armasız kalıyorlar, Gece. lerin üstüste bu kadar sık gebe :ıwld:,klın yoktu. Geceler, tarihin ör çağında şimdiki kadar korkunç olmamıştı. En akla gelmez hâdiselerle kar. şılaşmamak için hemen hiç bir millet, rahat rahat uyuyamayar. Yazan: Sait Faik KHvet adamın kı vardı, Ona benzer ada ötekile rinden kolaylıkla ayrılabilirdi Kış günü bir şehirde insaniar palto, gapka giyer, ayakların- da fotinleri vardır, Belki pal- tolarının renkleri, gapkalarının kurdelâları ve alamerikan, ya- hut alaturka şapkalariyle bir. birlerinden ayrılabilirler, ica. rke, Bu adamın ne paltosu, ne Japaaar ne de ayakkapları var- dı, Buna mukabli sırtında mor pamukları yer yer, parça parça dökülen bir hırkası, belinde 1- pi, ayağında yazlık, tüy gibi bir pantolonu vae ayaklarında da yine iplerle bağlanmış çu- valdı! Yüzü tatlı esmer renkli idi. Seyrek bir sakal brrakmıştı. Yirmi boş, otuz yaşlarında gü züküyordu. Yalsız görzlerinde büyük, korkak, acole bir şey. ler vardı. Acaba dedim bir ca. rarkeş midir? O devam etti: Benim gibi ağabey, dedi, (Üstünü başımı gösterdi), işte bu biçim adamlar gürmedin mi? Bazıları şu yoldan gele- ceklerdi. Bir takımları da (Taksim sinemasının a daki yolu göstererek) : kuştan çıkacaklardı. İşi kısa kesmek istedim, Meçhul, karanlık, dalgada bir kafada her lürlü hayaller do. laşabilir, neme lâzim,.. — Görmedim vallahi, dedim, — Allah Allah dedi. İmkânı yok, Muhakkak geçmişlerdir. Ben yolda biraz ağlendim. On. ları kaybettim, Yoksa geçme. melerine imkân yok — Nedir bu adamlar canım, diye sabırsızlık vo merakla gor. düm, Kalamın içinde esrarengiz. büyülü, garip bikâyeler can landı. Hattâ daha İleriye gide- rek buşka ve daha tuhaf şey- loz düsündüm, Adamm afyotlu kafasına girmiş gibl oluyor. dum. Ağabey, biz. dedi, Topha. Bedeki sabahçı kahvelerinde yatarız. Hepimiz hamal, uşak gibi herifleriz. Ama namuşu. muzla yaşıyorurz. Ne yapalım? Beş on para kazanırız. Gecele ri de kahveciye beş kurüş verir bir köşede uyuruz. No yapa- ha? Otellere para mı dayanır. Yön aşağıstı otuz kuruş. Otuz kuruşla iki gün geçinimiz var. Ha! Bu akşam polisler gel diüler. Sabahçı kahvelerinde yatmak yasakmış, Hepimizi çı- kardılar. Biz de hep birlik ol, duk, Gidelim valiye çıkalım; uyandıralım, derdimizi anlata. lm, dedik. İşta bir takımı şu yokuşltan, bir takımı da arka- dan geldiler, Demek görmedin uğabey. (Deovamı 5 incide) ARDARARARAD D yıldırım ! Beşiklere bile gaz maskeleri ta. kıldı. “İn devri” yaşıyoruz. Her. kesin bahçesinde derin bir — sığı. nak var, Bütün bunların sebebi, “Yıldı. ;ıvıı harbi” adını taktığımız belâ. mr, Fakat birkaç gün evveline ka. dar ürkmüş hayallerin perdeleri. ne korkunç, karşı durulmaz, kur. tulunmaz bir cehennem - silindiri Egibi düşen “Yıldarım hurbi”, şim. di eski tesirini kaybetli. Gelen haberlerden anlıyoruz, ki insan ve insaam içindeki iman küvveti bu cehemnem — silindirini de durdurmanım, yıldırımı kötü. rTüm yapmanın çaresini buldu. Fransada kahraman wuhların kayalığına çarpan yıldırım, şimdi *“Sodan”' la “Mör” arasında, ken, di eukaziyle kendini eriyor. Harcanan benzin kadar kan ak. tı. Irmaklar kıpkanl. Ne balıklar âleminde, ne azgın kartallar, ne da ormanları uğultular içinde bu. rakan canavarlar arasında — eşine rastlanan bir kuduzlukla medeni dünya gırtlaklaşıyor. Beliren alâmetlere göre, “Yıl. dırim” m da alev kanatları kıril. dı. Yarın onun da kötürümleşti. ğini göreceğiz. Bu görüş, belki yeryüzünde yeni bir sabahın güneşi olacak DÜŞÜNDÜKÇE TARARARARAAKARRANARRARARARA Belki, ona kavuştuğumuz —çün son silâhı bulacak ve adıma hak diyeceğir. HAKKI SUHA GEZGİN

Bu sayıdan diğer sayfalar: