3 Temmuz 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 2

3 Temmuz 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

r — : — Sovyetler Milliyetîeı'ı meseiesini iıalle;lemixoı Stalin'in korkulu rüyası: UKRAYNA Hitler'in beşinci kolunu teşkil eden Ukrayna milliyetçileri, şimdi Rusyanın en zengin topraklarında Batının beşinci kolu oldular | Son günlerde kendilerine “Ukray: | —— a Mükavemet Hareketinin Mümes- Billeri" adını — veren bazı kimseler, Almanya'nın, — Amerikan işgalindeki bölgesinde, Üstüste basın toplantıları tertip etmişlerdir. Çoğu 1941 ve 1942 İ den beri memleketlerini terketmiş ©- dan bu adamlar, kendilerini inanarak dinliyen Amerikalılara, Bug ve Din- İ yester bölgelerinde kuvvetli bir Sta- j din mühalefetinin - yaşadığını ve bu ; mühalefetin ise, — Rusyanın buğday anbarını kundaklıyarak, temeli çü- Tük koca devleti ateşe vermek için hariçten paraşütle atılacak silâhiar beklediğini - telkin edip durdülar Dünya komünizmi için büyük bir Korku teşki leden bu çeşit "itimada gayan” havadislerin mevsukiyeti, ol ça şüphelidir Komünistlerin, Sovyet iade koml- Berlerinin parlak vanadlerine inanmı- yarak, toplama kamplarının sefale tini tercih edenlerin faaliyeti hakkın- da neler — düşündükleri malumdur: Bunların hepsi harp mücrimi, İkinci Cihan Savağı sırasında Almanlarla işbirliği yapmış olan Viasof Ordusu mensupları veya Rusyada/ hirsizlik va. dölayisiyle mahküm — olup, Al- manyanın Amerikan Işgal bölgesine suğınan canilerdir. Acaba, “Hür Uk- raynanın mümessilleri” kimlerdir? Bunlar ne cani, ne de kahraman- Gir. Ekserisi; vaktiyle Stâlin'in veti Üzerine çete olmaktansa, Alman- ların teşkil ettiği “Doğu İş Tabur- darı”nı” tercih edenlerden ibarettir. Bunlar —Sovyetler - Birliğine ihanet etmemiş olmakla beraber— Staliri re. jiminden hoşlanmamışlar ve 1945 den beri “Bourgols memleketlerinde sür- Bün hayatının” tadını tattıktan son- Ta da, “İşçi Vatanı” na dönmekten gittikçe soğumuşlardır. Saf. Ameri- kan erleri bunlara “kahraman” gö- Ziyiğ bakıyor. Halbuki bunlar, mteş kattından uzak olmayı, cephede dö- vüşmeye tercih eden “kahramanlar" Gır. İşbirliği devresi Ukrayna milit — kahramanlarının Münihte neşrettikleri mübalâğalı be- yanname bir kenara bırakılacak olur- | Sa, Ukraynadaki vaziyetin ne mer- kezde olduğunu kestirmek hakikaten Müşküt olacaktı. Pakat, tesadüf bizi, Pariste Alman eri olarak 1949 a ka- dar Ukrayna Esir Kamplarında kal- maş olan İki Alsaslı e karşılaştırdı. Bu Alsaâlılar bize, yıllarca süren mü- gahedelerine, nöbetçi erler ve Kolhos| Köylüleriyle yaptıkları konuşmalara Gayanan bilgileriyle, Ukrayna vazi- yeti hakkında oldukça bilgi verebil- öiler. Evvelâ şurasını hemen söylemek Jâzımdır ki, Romanyalı müttefikleriy- le birlikte, 1941 de ilk tanrruzda, Ukraynanın derinliklerine giren AL manlar, Ukrayna köylerinin hemen St 60 ında, köy hocaları tarafından hazırlanmış, — çiçeklerle süslü “Heil Hitler!” Jevhalariyle karşılanmışlar. Polonyada olsun, Rusyada olsun, Al- man İstilâ ordusu, Ukraynalılar ta- Tafından bir “Kurtuluş Ordusu” te. Takki edilmiştir. — Filhakika, 1 inci | Savaşta Ludendorff zamanında bile O bir "Ukrayna kırallığı” kurmayı ta- sarlamış olan Almanlar, ilk zaman- larda, -müstevliden ziyade halâskâr olarak hareket etmişlerdir. Ukrayna köylerine geniş bir muhtariyet veril- miş, Polonya ve Rusyadan gelen Uk- Tayna işçileri, Rus ve Polonyalılardan aha iyi gıda ve Ücret almışlardır. Bu sayede, Ukraynalı harp esirleri O arasında hemen, Alman düvası için gâyet faal müsmir bir faaliyet bi lamıştır. Almanlar tarafından isgal edilen memleketlerden hiç birisinde, Ukray- nadaki kadar “işbirliği” yapılmamış- — tir. Viasof Ordusunun £6 70 1 Ukray- Ralı idi. Polonyadaki Ukraynalılar- dan “Ukrayna” adında bir S8-Tugayı teskil edildi. Stalin, Moskovada kö- Pürürken, Göebbela, Berlinde sırıtı- Yazan : John M. Year yordu. Smolensk ve Moskova arasın. da, Sövyet çeteleri, Almanlara, her adımı, ölüm tehlikesi haline getirir- ken, güney cephesinde bulunan. Hit der erlerine, köylüler, yağlı tavuklar ve taze misir ekmeği hediye ediyor lar, köy güzelleri ise, Almanlara gün- lerini hoş ettiriyorlardı. Sövyetlerin Stalingrad Zaferinden sonra, balayı nihayet buldu. Ukray- nalilar daha çekingen — dayranmıya, köylüler arasında, tek tük Sövyet taraftarlığı görülmiye Başladı. Al- manlarla Işbirliği hareketine kendile- rini tamamen «aptırmış olanlar ise kaçan Almanlarla kovalıyan Ruslar arasında hasıl olacak boşlukta, bü- yük Bir Ukrayna İstiklâl hareketi yaratmıya çalışan Ukrayna çeteleri- ni teşkil ettiler. — Harpten yorulan Rüsya, “müstakli Ukrayna” emriva- kilyle karşılaştırılacaktır. Filhakika 1945 yılında bile, Alman silâhlariyle mücehhez hemen 200.000 çeteciden mürekkep “Ukrayna Çeteciler Ordu- su”, Dönets ile Büg arasındaki öva- vin' büyük kısmına hâkim. bülünü. yordu. Berlanin NKVD teşkilâti, batı â-, lemini her zaman dehşete sokmakla Meşhur, aman. vermez. hunharlığiy- de işe girişti. “Ukrayna Hür Halk Cumhüriyeti" nin mümesslli Man- nilski'yi henüz aralarına kabul et miş olan. Birleşmiş Milletlere, Uk- raynadaki istiklâl arzuları hakkın. Ga hiç bir haber sızmaması için, her geyden evvel Ukrayna etrafına sıki bir ketumiyet perdesi örüldü. Evve- Jâ büyük gehirler, Ukrayna çeteci- erinden — temizlendi. ve sonra ağır ağır köy ve ormanlara nüfuz edil meye başlandı. Harkof, Kiyef ve Kerson'daki teş Kkilât merkezleri bir defa yokedildik. ten sonra, hakiki mânasiyle zoraki bir millet muhaceretine inkılâp eden © müthiş misilleme başladı: üç mil- yondan fazla Ukraynalı ve Kırımlı, Ural ve Mançurya hududündaki ma- denlere sürüldü. 12.000 insan neti vataniye” süçiyle Idam ve bir kaç bin kişi de "idareten” yökedildi. Mannllski, 148 de, Sövyet Yüksek Şürasının bir. toplantısında, Ukray nadaki “milliyetler dâvası” nn köz künden haledilmiş olduğunu iftihar. İa rapor edebilmiştir. Ya buzün? Buna rağmen, Ukrayna, “Baba” Stalin'in, hâlâ korkulu rüyası olarak kalmaktadır. Vakan, kocd Sovyetler Birliğinde, yer yer ufak köylü is- yanları, sanayi baltalamaları, Kol- hoz yangınları olmaz değil; Kırgız- dar, Tacikler, — Türkmenler ve Öz- bekler arasındaki / huzursuzlar hak- kında, — Kremlin'e — #enelerden beri muntazaman malümat gelmektedir. Fakat Asya milletleri arasındaki bu baş kaldırmalar, saman alevi mahi- yetini aşmamakta ve hiç bir zaman, asırlardan beri müstakil devlet ol- mak uğrunda mücadele eden Ukray- nadaki gibi millt bir yangın halini alamamaktadır. Sovyet rejimine kar- A toptan bir mülli ayaklanma, an- cak Ukraynadan gelebilir. Ukraynanın sabık hâkimi, Danetz- 1L maden işçisi Nikita Krüşev Polit- büro âzası olur olmaz, NKVD'de hu- susl bir. “Ukrayna” şubesi” kuruldu. Bu gübe, malüm — olan — dehşetle hemen işe başlamıştır. Şimdi artık, Gürikof İsminde bir gef etrafında toplanan 2000 kı dar milliyetçi, Karadenizin kayalık kıyılarına — sığınmışlar ve herhangi bir faaliyette bulunamaz hale gel- mişlerdir. Bunların sembolik muka; vemeti, ancak milli destanlara mev- Zu olmakta Ve Stalin için bündan böyle, herhangi bir tehlike teskll et- memektedir. İ önel asırda” İstiklâllerini kaş bettikten beri Rusları müstevii Ba- yan ve milli istiklâli, masal değii, ftarihi bir vaka olarak telâkki eden Ukraynalılar, müstebide karşı giz- — Nasil etmem dinlediler herifler diyorum sana... ($EHİR HABERLERİ lergi köşesi Bebekler LNM Di du. Sergl Sarayının cephesini bir Kı- ay ve bir Kısulhaç #ilslüiyor. Çok güzel, Ortada Bebek Bergisini ilân eden muassam bir pano var. Çirkin. İi gene evvel Kadıköyünden nakle dilen boğa Bile beğenmemiş ki, ona arkasını dönmüş. Fakat Bebek Ser- gitine girince bunu unutuyorsumuz Mületlerarası serginin bir çok stan- da henllz-boş. “Bebekler vi diyor. Acabda' kâçar aylık? Herhalde gelecekler. Mevcutlardan en hoşuma gideni, Avustralyanın bir tanadik be beği oldu. Lâkin heyeti umumiye ile gark bebekleri, garp bebeklerine faik İrak, İran, Lütman, Pakistan, Si- yam'ın minnacık bebekleri, Japon- yanın “Madam Butterfiy'i ve ni hayat bizimkiler! Hani bir söz vardır. tarifi âmkânsız” derler, işte o kabil. ” deni- den, ancak görülmekle zevkıma va. rılır, İasan bu bebeklerin karşısında gocuklaşıyor. ve hergiden, — saçından, Sakalından utanmasa - hoş gimdi her- kes matruş ya « sıçrayarak çıkacağı geliyor. Bebek Bergisi, güzel bir buluş. Onu tertip edenleri tebrik ederim. BİR İSTANBULLU 1 temmuz tarihinden 31 kur'aya işi bebekler hediye edileceki YENİ İSTANBUL BEBEK SERGİSİNDE En güzel heheği seçenlere En güzel bebekler hediye edecek YENİ İSTANBUL Gazetesi Okuyucuları arasında bir jüri teşkil ediyor nüshalarımızdan 5 adet man beğendiği bebek veya bebek paviyonunun numara veya ismiyle bize getiren okuyucularımıza — bir adet ak numarası verilecektir. Sergi hitamında, yapılacak olan tasnifte en çok rey olan bebek veya bebek paviyonunu seçenler arasında yapılacak kur'ada kazanan on okuyucumuza kiymetli İLR. O. TEŞKİLÂTININ MEİ Üç seneden beri - memleketimizde bulunan Birleşmiş Mülletler Beynel- milel Mültecller İdaresi I. R. O, nun bürosu çalışmalarını bitirmiştir. Bu münasebetle 1 R. O nün üzün za. mandan beri memleketimizde — bulu. nan temsilcisi M. Wilbrandt dün ken- disiyle konuşan arkadaşımıza apağı- daki izahatı. vermiştir: — İ R. O. nun Türkiyedeki teş. kilâtı 1947 senesinin temmuz ayında 3 gene İçin kurulmuştu. Bugün bu müddet sona ermiş bulunuyor. Fa. kat çalışmalarımızı 9 ay daha uzat- tık. Bu 9 ay zarfında yeni mülteci- ler kabul edilmiyecek ancak — işler tastiye olunacaktır. L R. O. Türkiyede faaliyete geç- Yği andan İtibaren takriben — 1000 Mülteciyi himayesi altına — almıştır. Bunlar arasında Demirperde arka- #ındaki memleketlerden gelmiye mu. yaffak olanlar ile harp — içerisinde Nazizmden kaçan Musaviler ve siya- #t mülteciler ekseriyeti teşkil eder. L R. O nun bu, mültecilere karşı temmuz tarihine kadar olan gazete başlığını, Sergide ilden gizliye mücadele etmekten ge- ri durmüyorlar. Çete savaşı, vaktiy- de nazilerin “fısıltı savaşı” dedikleri mücadeleye inkılâp etmiştir. Ukray: 'na köylerinde Amerikalıların Karade- nİz kıyılarına çıkarma yaptıkları ya- hut Kiyef ve Harkof'un paraşütçüler tarafından işgal — edildiği hakkında hemen her gün, çeşitli rivayetler do- laşmaktadır. Bugzün — Stalin'in sul- kaste uğradığı, yarın ise, vaktiyle kurşuna dizilen Mareşal Tukaçefaki'- nin tekrar ortaya çıktığı kulaktan kulağa fısıldanmaktadır. MÜl İstik- Jâl mefküresi hâlâ yaşıyor. “İşbirliği. devrinde" Ukrayna — Peygamberini Adolf Hitler temsil ediyordu. Bugün ise denizlerin ” ötesinden gelecek “meçhul er” dir. Sesi ise “Amerika- zün sesi" dir. Amerika, — Ukraynalı mültecilerin mübalâğalı beyanatına — güvenerek Ukraynadaki mükavemet hareketini politik bir kuvvet sanarsa, tehlikeli bir hataya düşmüş olur. Buna rağ- men denilebilir ki, asıl Rusyada hal- kın şevkint dayanan Stalin Rejimi, Ukraynada omuzlarda - değil sırtta taşınmaktadır. YENİ İSTANBUL'a yazı göndermek istiyenlerin dikkatine ! Gazetemle, evvelce almış ob dukü bir prensip kararına uya: Tak bügüne kadar, gnzetemizn yollanan. bilumum yazıları neş- Tetmediki takdirde ” sahiplerine Sollamakta 1 Fakat, tatbikatta bu preneloi- mizin bize bir çok külfetler yük: ledikini görerek, ölker refikleri. Miz. gibi gazetemize çönderilen Yanları İade etmemeye karar Yerdik, Sadece b farkin K, yölla mak gibi cldden şayamı teşek: kür bir harekette bulunanların neşredilmiyen yazılarını bundan Böyle gazetemizden İstememele: Fini rica ederiz. Yazılarını mutlaka almak 1s- teyenler — matbaamıza — bizzat müracaat edebilirler. YENİ İSTANBUL İ.R.O. İstanbul Temsilcisinin beyanatı Birleşmiş Milletler Mülteciler Türkiye Bürosu kapanmıyor MLEKETİMİZDEKİ - FAALİYETİ DOKUZ AY DAHA TEMDİT EDİLDİ himaye tarzı mühteliftir. Evvela 1. R. O, mülteciyi yardımı altına ala- Bilmesi için onu bu yardıma Jayık görmesi lazımdır. Yani mülteci hiç- bir yerden yardım görmemelidir. An- cak o takdira müracaat — edebilir. Şayet iltica sebebi de samimi görü. lürse 1 R. O, nün himayesine maz. har olur. Türkiye Hükümeti gerçi yabancı. Jara iltica hakkını tanımıştır. Fakat haklı olarak yabancı — mültecilerden evvel kendi irkdaşı olan mültecilerle alâkadar — olmaktadır. I. R. O, bu cümleden olmak Üzere - bügüne ka- dar 2800 Türk mültecisini — Türki yeye getirmiş bulunuyor. Temmuz ayı içerisinde 300 kişilik bir grup, ağustosta da bir — diğer Erup daha gelecek ve böylece takri- ben 800 Türk mültecisi daha anava- tanlarına kavuşmuş olacak. — Bunlar Rusyadan Almanyaya kaçmış - olan Kafkaslı, Kırımlı Türklerdir. Diğer taraftan dün gelen bir Fran. z heyeti Rus ve Bulgar mülteciler. den Fransaya gitmek istiyenler ara- aında iş kabiliyetlerine göre bir seç. me yapacak, biz de bu / seçilenleri Fransaya göndereceğiz. Şunu belirtmek İsteriz ki, — Türk Hükümeti teşkilâtımızı gayri — resmi olarak tanıdığı halde bize insaniyet namına ne yapmak Jâzımsa — yaptı. Bilhassa Kızılay büyük maddi yar- dımlarda bulundu., M. T. T.B. BAŞKANI DA İstanbul Teknik Üniversitesi Rek- törü Ord. Prof. Hulki Erem, öğre tim yılının sona ermesi münasebetiy. le bugün saat 17 de bir basın toplan- tısı tertip etmiştir. Rektörün, — son günlerde talebe ile İdare arasında çıkan ihtilaf üzerinde de düracağı ve bu hususta İzahat vereceği zannedil. mektedir. Teknik Üniversi! basın toplantısı Diğer taraftan aynı saatte Tekalk Üniversite Talebe Birliği de bir basın toplantısı tertip etmiştir. Bu toplan- tıda, tedrisat meselelerinin ve — son günlerin olaylarının konuşulacağı bil- dirilmektedir. Türkiye Mülli Talebe Federasyonu Teknik Üniversite gönderdiği mektup Teknik Üniversite talebeninin yap- miş olduğu tedris toplantısının akis- leri hâlâ devam etmektedir. Bu cüm- leden olarak Türkiye Milli Talebe Fe- derasyonu Başkanı Can Kıraç, Tek- nik Üniversite Rektörüne aşağıdaki mektubu göndermiştir: Talebe Birliğinin 'Türk Yüksek Tahsil Gençliği, İa- tanbul TTeknik Üniversitesi talebeleri- 'nin tertiplediği toplantının — ortaya koyduğu neticeyi derin bir alâka ile takip etmiştir. Şunu derhal ifnde e- delim ki, yarın Türk cemiyet haya- tında ühdesine - düşecek vazife ve mesuliyetleri daha derin bir anlayış- Ja mütalâa etmek ve Türk Milletine Jâyık evlâtlar olarak istikbalde daha emin adımlarla İlerlemek arzu — ve gayretlerinin vermiş olduğu — enerji İle Teknik Üniversiteli talebelerin a- Sil bir ifade sadeliği icinde ortaya atmış oldukları dâvalar bugün otuz bin yüksek tahsil gençliğinin en sa- Kore için şehrimizde gönüllü kaydına başlandı Kızıllara karşı savaşmak üzere bir gün içinde yapılan müracaatler 1000 e yaklaştı Kore savaşının şiddetle devam etti. Ki gu sıralarda Türkiyenin Güvenlik Konseyinin teklifini desteklemeye ka- rar verdiği hakkında Dişişleri Baka> ni tarafından yapılan — açıklamanın bir netlcesi olarak Kore Cumhuriye tini müdafan sayaşına katılmak için gehrimizde de gönüllü kaydına baş. lanmıştır. İstanbul Mülletvekili Senihi Yürü- tenin oğlu Tevfik Yürüten tarafın: dan açılan gönüllü kaydına şimdiden 800 kişi müracaat — etmiştir. — Tev. fik Yürüten kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza, taliplerin Kore'ye gön- derilmesi için bir taraftan teşebbüse geçeceğini, bayan — mürmeaatçıların geri hizmetlerde çalıştırılmak Üzere Kore'ye gönderileceğini ve — şimdiye kadar yalnız bir gün içinde 800 ki- Şinin müracaat ettiğini söylemiş ve bir yabancı devletten — yardım gör- mediğini ve teşebbüsünün doğrudan doğruya sembolik mahiyette olduğu- 'nu belirten Tevfik Yürüten, müra- enatlerin — birdenbire — beklenmeyen bir rakamı bulması — üzerine "teca. vüze uğrayan hür milletlere — Türk halkından flilen yardım — cemiyeti, namiyle bir dernek kurmak üzere teşebbüse geçtiğini sözlerine — ilave etmiştir. Gönüllü olmak üzere müracaat eden kadınların ekserisi hastabakıcı talebe ve İşçidir. Erkeklerden - çoğu sanatkâr ve bilhassa serbest meslek erbabıdır. Teknik Üniversite bugün iki basın toplantısı yapıyor BU TOPLANTILARDA, TEKNİK ÜNİVERSİTEDEKİ TALEBE VE İDARE ARASINDAKİ İHTİLÂFIN İÇYÜZÜ AYDINLATILACAK. BİR. MEKTUP GÖNDERDİ mimt müzaheretini kazanmış bulun- maktadır. Teessüürle haber almış bulunuyoruz. ki, böyle necip bir gayenin tahakku- kunda organizatörlük vazifesini — be- nimsemiş bulunan talebe - mümensili arkadaşlarımız bozgunculukla itham edilmektedirler. Sayın Rektör, Şerefli bir maziye sahip İstanbul Teknik — Üniversitesinin en yüksek makamında bulunan ve insan yetiş- türmek gibi ulvi bir vazifeyi seneler- ce benimsemiş olan siz de çok iyi lirsiniz ki, hiç bir Türk talebesi ni- zam bozucu değildir. Kaldı ki, — bu talebeler sizler gibi nizam Aşığı ho- caların yetiştirdikleri kimseler ©- lursa, Bu sebepledir ki, böyle bir toplan- tının organizatörlüğünü yapmış ta- lebe mümessili arkadaşlarımızı nizam bozuculuktan tamamen tenzih —ede- riz. Gene gayet iyi takdir edersiniz ki, ideallerini gerçekleştirmeye aynı yuva ve mesleğin membalarında bi hyan insanların kendi aralarında ya- ratmaları arzulanan karşılıklı teşvik ve anlayışı temin etmek öğretim Ü- yelerinin esas. vazifelerinden — birisi 've hattâ en başta gelenidir. İşte bu esas düşüncelerden hareket ederek Türkiye Milli Talebe Federas- yonu Türk yüksek tahsil gençliği a- dına gerek Talebe Birliğinde, gerekse talebe cemiyetlerinde çalışan arka- daşlarımızın fakülte yönetim kurul- ları tarafından hiçbir suretle cezaya çarptırılmamalarının temini mal diyle İstanbul Teknik — Üniversitesi Rektörlüğünün tavassutlarını rica e- Bu veslle ile en derin hürmetleri- mizi arzederi 3 Temmuz 1850 İstanbul Serg sinin uyandırdığı büyük alâka Sergiyi iki gün zarfında 70 bin vatandaş gezdi Evvelki gün açılan 1950 İstanbul Bergisi çok büyük bir alâka uyane dırmıştır. Nitekim — sergiyi iki gün zarfında yetmiş bin kişi gezmüş bu- lunmaktadır. İlk gün aaat 18 den 24 e kadar sergiyi ziyaret edenlerin 'ekünu 21,592 kişiyi bulmuş, dün de öğleye kadar 20.000 kişi sergi sına akın etmiştir. Bu rakam öğle: den sonra daha da artmış ve 24 e kadar 50 bin kişiye yükselmiştir. Bu seneki sergide — bihassa Mar ahali Yardımı, Bebek, — Sümerbank, Btibank, Tekel, Cam, Şişe, Kır ve BErkek öğretim paviyonları büyük bir alâka toplamaktadır. Bu arada Ki KüRL teşebbüsler tarafından yapılan Paviyonlar arasında da çok güzelleri vardır. - Bunların — yerleğtirildikleri Şark stilindeki çarşı âdeta tarihi bir köşe manzarasını arzetmektedir. Aş rıca Montemar revüsünün temsilleri de, Şehir Bandosunun - könserleri de sergiye renk vermektedir. Muzaffer Kayalıbay hâdisesi tahkikatı Dün bazı şahitler dinlenildi ve yüzleştirmeleri yapıldı Tektik Okul panalyon Amiri Ma- zaffer Kayalıbayın ölümü hadisest ne ait tabkikata pazar olmamna Teğ. men dün de devam. edilmiştir. Tstanbul Savcım Nai Özküm Savcı Selman Yörük dün sabah mer at 820 de Adliye Dalresine gelmiş. lerdir. Eski Ankara Valisinin oğlu Haldun Tandoğan, Firuzağa bekçisi Şahitler tekrar dinlenerek muvace- he edilmişlerdir. Vaka günü otomobili kullanan Ro- bert de savcılığa celbedilerek ifadesi alınmıştır. Kendisiyle görüşen gazetecilere te- tanbul Savcısı, hâdise — hakkında tahkikatın sirri bakımından — hiçbir. y söylemenin doğru olmadığı, za- manı gelince açıklamada bulunaca. Bini söylemiştir. Lokanta fiyatları üzerinde duruluyor j Yiyecek maddeleri fiyatları üzerine de son aylarda görülen tenezzülün lo- kanta tarifelerine aksettirilmesi Bez lediyenin ele aldığı mühim meselelere den birisi olmuştur. Bu mevruda mücadeleye — girişen Belediye murakıpları, Beyoğlu ve E- minönünde bazı lokantaların maliyet kesaplarını yapmışlar, satış fiyatları ile maliyet Tiyatları Arasında büyük farklar görerek kanun! takibata geç- mişlerdir. Belediye murakıplarının her gün sehirdeki bütln Tokantaları dolaşarak — * maliyet “hesabı / yapmayacaklarına göre, lokantalar için yeni fiyat tari. feleri tanzimi en kestirme yol olarak ileri sürülmektedir. Kuleli Askeri Lisesinin 105 inci yıldönümü Bugün saat 17 de Küleli Askert Lisesinin 105 inci yıldönümünü kutla. mak Üzere bir tören tertip edilmiştir.. Bu münasebetle aynı zamanda diplo- ma dağıtma merasimi de yapılacalee tır. BİYASİ İKTİSADI YENİ İSTANBUL MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Sahibi r. 'YENİ İSTANBUL NESRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H. SARLICA Bu sayıda yan işlerini j fihlen füare eden Sülkak TERİN Neşredilmiyen yazılar dade edilmez, Banldıfı yer 1 YENİ İSTANBUL MATBAACI-) LIK LİMİTED ŞİRKETİ ——— yahu.. Sokaktan hepsini ev için bir sepet de sinek kâğıdı getireceğini va- detti. Reddedecektim. Fakat bünün Zavallı Celi- Kat ertesi sabahtan tezi y k Yurdun muühasebe- cisini 6 adama musallat eder. Çünkü Müftü de 'ramda Adeta İlkokul müsamerelerine benzer bir. çeşni vardır. Fakat Müftünün gizli maksadı 1â- REŞAD NURİ GÜNTEKİN Kavak Yelleri — Etmez olür müyüm? Onu da ettim; “U- tanmaz masınız be yahu... Çıkın gidin guradan edep ve namusunuzla"” diye yalvardım. Baba pölislere ne Kelimelerle ve nasıl bir sesle yalvardığını anlatırken Müftü ile ben ken- Gimizi tutamayarak gülmefe başladık. Nihayet kendisi de anlayarak bizim gibi yapınca Müftü; “Bu tatlı dillere canlar dayanır mı?” dedi. O gün öğleden sonra Baba ile arkadaşlarını mahkemeye çağırarak ifadelerini almışlardı. Baba artık onu dinlemiyor, benimle konuşu- yordu; — Bir şey yapamaz mıyız Allahını seversen Doktor Bey? Bu gece Allah gönderdi belki seni. Ben çehremi karartarak: — Güç, dedim, mahkemeye hiç bir gey söy- denemez. — Böylenir, söylenir. Senin hatırını herkes aayar,. “Bırakın gu garibi yahu.. Ayıptır” der- sen dinlerler. Müfrtü tekrar sözü aldı" — Bavcıya nefes - okuduğümuzu itiraf ettin mit 156 Müftü elleriyle bir ümitsizlik işareti yaptı: — Bu idrakle senin başına daha çok gey ge- lir Baba. Bektaşi dargın bir bakışla sordu: — Ya ne demeliydim? — Ne diyecektin? İnkâr edecektin. “Ayin yapmıyorduk. Kanun ve edebl — terbiye dnire- sinde rakı içip manastır garkılarını söylüyorduk, diyecektiniz. — Yahu işitmişler sokaktan diyorum. — Canım onlar nefesi ne bilir. “Manastır- da böyle garkı söylenir” derdin. Olur biterdi. Babanın buna aklı erdi: — Bir daha çağırdıkları zaman öyle söyleriz, dedi ve Müftünün verdiği bu aklı beğendiği için ona: "Vay gâvur imam vay” diye 1ltifat etti. Fa- kat bu sefer de Müftü heyecanlanarak söylen- meğe başladı: — Ben gâvür olutum. Müslüman olurum.. O senden sorulmaz efendim... Sen karışamazsın efendim... Şimdi lâyiglik kanunu var efendim... Bir yandan nefes okur başını derde sokarmın. Öte yandan yok gâvur yok müslüman deyi ak- linın ermediği işlere burnunu sokarsın... — Nene Jâzım, sen lokantada otür; etleri sinek gibi doğra- yıp milleti soymağa bak. Baba ferahladığı için artık kızmıyor, #av- cıyı yumuşatmak için benden bir vaat kopar- maga uğraşıyordu. — Mahkeme işine müdahale — olmaz, diye tekrar ettim, yalnız sen öğleyin, benim muaye- nehaneye uğra.. Avukatımı da çağırarak bir konuşalım... Bakalım Allah ne gösterir? Gitmek için ayağa kalkmıştık. Baba bana Gun etti. Ve ertesi gün muayenehaneye gelirken seteceğini düşünerek vazgeçtim. XXxIV HACI ÖMER — MÜFTÜ KAVGASI Ben avukatım ile Baba meselesi yola sokmağa uğraşirken Hac d bir. gudür: Müftü ara sıra “Yetimler Yurdu”nda lerini davet eder. bane denilebilecek büyük fukaralığına — raş kimseye halinden şikâyet etmeyen ve kimı gönra yırtı O kadar ki sokakta ona rastlayanlar para 'yecek diye âdeta kendisinden kaçmağa baslr 'nu “Maksat hep bir araya toplanıp söyle bir habbet etmek ve © yetimlerin gönlünü almr Giği teklifsiz dostlara; "Korkmayın. Vakti takılır, reddeder: “Bugün perensipimiz para değil dahi kabul etmemektir. Yalmız gönlünüzder panı kendiniz unutmayın. Bu kâfidir” der. leyi, istirapları arasında belki bir parça gülüm- Ömer ile Mürtü arasında epeyce giddetli bir kavga çıktı. Hâdise Jantılar yapar ve bunlara kasabanın ileri gelen- Evvelce de söylediğim gibi, eskiden Eyyu- bir şey kabul etmiyen Müftüde Yurt açıldıktan bir cerrar ruhu İnkişaf etmiştir. Jardır. Müftü bunü bildiği için toplantı günle- Fini bir mütareke günü olarak ilân etmiştir. Bu- Kimseden on uara istemiyeceğim Vallahi Tallahi' diye her fırsatta teyit eder ve nazı geçtiğini bil- 'ce ben sizleri iğnenin deliğinde bulurum, Seme- Tinize binmek için Allahm günü mü kıttı” Müftü bu yeminine o kadar sadıktır Ki da- vetlilerden biri, herhangi bir sebeple kendiliğin. den para vermeğe kalkarsa onu bile şiddetle I hale top- gmen vteden ister aktır. gelin. diye vant | — İtakip eder. n ko- Müftü hazırlık yaparken Fa- ilmlerinden bir kısmını da işe koştuğu İçin prog- 158 dikodudan korktuğu Ve hesapların düzgün olma- Sını iatediği için ilk mektep muallimlerinden bi rini muhasebeci tayin etmiştir. Kendisi pek mec- bur olmadıkça paraya el sürmekten kaçınır. Bununla beraber bu toplantıların asıl gayesl 'ne Müftünün dediği gibi muhabbet ve ne de böy- le dolambaçlı bir menfaat ümldi değildir. O bu toplantıları sadece Yurt'ta ne yapıldığını zaman zaman hemşerilerine göstermek ve akla gelebi lecek şüpheleri önlemek için yapar, Toplantı vakti yaklaştı mıİki Üç gün evvel- den mahallenin kadınları ve Yurt çocuklarından bir kısmı seferber edilerek medresede temizlik yapılır; avludaki eski şadırvanın yerine taktı- ılmış olan fahta tulumbada çocukların yüzü gö- Zü yıkanır; komşu kadınlara, koyun kırkar gibl Mmakasla merdiven merdiven, saçları kestirilir. Müftünün çocukları arasında — ceketi, pan- talonu ve pabucu olanlar pek azdır. Çoğu, dikiş tutmayacak hale gelmiş kısımlarına Tenk renk yamalar vurulmuş, mintanlar ve donlarla gezer- ler. Ayağı çıplak olanlara nalınlar giydirilir. vi Mürtü taban biçiminde kesilmiş tahta parcala- rına saraçlardan topladığı meşin ve kayış par- çalarını tasma gibi kesip çakmak suretiyle san- dallar yapar. Çocuklardan İkmektepte — okuyan bir kaç tanesine bin zorlukla mektep kasketleri tedarik edilebilmiştir. Onlar başta olmak Üzere davetli- ler önünde evvelâ bir geçit resmi yaptırılır ve bunü evvelt Cumhuriyet — İdaresi — büyüklerine, sönra Yurda yardım eden velinimetlere dualar ilkmektep mual 150 iklik ve Inkılâpçılık terbiyesinde - Yurdun — res- mi mektepleri de geçtiğini davetlilere teslim et- tirmek olduğu için programın ötesinde berisinde pek çiğ bazı aykırılıklar göze çarpar. Meselâ Çocuklara İstiklâl Marşından #onra — söyletilen. Ve Egaliba yine — bu müsllimlerden biri tarafın- dan bestelenmiş olan — bir İâiklik marşı vardır. Ki soğuk olduğu kadar da münnsebetsizdir. Sonra ezberletilmiş bazı aöylevlerde “Biz Cum- hüriyet çocukları küflü ve örümcekli medresele- rin yerine asri okullar kurduk” demeleri ve tabet icabi elleriyle yine medresenin avluya doğ- ru eğilmiş damlarını göstermeleri pek çiğ düs ger. Hele kasketli küçük hatiplerin "Sırtına gi- yecek gömleği kalmamış zavallı fakir milleti efendi yaptık” gibi - cümleleri söylerken kolla- rını gererek avuçlarını © biraz evvel anlattığım mintanların göğsüne vurmaları tuhaf kaçar, * Heyetin koruyucu başkânı mfatiyle bu top- Jantılardan bazılarında hazır bulunan Hacı Ömer Ara Sira oturduğu yerde, Meclisin neşesine biraz aykırı kaçan hoşnutsuzluk sesleri Çıkarır, hattâ tesbihini şakırdatarak “Allah Allah” diye ho- murdanırdı. Fakat ileriye gitmezdi. Bu toplantı günlerinden birinde Hacı Öme- rin mâhut paytonunun kapıya yanaştığını dü- yan Müftü telâşla karşılamağa koşmuş fakat o- 'nun Gafura arabadan bir çuval pirinç indirtmek- te olduğunu görünce, yarı gülerek, mütat teker- lemesine başlamıştı. “Oldu mu ya başkan, oldu. mu ya? Bugün teberru kabul edilir mi yı Müftü söylenirken Hacı Ömer — birdenbire Kürledi: (Devamı var) 160

Bu sayıdan diğer sayfalar: