28 Eylül 1940 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

28 Eylül 1940 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Arap rakkaseleri modası u halk eğlence yerlerinde dainın çalgı, dana ve türlü oyun” lar âdet oldu olalı, bu Meşguliyetlere elverişli yerli s. natkârlar yetiştiremedik gitti. Bu yoksulluk dolayısile yakın yakte kadar o gibi yerleri Garptan akın etmiş bir yığın kadın, erkek doldurmuştu. Bunlar oynayıp sıçradılar. Çalıp söylodiler. Biraz da harvurup harman savurdular. Nihayet hasat zamanları geldi diyelim. Savuşup gittiler. Yahut gönderildiler. Fakat temelli çekildiler mi?.. Bir kısmı var: Diplomalı sa” natkâr veya marifetli oyuncular sıfatile elân gurada büurada gö. rünüyorlar, Fakat göze carpan bu değil. Sön zamanlarda, bir de “Sark oyunları,, modası çık" tı: Arap şarkıcı rakkaseler, — fitmlerde göl Ü yeotmi. yormuş gibi — bi sabneler rimizde de endam arzediyor ve bize bir takım pesttenkeran! a rapça şarkılar okuyorlar. Bu vaziyet, herhalde zevki' mizde ileri; doğru bir. adım atmak di ir, Şarklılık husu. siyetimle de müstesna bir ma” halli Tenk - ifade etmiyorlar... Kimsenin geçim tarzıma ve bu.. nun idart veçşbeden kontrol ve ya tatbikatına diy niz yok. Lâkin bize, meş; lerimiz den boş kalan zamanlarımızı geçirmeğe, yine bisden olan &a. nat ve malharet erbabı kifayet edamez mi? İstiyoruz ki karşımızda dair ma kendimizden bir gayret e. seri görelim. — Meziyetlerini takdir edip, kusurlarını işearot edelim. Daha doğrusu, teranni, basi vadi” Bu arada, hayatmda bir takım müşkülüta tesadiif o. dip de gelişigüzel bir “artist,, adı altında hem - sihhatlerini, hem istikballerini harap etmek yolunu tutmuş bir takım genç r Türk - Romen ticaret anlaşması Evvelki gün şehrimizde imzala- nan Türk — Romen ticaret anlaş. maxı Hariciye Vekileti mümezalli Saftet tarafından tasdik icin An- karaya götürülmüştür. Dış ticaret umum müdürü Seryet lmitet $ e meşgül olmüş ve anlaşmanın tatbik huzırlıkları et- rafinda — alâkadarlarlı temaslar yapmıştır. İzmir - İstanbul seferleri kalabalık oluyor Her geye rağmen deniz yolları- nın İzmir — İstanbul arasına hâlâ sefer koymazcası ve bilhas. andığından — dönecek vapur olsun faz'a kal- dırmamazı dolayısile dün İzmirden gelen İzmir yapurunda yine istiab haddinden fazla olarak 700 küsur yölcu bulunmuştur. Liman yeniden vapur bakkında — zebit tutmuştür. üf vapurunun bu — ikinci fazla yolcu tazrma hâdisesidir- Bandırma ve İzmirden gelen diğer postalar- gekilde fazla yolcular cerası katiyen sona erecektir kanasâtindeyiz HİKMET MÜNİR EÖRSEREN TAKSİiM Sinemasında V Mısırlı San'atkâr FATMA RÜŞDI'nin « Herkesl Bilhassa Gençliği alâkadar eden şahrseri SAADET YUVASI Çok alkış ve takdir kazanmakladır. Gerek mevzuu ve gerek oynanış lübariyle Hakikaten mükemmel olan bu fümde FATMA RÜŞNİ'nin Kalplere hitabeden yakıeı şarkılarile Şark Bazı da — seyircileri heyecan kandırmaktadır. Hüve olarak: Misırdan Tayyare ile gölen Son Harp harekâtını gösterir Sinema Gazetasl, D Sennslar: 11.18 (Tenzilâtir.) — iPEK Sİnemasında Baştan başa bir heyecan Kasırgası ve Mevsimin İlk TÜRKÇE Sözlü Şaheseri Sarlok Holmes (KRALIN HAZiNESİ) Ayrısa: RENKLİ MANZARA — 2 Yöni FOKS DÜNYA gazetosi Bugün saat 1 ve 2.30 da tenzilâtir Halk matizeleri, * Çeviren: Suat Derviş şöyle bir çamaşırlık taralına da çevirip her halde bu jesti pek seri yapmıştır. (Ve bu suretle ancak merdiven Sığnhtma ve çamaşıre Jığa doğru bir an yüzünü çevir. miştir. Ve bu müddet de çamaşır- Tıkta saklı bulunan bir insanın o. nun tuvaletini bütün teferruatiyle tosbit etmesine kifayet etmez.) Halbuki Mis Lamort belki bir sa- niye bile sahanlığa ve çamaşırlığa yüzünü dönmemiştir. Tekrarlıyo. rum. O yazıhaneye gidiyordu. Vi- ölet Onu yazıhane kapısından içe. girerlcen di görmüş. “Şimdi eğer Mis Lamort'u ken. di odasından çıkârken arkasını o- da kapısına çevirerek kapıyı ka- pamak garabetini göztermiş ve bu suretle de yüzünü çamaşırlık ve merdivene doğru çevirmiş dahi ol. » sa, Violet Burrage'in bu müddet içinde dahi onun bu teemanl gece kıyafetini bu kadar teferruatiyle çe "OĞ'niz görebilmesine vakit olmamıştır. Bu şey için muhteme) değil de. mekle iktifa edilemez, bilâ tered- düt mümkün değildir, diyebiliriz. İşte bu da üçüncü garabhettir. Şimdi 4 üncü garabete geçelim: , Maxvell evvelce — Mary'nin ilk Ziyarelinde hiç bir zaman göster. mediği ihtiyatı Violet Burrage o. rada bulunduğu için göstermiştir. Bu dördüncü faraziyenin izahı tüçtür. Fakat bu tamamiyle haki. kate uygundur, Sözlerimi iyi takip ediniz. Birbiri arkaşı sıra plân söy. lemek çok güçtür. Hele âsabr bu kadar bozuk ve eiemani hislerine kuvvetle bağlr olan muhteris fakat muhakkak Sürette zararsız bir ih- san olan Mary Lamort için üstüs- te iki ifadesinde de yalan söylemek dildür. O, şahit olarak ük aman yalan söylemiş ve bu yazan onu harap etmiştir. Tüketmiştir. İkinci defa ifadesini | l Hikmet Bayur'un dünkü konteransı Eski Maarif Vekili Manisa me. busu Hikmet Bayur konferans vermek Üzere dün sabah Ankaram rimize gelmiştir. Hikmet kaldığı müddet zarfında iki konferans verecektir. Bunlarm ilkini dün asat 18 de U- niversite konferana sulonunda ü- ziversite talebesine ve halka ver- Miştir. Konferansın mevzuu “Ah- vali harbiyo ve dünya buhranı do. layısile Türk vatandaşlarınım içti- mat vaziyetleri,, dir. Hatip, bugünkü —dünyanın harp halinde bulunmasını kısaca izah et- fikten sonra memleketimizin açık ve dürüst siyasetini tebatrüs ettir. Mmiş, vatandaşların içtimal vaziyet. kerine temaa ederek takip edecek- leri yolu izah etmiş ve bütün va- tandaşların bu yolda İsmet İnönü ile birlikte yürümek vazifesi oldu. unu ve ona sarsılmaz bir bülün o- larak bağlı bülenduklafmı anlat - miştir. Bay Hikmet Bayur bugün saat 15 te gehir tiyatrasumun komedi kısmında ikinci konferansını vere- cektir- 28.9.940 Cumartesi 7.30: Program — ve memleket snat Ayarı, 105: Müzik, S.00: berleri, 810: Ev kadmı, Müzik, 13.20: Progrom aat ayarı, ULİĞ: Müzik, 13.00; Ağanı haberleri, 1405: Ylüklarla — mühtelir garkılar, 14.20: Tüyaseticumbur ban dosü, 1300/15.30: Müzik. 18.00: Pro. grata ve maemleket axat ayarı, 1808 Hafif erkestra parçaları, 1830: Me- lodiler (Pl.) 1840: Eadyo caz orkez trası, 1915; Müzik, 1945: Memleket Bdat ayavı, ve ajans haberleri, 20,00: Müzik, 20.80: Konuşma, 20.50; Mü. zik, 2L15: Mürik, 21.30: Radyo yazer tezi, : Radyo salon — örkesttası, 22.30: Memleket saat ayarı, Ajans Radyo salba örkes- n dalgm postasile), Ecnebi dillerde konuşma (yal. IZ kısa dalga pestasile), 23.10: Caz: Band (PL) 20,25/2530; Yarınkıi peor genm ve Pazar 29 Eylül VÜ Şaban nezır MT Cumarte 28 Eylül 46 sAban bızir Hab Wakiller Tarali Kzaar Vasali Ezanl, Göneştn " s gn 6ö 504 11 66 19 03 6051205 G07 1626 9271526 928 Akşam 13 60 18 00 17 57 12 00 Vat 1933 18119 80 181 İmsak — 4131013 4 161016 dafaşu Öğle İkindi Beyoğlu Halk Sineması Bagün M ter 1 — Kan Kardığler: Loret Hardi, ? — Görünmiyen Düpş maznlar, 3 — Hududda bir macera. Altın Fiyatı Altm dün birar daha yüksel miş ve 2130 kuruş Üzerinden mua- mele görmül verdiği vakit artık o samimldir, Bruntön Mis Lamort'a karşı bü. yük oyununu oynamaktadır. O tecrübeli bir âşıktır. Kadınları is- tediği gibi idare etmekte hakika- ten mahir olan bir insan o gece İ, çin metresinden randevu almıştır. Fakat saat tesbit edilmemiştir. Fakat © sevgilisine aşağı yukarı şöyle bir şey söylemiştir: “Yol ser- best olunca geliniz., Evde herkesin uyuduğunu bilen Mary Lamort (çünkü o Claire Bayiord ve Hargreaves'ten başka herkesle birlikte yukarı çıkmış ve nihayet onların da vukarı çıkıp o. dalarma girdiklerini ayak seslerin. den anlamıştır.) Saat gece yarısı. ni takriben bir çeyrek saat geçe sevgilisinin yazı odasına gitmiştir. Fakat iyi karşılanmış mıdır? Ha- yır. O oda kapısını açtığıt fakat he- nüz odanım içini görmediği zaman Maxvell içerde bir şey devirir gibi bir gürültü yapmıştır. Bunu bize Mary kendisi söylemiştir. “Onun yerinden şiddetle sıçradığımı ve iş- kemlesini devirdiğini — işittim. O daha kapıdan içeri u atma. dan evyel Maxvell önü geri yolla- mıştır. Kızğın ve gayri memnun bir hali vazdır. Ona şu tarzda bir SR Li N .wğ aN Sipahih'in ümidi yoktu, Yus- sufa yenileceğinden emindi — Tavlamak yok... Cafer bey, güreşlerin yarımşar suatten faz la sürmesini istemiyor.. İşi u- zatma! Yusuf aldırmadı. O, ne yap' tığını ve ne yapacağını çok iyi biliyordu. Zavallı toy ve teerü . besiz “Çerkes” i kolayca yenen “Sipahi” nin böbürlenmesine da- yanamıyan Yusuf, onunla yarım sant ne diye uğraşsındı? Böyle bir kabasoğanı yenmeğe on, on beş dakika çoktu bile, Asıl cün- büş bundan sonra, Hergeleci ile Yusuf arasında kopacak değil miydi? Yusuf - Sipahi, Çerkese nasıl pes dedirdiyse o da Sipahiye pes dedirtmek İstiyordu. 'Tanı ön beş dakika sonra, na. sıl olduğunu kimse anlayamadı; birdenbire — Sipahi'nin — sırtını yerde gören seyirciler şaşırdı « lar: — Bu nasıl iş be?! Daha gimdi Sipahi pekâlâ — cenkleşip duruyordu. — Bu, gece'suratlı pehlivanım yenileceğini de görecek Mmiy” dik..? Karyolada yatan sünnet ço- cukları bile bu işe şaştılar: — Arap yenildi.. Böyle güreş olur mu? Çabuk çabuk biribir . 1 yeniyorlar! Diye söyleniyorlardı. - iyar bakem, Sipabi'nin yenil i ilân ettiyse de, dü- gün halkı, nedense, Sipahi'nin yenildiğini kabul etmek istemi" yordu. Şimdi söz Yusufundu.. Sipahi- ye döndü: — Sen de kabul etmiyor mu . sun? Sipahi, halka doğru yüzünü çevirdi: — Hayır, Kahul etmiyorum. Çünkü ayağrma çivi gibi bir şey battı.. Huylandım, Yere devril * dim. Yusuf gülerek: —— Desene, seni ben yenme- dim.. Yerdeki çivi yendi! Pekâ. lâ, öyleyse meydan bizimdir. Ve fazla bir şey söylemeden, derhal! yeniden kapışmak istedi. İhtiyar — hakem, baktı: — Yeniden güreşmek istiyor- lar.. Ne dersiniz beyim? Cafer bey pencereden başını galladı: pencereye — Güreşsinler... Güreşeller bunu duyunca her men tutuştular. Sipahinin ümidi yoktu. Yusu- fa yenileceğinden emindi. O, Kkırmızt kese içinde verilen sarı altıncıkları düsünüyordu. Yusufa gelince, onun gözü ne şey söylemiştir: “Yaptığınız ihti. yatsızlıktır, Ridiniz daha geç geli- niz.,. Bu bahane gülünçtür. Yaka« lanmak tehlikesi zavallı sevdalr dışarda yani onun geldiği Toridor. da görünmek tehlikesi yoksa onu niçin geri yollamıştır. Bu adamın zihnini bir şey işgal etmektedir ve bu adam bir şeyden korkmaktadır. Fakat bu adamın korktuğu şey (a) ne bir insanın dışardan büu odaya girebilmesi (b)j ve ne de kendilerini burada yaka, !Lîl?_ın ihtimalidir. Bu korku (a)| insanın buraya gireceğinden (b) kendilerini burada yakalaya- cağından emin olmasından veya. hut (c) bu odaya daha evvel gir- miş oları bir insanın bu odada bu. mülya kadar dışarda bulunan bir itcuhın odaya gireceğinden ve dedtini n emin Ol- saydı, Brunton hiç bir şey söyle. miyecek veyahut yalnız şöyle di- yöcekti “gidiniz., bunu o kadar çabuk. söyliyecekti ki tehlikenin - Yazan: iskender F, Sertelli ken - rer, birer ayıklayarak içerde kimin — < Güreşler bittikten sonra hokkâ- KUT gp ll para görüyordu. Ne de etrafını, İeneceksiniz. Biraz sabirlı olu « Şiddetli bir hamle ile hasmmma NUZ ; saldırdı; kapana tutu'sü fare — İhtiyar hakem delâfa karıştı gibi, kafasını tekrar — Yusufun — On dakika dediğin Dedir boyunduruğuna kaptıran Sipahi K, « kunun Şiseği gösünü Si bu zefer üç dakikada yere düş- YAPAyımcaya kadar geçer. tü. Yüsuf, siyah derili pehliva" * nn sırtmı dördüncü dakikada | yere getirdi. Ve hırakımdı..! Pehli: he ver! BSeslendi: Ee — Gördük, görmedik deme - “ Mehmet iri böyile sallana Btila sinler... Hem bu sefer yerde ne | <. mevdi 'i d çİvİ var, ne de böcek. Yumutak | — aehmet pehlivan bu bir yer. | Hebödük Ho Ve p Soyirciler — arasında bir "I miş, İll::m'â“ F* j ik koptu: y Oni kasındı ğ —a Gözdük yakat Yeben | yon a laamdin Tet GN artık. Adamcağızı yerde boğa * den alkışIryordu. cak misın? | Mehmet pehlivant savenler Tih — Anladık be! Sipahi yenildi. | olduğu kadar, Yusufun güreşles | — var Hâlâ neden ayrılmıyorlar?! î Tini beğenenler de vardı. : İhtiyar hakem yere eğilip: — | — Yeter.. Sipahi yenildi. — | Diyerek zorla ayırmasaydı, Yusuf, hasmınm sırtıni. hâlâ | yerden kaldırmıyacaktı. Sipahi bu sefer söyliyocek söz | bulamadı: — Benim dengim değil. Ben zaten yenileceğimi biliyordum. aç lt Vaktbsesdin SörüBürcetimi Mebmist - pehlivan da “Sipâl Dedi.. Mahcüp oldu ve etrafı. — hi,, gibi uzun boylu ve heybetli na bakınınadan köçkün alt ka « görünüyordu. Yusuf pehli tındaki pehlivanların odasına daha tıknaz, önsesi daha irdi. lın, pazıları daha şişkin ve Cafer Bey, pencereden başf' nr çıkardı: — Vakit geçiyor. Haydi ars. Janlar.. Hemen güreşe başla" yın! Cafer Beyin sesini duyan Yi suf gülümsiyordu. — Seyirciler” den, Yusuftan ziyade Mehmedi Şimdi, sünnet çocukları dahil dimlart daha açıktı. Makamnast” olduğu halde bütün seyireiler: — Tün dediği gibi, Yusufa “Otumak |it pehlivan,, diyenler de vardik Diye bağrışıyor ve - herkesin | Güreşçiler arasında bu, bir nes .m'i'ı'ı Yusufun Üzerinde topla- Vi kuvvet payesi gibi bir tabir mniyor; herkes Yuzuftan bahse, - Her pehlivana oturaklı des diyordu: >mezlerdi. Bilhassa çelimsiz, dar — Bu ne kuvvet be?! göğüslü, ince bilekli pehlivan” — İnsan değil, dev azmanı, lar hiçbir zaman bu vasfı n.ı. — Yaşasın Yusuf pehlivan... AF 3 mübarek!.. ,MY f' dHL Ha Ğ — Zavallş Sipahi'yi altma al- usuf, Hergelceiye göyle '”_' y attı, Nİ dı, azkaldı ezecekti. Bolümlaştilar. — emİrü — (Kara Boncuk) un yelken: leri suya düştü artık. Bir — Hergeleci, biraz önce, #rkâ" daha ortaya çıkıp böbürlenmez. —dan Yusufun Sipahiyi iki kere — Om haktır bu dayak. O, nasıl yere vurduğunu görmüş » her meydana çıkışmda böyle yar — tü. pardı. Kendinden başka kuvvet- — Kendisini bir hayli uğraştı” li yoktur derdi. Tan Sipahi gibi çevik bir pehli. — Eh, izte... yedi dayağı, o. vanı iki kere üstüste yenen bir turdu aşağı, adamla alay edilemezdi. Meh” İhtiyar hakem, Yusufa da on — Mmet pehlivan bumu biliyordu. dakika istirahat verdi. Bu sıra* güreşleri — seyrederker da sünnet cocuklarıma bediyeler yusufun oyunlarmı da- yakır. dağıtılıyordu. Bir çoklarının e- linde horoz ve elma şekerleme. leri, kozmana zırıltıları, balan * lar ve daha birçök Eyüp oyun” cakları olduğu halde: | v ĞÜŞ v TEAKELE © KERİLTERD SPE TEREEE Biklü Ona arkadaşları: * Yusuf, aceminin biridk — Hokkabaz isteriz.. ,Pehlivanlık, yalnız kuvvet m Diye bağrışmalar başlamıştı. — selesi değildir. Oyun bilmek ge Harem Ağalarından biri: Prektir. Çocuklar, susunuz! dedi. (Devamı var büyük olmasına rağınen Mis La, mort hemen geriye kaçacaktı. Ya- hut onu yazıhaneye alacak, tehli., keye meydan okuyacak ve yahutta onu odada bir yere saklamağa tes dolayı şebbüs edecekti. Eğer tehlikenin doğmasından korksaydı, metresini odaya alacak ve ona vaziyeti izati edecekli. Çünkü içeri girip kendi. lerini görmesinden korktuğu insan karışt olacağına göre — sevgilisine, hiç te den bundan ğunu söyliyebilirdi. Bu Mis La. mort'u darıltmazdı. Ve ona niçin — 2 — Brunton anlatıldığına gör yollanıldığını — anlat için bütün çapkımlığına rağmen %mumwmggw ııkadmımmnm:ıı—ı.g tiklerden hiç birini kullanmadı. - sin diline düşürmekten çekinen bi | GEEİ Te DÜi V » hariçten , yoruz. Mis Lamort'un yazıhaneye * gittiği dakikada içerde bir başka insan vardı Lucas, Ç Bu insan kimdi?.. Bu insan kim olabilirdi Lucas? Şimdi burada o. Tamaması lâzım gelen insanları bi- K TT YEY ği' ; bulunduğunu anlamağa gayret e. deceğiz, Evvelâ i insanın cevaplı bir telgra karısı olmasına imkân yoktur. yollayımız. Burasını daha uzun İ- Çünkü hiç bir zaman nikâhlr bir zah ederim... ” Kkadının kocasının metresinden sak, -.

Bu sayıdan diğer sayfalar: