29 Temmuz 1931 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4

29 Temmuz 1931 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 4 —a Şimendiferlere zam Herkes vapurlarla seyahat ve nakliyatı tercih ediyor Son günlerde Şimendi- fer yolcu ve tenzilâtlı tarife- ye dahil mevattan gayri olan Ticaret emtia nakliye ücretleri üzerinde yüzde yirmi nisbetin de bir zam yapılmıştır. Bu kısım daha doğrusu yeni hatlarla ceki hatların tfcretlerinin müsavi bir şekilde getirilmesidir. Şimdiye kadar yeni hatlar- dan dokuz eski hatlardan da beş misli nisbeti carl idi. Nafla vekâleti yeni hatlarda tenzi- at yapabilmek için eski hat- ları altıya çıkartmak - ve yeı hatlarıda dokuzdan altıya in- dirmek süretile umum hatlar üzerinde bir ameliye yapmıştır. Bu fazlalık her ne kadar diğer hattın menfaatı icabatı isede HUcari hareket üzerinde mühim bir zarar yapacak bin- netice eski hatların varidatı üzerinde bir noksan hissedi- lecek zannındayız. Konyadan gelen ve aklı eren İbir tüccar Konya buğ- daylarının badema — her ne kadar tenzilâtlı tarifeye tabi olsada — Mersinden deniz te- rikile sevkedileceğini söylüyordu. Şimendilere zam yapılk- dıktan sonra bir çok yolcu- lar da vapurla seyebat yapmak mecburiyeti karşısında kaldı- lar. Bugün Mersinden İstanbula üçüncü mevkile giden bir yolcu vereceği ücretin nısfile vapurda ikinci mevki bir ka- mara bileti alabiliyor. Şu hale göre vapurla şimendifer ara- snda nisbetsiz. bir rakabet var demektir. a y ee s ada eee y a ça aa a ea ea a ada dd e n Ümitli bir haber! Tütün istihsalimiz busene iyi! Fakat maalesef fiatlar düşkün.. Tütün rekoltesinin bu sene müsalt bir derece olduğu mül- bakatın bir çok yerlerinden bildiriliyor. Amerikan tütün kumpanya: larının bazıları, mahsulü tetkik etmeğe başlamıştır. Yalnız, busene - fiatların müsait olup olmadığı henüz belli değildir. Bilhassa, bu sene tütün müşterilerinin bir kısmının da memleketimizden mübayaada bulunmayacakları rivayet olu- nuyor. Bilhi bu meyande Almanyada ban- ka muamelatı Berlin, 27 (A.A) — Banka zavamelâtini normal bir hale (koymağı temin — tedbirlerini tetkik — maksadile Almanya banka ve bankerler cemiyeti komisyonu ile müdürleri tel- grafla içtiimaa davet edilmiştir. Eski bir cinayetin sebebi Bombay, (A.A.) — Bimmal- de Gutanın üstünde bulunan cep defterlerinin tetkikinden anlaşıldığına göre Garlick'ın öldürülmesinin sebebi geçen kanunuevvelde katledilmiş olan bapisaneler umumi müfettişi Miralay — Simpsonnun — kat- Hnden dolayı Garlick tara- Jından — idama — mahküm edilmiş olan bir arkadaşının intikamını almaktan ibarettir. Çeklerin, Lehlilerin ve İtal: yanların isimleri zikredilmek- tedir. Tabil müşteri azlığı tahakkuk — ederse, — piyasa mezkür keyfiyetten müteessir olacaklır. Bilhassa, elde mev- cut tütün stoku da vardır Bu- nun mıktarı İse - (7,000,000) kilodur ve kısmıazamı da ban- kalara rehnedilmiştir. Binaenaleyh, yeni sene mahsulünün göreceği rağbet hakkında şimdilik bir şey kes> tirilemez. Berlin'de aleni nü . mayişler Berlin, 27 (A.A) — Hitler taraftarı komünistlerle çelik miğferliler, 1 ve 2 ağustos tarih Terinde Lustgarten'de aleni ve wmumi içtimalar akti tasavvu- runda Bulunduklarını haber alan? — zabıita bü — içtima- leri menetmiş ve alâkadarlara bu içtimaları binaları dahilin de aktedeceklerini tebliğ ey- lemiştir. | Viyana cinayeti Viyana, 27, (A. A.) — Die Stunde gazetesi, evvelki gün katledilmiş olan Semmelma- nın 10 Haziran tarihli bir mekiubunun metnini neşret- mektedir. Müteveffa bu mek- tubunda Sovyetler hesabına yapmış olduğu casusluğa ait hatıralarını satmak teklifinde bulunuyordu. ENVER PAŞA Turan İmparatoru! Hatıratını yazan: ./ .£ Herkes, Rus evlerinde hazırlanan oda- larda uyumağa gitmişti. Fakat Tı_ı!âl Pa- şa da milyonların yanında sabahliyordu. eden olsaydı, — itirazile ka- lacaktı. Çünkü mülâzım emir vermiş otomobiller haraket vaziyelini almışlardı. İki daki- ka tonra, hepimiz yerlerimize yerleşmiş şimale gidiyorduk. Bu yol bozuktu. Ancak; saatta kırk kilometre gidiyor- dük. Yirmi dakikalık bir za- man — geçmişti, kuyvetli bir mukabil projektör karşısında kaldık. Projektör , bir helyosta vazifesini görüyor, — telgraf harflerine benzeyen işaretler 3 de bir şeyler soruyordu. Rasat neferi, sevinçle ba- ğgırdı: Bizimkiler ! Mülâzım, Rasat neferine waziyetini söylüyor, nefer de projöktörle karşıki istasyona bildiriyordu. Karşıki helyosta : — Tehlike! İşaretini verdi. Fakat, istas- yona gelmemizi söylüyordu. Mülâzım: — Tehlike, köprüde ola- cak, dedi. Oo punları düşünmeyortm. Poliste: 60 yaşında Bir kadın kendisini kuyuya attı Balatta oturan 60 yaşlarin- da Madam Asya müptela ol- duğu sinir bastalığından ken- disini dün intihar kastile ku- yuya atmışsada kurtarılmıştır. Öküz hırsızları Merkez efendide veli efen- dinin köşkünden 4 öküz çalan sabıkalılardan Hasan ve Meh- mek yakalanmış, öküzler sa- hibine teslim edilerek hakla- rında tahkikata başlanmıştır. Penocereden düştü Arnavut köyünde — oturan | Yorgi Efendinin 5 yaşlarında Atina ismindeki kızı pencere- den düşmüş. başından yaraç lanmıştır. Taş atara Kur yapılır mı? Kasımpaşada Bedrettin ma- hallesinde sakin Zekiye ve Ulviye hanımlara dün, Şişhane eaddesinde Arif ve Avni le- minde iki kişi el ve taş atmak süretile — sarkıntılık etmekte iken yakalanmışlar haklarında, tahkikata başlanmıştır. Sultanahmette yangın İzmirde İlıcalar Çeşme ılıcaları Hilâ- li ahmere veriliyor Çeşme ile ılıcaları imtiyazı-" nın — Hilâliahmere — verilmesi düşünüldüğünden bu sular hak- kında imtiyaz verilip verilmi- yeceğinin tetkiki) için iktisat vekâleti Çeşmeye su mühen- dislerinden mürekkep bir heyet göndermiştir. Mühendisler sular bakkında tetkikatta bulunduk- tansonra verdikleri raporda imtiyazın verilmesi lâzımgel- diğini bildirmişlerdir. Hâkime hakaret Bergama hastanesinde ya- tan bir yaralının tıbbı vazi- yetini tesbit etmek üzere has- taneye ğelen Sulh —hâkimi Necati Bey, hastane tabibi İhsan Beyi hâkimlik vaka- rıma mugayır harekette bulun- duğu cürmile müddelumumi- liğe vermiştir. Bu —hususta tahkikat yapılmaktadır. srer e er AYAY YAYAY AAA AAA hallesi su terazisi sokağında sakin İstanbul erkek — mual- lim mektebi kâtibi Hasan Sabri Beyin hanesinden dün yangın zuhur elmiş, sirayele meydan verilmeden söndürül- Meclisteki istizah takriri Celse zabıtları 018 Meclisteki son matbuat münakaşalarının zabıtlarını âynen neşrediyoruz (Birinci sayfadan devam) tam otuz bin sarı altın gütü- rüyorlar demiş. Bunları bo- galım ve paraları paylaşalım demiş. İpsiz Recep ben- bu- nu yapmış olsaydım dağdan inipte vatanıma hizmet etmek için buraya gelmezdim. Ben eski fenalıklarımı vatana hiz- met ederek unutturmak affet- tirmek için geldim demiş ve bunu katiyen yapamam demiş. Ondan şonra — İpsiz Recep, efendilerdir; yanımızdaki bu adam sizi soydurmak, boğ- durmak, ellerinizdeki paraları aldırmak . istiyor. Belki ilerde bir çok çetelere ve saire bulunabilir. ve onlara soydurur dikkat ediniz demiş. Efendiler ©o hâdisenin içinde bulunan şimdiki Yeni Sinema sahiplerinden Hüseyin B.y, Dev. let demiryolları müdürü umumisi Haşim beyin biraderi Salâhat. tin bey ve gazeteci Sadri Etem beydir. Onlar da şaşıyor. Arif Oruç ta yaşıyor. Efendiler, bu bakikat Anadoluya, gelince, tahakkuk etmiş, tam yapacağı işi aramak için!çok iyi bir yer bulmuş doğru Çerkes Etemin yanına gitmiş, onun bütün hi- yanetlerine iştirak, etmiş be- sizi Yarım saat sonra iİstasyo- na gelmiştik. Burası, oldukça büyük bir | köydü. Fakat, gecenin ücünde bir şey görünmüyordu. Şehre hâkim bir mevkide Alman karargâhı vardı. Bir miralay birçok zabitlerle istikbalimize gelmişti. Ayni zamanda asker uyan- dırılmış bir müttefik ordusu başkumandanına karşı askeri ihtiram da yapılmıştı- Merasimden sonra vaziyet tetkik edilmeğe başlandı. Mıralay, köprüyü bomböla- yan Kazakların takipleri için kuvvetli bir süvari müfrezesi göndetmeğe karar verdi. Çünkü, —Odesa- yolunun tehlikeye girmemesi lâzımdı. İki Alman fırkası, bu yol ile Almanyaya dönecekti. Miralay, bu gibi e r dahilinde bir konferans ver- raber çalışmış Yeni Dünya ve Seyyare gazetesini çıkarmış, Çerkes Etem kaçarken bu ha- in kaçamamış yakasını eli- mize vermiş, uzun müddet hapiste yatmış sonra gençli- ğine acmışlar yattığı hapsi kâfi ceza görerk amali mileyenin husuline kadar başka bir yere nefyetmişler, amali miliye hu- tül bulmuş, brakmışlar, doğru İzmire gitmiş, orada Turan gazetesini çıkarmış, o gazeteyi cıkardığı İzmirde Nalbant Hü. lüsi Bey isminde birisini dolan- dışmiş bu yüzdeu üç ay hapse mahküm olmuş, gazetesi ka- panmış, oradan kaçmıştır. Bir seş — Bu hıruzlığa matbuat kanunu müsalitir. Ali Saip B. (Devamla) — | | bir Ondan sonra daha bir çok mücrseseler dolandırmış, res- mi bir yerden aldığım malü- mata göre bu adam yazdığı | yazıların akibetinden korktu- | ğu için... Haydar Rüştü B. (Denizli) — Akıllıdır kâfir. Ali Satp B. (Devamla) Makinesini Yarın Gazetesi namına emvali met. rukeden satın aldıktan — son- ra karısının namına mal et- miştir. Bunu da musadere edil- mesin diye yapmış. Yarının meğe başladi. Nihayet, sıra bize geldi. — Siz bu gece burada ka- hnız. Yarın, bir süvari bölüğü ile hareket edersiniz! Teklifin- de bulundu. Bu teklif yerinde mi idi, değilmiydi, bilmiyorduk Fakat hepimizde de gece yolculuğu hevesi kalmamıştı. Sonra, bir — suvari) bölüğü tle etomobil kafilesinin haraket etmesi de kabil olabilir. miydi. İş karışıyordu. Nihayet burada, gecelemek kararı verildi, yalnız nerede, geceliyecekdik. Miralay, emir zabitine bir liste verdi. Bizede bir çay ziyafeti çekti. Yarım saat sonra kahın kürklü yirmi otuz Rus geldi. Bunlar, kasabanın eşrafı imiş. Miralay, sert bir lisanla gaye yoKtur, 'B" ;mı — Herkes, evinin en güzel güzel odasını misafirlerimize ( Devamı var ) li var ) ——— Göze OU B ) | lerin hepsi servetimi seviyor- | düf 29 Temmuz — Zenginlik azap olur mu? Maryel Monkların bütün düşüncesi, sürdüğü bu zengin hayattan kurtulmaktı. Büyük bir konserve fab- | rikasının sahibi olan Monklar öldüğü zaman kızına dört milyon —frank dahoma bi- rakmıştı, Maryelin etrafında dönenler, hep bu dört milyon frankın peşinde koşmaktay- dılar. Maryel düşünüyordu. Ken- dini bildi, bileli bir dediği iki olmamıştı. Çocukken en güzel oyuncaklar içinde büyüdü, genç kızken tüvaletlerin, el- masların pırlantaların, yığını altında bunaldı. Hayat bu miy- d Herkesin perestiş - ettiği hayat bu kadar küçük ve ba- yağımı idi? Bunun hiç! kalbe giden tarafından yoksa' kimse haberdar değilmi idi? Naryel aynada kendisini güzel buluyordu. Ve kendi kendine : — Keşki babanın bir fa- kir daktilosu olsaydım, belki beni hakiketen sever bir adama tesadüf ederdim. Beni seven lar: diye düşünüyordu. Milyarder Monklar'ın kızı, bikip usandığı bu Tüks ha- yattan kendini kurtaramağa- cak miydi? Artık, karar ver- mişti. Evet... Daha eskiden deniz kena- rında küçük bir köyün met- hini işitmişti. Bu köyde han- dan bozma iki küçük otel ile bir temiz pansiyon vardı. Pan- siyonda günde 22 franga ya- şanıyordu. Maryel bu pansiyona yer- leşmişti. Ve istediği olmuştu: | Artık yalancı tanıdıklarına tesa- | etmiyordu. Pansiyonda bir kaç ihtiyar kızla bir kaç modası geçmiş erkek yaşıyordu. Maryel, bu Pansiyona ba- sit bir elbise ile gelmiş ve kendini fakir bir daktilo diye tanıtmıştı. İsmini de de- giştirmişti: Sofit Grobuva. Maryel, yahut yeni ismile | Sofi, tam bir hafta etrafı yals nız başına dolaştı, dokuzuncu kenarında genç adamla — tanıştı ve ahbap oldu. Malümya deniz kenarlarında dostluk çok - ça- buk teessüs eder.. Bu di nlı otuz yaşında kadardı. Çok terbiyeli hareket | ediyordu. Ve vaziyelinden anlaşılıyorduki fakir bir adam- dır. İsmi Leoz Troşe — idi. Liyon'da büyük ipek fabri- kasının küçük bir. memuru idi. On beş günlük - izintoi bu köyde geçirecekti. Leon, Sofi'den evvel gel diği için her tarafi - biliyor- du, beraberce gezdiler, dolaş- tılar ve pek tabii değilmi, bu serencere sahibi imtiyazi kendi değil, refikası imiş (Güzel sesleri) Yusuf B. (Denizli) — Ha- kikaten mert adammış. Ali Saip B. (Devamla) — İzmit davası neticesinde ma- kinesi haczolununr mülâhaza- sile onu anasının üzerine nak- lettirmiş ve son günlerde elin- de bir miktar para bulundur- mak mülâhazasile Akşam ga- zetesinde ne olduğunu bilmi- yorum. Memet Beye üç bin yedi yüz llralık bir senet ver- miş. Halit Efendiden bin iki yüz lira ve Sürenyan Efendi- den yine 1200 liralık huru: | fat almış ve onları derhal karısı (üzerine mal (etmiş. Kendi Üüzerine yazılı venet ile borçlanmış şimdi de pa- rayı vermediği için mahke- gün deniz T a — Fransızcadan — müddet zarfında tk'da karıştı. Maryel, bu küçük memu- ru seviyordu... Leon, Sofi'ye presteş ediyordu.. Fakat her iki tarafta hisle- rini itiraf edemiyorlardı. Sofi sevinçten baygınlıklar geçiriyordu. Çünkü, fakir deli- kanlıya servetini haber verdiği zaman kim bilir ne kadar mem nun olacaktı. Ve bu ona ne iyi bir. sürprizdi. Bu gençle niçin evlenme- meli idi? Kendi — muhitinde böylesini asla bulamayacaktı. Onun istikbalini cekti ve beraber mes'ut ola- caklardı. Belli idi, genç kendisini, kendisi yordu... Sofi denizin hudutsuz uzak- lıklarına dalarak şöyle düşü- nüyordu. — Acaba me zaman aşkını itiraf edecek. Yoksa — sıkılıp hiç bir şey söylemeyeckmi. Ve bunu benmi yapacağım? Leon'un izni bitmek üzere idi. Bir gün deniz kenarında, bir birlerine ilk rast geldikleri yerde Leon'un yüzü bir ilk bahar gelinciği gibi kıp kır« mıizı olarak Sofi'ye: — Matmazel Sofi, avdetim yaklaşıyor arttık, size söyle. diğim gibi küçük bir memu- run, Fakirim, fakat bütün bun- lara rağmen sizi Eğer cesaretim olsaydı sizden işin - içine temin ede- adam da kadar sevi- seviyorum. zevcem olmanızı isteyecektim. Biraz beni severseniz... Dedi, Safi'de kıp kırmızı olmuş, he- yecandan bayılmak |derecele- rine gelmişti. — Evet sen, dedi, ben de sizi seviyorum, karınız olmak isterim.. Leon sordu! — Fakirliğime Jragmen... — Evet.., — Sofi - sevgili Sofi... Din- le: Ben yalan söyledim, ben fakır değilim, babam 1pek fabrikaları sahibidir. Çok - zengindir. evlenmek isteyen kızların gö- zü ben de değil, servetimizde dir, ismim Leon degil, Maryel Viguru'dur. Fakat. Maryel hıçkırıklar boğuluyordu: —Niçin aglıyorsunuz Sofi- Niçin? — Maryel, bende size ya- lan söyledim, ben de konserve kıralı Monklar'ın kızıyım. İs- mim Maryel Monklar'dır. Benimle içinde Bu iki genç evlendiler ve mes'ut bir yuva kurmağa ça- hşıyorlar. Ümit edilebilirki, büyük servetlerine rağmen — ikisi de bahtiyar olabileceklerdir. Ahmet Fürkan şsksansesakka e s aa ada d AAA AAA AAA AA AAA d ada meye verilmiş kâğılçı Müsyü- pek hatırlıyamıyorum- Penha Efendiden iki yüz liralık mal almış parasını vermemiş mah- kemeye dönmü, Selânik Bankasından aldığı bin küsur Hrayı vermemiş ve buna mu- kabil demiştir. ki; sizin namı niza ilânat yaptım. Onlar parayı onun çahsina — verdik- lerini, Ilân için teklif yapma: dıklarını — söylemişler. Hâlâ mahkemede sürünüyor. Üskü dar Bankasından bin lira al- miş vermemiş. Buna benzer usüllerle piyasayı tedhiş ede- rek para almış. Kenditi güya başmuharrir imiş ve 150lira maaşı varmışgi- bi bir vaziyet ihdas etmiş ve bu paranın da haciz olunma masımı temin için mMaaşının (Devamı var

Bu sayıdan diğer sayfalar: