25 Mart 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5

25 Mart 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hatıratını yazan: esrarengiz bir miş, uyutmuştu. He- Hazreti Hurşit, bizi manyatizma et! pimiz, esrarengiz & bir saatte on bin sene Naci İSMAİL kuvvetle lemlerde dolaşıyor, lik hayatın sinema- sını görüyorduk Cemşid'in Bu uzun nutuk, hepimi- zi de bunaltmıştı. Fakat, git mek - istedikçe, mıhlanıyor gibi yerlerimize yapıtlYO” duk, Hazreti Hurıil,l’:ıul ıu'-" oldurulmuş birer nar lylre”:hin etti. Daha ilk ne- feste, kendimi kuyhelmlıı. esrarengiz bir âleme gitmiş- tim, Kendimi büyük bir sa- rayda görüyordum, Ak sa kallı bir ihtiyar: — Yanıma otur, dedi. Ba- şıma kızıl külâh geçirdi: Eli- me bir demir asa verdi, yaklarıma demir çarıklar giydirdi. Sonra, ağzımı He- fesledi: — Bu diyarlarda on bin sene gez. Her şeyi öğren ve yaz, dedi. Onbin sene gezmiş gibi Gördüklerimi yazı- a oldum. yorum. * Üç yüz şehlevent püser, dokuz defa nakkarelerini çaldı. Bin bir çiçeğin müskir usarelerile sarayının taşını toprağını, rengini, ahengini kokulatmış olan İran kes- rasının İsfaban iç oğlanları. Ey püser, aşk esi, ma- bakı heves! Şarkısına lsfahan maka- mından devam ediyorlardı.K e- sraların hükümran oldukları Yunan, Friçya, Babil, Yemen Kfakas, Hind diyarlarından birer inci tanesi gibi itina ile seçilmiş, toplanmış bu dilruba püserlerin seslerinde füsunkâr bir nepe kokusu seziliyor, İsfahan — sarayının Bizans minyatörleri elinden tıkmış olan divan kubbesine nakşolunuyor, zannedilirdi. Henüz, Şafak sökmemişti. Bu gün, Hurşid'in mu: kaddes cuma günü idi: Haf tanın her cuma günü, İran Gsrası — güneş doğmadan kalkar, altı günlük işret ma- Sasının İistesini yapar, ciha- Bin güzeller diyarlarından #etirilen genç esirleri gözden Beçirir, sonra da kamerin Sıkına sadık kalacağına bü” mabedin önünde yemin *derdi. ha PU nakkareler bu . İtfa- k:.md"l şarkı, insanlardan ka bir “nutfe,den yaratıl- Mak îı:l: kesrayı uyandır” çalıyordu. nKeırn mukaddesti. N“,", Ten Yaratılmıştı. Ceddi geeter! ti ıı:,b" kız kahkahası gibi n sahların yolunu aydınla Tünç Kamerdi., Okamer ki, Kipetin mahbubu olduğunu 'Plar yazıyordu. erdeşt, böyle söylemişti: & '“"nYlnın hangi insani din | “debilirdi ki, kendisi- düşn Praktan yaratıldığını duna Desinde kesranın vücu- Güne ge Yünarak uyandırsın. ain P0* Kamer aşkbazlığı" TUhumç Siri olan kesranın Eveş “Zdırsın? » Zedeşt söylemişti. uyürken — ruhları €te, kâh kamere da; Sarayında safa badele. hikmeti, ka- sevdayı öğrenirler, getirirlerdi. Top- | giderler, neşe, rile güneşten | merden | dünyaya a raktan yapılmış kalıplarda- |i ruhlar, Hürmüzün soh: betinden koğulmuş günah- kârlardı. Onlar günahları ödeninceye kadar dünya denen cehennemde yaşıyor- lardı, Kesralarm Hürmüz nezdinde şefaatini kazanmak için köleleri, leri ve isterlerse kurbanları askerleri, esir- ol ıyorlardı. Hürmüzün büyük mabe- dindeki mermer kitapta ya zili idi. “Hürmüz, Ehrimine uyan günahkârları dünyaya atmış tı. Onlara topraktan bir ka: lıp yaptı. Öz mahbubu ka- merin sülâlesini de kesralar ismile bu günahkârlara son bir yardımcı gönderdi.. Veyl onlara ki, kesralar dil uzatırlar, ellerile kesra lara temas ederler, sorul- madan cevap verirler, uy- kuda kesraya hitap eder- ler!, Kesra, —beyazdı. — Sarı saçlı, mavi gözlü, uzun boy- lu bir yiğitti.. Ne — toprak yüzü farslara benzerdi. Ne- de siyah yüzlü farslar gibi paytah bir hançeresi vardı. Farslar, Hürmüzün sev- gili mahbubuna benzemek için sakallarına, ellerine kı- na sürüyorlardı. Fakat, Kes- ra kınasızdı. Her şey, Ker- ranın Fars Irkından olma- dığını, İran tâcının pehlevi- likle bir alâkası bulunma- gösteriyordu. meyal fecrin bağrında gez- dirmeğe başlamıştı. kesra hâlâ uyanmamıştı. İç oğlanlar veziri, telâş içinde kalmıştı. Sarayın Şiraz püserlerine de “Tar,larını çaldırdı. Şi- raz makamından: Gül ki, gül ruyuna gül- mek yaraşır! Şarkısını söy- ( Devamı var | Nü f Amerika'dı Vaşhington, 23 (A.A) — Hazine nazırı, Fenlandiya, Norveç, Estonya İsveç, Le- tonya, Avusturya, Felemenk ve Lehistan kibritlerinin it- karşı yapılmış olan haline Z * mevkiine ve hemen mer iye « girecek elan kararnameyi (mzalamıştır. Bu mı-nı!_ı—keı. lerden ithal edilecek kibrit- lere vazedilecek resim, 12 düzüne başına 80 çe caktır. Ameri nt ola- ka reisicümhuru- nun seyahati c.w.luaıı,'l’orln-Rıuı_ZS (A A)—Binlerce halk âdeta hakiki bir. konfeti ve ser pantin tufanı içinde hükü- e çasalât met konağına muyar, eden reisicümhur M. Hoo şiddetle — alkışlamışlardır. i di Maamafih, resmi hoşame ifa edildiği sırada halkın çıkardığı yaşa ava elerine bir takım ıslıklar da karış mıştır. Ayrupa birliği Tetkik komisyonu toplandı Paris, 24 (ALA) — Avrur pa birliği tetkik komisyonu bu sabah Pariste M. Briandın riyasetinde toplanmıştır. Bu içtimada bilhassa M. Hender- son M. Fon Simson, M. Za: #leski, M. Munch ve M. Motta | M. Br nutkunda bulunmuşlardır. beyanıhoşamedi ezcümle demiştir ki: *Dahili yapılması için bizden iste nizamnamenin nen ve beklenen mesal es- ntık kuvvet ve ziyade nasında n isabetinden âkil mekliğimiz muvafık olacak. ur. Biz, nun teşkil maksadını ve ç aşarak büyük mülhem gayri tabilbir eser ameli ve itidal eseri göster- tetkik komisya zuunu ümul dairesini emellerden vücuda getirmekten yahu kadar devam diden ke künolmıyan bir teşkilâtı mab- çok dar hudutlar içinde kat'i bir nizamname yapmak gibi iki tehlil.eden sakınmak mecburiyetinde bulunuyoruz Fransız Ayan Meclisinde Paris, 23 (A.A.) — Âyan meclisinde bütçe müzakeratı M. Gheron 1932 senesinde yapı'lacak eğini tirmek henüz mü susa, esnasında intiha- batın hükümeti avamfiriba- ne bir takım teklifleri red- detmek için ikide birde talebine maktan kurtaracak mat mecbur kal müsta- kil bir ekseriyet temin ede- ceği ümidini Izhar etmiştir. M. Gheron, âyan mec- lisinden hükümetin müfrit rifini tahdit ve M. Po- nin 1926 tarihinde vücuda getirmeğe başlamış olduğu islâhat emrini nün birinde tehlikeye dü- şürebilecek olan bütçe va- ma: İncare ziyetini islâh etmesini tulep etmiştir. Mumaileyh, 15 Teş rinisâni1929tarihinde hazine- nin varıdat fazlasını 17 milyarı mütecaviz olduğunu halbuki 1931 senesinde bu fazlalığın ibaret bulunduğunu beyan etmiştir. Hudutların tahkimine #it mesal ile milli techizatın ie ancak 17 milyardan tilzam eylediği masarif ve bütçe — açığı nazarı itihare alınınca hazinerin sahip ola- cağı miktar ancak 4,5 mil- yardan ibaret clacaktır. Bu takdirde, hazine büyük bir alâstikiyete malik olmıya- caktır. Zira hazine işlerinin yürüyebilmesi ve bütçe ah: kâmının icra edilmesi için Iâakal ihtiyaç vardır. İsviçrenin mali vaziyeti Berne, 23 (ALA) — İsviç- re federasyonunun 1930 se- 4 milyara nesine ait hesapları berveçbi atidir. 426 milyon 370 bin İs- viçre frangı masarife muka- bil varidat — miktarında 6 milyon 700 bin İsviçre frangı raddesinde bir fazlalık bu- lunduğu anlaşılmaktadır. Avusturya -Almanya itilâfından sonra Paris, 24 (A.A) — Alman- ya ve Avusturyanın Londra Prağ ve Belgrattaki siyasi mümessilleri, Avusturya ile Almanya arasında aktolu- nan Iktısadi itilâf hakkında dün bazı izahat vermişlerdir. | | HİK Mezar Başında “Prensesyulyana von Ca- | ssel Gülüksberg. in meza üç yü dıvarlarile “perla şez, kab- katlı bir. evden daha ek, mermerden yapılmış stanının ortasında kemali ihtişamla yükselir. yulyana, zenci Prenses Hans Ludvig von z bir surette sebebi am bir sene sonra Öl Mesele gay rengiz- di, uzun tabkikata ne bir Alman pren men, inin Pa riste sebebi ik: mopolitan | odasında Avus tarafından iki ro Feliker velver kurşunile öldürülmes lmıştı. Hattâ h bile cinayetin pedi- anla len vukubulduğu saat hakk ittifak edememişlerdi. yirmi sene mahküm © Feliker rek cezasına l müş; Rrepses de bu tarihten kedere itibaren mariz bir ve çareşiz bir zanfa duçar olarak vefat etmişti. Esasen ayrı yaşadığı bu gösterdiğ hayretini haşin kocası için keder herkesin mucip olmuştu. Asaletmeabın de Paderbon nedimesi mad her gün mezarını — taze çiçeklerle süslemeğe gelirdi Yine bir sabah kucağı dolu ağır a. onun mor çiçeklerle ğır ilerliyordu. Yaklaşlığı zaman, kab- rin kapısı önünde diz çök- müş, fena kolıklı bir adam gördü. Bu münasebetsiz min arada mevcudiyetinden mütahayir olan ve hiddet- lenen kadın sert bir. sedâ ile sordu. — Burada sunuz! Onun titrediğini görevek daha mülâyim bir sesle: AF edersiniz sizi ta> nımiıyorum da: ada- ne yapıyor — Perlaşez mezaristanı sizin malikâneniz midir? Yoksa bir dostun mezarında dua edebilmek için hususi müsaade ve evrakamı lüzum vardır? Bu adamın elbiseşinin rağmen halinde dilenciye hiç te benzemi- yordu. — Nasl? Siz Prensesin dkstu musunuz? — Onun muhibbesi ve sırdaşı bulunmuş olduğunuz için bunu bilmeniz lâzımdır madam de Paderbon! — Benide mi tanıyorsu nuz? Siz kimsmiz? Biraz tereddüt ettikten sonra adam kadına yaklaşarak kulağına bir isim söyledi. Ne diyor sunuz? Cont de Veld mi? Bir gecede kayb etti. servelin mek ümidile Arjantine gi- den Cont de Veld mi? — Bunlar de Veld'in ani kayboluşuna bir sebep gös- termek için uydarduğum bir Herhalde Pren- bu hususta izahat yerine getir- masaldır! ses size vermiştir. — Hayır! O bana sizden hiç bahsetmedi... bir muha- vere esnasında isminiz geçse hemen lakırdıyı değiştirirdi. — Mümkünmü? Size de Casselin ÂYE & Suat Derviş Veldin, Feliker namını aldığı- ( nı ifşa etmediyse bile, hiçolmaz- sa buzavallının cinayetle alâ. k kası olmadığıni söylemedin Zi Bir kelime bile söy- l lemedi. Hattâ kızının babası | olduğu için bazen Prensin katilini tel'in ederd! ellerile Şimdi yüz kapatarak ağlayan bu a süaller soruyordu: Nasıl oluyor da burada bulunuyorsunuz? Kalbinde derin bir taşıyan adam, kürek- n de, menfadan da firar edebi Bir ölü için hayatınızı göz yaşı ile geçirmek doğ- ru değil. Size bu meyanda istirahat edeni unutturacak kadınlar eksik değildir. —Onu unutmakmı? Ugu- runda familyamı, vatanımı, hattâ ismimi bile feda ettiğim unutmak — öyle mi? kurtarmak olduğum, Prensi Yul- kadımı Kendisini adalete kadını... için teslim evet yana öldürdü: — Ne söylüyor sunuz? ha- bu şey dün olmuş — Yemin ederim ki kikat gibi hatırlıyorum, gizli mü- lâkatlarımız için kiraladı ğım apartımanda idi. Pren sin takibatından kurtulmak ihtiyatla hareket ediyorduk. Prens zevcesinin için çok tutup — kızını tekrar almak isti- yordu. Mülâkatlarımızı kim- senin bildiğine ihtimal ver- miyordum. O gün mutbakla çay bazırlarken — iki sesi duydum. Odaya tam, Prens yerde ölü Yulyana e- bir cürmünü yanına silâh koş- ola- rak yatıyordu. linde rovelverle sapsarı bir balde ayakta duruyordu. Sevdiğim kadını mahkümi- yetten kurtarmak için Pren- sin nasini oteline götürmek gibi harikulâde bir iş yap- Ve kendimi Feliken teslim —et bu işde bir esrar kokusu almışlar, fakat hiç bir şey keşfedememip lerdi. Bence hâlâ meçhul kalan bir nokta varsa, o da Pren- tım. namile adalete tim. Hâkimler sin gizli apartımanımızı na: bulmuş olmasıdır. Al- manyadan bilhassa bizi ya- kalamak için geldiğine ba- kılırsa, ona haber verenler tafsilât — vermişler. Paderbon şüphe etmi- sıl pek iyi Madam de hiç kimseden yormusunuz? — Hiç kimseden! Madame de Paderbon bu sözleri söylerken hafifçe tit remişti. Fakat öteki fark- na varmadı Derhal kendini toplayan kadın, sİZ genç ona şimdi ne yapmak fikrinde olduğumu sordu. — Bu sabah Anversten geldim. İlk ziyaretim Yul- aya oldu. Şimdi serve- kısmını bıraktı- bir dostuma gi- deceğim. Sonra kendi is- mimle meydana çıkarmak bizi mahveden düşmanları- yermek için timin bir ğım emin mızin cezasını onları bulmağa çalışacağım. Madam Paterbon elbette Sahife S İngiltere'de Avam kamarasında Londra , 23 (ALA) — | Avam kamarasında münska- lâf nazarı, Londra kası münakalâtının - tanzi- mine müteallik kanun lâyi- minta- hasının kabul miştir. Muhafazakârlardan M. Cunliffe — Lister lâyihanın reddini teklif eden bir karar sureti tevdi etmiş ve bilhassa bu lâyihanın Londra müna: kalAtını mil'ileştireceğini ve ikinci okunuşunda edilmesini talep et- münakalât nazırının h kırtasiyecilikten iba- ret şekle sokacağını beyan fesini eylemiştir. Tan gazetesi Almanya - Avusturya gümrük itilâflarına ne diyor? Paris, 23 (A.A.) — Tan gazetesi yazıyor: Hiç şüphe yoktur ki Avusturya-Alınan- ya İktisadi itilâfı, bir güm- rük ittihadından" başka bir şey değildir. Halbuki Saint Germen muahedenamesi ve 4 T.evvel 1922 tarihli lâfname muctbince Avustur- itik ya'nın gümrük ittihadı yap- ması menedilmiştir. Bu me- tinlerin elfaz ve ibareleri © kadar sarihtir ki bunların hakiki manalarını vermek- ten haşka bir surette tefsir edilmelerine imkân yoktur. Mezkür metin şudur ; “Avus- turya her hangi bir devlete hususi bir rejim veya iktı- sadi istiklâlinı tehdit edecek mahiyette menafi bahşetmek süretile bu istiklâlini ihlâl edemiyecektir. Amele arbedesi Paris 23 (A.A) —Bir met- ko- mensup ropolicen istasyonunda sendikaya ile umumi iş kon- münist amele federasyonuna mensup ame- D arasında bir arbede çık- mış ve 3kişi yarala mıştır Ingiliz fırkaları Londra, 24 (A.A) — Li- berallerin parlamentoya da- bil liderleri bir içtima yap: mışlar ve amele fırkası ile bir arada çalışmağa müsait bir esas hakkındaki progra- mı tasvip elmişlerdir. M. Snovvden iyileşti Londra, 23, (A. A.) — M. Snovvden'in sıhhi vaziyeti 14 eylülda bütçeyi — bizzat Avam kamarasına — tevdi edebilmesini mümkün kıla- cak derecede iytleşmiştir. ————— siz de bana yardım edersi- niz ! Her zaman emirlerinize amadeyim. Konuşurken ge tirdiği çiceklerle mezarı süs- lemişti. Kont de Veld bir dua ederken madam de Paderbon yavaşça kapıyı oda- son kapayarak bekçinin sına koştu. Bekçi onu her gün gördüğü için tanıyordu. —Şimdi burada tesadüf ettim, ehlikeli bir niye kendisini — evvelden tanır dım. Şüphesiy — kürekten kaçmış olacak, dikkat ediniz, Veldi tarif ettikten sonra bir ara- baya atladı, hiddetle: Bir defa bile yüzü- me bakmadı, diyordu. On- dan nefret ediyorum. Eğer Prems berhayat olsaydı onu bir kere daha ele verirdim. ve ona mösyö de

Bu sayıdan diğer sayfalar: