20 Mayıs 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

20 Mayıs 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Siyasi Takvim Elek Şimdi aklıma bir geldi. Manişanın çifçti nn zb— usunun — mabkümiyeli varmış neymiş, Halk fırkasına girilirken aşağıdan yukarıya bir süz- geç vardır. Ocak bakar, tetkik eder, oradan nahiye- ye gider, oradan kazaya, oradan vilâyet heyetine gi- der. Hele mebus namzet- liği için de olursa o zaman divana gider. Bilmem ben İstanbulda — Fırkayı böyle btüyyorum. O halde bu süz.- gecin delikleri mi genişledi? Yoksa Fırka ununü eledi de eleğini astı mı? Şimdi yine akbma gel- . Fırka , galiba bu iki vîllyeuuı başl a yerde teşki- lât yapmadı. Ne lüzum da var? İşte görülüyor ki ne olur- sa olsun mebus olmak, mebus olmamaktan kolay * * Kongre bitti! Kongre bitti. Dedik a; konuşuldu, görüşüldü, prog- ramlar okundu, filân filân. Kongrayere İsmet Paşa söyleyerek başladı, — İşmet Paşa söyleyerek - bitti. Nihayet bir lisanda ve ezcümle mükâleme)| lisanın- da olsun, olsun da 5000 ke lime olsun. Haydi 20000 kelimenin de kullanıldığını kabul edelim. 20000 de nutuk - söylenmiştir. Bu hesapla bir kelime yirmi bin kerre kullanılmış demek oluyor. Çok şükür ki kelimeler gezete hazf- leri gibi nihayet ezilip, bo zulmaz. Yoksa her kongrede, heriçtimada yeni kelimeler ha- zırlamak lâzımdı. Bir va:- kit buna da teşebbüs edildi ya neyse. İsmet Paşanın son nut- kunu aşağı yukarı (başlıyo- ruz!) un (öitirdik) halinde bulduk. Lisanımız hâdiseler içine öyle inhisar ettirildi ki her söz arlık temcit pilâvı gibi asatılıp — asıtılıp — sürülüyor. Büundan böyle bir az da söz tasarrufu yapsak daha ra- hat etmez miyiz? Bilmem 'ben İkendi he sabıma kendi sözlerimden Muharriri: Hüseyin Zeki bir kelime çıkıyor, bakışla- rında nazarı dikkati celbe- den bir mana seziliyordu. Bütün bunlara rağmen, çok kibar, asil ve terbiyeli idi. Enis bunların farkıma varmamıştı, genç müellif te, arkadaşına böyle bir şeyden bahsetmedi. Zira, biliyordu ki, aşk, insanları kör: eder ve seven bir erkek, kadının tenkit edilmesine tahammül edemezdi. “Sevdiğim kadın hakkındaki: intibam nedir?,, | 20 Ear;amba ıı 2 | miüyon dönüm arazide fare- İ ı l I Tevfik Rüştü B. komisyonda ne dedi? Dahilde hariçte sulh! Hariciye vekili devletçilik usulünden bahsetmişti Cenevre, 18 ( A. A.) — , yon meselelerine ve bazı Avrupa ittihadı konferan- | istihsal şubelerinde devlet- tina işlirak ed. 4 mu- | Silik usulüne temas etmiş- rı.hb:..:,.ı âı':ı::ıyıîıı ı-ı;; tir. Türk tezinde Ekivalans nündeaberi komisyon müza- | Mühim bir esas teşkil edi- keralına da iştirak etmekte- | Yordu. Tevfik Ristü, Ber, SY âîa'f:'_ğ;îy'_"x'_ riçte sulh, prensibi ile bi zırlarile mü'âkatlarda bulun- ;;:,'f';;"';',,.'ğ“’:;î:,. a maktadır. hemmiyetle dinlendi ve eyi Cenevre, 18 (A.A.) Avru- tesir. — biraktığı — sarahatle pa ittihadı komlisyonu müza- | görülüyordu. Tevfik Rüştü keratına Tevfik Rüştü Bey Beyin beyin yakınında bu- söz alarak reisin cemilekâr | lunan Yunan ve Macar ha- sözlerine toşekkür ettikten | riciye nazırlarınm — tasvip sonra gümrük ittihadı, kre- edici hareketleri — nazari di, beynelmilel santralizas- | dikkstı celbediyordu. '1 ! î | | Avam kamarasında neler oluyor? Tahdidi teslihat ışi Ruslara bağlı imiş Londra, 18 (ALA.) — Avam kamarasınca Rusya hakkında cereyan eden mü- zakere esnasında M. Lloyd Georg, Sovyetler birliği hü- kümetinin tehdidi teslihat konferansına — iştirak edip etmiyeceğini sormuştur. Ha: | len munkati bulunmuş olsay- riciye müsteşarı M. Dalton | di, tahdidi teslihat konfe- şu cevabı vermiştir. Aldığımız| ransına bağlanan ümitler ne son haberlere göre Sovyetler | kadar vâhi olurdu. Hükü- birliği hükümeti gelecek tah-| met, İngiltere - didi teslihat konferasına iş- | nasebatı tirak edecektir. Bu konfe- bir ehemmiyeti haizdir. Bu Müzakerat esnasında Rus murahhaslarının muzaharet- lerini ve beraberce çalışma- larını temin edebileceğimi- zi ümit ediyoruz. Rusya ile münasebâat ha- Rusya mü. meselesinde ma- zide takipetmiş olduğu hat- tı harekette devam tasav- vurunda bulunmaktadır. Belçika abinesinde Değişiklikler Brüksel, 19 (A.A) — Kabine âzası arasında bazı değişiklikler olmuştur. Da hiliye ve Ziraat nazırı M. Baels dahiliye nezaretini bırakmış ve ziraat nazır« lığında kalmıştır. Dahiliye nezareti işlerini M. Jaspar tedavir edecektir. Mumaileyhin uhtesinde bulunan — müstemlekât ne- zareti M. Charles'a tevdi edilmiştir. Liberal meb'us- kilâtı day içinde 5 buçuk ı.ıf“â MVıuıt,:::îî;';ez:: ulüm ve sanayi nezaretine tayin edilmişlir. ransta Rus murahhaslarının hazır bulunması pek büyük Farelerle Ankarada da Uğraşılıyor Ankara, 19 (A.A.) — 4 aydanberi devam etmekte olan tarla faresi mücadele- sinde 5 mayıs 931 tazihine kadar tamamen temizlenen arazi 2 milyon 900 bin dö- nüm, farelerin kesafeti aza- lan arazide iki milyon 550 bin dönümdür. | Bu suretle mücadele teş- lerle mücadele yapmıştır. lar, gazinoya doğru yürü- yorlar fakat bir türlü bir masaya olturup konuşamı- yorlardı. Çünkâ Hicran H. etraftakilerden — çekiniyor, iki delikanlının — arasında oturmağı muvafık — bulmu- yordu. Ayrılırken de - öyle eiddi ve sert hareketleri vardıki, Eni& ümitsizliğe dü- tüyordu. İki dost, ta evinin kapısına kadar - sürükleyor, hiç bir vakit içeriye girme- lerine müsaade etmiyordu. Zaten, genç arkadaşlar da hiçbir zaman — bu arzuyu demek, dalma: “Sevdiğim kadın hakkında, düşündü- ğözm, tahmin ettiğim kadar senade bulunmaktır. ,, demekti. Adnan Salim de bu düstura riayet ederek Hicran Hanım hakkında bol bol senada bulundu. O günden itibaren, her gün öğleden sonra — saat dörde doğru, iki dost deniz kenarma iniyorlar ve orada genç kadına tesadüf ediyor- lardı. Hep beraber geziyor- | anlamak alenen izhar etmemişlerdi. Bu, biraz da vahşiyane itiyat. Adnan Sami merak- Tandı. Eşyanın içinde bir sır olduğunu sezdi. Acaba yalnız değil mi idi? Sakla- nacak bir şey mi vardı? İşi istedi. Hiç bir 1 İ ı ?_'__*_._ı.;%ğîşg Buğday İşine bir çare yokmuş Londra, 19 (A. A.) — Buğday konferansında mü: zakereye bugün de devam edilmiştir. Şimdi Amerikan ziraat odası azasından M. Mackelvie şu beyanatta bu- lunmuştur: Alemşümul buğday me- selesi hakkında memnuni- yeti mucip bir tesviye sureti bulunmasına biz imkân gör: müyoruz. Çönkü istihsal ile istih- lâk arasındaki nisbeti bir surette taniniz — edinceye | kadar, ihraca t yapan mem- | leketlerin istihanlât mikta:- vını indirinek çok güç bir (ç olacaktır. Bu hal tahak- kuk edecek olsa Bile istih- salin yeniden — artmasının | önüne geçmek icap edecek | tir. Amerika ; ziraat — odası- | nn mevcut istokları gayet ı kucuz fiatlarla (değil fakat, her zamanki (gibi satılacak- tır. Grev Grevciler yüz bin kişi Lille, 18 (ALA.) — Men- sucat sanayii patronları sen- dikalarınm mümessillerinden mürekkep komisyonun ame- le ücretlerinde yüzde. 10 nispetinde tenzilât yapılma- sından — muvakkalen — vaz geçilmesi ve sadece - icli- mal sigortaya iştirak his- sesi olarak verdikleri pa- raya mukabil ameleye ita edilen hakkı huzurun kald- rılması yolunda verdiği ka- rar üzerine beynelmilel me- saf konfederasyonuna da- bil veya serbest bulunan sendikalar umumi grev ilân etmişlerdir. Bu greve işlirak eden- lerin miktarı şimdilik yüz bin kişiden ibarettir. Biradı'n ziyafeti Cenevre, 18. (A.A.) — M. Briand, bugün Avrupa birliği komisyonu azarı şe- | refine bir ziyafet vermiştir. şüphe — vermeden kutuyu kırmıştı. Bülbül gibi söylen: di. Bütün malümat matlüba muvafıktı: Genç kadın yal- nız başiına oturuyordu. Ge- çen sene, kocasının mate- mini tuttuğu için gelme- mişti. Kocası, hayatta iken her sene buraya- gelirlerdi. Sadık efendi, ellisini geç- kin, beyaz (saçlı kibar bir zalti. Hiç şüphesiz ki, Hic- ran Hanım, kocasının - ölü- müne çok ağlamıştı. Adnan Salim oöğrendik- lerinin hepsini arküadaşıma anlattı. Enis, Hicran Hanimı ideal bir mahlük buldu. Ve genç kadın İstanbula avdet edeceğini söylediği zaman iki dost fena halde üzüldü- ler. İkisi de genç kadına o kadar alışmışlardı ki... Adnan Salim, merakla sordu: (Devamı var) Mesele elıemmıyet alıyor. Mısır altüst! Yüzlerce ölü var. Hapishaneler doldu. Şehir Kahire, 18 ( AA.) — Bugün intihabat dolayısile Dakhalin — eyaletinde kâin üç kasabada kargaşalıklar olmuştur. Halk po'ise hücum etmiş, polis ateş açmıştıştır. Halktan 6 kişinin öldüğü, bir çocuğun yaralandığı bir l polis zabiti ile üç polis ne- | ferinin de yaralanmış ol- duğu resmen bildirilmektedir. Fakat gayri resmi malümata nazaran ölenlerin miktarı dokuzdur. Başvekil Avni Sitkı Pş. bu akşam gazetecilere be- yanatta bulumurak — müsta- hiplerden yüzde 68 - şinin | rey vermiş; ve bu suretle | matem içinde yeni kanunu esasi lehinde bir Lüküta ita etmiş olduk- larım söylemiştir. Bilmuka- bele Veft'ççilerin lideri Na- has Paşa, ilân edilen inti- hehat — netayicinin doğru olmadığını söylemekte ve Sıtkı Paşanın atideki neti- colerle daha ziyade iftihar etmesi lâzimgeleceğini müs tehziyane beyan — etmek tedir. 100 ölü, 1500 yaralı hapishaneler masumlarla do u, şimendiferler, telefon hatlarında servisler inkıtaa uğramış, işler tama- mile durmuş, Mısir matem içinde, telgraf ve Dampigle harp! Ruslar dünyaya 'açtıkları dam- pinge nihayet mi veriyorlar ? Vaşington, 19 (ALA.) — Hükümet erkânı Rusyadan gelen — son — haberlerden Sovyetler — birliğinin — sair ihracat memleketlerine kar- gı açımış oldukları — ticaret harbine nihayet — vermek ' istediklerini istidlâl etmek- tedir. Rusya hükümetinin cihan ' piyasasına dair bazı nizamna- . me yapmağa matuf, ihracat fiatlarını tanzim etmeğe dair olan beynelmilel — itilâfla: iştirak etmeğe ve Rus işçi- | lerinin tabii bulundukları İspanyanın da- veti karşısında (Birinci sahifeden devam) bu emirnamci kralinın İspan- ; jya hükümetince ilgasi resmen | taammüm edildiğine naza- ran,netice musevilerin Tür- kiyeden ayrılıp ayrılmaya- | cağına bağli demektir. Got Franko ef. ne diyor ? Bu hususta malümatı- na müracaat ettiğimiz Mi- lâslı Got Franko E. kısaca: — Böyle bir teklif ka- Üiyen yoktur, demiştir. Musevi lisesi müdürü Musevi İisesi müdürü M. Marküs fikrini şoyle anlatıyor: — 150 sene evvel bizi İspanyadan tardettiler. Allahtan olmuşki biz bura- ya gelmişiz. Katolikler tarafından bu- nca mezalime düçar olduk- tam sonra İspanyaya avdeti- mize imkân ihtimal yoktur. Galatada Müsevi mek- tebi müdürü M. Benveniste de şöyle diyor: — Biz Türküz. 450 se ve nedenberi buradayız. Türklere karşı minnettarız. İspanyaya avdet lâfını gülerek dinleriz ve Engizisyon başrahibin Terkemadonun ismini lânetr anarız. İspanyolların (oto. dafe) — lerindeki mezü- Tini unutamayız. Müsevi — lisesi kâtibi u- mumisi M. Bruh ta şu mü- taleayı yürütüyor : — Kat'iyyen gitmeyiz. Maziyi unutmadık. Hem İs- şerâiti iyileştirmek için bir takım tedbirler alımağa bu- zır bülündüğü, kablo ile ge len telgraflardan maktadır.” Rusyaya karşı anlaşıl- gösteri- len münaferetin hayliden hayliye bertaraf edileceği ve Rusyanın memleketinde yetişen mahsulleri ve yapı: lan eşyayı damp'ng addedi'. miyecek fiatlarla ihraç hu- susundaki kararının kendi- sine açılan kredilerin art masını kolaylaştıracağı zan- nolunmaktadır. İş bankası Kuçuk esnafa kredi açmış! Ankara, 19 (A.A.) — | Türkiye İş bankası küçük esnafa ve san'at erbabına kredi açmıştır. Banka, An- kara şehri küçük esnafı için 100 Bin tahsis etmiştir. Mer- kez müdürü Sâmi B. Hâki- miyeti Milliye — gazetesine beyanatında demiştir ki:“İs- tihdaf ettiğimiz gaye ticaret ve san'at âleminde kahir bir ekseriyet teşkil eden küçük esnafın ağır faizler altında olmaktır. İkrazat çok ehven şartlarla yapılaçaktır.,, kalmasına müâni panyadaki cemaat idaresi heyeti bura hahamlığına yolladığı mektupta, oradaki sefaleti uzun uzadıya anlat- miştır. Musevi mektebi fransız- ca muallimi M. vatan da. — Henüz tarihi unut: madık. Engizizyon gözümüzün önünde, dar ki şimdi yakından ma devri © ka: nastırlarıu alevleri tarihi bir aksi sadadır, demiştir, Fşkenaşi musevi cema- ati mühtelit mektebi mü- dürü Mm. Süryano da mü- harririmize şu izahatı ver- miştir ; — Bunu şimdi iştiyo- rum. Çatı başına yıkılsaydı bu kadar şaşmazdım. Eğer siz musevi olsaydınız böyle bir bilir ve sormazdınız bilel, şeyi düşünmiyeceğinizi « öi hait eit el

Bu sayıdan diğer sayfalar: