5 Mayıs 1939 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

5 Mayıs 1939 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

D HERKESİN ANLADIĞI GİBİ Gülü saran pis paçavra İstanbul, şehir bütçesinin takat ve kifayeti, Devlet himayesile takvi- ye edilerek imar olunuyor. Yalnız Yenicami meydanının açılması için milyonlar sarfettik. Plnlar hazır- hiyor, pürtük ve pürçükleri ortadan kaldırıp asfaltlar yapıyor. ve dün- “yanın bu güzel şehrini bütün cazibe ve letafetile meydana koymak üze Te ne Jâzımsa yapmıya azmetmiş bulunuyoruz. İstanbul, sayısız tarihi kıymetleri göğsünde toplamış bir cevherler ha- Zinesidir. İstanbul, tabiatın, tahay- yülüne bile müktedir. olunamıyan 'nadide güzelliklerin bezemeğe mu- vaffak olduğu bir şehirdir. Boğazın, Cennete uzanmış bir balkon — gibi, Tuha helecandan kanat takan her #ırtı, bu kıymetlerin âalettayin bir pırçasıdır. Ancak, Yediküleden şehre girer- ken, hele Samatya - Ahırkapı ara. Sında görülen pis, müstekreh, der- dlar; daima me çalma, sefil man; hirlinin yüreğini sızlatan ve ya- bancıya dudak büktüren bir sahaz dir, Her şehrin, tahsisen İstanbulun | fakir mahalleleri olabilir ve dsima| olacıktır da.. Fakat şehrin ve Tür: Kiyenin kapılarında memleketin iti- Barını tehlike ile karşılaştıran böyle bir ayıbı; nefis bir gülü saran böyle Pis bir paçavrayı muhafaza / edip) durmaktaki manasızlığı inkâra im kün yoktur. Başka semtleri güzel deştirirken bu teneke ve iğrenç ma: halleleri ortadan kaldırmak şüphe: Siz valimizin, bütün memleket he: Tabına, en büyük hizmetlerinden biri olacaktır. Çürük, kokmuş tahta perdeler v çasında, akıllar alan bir cennet kör yezi ola bile, buna kimi inandıra. Bnlirsiniz ve oraya istiyerek, zevkle| kim yaklaşmak ister? Evimizi ya Hirben kapımızın önünü de düzelt- Sek vazifemizdir. Feridun Osman .. . Şaka niyetine Bir muharrir, yine karle soruyor- du: «Harp ilerliyor mu, / geriliyor. mu?, Son havadislere göre, henüz, istim gelmediği için olduğu yerde durüyormuş!! İkide bir halkın yüreğini hopla- ftan bu çeşit garabetler çoğaldı. He- rife sormuşlar: — 18 yaşında karısı olan seksen- Jik ihtiyarın çocuğu olur mu? Muhatabı, doğruyu sever patavat. sızlardan olacakmış ki: — Genç komşuları varsa olur! Diye cevap vermiş. Gerçi şimdiye kadar Almanya ve İtalya'nın etrafındaki devletler de genç olduğu halde harp olmadı. Po- Jonya - Almanya davasında ise mü- dafaa; çözük ve kararsızdır. İngil- tere, Polonyaya bir taraftan; “Teca- vüze uğrarsan Fransa ile beraber yardım edeceğiz!» diyor, bir taraf-| tan; «Canım, Danzlg için zıriltı çı karma işte!, Veriver de harp olma-| ın, tavsiyesinde bulunuyor. (Artık harp mevzularında; isteni- Jen toprakların teslim edilmesi ve onra bol bol J4f düellosu yapılması | tarzında «Sulhen harp!» modadır. Her halde harp yürümekle değil, esneyip gerinmekle meşguldür! Berlin, 4 (ALA.) — Dally Teleg- rapl'ın Berlin muhabiri Greeno ile Giğer beş İngiliz 24 mayısa kadar, “Almanyadan çıkmak emrini almış- dardır. Bu budut harlci edilme ka- Tanı, «National Zeitung» gazetesinin Londra muhabiri hakkında 1ngilte- Te tarafından verilen ihraç kararına| bir karşılıktır. İskenderiye harp limanı genişletilecek Kahire, 4 (A.A.) — İskenderiye Amanının Fransız ve Akdeniz filo- Jarına bir istinat noktası teşkil e-| Hecek derecede genişletilmesi mese-| desi, alâkadar makamlarca tetktk o- Tunmaktadır - $ MAYIS 1909 Bolu Beyi Gözlerini Açtı “Bilmiş Olki Bütün İsrarların, İnkârların Nafiledir. Sen, Köroğlunun Ta Kendisisin !,, n Aşte bu haydudun O kır at altında oldukça ona kimse yetişe- mezdi. İşte senin anlıyacağın bu kir at, şimdi. Bolu beyinin eline geçti. Fakat at öyle tavlandı. kimseyi yanaştırmıyor. Bolu beyi de harıl harıl se- yis arıyor. Bu atı terbiye edecek olana hem başseyis- Tik verecek, hem de yüz altın hediye edecek. Fakat. — Fakatt At çok azgın bir şey. Yar olursa olsun üzerine atılıyor. Şimdiye kadar yüze ya- kın adamı helâk etti. işte bunun için oraya başvur. manı tavsiye etmem. — Aman ağa, sen buna hiç üzülme.. Ben tımda okadar canavar atları kuzu gibi y Böylece kahveci önde, anladığınız gibi yabanc kalığına girmiş olan Köroğ Bolu beyinin sarayı de Kahveci mu- w uzak illerden gelen ve talihini tecrübe etmek istiyen bir seyis-olarak tanıttı. Mu tafızlar onu derhal Bolu beyinin seyi © da yukarıdan indi ve hep bir. olduğu ahıra gidildi. Herkes yabancı seyise - merhametle bakıyordu. Çünkü kır ata yaklaşır yaklaşmaz at bir çifte ile Kendisini ya sakatlıyacak, yahut ta helâk edecekti. Köroğlu ahıra girince bir besmele çekti ve he- men atın yanına yaklaşarak burnunu okşadı. Her- kes, atın birdenbire yabancının üzerine afılmasını ve kendisini ayakları altına almasını - bekliyordu. Yulka yürekli oalnlar, bu feci manzarayı görmemek için gözlerini yumdular. Fakat, hayrett O, yanına bir adam yaklaşınca gözlerini kan bü- Tüyen ve çılına dönen kır at, sanki birdenbire de- #işivermişti. Kızacağı, canavar kesileceği yerde bi. Tükis sevinçle kişnemeğe, yabancı seyisi öpmek isti. yör gibi yüzünü, gözünü ona sürtmeğe başlamıştı Yabancı seyis atin burnunu okşadıktan, sağrısına bir iki defa elile hafifçe vurduktan sonra görlerini Bolu beyine ve etrafındakilere çevirdi. - Gösterdiği bu meharetten dolayı onlardan takdir bekliyordu. Fakat Bolu beyinin çatılmış kaşlarını ve yanın. da bulunanların kulaklarına hiddetli hiddetli bir şev. ler mırıldandığını görünce adamakıllı afalladı. Yoksa kendisini tanımışlar mıydı? Eğer böyle ise hapı yut- muş demekti. Azsonra ahırın içi bir sürü kılıçlı, mızraklı as- kerlerle doluverince Köroğlu, büsbütün şüphelendi Fakathiç bir şey belli etmeğe gelmezdi. Bolu beyi, bütün tertibat alındıktan sonra seyise hitap etti: — Sen şöyle biraz beri gelsene! Köroğlu, sanki olan bitenler karşısında hayret ediyormuş gibi bir tavır takınmıştı. Mütereddit adı Jarla Bolu beyine yanaştı. Bu sırada etrafa seri bir göz atmış, kaçıp kurtulabilecek bir yol aramıştı. Pa: kat derhal teşebbüsünün her hangi bir netice vermi yeceğine aklı yatmışta. Böyle bir şeye kalkışmanın delilik olduğunu anlamıştı. Bolu beyi önüne kadar gelen - Köroğlunu uzun uzadiye süzdükten sonra sordu: — Senin adın ne? — © — Ahmet., İ — Sözlerime doğru cevap ver. Eğer yalan söy- Temeğe, benl aldatmağa kalkışırsan halin pek yaman olur. Sen Köroğlunun ta kendisisin. — Burada da herkes Köroğlundan bahsediyor. Biraz evvel de beni buraya tavsiye eden kahveci ayni şeyi söyledi. Bu ismi ilk defa onun ağzından duydum. Ben Köroğlu fili Ya öyle mi? Demek inkâr yoluna sun? Fakat bi mafilec lakilere bir işaret etti. On kadar dam öne fırlıyarak Köroğlu ği eti Ne olür ne olmaz, Köroğlu elime gince belki adamları hücuma kalkışırlar diye bütün tedbirleri aldı. inler geçiyor, Bolu beyinin ümit ettiği hücum 've haskın vükun gelmiyordu. - Üstelik Çamlıbekleki casusları da kat'i bir malâmat getiremiyorlardı. Bu- 'na rağmen Bolu beyi, yakalanan adamın Köroğlu ol- duğuna emindi. Bunu meydana çıkarmak, hakikati kendisine itiraf ettirmek için de işkenceye başvur- maktan başka çare görmüyordu. Bolu beyi, Köroğlunun adamlarının âni bir hü- cumuna uğramıyacağına emin olduktan sonra adam- Jarına yabancı seyise yavaş yavaş işkenceler tatbik ederek kendisini itirafa mecbur etmelerini bildirdi Köroğlunu ilkönce uykusuz biraktılar. Tam uy- kuya dalacağı zaman — kulağınız yapıyorlar, yanında gürültüler döküyorlardı. Bu iş- görülmedi. Köroğlu hakiki hüvtyetini söylemedi. Bundan sonra işkenceleri çeşitlendirmeğe başladılar. Köroğlunun kollarına ve baklırlarna kız- Dağladılar. Köroğlu Mmükavemet ediyordu. Bolu beyi bir gün adamlarını davet ederek ken- le uzun boylu komuştu. Her ihtimal gözden ge- ldi. Bolu beyi netice olarak şöyle de — Bu adamın Köroğlu olması ihtimali ne kadar küvvetli ise olmaması ihtimall de © derece kavidir. Vakın eğer Köroğlu olsaydı, adamlarının onu kur- tarmak için şimdiye kadar her halde harekete geç mesi icap ederdi. Fakat diğer taraftan bu adam ya- kalandığındanberi Köroğlu da sır olmuştur. Ortada görünmemektedir. Çamhbekleki - casuslarımızın hiç siri kendisini görmemiştir. Binaenaleyh bu şüphemizi izale etmek için kendisini öldürmek her halde en ha- l iştir. Eğer hakikaten Köroğlu ise, onu diri di indanlarımızda muhafaza etmek te bir tehlikedir. Değilse şüphemizin izalesi uğrunda / bir bayatın ne ehemmiyeti var? Yalnız ortada bir mesele kalıyor: At! Köroğlu- 'nun kır atına şimdiye kadar hiç bir seyis yınaşama Halbuki ben her ne pahasına olursa olsun bu atın terbiye edilmesini istiyorum. Eğer bu adam Köroğlu değilse böyle bir seyisi kaybetmek çok yazık olacak- ar. Fakat emniyetimiz böyle bir seyis bulmaktan el bette ki çok daha mühimdir. İCDeramı var) Selerberlik Müdürlüğü — taratın-| Gan dört aydanberi Gaz kursunda #taj gören 35 talebe dün İtfaiye bahçesinde saat / dörtten — itibaren zehirli gezden korunma ve zehirli be yapmıştır. gözle yaralanan ve hastalananların. tedavisi ve kurtarılması için yapıla- 'cak yardımlar etrafında bir tecrü. | Tecrübe esnasında gazden zehir Jenmiş ve boğulmuş gibi düşenlere)| Ga_zdan Korunma Tecrübeleri Sun'1 hava / verilmiş ve hastaneyel akil tecrübeleri yapılmaş, bilhassa | efradın gaz maskelerile çalışabilme | kudreti ölçülmüştür. Resimler, bu Manevralardan iki intibas tesbit et mektedir. Evvelâ 'yor, uğraşıyor İşte bu buhr centilmen Must teşvik ve yard başarmış ve gi çıkarmıştı. meydana mışt (Pişaver) Mecı bu sıralarda da, | miyaiz. fa 8 Hayır. Jiyeti yaşartıp Hemen yoluna çıkarmı parasile, Londı Sayeti altında F, verilen eme yük zanacağına — ki Çünkü; ile, le bitirmişti. imtihanlarına Ja çıkmıştı. Bu bir casuslukta derinin çekmişti. kilât kurmağa adlı bir kadını, © zamanki belli Tıkla aldatmı önünü almak için gerçekten didini- suçluyu bulamıyor, du. Hâdisenin tevessüünden, galeya- | nn civar islâmlara da sirayetinden | âdeta korkuyordu. karar ve kanaatile yapmış, ne dersi- niz sayın okuyucularım, gizlice işi ta bulunamıyan suçluyu meydana Hayır, yalnız çıkarmakla / kalmamıştı. Zekü derecesini, tecessüis kudretini, tahkik kuvvetini de nitmış ve pek yaman bir Entellicens Servis elemanı olabilec Mustafa Sagirin bu işteki rolü çabuk şayi olmuştu. H 'namzedini öldürmek teşebbüsüne gi rişenler bile bulunmuştu. #ızın Pişaverden kaybolmuştu. Acaba — Mecusiler agiri yaşatıp büyütmek, onda, gördüğü müstesna kudret ve kabi- Ik vasıta ile onu İngiltere, Mustafa Sagir, artık Hindistan zZaretinin sahabeti ve Entellicens ser vis teşkilâtı umumi merkezinin ve öğreniyordu. Teşkilâtın eleman ye- tiştirme işlerile alâkadar olan reisel leri bu çocuk için sarfedilen parala-| gitmediğini anlıyorlardı. Imparator- Tuğun kendisinden çok ve pek bü- ler bekliyebileceği yüksek ka- biliyet ve kudretli bir casus daha ka| Mustafa Sagir de cidden çalışı- yordu. Derslerinde, tavrı hareket- şrinde gösterdiği dikkat ve intizam hâmilerinin, muallimlerinin mu- habbetlerini her gün bir kat daha artırıyordu. (Birayton) da dört se- nelik tedris devresini muvaffakiyet- gönderildiği İskoçyada (Elbing) kol lejinden de iki sene sonra iyi notlar-| ve liyakatile, bihassa teşkilât reis- dikkat nazarlarını üzerine Mektepte okuyan Hintli| talebeler arasında, Hint istiklâli için propaganda yapmağa, gizli bir teş- bile hayrete düşürecek bir kurnaz- ——İMEŞHUR CASUS yazaa MUSTAFA SAĞIR cam NASIL TUFULDU. NASİL ASİLDİ? v G LRAŞRE YORMGLACDUL DD IZI DU GATELRAAL FTT Yazan: R. KARAOĞUZ Müstafa Sağir'1905Yde Oksfordu Bitirmişti Fransız Hindiçinisinde, Daha Sonra Da Hindistanda İlk Vazifelerini Gördü HULASA Zavallı kadıncağını, — mahalit hükü. Canur Mustafe- Sagir- İstiklar| metine meçhül olan bir salonda, HHarbi srannda meş'um Ve rol| Himtlitaletehere haklifmn rericlico, oynuyan ve foyası meydana çiker|/ tuç üstünde - ve teşkilâta ait büttün | yak anlan yaman bir İngiliz ca-| gizli evrak dosyalarile birlikte tut- | — suudur. Atlen Hintli olan Mus-| turmak marifetini de becermişti. Bu tafa Sag'r, İstanbul'a muvasala- | Suretle de, hakkında beslenilen mu- basda İnçililer. tarafından " Mür.| - habbet ve teveccübe lyık olduğunu metle karşılanmıştır. Şimdi Mus-| göstermişti. Tam manasile bir mi dafa Sağir'n. doğduğu Peşaver | ter yetiştiğini belli etmişti. gehrindeyiz. 1905 senesinde «Okaford» darl fünununu bitiren Mustafa Sağir ar. Müster (Şa) da, islâmları mem. | tak teşkilâtın husus ve gizli mekte 'nün edip yatıştırmak, çıkması çok | bine devam ediyordu. Çekirdekten muhtemel olan kanlı bir hâdisenin | yetişme olan bu Hint veledi bu mek- tepte de, kaymetli bir fidan ğibi bin türlü dikkat ve ihtimamlarla yetiş- tirilmiş, çiçeklendirilmişti. Artık meyva vermek zamanı gelmişti. Teşkilât, Mustafa Sagiri, evvelâ Mister «Rosçayıldı adile Fransız iranlı günlerde, küçük | Hindi Çinisine göndermişti. -Biraz stafa Sagir gerçekten | Sonra da Hindistana getirterek «Mev ve fakat bir türlü bulduramıyor- | misterliğini göstermiş, velinimetini | levi Abdülâü*» adile, Garbi Hindis- Büyük bir azap ve tehlikeden kur- | tanda (Raçpotana) eyaleti racasına tarmıştı. İlk casusluğu, — kimseden | Musallat etmişti. Bir müddet (Bel ripor) ve (Deholpor) - şehirlerinde çalıştırdıktan sonra da, Mister (Vih ler) namile - ve bir tüccar sıfatile Blücüstan ve franı dolaştırmıştı. Mustafa Sagir 1910 senesinde *Kacovira» ismile (Seri Hint) şeh: Tine ve bir kaç ay sonrâ da (Seyyit Şehabeddini Murtaza) namile ve bir. Hint milliyet ve ihtilâlcisi nikabile Afganistana gönderilmişti. Cihan harbinin zuhuruna kadar bu hava- lide çalıştırılan Mustafa Sagir, har- bin ilânından sonra, bir müddet (En tellicens Servis) in Kahire merkezi emrinde olarak, İran, Hicaz, ve Ye- men taraflarında çalıştırlmış, Su- riyenin İngilizler tarafından işgalini Müteakip te Linkis namı müstearile Beruta gönderilmişti. “Üssübahri kumandanlığının cadde üzerindeki kapısında bekletilen oto- Mobil, kapiten (Harding) ile Mus- tafa Sagiri hâmil olduğu halde, on dakika sonra, Beyoğlundaki İngiliz sefarethanesinin kum döşeli bahçe- #ine dahil olmuştu. İç kapıda karşı- hıklı bekliyen nöbetçiler, derhal sört ve çevik bir hareketle hürmet ve ta- zim vaziyeti almışlar, Mustafa Sa- girle kapiten Hardingi selâmlamış- lardı. Mustafa Sagir, nöbetçilere tat. h bir tebessüm saçarak bakmış, na- zik bir tavırla da biraz eğilmek ile mukabele etmişti. dim görmeden, kendi. çünlerdenberi aranılıp suçluyu İngilizlere ta- usileri arasında pek ü bu casus işte tam küçlk centilmen an. öldürmüşler Mister (Şa) Musta- Pelirtmek istemişti. uştı. iradaki Hindistan ne- yaşıyor, oküyor ve Belediye Şehir İşleri için 7 Mil- yon Harcıyacak Belediye Riyaseti, Şehir Meclisin. den fevkalâde bütçe ile aldığı salâ- hiyetlerle İstanbul Belediye vilâyet yolları hakkında çok mühim teşeb- büslere girişmektedir. Belediye, üç sene içinde yollar için (3.300.000) lira sarfedecektir. Bu sene bütçesi Dahiliye Vekâleti tarafından tasdik olunur olunmaz Belediye derhâl yol ihalelerine başlıyacaktır. yollara sarfedeceği senede ödiyecektir. yeklerin hiç te boşunu ani — bulunuyorlardı Darülfünunun dühul hazırlanmak - üzere sırada, yine yaptığı gösterdiği maharet Belediye bu parayı iki Gene üç sene zarfında yeni yapı: Jacak hastane için 1 milyon, mektep Anşası için (600) bin, stadyom tçin (800) bin, Şehir Tiyatrosu, Konser: vatuar ve gazino için de (15) mik yon lira sarfolunacaktır. İtfalye için de fevkalâde bütçe ile 22 bin liralık tahsisat ayrılmıştır çalışan Mis (Forsen) Entellicens Servisin li başlı elemanlarını| ağına düşürmüştü.

Bu sayıdan diğer sayfalar: