5 Nisan 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5

5 Nisan 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Le Journal,, gazetesi bu | _“ıh“lll bir anlaşma elde $ Met'ele etrafında yü- | 'İhıu tahminat arasında | h.___; M. Brimnd ile M: , Pi ele tetkik etmiş ol | k,__':hlr veçhile tehlikeye aktadır. p —.:ı:“. deniz kuvvetleri Hıurılmı yazan! Naci İSMAJL Amerikalılar, bir şey anlamıyorlardı. Fakat,Hayyamın sesini bir musiki gibi işitmek hırsı içinde kavruluyorlardı LE NĞ — Acem Şairi Arasında k bakkı vardı . | yi işgal ediniz. Ben, şu hanın A KA deliklerini bir temizliyeyim Divarlarındaki parlak çi- nilerin ışiksiz. odalarda sa- luk göründüğü, dal gibi ince saray kadınlarının benzinin göneşsizlikten uy ışığı gibi solgün olduğu bu sarayın dehlizlerinde, gündüz, eli Bir k elik | hanın "d:lır:ç l;:iıy ;:ıık salonu | de görsün !. kırbaçlı Zençiler bekçilik olduktan sonra, fareler tü- Kanber,bu lisandan anla- eder, geceleri katledilmiş : marzdı. şehzadelerin intikam arzu- temezde ne olur ? Biz, işin alayında idik . Doktor, bu işe o kadar ehem- Miyet vermişti ki : — Bu mıntakanın fare- leri, Vebanın aşı ustalarıdır. Bunların menşe'leri, Hindis- tandır. Pek çok ihtiyatlı ol- mamız lâzım. Diyordu . Bu havadis, aramızda bir panik yapmağa kâfidI. Hindistanın — vebasını kim sile tutuşup sükünet bula- mamış - ruhları inildiyerek dolaşırmış. Hünkâr dairesinde , saz ses- leri yükeelirken, gençliğinin on beş senesini iki oda içinde mahbus geçiren , Veliahdın dairesinde yüksek sesle ©- kunan duaların ahenği işiti- Ermiş . Vahşice katledilmiş — Kanber ağa,dedim.Bu gece, bizi eğlendirecek bir meclisin yok mu? —Yok olur mu hiç! Âşık- lara haber verdim. Buraye gelecekler, size tar. çalacak- lar, şarkı söyliyecekler. O- kadar yanık sesleri varki.... İşimiz yolunda idi. Her halde , Amerikalıların baş- ları ağrıyac, istemiye, iste- miye bu belâya da razı ola- caklardı. Çünki , hem dok- torun işini kolaylaştırmak lâzımdı, hem de bu herifle- vi kızdırmamak mecburiyeti vardı, Davetsiz misafirler birer birer geldi. On âşık yemeni- lerini kapının işiğinde bıra- karak içeri girdiler. Bunları, on beşlik dört püserde takip elti Altı gişilik kafile, duvar- m bir kenarında diz çöktü- ler. Bireri birer, tarlarını çaliyorlardı. Tar, ne tanbura ve ne de uta benziyordu. İkisinin arasında bir şey. Fakat, bi- zim Anadolu âşıkları gibi, birisi bir kıt'a söylüyor, di- ğeri de biribirine cevap ve- riyordu. Bitlabi bunlar arasında aranağmesi denilen çalgı da çalınıyordu. Söylemeğe hacet yok. Bu şairlerin üçüde Türk. tü. Fakat, Farsiyide biliyor- lardı. —Hayyam'ın kıt'alarından bir kaçını söyleyebilirmisiniz, sordum ! Seyyit Rıza, Tarını aldı. Hayyamın kıt'alarını söyle- m>meğe başladı. ( Devamı var ) bilmezdi ? Bu münakaşalarla uğra- şirken koca bir sıçan da ©- danın içinde gözükmez mi? işin Herisini anlatmakta bir mana yok. Derhal, kanberi çağırdık. İhtiyar hancı, bizi çift göz- le süzdü sonra: —Bu işe okadar kulak ar- mayınız. Buranın fareleri, bize alışkandır. Ara - sıra, yolcuların kulaklarını ısırir: lar, amma. Ziyansız geçer. Deli olmak bir şey değildi. Herif, bir kuzu sürüsünden bahseder, gibi lakayd söy- lenüp duruyordu. — Yalnız şunu da söyli- yeyim. Ecnebilere karşı in- safsızdırlar. Bir kaç Almanı isırmışlardı. -Adamcağızlar, iki gün içinde ölüp gitmiş- lerdi. Doktorlar, üç fak istedi. Kınber, hiddetlenralşti: — Hana fak giremez. Bu kadar senedir, bir fak koy- TMadım. Kedilerim yeti çir. Dedi, Şimdi, Doktorun işgüzar- liğını görecektik. Her şeyi Yanında getirmişti. Ti açtı. Bir şeyler aldı: — Siz, yarın görürşünüz. Bu handa bir fare kalmıya: :k. Siz, bu khıuu- Hd ae Fransa — İtalyu De'nız İtilâfı Gazetelerin Fikri yeniden ortaya çıkmış gibi görünmektedir. *“Heho de Paris, gazete- si, bu meseleyi müzakere e- den murahhaslar arasında memişolan ve o müthiş günü yaşadıktan sonra tek başına bapsedilmiş bulunan talisiz şehzade, günden güne artan bir korku ile, katledilece- ği günü beklermiş. Evet şehzadelere reva gördüğü işkencelerle kendini katlet- tireceği günü... Her açılan kapının gıcırtısı onu dehşetle yerinden fırlatır, gece nöbet- cilerinin ayak sesleri sabaha kadar onun bütün vücudunu Hitretirmiş, çönki açılan her kapıdan, kendini hatle fer- man almış cellatların geçti- sinden, kendini tutmağa ge- çeker, ağlar, bağırır, titrer- miş . Senelerce hayatı elim bir korku ve azap olan şeh- zade, gene bir gün sarayda bir çok kapıların telâşla aç hp kapandığını duymuştu - Titreyerek yerinden doğrul- müuş , telâşlı ayak seslerini demir - şıkırtılarını işitmişti. Sarayın avlusunda taşlara çarpan at nallarının akisle- ri bu mezar kadar sessiz dairelerin dıvarlarına çarp- mıştı , Namütenahi dehlizlerde ölen ayak sesleri gitgide veliahdın dai:esine yaklap mış, dehşetinden büyümüş gözleri, birbirine dolaşmış, saçı sakalı, solmuş çehresile adeta korkunç görünen şeh- “zade, odanın bir köşesinde- ki sedirin üstüne büzülmüş k Paris, 4 (A.A)— Gazete- * M. Briand ile M.Man- Ünin dünkü mülâkatları | _.-lulı Fransız — İtalyan Seniz itilafı hakkında hâlâ _""l olan fikir ihtilâfları: | .o ) bir anlaşmamazlık hâ- Smelîrd:: ıı:lıı onun yanı- tiklerini ğ " na gelenler yalnız sağır ve A ddd OlduRuRA ĞALA dülsiz iki hizmetkârla, kat- l'ıı T .'lelınıklıdlılor Paris, 4 (AA) — M. Briand, Fransız » İtalyan de- niz itilâfı metninin kaleme ledilmiş şehzadelerin ruhla- rından ibaret kalmış. '“Il hakkında —müsait Uzun senelerden - beri, ,“l_ı:;ıb. hlsl oldağınu | alınmanı meter, hakkanda | agün ilk defa olarak dab e ŞD sine geliyorlardı" Bu geliş İ’ıl'ı:d: azetesi | Zont ile görüşmiktür biül. :;ı l:ı: maksatla olamazdı... — Ü e Mütahasslar - kom Dairesinin — kapısındaki kilidin — sallandığını duyan şehzade acı acı bağırarak solgun ve büyük ellerile ko- caman yüzünü ve bilhassa gözlerini örtmüştü. Kapıyı açanlar ilerliyorlardı. Ayak seslerinden birçok kişi ok gdukları belli imiş. Artık bulunduğu odnınn kapısı da açılmıştı. Kapının M'M sesle konu- bu ililâfın tanzimine ait me- saisini paskalyadan sonrasa lııııkııııı davet İstanbul müddeiumumi- liğinden: İstanbulda bulunan we fakat adresi meçhul olan Burbhaniye Noteri Şükrü Be- yin acilen memuriyetimize müracaatı ilânolunur. “Arı lâzım gelen müşkülât | —P & m'lfınuı umumi ahen: F; fıllılyn yahut mü- ş Hoktai nazarları bu se* '*mlı bir şekilde olarak KA ae b üâke a. şehzadelerin hayalini bir daki- ka bile gözü önünden kaybet- Padişah kardeşinin tıpkı öbür ğini, duyduğunu her ayak se- Ve bu korku ile hemen sec- deye kapanır, dua okur, tesbih- HİKÂYE Yurdumun İşıkları Yazan: Suat Derviş .- 5 . meden iceri doluyorlarmış, Odaya dolan 'serinlikten ka- pinin açık kaldığını anlıyan şehzade gözünü hâlâ açma- mıştı İçinde gitgide büyüyen korkusile odasına dolanlarin artık bir hareket yapmasını artık bir söz söylemesini bekliyormuş. — Efendimiz, büyük bir mâatem ve kederle şevketli biraderinizin rahmeti rah- raana kavuştuğunu arza ve cennetmekân biraderinizin tahtına yegâne varis oldu- Künuz İçin.... | şanlar şimdi bir şey söyle- i vellahd konuşanın şözüaü kesmişti. Sonra ellerini göz- leriaden — çekörek etrafına korkudan büyümüş, gözle- rinin — şuursuz — bakışlarile bakmıştı: — Yalan... yalan... Padi- şah biraderim berhayattır. Ben onun ömrü için her da- kika Cenabı Hakka niyaz e- diyorum.... — Yalan değil Padlişahım. Artık o öldü... Padişah sizsi- DİZLe — Yalan diyorum... Ben Padişahlık istemem... Ben bi- raderimin sağlığından başka bir şey istemem... Allah tah- tı biraderime bağışlasın... Loş odada rengârenk kis- veli, — serpoşlu adamlarin kalabalığı, odanın mağmum çerçivesile umulmaz bir te- zat teskil edermiş... Saçı sakalı da dağınık, rengi bal- mumu gibi tarı, zavallı mec- zubun duvarlara doğru kaç- ması, — başını gövdesini di- yardan divara çarpması pek korkunç görünürmüş. Padişahın kendini dene- mek için bir oyun yaplığı- mı zanneden vellahi, etra- fiına baktıkça, parlak şak varları, ağır kürkleri 'çinde, kendine doğru yaklaşanların yâlnız ağızlarını seçer, ve bu ağızların hep bir ahenkle: — Padişahım... Padişa- hım... Diye hitap ettiklerini işitmiş. Ve bu adamlar, rerik- K ipeklere sarilmiş etten bir çenber gibi gitgide onun etrafını sarmış, teneffüs et- tiği havayı — darlaştırmış, hayır bu meczubu ikna et mek, padişah — olduğuna inandırmak imkânı yokmuş. Bunun için onun kollarına girmişler, onu zorla sarayın mebed dehlizleri gibi loş ve Yutubetli olan dehlizlerinden geçirmişler... Veliaht hâlâ kendini mü- dafaa ediyor, hâlâ “Birade- rim sağ olsun ben onun sağ- lığından başka bir şey iste- mem, diye feryat ediyormuş Onu Hünkâr datresine getir- mişler. Hünkârın yatak oda- sına sokmuşlar. Yatakla yü- züne kadar örtülü bir naş. varmış. Odada herkes hür- metkâr bir süküt içindeymiş, Hünkâür yataklığınının baş ucunda yeşil sarıklı şeyhler kur'an okuyorlarmış. dönm üıtir m> 23 Nisan <<; Nisan <- I-;ıculı Haftasın Bekleyı iz Güzel san'atlar akademisinde | Mimari şubesi talebeleri yeni bir cemiyetmi yapıyor? Güzel san'atlar akade- misi mimari şubessi talebesi ayrıca bir ( Mimari şubesi talebesi ve mezunları birliği) tesis etmeği düşünmektedir. Talebe arasında bu fik- re karşı temayül ve ceryan fazladır. Bu cemiyetin birin- ci hedefi , mektepte bulu- nan “talebe ile mezunları aratında samimiyet, tesanüt | ve alâkanın devamını temin olacaktır. Talebe iken olanlar cemiyette İki otomobil çarpıştı| Doktor Servet Vasıf B.tin otomobilile Amerikan sefa- rethanesinin 98 numaralı otemobili müsademe etmiş- tir . Galatada Arkadi soka: ğında oturan Cemel ile dor- tu Leman kıskançlık yüzün- den kavga etmişler, netice- de Cemal Leman'ı bir kaç yerinden yaralamıştır. Şaşı Enverin hüneri Dolandırıcı Şapı Enver Gü'nihal —vapuru yolcula- rından Hüseyin Efendinin bilet almak behanesile beş Hrasını dolandırmıştır. Cihangirli Mehmet Ra- sim — sokakta rastladığı bir kadını alarak Selânik, dol- rıca oteline gitmiştir. Kadın min yüz elli kuruşunu almış ve kaçmıştır. Rasim kadının gelmedi- ğini görmüş gitmek islemiş fakat otele verecek purası olmadığı için kavgaya baş: lamıştır. Neticede otelci Fey- xi efndiden dayak yemişlir. Üç kişinin hücumu doğru yolda giderken Salih Ahmet, Çemal namlarında üç şâhsın hücumuna maruz kalmıştız. Sarhoşluk yüzünden Yükcek kaldırımda oturan fıstıkcı Mişon sarhoş olmuş, evinin merdiveninden düşe- rek başından yaralanmıştır. Yarası ağır olduğundan bir &» sonra ölmüştür. Bir taş yüzünden Şirinyan efendi isminde biri Kasım Paşada evine gi- derken belli olmıyan bir yerden atılan taşta başından yaralanmıştlır. Fırıldak çevirirken Sütlüceli Feridun ile Ye- nişehirli Osman Hasköyde firıldakla kumar oynatırlar- ken yakalanmışlardır. İngiliz İktisat hey'eti Londra, 4 (ALA) — Ak- sayi şarka hususi bir vazife ile gönderilmiş olan İvgiliz iktisat —hey'eti Londraya n Kıskançlık yüzünden Otelciden dayak yemiş şimdi geliyorum diye Rasi- Pişirici Hakkı Beyoğlunda Jesini kabul şehirlerine vememaliki ecnebiye- ye senedat, çek, ilbar mektuplar ve telgraf emirmimeleri irsalâtı, (Hesabı catijküşadı, senedal ve kıyimetli eşya muhalazyası, kupon ahsilâtı, Türkiye'ye ve memaliki ecnebiyeye keşide edilen poli, ü ÇA ların tesviyesi, borsa muamelâi ıı:;.;'ıı akçe bey'i ve şerası, sair| lcümle banka muameldti, kasal icarı, vi 4 olduktan sonrada aymı aza- hk hakkını haiz olarak bir- liğin taalisine çalışacak ve Mimari şubesinin yeni yeni gösterdiği tarakkileri —mek- tebe rabıtası dolayısile — yakından takibe imkân bu- lacaktır . Lise mezunu kabul eden mimari şubesinin böyle fa- külte derecesinde bir cemk yet teşkili fikri çok musip- tir. Bütün talebenin de buna Iştirak edeceği 1nuhakkkak addedilmektedir. Fransa'da Bir ticaret panayırı Paris, 3 (A.A) — Ticaret nazırı M. Rollin beşinci, garp ticaret panayırının kü- şat resmini İicra etmiştir. Mumaileyh, bu münasebetle bir nutuk irat ederek Fran- sız müstahsil ve âmillerinin evvelâ ecnebilerin iktisedi taarruzlarına ve — saniyen bazı Avrupa devlellerinin dumpinglerine karşı icap eden vaziyete intibak etme- lerinin zaruri olduğundan bahsetmiştir. Fransada yağmurlar Paris, 3(A.LA) — Fran- sanın cenup havalisinde me- bzul suretle yağan yağmur- lar, pek mühim maddi ha- sarlara bâis olmuştur. Mon- tpelter'de birçok demiryol- ları bozulmuştur. Büyük bir toprak kütlesi yerinden ko- parak bir evin üzerine yı- kılımıştır. Evde — oturanlara birşey olmamıştır. Pamalouda 3 köprüyü su- lar alıp götürmüşlürr. Ne- bir kenarındaki köşklerden bir çoğu harap olmuştur. Bazı yerlerde toprak çö- küntüleri vukua geldiği ha- ber veriliyor. Zirai itibar enstitüsü Cenevre, 4 (AA.) —Ce- miyeli akvam maliye komi- terf beynelimile! zirai ilibar enslitüsünün teşkılâtına ait beynelmilel mukavele pro- etmiştir. Bu enstitünün teşkilinden baş- hica maksat merkezi ve şarki Avrupa hükümetlerine yar- dim etmekten ibarettir. OSMANLI BANKASI Sarmayasi - 10,000,000 İngiliz lirası — İSTANBUL — ACENTALIĞI Telefon: İstanbul 3318 BEYOĞLU DAİRESİ — Telefon: Beyoğlu 1308 Senedat ve pöliça mukabilinde müuayyen vadeli veya hesabı cari suretile avanslar,poliça ve iskon- tosu, Türkiye Cümhuriyetinin başlıca —- rile yayı hi emi Fri

Bu sayıdan diğer sayfalar: