11 Haziran 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

11 Haziran 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ve derece gani biliyor mu- i hesala meçhul, ganidir... aleyh' gece gündüz, beraber yeyip içecek Mmusun? Bu sözü işiden şoför Hayri, bir an için kulak'arını kabart- aniş, gözlerini süzülterek ba- ç eğmiş, düşünmeğe . Bir müddet sonra başını aldırarak karşısındaki - veli- Tahsine, hitaben : — — Hakkımda — gösterilen a ve İTütutkârlığınıza er ederek hemen em- Tinize amade bulunduğumu =ıh. efendim. Demiştir. - un Üzerine garson da ha- z içki tepsis'ni önlerine e Bu iki kafadaş, lerini doldurmuş,(Şerefe!) .Aıı-eı ilk kadehi yuvarlamış- HŞ ır. Bir iki yuvarladıktan sonra h-’b.ıoıaı Hayriye hitaben: — Aman be! ıınıdıiın hiç ım..ı..ı.a. Ahmet bey h“ biri S sene evvel ölmüş ve milli hazineye 35,000 veraset vergitl — Kirli zade Alııuı beyin va: Tülerinden bir zat bu verginin veraset vergisi mese- üıınlık vermiştir. Maliye dairesi bunun üze- /— Fine derhal tahkikata başlamış bu işin tahkiki için de sa- Kuşadı « Malmüdür vekili Ali ve varidat kâtibi ynel beyleri memur etmişti. lü iki memurun uzun uzadıya yaplıkları tahkikata rağımen mektum veraset vergisi bir türlü meydana &İılı. arkadaşına sordu: ——'-—-S,;ıı benimle kalacaksın ,ısr — Şüphesiz. Seni bukadar s bir vıılyd!ı bırakacak yal : lBlı-uıııı sustular; sonra, bir sesle: Deminden, zavallı ka- biyanetile — alâkadar bir kimseden şöphe etme- söylediğim vakit niçin salladın? , san Salim, başını eğdi &. Rezeceksin, muvafakat ; TABITA MUKARRİRİMİZİN | MGŞIMBELE Esrarkeşler arasınd BİR ÂLEM... Yazan: Ahmet Süleyman SS Esrar dalgaları!.. yakalı Taİısı;n.nasıl muazzam dalgalara tutuldu ? 35 bin liralık veraset vergisi Rüşvet mi - vermişler?. JAhkadarlar bunu uzun müddet amağa nasıl muvaffak olmuşlar Bu memurlar Maliye —İ | bir karı filan yok mu? Biraz vakit geç'relim. Demiştir. Hayri'de © ande: — Olmaz olur mu hiç? Ara- basile. Cevabını vermiştir. Bunun üzerine Tahsin de: — Nerede ya? Alda gel. Demiştir. Bu ara Şolör Hayri, yerin- den fırlayarak altındaki sür- atli etomobile tanıdığı Leman ismizdeki güzel kadımı bin- dirip getirmiştir. Leman cidden güzel bir kadındır. İtina e yaptırdığı elbiseler kendisine bir kat daha güzellik bahşetmişti. İşte bu güzel kadın, kırı- ta kırıta Tahsinin yanına ge- lerek o narin ve pamuk gibi elini uzatmış, toka ederek: — Bonjur beyefendi! De- miş ve yanı başına oturmuş- Poliste : Bereket versin çabuk söndürüldü Gazhane yokuşunda mu- kım Horasancıyanın mutasar- rif. olduğu — hanenin ikinci katından yangın zuhür - et- miş, itfaiye yetişerek söndür- müştür. Cerh Kasımpaşada, oturan ma- vunacı Nehmet mahtumu Ha- san dün, hane sahibi Davut ile kira meselesinden kavga etmiş, neticede Hasan, Davu- du sopa ile darp ve cerh et- miştir. Esrar çekiliyor Galatada badem sokağında mukim arap kadrinin metresi Anastasiya Seohari, idare et- kahvede esrar içildiği zabıtaca haber alınmış, taharri netice- sinde bir esrar kabağı bulun- muştur. Bu hususta tahkikata başlanmıştır. Kaza Kalyoncuda çakmak soka- Yangm | mekte alduğu 12 numaralı | ğında mukim . 60 yaş'arında | madanı Mariça dün, Tepe ba- şından geçmekte iken Tele- fon şirketi direktorunun 999 tur. Bu cazibedar kadının te- siri altında bunalan Tahsin de, afallıyarak: — Hoş geldin, ablacığım. Demiş ve hatırını sormağa başlamıştır. (Devamı var) dairesine verdikleri cevaplar- da; “Böyle bir mesele var- dır. Fakat ehemmiyetten âri- dir. Esasen ortada gizlenmiş bir veraset vergisi yoktur. Va- risler bunu ödemeği taahhüt etmiştir. , şeklinde şüpheyi mucip cümleler kullandılar. Tahkikatı bir türlü neti- celenmiyen bu mesele Maliye mülettişliğinin nazarı dikka- tini celp etmiş ve tahkikata Maliye — müfettişliği vazıyet etmiştir. Maliye müfettişliği ftahki- kata başlar başlamaz ba me- #elenin arzetliği — esrarengiz jaziyet bütün çıplaklığıyla meydana Içıkmış ve bu iki memurun rüşvet mukabilinde veraset vergisinin gizli kal- masına yardım ettikleri anla- sılmıştır. EN “ Muharriri: Hüseyin Zeki — Tamamile değil, Fakat biraz evvel, hiç kimseden şüp- he etmediğini saylerken, gaz- lerimin önünde, birçok hetı- ralar içinde “Okadın,ın ha- yali canlandı. Enis, sarardı : — Hicran m? — Evet. Hani Cadde bor- tanında bize göründüğü gibi, garip bir nazarla... — Edle, tekrar ettii — Hicran mı? Bu delilik, azirim! SSD a — Önuün için “ tamamile ddlm ya... Hayır, hie- yorum (.. rette başından — yaralanarak Beyoğlu bastahanesine yatı- rılatıştır. Ötomobil kazası Eeolklıglâ kahveci Hüseyin efendinin oğlu 10 yaşlarında Yaşar, arkadaşı bayacı Ant- ranik ile cıdde üzerinde oy- namakta iken şolföt Osmanın idaresindeki otomobilin altın« da kalmış, ikisi de muhtelif yerlerinden ynrılınmıçlııdır Kese benim, para benim değil mi? “Celâl Muhtar Bey Darülfünunda para emniyet edile- cek kimse olmadığını söyliyor! Sayılı milyonerlerimizden Celâl Muhtar B. bir zamamlar bir vaitte bulunmuştu. Bu va- dinde: Avrupaya kendi para- sile talebe göndereceğini ve bunu Tıp Fakültesi vasıtasile yapacağinı ileri sürmüştü. Ara- dan çok zaman geçtiği halde bundan bir netice çıkmamıştır. Bunu kendisine halırlalan gazetecilere Celâl Muhtar B. şunları - söylemiş'ir. * — O zamanlar fakülte. de yağlı boyalar, mermer tez- yinat ve safr lülce işler için alt- mış bin lira sarfedildi. İktisat ve tasarruf mefbumile kabili telif. olmıyan bu sarfiyata, is. raf demek daha doğru olur. Sonra Fakülteye Rasim Ali Bey gibi zat muallim diye alındı. Bunların ehliyetleri hakkındaki davaları her gün işitip görüyoruz. Aprupaya talebe gönder- mek için verilecek paraya yeddi emin aramak hakkımdı, Yalnız, karına ve sanâ fena | bisler besliyen kimse diye düşündüm... Enis, şüpheli bir tavurla başını talladı: — Hayır, hayır! Hicran; bayle bir cinayeti irtikâp edemez. Maamafih, etrafımızı — saran — zülmette, her Tne olursa olsun, hiç bir şöphe ihmal edilmemelidir. Hicranın masum olduğu (an- Taşılmak için, tahkikat yapıl- matını istiyeceğim...)| — Bir birinizden ayrıldık- tan tonra,hiç görüşmediniz mi? — Asla. O,bana artık ken- disinden bahsedildiğini işitmi- yeceğimi söylemişti. — Evlendiğin zeman, sana mektep yazmadımı? yar. '__;-Nınlı nutaıımı Bili- numarakı otomobilin sademe- | sine maruz kalmış, ağır su- | j “getiriyorum, Bundan kime ne? YARIN Adlıyede — İhtilâs ! Komiser. muavınıı ceza yedi Polis dördüncü şube pasa- port işlerinde ihtilâe yapan ko- miser muavini Cemal ve "ayni hüdise de mürakabe vazifele- rini hakkile ifa etmediklerin- den maznua bulunan dördüncü şube sabık müdürü Sadettin, Defterdarlık üçüncü şube mü- dürü Faiz ve mümeyyiz Fuat bey'erin muhakemesi dün Ağır- cezada neticelenmiştir. Heyeti hâkime Cemal ef. nin bir sene iki ay hapsine diğerlerinin de beratine karar vermiştir. 15 sene Ağır hapis cezası veri!'di Bundan bir kaç ay evvel Dolmabahçede bir gazinoda çalğı çaldırmak — ihtilâfından çıkan kavga neticesinde İsmaili öldüren Rüstemin muhakemesi d'ün Ağırcezada neticelenmiş- tir. Heyeti hâkime cürmü sabit gördüğündun maznunun İ5 sene ağır hapse ve hidemati âmmeden memnuiyetine karar vermiştir. Açık resim davası Bazı mizah gazeteleri aley- hine açılan müstehçen neşri- yat davasına dün Birinci - ce- zada devam edilmiştir. Esnayi muhakemede Çap- kınkız. gazetesi mes'ul müdü- | rü Murat HasanB. dinlenmiştir" Heyett hâkime bazı busu- satın tahkiki için muhakemeyi” başka bir züne talik etmiştir. Halbuki fakültede o zaman- lar har vurulup harman sav. ruluyordu. Parayı vermedim. Belki vadimi, kendim ve ken- di paratnla yerine getirdim ve Kete benim, para benim değil mi?, Çeşmede Ilıcalar tetkik ediliyor Hilâliahmere ait Çeme ılıca sularının mühendisler tarafın- dan keşfine başlanmak üzere- dir. Antalyadan (gelecek?mü- hendisler Çeşmeye gidecek ve ilıca sularını tahli! edevek. tır. Doktorlar telaşta Doktorlar, Cumartesi günü, Etibba muhadenet cemiyetin- de bir içlima aktedeceklerdir. » Bu içtimada kazanç vergisi meselesi görüşülecektir. “Hicran zenğindi. , — O, seni çok sevmişti. — Evat,çok, zannediyorum. Ayrıldığımız zeman fazla mü- HÂLKİGAZETESİ Halk datma iyi ve doğrı'ı.xv a bulur! Memurlarımız için Kadro hurici yerine pek mükem- mel bir fikir teklif ediliyor Memurların kadro hariçi | yapılmadan terfih ve iktidarla.- mına çare vardır. Şöyle kiz Türkiyen'n 40,00) köyün- den hemen 30,000 köyünde mu- allim yoktur. Memurlar iki ay kadar kursa tâbi tutularak bu 30,000 köye birerden 30,000 muallim veya ikişerden 60,000 muallim olarak - verilirler. Köylerde hayat ucuz oldu: ğu cihetle maaşlarının dörtte birile geçinirler. Dörtte birini de ziraate sarfederler. İki se- nede bir memurlar tıra ile münavebeye tâbi tutulurlar. Bir memurin kooperatifi teşkilile köylerdeki iştihsalâ- tı, köylerden gehirlere ucuz satın alarak gönderirler. Yani köyde para etmiyen mallar para eder. Şehirlerdeki memurlar da nısıf maaşla gaçinmek imkânı- nı elde ederler, hem de me- murinin marşları bu sunte y | köylerde istihsale hizmet etmiş ve köylünün eline para girmiş olur. Ve umum memurinin ma- aşından nıtif iktısat edilmiş olur. Bunun tam faaliyeti aza- mi bir senede mümkündür. Hattâ şimdiden bile yapılabi- lir. Köylerin yüzü az olsa da biraz para görür, kısmen de olsa istihsalâtımı satar. Zaten | telif makamlara bu mesele Ancdolu ve Rumeli kazalarında ve vilâyet mer- kezlerinde barit bir iştir. Yal- niz müşkülât İstanbul, İzmir, Ankara gibi birkaç büyük çe- hir için varittir. Birdefa kooperatif teşekkül edince mesele kendindetn ha'. ledilmiş bulunur. Ayni zaman- da memurlar istihsal hayatını öğrenirler. Yalnız dikkat edi- lecek şey son derece adaletle hareket etmektir. Bir de bu memurlar içki kullanmamalı- dırlar. Süse ve alayişe düşmeme- lidirler. İyi idare edilmek şar- tile bunun bi hudut faideleri vardır. Fena — idare edilirse musibettir. İşi fırkacı olmayan kudretli bir şahsiyet idare etmelidir. Mühendis Mustafa Nuri Bir muallimin mektubu Sabık baş muallimlerden Cemal B. gözetemize gönder- diği bir mektupta vazifesinden haksız yere çıkarıldığını muh- tstidalar gönderdiği halde hiçbir netice elde edemediğini acıklı bir Hsanla anlattıktan sonra "bir kaç lisan bilirim, haksızlığa kurban gittiğini niçin bana cevap vermiyorlar, Diyor. Yüz kızartacak tuluatçılık' Tuluatçılar gayrette! Yeni yapılan “Tıyatro san'atkar- ları cemiyeti,, idare heyeti ne diyor? Tuluatçılar arasında büyük bir ihtilâf çıktığını ve tuluat- çıların ikiye ayrıldığını dünkü nüshamızda haber vermiştik. Bu yüzden bir takım tulü- atçıların “Türk tiyatrö - san'at- kârları,, d'ye tesis edil miyet beyeti idaresine ve le- şekkül tarzına itiraz ettiklerini yazmıştık. Bu itirâzlara karşı heyeti idare azasından Suphi ve Refk Beyler şunları söylemiş- lerdir. Memleketimizde — şimdiye kadar çok mühmel vazıyet- ten dolayı kiymetini kaybe- den tiyatroculuğun yürüdüğü yol ve açtığı saha yüz kızar- tacak bir şekil almıştır. Gerçi — Sanayli Nefisenin bir Uyatro şubesi vücuda gel- di, fakat bu mücssese aka- demik bir şekilde doğduğu cihetle hernedense 'memleke- timizdeki sahnecileri — tatmin elmedi. Bu cihet mazarı itibara alınarak himayesiz mesleki tesir oldu. Tekrar Süzandan behset. meğe başladı. Onu, niçin öl- gdürdüklerine bir türlü akıl er- diremiyordu. Pra içünsa, teh- dit etebilirlerdi. O da susar, kimseye bir şey — töylemezdi. Fakat öldürmek niye eyi idi? Ah! Katil! Alçak katil, Haydut! bunu bilmemek, intikam ala- mamak, bilmükabele — boğı ni sıkamamak, hırladığını İşi- dememek! Ah! - Bunların hiç biri olamıyacakrmidi? Zavallı Enis, yeniden hıç- kurmağa başladı. Gece, birbir- lerinden hiç yerini saklamayan bu iki samimi dostun tesirleri arasında geçti. Sabah korumak ve san'atkârlar ara- sında ulu orta cereyanın önü- ne geçebilmek için toplanan- Tar. (Türk tiyatro san'atkârları cemiyeli) namı altında bir te- şekkül vücude getirmeye te- şebbüs ve bunu candan dile- yenlerin bir araya gelerek kendi aralarında seçtikleri ar- kadaşları keyeti idareye ge- tirmişlerdir. Bu heyeli idare, yazıldığı gibi dört kişi değil ( Tevfik, Memduh Suphi Halit, Ahmet Baha, Refik Beylerden müte- şekkil olarak yedidir. Şimdi hernedense (işi bap ka bir ıo:ı!ş_ kı!-ıl' a :lı KN gn lılnl.:.[ılıı ııgd:hı ve bll- | hassa bir san'at kıymeti olan Şadi Beyle, tu'üatçı sahnelerile hiç münasebetini göremediği- miz. İbnirrefik Ahmet Nuri Be- yin şahıslarını karıştırmak ve büyük san'atkârdan bahsetmek çok acı ve pek gülünçtür, Bizi intihap edenlerin ken- di imzalarını inkâra kalkışa- caklarımı hatırımıza getirmek bu hususta şimdilik fazla bir şey söylemek istemeyiz. Cemiyet maddiyattan zi- yade mesleki muhafaza kaydi- le mükelleftir. Biintihap heyeti idareyi onun bunun sırtından geçiner- lerdir. Bunu Cemiyeti kuran- larda pekâlâ bilir. Mügalata, safsata, şahsi dedi kodu pek çirkindir. Cemi- yet hayatında bir disip'in var- dır, saptı raptaltında yaşamak istemiyenler musanna resimli ilânlarile ve bir çok şantajlarr la halkı aldatmak - fstiyenler pekâlâ bilmelidirler ki bundan sonra hakiki Türk tiyatrocu- ları bunu yaptırmıyacak ve yapmak istiyenlere de mâni olacaktır. Muhafızgücü süvariıleri gitti Muhafızgücü süvarileri dün sabah Edirneye hareket etmişlerdir. Bir fabrika kapatılmış Eyüp'te bir fabrika kapa- tı'mıştır. Buna sebep ÂAvrupa- ya moörfin ihracatı yapmasıdır. Hakkında takibat yapık maktadır. Darı alıcısı az! Avrupa piyasalarında son ııııılıı—dı darı alıcısı uılıır Bulıl cım,ag.ıwı- * edenlerde ne tiyatrocu ne de

Bu sayıdan diğer sayfalar: