27 Aralık 1940 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3

27 Aralık 1940 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hüseyin Cahid YALÇIN —| —T75-— Atak Mr. Chamberlain'e iti- madı kalmadığını bana söyledi. Elli beş yahud elli altı ya- gada iken olmaktan ise elli ya- gında iken harbi tercih ederim, | diyordu. O her zamun İngiltere ile dostluğu temenni etmiş ve bunun imkâyına inanmıştı. Bu- nün aksini temin etmiş olanla- rın haklı olduklarını şimdi an- dadığını söylüyordu. İngiltere- min Almanya hakkındaki politi- kasında dorhal tam bir değişik- fik vuküa gelmedikçe İngiltere-. nin samimi surette ona iyi mü- nasebetler arzusunda bulundu- ğuna inanamıyacaktı. Ona son Böylediğim mütalca kendisinin ikullandığı lisandan — Almanya- da deruhde ettiğim vazifenin akamete mahküm kalmış oldu- gundan başka bir netice çıkara- mıyacağımı ve buna pek ziyade müteessif bulunduğumu temin- yyare vekilinin raek! lâvasıta, kat'i ve açıl en, bir sükün te atte pek vardı. Rus misakı in fikir ve mütalca - yordum. ve bunları arzu ve tahassi nden Ni asıma goön harbin onbaş başkı e Çok daha ehemmiyet ver-| intibamı aldım. Dünyanın | yahud Almanyanın çekebileceği iztirablar — onun, — Almanya - mın lideri — sıfatiyle, — neler yapabileceğini göstermek arzu- edildiği müddetçe ehemmiyeti haiz ok defalar söy- & kendisi 1914 do Almanya şansölyesi olsa idi zaman 1018 de bu harbi su tatmin hiçbir sgaden zi- felâ- gecesi için imzalan- ınu Mül a temin edemezsem de bunun böyle ol- duğunu zannetmekliğim için ba- za sebebler vardır. ünkü 26 ve 27 ağustos gün-| lerinde meriyet mevkiine giren bazı emirleri başka türlü izaha imkân yoktu gustosun yirmi beginci günü öğleden sonra Ber- lin ile Londra ve Paris arasında bütün telgraf muhabereleri hit beklenmedik bir surette saatler- ce kesilmişti. Tannenbergdeki “eerasimden 26 ağustosda vaz gecilmişti. Nurenbergdeki parti doplantısı 27 ağşustosda terke- dilmiş! rlindeki bütün bahri we berri h: elerinin ev- terki Alman z maun- | müste üzere, te âçin memnu mıntaka haline gir- mişti. Dahildeki bütün Alman| h tatil edilmişti.| n servisleri lan | inyada gıda | rayicin | di için bir sistem tatbik o- a başlamıştı. Bu son ve k bakımından ümid kırıcı birin harb patlak vermeden 1 kabul edilmiş olması a ik harbin 26 ağı ması mukarzer bulun: malile izah edilebilir. Zannediyorum ki, Hit vekilin mektubu üzerinı tereddüd devresi geçirmiş ve or- una verdiği emri geri almı at diğer tedbirlerin tatbiki- çıkarmamış - olacaktır. Fakat ona mâni olan şey, harbin dehşetleri yahud Almanların ü düşgüncesi değildi. Y muazzam orduy kuvvetine hududsuz bir itimadı vardı. Buları yalnız Lehistan mevzuu bahaolduğu müddetçe bir tecrübe etmi zuhakkak ki memnun olacak- tı. Bana dediğine bakılırsa, şark ki harb iki ayda biterdi ve o TÜRKÇEYE ÇEV:REN ZüDan, İngiltere kendi plünla- 9 rma muhalefete kalkacak ka- dar akılsızlık ederse, yüz altmış fırka kadar kuvveti garb 'cep- hesine yığabilirdi. Onun tered- düdü daha ziyade İngiltereyi Lehistandan ayırmak — için ni-| hai bir gayret sarfetmek sundan ileri geliyordu. Hasılı, / ne olursa - olsun, ağustosun 25 inci günü Baat 12.45 © doğru| Hitlerin beni Ş0 K | sinde öğleden buçukta kabul dair bir mesaj aldım. Bu mü katta bana şifahi tebligatta bu- lundu. Bu tebligat kitabımızda dördüncü zeyli teşkil etmekte- dir. Kısaca, bu tebligatta Hitlerin | teklifleri iki mesele grupuna | taallük ediyördu: (A) Almanya ile Lehii ci ihtilâfin | asındaki derbal halli lüzumu ve (B), A manya ile İngiltere arasında bir dostluk yahud ittifak teklifi. | Herr Von Ribbentrop Sehmidtin de hazır bulundu bu mülâkat bir saatten sürdü. Şansölye sükünetle zahirf bir samimiyet ile konus- tu. Tekliflerini vicdanını tatmin maksadile yapılmış son bir gay- ret diye tavsif etti. Bu da İn -| giltere ile iyi münasebetler te-| min etmek içindi. Bu teklifleri| yyare ile İngilti vel t’ etmeğe memleketimin Le- ile Dr.| histana verdiği sözden geri dön- mesi kabil olamıyacağı | dilerine açıkça beyan etmeyi bir | vazife addettiğimi, Almanya daha iyi bir atlaşma temi-| nini pek arzu edersek de bi stan ile müzakere | ıul»î eceğimizi bildirdim. ölyenin bu nihai ha lündaki âmiller ne 0-| , bunu mesküt ge sızdı. Lord Halit ati ile, ertesi sabah ) erkenden, bir ne- i olarak bana tahsis| bir Alman - tayyar edilen Londraya gittim. | Majestenin hükümeti Hitlerin | racsajını tamamen ve- itina ile| tahsis © düm. (Beşinci zeyle Bu vecabda, maje metinin Lehistana £ etmiş olduğu vezibe kümetinin mi teşkil eden meseleyi Lehistanın| menfaatlerinin muhafaza- varılması melhuz te: viye tarzanın beynelmilel gar: tâbi tutulması temeli ü rinde makul bir tarzda hal için müzakerelere girişmeğe ha-| zır olduğu enaleyh, majestenin atılacak ilk adım olar tan ve Alman hükün sında bu temel dan doğruya müzakerelere danmasını ve ekalliyetlere edilen öyleniyordu. Bina -| hükümeti | muamele bahsindelsi gerginliğin | izalesi için di tedbirler ka bul edilmesini iye ediyordu. | Bundan başka, majestenin hü- kümeti, her iki taraf jl Taemi mucib - ol bir hal çaresinin elde edil: yardım hususunda — büt fuz ve tesi: istimal vadediyozlar ve hu hal çare Büyük Britanya - ile - Alm nda her ik Ta: silâhlanma- | nan tahdidine tten — sonra, | Leh mesel di halli dünya sulhüne kapıyı açabildiği halde teşebbüsün akim kalması nihayet memleketlerimiz ara - sında daha iyi anlaşma ümitle-| rini Mmahvedecefini ve bütü | dünyayı harb icinde bırakabil! ı ceğini | Bir ce bundan daha kat'i olabilir miy- r Hitler hakıkaten harb tlerinden içtinab etmek istemiş olsa idi, bu cevap onun bu arzusunu kolaylaştırıyordu. Hitlere bir tarafdan her iki memleket için de memnuniyeti mucib bir uzlaşmaya vasıl ol- mak maksadile tavassutta bulun mayı garanti ettiğimiz bir mü- zakere ve diğer tarafda eğer Almanya Lehistana hücum e- derse Lehistanın yanısıra mü- imiz bir harb var- (Arkası var) edece cadeli d, | münâ tamamiyle zıddıdı! Bürhaaeddin Tepsi ne muv der 'RSABAH İddiayı feraset mi? | yoksa, isbatı gaba- vet mi? Türkçemizde feraseti, diraye- ti izah sadedinde serlme: 'a yağmurlu i- I SABAN İ 'RANSIZ a hezimetinin 'ı tarihi z A !Askerier de silâhla- rını atarak, kaçan muhacirlerin ara- " sına katılıyorlardı | | Bu ; bir grup aliyle sözler bir neferden, di; tan ötekine yıldırım sü gölde ana | - yayıldı. Nelerler için bu karma kaz dedin).. diye biçareyi haşla- |/ karışık ancak “ihanet,, ması da dilimizde leblebi teker- |— kelim lirdi. — Artık lemesi kadar maruftur. kale neşrine başladı a bir suretini iktibas et tiğimiz omı şaheserini | dikten F topraklarınd gir- yumurtlayıverdi. —— meğe muvaffak oldular. Bir mauharririn daha yazısını | Şurada, burada m id al nemiş mdisine a: slından ge i bir taktm mütaleala e propagandası nn tahrif usullerine metodlarma ne d bilemeyiz. ortay tişar eden bir gazetede adar meselâ ket aynağın hne teşkil ettiği h diseler hakında verdiği habe lere nasıl inanır? mubharref saymaz mı? Ve rif usulü bir haber biraz da kendi — otur dalı eliyle kesmek olmaz mı (Stefani) ajansı: — Ben leb demede: denildiğini anladım da diyeme: Derse iddiayı feraset yerine batı gabavet etmiş olur. Çünk adın yazılarından Stefani'nin işine karışmak temeyiz amma yine meoslek sıfatiyle kendisine: , tecahülün bu de' “olsa çek demekten kendimizi ERİK | tin liyeti nin yeni te: Jan Oykor'un al Enis Bar Baba Ramiz ismiy ceğini meranuniyetle haber al- dil k 1941 pazar g yüp Halkevi ku onda yapılacaktır. Azanın teşrifleri rica olunur. de bir Türk tezi,, unvanı altında | İtal-| bulunmasına | nin bizi alâkadar eden| hâdiseler Gamelin i tamamiyle çıkan| demediği yeni bir harp tarzının tahrif eden nları da | bu | ehill, Reynaud, Dal kaynağı | ğu leblebi ardığı il- kumapanyası ile pek Pöre mindeki piyesi mu- vrilen dört perdelik asker de silâhıni atarak muha- cirlerin zaten mahşer haline ge- tirmiş oldukları yollara kendile- | rini kapup koyuveri; hiç silâh kullanmıya | meden bir Ti ten | bulunuyorlarmış gibi cesim ge- lâkin neti- | gruplar kahram cesiz bir mukavemette bulunu- yorlardı. M: inde a- | Gdi 'ade ediyorlar ve Bel- n Fransız kıtaatı ile Fran an kuvvetle- İrin muvasalasını Di harbiye: bütün ihtârlara ve ikazlara r: men bir türlü evvelden de: sür'atle inki ına şahid oluyor- du. Beş günlük harpten sonra artık mahut Gamelin plânı zirü- zeber olmuş, ortada bu plândan | hiç bir eser kalmamıştı. Mayısın 17 inci günü Chur- T ve Ge- neral Gamelin ile müzakereler- de bulunmak üzere Parise geldi. İngiliz Nazırı elinde bulunan iki fırkalık bir kuvveti derhal Fran- saya göndermeği vaadetti. | fızkalardan birisi motorize idi. .| Maahaza Churchill bu kadar ha- -| talardan sonra General Game - | lin'in hâlâ iş başında tutuldu - ğundan dolayı hissetinekte oldu- ğu derin hayceti de gizlemedi. Ayni günün akşamı General Gamelin yeni bir. emri yevmi | neşrediyordu. Bu emirde “Ya 1 | harbi kazanmak, yahut ölmek lâzımdır. Mutlaka muzaffer ol- melıyız,, deniliyordu. gın 18 inde Reynaud ye- | abine teşkil etti. Bir | hissi kablelvukula harbin nih: | yete erebileceğini dügünen Baş- | Vekil Mareşal Petain'i Başvekâ- i let muavinliğine getirmişti. Zi- ra Fransaya, mağlübiyeti kabul lim ettirebilecek biricik iyet, Verdun kahramanı Mareşal P&tain olabilirdi iyet o kadar karışık ve ü idi ki, Reynaud, Daladier'yi Har biye Nezaretinden Hariciye Ne- zaretine nakledebildi. Normal | bir zamanda bu hâdise kıyamet- ler koparabilirdi. Başvekil dahi- liye Nezaretine de Mandel'i ge- tirdi. Mandel Fransız idarecile- rinin en merhametsizi, en katı | yüreklisi olmakla beraber ayni | Zamanda en mahiri idi de. Mayısın 19 unda - Reyi Başvekil ve Harbiye Naz General Wi melin'in yerine müttefikin kı- | taatı baş kumandanlığına tayin| ediyordu. Artık bu andan itiba- ren birkaç senedenberi medeni cihanın müukadderatı şahsına | 1 kalmış olan General Ga- melin'in ismi ağza alınmaz ol- d du. Hattâ Generalin intihar et- i Fransız Başvekili Daladler kum şayialar bile deveran et- meğe başladı. Halbuki — sabık | başkumandan Paris ciyarındaki köşküne çekilmiş ve bahçesin- deki gül fidanlarını dikkat ve ihtimamla aşılamakla — meşgul idi. General Weygand, Gamelin'e 1940 yılında halef olmuştu. Ga- melin ise Weygand'ın yerini 1935 te almıştı. Bu iki Fransız| generalinin birbirilerini asla sev memiş oldukları muhakkaktır. Weygand daima hareket harbi- ne taraftar olmuş ve müstah- kem mevkilere nisbi bir itimat beslemekte bulunmuştu. Kendi- si uzun müddet haris bir kuman dan ve demokrasiyi tehlikeye düşürebilecek bir şahsiyet ola - rak telâkki edilmişti. General Weygand Mayısın 21 inde Sariyeden Parise geldi. Son zamana kadar Yakın gark- taki ordunun başında bülu - nuyordu. 73 yaşında olmasına rağmen sıhhati mükemmeldi. Hiç bir mes'uliyetten çekinmi- yen bu mahir kumandan Fran- Sız üstünlüğünü yeniden temin edebileceğini umuyordu. Vâkıa vaziyetin fena olduğunu biliyor- du amma felâketin vüs'ati hak- kında esaslı bir fikir peyda et- meğe henüz vakit bulamamıştı. Reynaud kendisine Fransanın içinde bulunduğu nazik ve va- him vaziyeti izah etti, Almanla- rın Aisne nehrini geçip Arras ve Amiens'i işgal etmiş oldukla- rını bildirdi. O güne kadar Fran sız müdafa hatlarını yeniden teş 1 hususunda umumt tedbirler alınmış değildi. Şimal ordusu Almanlara ağır zayiat verdir - mekte berdevamdı. Sedan'dan Montemâdyye kadar uzanan bir hat üzerinde Alman ileri hare- keti durdurulmuştu. Vaziyetin biricik iyi haberleri bunlardan ibaretti. Mesele şu idi: Belçikada bu- lunan müttefikin kitaatı Arras istikametinde düşman hatlarını yartp Somme'daki ordulara ilti- hak için ne yapmalı idiler? General Weygand mayısın 21 inci günü sadık yaveri yüzbaşı Marcel Gasseryi yanına aldı ve: — Gidip vaziyeti bizzat göre- yim! diyerek bir tayyare ile düş- man hatları üzerinde bir keşif uçuşu yaptı. Generali hâmil tay- yareyi düşman şiddetli bir mit- Talyöz ateşine tuttu. Tayyare- nin pilotu ürktü ve: — Generalim, mermiler etra- fımızda kümeleniyor. Dedi. cevabını verdi orum, konuşuyormuş | kendi kendine gibi — Tabii bir noktada duracak- lar;.. durmak mecburiyetinde kalacaklar... Mütaleasında bu- lundu. Generalin tayyaresi düş man hatları arasında kâin S; - Paul'da k: * niden havalana yaret etti, 'a muhribine binerek manına döndü. rise trenle avdet —ENo 2 J— YAZAN : ıâs-sııir'ın sabık ı başmuharriri : Pierre Lazaretf aK P ZMNT YA atlıyarak Vincennes şatosuna va rınca telefona sarılarak Başve- kil Reynaud'ya: /— Vaziyet zan ve tahmin et- tiğimden çok berbat. Karar ver- mek sırası gelmiştir. Diye rapo- Tunu vermisti. 16 Mayıstan itibaren İngiliz taatı başkumandanlığı mütte- kin erkânı harbiyesine karşı şiddetli bir infial hissetmeğe başlamıştı. General Weygand iş başına gelince İngiliz Generali İronside mumaileyhin iktidar ve meziyeti önünde hürmetle e- Zilmiş lâkin vaziyetin müstesna | vehametini nazarı dikkate ala -| rak Flandre'lerde bulunan İn- giliz kuvvei seferiyesinin selâ- meti namına kendini icap eden tedbirleri almak mecburiyetin- ü de açıkça söyle- lar beş motorize fırka ve müte- addit piyade fırkasiyle Meuse nehrini geçtikleri zaman Gene- ral İronside Londrada Harbiye Nezaretinde erkânı harbiyesiyle raüzakere halinde bulunuyordu. General Fransadan o sabah Londraya gelmişti. Bir kaç Fransız irtibat zabiti İngiliz ge- neraline refakat etmişlerdi. İronside dairesinde, - telefonl. rının da yemeklerini yiyor, orada yatıyordu. İngiliz generali Somme, üzerinde bir Mmukabil taarruz yapılmasına ka i. Fransız irtibat zabil "in bu fikrini tasvip ettiler ve General Blanchard'ın motorize fırkasiyle birinci Fran- sız ordusunun bir kısmının İn- giliz mukabil taarruzuna müza- ıımeı edeceklerini ilâve eyledi- ler, Halbuki Weygand tayyare ile yapmış olduğu teftiş seyahati asında başka bir plâr- dü- ünmüştü. Daha büyük çapta o- lan bu plân muvaffak olduğu takdirde Flandre'lerdeki bütün orduyu kurtarabilirdi. Ancak Weygandın hu plânı tatbik mev kiine koyabilmesi için bütün ih- tiyatlarını kullanması icab edi- yordu. Fakat ordusundan — bir kısmımın İngiliz generali İron- side'in düşündüğü Generali Billote'in de tasvip ey- lediği tarruz hareketine tahsis edildiğini - işitince — Weygand General Billote'i bu kararından dolayı haşladı ve İngilizlere ya- pacakları taarruz için Fransız kıt'alarının serbest bulunmadık- larını bildirdi.. Lâkin, heyhat geç kalınmıştı. Zira General İronside'in derpiş ettiği muka- bil taarruz başlamış bulunüyor- du. Mukabil taarruz ilk hedefi- ne vardı, lâkin orada öyle bir Alman mukavemetiyle karşılaş- tı ki, İngiliz kıt'aları evvelce iş- gal etmekte oldukları mevziler- den bile geri cekilmek mecburi- yetinde kaldılar. (Arkası var) ŞİMDİLİK BU KADAR Değişmez bir harb düsturu Bir memleketin ülğer bir , memleketi istilâ etmeğe muvaf- fak olabilmesi için baza içtimat gartların da vücudu muflak su- rette elzemdir. Yani siyaset ta- rihinde, tabiatta olduğu gibi daima büyük balıkların küçük balıkları — yutmaları kanu - — nu yoktur. Bir memleketin diğer bir memleketi istiğâ edebil- mesi için, sadece ondan dâha kalabalık, ondan daha büyük olması kâfi değildir. Bu şartlar- la beraber müstevli memleketin istilâ etmek niyetini güttüğü memleketten kültür, medeni - yet itibariyle de yüksek, hiç ol- mazsa müsavi olması iktıza e- der. Sadece nüfus tstünlüğü müstevli memlekete asla mu: vaffkıyet temin etmez. Bunun tarihde - sayısız misal- leri vardır. Meselâ Çinliler nü- fus itibariyle kendilerinden çok daha asağı olan Türklerden ko- runmak için muazzam Çin sed- dini vücuda getirmişlerdir. Ayni gekilde Viyana kapılarma ka- dar ilerliyen — Türk ardnları, karşılarında daima kendilerin - den çok daha kalabalık erdular bulmuşlar ve bunları yenmiş- lerdir. Vâkıa bazı hâdiseler, zahires bu kanunun her zaman doğru netice vermediği hissini tevlid ederler. Medeniyetçe daha geri olan bazı memleketlerin za- man zaman medeniyet itibariyle kendisinden ileri olan küc!i komşularını yuttuğu vaki olmuş- tur. Fakat tarih, bu gâbi istilâ hareketlerinin daima muvakkat kaldığını bize isbat eder. İşte İtalyanın Balkanlarda- ki muvaffakıyetsizliğimin asıl sebebi buradadır. Bugünkü İ- talyan medeniyeti, bilhassa ma- nevi bakımdan Balkanlı mera- leketlerden cok geridir. Bu iti- barla İtalyanın — Balkanılarda | tutunmasına, Balkanlı milletleri yutarak onları hazım ve temsil edebilmesine imkân yoktur. Bir ara Arnavutluğu de geçiren İ- talya burasını hazmedebileceği ni ve hattâ Yunanistanı da mi- desine indirebileceğini zannetti. Fakat işte görülüyar ki yal- nız nüfus kalabalığı para etmi- yor. Balkanları hazmedebilece- gini tevehhüm eden İtalya, o- nun için bugün mide fesadına uğramış bulunmaktadır. MURAD SERTOĞLU Hava kurumuna yardım Ankara, 26 (a.a.) — Türk Hava Kurumuna yapılan yar - dımlara ait bugünkü haberler Antakyada son on beş gün için- uruma yapılmış olan teber- tan altı bin lirayı bulduğunu sırlı, Yusuf Koyuncu, İbra- him Cemal, Murtaza Ali Nu- man adındaki vatandaşların da lira verdiklerini bildir. - zası dahilinde kuru- 'dedilmiş olan 2.790 taahi i olan Weygand otomobilini istasy da - bulamamış ve bir. t dört bin lirayı kuruma vermiş- lerdir. Askerlere kışlık hediye Ankara, 26 (a) — Asker- lerimize yapılan kaşlık hediye teborrüatına ait bugün bize ge- len haberler, Balıkesir balkının şimdiye kadar vermiş oldukları yünlü eşyanın 19.587 - parçaya vardığını, Trabzon halkının da bugüne kadar Kızılay merke- zine 5.250 parça eşya tevdi et- tiklerini bildirmektedir. Kızıltepe kazası halla da ilk parti olmak üzere erlerimize 130 çift yün çorap ile 52 çift yün eldiyen ve yine bu maksada sarfedilmek üzere 350 lira te- berrü eylemişlerdir. a Tamamen elindey ğer nız beni vuracak- du. mış gibi hareket ederse katil de- gil, Yoksa, beni hakikaten - öl- dürmek isterse tabancayı — kul- nluktan — kendi lanmam lâzım gele | ınin Ü — Bligni, haydi, hareket ir git İcesi edin.. Daha fazla dayanamıya-| irdü. Verano gördüğü cağım.. Bana n bu sıçrayan kalsın kendi adamın vaziyeti mi? a bırakacaktı, Evet! Kâğıt kesecek düm düz düş- Haydi! Direksiyonu bırakmıyan pilot | kâğıt keseceği tutan elini -kal- dırdı. Birdenbire durarak — top-| rağı gösterdi. Bir polis otomobi- li tayyare meydanına geliyordu. Verano, tecrübeye — di emretti. Bligni dişlerini hareke lu geriye çevirmek m diyor- 'te geçti. Vurmak için ko-| lâzım geli-| 'ano, bu suretle bileklerde | lmaz diye düşün- | müyor fakat kendi üzerinde gittikçe süratli dönerek büyük bir yuvarlak daire çizerek düşü- yordu. Polis hafiyesi riye girerek direksiyona geç İki dakika sonra tayyare re iniyordu. Polis otomobilinden | müddeiumumi, belediye reisi, iki müfettiş yere atlamıştı. Verano karşılarına gelerek durdi orla içe- ti r, rica eder söylemeden, hareket evvel küğıt keseceğ zım dedi. im, bir £ etr ıt k danda, bir tar: ın - bir tavırla ordu. hafiyesi katil değilsiniz diy bağırıyordu. Delil elimizde. kat kâğıt kesecek bulunmalı. a sonra bir mü- | Birkaç daki l hemen he nun[ fettiş, bu âlet. tamamile toprağa saplanmış bir halde buldu. Polis hafiyesi avazı çıktığı ka- ız .diyr > bi lediye reisine dönerek: Görüyotsımuz ya dedi, bu| Zıt kesecek tayyareden - düş-| besi dolayısile, dü- büyük bir sürat lunun vete sahip oldu. Müddeiumumi: Yani? diye sordu — Bu Jak Şavyerin öldürül- ğ koyuyor. Bu- t kesecek nevcuttu. | disini mi müştür. F n korkun para: nere lâh halini göğsüne tesadüfen — saplanıver- miştir. Sonrasını siz de biliyor- | sunuz. Katledilen paraşütçü — mese- lesi nihayet aydınl izah — edilemiyen — Ginayet ö- lümle neticelenen kazalar lis- tesine ithal edildi. Polis hafiyesi bu - vak'adan sonra ne pilotu ve me de Ma- vyeri gördü. Yalnız bu anlattığı bir. arkadaşı hi kümin tay- £ ini sorduğu za- evabı. verdi: bizzat Şavyerni tayyareye getir Ş olması çok — mülrtemeldir. Fakat herhangi müessif bir te- sadüf, kendisini müdafaa için getirdiği silâhı ölmesine sebep | olan korkunç bir ölüm vasıtası haline

Bu sayıdan diğer sayfalar: