4 Mayıs 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 6

4 Mayıs 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADAN SİNEMA ıı’Aı'ı'EıuEnıJ ARRLRR “ÖLÜM BUSESİ” Bu eser, bize ilk filmini çeviren yeni bir yıldız tanıtıyor COLEEN GRAY “Öldüren Buse, adlı filmin bir sahnesinde, MAYİ sözlü, sarışın ve güzel Colcen Gray artlstlik hayatına — “Ölüm Busesi,, ile girdi. “State Fair” adlı filmde ufak bir rol alan Coleen, mü- him bir role çıkabilmek için tam iki #ene bekledi. Nihayet “Ölüm Busesin- de” kendinden beklenen rolü drama- tik bir Kabiliyet göstererek muvaffa- kiyetle canlandırdı. Bu filmdeki çalış- Malarının neticesi olarak 20 th. Cen- tury Fox ona Tyrone Powerle Night- are Alley,, filmini çevirtti. “Ölüm Busesi"nde — Nick Blanco (Victor Mature) ve arkadaşları Noel hazırlığının kalabalığından istifade e- derek New-York'un büyük mağaza- Jarından birinin mücevherat kısmına Fariste “Jülle de C İEŞHUR Fransiz kadın roman. cisi “Colette,, in bir filme alındı. “Jülle de — Carneil: ham,, ismini taşıyan bu - filmin baş artistleri: Bâvige — Feulllöre ve Plerre Brasscur'dur. Güzel, zeki ve kendinden emin bir kadın olan Julle de Car- nelihan (Bâvige Feulllere) Paris- 'te tek başına yaşamaktadır. Eski kocası Herbert d'Espirant (P. Brasscur) çok zengin bir kadın olan Marianne (Marceli Chantalı fle evlidir. Bir gün tesadüf Julle ille Her bert'i karşılaştırır. Herbert uzun Zamandan beri kalbinden mustarip olduğundan hayatının yarısını ya- 'takta geçirmektedir. Gün geçtikçe iyileşen Herbert, bir gün eski ka- Tsına yeni karısını sevmediğini i. tiraf eder, fakat paraya ihtivacı olduğu için kadına tahammüi et Mektedir. Çok eskiden Jülle Herbert'i 1- çinde bulunduğu sıkıntılı durum- dan kurtarmak için mücevherle. Fini satmıya mecbur olmuştu, o za- man kocası ona şaka olsun diye 'ön milyon dolarlık bir. makbuz Yermişti. an, n ilk oynadıkı gece Meşhür Fransız kadın muharrirlerinden Madam Colette film hakkında hararetli bir münakaşaya dalmıslar. bir baskın yaparlar. Tam kapıdan çıkarlarken, mağazanın alârm zilleri çalmıya başlar ve kapılar kapanır. Nick, içeride kalarak polisler tara- fından yakalanır. Nick, 20 sene Sing Sing hapisha- nesinde kalmayı göze alarak arka- daşlarını ele vermez. Asıl suçlu ele- başının Nick olmadığını bilen savcı G'Angelo (Brlan Donlevy), iki çocuk babası bu genç adama yardım etmek ister. Bu arada, arkadaşları Nick'e düşen hisseyi de beraber alıp kaçtık- ları için, Nick'in çocukları yetimha- neye kaldırılır. Kömşularından genç 've utangaç Nettle (Coleen Gray) zi- yaretine gelip olanı anlatır. Bâvize Feulllâre ite #ını ve on milyonluk borcunu iste- Mesini söyler, Herbert, karısının bu parayı ödeyeceğinden emindir. Kazanılar para ile — Julle'yi ahıp kaçmayı düşünmektedir. 'Tahmin edildiği veçhiyle bu p'â- nün birinci kısmı Jülletnin hoşuna gitmemektedir. Fakat Herbert'e olan aşkı galebe çalmaktadır, o- 'nun için plâna göre hareket etme- ye karar verir. “Tabil egolst ve hafif bir insan olan Herbert, vaitlerinin hiç birine sadık kalmaz. Jülle de yegâne ar- kadaşı, samlımi ve sadık bir insan olan kuzeni Leon (J. Dumesnil) ile taşrada Carneilhan'a çekilir ve #akin bir hayat sürmeye başlar. Colette, film çevrilirken bizzat rejisöre yardım etmiş ve filmin Champs Elyaee'deki ilk tecrübe Kösterisinde fotografçılara “haydi işinizi çabuk bitirin, zira kendimi tutamayıp ağlıyacağım, sonra da Çirkinleşeceğim!” dedikten sonra, Kakikaten filmi müddetince önce heyecandan, — sonra da sevinçten aflamıştır. Rejisör kendisine: — “Sizce filmin kesilecek —ka: amları var mı?” diye sorduğu za- Man; Colette, kendine has, güzel Cümlelerinden birini sarfederek: — Filmden bir sahne çıkarmak, benim parmaklarımdan birini kes- miye bedeldir, demietir. Victor Mature ile yeni yıldız Colcen Gray'ı bir arada. göruyuruz. Sadakatının kargılığı olarak böyle bir ihanetle karşılaşan Nick, cürüm ortaklarını ele vermeye karar verir. Nick'in ele verdiği delillerle d'Angelo, elebaşı Rizzo'dan başka bütün şerik- leri yakalar. Savcının plânı, Nick'in avukatı, Hawsere arkadaşlarını ele veren insanın Nizzo olduğunu söylet- mektir. Böylece savcı, Nick'in tahli- ye edildiği zaman kimse tarafından taciz edilmemesini sağlamaya uğru gır. Rizzoyu yakalaması için Nick'i kefaletle tahliye eder. Bu arada Nick istemiyerek gangeter arkadaşların. dan Udoyu da ele verir; fakat önce Rizzo'nun sinirinden, — Zavallı sakat annesini öldürdüğünü duyar. Her ge- yi savcıya bildirir ve Neddle fle çocuk. ları arasında sakin bir hayat sürme- ye baş'ar. Fakat Udo beraet etmiş. fir. Nick'i rahat birakmaz. Nick de #arhoş taklidi yaparak Udo'yu peşine takar, savcıya da haber verir. Tam ikisi de otobüse girdikleri sırada Nick tabancasına dayanarak Udo'yu öldü- Tür, kendisi de yaralanır. Savcı im- Gat arabasiyle vaka mahaline yetişir. “Yaraları oldukça ağır olan Nick sav- çının uzattığı sigârayı alır ve gülüm- iyerek işlerin, zannettiği kadar da fena olmadığını söyler... * Meraklı artistik bir hâdise (PA7 venesinin yaz mevsiminde 1.a. DOMERGUE Cannes şehrinde bi Fibirinden hop üç tane kıza (üç kar- deş) rastladı. Anineleri Mme. BRA- CHENET'in muvafakatini alarak on- ların resmini yapmak istedi. Kızlar da ressama modellik etmeye razı ol- dular. Tablolar bittikten sonra, Mme. Brachenet J.G. Domergue'den resim- leri alleye göstermek Üzere muvak- katen aldı. — Ressam üç tahlo için “450.000” frank İstedi. Fakat kadın bu parayı verecek durumda değildi. Ressam tabloları geri istediği zaman kadın resimlerin yabancıların eline düşmesini istemediğini ileri zürerek, onları geri vermedi. Bütün eserleri kontrat altında o- lan ressam ve galerisi, Üç seneden beri, Mme, Brachenet'nin evinde ör- tülerle sarılı, sicimlerle bağlı tablo- dar almak için uğraşıp durüyorlar, ? No, lu Lacg'da petrol mucizesi, Pau “yakınında LACG 2 nci petrol kuyumu etrafında — hummalı bir ça- lışma devam ediyor. Artık İşletme 'normal bir hale sokulmuştur. Böyle ce sürümü frenliyerek, diğer kuyula- rın açılmasına kadar İç randımana bir muvazeneli hal verilmiştir. Bugünlerde 2nci LACÇ da 617 metre derinlikte çalışılarak 1 metre küp petrolda 8 metre küp gaz ver- mek süretiyle çalışmaktadır. Ve gün- de, içinde 96 10 benzin bulunan 360 metre küp petrol vermektedir. Ser- bets birakıldığı takdirde 50 metreye kadar yükselebilesek neft fıskiyeni, iki atok kübün içine yollanılmakta. Yan Johnson'un ressamlığını biliyor - muydunuz ? JAN JOHNSON dört sene güzet sa- natlarla meşgul olduktan sonra, nihayet çalışmasının - feyzini gördü. Gary Cooper'in karısının bir. portre- #iyle Coloradonun — Aspen gehrinde mükâfat kazandı. Metro-Goldwyn-Mayer'in bu sevim- 1 yıldızı, artistlikten sonra yegâne merakı olan resim yapma sanatına, ufak bir müsabakaya iştirak etmek #üretiyle bir lstikamet vermiş oluyor. Karısı ile beraber Cooper'leri ziyaret 'etmek Üzere ski memleketi olan Colo- Tadoya gittiği zaman, vakit gçirmek üzere yaptığı bu portrenin mükâfat kazanması, acaba — Van Johnson'un hayatında yeni bir çığır açabilecek mi? Coloradodaki bu müsabakaya dahil olabilmek için iştirak edenlerin tab- Jolarının arasında bir de.kışı tasvir 'eden birer resim bulundurmaları gart koşulmuştu. Van Johnson da- Mrs. Gary Cooper'in ayağında skiler, bir inişe hazırlanırken resmini yapmı 've müsabakaya bu resimle iştirak et- Miştir. Resim, müsabakada ikinciliği kazanmıştır. Von Johinson'un 1640 da çevirdiği “Batteleground” (Harp Meydanı) adii film bu sene Manilada rekor kırmış- tır. Filipin adalarının Manila şehrin- de oynamakta olan bu film 1948 de- Ki “The Three Musketeers” adlı film- 'den sonra en büyük seyirci rekorunu kırmıştır. M.G.M. nin Filipindeki ağa- ni Cohenin bildirdiğine göre, filmin oynamakta olduğu İdeal Theatre bi. nası, her gün hacminden çok. fazla insan alarak dolup — boşalmaktadır. Batteleground'un gala gecesi Mani- Janın kurtuluşuna rasladığından film için büyük tesahürat yapılmıştır. Filmin en enteresan tarafı, bir ns- kerin hakikt hatıratına — dayanarak yaratılmış olmasıdır. Bu asker 1944 senesinde Belçikadaki Bastogne geh- rinde yaşamış olan Robert Pirosh'dur. Filmi sahneye koyan Willlam Weli- man, etrafındaki artistlere “yeni çe- virdiğimiz film, bir romandan değil, hakiki bir tariht vakadan alınmıştır. İçinizde gece gündüz çalışmayı göze Aalmayan varsa, — gimdiden bizi terk etsin” demiştir." — Bu söz üzerine kimse — yerinden — kımıldamamıştır. Filmin mevzuu: / bir avuç askerden müteşekkli, 101 inci Amerikan bölü- Rünün — Bastogne'da - General / Von Rundsted'in taarruzuna karşı koyu- gudur. Açlığa, soğuğa, çamura — rağmen Bastogne'u müdafaa eden bu azkerler düşmanlarını yenmeye muvaffak ol- muşlardır. Van Johnson, bir. kahra manın değil, alelâde bir askerin haya- tını canlandırır. Filmde ideslist bir kahraman bulunmaması, ayrıca ente- resan bir nokta teşkil eder. Baş rolde olan Van Johnson ve Jhon Hodak, yüzlerine bir askerin yorgun ifadesi gelsin diye filmin çevrilmesinden iki hafta önce kendilerini — yormalarına rağmen yüzlerinde İstenilen bitkin ifade belirmemiştir. Artistler ilk de- fa olarak bu filmde, makyaj maske- lerini evlerinde bırakarak, her günkü yüzleriyle sahneye çıkmışlardır. ON BİRİ NCİ DEVLET RESİM VE HEYKEL SEŞGİSİ NKARADA yeni yapılmış olan A sirin serglevinde, “geçen ayın 15 inde açılan 1950 senesi Dev: det Resim ve Heykel Sergisi. heyeti umümiye ve takdim bakımından ge Çen seneki sergiden daha iyidir. Dört yüz on yedi tablo ile 148 res- samın ve yirmi yedi parça eserle 10 heykeltraşın iştirak ettiği sergi bu ayın 15 inde kapanıyor. Sergide, bazı tanınmış ressamla- ran birer tablo ile temsil edildikleri ni gördük. Bu arada başta Nurullah Berk geliyor. Kendisinin uzun müd- dettir sergi yapmamış olması ve a- ada Fransaya seyahat etmiş bulun- ması yeni eserlerini merak ettiriyor- du. Bazı ressamlar da - daha evvel teşhir ettikleri eserleri göndermişler. Böyle bir sanat tezahürü için bu ha reket pek Jehte sayılamaz. Bununla beraber, ressamlarımızın. bir. kaçın. da kayda değer inkişaflara şahit ol- duük, ve yepyeni kıymetler keşfettik Bu husutaki müşahedelerimizi soyad. Jarında alfabe sırasını takip ederek nakledeceğiz. Avni Arbaş'ın 29 numaralı “Kıyı, Fransada çalışmakta olan sanatkârın inkişafının en bâriz nümünesini teş- kil ediyor. Maide Arel'in 36 numars- h “Kar,,, Orhan Arel'in 87 numaralı “Polatlıda kar,, manzaraları ve Fah- vi Arkunlar'ın 43 numaralı “AR ta- miri,, dikkati çekiyor. Bir zamanlar büyük vaatlerde bulunmuş olan Tur- Kut Atalay sergiye beş resimle işti- Tak etmiş. 50 numaralı “Çiçek paza- F, müstesna, bu ressam vâdini tut- muş değildir. Fakat bu çiçek pazarı bize hoş bir sürpriz yapıyor. Sergide bir de Şinasi Barutçu a dında bir ressam gördük. Doğu böl- gelerinden garip manzaralar veren bu sanatkâr bizi, daha ziyade li tablomunun exotigue tarafı ile alâka- dar etti — 64 ve 65 numaralı man zaralar —. Yine dikkatimizi çeken bir ressam 72 ve 73 numaralı tabloların sahibi L Bayraktaroğlu oldu. Şapkalı kozı ile natürmortu birer husüsiyet arza diyor. Saime Belir'in Burgaz ve Bakırköy parkı da güzel. Hayri Berkel'in yeni tecrübeye — başladığı tarzın en mu: yaffak olanı şüphesiz Taksim Meyda- 'nıdır (84) fakat sanatkârın bu yen: endişesini kavramak bir hayli müş- küldür. Şeref Bigali'nin 87 numarelı giyah beyaz manzarası iyi, Şefik Bursalı kendi kendini geçmek tecri'- besini yapmak istemiyor. gibi. Mah. mut Cuda da öyle. Neclâ Çakıldaş” n 104 numaralı Kadıköyünden Hav- darpaşa - görünüsü — güzel, İbrahim Çalhı bu sefer, bize Yahya Kemal'in 'Üsküdar,, ı veriyor. 105 mumaralı “Cihangirden Üsküdara bakış"ı sey- rederken “Ses” manzumesini de ha- tırlıyoruz. 106 numaralı “Emirgân, 108 numaralı “Yıldızda Çadır. Köş kü,, kimbilir. hangi meraklının dü varlarını süsliyecek? İnkişaf kaydeden sanatkârlar arı- ında İlhami Demirci var. Beş tahin ile geldiği bu sergide, eh güzel pano Jardan biri onundur diyebiliriz. Cevnt Derelinin 135 numaralı “Kozanoğlu, u cidden güzel bir duvar resmi ha: line gelmeye namzettir. Keza — Halil Dikmen'in 189 ve 140 numaralı es- kisleri de aynı imkânı vâdediyor. Ha- l Dikmen, bilhassa 41 numaralı natürmortu ile, sanat hayatının ilk devresindeki endişelere avdet etmek temayüllerini gösteriyor. Fakat he- nüz mütereddit. Feyhaman Duran'ın 148 numaralı Topkapı Sarayı, / Fatih Kütürhanesi ile 150 numaralı Kaktü- Sü, bilhassa bu sonuncumu güzel. zin Duran'ın 155 numaralı “Yemiz ler,, £ de öyle. Sergide en çok göze çarpan tablo- dardan bhirl Nai Fesvit'in maralı “Kırmızılı yelpazeli kadın, dır. İnsan bu taboldaki tesiri, diğer dört tablosunda,da arıyor. Fikret Fi- pe'nin 174, Muhiddin Erdilek'in 184 Rüumaralı sulu boyası iyi. Bedri Rah- mi Eyüboğlu'nun iki nefis rengi var Renk diyoruz, zira ilk göze çarpan o, sonra tabloları ve içindeki Alemle görüyorsunuz. Bunlar 190 numaralı Yeşil, ile 192 numaralı “Karabas mahallesi, Eren Eyüboğlunun 195 ve 198 nu- maralı “Dalyan, ları, 199 numaralı “Kalamıştan Todori, S#i çok güzel, Fakat 197 numaralı “Oyun, u bir ahenk! Leylâ Gamsiz'in 208 numarası gü- Daorı Berkerin yeni tarz zel. Daha evvel de gördüğümüz tah- Joları var. İbrahim Gökçen'in bir tek eseri var. 211 numaralı “Yeniköy,, Daha başka tecrübelerini de görmek isterdik. Nejat Gönenç'in 212 ve 213 numaraları dikkate çarpıyor. Haklı olarak. Hâmit Görele “Fatih Türbe- #i,, ve “Bahar, 1 ile kendini müdafaa ediyor. Hâlen Pariste olan Nedim Gün- sür'ün de sergide tek resmi var. İyi. Her halde son eserlerinden göndere- memiş, Zeki Faik İzer altı tablo tep- hir ediyor. 242 numaralı manzarayı çok beğendik. 243 mumaralı da güzel Müzik kompozisyonu sergide kendini gösteriyor. İhsan Cemal Karaburçak' xh Üç tablosunun üçü de iyi. Fethi Karakaş neden kendini bu oyunlara kaptırıyor? 281 numaralı “Balıkçıla- n" bir fantezi olmaktan ileri geçmi- yor. Nitekim Arif Kaptan'da evdeki bulgurdan olmuş. Hasan — Kavruk'un 'Pembe rüya,, St iyi. Ziya Keseroğlu'na gelince, cidden büyük bir hamle yapmış. Altı tablo teşhir ediyor, altısı da — birbirinden Zeki Kocamemi 286 numaralı por tre ile bir gayret sarfetmiş. Serginin belki en iyi resmi şüphesiz Fikret Olyam'ın “Galata Köprüsü”. Bu 'Denizciler,, 1 Pesen'in 308 numaralı “Amas meydan kahvesi,, de güzel. Pura'nın 313 “Büree civarından, da 814 “Koruda kızlar,,1, Ahmet Sezer” in teşhir ettiği Üç tablo iyi, Fahriin- nisa Sönmez'in “At yarışları, , Fik- Tet Otyam'ın tablosu ile atbaşı gi- diyor. Semiha Sungür'un 328 numaralı peyizajı; Riza Tangör'ün “Samatya sahili,,, Leman Tantuğ'un “Fal açan çıplak,. ile “Kahvaltısı, nin renkleri; Tâci Tantuğ'un “Çocukları,, ; Turgut Tokad'ın “Yenicamii,, ile “Edirneden Tunca,, sı iyi notlar alıyorlar. Cemal Tollu'da, bir renk küşayışı var. Yedi tablosunda da bunu görü- yoruz. 358 numaralı “Kozahanı, “Bursadan Namazgâh,, çok gü Rami Üler'in “Kavaklıderesi,, Salih Urallı y 'Sahilde çıplak kadın. 1 ile gayri müsavi bir tablo teşhir edi yör. Meziyetleri ile ihmalleri var Eşref Üren'de de Cemal Tollu'daki renk açılışını görüyoruz. Teşhir et- tiği altı eserin hepsi güzel. Bu sütun- lar müsait olmadığı için daha fazla üzerinde duramıyoruz. Melâhat Ü- Ten'in 392 numaralı ” figürü dikkati çekiyor. Mehmet — Yücetürk'ün 407 No, l “Hasat,, 1 esaslı, ananeli ve özlü bir eser. Heykeltraşlar arasında, uzun müd- dettir Pariste bulunan Zühtü Mürit- oğlu 19 numaralı tahta figürü ile der- hal insanı kavrıyor; / “Kadın torsu,, ve 17 numaralı başı da çok güzel. Ayperi Balkan'ın 2 numaralı etü- dü çok iyi. 1 mumaralı büstüne ter- cih ediyoruz. Hakkı Karagidioğlu 15 numaralı başı, 14 numaralının da başı güzel. Kâmil Sonad'ın 21 numaralı kon- pozisyonu bir âlem. Fena bir yerde teşhir ediliyor. Çok Üümit veren bir Nüsret Suman'ın Namık Kemal ve Ahmet Nuri Sekizin başları sağlam. klâsik temellere dayanıyor. — Şinasi üstün'ün de bir “başı,, var. Gü- “Duchese of İdaho” filminde, orkestra gefliki yapan Van Johnson, aaksofon Çalarak melere müktedir. olduğunu Çallı İorahim'in * Cihangir'den Usküdara Bukış, 1

Bu sayıdan diğer sayfalar: