21 Haziran 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

21 Haziran 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KNT İ SAa G Sahife 4 f—llEİTl MUHIRRİRİMİUK MÜSLHIUELER — Esrarkeşler arasında || BİR ALEM... Yazan: Ahmet Süleyman Aşk dalgası!... Hem mangizleri, hem de paçozu kitaksiliyordum . /. Po!ısfe $ Adliyede: Kaza Filim |Sağ kalçasının kemiği| Faciası davası dün kırılmış de görüldü Üsküdar — Bağlarbaşında | — Ağgopyaü hanı yangın faci- dün, , vatman Bekir efendinin idaresindeki tramva y arabasına vagon raptetmekte olan kon-> | Bu. götun kendisidir gördükleri ten besiçe ya: , mühabiri, yahsiyat müdürü haricinde bildirirler. Hani vaıtler Samsun mübadillerinin evleri de atı davasına dün Ağırcezada devam edilmiştir. Geçen celsede mevkuf bu- lunan Emil kefaletle tahliye | edildiğinden dün gayri mevkuf | olarak davaya devam edilmiş | trol Mustafa efendi, manevra | esnasında iki araba arasına sıkış: mış, sağ kalçasının kemiği kırtl- a Kü — sokulduğunu hissettim. Eyvah falan demeğe meydan kalma- dı, gaco hemen ayağa kalkarak: — Niçin sıkı Tara sarılıyorsun!/civanım, dedi *e tombul tombul Üzerindeki — incecik bir — peştamalı tuk benim — havlularmı da toymağa başladı. O soyuyor, ben de onun beyaz, amma nasıl beyaz, kar gibi beyaz vücudünu seyrediyordum. Ara- dan çok geçmedi oda - çıp" lak ben de çırçıplak anadan doğma olmuş, biribirimizle el takası ile soğuk su çakası yap- mağa başlamıştık. Hayli zaman bu şakaları- mıza devam ettikten sonra İşi koşmaca oyununa çevirmiştik. O koştu, ben kovaladım, ben koştum o kovaladı. Niha- yet bu oyundan da bıkmış ve usanmıştık. Biraz — isti: hat için gacocuğumla beraber göbek taşına oturmuş, dinlen- meğe başlamıştık. O ara keyf buya, can benim, tânan da benimdi. Onun için hemen gacoya uykumun gel- diğini töyleyerek dizine yattım. Yattım amma gelde bana sor Batıl yatım. Başımı o canım baldırların Üzerine koydum. Gözlerim yarı açık, yarı kapalı bir. va- ziyette kendi kendime dalğa geçerek öpüyor, seviyor ve okşuyordum. Gaco da pamuk gibi ellerinin birile yüzümü, gözümü, birile de saçlarımı okşuyordu. O ara kendimden geçmiş, gözlerimi kapayarak tatlı bir uykuya dalmıştım. Gözlerimi açtığım zaman kollarının ipekli krasasesaşaeaa a ada a ea aa Edirnekapı sıkı havlı- | yere ata- | kendimi yaylı bir karyolanın | üzerinde hamamdaki vaziye- | tim gibi te buldum. Dikizlerim (1) dört açıl- mış, hem mankizleri kitak siliyor hem de paçozu kitaksi- liyordum. O sırada dolabı yine | kapadı ve kurban kara gölerini bana dikerek: çırçıplak bir vaziyet- olduğum —İşte civanım bunlar da se- bin. ben de seninim, Kabulmü? dedi. Kekeliyerek güç hal ile ancak — Evet! evet, diyebildim. Bunun üzerine iki elini | biribirine vurarak bir yaptı. Bu şapırtıyı muteakip içe- riye kısa boylu, bembeyaz, ne zaif nede şişman aynalı bir gaco girerek: — Emrediniz sultanım, de di ve yere doğru iğrilip kak dı. Benim gaco da bu gacoya hitaben: — Arslanı şapırtı alıp Tâlâma yıkayıp te- Yere iğilen götür, onu güzel dedi. gaco, tekrar doğrularak: — Emredersiniz efem, şim- di, diyerek beni elimden tut- tu ve dışarıya çıkardı. Aman abicim, dışarda ne göreyim beğenirsin? Ben diyim — 300, aynalı | mizletsin, sen di 500, sıra olmuş, önlerimden geçtikçe bana bakıp bakıp maşallah demiyorlar mı, gel de çileden çıkma. Her ne hal ise uzatmıya- hm., O gece önde ben arkada İ)Dikizlerim —Gözlerim (Devamı var) aynalı gacolar Bakım evi On gün içinde Burada kaç çocuk muayene ve tedavi altına alındı? Edirnekapıdaki Bakımevin- de on gün zarfında 253 çucuk dahili hastalıklardan, 16 çocuk Boğaz, ourun, ku'ak, 14 çocuk Böz, 8 çocuk diş hastalıkla- Yihdan muayene edilmiştir. Bundan başka ziyaretçi hem- #reler tarafından 376 çocuk Muayene edilmiştir. Müraca- #tlerin daha arkası alınmamıştır. — Derhal elbisemi hazırla. îl"'yı çıkacağım. — Çabuk İki dekika zarfında giyini, tokağa fırladı. İlk rastgeldiği etomobile atlıyarak, şoföre: — Aksaray... Emrini verdi. Otomobil, Aksaray merke- zinin önünden sola saptı. Bir iki yüz metre kadar ilerde durdu. Heran Indi. Yirmi ::::lım kadar yürüdü, gö- göpheli bir hırız ya- Gaği kadar bayağı bir evin kapınmı çaldı. — Bir zaman beklediği iı.ll. Sırasile bütün o mahallin çocuk- Tarı muayeneden - geçirilecektir. Bundan başka Karagüm- rük eczanesi ile Belediye na- | mma bir mukavele yapılmış ve on gün zarfında belediye mamına 30 fakir çocuğun re- çetesi bedava bu eczanede | yapılmıştır. | Muharriri: Hüseyin Zeki mayınca, kapıyı şiddetle itti. Kapı açıldı. ve açılırken, içe- ride bir çıngrak sesi duyuldu. Karanlık bir taşlıktan geçti, bir odanın kapısında : — Vay! Rukiye... Diye bayretle seslenen ih- tiyar bir kadın gördü. Bu ka- dın, Hicranın boynuna atılmak istedi. Lâkin, bunun sırası de- gildi. Genç kadın, bir adım geriledi. ve kuru bir sede sordu : — Yusuf nerede? Onunla muhakkak görüşmekliğim lâ- | manda odanın kapısı açıldı, — İyi ya, yavrum! Şimdi mıştır. Çocuk cesedi Üsküdar da tekke mahal- | lesi ittihat sokağında yeni doğ- muş ölü bir çocuk cesedi bur | | lunmuştur. Zabıta bu hususta | tahkikata başlamıştır. Yüzünden yaralanmış Kasımpışada Bahriye cad. desinde Yani Efendinin fırı>, | nında hamurkâr Araçlı Âdem Kadir dün hamur makinesin- de hamur komakta iken kayış koparak gözünden ve ellerin" | den yaralanmıştır. Yapılan tahkikatta kayışın çürük ve fstimale gayri salih | olduğu anlaşılmıştır. Bu hu- | susta Yani Efendi hakkında tahkikata başlanmıştır. Hırsızlık ederken — | Beşiktaşta Yakup ağa apar- tmanına sırkat maksadile gi- ren — sabıkalı Boşnak Halil, apartıman mukimlerinden Ham di B. tarafından görülmüş, ya- kalayarak zabıtaya teslim et- | miştir. | Yangın | Kasımpaşada toz koparan | mahallesinde madam Terezenin | hanesinden yangın zuhur etmiş, | kısmen yandıktan sonra söne | dürülmuştür. | ür. Esnayi muhakemede filim |yangını ve itfa çareleri bakkında mütehassıs —bulunan bir zat şahit sıfatile dinlenmiştir. İddia ve müdafaa için muhakeme 4 Temmuza talik olunmuştur. _helumıyet var İrtişa meseleti dolayısile İstanbulda — istinabe tarikile bazı kimselerin ifadeleri alına- cağını yazmıştık. Bu husustaj Adliyede fazla ketumiyet vardır. Yalnız ha- | ber aldığımıza göre bazı kim- selerin ifadeleri dün alınmıştır. Bıçak teşhiri Kasımpaşada Zincirlikuyu mahallesinde oturan Süley- man isminde biri dün Galatada Kemeraltında tütüncü Hurgit Efendiye bıçak — teşhir etmiş, zabıtaca görülerek yakalan- miştir. Ceset bulundu Heybeli adada oturup on- | gündenberi ortladan kaybolan Koçonun cesedi dün, adanın Çam Limanında bulunmuştur. Koçonun intiharı tesbit edil- miştir. Fakat buna kast eseri olmayıp sinir — hastalığından ıevel'm ettiği anlaşılmıştır. Gaİıba mda hı'ılzmüna gırdı Kıymetli Evrak Adanada da ne şekilde ve hangi emirle Seyhana döktürülmüş ? *Yeni Adana, gazetesi şu l baberi yazıyor: Geçenlerde Seyhan - sahil- ' lerindeki kahvelerde oturan- lar, Belediye tanzifat arabala- rile taşınarak Seyhan neh- | rine dökülen bir çok delter, dosya ve kâüâğıtlar gördüler. Bunlar çok eski senelere ait vilâyetin tarihi ve kıymetli evrakı idi. Ve şurası — muhak- | kaktır ki arabalarla dökülmüş | olan bu evrak hiç bir esaslı tetkik ve kıymet takdir eden heyetin elinden — geçmeden süprüntü gibi taşınarak Sey- | hana dökülm üştür. Maliye vesaireye ait bu evrak arasında onu süpürüp arabaya aratırız. Bu kadarcık mı? Key- fin yerinde değil galiba! — Canım sıkılıyor. Bilhas- sa kaybedilecek zamanım yok. — Peki, Peki.. gidiyorum. Üç dakika sürmez, getiririm. İhtiyar kadın, ollaya puf- Jaya uzaklaştı. Hicran yalnız kaldı. Fencereye yaklaştı, açtı, sokakta Yusufun annesini gör- dü. O, karşiki srada köhne bit kahve kapısını açtı. Bir ikl saniye sonra önde ihtiyar kadın, arkada sanki önde imiş gibi başı açık, ayaklarında terlikle Yusuf göründü. Hicran pencereyi kapattı. Aymı za- Yusufun sesi işitildi. — Nerede imiş bakayım, banim güzel Rukiyeciğim? Yürüdü, genç kadını be- linden toutarak, hafifçe hava- dolduranların ve bunların süpü- rülüp nehre dökülmesi emri- ni vermiş olanların takdir et- miyecekleri kim bilir neler bu suretle temizlik yapılıyor diye mahvedilmiştir. İstanbulda satılan evrakın içinde bütün inkârlara rağmen neler bulunduğu ve sokaklara düşürülüp toplanmış olanların nasıl para verilerek geri alın- iğı meydandadır. Mersin liman şirketinde de 27,000 lira tasarruf Mersin İliman şirketi de 27,000 lira tasarruf yapmıştır. Trabzonda tapu işleri Trabzonda halk tapu teşki- dan şidi ya - kaldırdı. Genç kadın - itti: Doğru dur. sırası değil. z Şakanın — Vay! vay! — vaylı. Ne oluyorsun be ?.. Haydi, gü- zel hatırın için heykel kesile. yim., Yemeğe kalacakam, de ğil mi? Ne iyi ettin de geldin | böyle hayırsız! Annesine döndü: — Kocakarı! Malüm a, bizim — Rukiyecik — naziktir; midei şerifine göre bir yemek yap.. İstersen, karşıki aş- çıyı da al, o, güzel yemek yapar ... Yusuf, konuşurken, Hicra- na bakıyor, sararcığını görü- yordu. Annesi, dışarıya çıkar çıkmaz, hızla genç kadına sokuldu: — Ne var? Pek hırçın Öpmek - istedi. | Mübadillere iskân suretile mesken olarak verilen hanele- rin borçlanma kanunu muci- bince borçların afolduğu tapu masrafı alınmayarak bilâ bedel tapu verileceğini muh- terem — gazetenizde ve muz vakit göz yaşları döke- rek sevinmiş ve hükümete du- alar etmişltik. Hayfaki şimdi hükümet — biz tekrar borçları istiyor. Her — mübadil dört taksitini ve Tapu bedeli- ni peşinen Tapu almağa davet 28 Hazirandan caat borcunun vermek — suretile ediliyor. sonra müra- etmiyen — mübadillerin hakkı sakit oluyor. Oturduğu haneler bhükümet | istirdat ediliyor. Meselâ ben- deniz Tütün amelesiyim, fakat | iş olmadığı için boştayım. Ancak efradı ailemin na- fakasını düşünebiliyorum, otur- duğum hanenin teffiz muame- lesi icra edildi, Hükümete (500) altın borçlu kaldım 20 senede ödeyeceğim şimdi bir altın Hükümetçe (9) lira üze- rinden hesap ediliyor. Şu hale nazaran (4500)lira borçluyum. Senede ( 225) lira ödeyeceğim fakat Dört sene- Hk peşinen istendiğine 900 lira yapıyor (100) lira da Tapu masrafı var (1000) lira. bu sı tarafından İşsizliğin devam ettiği | rada bir amele (1000) nereden bulur? Verir vermez- sem Hükümet oturduğum ha- neyi elimden alıyor. düşman içinden atıldık nısfımız açlıktan, ba- kımsızlıktan hastalıktan telef oldu, geri kalan mübadille ana vatana uğraşan Faik Nüzhet Beyin riyaselindeki takdiri -kıymet komisyonuna, ler aleyhine istihsal edilmiş birçok haciz kararları tebliğ "stibkaklarını verirken haciz | edilen parayı tesviye ediyor. Komisyon relsi ve azası ikâyet ediyor.| her zaman öğleden sonra va- görünüyorsun! Öyle! Sebep? Senin yüzünden! Benim yüzümden mi? Gene ne yapdım? — Hiç! Gene ayni vazi- yet, ayni tehlükeler.. Bizi be- raber görmüşler. — Kim bu? — Enisin bir arkadaşı. — Gevezelik mi etmiş? Kim imiş bu kerata, koparayım gırtlağını? Haydudun vahşi nazarları bunun beyhude bir tehdit ol- madığını isbat ediyordu. Yum- ruklarını sıktı. Hicran yordu. — Söylesene, kim bu? Ben onun ağzını kapatmasını bili- rim ! — Şükür ki, yalnız bana söyledi. Ya Enise — söyleseydi, güsü- okuduğu- mübadillerden | göre | Biz mübadiller bin can ile | Gayri mübadillerin işlerile | Gayrimübadil- | edilmiştir. Komisyon bunların | ellerinden mi alınıyor? bir hale kon- elzem W rin Müstahsal ması hüküme iken manlesef &a düm kuru mak zdaki bir yu- ı:l»nııl—. bile isteniyor. Vergilerimizi veriyoruz. Fakat mucibince alın- seve seve borçlanma Hükümete borç ni (9) ve dört nın , beher sabetmek ti istemek doğru muduür? (Samsun mübadilleri) Halk fırkasının vadi | böyle mi? Bundan bir buçuk iki sene evvel bir grev dolayısile Tram" vay şirketinden el çektirildim. Halbuki o zaman bu - İşe vaziyet eden Halk fırkası bisi her — habgi bir işte istihdam edeceğini vadetmişti. O zamandanberi baş vur- madığım yer kalmadı. Bir lokma ekmek yiyecek yer bulamadım. bu vaitler ne oldu. nazarı dikkatini celbetmenizi rica ederim. Lütfen makamı aidinin Tayyip Kara Yeşekkür Dört aydanberi müptelâ bu- ğam Bransit- fetit has- erlerimden — de- için Ortaköyde Doktor N mettin beye müracaat etmi tim. davisi içinde kendilerine edirim. Matbaat mensuplarından Mehmet Narı Mumaileyin hazikane te- sayesinde az şifayap olduğumdan alenen teşekkür zaman sesececesARALLARAAAASAĞARERARAA SAA ASA ĞALA SA SA SA LALAE Gayri mübadillerde çilemi dolduruyor Komisyon azaları Vaktinde yerlerine gelmediklerin. den mübadiller müşkülat çekiyor zifeleri başına gittiklerinden öğleden evvel müracaat eden | gayrimübadiller, işlerinin tat. kibi için çok müşkülâtla kar- | gılaşmaktadırlar. Müt: t paşalardan bir memur, dosyaların içinde bu- nalmış kalmıştır. Oaun ka- dar yaşlı bir memur da, mü- racaat sabipleri'e — sıksık D ağız kavgası etmektedir. | Allah bilir, halimiz ne olurdu? | —e biliyormuş? — Adamakıllı bir şey de- Bil; lâkin şüpheleri çok kuv- vetli. — O hâlde, herifi ortadan kaldırma — Bu, daha fena.. Ah! Sen ne sefil herifsin: bak, şid- detinle beni soktun ! — Evet, şimdi böyle söy: lüyorsun; amma, geçen sene ölmek istediğin — Keşke ölseydim! ne vaziyetlere zaman... Yusufun yüzünü, garip bir buşunet bürüdü, kaşları, * kir- pikleri aynadı, ağzı takallus etti ve zorla Hicranın sözünü keserek: — Kâft!... dedk Olan oldu. Sen, bw işi me istedin, ne yap: tın, ne de yaptırdın. Anlaşıldı. (Devanuı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: