28 Ağustos 1940 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

28 Ağustos 1940 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

l AAbah asat 5,00 da Aksarayda Tüddet evvel tanıştığı Zeh: bir kadınla — sevişmiz ve , Fakat kendi- İN müti ’l—:.uıhııtııuuı aa Bi SAit bulunduğunu süylemiz Mesleğini Fakat aş Sit geçince iş maydana çık İstanbul yelken Şampiyonluğu BU Bporlurı Ağanlığından: ,_;.'Hıe—ıı Yelkan şampiyonluk y GAtları 30 . 31 Ağalaş ve 1 lzmee A, Cumartesl Pazar olmak ı Cakın, * Sün Moda koyunda yaptıla İ — Bant M8 te lli Başlayacak olan 'Hnoımıup, Rotast yarış günleri ıı.. — Hakemler: Riza Bdcri, Mühen- d O Naci Hüsamettin, Behzat, » Şuref Birgen, #& Âtletlere mükâ fatları veriliyor & (__’*:hg Hüalkeyvi BRelliğinden : n VP Üsncl Sökroterliği tarafın ":'"ı €ilen ve Evimiz tarafın ha NV""' Kır koğülüriyle, siklet at Bti İsüiri _::“llhkluu Mlkâfatları 90 Erttmiz T0C0 akşamı eat ça de iei Mlamunda merasimle verile. Tezin çaç MSEtda delmleri yazılı | Müzacaattarı rica olumur. Üstan | ı Yaluı Ki B'| Bün um, Takfur. Yaşar Bül | M eCt Karakulak, — Suat, Seyfi | EE£ genç | Hayıi, göTat, Habib, Artan, Tedori, | | .':f'“l- Kemal, Tamali, Cahit O “Nat Aksan ve Erdoğan Bruz | **. ı Tebliğ dağ; " Terbiyeni Bisiklet Ajanlığın 80 mıı.,,:""“'ll gebrimizde dığar ber GA iştirakleriyle yapılacak 70 Samunga İK Miksabakalara iştirük ar 2049 ga Bülunam bisikletçilerin 29/9/ Btları Kizalt Kadar Bölgeye mürnes- n G Hân otunur. Brümizin Cağaloğlun- “'::'ı..%mlmm program İtttm, Soplaztımıza gelmek urzu eden. veleti'$! Yüzünden hazırlanan, Tavtma AGUr Laraftadan, 4 — Konser! "ı.::ı Örkestrası unrıg:?î CAXcp piyesi); Brimiz Tomzü W'lilıı i Temzi! Aksaraydaki alile faciası | Dün akşam tevkit olunan katil fk'"dlğm sabeplerini anlatıyor saplamağa başlamıştır. Babah karanlığmdak! acı feryatlar- da yataklarından fırlayan mahalle ha' kı va bekçiler koşuşmuşlar — ve Aliyi Kanlı biçağtile yakalamışlardır. —Ast ye hastaneye kaldırsiken — ölmüştür. Fuhreddine de Haseki — baştaneginde güğsünden ameliyat yupılmıştır. Ze ra da boynundam bafif yaralanmış ve hastanede tedavi edilmiştir. Hadisc tabkikatına «i koyan müd: Gdetamumi muavini! Cevat, tahkikalı | Bitirmiş ve akçam geç vakit adliyeyo | verilen kalil üçüncü sulh çeza mah- kemesinde sorguya çekildikten sanra tevkif elunmuşlur. AlI mahlemede dernlştir eli *— Bültün her gey bu Pahrettin de milem adam yüzünden oldu, Bir gün karım, hala zadesi olduğu- nu söylediği Fahrettini, anncst boğar | ga misafirliğe gittiği için eve alma- | mızı söyledi. Adamcağız evinde yal IZ kalırsa canı sıkılırmız. Misafiz faları ne ise, fakat bu adam misefirlikten çok başka — bir gekilde bizim eve yerleşti. Karımı sinemalara götürdü. Çakır Mehmette rakı içindi Hattâ karım, karyolamı kendisine ve rerek benli yer yatağında yatırdı. Aradan iki gün geçüikten sunrö Wahrottla annesi evine geldiği balde gitmedi, Misafirlik 4, Dihayet 5 günü büldü, Artık vaziyetten adamakılı , BSabahleyin kaynanam Üe bunun münakaşaamı yapryorduk. Odaya ka rımı da geldi, mevzuu öğrenince: "— Vay sen Fahrettini kovuyorsun ha! diyerek annesiyle barmbder üzerime bücum ettiler, Bıiçağı çektim, Sonra- sını bilmiyorum.., Ölem Asiyenin cesedi hâliye dokteru Enver Karan tarafından musyene edi! dikten sonra gömülmenlne izin verii maştir. vendiği ifadesinde 1 Tan balıkçı İstavriye yardım Küçük Hikâye: O e eee a am nn saaramn aa e aa — 4 " — Bu elbisemi görmemiş mi idiniz? Yirmi dört yaşıma bastığımın hahırası olarak kocam hediye etti! — Tekrar moda olmaşı ne büyük tesadüf? ünyada nelarığîğnîyof ğ ARARAARRARRARARAARARADAA Nasreddin Hocanın eşi bir Amerikalı Bizim Nasrettin Hocanın ben. zerlerine bazan tâ Amerikada, bem de milyonerler arasıtıda te- şadüf edilebiliyor, Nevyork Tri. büne gazetesinin sahibi hakkında anlatrlan şu fıikra ne kadar Nas. rettin Hocaya yakışıyor: Horace Grecley ismindeki bu zat bir kış günü matbaaya geli. (Dünkü sayıdan devam) *0 TaTYES ÜYEPTES 'TEşieeM) HÜĞ Iy TZvOLİU ToTAK KAZARNANP Nitokim, bir çok dafalar da diğer balıkçılarla beraber hir yor ve başmakalesini yarmak için odasına gitiyor. En son sistem sı- cak hava ile ısıtilen odada çalış. mak kadar bilyük bir szevk var mıdır? Gazete sahibi, masasına kurulüyor, belki ayaklarını ma, sanm Ürerine dayayor, purosunu yakıyor ve makalesini yarmaya başlıyor. Deniz kenarında - ağlar belki sürüktenir, belki bir köpek balığr parçalar; bolki fır- * tına çıkıp harap eden En korktuğu şey gündüz ağları taramıya başladığı zaman kadının ağ içkiden kurtulüp kaçmaarydı. Sabah çadırın önünde oturdum. Osman gazinodan denize KK | | | Dikkat edecek olursanız İstan- bulda bir çok meslekler aanki mu- #yyon balkk zümreleri için ayrıl. ıııh_rı lı'şell, Barsonluk Rumlara vergidir, sütçülerin ekserisi Bul- |gardır. yağcılar — Karamanlıdır | Zengin —museviler ticaret ve her İ (I?dh falz işleri, Zakirleri ise caki. V elik. tenekecilik yaparlar, eiğerci- salepçilerin, koabelya veya kâğt- | helvaerlarin hemen hepai Arnavut- ıudı':.dıiıl:ııiılıu tütüncülük ve gocelei ilik Yapan Beyoğlı daki köşe tütüncüleri ve :ıai'uhru Acemdirler, Kapalı Çarşı, Mahmut :."" ve Sultanhamamımdaki mani- Atura ve tuhafiye — mağazalı Selitikliler işletir, henliz dü= tezgüh sahibi olamıyan Yahudi ço, cukları ellerinde firkete, kancalı iöne satmakla işe başlarlar. Sonra Anadolunun muhtelif lerinden gelen vatandaşlar da İa- tanbulda muayyon işler — tutarlar- Messlâ Kayserlden gelenler umu- miyetle pastırinacılık. — Karadeniz sehil şehirlerinden gelenler balık. gçılık. kayıkçılık, Niğdeden gelonler kasaplık, Bursadan gelenler biçak. çılık, Konyadan — gelenler Beyyar satıcılık, cakl Ankaradan gelenler leblebicilik, Harput, Kars, Arda- han gibi sark vilâyetlerinden ge- lenler sıriık hamallığı yaparlar. Bu Bu sırada kapt vuruluyor ve içeri hademe giriyor: — Mister Greeley, diyor, sıcak hava tesisatında bugün bir arıza yar, tamir ettiriyoruz, daha hiç bir odayı ssıtmak kabil olmadı... Hoyace Gretley hiddetle hade. meyet — Ne münasebetsiz adamsın!, diye bağızıyor. Tam ıstnmıya baş- lamıştım! Çık dışarı!.. Böğül ağacı altında yırtık ağları tamir ediyordu! Üç balıkçı Os- mant aralarma alıyorlar, gözlerinde, Balık Osmanın denize çık. Uğı, balıklara yem olarak atıldığı ve bir balıkçı kancasının omuzlarma takıldığı dakikaları dinliyorlardı. Balık Osman bu sıralarda yırtık ağları işaretler; yahut balıktan yeni dönmüşler- 30 gazinonun çardağına yahut ta bir ağaç gövdesinden öteki ağaç göydesine ağları bir baştan birbağa görerdi. Hele tamire çekilen #andatın biteceği gün-- Osmat mütema. diyeh bugünü bekliyor, ilir balığa çıkacağı dakikayı düşünüyor- du- Ağlar yeni alıtımıştı. Belki de denizde 0 zamana kadar ta. nıyıp görmedikleri yeni balddar bulacaklar, yahut bir el kadar böyük güneş balıkları ile gazinaya döneceklerdi. - Osman sayfiyede, balıkçıların verdikleri yiyeceklerden baş- ka garip bir numara İle daha para kazanıyordu. Bihassa bu numaraları yaptıranlar kadımlardı. Sandaldan denize para atıyorlar; Oaman ne kadar derin olursa olsun. hat. iâ en daulgalr zamanlarda bile gümüş paranın arkasmdan bir kurgun gibi fırlıyor; ya parmaklarının ucunda yahut dişleri ara- sında, bazı kereler de söl ayağıtnın İki parmağı ile yakalayıp on. ları yukarı çıkarıyordu. Yalnız bir çokları onar para atardı. Fa. kat hiç birini denizde bırakmaz; hattâ auya İnen para gözle- rinden nasılsa kürtulup kumun değmiş olma bile göue bulup ge. tirirdi. Bir gün suç İşley'ecek bir köpek gibi Osmanı başr önünde buldum: — Hani şu kadın, dedi. bana terbiyesiz diyen yok mu? Ha. san reksle sözleştik; ona ağ kuracağız'. Hasan reis gazinoda yatan balıkçılardan biriydi. — O da nasıl şey, dedim; denizde kadıma ağ kurulur mu? — Kurulur, dodi? Hasan teis yapacak işte Onun kılıç ba- liklarına kurduğu ağ var- Sonra kadını tutup denizkızı diye ba. lıkçılara gösterip zevklenecek. — Bakın, dedim, biliyorsun. Hazan relsi ikide bir polisler arıyor- — Yok canım, küçük bir ders- Bakalım bana bir daha Ba, lik Osman desin. Balık Osmana sayfiyede berkes Balık Osman dediği halde, her nedense gazinonun az ötesindeki kırmizı köşkün ev sahibi- ne kızıyor. kadınla bir türlü anlaşamıyordu. Gece, Hasan relsle bet de Vardım. Balık Osman, dalyanda balıkaılarm yaptığı gibi ağları denize biraktt. Burası tam kar- yatzı köşkün önüydü. Deniz derindi, afltar kuvvetliydi. Hasan reis: — Bu ağlarla kılıç bile tutulur, dedi. kadın neye uğradığını Fark bile etmez. İkisini de boş yere ağları dönize atmaktan vazgecirmeğe galıştım. Hepsi nafileydi. G1oce içinde ağları atarken Osmanın gözleri biri balık gözü gibi pariryordu. Hasan rojs ağları çabuk gabük birakıyor; ve balıkçı olduklarr için de hiç kimzenin gör. mesinden şüphe etmiyorlardı. Gece, Balık Osman uyumadı— Ne olur ne olmaz — diyordu; doğru uzayan tahta iakelede ayaklarını sulara uzatmış kırmızı köşkteki kadının kendi iakelelarinden denize ineceği dakikaları bekliyordu. Şimdi kapı yavaş yavaş açılacak, kadın, denize, ken. disini arka Üstü rabatlık ve emniyet içinde brrakacaktı. Hasan relz. sandalla uz ileride dolaşıyordu. Balık Osman hemen #uyun altından kadını bacaklarından tuttuğu gibi ağla. Tn kapısına doğru sokacak, sonra iki Üç balıkçı aha ağları gabuk çabuk toplayacaklardı. Kadın bir balık göibi çırpmacaktır. Fakat. Osman bunu yapamadı. Çünkü ne Bündür. ne geca kadın denize girmedi. Pencerenin önünde yalnız kitap okudu; kargıda balıkçıların ağ tutmasnı seyretti. Bir defa da tam Sa-' bile isabet oden duvar üstündeki bir iskemlede oturdu; gazino. ya baktı Osmun küfretti; ve bir sabah ta erkonden Ağları top- ladı- Hattâ kapısını kapamadı; — içerdekilerin hepsini serbest biraktı. Geçen hafta İstavrinin tamira çekilen sa bitmişti. hem bir balhıkçı sandalr hem de hir leu"ühnd;:,:' ohıuıîı: Etrafı kayu mavi ince bir çizgi ile çizilmiş, üstü tenteli ve gicir Brerr bir tandaldı. Gazinodakiler hep bir araya goldiler; Bulüt.. Bu ismi gotik bir harfle sandalm d Kıç larafma bir acem tasviri gibi ııcıî: ;:;Üm bir kadın resmi çizdim İstavri gazinorudan alârür ödünç yara la sandala kadife ikl minder tedarik etti. Dümen âplerini eski bir sandaldan geçireceklerdi. Osmunla İstavri Vmm izün mühaka- ga ottiler; döğüşe kalktılar. İstavri paraamız, olmadığını söylü. yor: Osman sandalda her şeyin yoni olmasmı arzu ediyordu. Bir aabah erkenden Bulut denize indirildi. Hepimiz ve Ba- bk Osman sandallâ küçük bir gezinti Yapacağımınr zannediyor- dük. İstavri, Bulutu iskeleye bağladı, — Osman gözleri sandala takılı: ; Tipki dcdiî, bir Güneş balığına benziyor. avri bunu içitmek İatemedi.. Osman dar sandalm etrafında denizde dolaştı; fü;ıqum_..“;n.î.d:: dirmedi; üstüne su bile sıçratmadı. 'Ertesi günü Osmana artık gideceğimi Söyledim. — Osman, dodim; hani benimle gelecektin-. İstarrinin sandalma, zinoya baktı: — Gelirim! dedi. Çadırın evvelâ klüp bayrağmı indirdik. kalı küçük kazıkları söktü. Rüzgürla dolu he.;.:::,dwm ;:: düler. Çadır yere kapandı. Osmanla bir saat içinde hepsini dartop ettik. Gazinccmun Arka tarafta yemck pisirdiği mutfakta karyolasmın altına koy- duk. Gelecek yaza kadar Kâr ve yağmmurdan portatif evimiz ora. da muhafara edilecek-. Balik Osmanı bu sene garkçr mektehi: ne vereceğim. ismini bulut koydular baldıcı ağlarına, kırmızı köğka ve ga- KENAN HULÜSI O BeVAKIT 28 ıı-ıer mesleğin içyüzü: ıKuyumcularda boğul- mamak içinne yapmalı Kutunun içindeki 1sme değil, için- deki mala para verilmelidir ! hususta daha bir çok misaller de vermek mümkündür. Bu kabilden olmak üzere, İstan- bulda büyük bir ekalityet teşkdi e. den Ermeniler de umumiyotle ku. yamculuk yaparlar- Deaebilir ki, bugün İstanbulda kuyumculuk Er- menilerin inhisarr altmdadır. Esas itibarile kayumculuğun iki pazarı vardır: Biri Kapalı çarşı, diğeri de Beyoğlu. Beyoğtundaki kuyumcu dükkân. ları ön taneyi bulmaz bile- Bun. lar lökstür Az iş yapar, çok para kazanırlar. Maamafih bütün ku yumcularda vaziyet böyledir.. Va- kat Beyoğlundaki kuyumculardan alış veriş edenler, paralarını sade. ©e bir lüks hastalığına, kutunun içinde yazılı olan ia&me verirler. Bu nişan, nikâh şekerlerini Tokatlı - yanda, Haylâyfta veya Lâbonda yaptırmak gibi Tüzumsuz bir lüke- tür- Çünkü Beyoğlunda ismea meş hur kuyumcu da nihayet işi Kepalı çarpıdaki esnafa ve kuyumcular hanındaki işçilere — gönderecektir. Demek ki vitrinin lüksüne ve ağız. dan ağıza dolaşan isimlere kana rak, bir fantazi zevk için lüks ku- yumcuya avuç dolusu para vermek. te mana yoktur. Gelelim Kapak çarstya: Kuyum- cular çarşısındaki iki sıra dükkün- lar istimlerinin #onu “yaz” ile bl. ten vatandaşlarımız tarafımdan iş- letilir. Ayrıca arka sokaklarda da, yüzlerce küçük dükkân mevcuttur. Burast hakikl bir pazar ve aynı za- manda bir dalavere pazarıdır. da- Müşterinin kolaylıkla kanahileceği :ı— ı= yer kuyumcu dükkânı. v ü işi kuyumcuya düşen bir erkeğin yanmda, ya nişanlara aĞt kızcağız, veya kaym valdesi =—- Bu hava içindo erkeğir pazarlıklara girişmesine im kün yoktur. Sonra kuyumcuların iş yaptıkla Tr diğer bir çeşit müşteri de ho * Bunlar yanlarında” kadınm gönlünü kazanmak ir eömürt davranmaktan :4lâ çekin mezler İşte aldanmak için bir ©. daha-. 'çüncü tip bir müşteri de par. Bını ziynete tahvil edenlerdir.. Bun lart aldatmak biraz zordur. Fakat me de olsa paralı bir insan olduk- lart için nihayet üç beş kuruşu pok aramazlar. Şu halde demek oluyor ki. ku. yuzacular çargısı havast — itibarile aldatmağa ve aldanmağa müsait - tir. Gelelim gimdi kuyumcularmı mal satma şekillerine: Kuyumcular her halde normal. den çok fazla kâr ararlar- Buna se- Derlen Halbuki iş dalma ayaı iştir. Başka bile olsa işçilik ancak bir nişan yüzüğünde kırk, elli ku- maliyeti 6 lira olan bir yüzüğe 14 , 15 lira isştenmesi doğrudan doğ- ruya fazla kâr temin etmek gay. retini gösterir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: