23 Haziran 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

23 Haziran 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 4 #— ZABITA MUHARRİRİMİZİN MÜŞAHADELERİ: —) Esrarkeşler arasında BİR ALEM... Yazan: Ahmet Süleyman — 17 Esrar âyini! Esrar kahvelerinde Postabaşının rolü ve merasim nedir? Amma nası! buldum? Gaco- | m da çırçıplak bir vaziyötte ya- mıma yatmış buldum. Envai İçeşit Tâvanta kokulu o bıldir bıldır, kollarının arasında beni "sarmış, dudaklarını da dudak- | larıma — yakıştirmıştı. İşte bu manzara — karşısında — şıpinişi #pşak — ben de dudaklarımı Ayırmayarak dalga — geçmeğe başladık. Fakat, o sırada ca* Bimin acıdığını hissettim. Eder etmez: — Aman be gacocuğum dudaklarımı fisırdın, ne yapı- dedim ve ölfke ile kollarının arasından ayrıldım. göreyim? | yorsun, Ayrilir ayrılmaz ne Enayi gibi yarım saat ev- vel burada (kahvede) otur- muş, dalga — içinde dum. yüzüyor- Etzafıma bakınarak gaco e o güzelim karyolayı arar- ken Fiyakalı Tahsinin kula- #ana yapışmış, var kuvetile canü gönülden emdiğimi gördüm. Kendi kendi me: — Ulân adamakıllı aynalı bir gacoya düşmüş, dudak do- dağa'gelmişiz, diyerek kulağımı Tahsinin ağzından kurtararak enu da dalğasından — ayıltım, dedi ve hikâyesiri bura bitir- | di. Bu hikâyeyi dinleyen Dede Sultan ile öteki arkadaşları | bir kahkaha koparıp hayli bir zaman gü'meğe başladır. Bu su Pire Ali: — Yetişir artık güldüğü-? haydi Müz erenler, bakalım | eli n Yeni bir kirişi kırıp voltamızı Can Ha- sanın £ kahvesinde alalım da biriki gariban çekelim, dedi. Bu söz üzerine hepsi birden ittifak edip doğruca Can Ha- sanın kahvesine geldiler. Bu kahve küçük fakat,çok süslü bir kahvedir. Müşterisi de ona göre çok ve maruf, sayılı esrarkeşlerdendir. Bu kahvede esrar, âdet ve | an'aneye riayet edilmek şar- | tile içilir. İşte, bu âdet ve an'ane şerati de böylecedir. Her kim ve her hangi et- rarkeş içeriye girer girmez: — Merhaba diyecek ve ondan sonra otu- erenler, yaf, ranların en nihayetine gidip oturacaktır. Oturur olurmaz kendisine, Postabaşı tabir ettikleri adam kim ise kahvede namına: — Merhaba merhaba sul- tanım yuf, der. bulunanlar Postabaşı — tabir. ettikleri adam, İâakal 35 yaşından yukarı olup bilâmum hayatı ve — bilcümle üdabı muaşeretlerine ayni za- hususiyelerine manda bircok beyitlerine vâ- kıf olması şarttır, Bu gibi adamlar Postaba- gı olup esrar çekenleri idare eder, onlara beyitler söyler. İşte bu kahvede'de posta- bapı olarak Çakır Nuri ismin- de bir postabaşı vardı. (Devamı var) FERETE I Manisa firarileri hâdisesi çete mi? 31 firariden 8 inin Soma civarında ihtifa ettiği zannediliyor! Soma Manisa bapishanesin- ı den lâğım açmak süretiyle 'firara muvaffak olan 31 mev. kuftan sekizinin Soma civa- Finda ihtifa ettiği zannedilmek- tedir. Zabıta bu mahkümları #idetle aramaktadır. [ Firarilerden Balyalı Mehmet, bundan bir kaç ay evvel kaza. mızın Öveçli köyünde ikamet €der zecesi Fatma Hanıma bir mektup göndererek yakın za- | Tefrika No : 36 manda — haşishaneden firar edeceğini ve firar ettikten son. ra kat'iyen teslim olmıyacağını bildirmişti. Bu mektubu köy muhtarı bir vesile ile elde ede- rek Jandarma bölük kuman: danı yüzbaşı Abdülkadir beye teslim — etmiştir. Abdülkadir beyde mektubu — derhal bir müzekkereye raplen müddel- 'umumiliğe vermiştir. Değirmen basmak Muharriri: Hüseyin Zeki Ben! seviyordun.. Bunu itiraf | ederken, belki seni tahkir edi- Yorüum, Fakat bilsen, — seni © 'ar seviyorum ki.. Oh! Eı Sİğim, şayet yalnız bana inanacak kadar itimadın olsaydı, görüyor- musun,'hiç Pişman olmıyacaktın. m senin ayaklarının dibin- de, medyunu şükran - olarak yaşayacaktım... Sen benim için her şey olacaktın... Bak mazeretlerime! Ben o kadar bedbaht, o kadar zavallı, o kadar yalnızdım ki..., Genç adam kıedit * hiddetle hay- — Sus! ben'm karşımda K6 bu adamdan bahsetme! Senin gibi genç ve güzel bir kadını teshir etmek için bu ihtiyar ve sefil herifin nesi vardı ? Parası mı?... Bunun için mi kendini sattın ? Ve bu para hâlâ duruyor değilmi ?... Beni gene böyle bir şey için mi le- tiyorsun... Bırak beni, sesini işitmiyeyim; yüreğim parçala- niyor! Hicran, parçalanmış gibi ayrıldı ve üç adım kadar ötede oturarak sessiz. sessiz ağladı. Bunlar hakiki göz yaşları idi; bu hakikf bir 1stı- F | Birdenbire fenalık | | Teşrini evvele talıkine karar TTE| YARIN Adlîıyede: Bir kadın! gelerek bayılmıştır Kaçak) rakı imal ederken yakalanan Raziye H. mın mu- hakemesine dün ikinci cezada başlanmıştır. Esnayi) muhake- mede âni olarak baygınlık alâimi gösterdiğinden derhal Tabibiadliye müracaat edil- miştir.$ Tabibi adli, Raziye hanımı muayeneden sonra sinirlerinin bozuk| olduğunu söylemiştir. Heyeti hâkime bunu naza- rı dikkate alarak davanın vermiştir. Mebus Nuri B.in davası| bu gün görülecek Bugün ağırcezada — tabık Musul mebusu Nuri Bâ - kat- leden Arnavut Hacının muha- kemesine devam edilecektir. Fuhşa teşvik 18 yaşındaki Cevriye H. mı fuhuşa teşvik eden gmumha- neci Münevverle Salâhattinin muhakemesine dün ikinci ce- zada hafi olarak devam edil- miştir. Muhakeme karar için baş: ka bir güne talik edilmiştir. Tevkif müzekkeresi kesildi Bazı zabıta memurlarını “darp ve cerhetmekle maznun Çolak Hayrinin muhakemesi- ne |dün İkinci cezada gıyabi olarak devam edilmiştir. Heyeti hâkime maznun hakkında tevkif müzekkkere- si kesilmesine karar vermiştir. İtalyan gemicisi geliyor Bugün limanımıza bir İtal- yan tenezzüh gemlai gelecektir. İzmirde İntihabat için kaç lira masraf olmuş ? Son mebus intihabatı mı rafı olarak İzmir Belediyesi 7000 hükümet te 3000 ki ce- man 10000 lira tahsis olunmuş- tu. Bupara reklâm, masref, seyahat, propsganda ve tef. tiş heyetinin hakkıhuzuru içindi. Herkesin — bildiği veçhile tatihabat kavgatız, patırtısız, masrafsız, propagandasız, vessiz sadasız kendi kendisine olup bitti. Fakat galiba intihabat. la beraber on bin lira da bitti, İntihap teftiş heyeti güya 45 defa tçinde içtima yapmış gibi aza beylere iki yüz onar Hira hakkıhuzur. dağıtmıştır. kümet kuvvetlerine karşı gel- mek maddesinden mahküm bulunan Balyalı Mehmedin hapishaneden firarı Öveçli köyü | balkını ciddi endişeye düşür- müktür. mimi idi. Hepsini döğrü söy- | lemişti: O Enisi seviyordu ve onu, aşıkının fazlalığından do- layı aldatmıştı. Biraz sonra: — Bütün servetimi fuka- raya vereyim, ister misin? dedi. — Bundan bana ne? biz, artık bir daha görüşmemek Yüzere ayrılacağız. — Ne diyorsun, Enis? bir daha hiç mi görüşemiyeceğiz? Beni sevmiyor musun? Beni görmemeğe tahammül edebi- bilecek misin? Enis cevap vermedi. Hicran devam etti: — Ben, her türlü fedakâr« hğı yapmağa hazırım. Benden ne istiyordun? Aşk mm?.. Bunu bilâ şart veriyorum. Beni ka- rın olarak istemiyor musun? | kelime sarfetmekten men edi- Poliste : Kaza Bıçak birden karnına batmıştır Hacıkadın mahallesi çeşme sokağında oturan seyyar satıcı Siletli Seyfi dün, arkadaşı Şükrü ile Hacıkdın caddesinde konuşürken kazaen yere düş- Mmüş, o sırada cebinde bulunan açık sustalısı da karnına bat- mıştır. Şükrünün ifadesine müra- aat edilmiş, Seyfi de berayi tedavi Cerrabpaşa hastanesine yatırılmıştır. Başından yaralanmış Cibalide Üsküplü mahal- lesi bostan sokağında mukim Besim Efendi dün, Cibali iske- le caddesinden geçmekte iken önüne çıkan kahveci Sadık kaptanın oğlu Celâl tarafın- dan tabanca kabzası ile ba- şından yaralanmıştır. Kaza kurşunu İstinyede yeni — sokakta oturan Lâz Hüsnü Efendinin 13 yaşlarında Yaşar ile 10 yaşlarında Ferit ismindeki ço- cukları dün, çocuklara mah- vus av tüfeği ile oynarken içeride bulunan — kurşundan biri patlamış, Yaşarın sol ba- cağına isabet ederek yarala- | İşçi meb Neler istiyorsunuz? wnıdikluiniıi bildiriniz. İzmirli bir işçi | İşçi mebuslardan ne istenildiğini açık ve merdâne söylüyor Bundan on gün evvel sü- | tünlarınızda — muztarip — işçi | kitlesine bir anket — açlınız: “İşçi mebuslardan ne istiyorsu- nuz?, Dertlerimizi aksettire- cek bir yer bulabileceğimiz içün buna memnun — olmuş ayni zamanda içimde sızla- mıştı; İnsani ve meşru (olan | hakların! istemek ve bu husus- ta münakaşa hattâ birkaç len işçilerden acaba kaç ar- kadaş bu sütunlara arzularını | yaza bilecekti?.. Birkaç arka- daşımla — bunları ettiğimi, bunu biraz müşkül bulduğumu söylediğim zaman bana dediler ki: — Her işçi nevar sankis Ben görürüz dedim, ara- dân on gün geçti ancak iki arkadaşın dediklerini okudum, bunlar da mahdut bir iki iste- kten ibaretti. Herhalde buna sebep işçiler içinde, stırap. larını ihtiyaçlarını " sütunlara aksettirmiyecek kadar düşü- rün ve yazmak kudretine ma- münakaşa yazar bunda sinden vazgeçeçeğim... kabul- mü? Enis, ayağa kalktı, miha- niki bir hareketle şapkasını ahp elile tozirimi - sildi ve, başını önüne eğerek cevap verdi: Hiç bir şeyini istemiyorum. | Hicran güler bir, çebre ile | yanına geldi. Gözleri pırılda- yordu. Ellerini, okadar tahrik eder bir şekilde genç adamın omuzlarına koydu ki, — Enis, arzu ile titredi: — Beni de sunuz? Enis, bütün cesaretine mu- kavemet ederek — susuyordu. | Hicran, onu — kendine çekti. Genç adam, göğsünün üzerin- de, Hicranım mütebbis gerdi istemiyor mu- Metresin — olayım mı? - Seni kendime bağlamak için, her şeye razı olacağım. — Düştü- ğüm çukurdan çıkmak iste- nni hisetti. dudakları yarı açıktı. Vücudundan bir şehvet seli geçti.. Müphem bir hırıltı ile genç kadını tutlu ve yarı baygın bir halde onu yatak | lrken uslardan — | | ken acı acı söylendi: Bu ka: | vet ve ihtirası, aşk nikabı al 23 Haziran HALK GAZETESİi Bu sâtunumuzun muherriri, kendisidir müuhabiri, atandaşlar — şahsiyat harlcinde müdürü bizzat halkın etraflarında gördükleri fenalıkları kendi gazeteleri olan ba sütunumuza ter- bestçe yazar ve mlllete bildirirler. Mezarlıklardan seryi- lerde çalınıyor! “Mezarlıklarımıza dair acık h vak'aları gazetenizde' oku- dukça düşüncem artmış ve bu | düşünce içerisinde şu kâğıdı | yazmak arzusu hâsıl olmuştur. Kasımpaşada kulaksız Ah- met kaptan mezarlığının etra- fında dört beş mahalle var- | dır ki hemen umumiyetle ehli servetten değildirler. Bu cesim hergün — mevta gömülür; fakat mezar nasıl- dır, tahtalar iyi midir diye hiç bir memurun gelip teftiş ettiği | görülmemiştir. Hattâ bu cesim kabristanın yüzlerce tervi ağa- cından üç dört adet kalmıştır. | Ekseriya mezarlar yolunda | kazılmadığı ve tahtalar çürükve önce olduğu cihetle taffün hâ- sıl olmaktadır. Servi ağaçları | bu kokuyu tadil — ettiğinden bunları kesmemek lâzım ge- | Halk fırkasından bir zat bu dört yüz senelik servileri kestirmeye sebep olmuş, birçok mezaristana lik kimselerin bulunmaması | değil, hayati haklarımızın öz | yurtlarımız üzerinde tanılma- masından ve bunun biz işçi- lerce idrak edilmesinden - ileri gelmiştir. Yoksa her işçi ar« kadaş içinde bucaladığı feci hayatı kendine hâs, saf bir lisanla anlatmak ve yazmak kudretine maliktir. Şunu da itiraf etmek lâzımdır ki: Ar- zularımızın yerine getirilmesi- ne delâlet etmelerini istiyece- ğimiz işçi mebusları bizi işçiler değil Halk fırkası intihap et- miş onlar bizden çok o furka- nin malıdır. Bu . efendilerden hangi hak ve sıfatla ve ne is- tiyebiliriz? Anketinize gelince: Olmak üzere bulunan birine soruyor- sunuz arzuların nedir? Bir kelime cevap alırsanız — Hayat! Ben de sualinize bir cümle ile cevap vereceğim! — İnsanlığımın iadasini. Fakat muztarip işçilerden biri sıfatile mebus Beylerden iki istirhamda — bulunacağım Evden çıktığı zaman, ara- dan iki saat geçmişti. Enis, tamamile değişmişti. Hislerinin sükün bulması, onu, mermer kadar soğuk bir bale getirmişti. Yolda yürür- dın, benden daha kuvvet Münasebetlerimizi kesmez isem | bana dünyanın en delice şey- | lerini yaptıracak... Ondan ay- rılmak isterken, kedini bana vermek çaresini buldu..: Şeh- tında, kim bilir ne hesaplar vardır? Çok nefis bir oyun. Ondan, bir ateşten sakınır gibi sakınmalıyım... Herne ise, bi- rinci değilim, belki ikinci bile değilim! Lâkin bana karşı çok nazik hareket etti. Bir hediye değer doğrusu!... Mücevherci dükkânların: dan birine girdi, nefis bir bi lezik h!llın? etti ve vahşi bir | ağaçları hanesine naklettir- miştir. Kaymakam mütekaidi Sıtkı bey ahalinin muhafazai sıhhati için Dahiliye vekiline bu hainane hareketi bildirdiği halde Vekâletten cevaben' ge- len küğıttağ elli senedenberi Kulaksız mezarlığına ölü gö- mülmediği ve bunun için ser- vilerin kesilmesinde bir mahzur olmadığı bildirilmiş olduğun- dan 931 kış mevsiminin odunu- nu gene yedi sekiz servi ağacı yıkarak evlerine doldurmuş ve bekçiler vantasile istediğine dağıtınıştır. Ahalinin sıhhati hususunda ashabı hayir tara- fından dikilen dört yüz senelik ağaçlar” kesilmesine hükümet ve hükümetin fırkası nasıl razı olur? Hergün mevta gömü- len bu mezarlığa elli seneden- beri ölü gömülmemekte' oldu- ğunu nasıl bir cesaretle res- men bildiriyorlar. Karilerinizden S. Asım Haklı bir şikâyet Beyoğlunda *0- kağında bir pasta fırımı var- dır. Burada taş kömürü ya- kılıyor. Bacası çatıdan yukarı olmadığı için dumanlar itti- salindeki apartımanlara doluyor Pencere açmak kabil değil. Belediye bunu görmüyor mu? Aynı sokakta mukim mat- baacı Alfert Riço. Polonya Karısını yaraladı Dün akşam bir şüphe üze- rine Kumkapıda oturan jan- darma İsmail çavuş karısını kla yaralamıştır. la n aa aü dasineĞRan ve zannederim ki bu istirham- Tarımla işçilik hayatının acı- ları içinde kıvranan arkadaş- rımın kalbine tercüman olmuş oluyorum. 1 — Meşru haklarımızı, haksız olarak yüklendiğimiz ıstıraplarımızı gözönünde bu- lundurarak, Mecliste tam ve şiddetli bir muhalefetle çalış- mak, beynelmilel iş ve işçilik nizamlarına tabiyetle ve sırae sile ihtiyaçlarımızın teminine elemlerimizin tâhfifine uğraş- mak ve bunları tahakkuk ettirmek. 2 — Aksi takdirde: Fırka yaratacağım diye hak ve ihti- yaçlarımızı esas çerçevelerin- den uzaklaştırarak bizi daha' elim vaziyetlere düşürmeme- leri için islıraplarımıza, mağ- duriyetimize hürmeten susmak. İzmir — işçilerinde kurşun kalemile şu kelimeleri yazdı: AÇılğınca geçen bir tin hatırası., Kartı, kutunun içine koy- saa- du. Sardı ve vicdanını tasmin ettiğinden — dolayı Hicrana gönderdi. Enis, amcasına — gllti. Ge- çenleri anlattı. İhliyar asker, yeğenini takdir etti. Ertesi sabah, ütyürken , odasına hizmetçisi girdi. Ge- il gazete ve mecmualar nde, küçük bir mekltup, nazarı dikkatini celbetti. Açtı ve okudu: Sevgili Enisciğim, “Yanımda tadar gibi gö- ründüğün — zeşki düşünmek hasretint bana — bırak. Bunu, sana verdim, satmmadım, Şa- yet senden gelen bir şey, beni yaralamak kudretini haiz ol memnun,

Bu sayıdan diğer sayfalar: