20 Ocak 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4

20 Ocak 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayfa 4 Siyasi meseleler ve muhabir mektupları Rusyaya karşı bir harp halinde Yeni bomba, şehirleri yok edebilir, fakat stratejiyi asla değiştiremez Bir süper atom bombası imali için yeni projeler — ha- zırlanmaya başlan: diği — malümdür Bu - toptan imha plânı, — hükümetin mühim. şahsiyetle- Ti tarafından — son derece — ciddiyetle ele — alınmıştır Böylece, en kore Kunç kâbuslar ta- Hakkük — edeceğe benziyor. O halde, bu bombanın esas- darını — ve hüsüsi- yetlerini — açığa Vurmak Jâzım ge- dir. Bugün — Hiroşi. ma'da patlıyan “u- Tanluüm - plutoni- üm,, atom bomba- sından bin defa daha küdretli bir hidrojen — bombası 4mali, nazari ba- Kımdan mümkün. (dür. Böyle bir bom- Bayı, kabil olduğu kadar kısa bir za- manda tahakkuk ettirmek için mu- azzam Masraflara ihtiyaç — vardır. Fakat bu mevzuda en güç olan nok- ta, lüzumlu masrafı temin etmekten, ziyade, — bombayı arzu edilen yere nakledebilmektir. Açık konuşursak; ister bilinen a- 'tom bombası, ister Hidrojen bomba- S için, bunların kullanacakları he- def olarak, Sovyet Rusyanın hayati merkezleri " gözününde tutulduğunu söylyebiliriz. — Halbuki — mesafenin Çok uzak oluşu, arazinin iyi tanın- Tayışı ve diğer bir sürü âmüler, bu hedefe yani Rusyaya bombayı tam bir isabetle göndermeyi — güçleştir. mektedir. Hidrojen bombasının baş: eti de, herhangi bir uçak hücumunda, atışın isabet — hissesini çok azaltmış olmasıdır. Hidrojen bombasının — husüsiyeti, nazarl olarak, bu bombanın 90-166| kilometre karelik bir araziye tesir| “yapmasından ileri gelir. Demek ki, 'tek bir bomba atmakla bütün şehri 'yok etmek Kabil olacaktır. Daha u- ait bir İstanbul. in bazı tayyare ile yaptığım Innıuz Havayollarına Londra hava seyahat enteresan noktalarını nakletmek istiyorum. Aralık ayının sön günlerinin bi. sabahleyin erkenden — Veyil. n hareket ettik. Hava çok gü 'tayyare epeyce tenha, marayı katediyor ve Garbi Anado. Ju üzerinden uçarak Edremit yakı: 'nındi Ede Denizine - kavuşuyor. k Ve çok kayalık birkaç Yu. 'nan adası geçildikten sonra, Ati. 'nanın Simalindeki dağlar ufukta görünüyor. Biraz sonra Atina ve ire gehirleri üzerinde uçuyor ve hava meydanına konuyoruz. Tayyarede vakit çok çabuk ve İyİ geçiyor. Hareket Atinada ise, gok bir tarzda tefriş edilmiş ha: Va meydanında tekrar portakal #uyu ve kahve ikram edildi. Hava ! bir mağaza v: vazo gibi. Yunanistan İmâl edilen eşya Ve İçki satılmak. tadır. Atinada tayyareden İnerken, her yolcuya, kimsesiz Yunan ço: im edilmesini tafep 'den kâğıtlar veriliyor. Atina- Roma yolculuğu takriben Üç saat sürüyor. Bu eunada temiz bir geklide hazırlanmış soğuk bir yemek yiyoruz. Hava biraz bulut. Jandığı için nereden - geçtiğimizi farketmek pek mümkün - de; Ancak bulutların yükselmi cesinde, bir aralık Napoli üzerin: de uçtuğumuzü anlıyoruz. - Solda bütün ihtişamiyle Vezüy Yanarda: seyrediyoruz. Romaya tam varma: dan evvel, garson, yemekte içilen İçkilerin hesabını getiriyor. Ame- Kıbrıs ve Rus emelleri Londra 10 gazetelerinin Kıbrıs adasındaki mı (Nafen) — —Kemsley habiri, İkinci Cihan Harbinin — sona '€ermesi Üzerine Sovyet Rusyanın, bu fAdaya artan bir #hemmiyet göster- miş olduğunu belirtmekte ve bu hu: #usta gunları bildirmektedir. “Rusların, birçok — ajanlarını bu adaya sokmaya muvaffak oldukları zannedilmektedir. Diğer taraftan bu adadaki bütün solcu elemanlar, Yu. 'nan Komlnist Partisine bağlı bulun: maktadırlar ve Yunan Komünist Partisinin merkez heyeti aynı za- manda — Kıbris komünistlerinin de erkez heyetidir. Diğer taraftan, Kıbrıs adasındaki #olcular devamlı surette grev hare- Meksikada bir atom bombs Bir İstanbul - yolculuğuna ait notlar Londra - Hindistan hava yolu ü ve silik olanı, ne yazık ki, Yeşilköy hava alanıdır 'zak mesafelerden atılmak suretiyle, küdretinin büsbütün * artacağını da hesap etmek lâzımdır. Son harpten beri pilotsuz işleyen uçaklar kulla- mılabildiğine göre, uzak mesafelere giden böyle bir uçak imal etmek şar- tiyle, bu bombadan istifade müm- kündür. Tasavvur edilen model, çok yüksek bir irtifadan uçan, — sesten daha süratle giden ve binlerce mil mesafeye ulaşan pilotsuz bir tepkili bombardıman uçağıdır. Fakat böyle| bir uçağın, dakik ve isabetli şekilde namıl idare ediledeği henüz malüm değildir. Geçen sene, husüsl bir jiroskop'un keşfi ile bu mahzur ortadan kaldı- rılmıştı. Bu mucize Alet, delk-i te- mastan müteessir olmamakta ve hiç bir zaman hassasiyetini. kaybetme: mektedir. ““Yeni keşfedilen jiroskop, Kkâfi derecede istikrarlı bir hale kon- duğundan, o derece hararetle aranı| lan “dimağ,, vazifesini görecek kabi. liyettedir. Onun esasını, göklerde sey- reden bir uçağın veya silâhın, bin- lerce mil boyunca — otomatik olarak kontrol edilmesine imkân veren bir makine teşkil etmektedir. — Ayrıca, buna hususi bir radar ilâve edilmiş- Londra hava terinde en bakımsız 'edilmeyen “yegâne övizler Türk parası ile” Yunan drahmisi imis. Bunlardan maada, bütün di T geçiyor. Roma tayyare meydanı İtalyan. Jara Omahsus zarafetle - yapılmız. Güzel salonları, mağazası ve barı 'temiz. Tu: Londra - Hindistan '€n kötü ve bakım: leri olan meydan Yeşil: köy İmis. Bu gibi. ufak görünen noktaların ehemmiyetini İdrâk et memiz Tâzım. Romadan sonra. tayyar lunu tütüyor. Tayya doğrusu mükemmel önümüze yemek veya çay, kahve gibi. mesrut tiriliyor. Mava Şok bulütlü olduğu için nere gectiğimizi farketmek mümkün olmuyor. Birden denize de Çalıyoruz / ve karşı Fransa Alpleri silsilesini görüyo- rüz. Âdeta dalgaları yalıyarak, niz hava meydanına iniyoruz. Bu meydan henüz yeni inkişaf etmektedir. A- merikan Sefirinin nazik dâvetini kabul edip, hava meydanı bina: sında çay. içtikter son du. Tak olan Londraya hareket ediye. ruz. Seyahatin bu kismi aksam karanlığında cereyan ediyor. Niha: yet, takriben 13 saat süren zevkli bir yolculuktan sonra, Greenwieh #aatiyle, akşam 7 de Londraya vâ: l oluyoruz. Osman OKYAR ketlerine — başvurmuşlardır. — Fakat ınin İnfilâk tecrübe tir'ki, onun da va. hatinin sön safha- sındadır. Kararlaş. tırılan hedefi — ob- Jektif Üzerinde gö- Tüp bulmaktır. seyahat bombası için yapıl- dığızaman, büsbü. tün muvaffakiyetli hir neticeye vara- bilir. Binaenaleyh, di şarıdan. idare edi. derek - bir kıtadan yollana- diğerine gak bu tarz bom- ba taşıyan bardımanlar '€n müthiş taarruz olarak kullamlacaktır. Ö- küvveti nüne geçilmez bazı hayal kırıklıkları. hu hesaba katmak bu. proje şartiyle, şimdilik nazart bakımdan imkân hasına konmuştür. - Bu nazariyenin tahakkuk edeceğinden emin bulu- nanlar, onun tatbik için derhal ha- rekete geçilmesini istemektedirler. HASIM TARAFIN DÜŞÜNCESİ Hidrojen bombasının tatbikına im- kân olamıyacağını iddla eden hasım taraf ise, bunu mübalâğalı bir hayal gibi görmektedir. Maamafih on- lar da nazariyenin esasına hücum etmiyorlar. Sadece, Amerikadaki ke- Bu Hidrojen uçak- lar filosu, iatikbal- de stratejik bom- O, için karmakarışık bir. NCE günü bilmeliyiz ki, u- Anlatılan, uzayan, izah ve tefkire muhtaç olan — Nasreddin Hoca fıkrası yoktur. Böyle fıkra Jardan. şüphelenmemiz lazı Hi anın fıkralarını sahtelerinde ayırmak için tek çare şudur; Fık- ralarda birbirine uygun, aynı ciyeye işaret eden, aynı teknik Mizaç ve zihniyeti belirten bir “ana vasıf, aramak. " Bazı bektaşi fıkralariyle Tatan: 4| | bulu esprisinin icadı ” hikayeleri Çok defa hocaya atfederek anlatı- fız. Halbuki bunlar Hocaninkiler. le ayrı, hattâ aykırı vasıftadırlar, -| | Fuvaki Hoca da cemiyetin kuru: -| | Tus geküni, otoriteyi, nizamAa-âe mi, kötü alışkanlıklarımızı ve ba yağı hilekârlıklarımızı — tenkid eder. Fakat bektaşi ve Külhanbe Yi gibi, Ölesiye, öldüresiye, kü fürbazca, âsi ve ihtilâlci, “daha doğrusu 'anarşist ruhiyle 'değil -daha, doğrusu — Nasredetin Hoca ismini taşıyan espri - in. Saflıdır, ölçülü ve hesaplıdır, mer hametli ve şefkatlidir. Allaha 1 Manı vardır ve insana' acır; 'bek. faşi gibi de cemiyet dışı Yaşamaz. a| | Aramızda,” bizimle, herkesle be. Taberdir; halk e düşer kalkar halkın neşesine, kederine katılır. kendisini ayrı veya yüksek züm- reden saymaz. Gülünçiüğü göster Mek, alay etmek, sonra işi tatlıya bağlamak... İşte Nasreddin. Ho- ganın yaptığı budür. Sevimli ve kendine mahsus iyi kalbli bir mi: zahtır.. Hiciv değil, Binaenaleyh ilk işimiz, — saydı. #im noktaları gözönünde bulun. durarak Nasreddin Hoca fıkrala Tni ayıklamak, taşlarını atmak, Pirinci tertemiz meydana çıkar: Maktır; yani fıkraların yalnız as- hma mutabık - olanlarına “esh, işaretini koyarak klâsik bir (Nas: reddin Hoca Hikâyeleri) — kitabı P gini İleri sü. vücude getirmektir. — Bununladır erişilemiyeceğini belirtiyorlar. Fakat ayni şahıslar, müdafan — silâhlarının son derece büyük bir süratle inkişaf ettiğini kabul — ederek, bu. hususta bilhassa nikbin görünüyorlar. Son on dört ay zarfında, Ruslar fevkalâde bir tepkili avcı şıçağı mo- deli ve tehlikeyi haber verme şebe- kesi keşfettikten sonra, havacılık sa- hasında malzeme bakımından Ame- rikalıların kudreti azalmıştır. Esasen, yine dışarıdan idare edi: den bir nevi uçaksavar silâhının ilk nümünesi yapıldığı için, pilotlu veya pilotsuz uçaklar büyük tehlikeye ma- Tüz. Bulünüyorlar, — Diğer taraftan, radarın husüsi bir modeli inkişaf et- tirildiği takdirde, hava bombardıma- aıma ait bugünkü nazariyelerin top- yekün iflâs etmesi de mümkündür. Eğer hava tehlikesine karşı müdafaa silâhlarında görülen terakki, taarruz silâhlarının inkişafı ölçüsünü geçer- se, hattâ Hidrojen bomba ile yapı- Jacak bir uçak hücumunun bile hiç bir işe yaramaması ihtimali çok kuv- vetlidir. — Joseph ve Stewart Alsop KH 194 Malenkof nutkunü bitiriyor: “Fa- kat düşman uyumuyor, Mütemadiyen silâhlanıyor ve Moskovayı yıkmaktan ibaret emelinden sureti kat'iyede vaz geçmiyor. Bunun içindir. ki, sülhse- ver Sövyetler Birliği, istikbalde de müteyakkız davranacak ve icap eder. #e, bütün işçilerle birlikte insanlık Sulhü ve terakkisi uğrunda silahi mücadele etmekten çekinmiyecek- tiri, Sulhçu bir hava Harice karşı, Sovyetler Birliği, hiç de böyle mütecaviz bir çehre takınma- maktadır. Amerikanın silâh yardımı Programının münakaşa edilmemen Di, bizzat Stalin emrediyor. Sovyet propagandası, — sülhseverliğini tebi Tüz ettirmekte devam ediyor. Polit- büro, Batı devletlerini tahrik etmek istemiyor, Vişinski, Moskova men- geli sert beyanatın, askeri yardıma Muhalif olan senatör ve mebusları, son dakikada fikir değiştirmeye sev- kedebileceğine bilhassa işaret edi- Vaziyet, yine Vişinskiye hak verir gibidir. “Cihan politikasını çok | bilen senatör Vandenberg bile, umu- l bir silâhsızlanma: bahsinde Mos- kova ile bir daha müzakere teşeb. büslerine — girişilmesi — taraftarıdır. Yalnız eski Genelkurmay Başkanı ve| Dişişleri Bakanı Marshali, görüşün- de Mebuslar — meclisinin, Dış Politika Komisyonunda bunların, bilhassa adanın müdafna- | Si işlerinde kullanılmak üzere derilen Amerikan ve Mmalzemesinin boşaltılma dıkları görülmüştür. İngiliz harp ni baltala. Kemsley gazetelerinin Kıbrıslıların siyasetle pek o kadar meşgul olmadıklarını ve adanın ma- Jaryadan — kurtarılması — hâdisesinin plebisitten daha mühim bir yer iş- Kal ettiğini kaydederek — göyle de. mektedir: “Bu işin muvaffak #sında Mehmet Aziz laminde Kıbrıslı bir Türk, başrolü oynamıştır. Bu a. damın gayretleri sayesinde, ada, ma- Jaryadan kurtarılmıştır., söylüyor: “Yeni bir harp için 50 m yar Sarfetmektense, silâh yardımı: 1A milyar vermek evlâdır!, Kremlin, Truman'ın, silâh yardımı programını niçin geçirmek istediğini gok iyi seziyor, Cumhurbaşkaniyle A- merikan Savunma Konseyinin, Rus- larda da atom bombası bulunduğu. nu bildikleri, Moskovanın malümu: dür, Truman bünü — 14 temmuzdan beri biliyor. O gün, bütün kabine, as- sısları, Trumanın başkanlığında — üç Toplantıda neler görüşülaüğü mah. rem kalmıştır. Yalnız, 10 temmuzda İlk atom bombalarını patlatan Rus- | lar, doğru tahminlerde bulundular Kremlinin tahminine nazaran, giz- IKD UAAO TEKİNR ı sezilen Hocayı örnek tutanla Tin mânevi mühteşem. binası âdı Sıva ve badanalardan, çirkin ek- me ve ahengi bozan kaba süs lerden kurtularak “restore, edil. miş olur. Eski ve kaymetli eserlerimiz . rasında (Nasreddin Hoca Sarayı) başta gelir. Hükümet yardımiyie Mmütehassıs bir heyet o sarayı, an- Jattığım üsülde “restore,, etme didir. * Şiirlerindeki hiciv ve mizah pı- rıltılarını beğendiğimi öteden be- Fi yazdığım, fakat şiir. mefhu: munda anlaşamadığım Orhan Ve- Hi Kanık nihayet bize beğeneceği- Miz eserini verdi: (Nasreddin Ho- canın 70 Manzum Hikâyesi). Bu hikâyeler — esesta — kendiliğinden nükteli ve dünyaca makbul olduk. Jarı için zaten büyük değer taşı: Makta idiler. Şu var ki, tuhaf hi küye kadar anlatılması, hele yazıl Ması, bilhassa manzum hale «0 kulması büyük hüner ve âdeta doğuştan kabiliyet isteyen bu iş de muvaffak olmak pek güçtü C KT DA AY V Türkiyede neşir hakkı “Yeni İstanbul”a alttir. 4 toplantının bir diğer netioasi e Truman'ın “ödünç verme ve kirala- ma kanunu,, nun 18 Üncü maddesi kanaliyle, köngreden karar almadan | geniş ölçüde silâh ve para serfetmek BARA DA . GN Sulh kampanyaları devam ediyor Sövyetlerin 6 haftalar ” zarfında tatbik ettiği strateji, mantiki olduğu kadar basittir. Rusya ne kadar sulh- Çu davranırsa, silâh yardımı progr: minin tasdik edilmek ihtimali de o kadar azalacaktır. 5 ağustosta, komünistler, Finlan- 'diyada — iktidarı ele / geçireceklerdi. Hâdiseler, Prag'da olduğu gibi, ce reyan edecekti. Helsinkideki Sovye Elçisi Gregoriy Sovonenko, her şeyi hazırlamıştır: Kızıl sendikaların gre Vi içişleri bakanının azli, hüküme | tin asker / kullânması, bu. gibi ted birlerin Fin t sulh muahede. | tası, Bu sir hepsi hazırlanmıştı. da 'Hareketten vazge Moskovadaki, m telgrafi geliyor. çilmiştire, Yunan iç harbinden de Zaten General Markos, çok vanın Lubyanka hapishanesine tıkıı. | Tine, “Yunan istiklalı, uğruna cere. | yan eden mücadele ile alâkasını ke | he göre, *s0 T | İ Gcleye devam. ediyorlar.. V | Nasreddin Hoca Hikâyeciliğinin esas - vasıfları YDT AAA TI LAR FTT ADĞi 0 t M g Sovyet dış politikasının C Refik Halid KARAY Nitekim maruf bir fikir adamımız Birinci Dünya Harbi — sırasında yaptığı öyle bir denemede - belki de mizacından dolayı- Nasreddin uklara, ne bize sev öirebilmişti. Orhan Veli evvelâ Hocanın rü- hunü anlamış; sonra kullanacağı iaanı mükemmel — geçmiş; daha sonra -bu hikâyeleri. vesile tti haz ederek - kendi gairliğini mey dana vurmuş. Hattâ daha İleriye 'aracağım: İrfan — âlemimiz için bir hâdise yaratmıştır. Eğer ha: yatla kitabı. birbirinden ayırma: yan okuyucusu da, Aanlayanı da Çok bir memlekette ve devrimli de bulunsaydık eser binlerce aile yuvasında derhal yer almiş, elli bininci tabını yapmış, ayrıca he- diyelik lüks baskısını da yayı $ olurdu. Kitap çıkalı ber vimizde büyük küçük, — hepli © manzum hikâyeleri bazan ke kendimize, bazan bir arada oku- 'up dürmaktayız. Hamdolsun, — Nasreddin - Hoca hikâyeleri mektep — kitaplarına girecek, kolayca ezberlenecek, bir İhtiyacı iyice kargılayacak edebi bir mahiyet aldı * Şu var ki, Orhan Veli, Nasred- Gin Hoca hikâyelerinin " ayıklan: Ması işini mühimsemiyor. Mühim semediği, fikrini haklı / gösterme gayretinden Ve 70 manzum hi: kâye arasına “of” aman öldüm: 'Tüyasına girmemek elimde mi?, nevinden yakın - zamanlarda, ga: hisları az çok malüm - adamlara atfedilen tuhaflıkları — katmasın: dan belli, 'Öyle olmakla beraber Nasred. din Hocanın yahut Hoca tarzının hususiyetlerini gayet iyi anladığı muhakkak, Başbaşa versek pirin: cin taşını -pirinci pek — andıra: parlak taş - kırıntıları da- dahil - mükemmelen ayıklayacağımıza (- Şalrin bu işdeki — müvaffakıyet gırlarından bir tanesi - tekrar e- deceğim " hikâye anlatış hust. unda halk dilini Adiliğe düşn den Ve samimiyetini gidermeden kullanabilmesidir. Eğer böyle yapmasa yahut bunu yapamasay di eser, kıymetinden çok kaybe derdi. İkinci marifeti de fıkraları Tüpki aslındakiler gibi - kısa tun ması ve esas küvveti teşkil eden hazırcevaplıkları tahrife uğratma; dan hemen hemen ayni sözlerle Manzumelerine yerleştirebilmesi: dir. Asıl sevindiğim nokta — Orhan Velinin La Fontaine terelimesin: de başladığı gibi Nasreddin Hoca hikâyelerini de yer yer değişik vezinli ve hoş kafiyeli, biliğimiz Manzüme mefhumuna uygün ge. kilde yazmasıdır. kendisinin de bir zaferi sayıyorum. Yeni kitabında vezin ve kafiye tekniği daha işlek, da- 8 münistir. Nasreddin Hoca mer. humun ahali arasında rivayet e- dilen kerametlerinden biri de bu Muvaffakiyetli “dönüş., olsa ge- zek! 2 Ü HBA AKNANTDUR | Tâmentosu açılıyor. General ”- Çuykof ile Büyük Elçi Semyonof, — vaziyeti Berlinden gözlüyor, Bonn'da her şe- yin oldukça normal cereyan ettiğini görüyor ve Moskovaya uzun rapor- lar gönderiyorlar. Her an, Moskova- dan mükabil tedbirler için talimat gelebilir. Sövyet Dişişleri Bakanlığı, gü 8- ralarda Bonn hâdiseleriyle pek alâ- kalanmıyor. Bütün alâka, — sterling blokunun Akıbetini tayin edecek ye hut da Dişişleri Bakanlığı şube mü- dürlerinden birinin dediği gibi “ile-i ride dünyanın ikiye mi, yoksa üçe mi| ayrılacağı,, na karar verecek olan| Washington mali görüşmeleri Üzerin- de toplanmıştır. Politbüronun kanaatine göre, Ster ding Bloku krizinden, Atlantik Paktı krizi hattâ bütün Atlantik cephesi krizi doğabilir. Marshali — plânından istifade edeceklerini uman memle- | ketlerin, pek de hoş - bir vaziyette olmadıklarını — görmek, — Moskovayı memnun etmektedir. Marshali/ Piâ- mim, harpten zayıf çıkan — milletleri esaret altına almaya matuf bir. va- sıta sayan Stalin yine haklı çıktı. Hattâ, hâdiseler, Stalin'in tahmi- ninden de süratli inkişaf etti. ERP ye (Avrupa Kalkınma — Progra: dahil memleketlerin 1949 yılının ilk ler, Ameriki kanın ERP azalmıştı. Bu memleket: Politbü Çünkü Politbüroya göre - böyle bir ktedir. Amerika, Büyük bir plâr eylâlde, uzün bir top Bi (Devamı var) «bir mecliste tetki derini tuttuklarını, bet havası estiğini ve 'Tanrı hibeni © &i könserli 20 Ocak 1850 Süleymaniye camii Cami yapılmasına nasıl karar verildi — Temel atma — İnşaatın devamı — Resmi küşat — Bugünkü tâbiriyle kordelâyı kim kesti — Eserler ve müessirler bir arada Y çeki nanın İstanbul içinde ( yük cami “Sultan Selir Mührimah, rında Zâl Mahmüt Paşi alnız bizim değil, dünyasının hayret ve takdirle- Sirasiyle Haseki, meshür. Şehzad kapıdaki İbrahim. Paşa, bütün sanat en Mimar Si: ik yaptığı bü- m"dir. Bundan Üsküdarda Silivri- Byüp, civa- a ve Topkapı- daki Kara Ahmet Paşa camileri ve etrafındaki çehresini diklerinin kaymetini bir. tırmış oldu. Büyük üstad; aldığı tesisleriyi le İstanbulun. dekiştirmiş Ve tabil güzel- kat ha art- rübe- güzel tec lere ve yetiştirdiği sanat erbabına gü. venerek gene hâkim bir n daha muazzam ve muht İstanbulun mütena ve ktasında daha geniş vi teşem bir Abi. de kurmayı emel edinmişti ve bu dü. #Üncesini her suretle izah ederek bu. 'nun etrafında Kanunl Sultan. Süley- manı her fırsatta tahrik ve teşvik et mekten hâli kalmıyordi zade camlini takdir ve u. Hattâ Şeh- kendisini teb- rik ve taltif ettiği sırada Padişahin önünde el bağlıyarak: “Sasdetlü Pa- dişahim, sultanım, eyyamı devletiniz. de daha mek cesâretini göster mükemmelini inşa etmek inşallah nasip ve müyesser ola” de- 'miş ve başta, Sadrâzam ve Şeyhülislâm olmak üze- rye Padişahin yakınları üzerinde de vaffak olmuştu. Esasen Kanuni dahi yaşıyacak ve mevcuttan Metli bir mübet yaptırmak ve bunun yâlnız bir mâbet halinde kalmıyarak Fatihin camlini bir hâle gibi aaran medreseleri, leri, imaretleri, kerv tepleri ve darüşsifalaj kütüphaneleri gibi büti ü olmağa mü- kenül adiyle daha aza: tabhane- yları, mek- tesisleri gölgede bırakmak Ve oralar- da £ ha esaslı ve daha teşi düğü noksanları daha clddi, da- lâtlı ihata ve tekemmül ettirmek başlıca emellerini teşkil ediyordu ve bu eme- Jin tahakkukuna kifayet paranın temini #çin de line geçen her geyi sarı zinelerinde toplar 'tiği ganimetleri, kendisine takdim oluna: edebilecek öteden beri e- ayında ve ha: fütuhattanı elde et- hariçten, dahilden n külliyetli ve kaymetli hediyeleri de israaf ve istih- Jâk etmiyerek bu. yüksek aklardı. karşılık olarak Sadrâzam ve Şeyhülislâmdan başka bütün vüze- ra ve Ümeranın bu büyük fikri des- teklemeleri biran evvel çilmeye sebep oldu. Sinan, huzura ka- bul edildi ve Jâzım gelen emirler ve- rildi, yer intihabı gecikı öteden beri göz koyduğu medi, Sinanın u Gök Meyda- ' denilen bugünkü saha münasip gö- rüldü. Hazırladığı projeler, keşifler Padişaha arzol Padişahin riyasetir hemen inşaata başlama! 'na ferman verildi. emel atma merasim debdebe ve ca İstanbul yerinden o düasıni Ebussuut. Efendi dundü. Bunlar de kurulan büyük 've kabul edildi ve ik Üzere Sina- ni büyük bir Ko- oynadı. Temel yaptı, Sina- nun hazırladığı ilk harcı kazılan te- mele inen Kanuni koydu ve bu harç Üzerine konan taşı gözyaşlarile 1 tı, kurbanlar kesildi, at tıldı ve hi'atler giydiri İnşaatın devamı esna: müşkülüt hesapsız lar &. dakârlığı ve Türk gücü Tuklar Müzik bahisleri WİL Paris'te intişar eden Prançols Le G Kempfi'in Chaillot salon Mozart'ın serde rastlamadığını, içinde dinliyen beş bin damak göyle dursün, 0 tiyyeler dağı- di. inda hadsiz ile karşılanı Sinanın azmi ve Süleymanın fe- ile bütün zor- yenildi ve bugün yaşıyan ve HELM Yazan : Esat SEREZLİ ebediyen yaşıyacak olan bu muhte- '#em ener sekiz #enede meydana ge lerek Süleymanın tacı saltanatı ya. 'nında çok değeri. bir tacı mimari yükselmiş ve Türk zekâ ve dehâsı- '"in ne gibi hârikalar yaratmağa kâ- ir olduğu bütün dünyaya tazıtılmış oldu. Büyük ve kadirşinas Padigah; - ko- 'ce mimarı bu muvaffakiyetinden do. layı mühtelif ve müteaddit suretler- le mükâfatlandırdı: Bütün hanedanı aaltanat ile erkânı hükümet ve âyanı memleketin ve Rumeli ve Anadolu: /dan davet edilen binlerce ileri gelen- lerin hazır oldukları resmi küşat gü: 'nünde camtin büyük methalinin sağ tarafında Sultan Süleyman ve kanıı- sında — beraber çalıştıkları mimar- lar ve usta ve kalfalarla birlikte — Koce Sinan bulunduğu halde Münee- Gümbaşının tesbit ettiği — eşref sant hulül ettiği anda, Sinan elinde tut- tuğu gümüş bir tepsi içindeki altın anahtarı kemali cdep ve tazim ile Padişahi âlem penaha takdim. etti. Bu kiymetli anahtarı eline alan Pa- dişah: “Pothi Dâbi cümle elyak ve ahra kim ola” diyerek etrafına göz gezdirdi ve a diki ilham ve viedanından duyduğu #ada Üzerine Sinana dönerek: “Bu bi ma eylediğin beytullahı mdk, ve sa fa ve dua ile şen açmak evlâdır” hi- fabeyle anahtarı Sinanın — küdretli eline verdi. Bu azametli ve tarihi manzara karşısında heyecana — gelen Sinan ağlıyor, Süleyman ağlıyor, bü- tün huzzar göz yaşları — döküyordu. Titrek bir sesle "Emir saadetlü Pa- dişahımındır” diyen Sinan, cami ka- pısını açtı. Dört minarenin on şerefe. Sinden ezan ve tekbir ve tehlil ava- zeleri ve dört bir taraftan atılan top- ların müthiş tarrakaları arasında ük önce yalnız Süleyman ve Sinan ca- mie girdiler ve derhal secdel şükra- na kapandılar. Arkalarından bütün halk camie girerek cemaati kübera ile vakit namazı eda edildi. İstanbulda ve yurdun her tarafında şenlikler e- dildi, resmi kabuller yapıldı, ziyafet- ler verildi ve ihsanlar dağıldı. Kanuninin Büyük Sinana olan kı metli mükâfatlarından biri de budur. nan; Türk mimarisinin bu muaz: mabedi önündeki tüyük bahçe ortasın da çinilerle, sadef nsal- ölemelerl ' geçire pencor larla, en nefis yazılarin si vaklarla çevrili muhte, ni Türbesi vücuda getirı "Eserinle beraber sen de yaşa' kadirşinaslığında bulunan — Padişi Süleymaniye — camilnin bir. köşesi imza koyar gibi eserle mütenasip © nispette zarif açık bir “Sinan Tür- besi” inşasına müsande ve ferman buyürmak süretiyle. büyül kadrini bir kat daha yükseltti ve bu süretle - Kanuninin türbesi bu leyhat mimarinin şerefli bir mevktirde, için. de Süleymanı saklıyan bir tuğrayi hümayun ve alt köşesinde nn imzası resmedilmiş; eserler ve mü- essirler bir arada yaşatılmış oldu. Tarihlerin beyanına göre 807,380 filori yâni SS7 yük 82900 akçe ha candı. Farm #luhal olarak bu gün böyle bir eser yapılacak olsa me ka- dar milyonlara malolabilecefini tak- dir etmek pek kolay olmasa gerektir. Bsat Serezli ir Kanu- KEMPFF Kempff'in çalışını sözler anlatamaz, kartalı semada uçarken seyretmeli. Bpogue” da hunda sıra ile konçertosunu çalarken Aduğu havaya hiç bir kon- üstadı — vecd kişinin kıpır- | ahi müziğin | bir zerresini kaybetmemek için nefes- | Müziği samimiyetle Jarak nev'i beşere ilâhi bir zevk ver semadan inmiş bu dâhiyi yeryüzün- de mevcut üstadların hiçbiriyle mu- | kayese edemiyeceğini ilave etmekti Bu satırları okürken, hatırası daha dündenmiş gibi. ben” de - Wilhelm Kempff'in geçen sene Sarayda verdi- | hafta geçirmiştik. Hangisinden bah .yım. gür dolu resitanlerinden'mi? | Zaman metumünu aşan Beethoren'-| Kemptr — iki ” könserde karşunıza | Müzik gürini ifade etmek - için te tim kısırlığımıza bu sefer üzülemiyo | üm. Kemptf'in çalışını - sözler anla- | | Yazan : Seyfeddin Çürüksulu konserden evvelki günler de bayram günleridir. Sanatkârın çalacağı eser- leri önceden tetkik ederek, onların inceliklerini keşf ve derinliklerine nü. fuza çauışmak ayrıca bir zevktir Bildiğimize göre akşamı vereceği resitalinde Sonate Op. T Rondo opus S1 (sol majör), Ekosez, ve Waldstein sonatını çalacaktır. T- kincl resitalinde de Mozart'ın #i be- mol majör, — Beethoven'in - opus 78, Sehubert'in opus 42 ve Liszt'in de si minör sonatını / çalacak. — (Bu prog- mda belki bazı eserler değişecek. Büyük Jat olduğuna göre sanatkârın üstatların Kemptf gibi Pize hasrede Büyük alâka uyandırcın felsefi bir konferans D. P h pedagoklardan E dün akşam Maksi: dlspet ilimler konferans vermiştir. sefe ve vru pedakok, dakil H aa F KYU aA Haa L HLA R UUU LNMN bi bi

Bu sayıdan diğer sayfalar: