6 Mayıs 1930 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

6 Mayıs 1930 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a Şarkta neler oluzo!_! Sahrayi kebire 35 milyon İliraya şi- mendifer O — yemeni eaeee | Kahireden : l Mısırda teşkili tekarrür eden | | | | | uş’“’:"'m f_ Fransa hükü- gardi Afrikayi Akdenize Fâpletmek üzre Sahrayı kebirden Seçecek büyük bir şimendifer in- Şasına karar vermiş ve keşif için bir heyeti fenniye göndermiştir. Bu yol için tahmin edilen mas- Taf 25 milyon İngiliz lirasıdır. Mısırda çekirge harbi! Londradan : Taymis gazetesinin Kahire Mühabiri yazıyor : Çekirge İsti- maruz olan yerleri ve bil- hasta Arişi ziyaret ettim. Çe- pek çok ve memleket bü- Yük bir tehlike önünde bulun- Maktadır. Ahalinin telâşını teskin için hükümet afetin azaldığını işçaa Sdiyorsada bunun aslı yoktur. yapılıyor ! ziraat bankasının tarzı idaresini havi bir program hazırlamak İktisat Meclisi azasından İsmail Sıtkı paşanın riyaseti altında teşkil olunan Gomisyon ikmali vazife etmiş ve Taporunu İktisat Meclisine tekdim eylemiştir. Şeker buhtanı olacak! Kuba adasında şeker imali için 300 milyon İngiliz lirası ser- maye ile teşekkül eden ve ilk senelerde büyük kazanç temin eden Amerikalı şirketlerin bir iki seneden beri bir bir erimek- | te olduklarını vaşingtondaki Kü- ba Sefiri beyan etmiştir. | Bu gün Kubada ancak 140 ' milyon liralık sermaye kalmıştır. Sıtıra Varmı yokmu? v MEYE AA TAYI IASA Sıhhiye vekiline bu da bizden varan iki! —— rroot iesese —— Cebelibereket havalisinde sıtma ocaklar söndürmekte dvam ediyor Sıhhiye vekâleti - “Anadolu fitmadan — kırılıyor, mekalemiz aleyhimize dava açtı. Bir Ç gün evvel İzmir havalisin- sıtma afetine dair gazete- Mize bildirilen bir mektup neş- Tetmiş, Sıhhiye vekili beye buna he diyeceğini sormuştuk. Buğün Cebelibereket havalisine ait bir şehadeti dercediyoruz: Cebelibereket 2.5.30 Ceyhandan itibaren Maraşta dahil olduğu balde Kilis hudu> kadar uzanan arazi üze- | Tindeki köy ve kasaba halkının a çalıştığı tek ve mü- “him bir dert vardır : Sıtma. Ne kadar tekzibe çalışılırsa çalışıl- “in ortada on binlerce nufusun “hhati namına itirafı mecburi I Yetle müterafık bulunan bir ha- kikat vardır. Sıtma bu havalide ocaklar | lürüyor, köyler batırıyor. Sıt- a bu havalide yapıştığı her gür- ferdi uçuk beniz, şiş karın tıka bacak beşer ankazı haline ::"'"'- Bu şekilde yaplıgi müt- tabir. ettikleri pirinç ı“::': fazla ehemmiyet vermeye, köy Ve kasabaların içerisi sek tarlaları kurutulması I_j._ harici olan bataklık haline ge- Türmge başlamışlardır. Halkın sihhatını korumayı Sümlei vazaifden bilen hükümet yalaç Ilruhlı.nm ııırolerdek!lp" M'“ll ikkında bir kanun KaPmıştada teessürle, söyleyelim * Bu kanunun - tatbikine me- h. & " feryatlarını işittirememişslerdir. mur olanlar vazifelerini ihmal ederek halkın sihhatını koruya- mamışlardır. Pirinç ziraatı hak- kındaki kanun pirinç tarlalarının köy ve kasabalara lâekal üç kilo metre mesafede bulunmasını a- mirdir. Bizzat köylere giderek gör düğüm hakikatı kaydediyorum ki: değil üç bin Mmetre evlerin di- varlarına bitişik tarlalara pirinç ekilmiştir. Yaveriye, Rapyalar, Dervişiye arslı.niye, Tevfikiye, Toprak ka- le kınalıçınar ve daha bunlar gibi bir çok köyler sıtmanın amansız pençesinden kurtulmak için köyleri cıvarında pirinç zi- rentı yapılmaması hakkındaki Şayanı isliğrap noktalardan birisilde Nohuttepe köyü ihtiyar | heye'tine okuyup yazmak bilme- | diklerinden bil'istifade köye On metre bile uzak olmuyan araziyi üç bin metreden fazladır diye mazbata — imza ettirilmesidir. | Şimdi köylüler ne yapacaklarını şaşırmış — vaziyette biz pirinç ekilmesin diye imza ettik diyorlar. İkinci bir mes'ele: Cevdetiye halkı bu sene pi- rinç ekenlerden vilâyete şikâyet ediyorlar. (Sıtma mücadele dok- toru ile bir sıhbıye memuru keşr fediyorlar ilk def'a o araziye pi- rinç ekilemiyeceğini söyleyorlar. Sonra hangi (tesirin Zebunu ol duklarından ekilmesinde mahzur :ı::ııı diye rapor veriyorlar,hal- halkı aşairi seyyareden a W gal Haber aldığıma göre ıslahi- yede bulunan dağ alayı erkânı ı::"’b" ümümiye riyasetine bir 'POr Vererek pirinç tarlaları sıt- ma tevlit ettiğinden ziraata mani olunmasını İştemiştir, Bu mıntakada sıtma mücadele Amerikanvari bir haciz! Treni giderken haczetmişler Amerikanın Florida Cumhu- riyeti dahilinde (Harlent ) na- mında bir kontluk vardır ve burasını bir kont idare eder. Nisanın öon ikinci günü bu kontluk arazisinden geçmekte olan ve atlantik Kost Loyn kü- panyasına ait olan bir yolcu treni, Kontun emri ile tevkif ve haczedilmiştir. Buna sebep kumpanyanın kırk bin dolar vergi borcu imiş. Bir kaç kere istenildiği halde ve- rilmediği için bu trenin ve aynı zamanda bir istasyon binasının haczi icra edilmiş, katardaki yolcular vagonlardan, istasyon memurları tarafındn çıkarılmıştır. .. Yeni bir top! saNotemr Bir dakikada 800 mermi atıyor Nuyorktan — Robert Hendsan namında Amerikalı bir mühendis dokuz mil ( 24 kilometre ) mesa- Feye bir dakikadada sekiz yüz mermi atan birtop icadetmiştir. Amerika bahriyesi bu ihtiraı satın almıştır. Mumaileyh 13 mil ( 80 kilo- metre ) mesafeye dakikada sekiz yüz mermi atan bir topla tayyare- lere karşı dakikada 1400 mermi atan diğer bir top ihtiraı için çalışıyormuş, Amerikada 6,5 . milyon işsiz var? Amerikacihanın en zepgin mem- leketi olduğu ve umumi harpten büyük bir kazanç temin eden yegâne devlet bulunduğu halde bugün en ziyade işsizlikten muz- tarip olan yerde orasıdır. Ahiren neşrolunan bir istatis- tika göre sırf Amerikalı olan işsiz amelenin miktarı 6,600,000 kişidir. —— yepest iresse Polis sand-ığı kooperatif teşkil ediyor İstanbu Polis Müdürü Şerif bey tarafından Üç sene evvel polis teavün sandığı teşkil edilmiş bu güne kadar muamelâtı günden- güne tezayöt ederek sandığın sermayesi 140000 llıı.,ı kadar baliğ olmuştur. Polis müdürü Şerif B, İstan- bul polis kadrosunda mukayyet 3000 küsur polis ve sivil me- murun her türlü ihtiyacatı zaru- riyelerini ve ailelerine alt leva- zımı kolaylıkla ve ucuz bir fiatla tedarik edebilmeleri için polis teavün sandığı sermayesile bir polis köbperatif teşkiline karar verilmiştir. Polis kooperatifine ait proje- ler ihzar edilmekte olduğu haber alınmıştır. $A teşkilâtı da çok zayıftır. Hükü- met mücadele teşkilâtımı kuvet- lendirip çeltik ziraatına mani olmazsa nüfus adedi günden güne azalan köyler yerlerini me- zarlığa terke mahkümdur. Cebelibereket: R. Atilâ İhtiyar bakirenin aşkı.. Bu eski ve insanı bütün ha- yatınca helecan içerisinde bıra- kan hatıralar o kadar gariptir- ki! , , Nasıl olupta bu hatırayı, bu güne kadar muhafaza ede- bildiğime şaşıyorum. Hayatta çok acı hadiselere şahit oldum. Fa- kat, Zehra teyzeninki bunlardan daha elemli olmasına rağmen, yaşımın tesirinden midir, - o za- man ancak on iki yaşında idim hafızamda menkuş kaldı. Zehra teyze, her hafta, Pa- zartesi günleri, bizim eve gele- rek, çamaşırlarımızı yıkayıp, söküklerini diken Ihtiyar bir terzi taslağı idi. O vakitler biz Çamlıcada, tenha bir yerde otu- ruyorduk. Pakize teyze, Pazartesi günleri gelir doğru mutfağa gi- rer teknelere kovalarla su bo- şaltarak doldurur ve çamaşırları yıkamağa başlardı. Bu Zehra teyzeye bayılırdım. O geldiği gün, yataktan hemen fırlar koşarak mutfağa enerdim. Zehia teyze kolları sıvalı burnu- nun üzerindeki gözlüklerle dik- katli dikkatli çamaşırları mu- ayene ederek ince uzun fakat elân canlı parmaklarile çama- şırları 'yıkarken bir taraftanda bana masal söylerdi. Onun an- lattığı masalların o kadar bam- başka bir zevki vardı ki, akşam- ları yemekten sonra büyük ağa- beylerimin okudukları en meşhur muharrirlerin hikâyelerinde bu lezzeti bulamıyordum. Yine bir Pazartesi günüydü. Zehra teyze ile öyle vaktine ka- dar konuştuktan sonra ayrıldım * üti ekrar yanına gittim kapıyı açtı- | HDiSek Z fim zaman onu, yerde uzanmış, kolları gerilmiş, elinin birinde sabun parçası, diğerinde göm- leklerinden birini tutuyor gör- düm. Gözlüğü fırlamış, ta duva- rıt dibine gitmiş, orada parlıyor- * du. Bağırarak kaçtım. — İmdada yetiştiler; nihayet öğrendim ki Zehra teyze ölmüş.. Çocuk kalbini mıyacağım. Usulca aşağıya ine- rek sofanın bir kenarına sak- landım; kendi kendime ağladım. Sofada her halde uzun zaman kalmış olmalıyım ki gece olmuştu. Birdenbire kapı açılarak elinde- ki lâmbayla annem, babam ve sesinden pek iyi tanıdığım dok- tor, içeriye girdiler, fakat beni görmediler. Doktorun anlattığı — şeyleri öyle heyecanla dinlemiştim ki, işte bu gün bile aynı kelimeleri ayni cümleleri, olduğu gibi, ya- zıyorum. — Ahi diyordu, zavallı kadın! Burada ilk müşterimdi. İlk gel- diğim gün, arabadan inerken, bir kaç kişi Zehra'nın bacağı kırıldığını haber vererek 1 imdadına yetişmemi rica etmiş- lerdi. O zaman onyedi yaşında güzel, çok güzel, fevkelâde gü- zeldi. Hiç buna ananılırmıydı ? Onun başından geçen vak'ayı şimdiye kadar kimseye söyleme- miştim. Bu mes'leyi bir kimse daha biliyordu ki, o, şimdi bu memlekette değil,madamki Zeh- ra teyze öldü ; artık bunu söy- Üeyebilirim, Genç ve güzel çehreli bir ih- tiyat zabili gelmişti : Bütün kız lar bu delikanlının peşinden koşdukları halde, o, hiç birine yüz vermezdi. Zira babasından çok korkardı. ' şiddetle açtı; sonra, | mırıldandı: parçalayan o | acı ve müthiş heyecanı dnlata- | Nakili ; Hüseyin Zeki Kâzım efendi, Zehrayı, terzi olarak mektebine almıştı. Genç zabit, bütün kızların içinde Zeh rayı beğenmiş ve bir'gece, mek- tebin deposunda randevo almıştı. Zehra, evine gider gibi yaptı, fakat merdivenleri inecek yerde yukarı çıktı- ve aşıkını beklemek üzere, otların içine saklandı. Genç zabit biraz sonra geldi ve ilk söylemiye başladığı zaman deponun kapısı yeniden açıldı ve mektep müdürü sordu: Ne yapıyorsun orada, Şadi? Genç zabit, yakalanacağını hissederek, — şaşkınlıkla cevap verdi: Biraz dinlenmek - istemiş- tim de... Bu depo büyük, geniş ve karanlıktı; Şadi, “öteye gidiniz, saklanınız, diye söylenirken, bir taraftan da korkudan titreyen Zahrayı öte tarafa itiyordu. Mektep müdürü, mırıltıyı İşi- terek tekrar sordu: — Sen burada yalnız degil | misin? — Yalnızım, Baba! — Hiç te benzemiyor, baksana konuşuyorsun. — Vallahi yalınız, Baba! İhtiyar müdür şüphelendi, kapıyı tekrar dişarıdan . kilitli- yerek aşagğıya — şamdan almıya gitti ve : — Dur bakalım, öğreneceğiz. dedi. Şadi, bir alçak gibi, hiddetle — Zahra'nın — yözüne — Saklansana yahu! Babam görecek olursa, beni öldürür vallahi! saklan... Biraz sonra, kapıda tekrar bir anahtar sesi duyuldu. tekrar yola Aaçılan pençereye kuştu, yavaşca — O, gittikten tonra gel beni yol üzerinden kaldır- Aşağıya — duğru koyüverdi ! kenidini.,, Mektep müdürü, depoyu aradı hiç kimseyi bulmadı ve hayret ederek gerisi geriye döndü. Bir çeyrek saat sonra, mek- tep müdürü bana gelerek hikâ- yeyi ınl.ıt. . Genç kız, iki kat yukarıdan düşerek, ayağa — kalkamıyacak derecede muztarip dıvarın kena- rında yığılmış kalmış. Onunla beraBer — Zehranın yanına gittik. Gözlerinden yağ- mur gibi yaşlar akıyordu. Baca- ğınin üst tarafı kırılan zavallı kızcağızı evine götürdüm. Zeh- racık , halinden hiç #kâyet et- miyordu, mütemadiyen: — Kabahatimin cCezasını çe- kiyorum.. Diyordu, Facianın falli, tam bir ay arandı; fakat bulunamadı. İşte Zehra böyla kahraman bir kızdı. Bu onunilk ağkıydı. Kız olarak öldü. Fedakâr yük- sek kalpli, şayanı hayret bir kızdı. Doktor ağlıyordu, Babam an- layamadığım bir kaç kelime ile söyledi ve sonra gittiler, Ben, saklandığım yerde hıç- kırarak ağlarken, dışardan ağır ayak sesleri geliyordu: Zehra teyzenin tabutu, uhrevi bir gı cırtı ile kacışarak kalın, * ince muhtelif seslerle, mezarına gidi- yordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: