18 Temmuz 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 2

18 Temmuz 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahte ş Taressssesseresesenenncesenen e ( Akşam ) gazetesinde her | gün yeni- bir marifet icat ediyormuş gibi karagözcülük Vâ-Nü Beyi bu serinin başına koyuyorum. Kendisinin ilk iddiasına bakılırsa Vâ-Nü Bey, Rus İnkılâbının yetiştirdiği bir muharrirdi.Fakat mumaileyh pairlikten muharrirliğe geçer ken cemiyet hayatım nazar dikkate almamıştır. Hikâye ve roman şeklinde başlayan geşriyat ile, tarihin heyecanlı mevzularımnı mücerret bilgisizlikler içine gömdüğü gibi hikâyelerinde de — Paradoksal bir zihniyetin alâmetleri müşa- hade edilmektedir. Bütün bikâyelerinde inkı'âpla alâkadar bir kahraman olma- dığı gibi, mücerredatla sah- meye çıkarmak - istediği tiple- rinde de bu günkü hayat için- de yaşayan fikirlerden hiç bir yey yoktur. Vâ Nü beyin mi- zah vadisine dökmek - istediği weya müstehzi bir edala ortaya attığı vak'alarda da cemiyetin istihza veya mizah şemmesi gö- | rülmüyor. Çünkü, malümatı küküral bir şekilde inkişaf, | etmemiş olduğundan Kkendisi- nin de şahsi fikirlerine emniyeti yoktur. Binnetice ceynidue — kalbi bir mantık meydana çıkmış oluyor. Şüphesiz bu mantık da- bilindeki meşriyatın tehlikesi eşikârdır. Mezkür yazıların ortaya atılması karilerin gara- bet hislerini tahrik eder.Fakat “ halk menfaatçı ve materiyalist cemiyetin kanunlarından ayınla- mayacağı için böyle garabet sevdasından hoşlanmaz.Yalnız eyniğue mantığın mülhiş ak- sülâmeli cemiyetin genç nesli üzerinde ve halkın müşkülât- la uğraşan sınıfında feci bir dalâ'ete sebebiyet verir. VâNü Beyin Baltacı ile Kâaterina somanı meydandadır. Bu eser, tahr pkârdır ve inen- faat için her şeyi mübah gör: mekle malâmaldır. Bundan maada bu eserlerdeki büyük bir gafta şudur: Muharririn Türk cemiye- tinin yeni bir zihniyette yaşa- dığını — bilmemesi! Bir za- man — Fransa - koğuları, İr- viçre gölleri, Patagonya ma- salları gibi Türk camfasımı alâkadar etmeyen mevzularla oğraşan — fecriati, — edebiyatı cedide ve bunların muakıbı olan nesiller birçok Türk mu- harrirleri — tarafından — tenkit GöRümaneüaD ea azeeemAaRanananaı EDEBİYA T ÂLEMİNDE şöhretler Sılık adamlar Muharriri : 1 — Vâ-Nü Bey... SABİH İZZET wuni edilmişti. Bu neşriyatın mu- harrir üzerinde tesirsiz olma- sının yegâne sebebi, onun tenkit, fekefe, içumatyat, si- yasiyat mevzularını iyice bil- memesinden ileri geliyor. Yaşadığı cemiyetteki zin- de kıymet hükümlerinden ga- fil olan| insanların eyniğve mantıklarının — tesirini - kay- bettiğine en kuvvetli — bir misal Vâ - Nü beyin roman- larının uğradığı hercümerç" tir. — Mevzu, hitap edi- len cemiyetten alınmayınca ne Hham gelir ve ne de ce- miyeti alâkadar eden fikir belirir. — Neticede de, — cser daha intişar halinde iken, ka- rüin hafızasında (24) saatlik bir ömre bile malik olamaz! Sahte şöhret ve silik mü tercim Vâ-Nö beyle zihnimizi yorarken yeni bir mesele daha meydana çıkıyor. Rus inkılâ- bile yetiştiğini iddia eden Vâ: Nü beyin -eğer mevcutsa- zih- niyetini de tetkik edelim. Halk saltanatile ortaya atılan bol- şevik inkılâbının tedrisatında halk şuurunao benimsendiği muhakkaktır. Bütabii bu tedrisatı takip edenlerin de — halk çuuruna kiymet vermeleri icap eder. Vâ:Nâ — beyim ise aksi bir mant k vardır. Demek ki sahte ıölırel ve silik mütercim Vâ - Nü Be- yin bolşevizm tedrisatını hazim | ve hata edebilmesi mümkün olamamış! Esasen, Va - Na Bey İş adamlığı z'hniyetini - her ne | bahasına olursa olun gaye-* ye vusul —manatikile- takip ettiği için saçma sapan ter- cümeler yapıyor. Bu saçma- hığını da örtmek içinde güya mi- zah Jlâfü güzeafile — sirkler- lerdeki palyaçoların marifet- lerini nümune ittihaz ediyor. Sonra da gözlüğünü kaybet- miş bir miyobun — şaşkın tavurlarile gevezeliklerini espiri zannediyor. demektir. Fakat mezkür nok- tada Vâ-Nü Beyi biraz mazur görmek lâzım. Suni kuluçka- ya yatmak kabilinden sabah- tan akşama kadar tercüme yapan bir şahsın erken buna- ma a'âimi göstermediğine hay- ret etmeli! SABİH İZZET Darülfünun da yeni bir şube açılıyor Yeni şube kimya mü- hendıslîği içindir Bu yeni şubenin şubenin hiç masrafsız açılacağı tespit olundu Darülfünunnmuzun kimya enslitüsdu mezunlarından bir kısmı, muasır her hükümet da- rüfünunlarında olduğu gibi dırllfüıııııı-— fen fakültesine .Merbut olmak üzere bir kimya, :WMM'. küşadı menniy bulunmuşlar- d“ı;ı Fen fakültesi reisi Mus- b Üiımhı bey, bu müracaatı lamiş ve şimdiye kadar Av. Tupa memleketlerine M len talebeler vasıtasile - telafi ecilmeğe uğraşılan bu şubenin küşadı için kat'i teşebbüslerde bulunmuştur. vusw- d LAŞ FETTED Nİ Mml; Hakkı beyin te- şebbüsile bu müracaat kim- ya ve elektro teknik şubeleri müderrisleri heyetinde de gö- rüşülmüş mübendislik, — sın- fında — açılacak — olan, ye- mi küesilerin kâmilen elek. tro ve teknik şubesinin kürsl. lerile telâfi edi'ebileceği tesbit olunmuş ve Darülfünun büt. gesine bu yeni şubenin hiç bir masraf küşat etmiyeceği naza- a alınarak, kimya mühendir- Gdııin meselesi Almanya batacak mı? (Birinci sahifeden davam) ki, mali bir teknik neticesi idi. Haraç meselesile alâka dar Alman sanayil işlemeyin- ce, bu sanayle yatırılan ser: maye de - tehlikeye — girmiş, demekti. Sermayeyi çekmek. ten başka çare yoktu. Cheker mülâkatı, bu mali tekniğin vücut bulmaması için yapılmıştı. İngiltere, Almanya- nın hakiki vaziyetini anlar anlamaz, Fransanın - siyasi | müdahalelerine mani olacak | bir plân tertip etmişti. Esasen | Chekreo mülâkatı da Amerika-| nn malumatı dahilinde cere: yan ediyordu. Fransız matbu- atı, Fransanın iştiraki olmak- sızın bir şey yapamıyacağını yazıyorlar, İngiliz - Alman mü- lâkatile istihza ediyorlardı. Çünkü, Amerikanın direk bir müdabalesini düşünmiyorlardı. Almanyanın vaziyeti ise, biç teehhur müsatt değildi. Yeni kredi bulamıyordu. O halde, eldeki —sermayeyi de haraç alanların değil, bu — serma: yenin bu günkü sahiplerinin menfaatleri için işletmek lâ- zırmdı. Bunun icin ise, Yaung plânını değiştirmek veya A manyayı baraç vermekten kur- tarmak şarttı. < Mister Hoover, 19 haziran sabahı Fransa hükümetine şu teklifte bulundu: “Armanya, bu seneci 750 mityon Hira. Tik tamılcat Taksitini veremiyecek bir variyettecir. Ba sene için, gerek harp burçlarını ve gerek tamirat taksitteri tehir edisln. Bu taksitler, 25 senelik taksitlere ayrılarak Üüdensin. Amerika istiyorki, Fransa Hükümeti bu tekliTte bulunsun?, Bu teklif, Fransada bir panik çıkardı. Ani kararlar verememekle maruf Fransız hükümetini şaşırttı. Şüphesiz ki, Fransanın gizli diplomasi usulile vakit geçirilmek iste- nildi. Fakat, Pragmatist Ame- * rikanın neticelerden kuvvet alarak hareket etliği düşü: nülmemişti.Hoover, Fransanın suallerini cevapsız bıraktı. 20 Haflran tarihinde meşhur tek- Hifini yaptırdı. Amerika mall- ye nazırı. Mister Melon da Parise gelmiş, teklifin teknik kısımlarını münakaşaya hazır bulunuyordu. Hoover teklifi, Fransanın hesapsız inafları için tam bir fatta Complik idi. Fransa, an- cak bu lisandan anlardı. Fa. kat bu teklifin münakaşasız kabulünü reddeti. Yirmi günlük gazete mü nakaşaları ve Snatonun ma- nasız teklifleri karşısında bey. nelmilel mali hesapları sars. mağa başladı. Bilhasta , ret şaylaları, Sırp - Alman ihti. lâli , Bolşevizm meselelerile sermaye hareketleri velâmet Bu yol, Almanyadan ser- mayeleri çekmek neticesini doğurdu. Haibuki, bu sermaye- ler verilecek bir halde değildi. Almanya hükümeti Fran- sanın manevralarına nihayet vermek için muvakkat bir tet- bir düşündü, Ecnebileria beş- yüz milyon marka varan ta- leplerini isaf çaresini düşün- dü. Fakat, bu parayı hariçten tedarik etmedi. Alman müesseselerinin müş- torek bir kontorsiyomu tarafından tedarik cdilen beşyüz milyon markla ödendi. İşte, ilk panikte bu hatadan çıktı. Çünkü, ecnebi sermaye- ler hususi iktisat denilen bir kısımda işliyordu.Bunun Alman iktisadiyatile bir alâkası yok- tu. Fakat, son beşyüz milyon mark ise Alman iktisadiyatın- dan alınmıştı. Milli sermaye, ecnebi sermayeye karışmıştı. Daha açık olarak milli serma- ye ile tamirat borçlarını ödemek gibi bir sisteme geçilmişti. Almanlar tse, kendi para- larile bir santim haraç ver- mek — istemiyorlard. — Herkes beş yüz milyon markın tema- di edeceğini zannediyor, pa- ralarım umumi —müesseseler- den almağı tercih ediyordu. Çönki, Alman hükümeti de ecnebi kredisini muhafaza edebilmek için tediyatın ar- kasını kesmek — istemiyordu. Eğer halk, kendi paralarını çekmeğe başlamasaydı, — ilk beş yüz milyonu daha birçok beş yüz milyonlar takip ede- cekti. Alman halkı, paralarını al- maya başlayınca Alman iktısadi buhranı başladki, tamamtile mali tekniğin bir neticesi idi. Burada maneviyatın yeri bile yoktu. Almanya, iki tehijke kar- penda kalmıştı: 1— Ecnebilerin paraları ile işleyen busust iktisattaki paraların iade talepleri. 2— Milli iktisada vazedik miş Alman halkının paralarını umum müesseselerden almak hareketi. Bu vaziyet, hakikaten bir iflâstı. Fakatne Alma Milli iktisadını iflâs ettirirdi, ne de Anglo — Ameriken — siyaseti, Almanyanın hususi iktisadını bu tehlike içinde bırakabilirdi. Hadisat, Alman kabinesi- ne ve alâkadarlara korunmak usulünü gösterdi. Almanya, bir kaç güa için borsa, banka ve kredi müessiselerinin faaliyet lerini durdurdu. Angıle-Ame- riken siyaseti ise, Almanyaya yeni kıredi açmak meseleleri- ni tetkike başladı. Bugün ge- yolu arsmağa başlamıştı. ——— raf mukabilinde yapılabildiği düşünülürse, fen fakültesinin bu yeni şubesine, yalnız irfan ve ilim bayatında deği! ay- ni zamanda memleketln tasar- | yuf siyasetinede mühim bir yar dım olacağı şüphesizdir. Yeni küşat edilecek olan kimya mühendislik şubesinde umumi fizik, teknoloji umumi riyaziyat, resim, senayi ve ilâhi gibi mesleki dersler okutulacak, tahsil kimya enstitüslle muvazi devam edecektir. Kimya şube- sini İkmal eden talebeler ise kimyaya müteallik ders ve tatbikatlarından istisma edile- ceklerdir. Bu suretle yetişecek kim- gerlerimiz, en mütekâmil da- rülfünun kimya şubelerinde yetişen talebelerle müsavi ola- caklardır. Kimya mühendis şu- besi dört sınıftan (baret ola- rek Bâledeki tamirat bankası gerek Londra Nevyork bankaları Alman çeklerini kırmağa baş: lamışlardır. Bütün mesele, iskonto mik. darının sanayi faaliyet esasına istinat ettirilmesinde temerküz ediyor. Eğer, buda halledile- cek olursa her şey düzelecek- tir.Fakat, bunuo halledilmeme- sine imkân — yoktur. Çünki, Amerikada Almanyayı kurtar- mak mecburiyetindedir. Bugünkü vaziyete nazaran, Almanyada mali iflâs - tehli- kesi Xoktur İflâs harici serma yede — lokabize — edi'miştir, Yalnız, Fransaya karşı bir katikam fikri doğmuştur ki bunun harekete geçerek Av- rupayı - karmakarışık etmek tehlikesi vardır. N» olacaktır? Müspeı bir tez müdafaa edebilmek için vazıyetin inki- Bı A * f' ir kâşif! Bir muallim maba- düttabiiyata — keşfi- yat iddiasında Edebiyat ve felsefe Doktoru İsmail Nihat imzasile bir mu- allim Darülfünuna müracaat edarek felsefe ve mabadütta- bilyatta mühim keşfiyati oldu- #unu bildirmiş, (Süveyha) is- mini verdiği bu pek mühim keşfiyatının dinlenilmesini ta- lep etmiştir. keşfiyat sahibi büyük ehemmiyeti olduğunu iddia ettiği bu keşfiyatını me. ktum tutmakta ve ancak Da- rülfününa bildirebileceğini be- yan etmektedir. Darülfünün emaneti ma- badüttabilyat kâşifine şu ce- vabı vermıştır! Muallim Nihat Beye; “Seta Fiziğe ait tetkikat- nız hakkında 14 heziran 931 tarihli istidanız üzerine, muta- lebenizde Fakülteye taallük eden bir cihet görülmediği Felsefe zümresinin ifadesine atfen edbiyat fakültesi riyase- tinden bildirilmiştir. efendim.. Kâşifi mumaileyh Darülfü- bunun keşfiyatinı niçin dinlen- mediğinden şiddetle şikâyet etmektedir. Hava Bütün vilâyetler- de çok sıcaktır Ankara, 17 (A.A.)— İktisat Vekâleti meteoroloj mücssese- sinin memleketimizde hava vaziyeti hakkinda verdiği ma- Tümata göre, Temmuzun birin- den15 şine kadar en yüksek hü kütüetin derecasi gölgede olmak şartile Antalya ve Urfa'da 40 dereceyi bulmuştur. İzmir'de 38, Edirne'de 36, Ankara'da 32" şarki Anado'u'da Erzin- canda 30 Karadeniz sahilnde en yüksek derecde Gireson ol- mak Üzere 28 olarak kayde- dilmiştir. Bu yüksek sühunete rağmen 10 gün zarfnda Türki- yenin muhtelif mıntakalarına ve bihassa Karadeniz - sahilile Şarki Anadolu ve orta Ana- dolunun Bolu Kastamonu, Es kişehr, Kötahya havalsinde Sıvas Yozgat mintakalarına yağur düşmüştür. Yağmurlar bu mıntakalarda mahsulâtı tçin çok faydalı olmuştur” Rak_ı meselesi Belediye sıhhiye heyeti bir şey bulamadı İstanbuldaki Rakı fabri- kalarının bazılarında rakıların kazandan çıkar çıkmaz şişe- lere doldurulduğu kakkındaki neşriyat — üzerine - Belediye sıhhiye heyeti tarafında yapı- lan tetkikat neticesinde mu- ayyen bir müddetle dinlendir!- miyen 50 derecelik rakıların mevcut olmadığ anlaşılmıştır. *Bilecik, gibi S0 dereceli rakı kazanlarının rakılrın takti- rinde ecnebi maddeleri tema- men harice çıkardığı tebeyyün- etmiştir. Uşakta bir adam karısını öldürdü Uşak, 17 (AA.) — casından olan çoçukların fer- yadı üzeine sokaktan geçen- (ceas Hikarile eak, mezunları her hangi bir | şafını Beklemekten başka ça- etmişti. Bu tahsilin Avrupa | fabrikayı idare edebilecek ik- | re yok. ler tarafından zabıtaya haber- memleketlerinde hem bir mas- | tidarı haiz bulunacaklardır. z Naci İSMAİL werilmiştir. ı -'——ı " an .g."mh uran İ0 Şark şim c Siyasi Takvim Dil encümeni tahslsatı da kaynadı gitti yine lâftan altın çı karan ilim dizdizcıları işsizlere karıştı. Her ikbalin bir idbarı vardır. İşte arka arkaya büt- çeden iki kurt eksildi: Pirim, — dil tahsisatı.. En güzel dili Arnavutlar yapar yine bir tabağı on iki buçuk kuruştur Halbu ki bu encümen bir ke- Himeyi on liraya satıyor. Lisanımız (30.000) kelime olsa neuzubillâh (300,000) li- raya İügat elde edeceğiz. Hemde işin geçim — yulunu bulduk diye lisamı uzatmak içinde taklit etmek |istediler. Öyle kelimeler bulmuş!ar ki biraz sertçe söylense küfür, yavaş söslense dua olur. Bunları enlamak için kapıkap dilcileri gezmek lâzım gelecek. Bugün yazı dabir anarşi van Her kes bir türlü yazıyor, her kafadan bir ses çıkıyor. Bir birinin imlâ yanlışını çıkaran çıkaran. Fakat Dil encümeni lügat hazırlayor. Yanca bitinciye ka- dar ve yahut açlığa tam alışıla» cağı zaman yazı da nalları di- kecek. Şimdi Dil encümeni mil encümeni yok böyle sokağa dö- dülen tahsisat mahsisat yok. Aklımıza geliyor fahri bir encümen yapılsave — şu zeuvat- tan mürekkep olsa vallah lez- zetine doyulmaz bir lügat elde ederiz. Bu encümen dilbazlar. dan ibaret olmalıdır. Yunus Nadi Jâftan para çıkaran Falih Rıfkı, argo lisa- nını hazırlar. Ali Saip lâflar- dan bazılarını hudut harici Fazıl Ahmet tekrar intihap edilirse (23 İisan öğrenmek için bir kuraşa kitap) gibi üç hüviyetli lisan yaratır. Ahmet İhşan- kırk senelik lâf bulur ve Ziya Gevher de bu bahane ile lâf öğrenir. M Matbuat lâyihası Madde 1 — tekzibi koy- mazsa hapis cezavı nakti, set Madde 2 — Lâf dinlemezse en büyük mülkiye memuru gazeteyi kapar. Hapis ve ce- za nakdi. Madde 3 — Tavzihlere mü- telaâ yürütülürse set ceza hapis Madde 4 — Kim yazdığını söylemezse set, ceza, hapis Tarziye istiyorlar Bursa meb'usu Rüştü B., primlerin kaldırlmasını teklif etti kabul edildi. Hükümet ve Fırka gaze- teleri bermutat bunu birekmek meselesi telâkki ederek derhal kubbe yaptılar ve çılıştılar. — Sen ha, primleri kaldı- ran sensin ha ver bakalım bi- ze tarziye. Bir kelime farkı var bu gazeteleri tarziye vermek de- ğil taziyet — etmek lâzımdır. Efendiler primlerin refini Meclis kabul etti Meclis. B — rakın palavrayı: Size değil prim vermek lütfen okuyan varsa dişkirası gibi okuma kirası olarak üzerine siz Mec. pim vermelisiz. İşin vcu keseye dokununca nasıl çahlandınız. l.u cfkârı umumiyede gör- sün. Mecliste görsün size ne malsnız. Akşamda bize ait bir karikatör çıkmıştı. (Eski bir zorlu mesel) d ye ( itulur kervan yürür) denmişti. Ne kadar doğru bugün başlarına geleceği ne güzel tahmin et- mişler. Hakikaten: — İt ulur keryan yürür. MA ği HTURENUL SS ae

Bu sayıdan diğer sayfalar: