29 Temmuz 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

29 Temmuz 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

He demektir ? Münakaşa, zevklerin zir- vesine — varmış manevi bir hazdır. , Seçiyesi ve ahlâkı müsalt olardar Mmünakaşayı bir ihti- yaç olarak kabul ederler. Münakaşanın hududu vardır, hattı vardır. Mevzuun hari- cindeki münakaşalar, mahal- le dedikodulamından, — kabz- mal gürülktülerinden başka bir gey olamaz. Münakaşanın yeri- ve eş- bası da ehemmiyetlidir. Sokakta yapılan münakaşa ile salondakinin arasında nasl derin bir fark varsa, okumuşla okumamışın arasında — ölçüsü geniş bir nispet vardır. Terbiyesi — düzgün — olan adam, münakaşayı — sonuna kadar bozmadan idare eder, çerçiveden dışarı çıkmaz. Halbu ki: 3 Matbuat kaldırımı dediğimiz şu Babiâli yukuşundaki mu- harrir münakaşalarını okuyan- lar bence betbaht insanlardır. Filan Gazetenin muharriri, fa- lan gazetedeki bir muharri- re ulu orta çatmak ister, tuta- gak bir yerini bulamayınca, başlar: ? , Rakı içiyorsun! İskarpinin boyasız! Bu nedir va ne demaktir? Bu serapa herzedir, içinde ele ve dile gelir tek bir keli- me yoktur. İşte buda sırf mektebi iki katlı bina olarak ve yalnız dışınden görenlere has bir müuakaşadır. Bu kabil kalem kullanıcı- lardan zaten ne beklenebi- lit ki... * ee Fakat bir okuyucu çıkıd — Be adamlar dilanım - isk eti,beni ne allkadar cx Acaba bu- kaldırım. pehli: yanları ne cevap verirler? BÜRHANETTİN ÂLİ #rsaye y a aa eee l ar AAA sA A cAmA Samsunda Şiddetli - sıcaklar Samsun — Bu hafta içinde şehrimizde çok şiddetli sıcak- lar hüküm sürmeye başlamış- tırc Hararet derecesi çok yük- selmiştir.. Gündüz yaya ola- rak şuradam şuraya gitmek zorlaştığı gibi geceleri - yine sıcaktan uykuların tadı tuzu kalmamıştır. Mevsim bütün kurutma ve harman yapma zamanı olduğu için sıcakların bu gibi işlere ait ameliyata yardım edeceği — şüphesizdir. Ancak insanlar — bu - sıcaklar- dan fevkalâde rahatsız olma- ya başladılar. Hali vaktı ye- rinde olanlar Kavak, Lâdik, Havza gibi misbeten —serin memleketlere gitmişlerdir. Muharriri : Raynonde Machard yalnız bırakmadığı bir şey değil, ozavallı - kizin namu- sunu berbat etmekten kuşku- lanıyordu: Kendisi Klodu bir deli gibi seviyordu. Aşki te- mizdi. Ona refakat teklif et. mişti. Ölünceye kadar baş başa ilmi ve temiz bir ha- yat ı, Kafalar, dü- şünceler bir olursa bahtiyar olmamak mümkünmiydi. Demek bu serseri Donju- van Klodun — yanında” idi. Acaba * Klod bunu aasil kargılamıştı ? Ve aceba Donjuvan ona . Zabita muharririmiz yazıyor: Sabıkalı Şipşak Halit! Canı gazoz istemiş, bir kasa aşırmış, merkeze şikâyet edilince sustalıyı... Evvelki gün bir sabıkalı kendisini polise ihbar eden Hüseyin isminde birisini su-- tah İle vurmuştur. Tafşilâtı svdur: | Hem kel hem fodul olan bu sabikalı serseri Şipşak Halit isminde birisidir. 30 yaşlarında olup uzunca baylu, sarışın Haydut - yapılı- dır. İstanbulda doğmus, büyü- müştür. Vukuat — ve tavcılık bun- lardan maada da zarcılık ve- saire manitacılık gibi sabıkası da tomar halini bulmuş he- men hemen zabıtanın el aman dediği haşari ve azılı haydut- larından da olmuştur. İşte bu şipşak halit şehri- mizin birçok semt ve köşele- rinde gezer, tozar Allahın gü- mü bir saldilin canmı yakarak geçinir. Son zamanlarda — Galata taraflarında — çalışmağa ve o civarlarda manitacılık ve saire yapmağa başlamıştır. Bu münasebetle o civarda bulunan kabhvelere postu ser- miş, düşüp kalkmağa başla- mıştır, İşte, o kahve senin, bu kah- we benim diye bütün gün kah- ve kahve gezip dolaşan şip şak Halit evvelki gün yine Galatada rıhtım caddesinde İranlı Hü- seyin ve şeriki İbadullahın | kahvesine gitmiştir. Oturmuş, çay ve kahvesini içtikten son- ra kemali azamet ve şatafatla sgarasını — yakmış, — ötekine berikine —sataşarak zevklen- meğe ve aynı zamanda eğlen- meğe başlamıştır. Bu sırada Urtaköy gazoz fabrikası ara- bası oturduğu kahveye gelmiş, gazoz bırakmağa başlamıştır. Bir taraftan kahveciler, diğer taraftan da gazozcu — meşgul iken — nasılsa bu açık göz ve mahir çarpıcı olan şıpşak Ha- litde bir kasa gazozu çalmış kaşla göz arasında yandaki dükkkânlardan. birine sakla- muştır.. O ara zayallı arabacı - bi- haber arabasını sürmüş kah- wecilerde işlerile gene meşgul olmağa başlamıştır. Tesadüfen müşterilerden biri Bu yarışaka ve yahutta görül- mediği takdirde kaka olan hırsızlığı kahveciye - ihpar et. miştir. Canı sıkilan kahveci İbha- Mütercimi : Ahmet Fürkân — Framsız edebiyatından büyük aşk rtomanı — 170 inci binden tercüme edilmiştir.. kendini nasil zaruretler tahtı- tesirinde derhal yanına koşmak için mecbur gördüğünden bah- setmişti. Ona kimbilir ne ya- Tanlar ve uydurma - ilim he- veskârlıkları tasni ediyordu. Filip: ipet Ne olursa olsun.. diyor- lı;bhnı tahammül edilemez. iyle ise ne yapmalı idi, Nasıl hareket ouı:ıll idi? İşte iki sual ki, zayallı genç doktoru üç gün kıvrım kıyrım kıvrandirdı. Bir Perşembe günü idi. Dr. dullahta Halitin yanına ça- ğırmış yaptığı hareketle etti. ği şakanın Coğru olmadığını söylemiştir. Bidayetle inkara sapan fa- kat, sonralarıda İatife ola. rak yaplığını — itiraf >eden Halitte kızmış, olur. olmaz töz ve sunturlu küfurleri kahveciye savurmağa başla- miştir. İşazmak üzere iken müşteri ve komşular tarafın- dan ayrılmış, o dakika için kavga ve münazaadan sarfı- nazar,; etmişlerdir. Fakat, . ele avuca #ğmayan Halit bu ih- tara muğber olmuş, tekrar küfürlerine devamla garozları wermeyeceğini — ve — onları haraç — mukabili — olduğunu beyan ederek kahveden git- miştir. Bunun üzerine kahveci Hüseyin ile şeriki İbadullah polise ihhbar ederek - sipsak Halit (hakkında sikâyet et mişlerdir. Bu ihbarı baber alan Ha- litte ertesi gün tekrar o kah- veye gelmiş, oturarak hix çay istemiütir. İbadullahta kendisine bun- dan böylekahvesinde bir meş- rübat satmıyacağını ve onun için, bundan böyle kahvesine gelip gitmemesini de töylemiştir. Buna, ayni zamanda ihpar meselesine de muğber — olan Halit te: — Hepsi ve her şeyinde senin olsun ben esasen senin kahvene bir şey içmeğe geh medim. —Hesabı. — görmeğe, yani, şu dünkü fikanile kara- kola beni şikâyet etmenin he- sabıni görmeğe geldim... De- miş ve hemen sustalısını çe- kerek kahveci Hüseyini yara- lamış ve: — Şimdide istediğin yere kadar gitte beni şikâyet ve ih- bar et.. M Diyetek firar etmiştir. A, S. seseseresARAAARE AAA AAA S AAA m ee s a eee 4 Kişi öldürmüş bir katil Ceyhanda şiddetli bir müsademede yaralı olarak yakâlandı Ceyhan. (Hususi) — Cey. han tütün inhisar odacısı iken idarenin birçok tütün ve e- gara kâğıtlarını aşırdığı için hapse atılan ve firar eden ka- til Abdurruhman siddetlice bir müsademe neticeside tutuldu. Haydat, nehir - çivarında gizlendiği evin yüklüğünden ateş ettiği ve atılan kurşunlar yandan geldiği için memurlar bu sayede yaralanmaktan ve belkide ölümden kurtulmuşlar- dır. Akkâş Efendi atılau kur- gan — palaskasına dokunmuş, Remzi Efendiye atılan ise yan- an "gelerek cebinin kenarını yakmıştır. Haydudun — yaraları sağ, böğründen ve ayağındandır. Hayatı da tehlikede değildir. Abdurrahman bundan ev- vel üç kişiyi karısı Şaziyeyi, öldürmüştü. Gizlendiği ev bir ahpabına ait olduğu için onun hakkında da tahkikat yapıl: maktadır. Amerikalı seyyah azaldı Bu ay 350 Rus tetkikata Son birkaç — haftadanberi İstanhula epeyce seyyah ka- fileleri geldi. Bu kafileler muh. | telif milletlere mensupturlar. Şehrimizi ziyaretleri, yakın zamanlara kadar, mutat olan seyyahlar Amerikalılardı. Bu seneisekrz mondiyal — #ebe- bile — Amerikalılar — evvelki senelerden adeden daha az olarak İstanbula uğramışlardır. Bu sene şehrimize gelen seyyahlar arasında Yunanlılar Mısirlılar, Çekler, Macarlar, Ambuvaz hastahanede mutat vizitalarını bitirmişti. Serom tesirile hayatlarını kurtaran bir kaç hastanın san vaziyet. lerinden pek memnundu. Gül. meyen yüzünde ebedi zanne- dilecek gizli bir tebessümün hatları vardı. Fakat Filip, ölüyordu. İhti. yar doktur bunun farkında bile değildi. — Üstat, dedi, hastayım. — Neyin var oğlum. (Bu- günlerde neşesizsin. —BSade neş'esiz değil muz- taribim. Bir sinir bühranı ge- çiriyorum, — Biraz istirahat etmeli. sin. — Memleket dahilinde bir ufak seyahat ni — Çok ala bir fikir, sen Klodın yanına - gitl. - Hem ona arkadaş olursun, hem yal- nız kalmazsın, hem istirahat edersin. amele seyyah gelecekler Bulğarlar, Amerikalılar, Sırp- lar ve Hollandalılar vardı. Turizm teşkilâlının Balkan amilletleri — arasında — kök- leşmesi meticesi olarak, bil- hassa komşu devletler bey- minde tanışmak arzuları faz- lalaşmıştır. “Netekim, Ağustos bidayetinde de 350 kişiden mürekkep — bir Sovyet — işçi kafilesi İstanbula gelecektir. Bunlar, şehrienizde bir kaç gün kalacaklar ve memleketin iş hayatı üzerinde etüt yapa- caklardır. — Bu benim de geldi üstad. — Niçin tehir ediyorsun öyle ise... — Sizinle bir müdavelel efkâr yapmak istedim. — Çok alâ, çok alâ,.. He- men yarın git, birkaç hafta açık havada meşgalesiz kal, istirahat et. — Teşekkür ederim üstad. Öyle ise emriniz veçhile ya- rın hareket edeceğim. Hayırlı seychat yavrum! .S.’o Filip ertesi gün küçük soyahatına çıkıyordu... glursa ona daha derin şeyler şöyleyecek ve ondan kat'ı olarak izdivaç istiyecekt. Fa- kat bu serseri ya Klodun zih- mini çeldiyse... yahut türlü kesdiremiyordum. Plânları —satılıyordu Casusların reisi beni adeta şaşırtıyordu!.. ) — Mamafih bu, husustaki zarureti bilmekle beraber, siz- den daha az müphem rapor- ları beklemek bir az da hakkı- mız — kanaatindeyim. — Vakıa bunun temini kolay değildir ve bizde maruz kalacağınız müş- külâtı taktir etmiyecek kadar ne görgüsüzüz ne de bu işin acamisi! Fakat, (Sa...) bey, siz de bilmelisiniz ki Çentelli- jena Servis) hesaplarında yanıl- mamak için tam bir vuzuba kstinat eder ve tam bir vuzuba itimat eder. Mister (Kened)in bu sözlerini derin bir alâka ve mürakabe ile dinliyordum. Halimde o kadar durgun bir sükün vardı, ki bundan — (entellijean —servis ) reisinin cümlelerinin, üzerimde pek mühim tesirler bıraktığını anlayordum. : Her halde, ne yapacağımı, ne yapabileceğimi bir Nihayet dayanamadı, yut. kuna yutkuna Mister (Kenet)e hitap ettim. — Söylediğiniz noktaların ehemmiyetini müdrikim, Fakat sayim alenen yapıla bilre ve Et pahalılığı Celepler ucuzlama çaresini söylüyorlar Şehrimizde Koyun Ihra- catı azaldığı halde koyun eti, 70 kuruştan aşağı — düşme- mektedir. Bazı celepler bunu, Merz- baha rüsumunun — fazlalığın- dan, ve kararlaştırıldığı halde okka başına rüsun alınma- masına atfetmektedirler. Ma- lumdur ki koyun başına ru- sum alınmamaktadır. Okka başına rüsum alın- dığı takdirde "/, 25 nispetinde tenezzül olacağını söylemek- tedirler. Başvekil, Hariciye vekili geldiler Başvekil İsmet Pş. Hariciye vekili Tevfik Rüştü Bey dün 1-30 da posta trenile Ankara. dan şehrimize gelmişlerdir. Ayni trenle H.F. kâtibiu- grumt Recep Bey de gelmiştir. Zavallı genç doktor, tren- de geçirdiği azap dakikaları içinde kıvranıyordu : Ah bir kere oraya varsa: Ve Klodu bütün fena düşüncelerine rağ- men eskisi gibi başı havada ve gururu gözlerinde görse !.. İşte bu azap dakikaları saatlerce devam etmiş ve ni- hayet tren istasyona gelmiş- ki. Flip bu ziyaretinin belki de mühim bir sürpriz ola- cağnı düşünüyor, Klodun mem- nun ona ellerini uzatacağını hatıına getirdikçe — natil mes'ut olacağını — tahayyül Zavallı adam, işte böyle bin bir düşünce “ile Klodun adresini şaföre verdi. Otomobil — yolcusunu ya derin bir saadete, yahut ta derin bir yese uçuruyordu. Otomobil güzel bir otelin yangından mal kaçırmak —ta- birimi af buyurunuz! — Ka- bilinden olmasa, aazu bu- yurduğunuz — cihetleri — mat- lübun fevkinde bir derecede ibzar ederim,. Fakat takdir. buyurduğu- nuzu söylediğiniz müşkülât, bizi az çak bir müphemiyete ve hatta noksaniyete bile şev- kediyor. Fakat zamanla ümit xar almanızı bilhama rica edersem, bana itimat edebi- lizsiniz, elendim. Mister (Kenet) bent alâka” snın derecesini izhar etmeyen bir itidal demle tetkik ediyorduğ Bense bilhassa casu: şebekesl relsinin muvaffak, hainane ve hirazda tehdit amiz tavurlarının hemen bemen tesiri altında kalıyor, — herekâtımı idarede aceba şaşırıp şaşırmayacağımı düşünüyorum. Doğrusunu söy- lemek icap ediyorsa, — itiraf ederim ki bu huşusta kendime pek te güvenemiyoardum. (Entel lijens vervisğin aç bir çakalı andıran reksinin nuluskâr göz- leri üzerimde okadar kuvvetle temerküz ediyardu ki.. ( Devamı var ) Ticaret odası Bugün aktedeceği içtir mühim imiş Bugün, Ticaret odası meclis! akti içtima edecektir. Bu içtk mada mühim meselelerin mev, zuu bahsolacağı tabmin olu- muyor. Bilhassa ticarete mü- teallık kanuni noktaların tadili etrafında müzakerat cereyan M“l'ı Ceyhan hapisanesin- den kaçan katil Üç katilden ve Ceyhan tülün inbisar idaresinde odaçı iken 200 balya tütünle say- 81z sigara kâğıdı sirkat suçun- dan mevkuf —Abdurrahman geçenlerde Ceyhan hapisane- sinden kaçmıstır. Abdurrah- manin bir. barakada saklan- dığını haber alan jandarmalar, mevkufun derdesti için terli- tibat almışlardı. Katil, yaka- lanacağını —anlayınca ateşe başlamış, bir Jandarma yara- lanmıştır. Katil de üç yerinden yaralı olaeak yakalanmıştir. önünde durdu ve Filip adresi etel garsonlarına gösterdi : — Evet mösyö - matmazel - Klod Ambuvaz — buradadır; dediler. Filip memnun eşyalarını garsonlara verdi veatelin bir odasını işgal etti. Durmağa, beklemeğe vak- ti yoktu. Alalâacele yıkandı, te- mizlendi, yol elbiselerini çıkar- mağa bile lüzum “görmeden kendini Klodun yanına atmak- ta detical ediyordu. Garsonlar ona Klodun oda- cent: f — Şu oda, 27 numara, Flip, odanın ka; ı vüs rürken heyecandan bayılacak derecede idi. İtiraf ve histedi- yordu ki bu kızı deli gibi sevi- yordu. Ah, onun sakat ve aykırı düşünceleri olmazsa, diye dü- (Devamı var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: