30 Aralık 1940 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

30 Aralık 1940 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

n v ı M n gi e İ z P 'HIRN Tarihe meraklı bir Türk için Hindistanı tedkik biraz da kendi mazi- sini mukayeseli bir şe- kilde yaşamak demektir. —— “Ya yumruk yersin, ya yum- ruk atarsın,, İşte eski hayat felsefesi. Şark, inzibatla hürriyeti tahsilde ve terbiyede iyle karıştır- mazsa istikbali çok karanlıktır. Bu noktadan Camiayı Hindis- tan Müslüman dünyasında en faydalı bir unsur gibi gördüm. Yindistandaki “ISM,, lere dair X Bugünkü Hindistanı gezen ya- bâncı en çok üç tâbir işik Socialism, nationalism, com- munalism, Darüsselâmda bu tâ- birlerin ifade ettiği yerli mânayı gabuk kavradım, çünkü bunlar birkaç bakımdan münakaşa edi- liyordu. Burada bunları kısaca| hulâsa edeceğiz. Çünkü onlar bugünkü Hindistandaki cere - yanlar ve şahıslardan bahseder- ken mütemadiyen tekrar edilir. i — Cömmumnalism, Türkçe cemaatçilik, yani herşeyi bir ferdin mensub olduğu cemaat bakımımndan görmesi demektir. Cemaatin başlıca beş cebhesi vardır: Din, cemiyet, hars, iktı- sad, siyaset. Hindistanda bir cemaatçi bu beş safhayı birbiri- | ne karıştırır. En vazıh Hindlinin zihninde yer tutan şey dindir, öteki dört cebheyi birbirine ka- rıştırır. Orada ne kadar çok ce- maat olduğunu ve bu beş sınıfa | ayrılan alâka ve menfaatlerin hepsinin ayrı ve ekseri birbirine zıt olduğunu düşünürsek orada- ki hayatın nasıl bir cidal içinde geçtiğini tasavvur edebiliriz. Fakat hakikat halde cidal içinde olan iki büyük cemaat vardır: Hindu ve Müslüman ... Öteki cemaatler bir dereceye ka- dar aralarında münasebetlerini tanzim etmiştir. Gerçi Hindu ve Müslüman cemaatleri arasındaki ihtilâf ve ya dostluk bunlara tesir yapı- yor. Fakat uzun bir mazisi olan bu ihtilâfm safhalarına kendi- lerini uydurmağı tecrübe ile renmişlerdir. Hindistan, yerli cemaatlerden birine mensub olmıyan yabancı bir hükümetin idaresi altında yaşadıkça cemaatçlik payidar oldu. Onlar arasında muvaze- ne bulmak, menfaatlerini - telif etmek o yabancı hükümetin vazifesiydi ve tabil olarak Hil distanı idare eden İngiliz im- paratorluğu cemaatlerin çoklu- | - ğundan istifade etti. Cemaat- leri sayısı, Hindistanı milletler mozayıkı haline sokması orasını zapteden yabancılar için her zamuan, bir kuvvetti, çünkü bu gekilde birbirinden ayrı küçük milletler gibi yaşıyan bir halk için yabancı bir kuvvetin hâki- miyeti âdeta lâzımdı. Fakat bu biçim bir memleketi idare etmek de çok idari kabili- yete, sağlam bir iradeye, vazıh bir kafaya, ihtiyaçlara göre za- muktedir idarecilere bağlıydı.Bu bakımdan Hindistanın idaresi BENELİK © AYLIK 3 AYLIK YT AYLIK 1400 Krg. 2700 Krg. 760 » 1480 » 400 »— 800 » 150 » 800 » 80 Birincikânun 1940 PAZARTESİ 10 Zilkade 1359 17 Birincikânun 1356 Gün 366 ay 12 yıl: 940 - Kasım 53 Öğle İkindi 2,36 727 DAT 8,25 — 1316 , 4537 İAkşam —— Yatsı — Imsak 12,00 139 , 12,49 1749 , 19,28 688 DİKKAT | «Yeni Sabah» a gönderllen yazılar We evrak neşredilsin edilmesin lade Lolunmaz ve bunların kaybolmaların- n dölayı hiç bir mesuliyet kabul edilmez. Güneş DiSTANAİ! Şarkın | K HALİDE EDİB | : No. 33 — eski Yakınşark idaresini hatır- | i latır. Benim anladığıma göre, bu kabiliyeti orta devirlerde O: manlılar, modern devirde İn- | gilizler göstermiştir. Hindistan- daki İngiliz metodiyle Yakın- | şarktaki Osmanlı Türklerinin | metodunda çok benziyen nokta-| | lar vardır. Tarihe meraklı bir Türk için Hindistanı tedkik biraz da kendi | mazisini mukayeseli bir şekilde | yaşamak demektir. | Hindliler, istiklâl istedikleri gün cemaat teşkilâtından ba: ka bir esasa dayanan bir iç idaresine muhtaç olduklarını an lamışlardır. Bir kaç senedenbe- ri memleketlerinin iç idaresine mütemadiyen artan bir mesuli- yet ve salâhiyetle iştirak eden | Hindliler, hariçten gelen bir kuv- | vetin tazyiki ile değil, dıhildeki; milletin idaresiyle yaşayabilecek bir nizam yaratmayı düşünüyor lar. İstiklâl davalarının birinci saf hasında Müslüman ve Hindu cemaati bir zaman siyaset bakı- , mından birleşti. Fakat siyasetin | arkasında her zaman mevcud o-| lan iktısadi unsur yeni bir ihtilâf çıkardı. Bu ihtilâf intihab meselesin- de hâlâ bakidir ve şundan iba-v rettir: İntihap daireleri müşte- | rek mi yoksa ayrı ayrı mı ol- malı? Yani Hindu ve Müslü- man fert halinde mi, yoksa ce-| maat halinde mi rey vermel İktısadi bakımdan bu nokta ce- maatlerin hayatı için mühimdir. Çünkü birçok memurlar münte- | habdır. Kaç Hindu, kaç Müsl; garip ve bazan zıd şekiller aldı- | man memur olacak? Bunun ne ğını ilende göreceğiz. 2 — Nationalism, yani mil lamıştır. Her cemaatçi ayni za- manda milliyetçidir, yahut öy-| ler, çünkü halk istisnasız olarak | <istiklâle taraftardır. Fakat ce- maat zihniyeti ile millet zihniye- ti birbirine karışınca her cem: tin kendine göre tefsir ettiği ga rib bir nationalism doğuyor. Hindu müstakil olur olmaz Mü lümanı ezmeyi düşünüyor, Müs- | Tüman müstakil olur olmaz ker.- | disini yeniden hâkim millet v: ziyetinde görüyor. İngiliz impa- “Parti Müfettişi Reşat Mimaroğlu- nun konferansı (Baştarafı 1 inci sayfada) istediğim şey bir Türk vatanda-| gının ahvali — hazırda — nasıl| düşünmesi, nasıl hareket etme- si lâzım değildir. Şübhesiz ki her vatandaş buhranlı günlerde na- sıl hareket edeceğini müd.r'ıkur.î Harb aylarında bütün hami- yetli Vatandaşlar - bunu hisset-| Mişlerdir ve ona göre hareket etmektedirler. | | Buhranlı günlerde bir Türk yatandaşı nasıl — dü ü nasıl hareket edebilir. Türk ken- di vasıflarını ve vazifelerini çok | iyi bilir. İnsanca anlaşmak — ve hududsuz bir barış Türkün &- melidir. Ferd ve hükümet - elele | bu gayenin peşinde yürümekte- dirler, Yalnız elverir ki Türk milli menfaatine, toprağına sa- taşılmış — olmasın. O zaman| Türklerin neler yapabileceğini mazimiz ve tarihimiz bize gös- termektedir. ,, Parti müfettişi mütcakiben 'Türk milletinin tarihde şimdiye | kadar gösterdiği emsalsiz kah- ramanlığı vermeği - tebarüz vatan toprağı tehlikeye düşti zaman onu muhafaza etmek için yaptığı fedakârlıkları can - landırmıştır. — Parti müfettişi | vatandaşlar hakkında tahakkuk OKUYUCU DİYORKİ: Bir şikâyete cevab 21 Birincikânun tarihli nüs- hamızda, bu şütunlarda, Wl- okuyucularınızdan İbra- him Kılıçay'ın bir şikâyeti in- r etmişti. Şikâyetçi mek- tubunda iki aydanberi Ilgın evlenme memurluğuna müte- addid defalar istida ve mek- tubla müracaat ettiği halde işinin bir türlü bitirilmediğin- den bahsediyordu. Dün Ilgın belediye riyaseti, evlenme iş- leri memurluğundan aşağıda- ki cevabı aldık; aynen meşre- diyoru: “Muteber gazetenizin 21 bi- rincikânun 940 tarihli ve 949 sayılı nüshanızın ikinci sahi- fesinin altancı sütununda (0- kuyucu diyor ki) serlevhalı İbrahim Kılıçay imzalı şi- kâyetname üzerine yapılan tedkikatta bu yolda ve bu im- za ile dairemize, ne resmi ne de hususi — hiçbir. müracaat vukubulmadığı anlaşılmıştır. Keyfiyetin muteber gazeteniz- le şikâyetçiye iblâğını rica ve saygılarımı arzederim.,, Ilgin evlenme memuru Nuri İnanç İBELEDİYEDE | Belediye cezaları Evvelki gün belediye talimat- namesine müuhalif olarak hare- ket ettikleri görülen 15 şoför ile fazla müşteri aldıklarından do- layı 4 otobüs biletçisine para ce- zası verilmiştir. Bunlardan baş- ka yürüyen tramvaylardan at- layıp inen 42 kişiye de birer li- ralık peşin para cezası kesilmiş- tir. Belediye ve polis memurları muhtelif semtlerde de dilendik- leri görülen 15 dilenciyi yakalı- yarak adliyeye vermişlerdir. yleam emeaeik gue Asker aileleri için ta- çe nnti hakkuk ettirilen para Şimdiye kadar Belediye ile Evkaf arasında ihtilâf Bazı noktalarda henüz bir. anlaşmaya varılamadı (Baş tarafı 1 incide) müddettenberi faaliyette bulu - nan bu komisyon - belediye ile| Vakıflar idaresi arasında mev- cud bulunan bütün ihtilâflı nok- taları tedkik etmiş, bazı nokta- larını telif tarafın noktai nazar- larını telif edebilecek bir şekli hal bulmuşsa da, bazı çok esaslı noktalarda anlaşma temin ede- memiştir. Evkaf Belediyeden Ne İstiyor? Vakıflar idaresi belediyeden geniş mikyasta mukataa parası istemektedir. İstenilen bu para- nın esası 936 senesinde çıkan Vakıflar kanununa istinad et - mektedir. Bu kanuna nazaran Vakıflar idaresi vakfa aid bu - lunan arazi üzerinde inşa olunan bütün belediye emlâkinden şim- diye kadar toplanan paranın ö- denmesini istemektedir. Vakıf - lar idaresi 936 senesinden itiba- ren 10 sene zarfında bu para ve- rilmediği takdirde vakfa aid ara- zi üzerinde mevcud bulunan bütün belediye müessese ve em- lâki vakıflar idaresine birinci derecede ipotek edilmiş olacak- tır. 4-5 sene sonra mukataa ver- gisi ödenmediği takdirde Evkafa otomatik olarak birinci derecede ipotek edilecek olan belediye emlâki arasında âmme hizmeti- ne tahsis edilmiş olan hastaha- ne, vesair müessesat da vardır. Meselâ Vakıflar idaresi Hase- ki hastahanesi için 185 bin, Flor yada belediyenin inşaat yaptığı Arazi için de 80 bin lira mukataa vergisi tahakkuk ettirmiştir. dokuzyüz bin İ 'liraya baliğ oldu ' Muhtacı muavenet asker aile- lerine 1 kânunusanide evvelce kararlaştırılan esaslar dairesin- de maaş verilecektir. Belediye muhasebe müdürlüğüne, muh - telif kazalardan, asker aileleri - ne yardımla mükellef tutulan ettirilen para mikdarları bildi - mikdarına itiraz etmektedirler. Bu husustaki kanun, bu şe - kilde müracatlar için hiçbir mer- | ci göstermediğinden kaza idare heyetleri tarafından yapılan bu | tahakkukata itiraz edenlerin iıı—[ razları kaymakamlıklarca bu şe kilde bir cevabla reddedilmek - tedir. | vel akdine çalışılacaktır. Öğrendiğimize göre bu su -| retle Vakıflar idaresi tarafın -| dan yapılan hesabat neticesinde | belediye aleyhinde tahakkuk et-| tirilen mukataa parasının mik-| darı bir milyon lirayı tecavüz | etmektedir. Belediye Evkaftan Ne İstiyor?. İstanbul belediyesi, Vakıflar kanunu dolayısile belediye aley- hinde tahakkuk ettirilen bu mu- kataa vergisinin esasına itiraz etmemekle beraber vakıflar ida- resinden kanunda mevcud bazı vecibelerin ifasını istemektedir. Vakıflar idaresi belediyeye mu- kataa vergilerini havi bir liste vermek mecburiyetindedir. Be- lediye bu listede mevcud bulu- nan vergilerin mikdarına karşı itiraz hakkını haizdir. Ve iste - ği zaman Evkafa aid olduğu iddia olunan vakfiyeleri tedkik etmek salâhiyetini haizdir. Vakıflar idaresi şimdiye ka - dar belediyeye bu şekilde bir cedvel göndermemiştir. Bundan mâda belediye beledi- yeyi alâkadar eden bütün Va - kıfları tedkik etmek istemekte - dir. İstanbulda belediyeyi alâ - kadar eden vakfiyeler mikdarı- nın 40 bin kadar olduğu tah - min olunmaktadır. | Bütün'bü vakfiyeler tHütehas- sıs bir komisyon tarafından ted kik edilmedikçe Vakıflar idare - sinin belediyeden istediği mu - kataa paralarının hakiki mikda- rını bulmak imkânı mevcud bu- lunmamaktadır. Diğer taraftan İstanbul bele- diyesi de Vakıflar idaresine kar ı birçok haklar dermeyan et - mektedir. Bunlar arasında med- reseler, avarız vakıfları, kullei zemin, Su vakıfları ve munim | mIKdATAR teraktim etmiş emlâk| vergisi mevcudur. Medreselerin tamamı henüz belediyeye devre- dilmemiş, vakfa aid suların be- lediyeye devri tam bir şekilde yapılmamıştır. ç Netice itibarile bütün bu ihti- lâf mevzularının tam bir şekil- de halli için uzun bir zamana ihtiyaç vardır. Belediye ile vakıflar idaresi vakıflar . kanununda mevcud e- saslar üzerine tam bir anlaşma yapmak üzere tedkikat yapmak | tadır. Bu anlaşmanın vakıflar kanu- nunda mukataa vergisi öden - miyen emlâkin vakıflar idare - sine birinci derecede ipotek e - decek, müddetin hitamından ev-| rilmiştir. Bu mikdar şimdiye F-—>>——-—— kadar 900 hinuiıi::kyı: bulmuştur. | » Yardım için uk ettirilen TERERRR —MUHTEKİR BAKKAL— . lanmıştır. Şimdiye kadar bu şe- kilde tahsil edilen paraların miz darı 60 bin lirayı bulmaktadır. Yardım tahakkukatı mükellef- lerden peyderpey tahsil oluna - caktır. Bu ay muhtacı muave - net asker ailelerine yapılacak | yardım 50-60 bin lira arasında- dır. Yardım temin etmek üzere | kazalara yapılan müracaatlar deyvam etmektedir. Şimdiye ka - dar yardım yapılması kararlaş - tırılan asker ailelerinin mikdarı 3200 dir. Bunun 4000 e baliğ o- lacağı tahmin edilmektedir. — | Diğer taraftan yardımla mü- kellef tutulan vatandaşlardan bazıları kendileri için tahak - kuk ettirilen yardım parasının sözlerini şöyle neticelendirmiş - tir: “— Size Türkün neler yap- mak iktıdarında olduğunu — ve şimdi neleri vazife edineceğini kısaca hülâsa ettim. Bu nokta- ları tamamen müdrik olan bütün yatandaşlarımız milli birlik ve inana bağlı bulunmaktadırlar. Bütün bu birliğimizi ve imanımı- zı kuvvetlendiren üç şeyi tekrar edeceğim: Yaşasın Türk milleti, yaşa- sın Milli Şef ve yaşasın kahra- man Türk ordusu. ,, Reşad Mimar oğlunun çok alkışlanan hitabesini müteakib Bay Kenan Suner, İbrahim A- lâeddin Gövsanın “harb ve sulh,, isimli şirini okumuştur. Hem şekeri pazar günü satmış, hem de pahalıya vermiş! Evvelki gün Cürmümeşhud- da bir ihtıkâr davasına bakıl- dı. Asliye dördüncü cezaya ve rilmiş olan bu ihtikâr suç- lusu Sultanahmedde Küçük “park karşısında bakkal Arif idi. Muhakeme safahatına ve tutulan zabta göre bu ihti- kâr vak'ası şöyle olmuştur: Divanyolu caddesinde 15 numaralı dükkânda suculuk eden Kemal bakkal Arifin dükkânımna gitmiş ve toz şe - ker istemiştir. Toz şekerin fiyat murakabe komisyonu tarafından tayin edilen fiyatı 36 kuruş olduğu halde Ârif 38 kuruş üzerinden fiyat ver- miştir. Bunun üzerine Kemal dükândan çıkmış, doğru A- lemdar polis karakoluna gide- rek vaziyeti anlatmıştır. Bu ihbar üzerine iki sivil polis Kemal ile birlikte Arifin dük- kânına gelmişler ve Kemal bir kilo şeker alıp 38 kuruş ver- diği sırada dükkâna girerek cürmümeşhudu tesbit etmiş- lerdir. Şahid taharri memuru tut- tuğu zabtı tefsir ederken di- yor ki; — Günlerden pazar olması ee aa aa andim ada a a Ç A dolayisiyle Arifin toz şeker satması da belediye talimat- namesine göre bir suçtur. Bu suç yetişmiyormuş gibi bir de şekerin kilosunu muayyen miktardan fazlasına satmış - tır. Vak'ayı biz arkadaşımız- la tesbit ettik.. Muhbir Ke- mal, Arife kırk kuruş verdi ve iki kuruş ta geri aldı. De- mek oluyor ki toz şekeri 38 kuruştan sattı. Suçlu Arif ise —kendisini göyle müdafaa ediyordu: — Bir kere şekeri ben sat- madım ve para da almadım. Sonra bir nokta dâha vardır: Şekerin toptan satıcılardan a- lışımızın fiyatı 35 kuruş güs- teriliyor, halbuki aldığımız şeker bize otuz beş kuruş yirmi iki paradan verildiği gibi buna nakliye ücretleri ve hammaliye de inzimam et- mektedir. Bu takdirde şekeri otuz altı kuruştan satmağa zaten imkân yoktur. Suçlunun bu şekil müdafaa- sı üzerine mahkeme; şekerin maliyet fiyatı ile satış fiyat- larının şeker işleriyle alâk. dar makamlardan sorulması- na karar verdi ve muhakeme- yi talik etti. | Paşalimanma kadar güclükle Kazanç vergisinin ikinci taksiti Ü — Kazanç vergisinin ikinci tak- sitinin ödenme zamanı 31 bi - rincikânun 940 aksşami nihayet bulmaktadır. Bu müddetin hi mına kadar kazanç vergilerinin ikinci taksitini vermiyen vergi mükelleflerin vergilerinin yüz de on zammile tahsil edilmesi kanun icablarındandır. Buna mahal kalmamak için istical et- menizi tavsiye ederi: »00 Paşalimanındaki sandal kazası Evvelki gün Paşalimanı önün- de dalgaların tesiriyle bir sandal batmış ve iki yolcusu ile sandal sahibi etraftan yetişen diğer| sandalcılar tarafından kurtarıl- mıştır. Öğrendiğimize göre ka- za göyle olmuştur: Köprüden — vapuru kaçıran Kazguncuk sakinlerinden Todo-| ri ile Hüsameddin sandal ile git- | meyi kararlaştırmış ve Ahmedin | kayığına binerek — Kozgurcuğa yollanmışlardır. Hava fırtınalı ve deniz çok dalgalı olduğundan | mişler ve nihayet tam buraya | geldikleri sırada bir kaç büyük dalga 'sandala hücum ederek su doldurmuş ve batırmıştır. San- daldakilerin üçü de denize dökü- lüp, feryada başlamışlar ve et- raftan yetişen sandalcılar tara- fından kurtarılmışlardır. Bursadaki feyezan devam ediyor (Baştarafı 1 Inci sayfada) yet emrine 2000 lira gönderil- Miştir. Vilâyet bu paranın 1200 lir: sini Kemelpasşaya ve Ö00 Haai Y da Karacabey'e göndermiştir. Bursa 29 (A.A.) — Kemalpa | sa ve Karacabeydeki seylâb ge-| çen seneki haddini bulmuş ve| Karacabeyde bu haddi de aşmış-| tir. Dün akşama kadar vilâyete| gelen malümata göre Uluabad| köprüsünden Karacabeye kadar olan şosa ve iki taraf tamamen su altındadır. Karacabey ile Bursa arasında münakalât dur- muş ise de telefon ve telgraf ir- tibatı kesilmemiştir. Kemalaşa | ile telefon irtibatı kesilmiştir.| Bu kaza Mmerkezindeki va-| ziyet geçen seneki manzara- yı almış bulunmakla — bera- ber geçen seylâbdaki acı tec- rübelerden istifade edilerek vi- lâyetçe çok esaslı tedbirler aldı rılmış bulunduğundan şimdiye| kadar insan ve hayvan zayiatı | olmadığı anlaşılmaktadır. Sular Kemalpaşanın bir kaç mahalle- sini istil!â etmiş bulunmaktadır.| Su basan yerlerin halkı daha| evvel tahliye olunmuştur. Ke-| malpaşanın ortasındaki — beton köprüyü de tamamen sular kap lamıştır. Uluabad köprüsünün üst kısmındaki koruluklar bile sulara gömülmüştür. Vilâyet jandarma alay komutaniyle Na- fia müdürü Kemalpaşada bulun- maktadır. Balıkesir valiliğinin vilâyetimize gönderdiği bir tel- grafta Değirmencik ve Kille derelerinin de taşmakta olduğu bildirilmektedir. Eczacıların çıkardık- ları müşkülât Son zamanlarda eczacıların ba- z hastalardan ve hastası olan a- ilelerden yeni reçete istiyerek i- lâç almalarını imkânsız bıraktık | ları veya müşkülât çıkardıkla -| rından şikâyet edilmektedir. Herhangi bir hastanın devam edeceği ilâcın bir tek reçetesi her zaman için eczahaneden bu ilâcı almıya kâfi gelirken bir ta- kım eczacıların; bu reçetelerin tarihini eski görerek yeniden re- çete istemekte olmaları hastala- rı ve hasta ailelerini müşkül bir vaziyette bırakmaktadır. Bu hu- susda Sıhhat Müdürlüğüne de racaat ve şikâyet edildiği söylenilmektedir. Sıhhat Mü- dürlüğü bu hususu tedkik ede- rek icahreden tedbirleri alacak- tır. K /Keşifler, ihtiralar | yordu. Atom buny 30 - Birincikânun 1910 İlim Köşesi Yazan: Prof. Salih Murad Uzdilek Yıldızlardan alınan dersler . 2 . Huggins'in müşahedelerinden sonra - Nebula'lar tayıflarında hidrojen, helyum, karbon, azot ve oksijen'e ait hatlar görün- müştür. Bu elemanlar karakte- Hstiklerine göre Huggins'in gör- müş olduğu hatlara tekabül & den gazin atom ağırlığı düşük olan bir gaz olması lâzım geli- yesine ait yeni bilgilerimiz böyle msehul — bir elemanın mevcut olamıya agını gösteriyor. Bu halde bu bilmece- — | yi nasıl çözmeli? Bugün fizikçiler Russell'in şu fikrini kabul ediyorlar: “Nebula tayıflarında görülen meçhul hat- lar nevileri bilinmiyen atomlar- dan mütevellit olmayıp nevileri bilinen atomların - bilinmiyen şartlar altında bulunmasından i- leri geliyor,, Bu noktadan yürüyeni Bouven (soyulmuş atomlar) - üzerinde Millikan'la birlikte yapmış oldu- ğu araştırmalarda kesafetleri pek düşük olan gazlerin bilinmi- yen tayıf hatları hasıl ettiğini ve bilinmiyen radiyasyon-negretti- ginibulmüsTardır. Bu radivasvor na Mullıkan Şuaları denir. Lâboratuvarlarda — muayyen bir atomun diğer ttomlarla ve- ya gazi hâvi olan haiâ tüpleri- nin cidarlariyle yapmış olduğu iki müteakip müsademe arasın- da geçen zaman en müsait şart- lar altında saniyenin binde biri- ni geçmez. Nebula'larda atomlar arasındaki mesafe pek büyük o- lup iki müteakip müsademe ara- sında geçen müddetin 10,000 ile 100,000 saniye arasında bulun- duğu tahmin ediliyor. Bu kadar uzun fasılalarda madde kararlı bir halde olmadığından dolayı Mevcudiyetini pek gösteremez. Bir çok araştırmalardan Ssonra Bowen Nebula'larda — görülen YWATÜYYİTİNTEİRTTNEİMiYANTDeediİr — miş olan oksijen ve azot gazları- 'nın atomlarından fırlayan elekt- ronlara hamlediyor. Bu keşif astrofizik ameli bakı- mından pek mühim olup bu nevi radyasyon neşreden yıldızlar su- hunetinin 100,000 dereceden a- şağı olmaması lâzımgeliyor. Bu- nün madde büriyesinin mahiyeti- ne ait meselenin halline yaptığı yardım daha mühimdir. Bu suredle yıldızdan - alınan derslerle lâboratuvarda madde- nin bünyesi üzerinde çalışanlara yardım edilmiş oluyor. Yâni Ne- bula'lara tavcih edilmiş olan te- leskopların getirdikleri malümat yalnız lâboratuvarlardaki — ilmi Mesaiye yardım etmekle kalma- yıp ayni zamanda endüstri âle- Minde mühim inkılâplar meyda- na getiriyor. Bowen'in müşahedeleri lâbo- ratuvarlarda cu Mmühemcnal. Cİr hazlarla elde edemiyeceğimiz Yir tif gazlardan daha İâtif gazların mevcudiyetini ve diğer taraftan Adams'ın Sirius yıldızınm arka- daşı üzerinde yapmış olduğu mü- şahedelerle bazı yıldızların plâ- tinden bin defa ağır olan atom- lardan müteşekkil olduğunu gös- —V teriyor. Bu halde astrofizik vadisinde yapılan keşifler bir ta- raftan bize kâinatı ve diğer ta- raftan madde bünyesinin mahi- yetini öğretmek itibariyle iki cephelidir. Bundan endüstrinin istifade edeceği şüphesizdir. L OMAARTEDE | | Mekteplerde Yılbaşı tatili kaç gün olacak? Mekteplerde yılbaşı tatili sı- nf ve kısımlarına göre tefrik ve tayin edilmiş, Maarif mü- dürlüğü tarafından da alâkadar- lara bildirilmiştir. Yapılan tebli- ğe göre lise ve orta okullar bu sabahtan itibaren yılbaşı - tati- line girmiş bulunmaktadırlar. Bu tatil müddeti yeni yılın ikin- ci günü sabahına kadar devam edecektir. O gün lise ve orta 0- kullar açılarak tedrisata başlan- mış olacaktır. İlk okullar ise yarın (31 salı günü) öğleden sonra tatile gi- recekler ve bu tatil müddeti ye- ni senenin üçüncü günü akşa- mına kadar devam edecektir. İkincikânunun dördüncü günü sabahı ilk mektepler de açılmış ve tedrisata başlamış olacaklar- dır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: