1 Şubat 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3

1 Şubat 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ŞUBAT 1941 YAZAN ., t ere, Odesada bir İngiliz ı:usBx:ukulmnkln itham edildiği- mi hatırlıyorum. Bir Rus zabiti ile konuşurken rastgele derme- yan etmiş olduğum bir mütalen yaziyetimi bütün bütün fenalaş- tırıyor gibiydi. Çünkü Ruman- yaya bir hücum yapmak Rus politikasına dahil olursa Rusya- nın Besarabya cebhesinde Ru- manyaya Karşı kullanabileceği fırkaların — sayısını / kendisine söylemiştim. Görünüşe nazaran - bu benim aleyhimde kendi ağzımdan çik- mış bir delil teşkil ediyordu. Fakat ben verdiğim malüma- tın tesadüfi bir müşahede mah- sulü olduğunu isbat etmeğe mu- vaffak oldum. Rumanya hudu- dundan Odesaya kadar trenle gelmiştim. Tabiidir ki vagon penceresinden dışarıya bakmış olacaktım. Bu memnu mu idi ? Evvelâ bunu sordum. Vagon penceresinden dışarıya bakınca yol kenarındaki istasyonların cesameti elbette üme — çar- pacaktı. İşte bu müşahedeye is- finad cderek şimendiferin icab eden levazım ve techizatı ile bir- likte ne kadar kuvvet naklede- bileceğini tayin etmek pek basit bir hesab teşkil ediyordu. Mütehassıs casusluk teşkilât- çısı muhtemel bir düşmanın ha- va filosunun tertibatına bizza- rüre büyük bir ehemmiyet at- fetmek mecburiyetindedir. Yal- nız mevcud tayyare meydan - larının yerini bilmekle iktifa et- memelidir. Bu pek basit bir iş- tir. Hudud mıntakasında - tesa- düft gibi dolaşmak suretiyle kısa bir zamanda kolayca tay- yare meydanı haline kalbedile- bilecek yerleri de tayin etmesi Jâzımdır. Hudud kuvvetleri teş- | kilâtına dair esaslı tafsilât top- laması iktıza eder. Bu hususda geniş bir surette her tarafa ya- yılmış faal ajanlardan mürek - keb bir şebekenin temin ede- ceği malümattan istifade ed- lir. Bahriye entellejens zabitleri de bittabi buna benzer bir tarz- da hareket edeceklerdir. Casusluk kurslarının - bir he susiyetini bir casusluk üniver- sitesi mezunundan büyük bir a- lâka ile öğrendim. Ve anladım ki bu adam Hitleri, uğrunda ö- lecek kadar sevmiyordu. Ecnebi bir memlekete ya diplomasi yo- kuyla ya gizlice yerleştirilmiş o- lan zabitler silâhh kuvvetlerin » sıradakı kumandanlarına bü- yük bir ehemmiyet atfetmek emrini alırlar. Bu siyast terbi- yenin en zayıf noktalarından bi- ridir. Çünkü Almanların ecnebi milletlerin psikolojilerini takdir hususundaki — hataları büyük zararlara sebeb oluyor. Maa- mafih, askeri bakımdan, psiko- lojik tedkikata pek ziyade itina olunuyor. Bunun misalini mira- lay Hoffman teşkil eder. Hin- denburg ve Ludendorffdan ziya- de Tannenberg zaferini o kazan- mıştır, diye telâkki olunmalıdır. Malüm olduğu üzere 1914 de 'Tannenbergde bir Rus ordu- Bu mahvedilmiş ve Rus silindiri durdurulmuş, hattâ aksi isti- kamette kuvvetli surette geri püskürtülmüştü. — Hoffman'ın cür'etkârane hareketi büyük kısmı itibariyle psikolojik ke- gif ve tahmin üzerine müessesti. | Bennenkampfın kumandası ah tanda bir Rus ordusu Şarki Prusya içinde ilerlemiş ve Gum- binnende neticesi meşkük kalan bir muharebe vermişti. Daha ö- tede, garba — doğru, Samso- noff'un kumandası altında ikin- ci bir ordu Vistule nehrine mü vazi suürette ilerliyerek şarl Prusyadaki —Alman ordusunun | arka ile muvaslasını kesmek is- tiyordu. Miralay Hoffman, Rennen- kampf ordusunu durdurmak için hafif bir süvari kuvveti ter- kederek Tannenberg zaferini in- 0 | taç eden hareketi yapmağa baş- ladı. Yani bütün Alman piyade ve topçu kuvvetlerini çekerek Samsonoff'un yeni — tehdidini kargıladı. Eğer Ruslar birlikte hücum etmiş Isalardı Alman kuvvetleri mahvolacaktı. Fakat Hoffman, Rus - Japon harbi es- nasında Rusya kuvvetlerinin nezdinde ataşemiliter - sıfatiyle hizmet etmişti. Bu iki kuman - danı tanıyordu. Mukden demir- yolu istasyonunda Rennen- kapf ile Samsonoff'un yumruk yumruğa kavga ettiklerini gör- Mmüştü. Binaenaleyh, kampf'ın Samsonoff'un - sık: bir vaziyete düştüğünü işidince yardımına koşmağa cağına, caki düşmanının fena bir mevkide kalmasından mem- Alman Gasusluğunun Esrarı (8— Bernard Newman IHuıoyin Cahid YALÇIN | kında malümat verebilecek su- Rennen- kalkmıya- | TERCEME EDEN : nun olacağına hükmetmişti. O- nun bu muhakemesi doğru idi. Sarmsonoff pek fena bir surette perişan olunca intihar etti. Ren- nenkampf yerinden kımıldama- du Zafer neticesinde serbest kalan Alman kuvvetleri, tekrar geri dönerek Gumbinnen cebhe- hesine geldiler. Rennenkampf- da pek sür'atli bir ricat hare- keti yapmağa mecbur oldu. Maamafih bu mişal insanı al- databilir. Çünkü bu gibi işler ancak ahlâkı bozuk bir memle- kette vuküa gelir. Fakat bir düşman kumandanının tedkiki, düşman silâhlarının tedkiki ka- dar mühim olduğunu unutma - dar icab eder (1) 1914 tarihin- den çok evvel, Almanlar Fochun taarruz hareketi için pek büyük bir meyli olduğunu biliyorlardı. Tercih mevkiünde — kalırlarsa hangi tarafı ihtiyar edeceğine pekâlâ vâkıftılar. Muhakkak ki büyük harb nihayete ermeden evvel Haig'debolok - istidadını farketmişlerdi. Bu, Almanlar için müziç bir şeydi. Fakat İn- gilizlere pek pahalıya malolu- yordu. Somme cebhesinde İngi- lizlerin karşısında harbetmiş bir Alman generalile konuştukları- mı hatırlıyorum. 1 Eylül felâketinden sonra, başka hangi bir general olsa mağlübiyeti kabul eder ve gay- retlerini başka bir tarafa çevirir di, diyordu. “Fakat Haig böyle yapmadı. Bir kere bir işe yapış | #a mı, bunu bırakamazdı. Bu ci- | heti bilmek bizim için çok fay- dalı olmuştur. Onun Somme Ü- zerinde hücumda devam edece- ğini biliyorduk. Oradan hücum- da devam /ederse, başka taraf- tan hücum etmeyeceği aşikâr idi. Binaenaleyh hattın başka kısımlarından rahat rahat asker çekmeğe muvaffak olduk. Üstad casusun en mühim va-| zifelerinden biri harb zama- nında verimli surette işliye- cek bir muhabere ve münakale sistemi ile bir teşkilât vücude getirmektir. Teşkilât daha zor- dur. Bunu aşağıki fasıllarda göreceğiz. Üstad casus sadece| casusluğu teşkilâta rapt ile ik-| tifa etmemelidir. Sabotaj ve propagandada hemen hemen| ayni derecede mühimdir. Ajan- HER SABAH Dünya tersine mi döndü? Biraz görgüsüzlüğün, cehale- tin; biraz da göreneğin tesirile Le |Ask YENİ SABAH A er bir zamanlar Anadoluda sık sık kız kaçırmalar - olurdu. Gönül| verdiği dildadesini uslu akıllı| gidip anasından babasından Al-| lahın emrile istiyeceği yerde başına iki üç kafadar toplayıp| kama belde, altı patlar elde | bir gece yarısı sevgilisinin evini | basmak veya yolunu kesmek | suretile dağa kaldıranlar her nedense günün zabıta vak'aları-| ni teşkil ederdi. | Hattâ işitirdik ki, Çerkesler-| de gelen behemehal kaçırılmak suretile güveyinin zevcesi ola- bilirdi. Sinema perdesindeki gibi | heyecanlı at yarışları olmadan, silâhlar patlamadan düğün yap- manın Çerkes âdetine sığmadı-| ği iddia olunurdu. | Tabii zamanla her kötü âdet,| her münasebetsiz bid'at gibi| kız kaçırma hâdiscleri de mem- lekette seyrekleşti. Bilgi ve görgü ziyadeleştikçe bu çirkin | ve manasız teşebbüsün bir ci rüm olduğu daha iyi anlaşıla- cak ve kız. kaçırma - vak'aları| büsbütün unutulacaktır. | * Tuhaftır ki yurdda - kiz ka-| çırma vak'aları azalıyor diye sevinirken 16 yaşında bir köylü | kızının bir delikanlıyı kaçırdı-| ğını öğreniyoruz. | Bir akşam refikimize İzmir-| den çekilen bir telgrafda Cuma ovası taraflarında bir köyde 16 yaşında bir kız ötedenberi gö-. nül verdiği 16 yaşında bir deli-| kanlıyı kaçırarak evine götür-| türmüş. İsmailin babası oğlu- nun bir kız tarafından kaçırıldı- ğinı müddeiumumiliğe - bildir- mMiş, müddelumumilik Mmakamı | da tahkikata başlamış. Acaba eski göreneğe göre 18| yaşındaki bu sevdalı kız para- | bellumu ele alıp delikanlının e- | vini basmak suretile mi sevgili- sini kaçırmıştır? Zannetmeyiz. Zira bir genç kız eline silâh hiç yakışmaz, hele böyle aykırı ve ve uygunsuz işler için. Lâkin kaçırma hâdisesinde silâh rol oynamasa da (kaçır- | ma) fili bahis mevzuu olduğu için çirkindir. Kaldı ki, Türk de likanlılarının unutmaya — başla- dıkları kötü bir âdeti Türk kız- larının diriltmelerine gönül aslâ razı olamas, Dünya tersine mi döndü ? ları harb zamanında kuvvetle'rinW artması ve tevzi tarzları hak-W rette münasib mevkilere — yeı leştirilmiş olmak icab eder. Â- kın yapan tayyarelere icab eden malâmatı vermek üzere mahalli adamlar hazırlanmak lâzımdır. Çünkü bu aydınlıkları karart- ma usulü ile tayyareler tam mevkilerini hiçbir zaman hak- kile tayin edemezler. Sabotaj teşkilâtında hiç ahlâk mülâha- zasına kapılmamalıdır. Her şey den evvel, ajanlarile muamele- sinde onlara çok fazla şeyler söylememesi iktiza eder. Bu a- janların biribirlerile temas et- tirilmemesi de lâzımdır. Çünkü içlerinden birinin yakayı ele vermesi ve bildiklerini söyleme- ğe meyletmesi korkusu vardır. | v | Propaganda casusu bugün mütehassıs sınıfına ithal edil- mek lâzımdır. O bir muharih zabit değildir, bir gazetecidir, bir ticaret seyyahıdır, yahud -utanılacak şey!,,- bir üni te profesörüdür. Propa casusu bitaraf bir memlekette oturur. Orada vazifesi Alman- yayı “satmak,, tır. Her Alman zaferi müb: edilecektir, her Alman mağlübiyeti küçültülecek tir. Almanyanın harbi kazar cağı noktasında hiç şüphe i: edilmiyecektir. Bugünlerde bu nokta bilhassa lâzımdır. Çünkü Almanyanın ticareti, büyük nis- &, trampa suretile yahud u- zun vadeli kredilerle Zavallı bitaraflar pe lar ki Almanyadan alacaklı ol- dukları muazzam paralar, Almanya harbi bir zaman ödenmiyecektir | — Düşman bir memlekette pro paganda casusunun mevkii zor- dur. Filiyatta, bir Alman için böyle bir işe imkân yoktur. İş- te bitaraf memleketlere men- sub casusların faydalı - olabile cekleri ahvalden biri budur. ar apılıyor. â biliyor r hiç bederse, U1) 1940 kânunusanisinin 18 sinde Belçikada düşürülen bir düşman — tayyaresinde lçika müdafaasının fotoğraf ve plân- rının karakterleri hakk lümatı havi yazıl tur. (Arkası var)| ları değil Belçika kumandanla-| î ğ i A. C. SARAÇOĞLU W Hitler Fra Alman devlet reisi Hitler, ev- velki gün söylediği nutukta harbin müstakbel safhaları hak- kındaki düşüncelerini aşağı yu- karı belirtmiş oldu. Bu nutku dikkaatle tahlil & decek olursak şu neticeleri elde ederiz: 1 — Almanya Amı damının İngiltereye yasda gelmesinden korkmakta- dır. Ve bu yardımın mücadele edilmez muazzam bir çığ halini alacağı 1941 yazına kadar her kozunu oynamağa karar- ver- miştir. Aksi hâlde harbi kaybe- deceğine inanmaktadır. 2 — İngiltereye — doğrudan doğruya asker ihraç ederek a- daları zaptedebilmek ümidi es- kisi kadar kuvvetli değildir. (ayı yere serdikten sonra söylediği nutukda İngilte- re için: “Merak etmeyin, oraya da geleceğim,, sözünü sarfetmiş ve İngilizlerin adalarını müda- faa için yaptıkları hazırlıkları is tihza ile yâdetmişti. Halbuki son nutkunda istihzadan eser ıayoktur ve İngilizlerin adalarında vücude getirmiş oldukları mü- dafaa sisteminin zayıf olduğu- na dair hiç bir imada ve iddia- da bulunmamıştır. 3 — Görünüşe göre Hitler ü- midini en çok tahtelhahir har- bine bağlamıştır. Ve bu anda ilk baharda geniş mikyasda kullanacağı tahtelbahirlerini se- ri halinde imal etmekle mesgul dür. Almanya artık kapıya dayan- mış olan ilk bahara kadar ne kadar tahtelbahir yapabilir? Bu nu bilmiyoruz. Fakat Hitler vücude getireceği bu tahtelba- hir filosu sayesinde İngiltereyi aç bırakabileceğine kanidir. İn- giltere sahillerinin aşağı yukarı 4000 mil olduğu nazarı itibara alınırsa bu işi başarabilmesi için Almanyanın kaç bin tahtel- bahir yapmış olması icab ettiği kolaylıkla hesab edilebilir. Bunu yapmadığı takdirde de İngiltere- yi aç bırakamıyacağı tabiidir. Esasen İngiltere de boş durmu- yor. Memlekete icab eden gıda ve iptidaf madde stokunu yığ- mış olduğu muhakkaktır. Daha bahara kadar da bu stoku müm kün mertebe artıracaktır. Diğer tarafdan yazın bir de basad mevsimi vardır ki İngil- tere bu sene azami miktarda mahsul almak için memleket- te her halde ekilmemiş bir ka- Almanları_n plânı ne olabilir ? Hitlerin — nutkunu tahlilden çıkan neticeler YAZAN: Murad Sertoğlu vaziyet kargısında Hitler farza muhal birkaç bin tahtelbahir de bir çember içine alsa yine İngi- tere altı ay içinde aç kalmaz. Kaldı ki İngiltere hesabına Ame rikada uçan kaleler cinsinden binlerce tayyare yapılmakta- dır. İcabında bunlar vasıtasile de İngiltereye muhtaç olduğu birçok maddelerin sevki kabil olabilir. Bu noktaları düşünecek olur- gak Hitlerin en çok ümid bağla- dığı tahtelbahir. - harbinin de neticesiz kalmağa mahküm oldu ğunu at Buna rağmen Almanlar - bir geyler yapmağa mecburdurlar. Her geçen gün, esasen İngiltere- ye akmakta olan Amerikan yar- dimı İngiltereyi kuvvetlendir- mekte, İngiliz müdafaa kuvvet- lerinin takviye edilmesine yara- maktadır. Atlântik sahillerinde- ki büyük med va cezir İngiliz sahillerine günde ancak 10 saat ihraç yapmağa müsaiddir. Tabi- atin bu yardımı, İngiliz ordusu ile sahil müdafaa sisteminin te- kemmülü ve bilhassa İngiliz filosunun mevcudiyeti her türlü ihraç hareketini muhal kılmak- tadır. Binaenaleyh bir Alman hücumu ancak havadan para- şütçü grupları vasıtasile müm- kün olabilir. Halbuki hava vasıtasile ne tank, ne de ağır toplar nakle - dilemediği için gökten inecek her türlü kuvvetler, miktarı -milyonu bulan fevkalâde motör- leşmiş ve makinele: İngiliz rış toprak bırakmamıştır. Bu yapsa ve İngiltereyi hakikaten | 4| miş olacaktır. Ve eğer Almanya Kümdur. Ve nihayet ağustosla eylül aylarında Alman hava kuv vetleri — karşısında ezilmemiş olan İngiliz hava kuvvetleri, ilk baharda muhakkak surette son baharda kime nisbetle daha kudretli olacaktır. Bunların mev eudiyeti ve aynıyacakları haya- 'ti rol de İngilterenin bu şekilde havadan istilâsına mâni olacak âlimlerin en mühimlerinden bi - ridir. Metodlu çalışan ve mucizeye imnanmayan Alman askeri şef- lerinin bu hakikatleri gördükle- ri muhakkaktır. Hattâ belki de Hitlerin sonbahardaki istilâ teşebbüsüne mâni olanlar da bunlardır. Ayni itidalli kafaların ilk baharda çok daha gayri mü- said işaretler içinde ayni işe te- gebbüs edebileceklerini düşün- mek yanlış bir muhakeme usu- lüdür. Binaenaleyh Hitlerin gene Avrupaya ve Afrikaya tevee - cüh etmesini beklemek bence makul olur. Belki Fransayı, İs- panyayı, Balkan memleketlerini ve nihayet İsveçi tamamile isti- lâ ederek İngiltereye karşı yek- pare bir Avrupa bloku kurmağa çalışacak ve hücumun İngil - tereden gelmesini bekliyecektir. Afrikadaki İtalyan hezimetinin de Hitlerin plânlarını çok boz- duğu muhakkaktır. Almanya belki de buradaki vaziyeti ıslah etmek için Sicilyaya yığdığı kuvvetleri hava yolile Trablusa çıkaracak ve İngiltereyi burada mağlüb etmeğe çalışacaktır. Fakat bu teşebbüsün de mu- vaffakiyetli netice vermesi çok az muhtemeldir. Zira Afrika İngilizler tarafından on, on beş| yerinden tutuşturulmuş — muaz- | zam bir çalı demeti şeklindedir. Bugün yer yer tutuşan yerler yarın büyüyecek ve pek az za- manda bu kollar yekdiğerlerile birleşerek butün İtalyan impa-| raterluğunu yakacaktır. Alman- | ya 200 fırkasını Belçikanın ce nubundan geçirip Fransız hat- darını yardığı zarnan nasıl Fran- sanın artık mukavemet imkânı | kalmamış olduğu anlaşılmış idi | ise, bugün de İtalyanın Afrika- da tutunamıyacağı o kadar ka- tiyetle söylenebilir. Şubat ayın- da Afrika meselesi İngilizler ta- rafından yarı yarıya halledil-| nisana kadar her şeyi bitiremez- se, Afrikada yarım milyonluk lik bahisleriF) l Çukuro;ıada_ ordusu karşısında erimeğe mah motörize ve harbetmek stajını z e eee nnn sulama işleri faaliyeti Yeni Mersin Gezetedi “yasir yor: Yurdumuzum en büyük ve servet kaynaklarından hiri lan sularımızdan devamlı ve makul şekillerde istifadeyi te ( Nafıa Vekâletince umumi de mütalea ve tetkik edilmek! olduğu malfımdur. Bu sularımızdan elektrik i tihsal etmek, sulama için lanmak, gemi işliyebilir bir had le sokmak, bataklıkları kuru tup yenilerinin meydana gelmel gine mâni olmak ve feyezanlarf önlemek gibi muhtelif maksadi ve gayelerle projeler hazırlan 4 mıştır. Projesi hazırlanmış ij ler arasında —Adana ovııum sağ sahil sulama şebekesi del re üç buçüuk milyon lira dilmek suretiyle ana, yedek, arli ları mecmuu 400 ü geçen bi işde 500 küsür bin metre mik'4 ab toprak hafriyatı ile 10 Deversuar 5 küçük sifon, tahliye savağı, 35 şüt, iki buçıı: metre açıklığa kadar 7T0 adet, metre açıklığa kadar 50 büyük açıklıkta 950 ki cem'ami yekün 1070 köprü, 4500 büz 59Z mehaz inşası mevcudur. j Ayrıca Adana — Mersin miryolunun şimalinde dağ sellek Tinin ovaya girmesini önleyicil da bir kanal projesi de l edilmiştir. mıJ Bu muazzam Seyhan barajı dan ayrılan sol isale kanalınmı saniyede 48 metre mikabı sarfi- yatı vardır. 16,5 kilometre ue zunluktadır. Sağ isale kanalı ise mükemmel şekilde ifa etmiş İn- giliz kuvveti onun için ko bir tehlike teşkil edecektir. İnkilizler için bu harbi nisan- da bitirmek ve İngiltereyi mağ- lüb etmiş olmak ise ancak — bir Muharebe filomuz bir kere harb sahasma tahşid edildikten sonra hiç bir büyük ordu İn- giliz adalarına ihraç edilemiye- cektir. “Büyük ordu,, tâbiriy- le kasdetmek istediğimiz kuv- kuvvettir. Bu rakamdan büyük bir ordunun ihraç sırasında da- gitilacağı veya ihracına mâni olunacağımı kabul ediyorduk. Bundan aşağı bir kuvvet ihraç edilse bile zam ordusu tarafından imha için İngiltereden kaçırılmaması kâfidir. Fakat Harbiy: Nezareti kiz fırkadan mürekkeb bütü seferi kuvvetleri harb başlayın- ca doğru Avrupaya gönderme- mizi ve on üç, on dört gün i- çinde Fransada tahşid etmemi- zi teklif ediyordu. 1â istilâ ihtimalini, harb- e- den evvel, hakikatten uzak gi: gi görüyorduk. Fakat Amiral lik ancak kücük kuvvetler gin teminat verebilirdi. M yirmi, otuz bin Al denizinden bir ak! Bunlar şayı na muktedir olurla erbiye rmüş kuvvı tarafından derhal h mete v klardı. Halbu- ki kara kuvvetlerimiz ask toplamakla geçecek ilk de istilâcılara karşı ko; rim günler- bilirler, Onun için deniz: yan edecek hâdiseler ink dinciye kadar bir kısım vetleri memlekette alıkovr lâzımdır. Bu su v daha kat'iyetle € le görmüş olacaktık Altı fırkamızı da Fransa öndermek doğru olmıyacaktı eklifimiz mucibince evvelâ yalnız dört fırka. gönderece iki fırka da sonradan, deniz v ziyeti anlaşılınca yola çıkarıla- caktı. Kara kuvvetlerine bağlı olan bu iki fırka önünd Al- manlar İngiltereyi istilâ etme- ği asla göze alamıyacaklardı. Büyük bir ordu ile yapıla - cak istilâ teşebbüsü de tabil fi- f hücumu ile kare İngiltereye çıkmış vet yetmiş bin kişiden fazla bir »- Tngilterenin munta- olunabilecektir. İmha olunması (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRİKASI ve orada kalmış büyük bir düş- man ordusu, bahriyemiz için ü- zerine ateş açılacak büyük bir nigan tahtası olabilirdi. Fakat Harbiye Nezareti altı fırkanın derhal ve tam olarak Fransaya gönderilmesini iste - mekte israr ediyordu Bu ihtilâf harbin başlangıcı- na kadar devam etti. Muhare- be ilân olununca gerek Amiral- lik gerek Harbiye Nezareti id- dialarından v ler. Harbi- Nezareti Fransaya derhal dört fırka gönderilme- 'ar verdi. Ben de A- ne ka mirallik nâmına büyük harb komitesine şunları bildirdim Tamamiyle seferberiz. Gemi- lerimizin hepsi muharebe mev kilerindedir. Altı fırka adamız da bulunmasa bile adalarımızın müdafaası Mmes'uliyetini de ruhde ediyoru: Amirallik iş icra safhasına dökülünce vaadettiğinden fa lasını yapıyordu. Maziy ru ündüğ zaman Hi m dü: siyenin do ket ettiğini anlıyorum Harbiye verdiği karari A iğin icbariyle değil, serbestçe ittihaz etmişti. Harb içinde düşmanın yapat nelerin cerı edeceği hakkında dehşetli bir rarsızlık hilküm sürer Fa- kat her şeye rağmen harb i. ginde vazifeler yin olunmuş tur ve bü vuazife yin fi iindedir. “Harbde öyle bir ha kikat âlemi içinde yaşarsınız ki bütün nazariyeler ya tashih edilir, yahud tecrübe il den tesis edilir Harbden bir k. B evv P: ,—_Yazan: — V. Çörçil in daha kolay halle- Cü senenin meseleleri i- kinci seneden alınacak dersler- le hallolun: tedbirleri almak hususunda bir endişe havası bulmağa çalışıyorduk. Nitekim bir çoklarına çare bulduk. Bu tehlikelerden bir çoğu da ge - rek aldığımız tedbirler ve gerek Almanların cür zünden asla görünmedi. 1914 Harbi Harb tehlikesi ve sulh ümidleri ara- Çıkan her tehlikeye bir çare r'etsizlikleri yü- devam edil b “Geçen B sında, geçen günler, yapacağımız şey, muhasama - geceler tın başlangıcında, Almanyaya y karşı açıl: harbin ilk haf- im Âmi- 1914 Temmuzunda Ka - tasında İngilte çecek hâ- rallik meclisi namına 1917 ve bine toplanmıştı. Müzake - diseleri ölçmek tahmin etmekti. enelerinde cereyan eden Te ettiğimiz mesleler bir ne- dan ilerisini görmek in er münasebetiyle bize ticeye varmadan dağılmak ü il rının fevkinde bir şey aki bütün rı reddedi - Zere idi ki birdenbire Harici Hattâ daha ilerisini görm 'orum. Bu £ >n alınan ye Nazırı Sir Edvard Grey'in çalışmak bile zihnimizi sarfe - derslerden hiç biri bizi şaşırt - Sakin ve ağır sesi işitildi. Grey deceği kuvvetin üstüne çıkara- mamıştır. Meselâ bana kendisine gelen bir vesikayı 0- rak onun vazifesini güçleştir - — — ed Almanlar harbden kuyordu. Bu vesika Avustur- mek demek olurdu evvel üç sene içinde, harbden yanın Sırbistana verdiği no- Zihnin saplandığı sualler sonraki üç sene zarfında yap- ta idi. Bir kaç dakika hem oku- daldığı ar ikiye ayrılıyor tıkları tahtelbahirleri yapmış du, hem de bir şeyler söyledi. du olsaydılar İngiltere mahvolur- — Fakat o sırada zihnim henüz z dü. — müzakerelerini yaptığımız baş- ı — Demek gib ka meslelerle o kadar meşgul- Şayed İngiltere geçen bü- dü ki söylediklerini işitmiyor yük harbin ik enesinde gibi idim, Hepimiz çok yorgun- zan rememişti: acak ilk iş Muharehe & Lâkin far deniz muhi edelim ki kar: muharebeden bir neti: rebesi far mıyor rzedi haftalarca ( nelere ? Fakat bütün bunları za unda, ânında dü: kolaydır Di enenin m bir & > harb çık- hib olduğu vel sahib ol mazdı Demek te boştur Ahvalin i- abları, diğer bir sürü ahvalin icablarını tevlid etmiştir A- caba Büyük Britanya sulh za- manında Almanyanın İngilte- ve harab et- gemilerini batırmak için ük mikdarda tahtelbahir yap- der mi idi? lmanya F- k için, 'ansaya yardım e büyük bir ordu ni mi bekliyecek müsaade taraftan ransaya h İngilterenin tmek kurma: Şimal denizi cephesi: l neselelerde karanlık noktalar A üzerinde durmak mutadım idi. — ŞiT Bunu kasden yaptığmı itiraf e- &* derim. Maksadımı in gelen PC e duk. Yavaş yavaş okunan cüm lelerden, biraz evvel müzakere ettiğimiz meslelerin haricinde düşünce - ler zihnimizi kavramıya baş- ladı. Bu nota şüphe yok ki bir oltimatumdu. da böyle bir nota asla yazılma- mıştı Hariciye Nazırı bu notayı o- kudukça bünü dünyada mev - cud hiç bir devletin kabul ede- miyeceği dar zeli tecavizi memntın gittikçe anla landa n PRARŞRARIRFARASI | söylenen fikirlerden Son zamanlar- yahud kabul ederek stereceği muvafakat ne ka- e olursa olsun, mü- edemiyeceği lıyordu. O sıra- gul etmiş olan Ir- yerine Avrupa üzerinde derbal garib parladığı, büyüme- 1 hissolunuyordu. (Arkası var) bizi me başlac

Bu sayıdan diğer sayfalar: