3 Ekim 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 2

3 Ekim 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayfa 2 MEMLEKET MESELELERİ Yeni öğretim yılı ve meseleleri Her sene / Üç öğretim yılı başka başka günlerde açilirken bu sene dik ve orta tedrisat aynı günde bas- Hiyor, Yüksek öğretimde de imtiha Jar başladığına göre bilfii her Üçü- Tün kapısı açılmış demektir. Bizde mektep, yirmi yedi senenin parti oyunlarına kurban gittiği için 1950-1951 senesinin husust bir ehem- Miyeti olsa gerektir. Eğer 27 sene içinde mektep kitaplarına, — mektep. te konuşulan dile, hocanın ağzından Çıkan kelimelere ve beyninde hazır. Janan fikirlere mektepçilikten gayri olan hazls kayelarla kai dı, böyle bir ehemmiyetten bahsetmeye Jüzüm yoktü. / Binaen- Aleyh siyast tesirler, 14 mayıs 1950 seçiminin mantıkt bir neticesi ola- Tak rolünü ifa edecek, yirmi yedi se nenin menfi tesirlerini ortadan kaldı. racaktır. Temenni edilecek şey, 'bu ameliyenin yalnız ve yalnız pedazo- dik ve ahlâki endişelerle yapılması. dır. Öyle ki artık Türkiyede mektep, Politika oyuncağı olmasın. Yalnız DEP. nin değil, aynı zamanda mev- Cut veya zühürü mühtemel ve bek- denen siyasi fırkaların - dahi daha sonraları istikrar kazanmış umumi bir maarif plânına dokunmak fan- tazileri önlesin. Böyle bir önleme küdretinin, bütün demokrat memle- ketlerde görüldüğü gibi daha ziyade Tesmi teşkilât karşımna / gerektiği zaman çıkabilecek kuvvetli bir.mes- lek teşkilâtında — bulunabileceği şüp- hesizdir. Hulâsa bu senenin öğretim yılı bir başkalık gösteriyor. Politikacılar bu başkalığı kendi zaviyelerinden izah ededursunlar. İçtimai bir. dâva ve pedagojik bir mesele olarak aynı başkalık, Ppolitikacı olmıyan hakiki maarifçileri daha ziyade alâkalandı- Tıyor. Geçen ay İstanbulda toplanan “Terbiye Kongresi,, bu alâkanın parlak, dikkati çeken bir belirtisi idi. Bu gibi belirtilerin birbiri peşinden gelmesi, idarecileri uyanık bulundur- maya yarıyacaktır. e b 2850-1961 ders yılının / başkalıkla- yından biri, İstanbulun öğretim — ve terbiye hayatı ile alâkalıdır. -Genç ve enerjik Maarif Vekilinin bir beya- matı, ayrıca İstanbul Muallimler Ce- miyeti Reisi Ragıp Nureddin Ege'nin izahati, maarifini / inciten bir hareketin tashih edildiğini veya edilmek üzere olduğunu müjdeledi. İstanbulun kapatılar dük ve yüksek| muallim.mekteplerinin — açıması Hayli zamandan beri maarifçi mur harrirler, başta merhum İbrahim A- Maddin Bey olduğu halde hoca ye- tiştiren müesseselerin kapanma — se- bepleri Üzerinde duruyorlar, fikirler yürütüyorlar, tenkidler yapıyorlar, neticede bu yanlış hareketin düzelti- mesini temenni ediyorlardı. Bu, işin düşünce ve fikir tarafı. Bazıları Tür- kiyede maarif işlerinin düşünce — isi değil, gelişigüzel, fantazi ve kapris vevzuu olduğunu ileri sürerek “iş,, in “hareket,, in “fikir, ve “tatbikat,, n “nazariye, ile alâka- sızlığı Üzerinde duruyorlar, bu har ketin başka türlü olamıyacağını dü- günüyorlardı. Yeni ders yılının ba- '#ında adı geçen öğretim mücssesele. Tinin açılması haberi, bir. düşünce Sösleriyor ve kendi fildişi kulelerine, yahut kulubelerine çekilmiş eynigue- leri âdeta harekete ve aksiyonda bu- Tunmaya dâvet ediyor! —H d Kim ne derse desin: İstanbul, Türk tarihinin ve kaderinin bazı vazifeler- le vazifelendirdiği böyük bir şehri- mizdir. Her şehir gibi bu şehrin de bir takım hakları vardır. Bu hak- darın başına, Berlin'in veya Paris'in yüksek almanca veya yüksek fran- #ızcayı yaratmasına benzer yüksek kültür türkçesini vücuda getirime bakkını koymak lâzımdır. Bir takım #ösyolojik sapıtmalarda — bulunanla- Fın meselâ “Di! Kurultayı, adını ta- ıyan aşırı siyasi toplantılarda — bu I Yazan : Fındıkoğlu Z. Fahri nbul. Üniversitesi Profesürlerinden kka karşı vâki hücumlarının yer- SİZİİĞin işarete bile Tüzüm — yok. Aynı sebepten dolayı bu gehrin hoca yetiştirme müenseselerine her Türki- 'ye gehrinden ziyade sahip olması, en açık bir zarurettir. Yüz sene evvel bu zaruret İstanbul külltür çevresin. de karşılandı. ve yüz sene sonunda, başka, vilâyetlerdekinden başka ola- rak İstanbulda ikisi ilkmektep, biri yüksek mektep hocası yetiştiren üç öğretim yurdu kuruldu. - Bunlardan birisi, İik Erkek Muallim Mektebi, Fuat Bey isminde bır umüm müdür. zamanında çok iyi yerleştiği binasın- dan atıldı. Orada burada ananesini kaybede ede dolaştı. İkincisi, Tlk Kız Muallim Mektebi, daha mükemmel 've mühtelit bir hoca yetiştirme mü- essesesine çevrileceği iddiasiyle tti haleye uğratıldı. Nihayet üçüncüsü, bir taraftan muhtariyete — kavuşan Üniversitenin kurbanı oldu, - öte ta- raftan “ucuz muallim,, siyasetini gü- denlerce baltalandı (1). Sözün kısa- S1 İstanbul, yani Türkiyenin kültür ce Paris'i, yahut Nev-York'u olan İstanbul, yüz sene kadar geçmisi 0- 'dan müsilim mekteplerinden mahrum kaldı. Bu mahrümişet / Üzerine bir. çok şeyler yazıldı, çizildi ve söylendi. Fikirler ortaya atıldı ve yapılan iş- lere “fikir,, in istikamet vermesi 1d- dia edildi. Bir aralık bu yazma — ve gçizmelerin, bu fikir ve — dâvaların “çölde kaybolan sesler,, den ibaret olacağı ve hiç bir fayda temin'etmi- yeceki ileri sürüldü ve nihayet — bu #esler de artık işitilmez oldu. Hukuk Şuuruna sahip bazı kimseler, bir şeh- rin sakinlerinden çocuklarını hocalık mesleğine verecek olanların aynı ge- hirde hoca yetiştiren müessese bul- mamalarını insan hukuküna engel Kibi gösterdiler. Fakat faydası ol madı ve olmiyacağı zannedildi. ve.. susuldu! öey Bir kaç seneden beri yapılan fikir mücadelesi şimdi semeresini vertyor, yani İstanbul, 1950-1051 ders yılında Kız Muallim Mektebi, / Erkek Müsl- dim Mektebi ve Yüksek Muallim Mektebine kavuşuyor. Bazı haberler köllej, enstitü, jimnaz ve saire gibi bir isim değişikliği olacağından bah- setmektedirler. İstanbula gelen hiz- metçi kız Aygenin ille isminin mese- J4 Figen veya Nurten olmasını iste- mesi gibi kötü ve bayağı bir ruh ha- Ji mücsseselerimizin adına bir mike 'Yop Bibi musallat olmasa ne iyi ola- cak! 14 mayıs 1950 den evvelki dev- rin şüphesiz çok derin hüsnü niyet- der ile yapılan bu gihi çocukça mü- essese adı değiştirme bid'atlerine son verileceğini bundan sonra olsun um- mak yerinde olur. Ne "ekitim,, , “öğ- retmen,, , “okul,, gibi zâhirde türkçe Bibi görünen, bakikatte Tanzimat'tan beri muztarip olduğumuz içtimat aşa- Bilik ve taklit duygusunun haince te- #iri altında bir takım kafadan sakat Kimseler tarafından uydurulan ve devlet zoriyle bir ur gibi ortada bi- rakılan kelimelere, ne de garp me deniyetinin kültür müesseselerine ad olan ve her gibi ayrı bir tarihe, ana- 'zeye sahip bulunan “kollej,, , “enatir tü, gibi kelimelerine ihtiyacımız ol- madığını ve böyle yapmakla Avrupa- hları güldürdüğümüzü idrak zamanı facaba daha gelmedi mi? Geçen haf- ta bir. başmuharrir, “terbiye, nin 'ne mânaya geldiği hiç kimse tara- fından bilinmiyen “eğitim, , “mek- tep,, in “okul,, hoca ve müallimin 'öğretmen,, — yapıldığı günden beri hakikt terbiyeden ve hakiki mektep- çilik ile gerçek hoca tipinden de u- zaklaştığımızı ileri sürüyordu. — Bir müddet evvel toplanan — “Terbiye Kongrest,, nde mekteplerimizin türk- çe öğretimi hakkında bir rapor ve- Ten bir dil bilgisi profesörü de “eği- tim,, “öğretmen,, “okul, — denen geylerin ne kelime, e de teşekkll itibariyle türkçe olmadıklarını uzun| uzadıya ilmi delillerle izah etmiş, zâhirde türkçe gibi görünen bu keli- melerin hakikatte ingilizce veya 14- tince modeller Üzerine uydurularak — YENİ İSTANBUL 3 Ekim 1950 — —-—— (Ş$ŞEHİR H ABERLERİ 5568 numaralı taksi Tiyatro mevslmi açıldı. Sine- malar, mesime daha evvel gir diler. 'Fakat —pastırma yamı e #ekilde hüküm sürüyor Ki soy- redilen fümin, oynanan piyesin aevkma varmak için — insanın DAj kiyafetinde olmam Tâzım. Halbul “ük temail, ler dola variyle giyiniliyor. Sıcaklardan başka, daha da mühim bir dert var. Beyruse- Jer, tiyatro ve sinema — çıkiş- Tarında, caddede taksilerin mile- teri almalarına müsaade etmi- yor. Etmediğine göre her halde bir hikmeti vardır. Amma, halk da, fevç fevç bir aşağı, bir vu- karı taksl peşinde — dolaşıyor. Tramvay İdaresi de, henüs ge- Ce servisini mevsime uygun bir gekilde takviye etmiş değildir. Bvvelki akşam, Şehir - Tiya- troları kapılarını açtı. — Oyun- dan sonra, Kadıköylüler otomo- bil bulamadıkları için vapurla- yına yetişemediler. Bendeniz de — Asmalımesçit taksi durağında bir taksiye s0- kuldum. Binecektim, Şoför, dur dağında sigara, eli belinde, pel- tek bir dille sordu: — Lereyet Taksime / gideceğimi — söyler yince, saatini indirdi, “müşte- rim varı, diyerek közedeki bara girdi. Kendimi harp senelerine dön- müş sandım, Bu şekilde müş- teri, otomobil kıtlığında redde- düliyordu. BİR İSTANBULLU M. P. nin bugünkü toplantısı Millet Partisi bugün — saat 18 de Lâlelide Çiçek Palas salonunda par- ti Genel/ Gaşkani Hikmet Bayur'un istirakiyle bir toplanı yapacaktır. C.H.P. ocak kongreleri başladı C. H. P. ocak kongreleri başlamı bulunmaktadır. - Cümhuriyet — Halk Partisinin Eminönü İlçe Başkanlığın- dan aldığımız. bir. mektupta: içemize bağlı ocakların kongre- leri ekim ayı içinde yapılacaktır. İkametgâh adresleri değişen üye- lerin ocak ve bucaklarına veya ilçe- mize müracaat ederek Kün, saat ve mahallini öğrenecekleri kdngrelerine teşrif etmeleri rica olunur.,, denmek- tedir. Anşa edildiğini anlatmış, durumu pa- tolojik bir hal olarak vasıflandırmı idi. Demokrasi Türkiyesi aynı / za> manda ilim ve ahlâk Türkiyesi oldu- Kuna göre İstanbulun, yani bütün Türklüğün edebiyat ve ilim lisanı 0- lan Türkiye türkçesini yoğuran bü- yük şehrimizin yeniden kavuşacağı Mmüesseselere ftaribi, milli ve doğru adlarını vermek, aynı zamanda ilmi düşünceden başka bir rehber tanıma- dığımızı da gösterecektir. Ür e Şimdilik yeni ders yılı başında ço- cuklarını hoca yetiştirmek — istiyen İstanbulluları, hoca yetiştiren miles- geselerine yakında kavusacakları - çin tebrik edelim ve memleket işleri hakkında düşüncelerini seferber ede- cek münevverleri, her şeye rağmen cemiyete küsmemeye, düşünce ile is arasındaki mesafenin uzun, yorucu ve usandırıcı, fakat mutlaka hedefe ulaştırıcı olduğunu, muallim mektep- lerinin tekrar açılmasının buna — bir misal teşkil eylediini düştnmeye çağıralım (2) ) Bu noktayı, birinci / “Terbiye Kongresi, ne Profesör Besim Darkot tarafından verilen bir rapor çok et- f sürette teşrih etmektedir. Bakı- duz: Birinci Terbiye Kongresi rapor darı, 7949, “Bilgi Mecmuası,, sayı 36- 59, sahife 23. (2) Bu Üç müesseseden her birini, yakında ayrı ayrı.gerek tarihçeleri ve #erek veniden alacağı gekillerle — bu #ütunlarda bahis mevzuu edecekiz. İstanbul Genel Meclisi ilk toplantısını dün 15 te yaptı Demokrat Parti üyelerinden teşekkül eden Meclisin toplantısı hararetli geçti İstanbul Genel Mecilsi dün anat 15 deşaltinci secim devresinin fik toplar #ehir Meclisinin yeni at 14 ten itibaren mec- aşlamız. bulu: nuyordu. Bu arada D, P. İstanbul Mü- ettisi ve bazı D. P. milletvekilleri de flk toplantıda hazır bulundular. 'Sant 16 te Vali ve Belediye Başkanı Fahreddin Kerim Gökay sü hitabe ile toplantıyı açt 'Aziz arkadaşlarım: güzelliki nispe- tinde dertleri ve ihtiyacları ön düşün. dürücü 'olan bu gehlede benim de' va: zifeye başlayış tarihim benüz — yılını doldurmamıztır. Ömrümün otuz ” bes Yılını geçirdiğim bu gehir için her tür: Tü polfik mülâhazaların Üstüne çıka- Fak ve #ırf bir memleket hizmeti yö. nünden kabul ettizim. vazifede burün yeni demokrasi rejimimizin hür ha # içerisinde serbest bir seçimle teşek. Kül etmiş yeni Sehir Meclisi ile birlik. fe çalışmanın da bahtiyarlığını duy. Maktayım. Su dakikada bütçe yılımızın yedi ayı gecimiş bulunmaktadır. Gelecek sene Bütçesi için bugünden itibaren kıymet” 1L rşat Ve direktifleriniz bizi aydınlar iacaktir. Şehir ve Vilâyetin sayısız ih- tiyaclarına İsaret etmiştim. Bunların Delediye binası işik, kanalizas: İne İnhisar “etmektedir. inin en temeni ve hayati olan ihtiyacları giderilmedikce belediye hizmetlerinin görüldüğüne — Artan nakil Tin maru İarını gider Misyonun çal dana çıkan İhtiyacle Menken buhranı yüzünden ukradığı a. kantılı durumu gidermek için ucuz ler inşası yolunda giriştiğimiz ve bu Küne Kadar oldukça mesafe katettiki Mİz teşebbünlerin sayın — meclisinizce delik safta dikkate alınacağına emin Bulunuyorum. Yol ve mektep ihtiyac- Jari da esaslı tetkiklere tâbi tutularak Üç seneye sari ödenekle | karsılanma yoluna gidilmiştir. Köylülerimizin yol İhtiyaçlarını da ehemmiyetle gözönün: de tutuyoruz. Ayrıca şehrin temizlik düvanı, yiyecek, içecek Mmeseleleri, ik- tisadi zarüretleri, temiz 'süt ve soğuk: Hava depoları, hâller gibi medeni bir gehrin ayrılmaz ihtiyagları da dikkate tadır. İstanbul tarafını sonunda halledilmiş olac Fakat Anadolu yakasının ihtiyacı da günden güne kendini kuvvetle hisset- TÜrecek Bir hal almıştır. Keli tedbirler almak zaruretindeyiz. Bundan mâda Şehirde sayısı her gün artan bir inşe hareketi mevcuttur: Buna mukabil £ mar işlert bir hayli gtrift durumdadır. Şehrin bugünkü iktiyacları karsısında umumi murakabe terkilâtı, gerek fiyat kontrolü ve gerek belediye nizamları 'nin tatbikı bakımından zayıftır. Bina- enaleyh bütün bu ihtiyaçları gözönün: e tutarak Pelediye mevzuat ve tey n yeniden esaslı bir şekilde re. Vizyona aBi totmanın sarürf olduğu kanaatindeyim., Mektepler dün sabah açıldı Bütün yurtta olduğu gibi şehrimiz dlk, ortaokul ve liseleri dün sababtan itibaren 1950 . 1951 yılı tedrisatına başlamışlardır. Yeni ders yılı münasebetiyle geh- Timizin” bütün flkokullarında öğrenci yelileri ve okul-afle birlikleri men- Supları açılış merasimlerinde bulun. muşlardır. LATA. Milletlerarası Uçak Nakliyat Birliği Kongresi şehrimizde toplanıyor. Bu ay içinde gehrimizde iki Bey- nelmllel Havacılık Konferansı topla- aacaktır. Biri 12 sinde toplanacak ve tç Bafta devam edecek olan (LC- A, 0) Milletlerarası - Sivil - Havacılık Konferansından başka İ ALT. A Tülletlerarası Hava Nakliyat Birliği: 'ne dahil. uçak kumpanyalarının tem- #ilcileri de 8 eylülde şehrimizde top- Janacaklardır. Ancak Devlet Havayolları İdaresi bu birliğe üye olmadığından toplan- tılara iştirak etmiyecektir. aa Bilâhare Vali, gündem — gereğine Başkanlık Divanı 'seçimine geçileceki- Si, birinci ve ikinel baskan vekiile Tiyle dört kâtIp secilecekini - Dildirdi Mecile hademeleri rey puslalarını da Bıtmaya başladılar, Bu 'arada, bir üye Sör alarak Yeni şehir meclisinin eskl den olduğu gibi evvelden tanzim edil. Mit rey puslaları ile hareket etmeme Sini, binaenaleyi füzerinde isimler va Tihı bulunan bu puslaların İptal edile Tek yerlerine bos kâğıtlların dakıtilma, Sini Tistedi. Bu. teklif emlonda' derhai Elektrikli bir hava yarattı. Azalardan Bir kusmu Ceski dağıtilan — kâkıtların muteber olmasını, diker kısmı da baş: ka kâğıtların dağıtılmasını istiyorlar. d Münakasalar emnasında verilen bir fakrirle, başta Atatürk olmak Üzere, gehrin Vefat etmiş büyüklerinin hâtı Fasi için, üç dakika ihtiram durusun. da bulunuldu. Ayrı bir takrirla de â. Zaların etima salonunda sizara içme- Meleri prensipi kabul edildi. Rey pur Jalarının ne gekilde olması icap ettifi Münakaşası devam ediyordu. Bir âza *öÖz alarak kestirme yollardan hareket 'ede- Matbu uştır, kim 'bas yalım., dedi Vai 'meiplere uygun olarak #iz kendi aranızda toplandınız ve bu Tüsteleri tanzim ettiniz. Benim vazifem sizlerce tertiplenen b dne riyaset etmektir. İistelerin. eçi 'diye “cevap rüyle seçimlere ge Neticede, başkanlık divanına birin- ci baskan vekili olarak Alâeddin Ne Suhloğlu, İkinci baskan vekillikine de 'Tzan Aras seçildiler. " Kâtiplikle Recep Bilginer, Neclâ Akmaron, Fer di Öner, Ertuğrul Adalı getirildiler. Dalmi Eneümen Azalıklarını da; Sa- lâhaddin Genç, Blsbah Uraz, Yekta Kazancıgtl. “Cahit Evrenos, Muzaffer Sahinoğlu ve Ali Çekiç kazandılar. 'Daha sonra İhtisas Komleyonlarının seçimine geçildi ve gündemdeki diker maddeler görüşüldükten sonra toplar: fi 'son buldu. Gandiyi anma töreni dün Eminönü halkevinde yapıldı Dünkü toplantıda bulunanlardan bir Krup Müstakil — Hindistanın — kurucusmu Gandi'nin doğumunun yıldönümü mü- 'dün Eminönü Halkevinde pilmistir Hindistan — bayraklariyle 'alonda Atatürk ve Gandi'nin karsılıklı resimleri sahnedeki- kürsü 'nün arkasında göze çarpıyordu. baştan, 'kadar mümtaz bir dinleyici kütlesi tarafın- dan alâka ile dinlenilmiştir. Tlk olarak kürsüye gelen Başmu- harririmiz Burban Belge, yaptığı v. zün bir konuşmada Gandi'nin bir por fresini çizdikten sonra Lider Gandi- nin felsefi görüsünü izah ederek ex Cümle sunları, söylemiztir: * ' mence Gendi, düvası için baz- 'Hea İki muhatap aimiştir. Bunlardan biri, inandıkı akidenin yüksek Telse: fesi' içinde değ de #adece taat ve BAA CÖ G NU e Serüe. .. Hü ae FRONEİR.. » o SESEÜRİ üvla yayıyan YK Op , eli TERİİNİ Drşlaan | eeei N Anadoluyu kuraklıktan kurtarmak mümkündür Memleketimizde incelemeler yapan Norveçli mütehassış bu hususta izahat veriyor Bir müddetten beri Anadoluda in- celemeler yapmakta olan — Norveçli maden mütehassımı - Jertson dün gehrimize dönmüştür. Kendisiyle görüşen bir. arkadı miza, mütehaasın. tetkiklerinin n cesinden memnun olduğunu söylemiz 've Şarki Anadoluda mebzul miktar- da' maden bulunduğunu ve Türkiye nin bu madenleri işletmediğini belir- terek Norveçin "Türkiyeden her sene 50 bin ton krom ithal etmek istediği- ni ifade etmiştir. Bundan — sonra Anadolunun- bazı yerlerindeki kuraklığın tamamen ön. lenebilmesi için modern usuller mev. Cut olduğunu ve bunların hâlen kıt, Tikta tatbik edildiğini anlatan mü- tehasmıs, kumların arasına — döküle- cek bir mayile bunların betonlaşma- # temin ve bu suretle suların kay- bolmasının önüne geçilebileceğini ve yeraltı sularından istifade edilebile ceğini izah etmiştir. Dumlupınar ve Necat vapurları, terhis eratını taşıyacak İKi senelik askert — hizmetini ifa için vayuna amarine kan bütün Devlet Denizyolları rında askeri nakliyat tenjanlar ayrılmıştır. Aynca Necat ve Dumlupinar. va- Purları da terhis / edilecek Rakliyatına tahsis edilmiştir. erlerin Limandaki sis Dün sabah Boğaziçi ve llmandaki Kesif sis dolayısiyle vapur / seferleri büyük geçikmelerle yapılabilmiştir. Köprüden Kadıköyüne ilk — vapur saat 7.80 da kalkmış, Haliç seferleri 9.30 da başlayabilmiş, Boğaz vapur- ları ancak 9.10 da köprüye gelebil- mişlerdir. miyetinin zaman içinde bir nevi te- Teddiye gitmesi yüzünden, — İmandığı Akide etrafında birikmiş bir yıkın ba- Sıla hem aklını hem de rubunü tes- İlm etmiş olan Hintlidir; Avrupalıla: Fın “Bokaktaki adam, ina. — tekabii. eden, “Tarladaki adam. dir İkinci muhataba gelince, bu, Hin- distandaki İngiliz lâaresi ve bir adım daha İleride olmak üzere, İngtliz İm- Paratorluğunun idare felsefesi; hikme: # hükümet esasları, bir. kelime ile İngilirlere hâs olan idare mizacıdır. dinin muvaffakıyeti bu — İkili mündeleyi güzel vazedip güzel tat- Bik” etmesindedir.. Bundan sonsa kürsüye gelen Hin- distan Büyükelçisi Cah konuşmasın. a Gandinin “kanlı bir BtNAİ veya herhanızi bir siddet tarikiyle — değil fakat dürüsüük ve siddet aleyhtariı Âh 'ile 400 milyonluk bir kütleyi hür: Tiyete kavusturduğunu izah “ederek, Tasanlığa hizmetlerini övmüştür. Bror| Boksör Taki nakavtla galip Klagenfort'ta Fransız boksörünü yendi Avusturyaya gitmiş bulunan —en lerimizden Taki evvelki gün Klagenfurt'ta yapılan fik boks Maçında rakibi Fransız boksörü Fale lerach'i Üçüncü ravndda nakavt et miştir. Mülletlerarası boks müsabakasında Klagenfurt takımı, misafir Fransız takımına karşı büyük bir muvaffakı- yet kazanmıştır. Bühassa takıma y ni iltihak eden hafif sıklet Türk boke sörü Takinin Fransız Fallerseh'i daha Üçüncü ravndda nakavt etmesi salo- nu yerinden oynatmıştır. Takinin bi güzel galibiyeti ve kusursuz bir stil 'le dövlşmesi uzun uzun alkışlara se- bep olmuştur. Gecenin nakavtla gı biyetini yalnız Taki yapmış — bulua- maktadır. Taki ile Fallerseh'i maşı 10 ravnd devam edecekti. Güreş Milli Takımımız yarın gece seçilecek Önümüzdeki cumartesi ve paz Celeri Alman Mült Gyreş TTakımına çıkacak olan takımımızın - seçmeleri yarın gece saat 20 de Spor Ve Sergi Sarayında yapılacaktır. Bu seçmelere iştirak edecek olan güreşçiler şunlardır: İatanbuldan: Nureddin Zafer, Ha> Yi Kaya, Mehmet Oktar, Fehmi BU. yükmutlü, Ali Yücel, Mithat, Haydaz Zafer, Hllmi TTafracı, Orhan Çakae, Bektaş Can, Servet Meriç. Ankaradan: Yaşar Doğu, Celâl A tik, Adil Candemir, 'Tevfik Yüce, Mer h Eren, Cemil Sarıbacak. izmirden; Ahmet Şenol, Muharrem Candar, Hasan. Bekişehirden; Namık Akar, A Öee demir, Süha Karaman. T ge- Telaviv Takımı — İngiliz Yahudilerini 2-1 yendi TehAvivde “Yahudller Tarafından tertip edilen Makabinth Olimpiyatla yında TebAyiv takımı İngiliz Yahudi- derinden müteşekkil bir takımı 21 yen miştir. Y. Denizcilik Okulu mezunları armatör gemilerinde staj görebilecek Yüksek Denizetlik Okulundan me- Zun olan ve kadrosuzluk - yüzünden Devlet — Denizyolları - pavurlarında atağlarını tamamlayamıyan — kaptan 've çarkçı namzetlerinin Armatör var purlarında da staj görebilmeleri için bir kanun Jayıhası - hazırlanmasına başlanmıştır. Sebze ve meyva nakliyatını kolaylaştırmak için bi toplantı yapılacak Yurdumuzun her tarafında yetişen sebzeelrin istihlak merkezlerine vak- finde ve kolaylıkla nakledilebilmele- Fini temin için bu ayın 16 sında müs- fahsll vilâyet mümesrilleri e De let Deniz ve Demiryolları temsilei- lerinin iştirakiyle Ankarada bir top- fantı yapılacaktır. Bu toplantıda mahsüllerin - tskele- derde uzun müddet vasıta — bekleyer Tek çürümelerine meydan verilmeden zamanında vamta tahsis - imkânları Ve tenzilâtl tarife tatbila husunlar m görüşülecektir. YENİ İSTANBUL SİYAST TKTİSADI İMÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE Bahibi 1 YENİ İSTANBUL NESRİYAT LİMİTED ŞİRKETİ Müdürü: Kemal H SARLICA Yazı işlerini fiilen idare eden mesul müdür: Müthat PERİN Neşredilmiyon yazlar «lade edilmen. Banldığı yer 1 YENİ İSTANBUL MATBAACI- IK LİMİTED ŞİRKETİ MATBAASI PEYAMİ SAFA YALNIZIZ e A ça basma entarilerle dolaştırıyor. — Zavallı — Jan- nette'in bir zengin kızı olduğunu — kılığından, kıyafetinden kim anlar? Kâmuran Beyin kızı dersen öyle. İki senedir bir bisiklet istiyor da milyoner babası almıyor. Ben sana bisiklet, sandal, ping-pong masası, ne istedinse aldım. Fransız Mektebi dedin, gönderdim. Bir za- manlar “Paris, diye tutturdun, ona bile razı oldum. O çiyan çıktı ortaya da sen istemedin gitmeği. Böyle bir ananın yüreğine indirecek geyler yapıyorsun. Tüh sana, nankör! Şimdi Körürsün sen. “Yataktan indi, terliklerini ve kimonosunu giydi. Aynaya baktı. Saçları dağılmış ve ka- barmıştı, Tarağını aldı, fakat hemen bıraktı, Beni böyle cadı gibi görsün de daha fazla korksun. Sabah sabah, tepeden inme bir tesir. Ondan istifade edeyim. Mışıl mişil uyürken bir aıçrayış sıçrasın da aklı başına gelsin. 'Oda kapısına doğru yürüdü, durdu. Başı kazan sibiydi. Ya birdenbire Binirlerir de yine bayılırsa?.. Tuvalet masasına doğru gitti, zünde Beditol tüpünü aradı. Bulamadı. Zada, ecza dolabındadır. Sinirlenir mi Demin uyandığı zaman kalbi de hizlica yordu. Ne olacakmış? Giderim. Ne olursu sun. Sofaya çıktı. Karanlık. Çit yok. Yürü- dü. Selninin oda kapısı önünde durdu. Kültü mi acaha? Elini kulpun Üstüne koydu, çekti. İçeriye kulak verdi. Lüzumsuz. Ne duyacak? Cesareti yok. Niçin? Ben onun uğruna uy- Kusuz kalıyorum ya. Patlasın, uyansın. Kulpu çevirdi. Kapı kilitli değilmiş. Ka- 'nadı hizla iterek açtı. Durdu. Karanlık odada Jake takımların beyazlığı ve gardrop aynası- nin parıltısı. Pencerelerde koyu bir mavilik. Hafif bir lâvanta kokusu, Ne münasebet! Ya- 'tağa baktı. Yorgan açıkmış Ve altında kimse “yokmuş gibi ona fazla bir beyazlık göründü. Yatağında değil mi bu kazt? Hemen işiği yaktı. At Yok vallahi yok! Nereye gitti bu, sabaha karşı? Etrafa gör gerdirdi. Tuvalet masasının Önündeki pufun üstünde Kimonosu, yatağın ayakucunda pi- Jamasının yalnız pantalonu, bir koltuğun e- tünde dün giydiği basma entarisi vardı. Ne kadar çok sigara içmiş. Gece masasındaki tabla izmarit dolu, Uyumadı mı sabaha kar dar? Nereye gitti gimdi? — Gecelikle çıkmış. Ağabeyimin odasında olmasın? Ay, vallahi çıldırırım! Hem nedir bu Jâvanta kokusu? Az buz değil. Adamakıllı sürmüş. Vallahi birinin odasına gitti bu kız. Aklımı bozacağım. Sofaya çıktı. Durdü. — Kalbi. çarpıyordu. Karşı sıradaki odaların karanlıkta bile par- liyan beyaz yağlı boya kapılarına baktı. Ku- lakdarının uğultusu artıyordu. Bir aralık “Sel- mint,, diye haykıracağı geldi. Kendini tuttu. ARabeysinin oda kapısına gitmeye cesareti yoktu. Şüphesinin bu kadar canlı ve yakın bir renliteye yerini vermesi ihtimali onu bar yıltacak kadar korkutuyordu. Samim! Aman 107 Yarabbi! O Jâvanta! Sabah karanlığı! Hiç bir şey yapmamaya kuvveti yetme- Giği için yürüdü. Ayaklarının ucuna basıyor, arada bir durüyor. ve kulak kabartıyordu. Köşkün içi yedi kat yerin dibi gibi sessizdi. Karanlık azalıyordu. Kapıların beyazlığından sonra tavandaki avize de parlıyordu. Duvar- dardaki levhalar belirdi. Uzakta tren düdüğü 've çan sesleri vardı. Birdenbire ağlıyacak gi- bi oldu. Bu çan sesi onun gimdi içinde yaşa- dığı güphenin çirkin vuzuhiyle ruh ve ahlâk temizliği arasındaki farkı dayanılmaz bir hi de getiriyordu. Hemen bir camle koşup mec- deye yatabilir, hüngür hüngür ağlıyabilirdi. Yarabbi, bana kuvvet ver! Yürüdü. Ağabeysinin oda kapısına yak- daştıkça, kalbi zaptedilmez bir hale geliyordu. Göğsünden Jâstik top gibi fırlıyacaktı. Ayak- darı kendiliğinden sürükleniyordu. Oda kapım- mın önünde durdu ve kulağını kanada yapış- tırdı. Orada da ses yoktu. - Fakat kulağının uğulLUSU belki ince sesleri ve gürültüleri duy- masına Ömâni oluyordu. Anahtar deliğinden bakmayı düşünürken, sıçradı. Karm tarafta, fazlaca açılan bir musluktan boşalan su sesi geliyordu. Anladı, Selmin banyoda. — Utancı #üpheden kurtuluşunun ferahlığını bulandırı. yordu. Şaşırdı. " Yürüdü ve durdu. — Odasına kaçmayı düşünüyordu. Fakat niçin? Şüphesi- ni saklıyabilirdi. Bir kaç adım daha yürüdü. Lâvanta! Şimdi de yalnız onun mânasını an- Suyun azalıp çoğalan gırıltım. yorgun dikke tini uyuşturuyordu. Yürüdü. hayretle durakladı. Elektriği kapadığını ha- fırlamış ve kimin açtığını düşünmeye başla- miş olacaktı. Mefharet yürüdü. Ayak sesleri- ni düyan Selmin, başını Börünce, bir tereddüt geçirdi, Birdi ve kapıyı kilitledi. mik bir hissi vurdu. Bekledi. İçeride bir hareket olmayınca Kapıyı tekrar vurdu. 've odasına doğrü koşarak pisini açti ve Selmin çıktı Onu görmemişti. çevirip de annesini sonra odasına Mefharet de bir tereddüt geçirdi. - Şüphe tecemslisten ziyade örkeye benziyen bu emri altında yürüdü, kapıyı Selminin öfkeli sesi çıktı: — Ne istiyorsun? vi — Soyunuyorum. Kapı açılmadı. Mefharet bu saatte çama: #ır değiştirmenin etrafını aaran karışık mâ- naları eşelemekten de korkarak bekledi. Geçen zaman ona çok uzun göründüğü için kapıyi tekrar vurdu. Cevap yoktu. Mefharet bu sefer. kapıyı yumrukladı ve bağırdı: — Açİ Aç diyorum. Fena olur sonra! Kapı açıldı. Selmin çıplak vücudünun Üs- tüne kimonosunu geçirmiş, önünü ilikliyordu. Kaşları çatıktı. Annesine öfkeli bir hayretle baktı: Jamıyordu. Hattâ banyo, Bu saatte ne işi var — Ne istiyorsun bu santte? banyoda? Mefharet karyolanın / ayakucunda / kivri- Gözlerini kapıya dikti. Bilmiyordu ne yı Jlan iç çamaşırlarına bir göz attı, hâlA kuv- pacağını. Bekledi. Bir kaç adım daha sürlük- Jendi. Şimdi. banyonun kapısı biraz ötede 161. 108 vetli bir Jâvanta kokan havayı kızının gözüne çarpacak bir iç çekişle kokladı ve sordu. 100 — Bü sastte sende bu tuvalet nedir? — Ne tuvaleti? — Bu ne Jâvantalar, banyolar, çamaşır dekiştirmeler? * Selmin ennesinin yüzüne kin dolu bir dik- katin yapıştırdığı bakışlarını oradan zahmet- le kopararak tuvalet masasına doğru çevirdi ve yerde parçalanmış bir lâvanta şişesinin ki- rıklarını gösterdi: Z Bir damla sürmedim. dedi, siseyi göz- den alıp gardroba koyacaktım. Elimden düş- tü, kırıldı. Zaten içinde pek az vardı, dökül- dü. Banyo filân da yapmadım. Yüzümü ve boynumu / yıkadım. Mefharet odaya girdi ve bir sandalyeye ilişti. — Öğle vakitlerine kadar uyuyan sen, 'neden böyle sabah sabah kalktın? Selmin yatağın kenarına oturdu. Kimono- sunun önünden çıkan dizlerini örterek cevap verdi: — Ona ga mı karışacaksın? Sabah sabah kalkmışsam? Dün gece uyuma: dim. Annesi parmağiyle sigara tablasını gös- tererek: — Belli, dedi, izmaritlerden. — Belli ise me soruyorsun? — Sorarım. Mefharet / verdiği cevabin mânasızlığını anladığı için, hücumunu yeni delillerle tazelı mek ihtiyacını düydü. Kaşlarını çatmış, dü- şünüyordu. Selmin gardroba Eidip çamaşır bohçasını çıkardı. Annesinin ona arkası dö- nüktü. Kimonoyu Üstünden attı ve bir avucu. (Devamı var) 110

Bu sayıdan diğer sayfalar: