9 Nisan 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4

9 Nisan 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—- YENİ 185 © Kisan 1460 BEN -1 DE ORADA İDİM? — Yazan: Oramirel William D.Leahy Halük TANSUĞ © Başkan Roosevelt'in kafasında yerleşmiş iki hedef vardı Almanyayı mağlüp etmek için teferruatlı plânlar hazırlamak ve devamlı bir sulh kurabilmek maksadı ile Rusların işbirliğini temin etmek Üo Büyükler,, müttefiklerin birlik ve zaferi arasında neşeli bi 'an geçiriyorlar, Amiral Leahy, Yalta'nın — Livinda sarayındaki bu toplantıda Başkan Roo sevelt'in hemen arkasında duruyor.. IRIM Konferasının son günü, y ni 11 gübat 1045 tarihinde, Roosevelt, Churehlli ve Stalin, bir zamanlar Çarların, bilârdo oynadık- ları Livadia Sarayının bir odasında yemek yiyorlardı. Gayet mühim bir takım işleri yüzünden — Roosevelt'in hemen o gün Yaltadan ayrılması icap ettiğinden, eski bilârdo salonu- 'na bitişik olan yatak ve oturma oda- darı ofis şekline — sokulmuştu. Her) Üç memlekete mensup — memurlar bahsi geçen bu odalarda ve Yalta'da varılan anlaşmaların — nihal şeklir aksettiren vesikalar — Üzerinde harıl harıl çalışıyorlardı. Nihayet resmi vesikalar ve tebliğ tamamlandı, yemek masasına geti- rildi. Üç büyükler tabaklarını bir ke- nara ittiler, vesikaları imzaladılar. Yalta Konteransı böylece sona erdi. Amerikan heyeti, Roosevelt ve ona refakat eden diğer bazı kimseler da- hil, yorgunluklarına rağmen netice- den gayet memnun - görünüyorlardı. Karadeniz sahilindeki bu eski sara; da sekiz gün bilâfasıla denebilecek kadar uzun süren toplantılar netice- sinde dünya sulhünün temellerini at- tıklarına kanidiler. Benim şahsi intibalarım — onların Ümitleri kadar müspet bir karakter | tanmıyordu, Nerede olursa olsun bir konferans taraftarı gözüken İngiliz Başbakanı- Tu, Kırım' Toplantısını hazırlayanlar arasında saymak lazımdır. — (Şifreli isimler icat etmeyi pek seven Chur- ehili'in Yalta Konferansı için kabul edilen ARGONAUT ismini seçmiş olması pek mühtemeldir.) — Bununla beraber İngiliz Başbakanı, Yalta'yı befenmedi. Konferanstan sonra dü- güncelerini Roosevelt'e göyle açık- çu T E — Yola çik. 2 — Çarçabuk. 3 — Gi dalarından birini kater 4 — Jer. Rabit edâtı. 6 — Oturan 'narf nelerler. Bör, z tan büyük geminin ç &e ildel. Birinl bir işe müstsit hi tirme (eski terim) Benzetirlerdi. Gereken. 2— Sonuna 'yeni dünyavari, müne Bir 'nevi yarışmak. 4 Ki urülde kan 'nevi süzgeç. Bir tahta Cİnsi: $ D ia bırakan: Te lleriye koş. 2 — Cazibeli 8 — Arazlal kt, 4 — Büre An. Da. 8 — Emin: Fecir.'6 — ÖL Âtim T — Ekil Z Dehalet İa O — Dvamir. İrk damıştı: “En kötü - toplantı yerini | bulmak için bütün dünyayı araştır- saydık Yaltadan fenasını imkânı yok bulamazdık.” Toplantının — yapılacı #i yer bahsinde Roosevelt ile Stalin arasında bir çok mesajlar teati edil mişti. Neticede, Stalin'in gidebileceği '€n uzak yer olan Yalta'da karar kı Tındı. Mareşal Stalin cepheden uzak kalmak istemiyordu. 20 ocakta, yani askeri diplomatik mahiyetteki son misyonuna baslama- dan Üç gün önce, Roosevelt, dördün- Cü defa cumhurbaşkanlığına seçilişi Münasebetiyle — resmen yemin etti. Merasim Washington'daki Beyaz Sa- rayda ve gayet sade yapılmıştı. O zamanlar bile Başkanın sıhhi duru- mu halk arasında dedikoduları mu- cip oluyordu. Bu rivayetler bizi en- dişeye düşürüyor idiyse de, Roos velt'i her gün gördüğümden ne ha- linde ne de yüzünün ifadesinde bir değişikliğin farkına varamıyordum. U.S.S. Çulney ile Atlantik'i geçer ken her gün Başkanla bir araya geli- 'yor ve Kırım Konferansında karşıla- gacağımız meseleleri gözden geçiri- yorduk. Roosevelt'in kafasında yer- deşmiş başlıca iki hedef vardı: Av Yupa müharebe — meydanlarında Al- manyayı meflüp etmek için bütün teferrüatiyle plânlar hazırlamak, ve devamlı bir dünya sulhü kurabilmek maksadiyle Rusların — işbirliğini te min etmek. — Başkan, ikinci hedefe Birleşmiş Milletler Teşkilâtı. vasıta siyle varılabileceğine inanmıştı. Daha 1048 senesi sonunda yapılan 'Tahran Konferansı sırasında Polon- 'ya meselesinin bir çok zorluklar ya- Tatacağını anlamıştık. Fakat Roose- velt'e göre, harp kazanılır kazanıl- maz harici hiç bir baskı altına gir- — Yaüver Hazretleri ne verdi sana? — Yarın öğle yemekine dâvet etti. valinin huzuruna götürecek. Annesi, derin bir itimatla seslendi. — Serdar olacaksın! Babası: Yahut devlet şürasına âza! dedi. meden, Polonyalılar, istedikleri” hü- kümet şeklini seçmekte serbest ol malıydılar. — Yalta — Konferansının mühtemel seyrini görüşürken, Bay- kan, daima Polonya ile Amerika arı sındaki dostluk bağlarından, Ameri- kada yaşayan Polonyalıların çoklu- Bundan bahsediyordu. Askeri alanda, Başkan Roosevelt 'Yalta toplantısından çok Ümitvardı: 'TTahran Konferansı sırasında Birleşik Amerika ve İngiltere, ikinci cephe bahsinde tedafli bir tavır takınmış lar, buna mukabil Stalin de sözümü- zÜ tutmamız icap ettiğini gayet açık bir Jisanla bize hatırlatmıştı. Hal- buki şubat 1945 den beri Batı cephe- #inde 1,000,000 dan fazla Ameriki Askeri Almanlara karşı harp ediyor du. Fransanın büyük bir kısmı kur- tulmuştu. Amerikan — Kurmay — Başkanları, Yaltadaki Hlk toplantılarını — şubatın 4 ünde yaptılar. Bunu müteakıp Cüm- hurbaşkanı Roosevelt, Dişişleri Ba- kanı Stettinlus ve Rusyadaki sefiri- miz Avereli Harriman'la buluşarak Konferansın ruzmamesini tetkik ettik. Dişişleri Bakanı, üç hükümet baş- kanı tarafından görüşülmesini istedi- Bi siyasi mevzuları izah etti. Stetti- DiUs'U takiben yardımcılarından H. Freeman — Matthews ve Charles E. Bohlen, bahsi geçen siyasi bahislerin bellibaşlıları üzerinde etraflı tafsilat verlider. Bunlardan — birincisi sulhü muhafaza etmek maksadiyle kurul ması düşünülen milletlerarası tepki: Jâtta rey verme usulü ile alâkalı idi. Stettinlus, 1944 senesinde, Washing- ton'da yapılan Dumbarton Oax kon- feransında varmış olduğu neticelere istinat ederek u tezi ileri — sürdü: Eğer Birleşmiş — Milletler Teşkilâtı Ku Beni lehine Sövyet Rusyanın — işbirliğini sağlamak istiyorsak, mütecaviz bir devlete karşı herhangi zecri bir ted- * bire başvurmadan önce bütün büyük devletlerin muvafakatlerini — almak yolunda Rusyanın yapmış olduğu tek- Jifi kabul etmeliyiz. Amerikan — Dişişleri Fransanın da “büyük devletler” a: rasında yer almasını istiyordu. Mağ. İöp olmuş bir Fransaya bu statünün verilmesini ben şahsen çok müblâğa- h buldüm. Diğer bir müşkülât da Polonyanın hudutları üzerinde mey dana çıkıyordu. Stettinius. 9,000,000 Almanın tahliyesine ihtiyaç göstere cek ve Polonya lehine yapılacak bu hudut tashihine — taraftar görünmü- yordu. Mareşal Stalin, Dı; Molotof ile beraber aat 16 da Liva dia'ya geldi ve Roosevelt ile hüsüsl bir konuşma yaptı. Bahsi geçen bu Kkonuşmada Amerikalı olarak Cum- hurbaşkanından başka sadece Böhlen bulundu. Bohlen'in Vazifesi tercüman- lık etmekti. Üc hükümet gefi —arasındaki ilk toplantı ise bir saat sonra, yani 17 de başladı ve 19 a kadar devam etti. Roosevelt'e — Kurmay — Başkanları, Stettiniua ve müşavirleri refakat e- diyorlardı. Müşavirler arasında, © za- manlar Dişişleri Bakanlığının Hususi Siyaset İşleri Ofisi Başkan Yardım- cim olan Algier Hiss'de bulunüyor. dü. Stalinin yanında Molotof, Dışiş- leri Komiser Yardımcısı Malaki, Rus- yanın Birleşik Amerika sefiri A. A, Gromiko; ve Sovyet Kurmay. Baş- kanları yer almışlardı. - Churehili'e, İngilterenin Moskova sefiri Sir Ar- ehibald Cirak Kerr; diğer bazı müşa- virler ve Kurmay Başkanları refal ediyorlardı. Üç büyükler ve yar- dımcıları geniş ve yuvarlak bir mi #anın etrafında oturmuşlardı. Mareşal Stalin, Başkan Roosevelt'e riyaset etmesini teklif etti ve böy- lece konferans her iki Alman cep- hesindeki askeri durumun samimt ve serbest bir münakaşasiyle — başladı, Bunu müteakıp Alman harbinin ge- lecek birkaç ay içindeki muhtemel gelişmeni / konuşuldu. Ocak ayı ortalarında başlayan Rus taarruzundan önce Sovyet ordusun: /da yapılmış olan yığınaklar taarruz mıntakalarında — Ruslara bire karşı iki nisbetinde bir Üstünlük sağlamız- tı. Bu Üstünlük neticesi de günde va sati 25 millik bir İlerleme kaydedili- yordu. Stalin, elde ettikleri muvaffakiyeti topsu sınıfına verdikleri ehemmiyet- te görüyordu. Taarruza başladıkları tarihten beri 300.000 Alman öldür- düklerini ve 100000 Almanı tiklerini iddia etti. Batı cephesinde hemen taarruza geçilerek — doğu cephesine nakledilmesi muhtemel o- dan 35 Alman tümenini batıda tutma- mizi- istedi. Bundan sonra Rus Mareşali, Sov- yetlerin topçu kuvvetlerini kullanı gekillerine temas ederek bazı tafi JAt verdi. Staline göre Rus topçusı nun teksif edilmiş atep kudreti o kadar şiddetli oluyordu ki, bazan ne) yaptıklarını bilemiyecek kadar gi fırmış Alman esirlerine rastlıyorlar- di Stalin, Sovyet ordusunun topçusu- 'nu bu gekilde kullanmaya — yetecek küdrete sahip olduğunu ilâve etti ve aynı taktiği / kullanmamızı bize de tavsiye ederek konuşmasını bitirdi. Rus cephesindeki durumun tahlili Kızılordu Genelkurmay Başkan Mu- avini General Antonof — tarafından yapıldı. Antonof sözlerini bitirince, Churehili, müttefik durumunu Gene- Bakanlığı, yal Marahall'in izah etmesini teklif etti. Marahali, mufassalan ve gayet açık bir llsanla müttefik plânları, Batı cephesindeki mühtemel inkişaf- lar Üzerinde konuştu. Amiral Sir An- drew Cunningham, o tarihe kadar Nazi denizaltılarına karşı kazandığı- mız muvaffakıyeti gözden geçirdi, fa- kat yeni tip Alman / denizaltılarının Müttefiklere daha fazla zarar ika muvaffakiyetle - ver tihanlarımı miş, ikmalsiz olarak İlseye geç Babam, karnemi uzün uzün gözden geçirdikten sonra beni teb- Fik etti. Ve odanın bir köşesinde bulunan, av levazımı fle dolu Jabi işaret ederek, Git aç bakalım şunu, için 'ne bulacaksın! dedi. Koştum; dolabın, henliz, bir ka- nadını iyice açmamıştım. ki, se vinçle haykırdım. 32 kalibrelik bir bıldircin çifteni e karşıkarşıya idim. Evet gözlerim beni aldatmı yordu, bu tüfek, babamın bana ö- tedenberi vadetliği aV tüfeği idi. Artık, ikinci bir köpek gibi onun pesinden koşmiyacak, çantacılık #tmiyecektim. Fakat, samimi ol. Mak için hemen şunu da ilâve et meliyim ki, bu. vazifeyi şimdiye kadar büyük bir zevkle yapm fim. Amma bir tüfeğimin olm ni da çok İsterdim. Ava İştirâk 'eden bir insanın bir de tütefi ol- Evet, hakiki avcı, omu unda çiftesi ölan adamdı. Bundan Artık avlanmanın zevkini çıkara. bilecektim. Yazı, Adada geçiriyorduk. Tem muz ve agustos benim için âde akıcı geçmişti. Eylâl ayının bir an evvel gelmesini sabırsızlıkla Bekliyordum. Babam, âdeti veçhiyie, her sen: ilk defa olarak otuz Ağustosta ava çıkardı. Fakat, geçen sene o tarih: fe hiçbir gey bulmadığını not def ferinde görünce -avlarını tarihi ta- 'hine yazardı: ilk av gününü, ey Jalun haftasına bırakmayı müna- 'AFlık geceleri uyuyamaz olmuz tum, TüZümlu eşvamı haftalar evvel hazırlamış, fişeklerimi dol- durmüş, tüfeğimi iyice temizlemi; fim, Yine her gün sanki bir şey eksilecekmis gibi eşyalarımı tek- far tekrar gözden geçiriyordum. Akşamları aynanın karşısına geçe- edebilmeleri ihtimalini de gözönünde tuttu. Bahsettiği yeni tip denizaltı. lar, “enorkel,, ile mücehhez olanlar- dı. Bu âlet Sayesinde ve dalmış va: ziyette “teneffüs,, edebilen - Alman denizaltılarını yakalamak daha bir iş oluyordu. Üç de sındaki. toplantı in kurmay heyetleri ara 5 şubat pazartesi günü, / Rusların oturdukları / Koreis Sarayında yapıldı. Toplantı. gayet dostane bir hava içinde geçti. (Ge: heral Mac Arthur'ün Manlln'ya girdi. ği haberini bir kaç saat ön tık). Üç büyüklerin lüzumunda ba- his mevzuu edilen askeri dürümü 'yenlden ve daha tafsilâtlı bir şekilde gözden geçirildi. Ruslar gayet cana Yakın ve samimi idiler. Bizimle be- raber çalışmaktan - fevkalâde mem- hüun görünüyorlardı. Her halde, Sov- 'yet dostlarımız, batı cephesinde gös- fermiş olduğumuz faliyetten mem- 'nun kalmışlar ve bu yolda yürüme- ye devam edersek harbin daha kısa bir zamanda biteceğine kannat ge- tirmişlerdi. Hiç bahis mevzuu edilmemesine rağmen, Almanyanın Amerika — ve İngiltere İle ayrı bir sulh imzalamı ihtimalinden — Rusların dehşetli korktuklarını seziyorduk. Sovyet li- derlerinin hayalinde iyice yerleşmiş olan bu şüphe Yalta Konferansından hu zaman sonra açığa vurulacaktır, Üç büyükler anat 16 da Livadia Barayının merasim salonunda ikinci defa olarak toplandılar. #talin, — Al- manyanın / parçalanması meselesini ortaya attı. 'Tahran Konferansı rasında, Almanyanın — be devlete ayrılmasını teklif etmiş fa- kat o zaman bir karara varmak ka- bi olamamıştı. İngiliz Başbakanı, prensip olarak Almanyanın taksimi- ni kabul etti ve şu plânı ileri sürdü Prusya ile beraber bir Kuzey Alman: ya teşkili, Avusturya ile beraber bir Güney Almanya kurulması, Saar ve Ruhr'un tecridi. Prensip bakımından, “parçalanma, meselesinin mütareke şartları arası 'na konulması üzerinde anlaşıldı, di âmirleriniz günüzde, hediyeyi alan mühterem kimselerin iİhsanına mazhar olursunuz. vimli çocuksunuz! daşlarınızla paylaşmak lâzım gelir belki. kat ne verdiklerini doğru yok, İşte bu noktada ustalık gösterme gerek: av hatırası Yazan : Müheyya Tuncay rek, tüfeğim elimde, atıs talimleri — Tam, Büyükada Anadolu kullbü yapıyordun Kizasına gelmişti ki, elimi belime Babamla yaptığımız anlaşmaya — koyacak oldum. Eyvahlar olsun! peğin Yaptığı fermaların — Fişekliğim iyerinde değildi; acele atacaktı. 'Ben de geri — İle evde Uğutmustum. / Şimdi ne kalanlar ve ayağımın — altından — yapacaktım. Fişeksiz türek atar Kkalkanlarla iktifa edecektim. Mazdım, babamınkiler d 'Nihayet büyük gün gelip çattı. — tüfeğe uymazdı. Yaptığımız programa göre Saat — Babam, İşin farkına varınıştı. altıya çeyrek kala kalkacak, allı — Koşarak evin yolunu tuttum. Maltepeye geçecektik. Bu arada en mühim iş yine baz düşüyordu: Köpefimiz, av sabah: ları av hazırlıklarını gördüğü za Man, sevincinden yerinde duramaz olur, öteye beriye saldırarak, yük: Sek 'sesle havlar, her tarafı birbi. ine katar ve bütün mahalleyi aya- Za kaldırırdı. İşte, bütün bu pa- firtıfı evvelden önlemem icap e- diyordu. Bahçeye bakan odada yatıyor- düm. Sabah kalktığım zaman, ıgır fi yakmadan sessizce giyinecek- tim. Sonra hemen aşağıya inecek, evvelden hazırlanmış bir gazeteyi köpekin ağzına verecektim. O za: man tablatiyle hayvan havlıyamı: yacşk Ve biz de mahalleyi uyan: dırmadan evden çıkabilecektik. Babamın: "Vakit geldi, haydi bakalım arşi” sesini işittiğim. za- man çoktan uyanmış bulunuyor- dum. Zaten her şeyim evvelden hazırdı. Derhal giyindim. Ayak- kaplarım elde aşağıya indim, Hınzır köpek, yine de bir şeyler döndüğünün farkına varmıştı. Da- ha İlk havlayışında gazeteyi ağ- Ziha Uzativerdim. 'Tüfek elimde, koşa koşa dışarıya fırladık. Ohi gürültüsüz, patırdısız sokağa çık- Maya müvaffak — olmuştük.. Bar bam da bize yetişti. Pek uzak ol- miyan iskelenin yolunu — tuttuk Bineceğimiz vapur geceleri Hey- belide kalıyor, saat altıyı yirmi Beçe oradan kalkıp Büyükadaya Beliyordu. Hava yavaş yavaş açılıyordu. Vapürun - Heybeliden — ayrıldığını görebiliyordum. Bu, yandan çark- h. eski, “Bağdat” vapuruydu. gisleri bakanlarına da etüd mahiye- tinde daha tafsilâtlı plânlar hazırlı maları için emirler verildi. Roosevelt ve Churehill mütarekeyi takip eden müddet içinde Fransaya bir işgal bölgesi verilmesine taraftar idiler, fakat Mareşal Stalin buna iti- Faz etti. Amerika cumhurbaşkam A- merikan işgal kuvvetlerinin Alman- yada iki seneden fazla kalamıyacak- Jarını belirtti, / Churchili, ” Roosevelt in bu son sözüne dayanarak Fransa- ya bir işgal bölgesi tanınması lüzu veya daha sonra,, Fransanın Kontrol Komlayonuna kabulünü de istedi. Fransızlara kargı müspet bir fikre aahip olmıyan ve Fransaya bir işgal bölgesi verilmesini makul bulmuyan Stalin, buna rağmen, Sovyet bölgesi- nin zararına olmamak gartiyle tek Jifİ kabul etti. 12 eylül 1044 de, Lon” drada toplanmış olan Avrupa Müş: vere Komisyonu işgal bölgeleri bah- sinde bir karara varmış bulunuyor- du. Müşavere Komisyonunun çizdiği hudutlar esas tutularak bu sefer A- merikan ve İngiliz - bölgelerinden Fransaya bir kısım ayrıldı. Fransa- 'Tun Kontrol Komisyonuna hemen a- hnmasını Roosevelt ile Stalin muvi fık görmediklerinden meselenin halli daha sonraya: birakıldı. 6 gubat sali günü yapılan Üçüncü içtimada, Roosevelt, çok yakından il- Bi düydüğü. bir projeyi yani sulhü korumak maksadiyle kurulması dü- şünülen Birleşmiş. Milletler Teşkili Tni bahis mevzuu etti. Bir anayasa taslağı kaleme alınmış bulunuyordu. Karşılaşılan en büyük zorluk veto hakkı üzerinde oldu. Roosevelt, kon- seydeki rey Verme usülü — bahsinde hazırlamış olduğu formülü okuması- mı Stettinius'dan rica etti. Bu formül aralık ayı başlarında kaleme alınmış ve kopyaları gerek Churehlli'e gerekse Stalin'e gönde- rilmişti. Buna rağmen Sovyet lideri 'nin mevzua pek âşina olmayışını gö- ren Başkan ve müşavirleri derin bir ikutu hayale uğradılar. Bundan. önce — Birleşmiş Milletler Pi eli ai gaa a Saamanan tarafından birine hediye götürdü- Kakk Aldığınız. hi K, pek se- nları arka- Fa: söylemeğe hacet rısından çoğuna kendisi de inanıyordu Ki Kamber Alı, düşünceli bir sesle — Gümrük başmemurluğuna da yok de- diye mırıldandı. Konuşma esnasında uydurduğu yalanın ya- bu, garklılara mahsus zihniyetin kanunl icabıdır. alinin ağası olup da fakir ama sevimli Kam- ber Alinin iyiliğini istiyen bir adam mutlaka pek yüksek kıymette bir kimse ve bu itibarla efendilenin gözdesi Yd Jayisiyle en yakını ddi için her işe o bakıyordu. Ve gözdesi olmak do- Ve en yakını olduğu Her işe baktığı için her gey de elinde idi. Ve her gey elinde oldu- kuna göre, kenc ü kurtarana verilecek mü- kâfatta hasis dayranmasına imkân yoktu. Hakikatte Kamber Ali müthiş bir yağma- cı ve haydut çetesini dağıtmış değildi; fakat meyhaneden geldiğini — söylemeğe ne Tüzüm vardı sanki? Söylemek de neye yarardı? Ge- girdiği maceranın en parlak surette kendi le- hine dönmek Üzere bulunduğuna göre onu tel- dendirip ballandırmak akıl kârı değil miydi? Zaten, götürmezdi: harikülâde cesaret gösterdiği de söz Bunu, ağanın kendisiydi söyliyen! Baba, ana ve oğlun o gece kurdukları ha- yaller anlatmakla bitmez. Bibi Canem'e göre ahraman oğlu neredeya us gırmalı cevabi giyecek, kendisi de bir gün gahin vezirine mah- evvel aleyhinde konuşan kebapçının karısına #opa çektirecekti. Fakat uykuya yatma zamanı gelmişti. Üçü de sabaha karş erilerek üç halının Üstüne t uyudular, Lâkin Kamber Ali daha gafak sökerken kalktı, abdest aldı ve yarımyamalak kıldıktan sonra ken- disi gibi kibar bir kimseye lâyık gekilde salına Yazan : A, de Gobineau salına sokağa uğradı. Sarayın kapısı önüne vardığı vakit oru her rütbeden asker ve a- 'da tanıdıklı dölayisiyle gel- da, hergünkü gibi, Baların, işleri için veyahut saz m kimselerle münasebetleri miş ricacıların, dervişlerin, türlü türlü adam- darın toplanmış bulunduklarını gördü. Güzel delikanlılara — mahsus olup da herkesin hoş gördüğü küstahlıkla kendine yol açarak kapı- çının yanına kadar İlerliyerek hem gülümse- di, hem de yüksek perdeden sordu: Dostum Esadullah burada mi Kapıcı: — İşte buradalar, dedi. Kamber Ali — Allah Jötfunuzu Üzerimden eksik et- mesin! diyerek, onu pek dostça karyılayan hâ- misine doğru gitti. Esadullah: İşiniz oldu, cevabında bulundu. — Lütfunuzdur, merhametinizdir! — BSize ne edilse yerldir. Ferrap başıya sizden bahsettim. Dostumdur, hem de en y refli, en faziletli bir kimse... Nasıl adam oldu. kunu söylemeğe hacet yok, herkes tanır. Her hareketinde adalet, hakikat ve feragat hâkim... Sizi malyetine almağa razı oldular. Bugünden itibaren hizmetindesiniz. Pek tabil olarak o- 'na küçük bir hediyede bulunmanız Jâzım, Fa- Çeviren : Reşat Nuri Darago y kat malda gözü yoktur; bu itibarla vereceğimiz hediye kendisine karşı beslediğiniz hürmetten başka bir gey ifade etmiyecek, Beş tane altın tümenle dört kalıp şeker verirsiniz o kadar. Biraz şaşalayan Kamber Ali: — Peygamber şefaatini esirgemesin on- dan! dedi. Acaba, gu göreceğim yüksek vazi. 'ne kadardır? lah, kimsenin dinleyip dinlemedi- #ini anlamak Üzere etrafına baktıktan sonra bir sır verircesine şu cevapta bulundu; — Maagınız sekiz kırandır. - Fakat vali hazretlerinin kâhyası altı kıran ödemek âde- tindedir, Onun zahmetine / karşılık iki kıran verirsiniz. Size dört kıran kalır. Amirinize minnettarlığınız — göstermek için maaşınızın yarısını birakmıyacak misiniz? Bunü yapmıya- cağınızı biliyorum; zaten pek münasebetsiz W'a- çar. Demek size iki kıran kalacak, Eh, bunu da ne yapacaksınız? Hizmet bakımından si- 'ze emreden Ferraşbaşıya vereceksiniz ki, ae dik ve emin dostunuz olsun, Aldanmayın, görünür amma altın gibi kalbi var! Büsbütün ye'se düşen Kamber Ali: — Allah var etsin! dedi. İyi ama, bana byor? Esadullah, yüksek tecrübesiyle yüce sa- kalına Jâyık ciddi ve yapma bir eda il — Söyliyeyim Valı, ne K oklum, dedi, yahut Onu da çabuk öğrenirsiniz. Bundan başka, rine sopa çekmeğe memur edildiniz. diyel Sopa yiyenlerin sopa çekenlere ufak bir h yede bulunması âdettir ki, hafif vursun, yahut boşa indirsinler. zin gibi akıllı çocuklar hemen öğrenir. lerinizin sizi yakın zamanda beğenec eminim, Bu itibarla sizi köy vergisi toplamı gönderirler. Köylü vergi vermek let hep vergi ister, vali ise ver, zar: İşte, bütün bunları birbirine size düşer! İnanın bana, altın kaynağıdır. Hulâsa bin türlü fırsat, bin türlü işle kar Jaşacak ve her Sıniz, buna iman ettim. Ben de, şu dünyatta Bunda da tecrübe lâzım; ze iyi bir vaziyet sağlamaktan bahtiyar ola- cağım. Kamber Ali, önüne serilen çekici tarafını sezip son derece sevindi. endişelendiren bir nokta vardı: Efendim, dedi, şu kin esiZ yetime tiğiniz iyilikten dolayı Allah nimete kavuştur. sun sizi! Fakat yeryüzünde bir şeyim yokken keri | Ferraşbaşıya beş tümenle dört kalıp nasil vereyim? Esadullah şu cevapta bulundu: — Gayet basit. Pek iyi adamdır der, hediyenizi ilk kârınızdan ödersiniz. Kamber Ali sevinç içinde haykırdı; — Öyleyse kabul! — Bizi hemen huzuruna götüreyim, Bün işe başlarsınız. — Devamı var — Amir. derine temez, dev- uydurmak birinde harikalar yaratacak- Fakat gabre- bi- lim. vedi. kiz bul a bu. 'diye arkama bakmadan hem bağırıyor, hem de koşuyordum. Babamın Yetişemezsin, boşuna koşm diye bağırmasına hiç aldırmıyor- düm. Bütün ümidim manevra ka- biliyeti pek fazla olmıyan, hatta hiç olmıyan vapurun iskeleye geç yanaşmasında idi. 'Eve çıkan yokuşu yıldırım gibi ftırmandım. Nefes nefese zili çal dım. Evdekilerin rahatsız olacak. ları veya uyanacakları hatırıma bile gelmiyordu. Ânnem kapıyı açtı. Ne var, ne olüyor? diye soran kadıncağızın üzlüne bile bakmadan doğru oda: koştum, fişekliğimi. kaparak ne aynı Bizla kapıdan fırladım. Takelenin başına ” geldiğim. za: man, kalkma Zili çalıyordu. Solu Yarak son bir gayret daha sarf. Sltim. Takele binaşına girdim. Derale kapıyı Kapatmaya çalı- şan memuru iterek daşarı firla. dim. Halat alınmışı iskeleler çe Kilmis. Vapur yavaş Yavaş açılr yordu. Biraz gerilerek içeri alla. ği Oh! yetişmiştim. Neleb nefesc T Bak baba, dedim, n tistim gördün mür 'Fakat o nef Babamın suratı asık! Memnün olmamış gibi bir hali var — Ne oldu? Ne var? diye sor. maya vakit bırakmadan sözümü yarıda kestl; Z e' oincak, dedi, yetişmezsin diye tüfeki “ükeledeki ” memura Yerdim. İki tüfekle ava “gidecek Geğilâlm 'yat Ni ye olan Churchili her halde sözlerinin kayıtlara geçip tarihe malolacağını düşünmüş olsa ki, bu sefer Roosevelt in teklifini uzun bir nutuk vererek kledi. Stalin, Birleşmiş Milletler için en büyük tehlikenin Üç büyük- ler arasında çıkabilecek - bir Anlaş- mazlıktan gelebileceğini belirtti. Ku rulan işbirliğinin ileride de devam etmesini temenni etti. Bu sözlerden de anlaşıldığı — gibi, Mareşal Stalin, Amerika, İngiltere ve Rusya isterlerse sulhü dünyaya zorla kabul ettirirler, nizamı korur mak için de polislik vazifasini görür * ler demek istiyordu. Stalin sözlerine devam ederek elli sene için sulhl ga- ranti etmek istediğini, bu harbin fecaatini hatırlamıyacak olan. gele cek nesiller zamanında da sulhü mu- hafaza maksadiyle kuvvetli bir ordu. Kurmayı arzu ettiğini söyledi. Rus Devlet şefi, Roosevelt'in tekli- fini kabule hazır görünmüyordu. Be- 'nim şahsi kanaatime görs - Stalin'in Birleşmiş Milletler Teşkilâtına inan- dığını da hiç zannetmiyorum. Bundan sonra Polonya meselesine geçildi. Başkan Roosevelt mevzuu fevkalâde bir şekilde takdim ederek; bütün partilerden müteşekkil — bir Polonya Hükümetinin lüzumunu be- lürtü. Doğu hudütları için Curzon hattını makul gördüğünü söyledi fa- kat Sövyet Hükümetinin Polonya le hine meselâ Lwow gibi — bazı fedi kârlıklarda bulunacağını ümit ettiti- ni de sözlerine ilâve etti. Roosevelt, yakın gelecekteki dünya — sulhünün Polonyada hür ve müstakil bir hü- kümet beklediğine temas ederek hu- dutlardan ziyade makul bir Polonya Hükümetinin kurulmasiyle ilgilendi- Bini anlattı. Churehili de Curzon hattını kabul ediyordu. Bununla - beraber, - Roose- velt'in İleri sürdüğü gibi Ruslar ta- rafından — Polonya lehine - yapılacak bir hareketi memnunlükle kargiliye cağını belirtti. (Devamı var) Hicri | 1950 | Rumi |S Aar İNİSAN| mart 21 9 27 1869 Pazar 1866 VAKİT — VASATI EzANI Güln a Özlet O azıs gn —i at 2ai7 İmafik — sla SİYASI İKTİSADI YENİ İSTANBUL MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETB Sahil VENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LİMİTED . ŞİRKETİ MÜDÜRÜ : FARUK A, SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini 'tillen idare eden £ MİTHAT PERİN Basıldığı yer YENİ İSTANBUL MATBAACILIK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI İkinci sayfamızdaki siya- si, Üçüncü sayfamızdaki kültürel, beginci sayfamız- daki iktisadi başmakaleler. de ileri sürülecek fikirler

Bu sayıdan diğer sayfalar: