7 Ekim 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 6

7 Ekim 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

V E 4 M Barbara Stanwyek'in çevird irdiği hissi bir film Sahte Gelin Loş bir odada kanapeye uzanmış bir erkek kitap okuyor veya öyle gö- Tünüyor. Karşısında kucağında ufak bir çocuk olan bir kadın oturuyor. A dama bakarak içinden göyle - diyor Aşkımızın herşeyi unüttüracak ka- küvvetli olacağını tahmin ettin. Fakat olmadı değil mi?,, Tiz bir tel fon zili ikisinin de bakışlarını karşı- Adam telefona vap veriyor: “E ız.,, Ahizeyi yerin Polis dâvayı halletmiştir. Bir kac dakikaya kadar burada olacaklar Kadın sesi titveye tlreye soruyor Hangimizi istediklerini söylediler mi?,, Cevap: "Hayır!” dir, Kadın kucağındaki çocuğu yatağına yatıyor ve yatağın başucun da istemeden ağzından şu kelimeli dökülüyor: Yaptığım hataların cezasını — bu yavrucak çekmesin. Çok yanlış hare- ket ettim. Fakat o Kadar çaresiz imitsiz bir. vaziy Helene Ferguson te İdim Ki Barbara Wyek) bir sene önce San Pranciso dan NewYork'a geldiği zaman pek 1 mitsizdi. Çocuğunun babasını bulma- h ve onunla evlenmeliydi. Cebinde peş parası yoktu. Steve Morley'in panal- “yonuna giderken bol ceketinin vaziye- Tini saklamadığını gördü. Kapıya vur yalnız duğu zaman içerde Steve'in olmadığını anladı; yanında bir kadın vardı. Fakat kapı bir türlü açılmıyor ve Steve de cevap vermiyordu. Helen yalvarmıya başladı wW-York'ta senden başka kimse- yi tanımıyorum;. Steve, tâ nerede seni bulmak için geldim. Seni görmeliyim.' Fakat cevap yerine kapının altın- dan bir zarf atıldı; içinde San Fran- o'ya dönüş bileti vardı. 'Trende yer bulamadı. Gözüne genç bir çift ilişti. Kadıri da hamile idi, fa- kat yanında kocasının ona sevgi dolu gözlerle baktığını görünce aralarında- Ki uçürumü acı acı düşündü. Gözleri- he biriken yaşları iterek başını çevir. diği anda koluna biri dokundu. Genc 'erkek ona yerini veriyordu. Helene ön ce kabul etmek istemedi, fakat genç kadın o kadar nazik, kocası da o ka- dar mültefitti ki, yabancı da olsalar bu samimiyet Helene'in kalbine do- kundu. Genç kadın hemen samimiyet- Je konuşmağa başladı: “Tren ne kalabalık değil mi? Uçak. 16 gldecektik, ama kocam vaziyetimi düşünerek bırakmadı. Herhalde sizin kocanız da aynı sebepten size mâni oldu değil mi? Kocanız nerede? Sizi kargılıyacak mı?, Helene gözlerini genç kadından ka- çırarak: “Onü kaybettim,, dedi. Ondan sonra gayet ahbap oldular. Genç kadın isminin Patrice Harkness olduğunu ve ilk defa olarak kayınya- lidesi ile kayınpederini görmeye git- tiklerini söyledi. Akşam Üstü tuva- lette ellerini yıkarken, Patrice nişan yüzüğünü çıkararak Helene'in parma: Bına geçirdi: “Elimi yıkarken yüzüğü orada burada bırakıyorum. Bir kere az daha kaybedecektim,, dedi. Taim © sırada tren birden bire durdu, müt- hiş bir sadme oldu ve her yer karar- d Helene de karanlığa daldı. O karanlığın — içinde “Anestezi” gibi sesler duyduğunu ha- tırlıyordu. Uyandığı zaman kendisini bir hastahane odasında buldu. Aklına flk gelen şey: “Çocuğum nerede?” de- mek oldu, Yamıbaşında duran hasta- bakıcı: “Oğlunuz fevkalâde, Mrs. Pat rice Harkness” dedi. Bu ismi duyun- ca yıldırımla vurulmuşa döndü. Has- tabakıcının uzattığı kâğıdı başı döne- rek okudu. Mektup Patrice'in kayın validesindendi. Hastahanedeyken ge- demediği için özür diliyor ve hayatta kalan torunları ile hiç görmediği geli. 'Dini bir an evvel aralarında görmek istediğini yazıyordu. Ne olduğunu an- İnmak için hastabakıcıya bir iki sual #ormak kâfi geldi. 'Tren / kazasında Mr. Harkness ve tüvalette yanında bulunan genç kadın ölmüştü. Helene etrafındaki çiçeklere, lüks eşyalara ve ufacık çocuk elbiselerine baktı ve bir de kendi beş parasız halini düşün- dü. Ve gayri ihtiyari müspet karar verdi. Kayınvalidesi ve pederi Helene'i ga- yet iyi karşıladılar. Az zafhanda € vin kızı halini aldı. Oğlu gün. begüin gelişiyor, güzelleşiyordu. Yalnız ara- da #ırada rölünü unutuyor, potlar kı. rayordu. Meselâ Mr. Harknesa'in kar- deşi Bill - Harkness (John Lund)in yarlığından haberi bile yoktu, Bill ortaya çıkınca önce'ne yapacağını şa- sırdı. Bir kere Bili gramafonda - bir Plâk çalıyordu. Helene müziğin güzel olduğunu ve ilk defa olarak bu kadar hoş bir melodi dinlediğini sö dedi. Kayınvalidesi hemen: “Herhalde başından geçenlerden sonra bu par- ganın oğlumun en sevdiği müzik ol düğünü hatırlıyamadın” dedi. Bunun ibi hâdiselerden sonra Bili'in kendin. den güphe ettiğini fakat ele vermek için hiçbir harekette — bulunmadığını gördü. Kayınpederinin vasiyetnamesi. Bi değiştirip mirasının yarısından faz- Jasını gelinine vereceğini duyduğu za. fini kendi kendine söyledi ama ge ne de ağzını açamadı. Nihayet bir gün Steve Mörley gelip Helene'i buldu v kendisi ile evlenip mirasa konmak is- tediğini, yoksa herşeyi Harknens nile- #ine bildireceğini söyledi. Helene ne yapacağını — bilmiyordu. Çünkü öte yandan Bili de kendisi e evlenmek ietiyordu. Fakat Steve Helene'i zor- Jadı ve elinden, üzerinde kendi fami ile Steve'i öldürmeye karlr verdi. Elinde tabanca, edaya girince Steve'in çok- tan ölmüş olduğunu gördü, fakat e- lndeki tabanca heyecandan patlıyar rak kurşun gilteye saplandı. Korku içinde kapıdan çıkarken Bili ile burun buruna Keldi; Bili çabucak Helene'i Bil dim, geldiğim zaman ölmüştü. Bil Ziyanı yok, seviyorum,, demek ister gibi baktı; 0 bakışta Helene Bili'in herşeyi affeder hattâ Patrice olmadığı: bile gördü. Bill otomobili evleneceklerini ve-bü- xnu ben öldürme- dedi. tün bu olanları di. Helene de bir şey yapan Şimdi aşağı yükarı bir sene sönra bir telefon zili bütün bu geçmişi deş- miş Helene'in eski endişe ve korkula- balerer İray ç n vineniyerı miyordu. Bill ile kapıyı açtılar, Polis Patrice Harknesa'i istiyordu. Helene Benim” dedi. Polis üstünde Patrice ismi olan bir çek uzatarak — bunun teve'in üstünde bulunduğunu ve ne sebeple verildiğini sordu. Bili hemen etişti: “Steve ölen kardeşimin . bir kumar borcu için Mrs. Harknesa'i a- unutacaklarını söyle- kabul etmekten başka Fakat karımın Steve'in öl- dürülmesi ile alâkası, men cevap verdi. Polis de he Biliyoruz. Öldti ni buldük. Yalmız tam emin olmak Ççin BİZİ rahatsız ettik Haşça kalın dedi. Helene ile Bili sevinçle birbirl Eğer otomobile baksaydı Steve'in katilinin bir kadın olduğunu görecekti ama her İkisi de sandetten sarhoş bir halde 1 . Güner İZER ahte Gelin” filminin yıldısı Barbara Stanwyek filmin. bir sahnesinde, Pasaportsuz Kadın M.C.M.İn'Bu son filminde Hedây Lamarr'ı John Hodlak'la romantik bir maceraya atılmış görüyoruz. Heddy Amerikan tebansına girebilmek 4 Küba kahârelerinden birinde:dansöz- lük yapmaktadır; zira günün birinde zengin bir Amerikalının çıkıp,kendi- Sini içinde bulunduğu sıkışık dürüm- dan kurtarabileceğini — ummaktadır. Fakat güzel dansözün plâpları altüst oldu: Çünkü genç bir adama Aşık ol- muştur (John Hodiak). Bu adam 1ü- zumsuz ve şüpheli İnsanların Ameri- kaya girmemesini teminle mükellef- tir. Genç adam da Heddy'nin egzotik güzelliğine Tâkayt kalamaz ve müş. Kül duruma / düşer. Küba ve Florida da çevrilen sahneler, parlak ve siyah Gibiseler filme cazip bir dram hava- ı vermektedir. Faydalı bilgiler Uçak yolculuğunda mide gazı iniz. Zira uçak peti 12.000 metrede yedi mislini bu. lür Ki in ik gaz sancılarına Çivit fidanı Tropik memleketlerde yetişen çi Jan mavi tozun, çama; Vah fıkta kullandığımız olduğunu biliyor müydunuz ? Derleyen 1 Öz- Kök Hedy Lamar'ın son resmi Beyaz perdenin meşhur hayvan artistleri ERLEK veya kadın bir artist, dik- kati çekecek kadar güzel olmadı- & zaman, modern güzelleştirme u- Süllerinin en son icatları sayesinde kusurlarını örtebilir, kendisini “beyaz perdede cazip gösterecek binbir hile- 'e başvurabilir. Saçlar boyanır, diş- ler düzeltilir, kaşlar inceltilir, vücu- dun fazla yağları eritilir velhasıl bü. tün bu karışık ameliyeler sayesinde bir insana bambaska bir tip, bam- başka bir şahsiyet verilebilir. Ve ay 'ni zamanda “fotojenik” bir hale ge- tirilir. Hattâ kadın veya erkek bir artistin sadece güzel olması kâfi de- kildir. Her — şeyden evvel fotojenik olması Jâzımdır. Güzellik ve sanat kabiliyeti. ve istidadı daha sönra ge- lirler. Hayvanlara gelince: - Herhangi bir hile ile bunların: görünüşlerinin de- Biştirilmesi mümktir / olmadığından her geyden evvel “sanatkar ları, röllerini mükemmel bir sürette becerebilmeleri. şarttır. * Fakat sinema Aleminin bütün uzun Jarı yalnız insanlardan ibaret değil. dir. Film sanatının daha ilk günle: rinden beri birçok hayvanlar da, in- sanların yanında, mühtelif dram ve komedilerde rol almız kâları sayesinde K rölleri mükemmel bir sürette başar- mışlardır. Meşhur kürt köpeği Rin- Tin-Tin ile, Kow.boy filmlerinin nutulmaz — kahramanı — Tom Mix'in meşhür atını kim hatırlamaz? — Bu: Kün Holiywo Abide ile un bir parkında birer hâtıraları ebedileştirilmiş ü iki hayvan artist, birçok İne san artistlerden daha yüksek ve Ince bir zekâya malik olduklarını muhte- f filmlerde ispat etmişlerdi ve ge rek sahiplerine, gerekse - çalıştıkları dırmışlardı. Yirmi yıldan beri Tar zanın sadık arkadaşı olan meşhur maymun — Çita, halk kitlelerinin en ok sevdiği hayvan artist olmuştur. Hemen hemen her cinsten hayvan. lar #imdiye kadar filmlerde rol al: mışlar ve parlak neticeler dir. Fakat ve vermişler sörleri en çok uğra: tıran Ve çok kere bir film parçasını 15-20 defa tekrar edilme yet veren iki hayvan vardır ki bun Jara, yapacakları re anlatmak deveye hendek atlatmaktan güçtü abant kedi. il Bu iki hayvan da, İspanyol. boğasıdır. Boğa güre filmlerinde bazan, büyük fedakârlık hazırlanan uzün an İçinde berbat eden boğalar, beyaz perdenin lar bile, zarlık yanı başında vermeden yaptıkları defa kiymetli artistlerin hayat çok Birçok filmlerde gördüğünüz kapi aZ veya çok süren bir ha larına mal olan çılgınlıklar yaparlar Mühtelit n hassa Amerikada, hayv cemiyetleri, yakı emleketler takat bil. nları korüma lar, onların hayatını adım adım takip ederler. Filmler çevrilirken hayva lara ezjyet edilmemesine, yiyeceki rinin dalma kâfi olmasına, her gün haddinden fazla çalıştırılmamalarına, temiz tutulmalarına, çok dikkat ede ler. Bazan filmlerde, bilhassa Tar zan ve kow-boy — filmlerinde, bazı ahşi hayvanların öldürülmeni icap eder. İşte o zaman film stüdyolariy le hayvanları koruma cemiyetleri a. hüyük hay gatışmalar olur. Bu tehlikeli bile öldürülmesine Bununla beraber çok defa, bir kaza neticesi olarak bu hayvanlardan b Ziları ölür. Meselâ geçenlerde bir pekin boğuşması sahnesi filme alını ken, ayı çok uslandırılmış ve bu ro lere evvelinden alıştırılmış olmasına Tağmen, — kudürarak — zavallı kö pekleri — birdenbire — parçalamış — ve film stüdyosu da böylece iki kıymetil sanatkârını birden kaybetmiştir. Bu sebeple insanlar gibi bu hayvanlar 'da çok yüksek bedellerle sizorta türiir. Bundan — birkaç yi evvel Trablusta bir film çeviren bir İta an kumpanyası, — Pippo ismindeki sanatkâr bir köpeğin, harp esnasın da düşman askerleri tarafından 6l- dürüldüğünü gösteren bir film par ası çevirmek — mecbüriyetinde tdi alınması 0 Kai rülmesi İazımgeliyordu. Çünkü mev banca kürşünü - yedikten sonra can Siz bir halde yatması icap ediyordu. Zavallı hayvan, bu feci Akıbetini ev. dinden anlamış gibi, provalar yapı lirken, daha - tabanca — patlamadan Te yıkılmış,ayaklariyle depelencerk an çekişir gibi rol yapmış ve sonca kendisini bitap bir vaziyette göste rerek yalancıktan ölü rolü yapmış tar. Bu sahneyi geyreden işçiler © ka dar mütcessir olmuşlardır ki, kendi. derinin şiddetli müdahe nihayet rejisör de köp sinden vazgeçmiş Ve akıllı Pippo da film çevrildiği zaman ölü rolünü ha: Kiki bir ölüden iyi yapmıştır * İste Iİnsanların yapı başında rol a. dan bu meşhür hayvanlar, sahipleri için, kiymetli bir define teşkil ettik leri gibi, beyaz perde sanatında da Unutulmaz birer isim olarak kalar lardır. Başta köpekler Ve atlar mak Üzere, otuz yıldan beri beyaz perde Üzerinde seyrettiğimiz bir. ü Tü hayvanlar, hattâ — vahşileri bile lerinin yanı başında onlara ne kiymetli yardımcılar olabileceklerini mükemmel bir şekilde ispat etmişi dir, Meral Cumaoğlu 7 Ekim 1080 LKitaplar arasında | Edebi bilgiler Yazan: Cevdet PERİN aşmaş bir n Bu eser, her ne kadar, Ekitim Bakanlığı taraı larına ders ki arkadaşlar biyatla iştigal edenleri n azmakla kazananları, hati bü yerleri ilgi y r ge bir Üfüp sanatı olduğunu kabul edersek, atın ifadi ki, başlıcaları nesir ve nazım'dır. Fakat Liselerde edebiyat deral veren arkadaşlarımızın ve eski talebele neklerle talebenin gözleri önünde canlanması —lâzımdı. Bu bak ah olan Talim-i Edebiyat'ından sonra açılan boşluğu. dolduran lere kılavuzluk, bu âlemin eski sakinlerine ise arkadaşlık edecektir. Okumasını bilmek de bir sanattır. İnsanların çoğu okur, fakat okuduğunu ya hiç anlamaz, ya yanlış anlar, yahut da noksan anlar. Her edebi eserin, her fikir ve duygu ifade eden parçanin bir başlangıcı bir ortası ve bir sonu vardır. Fakat, bunlar daha ziyade şekli ilgilen diren unsi Bunlardan daha önemli birşey vardır ki, okuduğu. muz her metinde onu bulmamız lâzımdır: Buna da esaa tema diyoruz, okuduğumuzu tam anlamış sayılmayız. Bu ise sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Hayatın diğer sahalarında olduğu gibi, bunda da başı urulacak birçok süller vardır. Bize bu üsülleri öğreten, bu edebi bilgileri veren kitaplara muhtacız. Bu — kitaplar, edebiyat — dünyar sının kapısını açan birer anahtardır. Bundan dolayı, Nihad Sami Banarlı Türk talebelerinin ve münev- verlerinin büyük bir ihtiyacını karşılamış bulunuyor. Eserinin bu. ber inci basımı için ne kadar çok gayret sarfettiğine, noksansız, hatasız bir kitap meydana çıkarmak için her muharririn katlanamıyacağı fe- dekârlıklara katlanan bu değerli meslekdaşımın ne kadar çok üzüldü. Küne yakinen şahit olduğumdan, kendisine emeklerinin boşa gitmiye Şüphesiz, bütün gayretlere rafmen, Edebi Bilgiler'in beşinci bam- minda bile düzeltilmesi mümkün ufak tefek hatalar, Eiderilebilecek bazı noksanlar vardır. Fakat, biz bu sütunda, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da, kalemimizi ancak yapıcı bir tenkld uğrunda kullanacağız, şunun bunun kitabında matbaa hatalarını tarih ve isim yanlışların ü lisanları toplamayı kötü niyetli münekkidlere br. Üç yüz sah yanlış yüzünden hiçe felik bir emek mahsulünün değerini bir kaç indirmek, ancak bir eser meydana getirmenin 'ne meşakkatli bir iş olduğunu bil kasır İnsanların hü- neridir. Allah günahlarını affetsin Banarlı'nın eserini vesile yaparak söylediğimiz bu. sözleri, hatalarına ve blltün yanlışlarına rağmen bu memleketin kültür tarihi için birer kazanç olan ilmi eserlere varıncaya kadar dil uzatan. slaktan dolma sözde âlimlerimizfbkusun diye yazıyoruz. İlim, hakikate ulaşa- bilmek için birçok hatalardan geçer. Dünyanın en büyük Alimlerinin eserlerinin üzerinde çoğu zaman: “Düzeltilmiş yeni basım” kelimele- Tni okursunuz. Hakikt Alim, noksanlarını tamamlayan, yanlışlarını kabul ederek düzelten insandır. Banarlı'nın eseri de, bir çok Türk esörleri gibi, zamanla Mükemmeliyete ulaşacaktır. fik basımlariyle bugün elimizde Bulüunan beşinei basımı mükayese etmale faradaki kısa zaman zarfında yapılan İlerlemeyi anlamak için kâfidir. mzi Kitabevi, 1650. Tiyatro kronikleri : Gelir Vergisi Mektebi Gelir Vergisinin Kazanç — Vergisi| muştür. — İstitrat olafak — söyleye- yerine tatbika başlandığı bir sırada, | )im, Şehir Tiyatrosunda kostüm, ak- Komedi. Kısmının — böyle bir eserle| sesuvar ve mabilye noksanlığının te mevsime başlaması, aktünlite bakı- | Jâfi edilmek”zamanı gelmiş ve hatta mından yerinde bir hareket oldu. L.| geçmiştir.— Meselâ, ikinci perdede, Verneuil'ün G. Berr ile yazdığı ko-| Gelir Vergisi Mektebinin duvarların. nedilerden biri olan “Gelir Vengisi | daki afişler, sahneye yeni bir anlayı- Mektebi,, bize, Fransız burjuva ha-İ şın geldiğini göstermek bakımından atının, memurunun ve parlâmento | dikkati çekiyordu. zihniyetinin — havasını da / veriyor.| — 'Raşit Rıza, “rentrde, ai için bir Komedinin Casil di “Mükellefler| muvaffakıyet kaydetti. İlk — perdede Mektebi” dir. aha sahnede — görünür — görünmez Verneuil'ün bizim. tiyatromuza bir| halkın alkışları ve muhabbet tezar- hayli eseri tercüme edilmiştir. Biz- | hürleri ile karşılaştı. — Raşit Riza Zat sahnı almış, eserlerinden | Fromantel rolünde temsil ettiği tipe kısmını sahneye koymuş olan mü- | uygun bir hüviyet de vermişti. Uyatronun inceliklerine - büyük | — Vasfi Riza, kendi kendisine müse- fu sayesinde muvaffakıyet ka-| vi idi. O sahneye çıkardığı her Tole n bir çok eser vücuda getirmiş- İ ' kendi kârakterini vermesini bilen bir tir. Daha Nemo Ban- | sanatkârdır. Fakat ben, Vasfi Riza- kası,, ile Komedi. Tiyatrosunda al- | nin kendi kendini aştığı bir kaç rol kışlanan mülellif bu mevsim de aynı | bilirim ki, cidden onu — seyrederken, Muvaffakiyete namzet - görünüyor. | insan büyük bir zevk duyuyordu. Bu Bunun b Şehir Ti kaymetli sanatkârın aadece haş Ve eğ- suna iltihak eden Raşit Rızanın ese- | Jenceli temsiller Yermesinde seyirei- Tin bap rollerinden bitini oynamasıdır | lerin de mühim 'dahil otüyon, Sira, Filhakika uzün bir zamandır arka-| / Vasfi Riza, “alışılmış ve klişeleşmiş daşlarından ayri kalan Raşit Rıza | Vasfi Riza, olmaktan çıkıp da bir artık “Yuvaya, a etmiştir ibda tecrübesine giriştiği zaman ya- esasen oldukça kuvvetli bir kadroya | dirgamyor, © da kolay alkışlara av. sahip olan Komedi Tiyatrosunu b det mecburiyetinde kalıyor. Hulâsa, tün canlandırmıştır. Onu, sahnede | halli güç bir muamma. Vasfi İRzanın yanında görmek her- | — Reşit Baran, Laşapelot — rolünde, r rleri ve bizleri | kendini ” kabuğunda — hissetmemekle 1 etmiştir, memnuniyetimizin | beraber bir kompozlsyon yapmaya ça- otmasını temenni edelir lışmıştı. Perihan Yanal, Jüliyeti ya- * ratmak için çok uğrastı ve - zaman ir Vergisi Me entrikası | zaman muvaffak oldu. Perihan Çakıl itibi Verncull'ün diğer eserlerine | küçücük rolünün bütün incelil benzer. Fakat o, dalma höş mükâl Muzaffer Arslan bir fönj meler, sahneler ve mevzularin bir e- | ve olarak iyi, Jiru olarak Çok gençti. seri eklenceli hattâ faydalı hale ge- | — manleset tirmesini bilen bir müelliftir. Tiyatrodan bahsederken biz de ma- Komediyi sahneye Vasfi Rıza koy- | alesef, ilâve edilmesi zarüret haline muştur. Dekor bakımından bir haylı | gelmiş bir şey vardır; Tercüme vaya zayıf olan komedi kısmında, rejisör, | Üslüp. Ekseriya, — tereüimelerimiz ufak tefek fakat yerinde, ve göze | heyeti umumiye itibariyle iyi oluyor. çarpacak şekilde — yapılmış bir kaç | Sa da, bariz hatâlar da göze çarpı. 'tus,, la senelerden beri göre göre| yor. “Gelir Vergisi Mektebi, ni de ezberlediğimiz mobilyeyi başka türlü | biz sonuneular arasına — kaydetmek VA Torgulesku

Bu sayıdan diğer sayfalar: