17 Mart 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

17 Mart 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a B. Millet Meclisind Ankara, 16 ( A. A, )— Büyük Millet meclisi 'reis vekili Nurettin Ali Beyin "yasetinde toplanarak hu- dut sahiller Sıhhat umumi müdürlüğü, Konya sulama idarosi ve tahlisiye idarelerinin 1927 seneleri hesabı kaf'iler! hakkındakı kanun Jâyihalarıni müzake- Fe ve kabul etmiştir. Kötahyanın Ortagregi köyünden Mehmet oğlu Hü seyin hakkındaki idam ce- Zasının 15 sene ağır hapse tahviline dair adliye encü- Meni mazbatası tasvip o* lunmuş, iktısa! ve dahiliye vekâletlerile emniyeti umu- miyenin 1930 — bütçes'nde 200 bin liralık, muhtelif de- vairin 1930 senesi bütçele- rinde bazı fasıl ve madde ler arasında 149 bin lira münakale yapılmasına ait ovası | kanun İâyihaları müzakere ve kabu! edilmiştir. Bundan sonra heyeti mah- susaca haklarında devlet hizmetinde kullanılmalarına karar verilmiş olan avukat- lar hakkında — yapılacak muamelenin tefsiren tayi- nine dair Başvekâlet 1es- keresi ve adliye encüme- ni mazbatasının müzakere- sine geçilmiştir. Hakların- da heyeti mahsusaca calzül- istihdam şartlarına mülessir oan kararlar verilmiş olan- ların avukatlığa kabul edil- miyecekleri — gibi avukat olanların da barolardan ka- yıtlarının terkini lâzım ge- leceği tabit bulunmakla bu noktada tereddüdü mucip bir tefslre muhtaç bir key- fiyet olmadığı hakkındaki Adliye encümeni mazbata- sını kabul etmiştir. Ki * $ . Dayinler Yeniden müzakerata girişecekler Ankara, 16 ( Yarın ) — Dayinler heyeti umumiyesi 26 Martta toplanarak hükü- metlimize verilecek ceyabı hazırlıyacaklardır. Dayinler bu içimada noktai nazarımızı. kabul ederlerse Ankaraya murahhas gönde- rerek yeniden uzlaşma mü- zakeratına geçeceklerdir. devlet şürasında Ankara,16 (Yarın) — Tütün inhisarı tatbi- kına ait nizamname Devlet Şürasında müzakere olun- mağa başlamıştır. İzmirde intihabat hazırlıkları İzmir. 16 (A.A) — Kar- #yaka da dahil olmak üzere İzmir şehri intihap defter. leri heyeti teftişiyeye veril- Mmiştir. Çarşamba günü ma- hallâta talik edilecektir. Bayındır, Karaburun, odemlı. Kemalpaşa ve Ber- gama kazalarında intihap defterleri talik edilmiştir. kanununun T'mımıdııım bir gençti. Ar- kasında Tıp fakülteri asker talebe kursu, koltuğunda benim gibi çantası vardı. dönüp bakınca gülüm- tedi. Ben de her halde pek turatlı değildim ki çocukca- cesaret buldu: — Beraber yürüyebilir- Miyiz, küçük hanım efendi? Tekrar yüzüne baktım : Pembe yüzlü, koyu kestane Bözlü, tatlı, sevimli bir ço- tuktu. Birdenbire içimde delice bir haves uyandı: Bu çocuk la bir mektepli kız gibi kor ttmek!.. Genç kızlığım, böyle ufak- ek maceralara temamile M.Litvinof (1 inci sahifeden devam ) Aziz Vekil beyefendi, Sovyet - Türk dostluğunun tesis ve takviyesi emrinde gayretleri. sebketmiş olan Türk hükümeti ve siyaseti zimamdarlarına en iyi te- mennilerimi iblâğ buyur manızı rica ederim. Türk Sovyet takarrübü. nü faal bir şeriki mesaisi olmak sıfatile en yüksek hür metlerimin teminatını kabul buyurmanızı — şahsen rica ederim. *? | Kendimize Göre Yeni Bir İdar Sistemi Bulabilirmiyiz ? ( Başmakaleden devem ) idaresi, insan fiktrini öldür- mek için dini taassuba mü- racaat etti. Papa ile birleşti. İtalyayı, Borjiyaların dini siyasetile idare etmeğe baş- ladı. Acaba, Borjiyaları tmha eden insan fikri, bu idareyi de yıkmayacak mı ? Bu idarelerin hiç birisi, iktısadi, harsi ve siyasi bir orijinal eser de meydana çı- karmadı. Bilâkiz hepsi de (k- tısadi iflâsa uğradı. Demok rasi felsefesinin yetiştirdiği şahsiyet'erde.. başka beyne'- milel bir adamları çıkmadı. Façist Roma, ran Roma ivi- lâfında Sonino — Salandrala- rın hukuki s'yasetini kabule mecbur oldu. İspanya, #on Anzar kabinesini idare eden Kont Romanesin liberalizme müstenit siyasetine avdel e!- ti. Şimdi, b » tecrübelere gi- rişmiyen ve demokrasiye sadık kalan hükümetlere bakınız. Medeniyetin haya- tiyeti, onların elinde nuyor. Onlar, cihan har- sini dikte ettiriyorlar, ha- yalın en son mükemineli- yete varabilmesi için, fikir- lerin yaratmak kuvvetine hürmet diyorlar. tabli bir hayzt sinde bir insan düşünür, yazar, söyler.. Mademki, bu günkü fikir, İlâhi değil. dir, bizden evvel söyleyen ve yazanların eseridir. O halde, insanların bu tekâ- mül yolunu kapatmık doğ- ra olabilir mi ? Lulu- Hepsinde var, hep- Demokrasi, inhitat dev resine girmiş midir? Bu sual, 'Tür](iyiı - Norveç Bademokrasinin ne demek ol Muahedeleri imza edildi Ankara, 16 (A.A)— Tür- kiye- Norveç ikmaet muka- velenamesile ticaret ve sey- risefain — muahdesi bugün şehrimizde imzalanmıştır. İIş bankasının yeni şubeleri Ankara, 16 ( A.A ) — İş bankası mevcut 28 şubesine ilâveten bu sene içinde mem- leketin muhtelif mahalle- rinde 14 yeni şube açacak- tır. Yeni şubeler Kars, Di- yarbekir, Malatya, ( Yarın )in tefrikası : B3 yabancı geçmişti. Böyle şey- leri nefretle, istikrahla kar- şılardım. Fakat bugün hiçte böyle düşünmedim. Bu bana hoş, tatlı, zararsız bir eğ- lence gibi geldi.... Cevap vermediğimi gö- rünmce genç tıbbiyeli tekrar rdu: e — Size refaket edebilir- miyim köçük hanım ? — İşte ediyorsunuz yal — Teşekkür ederim, Ne Adiyorsunuz ? T Bîlııı!m"- Hava al- mağa çıkmıştım.. Biraz ge“ zecektim. ğ Delikanlı sevindi: — Ben de öyle. Bebeğe | ve Adapazarında küşat olu- Gaziayin: | nacaktir. hangi mektebe gidiyorsınız? duğunu bilmiyenlerden varit olabilir. Çünkü, Demokra- si ismile tecessüt eden bir mefhum yoktur. Demokrasi demek, insan fikrinin inki- şafına en müsait idare siste- mi demektir. Bu günkü fel- sefe, fertlere — serbes düşün- mek, serbes söylemek, serbes yaşamak ve serbes çalışmak hakkını veren idare siste- minden ilerisine gidemedi . tap, Fatsa, İnebolu, Bartın Eskişehir, Bfyon, Antalya, Manisa, Uzunköprü, Sıvas — Olur. — Sirkeciden tramvaya binelim. — Binelim. Tramvayda yan yana oturduk. Küçük — doktor memnun görünüyordu. Gali- ba beni epice güzel bulmuş- tu, ama bunu söylemeğe cesaret edemiyordu. — İsminizi bahşedermi- siniz? — Ayşe, sizin? — Dündar. — Dündar bey bu akşam mektebinize dönmiyecekmi- siniz? — Hayır evciyim. — Siz — Ben mi? Ben.. Maa- lesef şimdi mektebe gitmiyo- rum, — Mektebinizi bitirdiniz- mi? — Evet, Fatih nümune- sini Lirkaç sene evvel bitir- miştim- Sonra büyük annem göndermedi. Layeleugüle şgeye vUR — ISCAVTI, '_—-h—__I pas Fotyas efendi icabın” bakar!.. Şimdi, ikinci bir sual gelir: Bu günkü demekrasi, insan- ların tam refahimi temin edebildi mi ? Eğer, Platon devrinde olsaydık, Ayni Sabiteden bi- risine benzelerek Cennetlik bir idare projesi yapardık. Bu günkü akıl, böyle şeyler dinlemiyor. Var olan budur. Bunu, olduğu gibi kabul etmek lâzımdır. İnsan, vahşetten buraya kadar geldiği gibi, buradan daha ileriye gide- ceklir. Biz, bu den ayrılabilir miyiz, kendi- idare sistemin- mize göre bir idare sis- teml yapabilir miyiz? Bugünkü sistem, İnsanın çıkan bir falae- fenin eseridir. Eğer, biz de yeni bir felsefe keşfeder, yeni bir idare ilminin kitap- larını yazar ve bu sistemin edebiyatını tesis edersek, yeni bir devlet sistemi kurabiliriz ve bu sistem, bütün dünyaya da yerleşir! Eğer, böyle bir kü'liyat yoksa, hiç bir şey yapamayız. Fikrin beyne'milelleştiği bir devirde tecerrüt eder, bu- günkü inkı'âbımızı da — ta- haccür ettiririz. Demokrasi, dinamik bir kuvvettir. Ne durur, ne bo- zulur. Onun için zeval yok- tur. Onu anlamak - istiyen- ler, Tardieau böyle söylemiş, Klemançau çöyle demiş gibi günlük siyasi mücadele söz- lerini değil, darülfünun kür- sülerindeki dersleri, kütüpa- nelerdeki kitapları okumalı, demokrasi âleminin haya- tını tetkik etmelidir! Halk firkası, siyasi sahsi- yetini teşkil etmek — vaziye- tindedir. Eğer, demokrasi- den başka bir şey olmayan büyük inkilâp eserini demok- ratik devlet sistemlerinden kafasından birisi içinde inkişaf ettirmeğe karar verirse, asırlarca ihma- le uğrayan bu memleketin fertlerinin fikirlerine inkişaf sahası vermiş olur, selâmet yoluna girmiş oluruz. Halk fırkası, bu tarihi vazife kar- şındadır. Teşkilâtı esasiye Skanununu yapan fırka, bu salâhiye- | işleri de yapmak tini halzdir. Naci İSMAİL — Koltuğunuzda çanta gördüm de. — Ha, bu çantamı? Ut dersi almağa başladım da, notlarımı çantada taşıyorum. Ne yapayım? Mektep çanta- sından hevesimi alamadım — Valideniz, pederiniz yok mu, Ayşe hanım? — Yok, büyük annem- den başka kimsem yok. Bir zeman ikimiz de sus- tuk. Çok yavaş konuşma- mıza rağmen Ön sırada ©- turan orla yaşlı kuru bir hanım, dönüp dönüp bize bakmağa başlamıştı. Yeni tanışdığımızı kadıncağız an- ladı galiba. Ben fena halde bozuldum ve yapdığım de- liliğe pişman olmağa baş- ladım. Acaba hiç işim yokmu- idi benim ?.. Durup durur- ken elin çocuğu ile yollara düşüp bebeklere gitmenin Mmanası ne 7« ıit Fenere, bBaşpa- l Türk tarihindi ğşUNAN IHTILALI niki Eterya teşkilâtı Et STmwvus Müuharriri: amm% n < Arif Oruç a9nypı? Hiğ'k Çariçe Katerine Avrupa devletlerine karşı bir beyan- name neşretti. Diğer taraf- tan mevsim kış idi: Ehem- miyetli harp müsademeleri: nin ilkbaharda yapılabile- ceğini düşündü. O zamana kadar ( Mora ) tarafındaki Rumlarla muhabere ederek bu hiristiyanları tâbi bulun: duk!'arı Türk devleti aleyhi- ne tahrik etmeyi kararlap tırdı. Ayrıca heyecanlı be- yannameler neşretti. Evvelce Rusya hizmetinde bulunan (Sotir) adlı bir rumu gizlice Arnavutluk tarafına gönder- di. ( Sotir ) evvelâ (Yanya) tarafına gitti. Orada Solyot- lar vardı. |1) Solyotlar der- hal isyan ettiler. İşkodra mutasarrıfı Mah- mut Paşada zaten isyan halinde idi. Mahmut Paşanın isyanı Solyotlar — üzerine kuvvet gönderilememesine sebebiyet verdi. ( Yanya ) valisinin sevkettiği müfre- zeler Solyot eşkıyasına mağ- lüp oldu. Eşkıyanın cür'eti arttı. “Asiler bulundukları yerlerdeki rumlardan para topladılar. (Tryeste) iskele- sinden on iki gemi tedarik ederek donattılar. Bu gemileri ( Karakaçan ) adını taşıyan bir sergerdenin idaresine verdiler. Karakaçan sefine- lere derhal Rus bayrağını çekti, Adalar denizine doğru açıldı. (2) Karakaçanın plânı malüm idi:Bu sergerdeYunan adalarını ve Mora limanlarını dolaşa- rak (Manyalıları) filan ayak- landıracak, denizde tesadüf edeceği Türk gemilerini vu- racaktı. Bu suretlede, Kara- denizde bulunan Türk do- nanmasının bir kısmını kendi üzerine çekecekti. Karaka- çanın harekâlı tevessü etti. Âdeta bir gaile halini aldı. Karakaçanın arkadaşla- rından (Lambro ) Mora ta-« raflarına aktı. ( Manya ) ve (Livadya ) — havalisinde ki köylere tecavüz etti. Beri taraftan İstanbul- | — Küçük doktor, sinirlen- | diğimi hissetti, kulağıma ya- | vaşca: — Neden çekiniyorsunuz? dedi. — Benmi ?... hiç çekin- miyorum ! Bebekte tramvaydan in- dik. Sahili takip ederek Hi- sara doğru yürümeğe baş- ladık. Hemde konuşuyorduk. Genç doktor, bana ailesin: den, mektebinden bahs edi- yordu. Eğer o da benim gibi yalan söylemiyorsa, kendisi bir şehit çocuğu idi. Anne- sinin babası paşa idi; - bu İstanbulda da ne çok paşa ver, Yarabbi -- annesi onun yanında otouruyordu. Kız kar deşleri Erenköy lisesine de- vam ediyorlardı. Zaten paşa- niın köşkü Erenköy'de idi ve bir aralık bana sordu: — Siz evde ne ile meşijul olursunuz 7 ( Devamı var ) daki tedatikât kâmilen ik- mal edilmi Rumlardan şüphe edildiği için silâhları toplandı. (3) Türk ordusu Davutpa- şadan Edirne sahrasına gitti. Edirnede bir harp meclisi kuruldu. Ordu — Rusların üzerine mi gidecekti? Yok- sa ÂAvusturyaya mı tecavüz edecekti? Harp meclisi Rus- laşa karşı tedafül vaziyet alımıp Avusturyalılara — ta- arruz edilmesini kararlaş- bazı uüy- gunsuzluklar çıkardılar. Me- sele yatıştırıldı. Çok zaman geçmeden ( Vodin ) sahrasında da bir ülüfe patırtısı çıktı. Hattâ yeniçeriler kendilerine na- sihat etmek isteyen (Kelleci Osman ) ağayı bir kaç ye- rinden — cerhettiler. Bahşiş filan gibi valtlerle avundu- ruldular (4) Sadrazam — Yusuf Paşa tedbirli davranıyordu. İlk hamlede (Mehadiye) (İnlik) kaleleri zabtedildi. Harpte Avusturya imperatoru dahi bulunduğu halde, Türk or- dusuna mukavemet edeme- diler ( Şiş) zaptedildi ve kasabaya dört tarafından ateş verildi. Türkler her ta- rafta Avusturyalıları mağ- lâp ediyorlardı (5) Tmşguvar taralında ar- ker sivil elli bin kadar Avusturya estiri elde edildi. Esir bolluğundan kız oğlan kızların fatları beş kuruşa düştü. (6) (Devamı var) tırdı. Yeniçeriler 'anya kurbünde dağlık bir kasa- Bu kasaba- 8i (Solyot) tur. Bunlar hırıstiyan Arnavutlardır. Yu- nandır. (2) Cevdeti € 5 4 2U Bİ Asım: © | 6 4-5. Bİ Kâmil Paşa Tarihi siyasi: (!) solyotlar bada ikamet sefaretinde Ankarada remi kabul yapıldı Ankara, 16 (A.A)— Türk- Sovyet dostluk muahedesi- nin İmzasının onuncu yıdö- nümü münasebetile bugün Sovyet sefarethanesinde bir resmi kabul tertip edilmiştir. Resmi kabule Büyük Millet Meclesi Reisi Kâzım, Başve- kil İsmet Paşalarla vekil ve meb'uslardan birçokları, Ha- riciye vekâleti erkânı, Kur diplomatik bazır bulunmuş- lardır. Türk- Sovyet Ticaret muabhedesi imzalandı Ankara, 16 (A.A) - Türk Sovyet dostluğunun 10 uncu yıldönümüne müsadif olan bugünde Moskovada Türk - Sovyet licaret — muahedesi- nin imzalandığı haber ahn> mıştır. Yarın Lazetesine Gelsinler!

Bu sayıdan diğer sayfalar: