12 Mart 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

12 Mart 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bayfa : 4 YÜNİ —— 0 geZ LĞ dtere < DEdelülüe anana lll lenn b sana Di P A SAT T CEPRLA UKUAT I Ka - ! ? 4| SABAHTAN $ K MOLLA z B Te Bd ) aüti a — LA :M d (W | | eli rni :M.SAMI KARAYLIL | lğa alı n DKD SÖYT AA WN (Baş terafı 1 inci sayfada) / “Altta beş altı dakika kadar ü 9Ü rar iki pehlivan karşı karşıya ’nk' î"f"r Ka a KSD kakı ve can alıcı hir boğuşma a gelmişti. H aoti BoU n İoldu. Az kalsın bir fern kepçe| — — Havdi, Çakır be! Molla, İt imdan sıyrı -| DE 'w ruza - pençe — yaptır İşnasuğla Çakte mrt-ümtü geli-| — — Ne dürüyürmüü ve? üi eli bt Yamalı piğama ayıp değildir. | Hyordu. Boreket versin yakasını Molla, mekik gibi işliyordu.| —— Hay m Bu tavsiyelerin yanı başında | kurtardı. Nihayet hasmını, güreşin on se-| — Güreş bütün şiddetiyle devam henüz hiç bir şeyimizin ek ıS I Çakır, hasmına şak küntesi kizinci dakikasında dolu dizgin ediyordu. Mollanın giddetli hü - | uh-ı:—t,gı. rı—ı—ıı dünyanın — bu İyermemek için elinden — gelen bir dalış yaptı., İlci paça birden | cumları karşısında Çakir, ne ya- | ğ“n M “—:__"ı'l zamanında ne Tllı | 'manevrayı yapıyordu. Fakat, | etti. ü pacağını şaşırır gibi - öolmu: leLmuhz v'ı olmadığı için ihti kurnaz molla, hasmından ille| — Fakat Çakır, çabuk yetişmiş -| Çünkü, molla üst üste fasılası îlın îı' ıî“', asıl olduğu Jak küntesi alacağım diye hiç *e üstelemiyordu. O, hir oyun- (dan diğer oyuna geçiyordu. | Çatalcalılar, can sıkıntısı için İde idiler. Çakırın böyle ikide İhirde yere düşüşü, hasmınm e- Tlünde bazice oluşu, onların solu- | gunu kesmişti. Neş'esini kaçrı- Müşe, | Hattâ, Çatalca ağaları ileri Beri söylenmeğe — başladılar. — Bak! Hiç tutmuyar bu, Çakır be!. K | — Tehey! Hepten boşaltlı bu Böylemişti. | Molla; daima nâralarımı göy- Je atarmış: v — Maşallak kardeşim bo!. I.n;ğer. bir güreşte, hasmı ol- İdu, olmadı diye mağlübiyeti ü- 'yerinde güphe ederek münaka- a kalkarsa, derhal gu muka- belede bulunurmuş: — Abe, olmadı ise bir daha totarız be!. | Görülüyor ki, Molla Bazımla- ı isteği dahilinde ve itirarsız İyenerek meydandan çekilmek 've tatmin etmek gücünü tazıyan bir benliğe sahiptir. Çatalcalılar, — pehlivanlarını Mollanın elinde maskara olur gördükçe deli divana olmyorlar» d, , Güreş ayakta tekrar başladı. Fakat, Çakır, bu sefer çekingen güreşiyordu. — Hücumlarından vaz geçmişti. İşi müdafaa gü - Treşine döltüğü anlaşılıyordu. Çakır, Molanın kendinden üs- İtün güreştiğini ve bir hatâya| Güşeceğini sezmişti. Bu sebeple | güreşi uzatıp hiç olmazsa bera - | bere kalmağı kurmuştu. Çakır, müdafaa güresşi yap - tıkça ve çekingen davrandıkça , Çatalcalılar büsbütün sinirleni - yorlardı. Ve, bağrıyorlardı: TİYAT Şehir Tiyatrosu Temsilleri 'Zepebaşında Dram kısmında BU AKAŞAM saat 20.30 da MEŞALELER * İstiklâl! caddesinde komedi kısmımda BUGÜN GÜNDÜZ saat M de ÇOCUK OYUNU ve | hığından gizli ve saklı bir şey is- BU AKAŞAM saat 2030 da 1 PAŞA HAZRETLERİ ti. Derhal Mollaya boyunduruğu | yurmuştu. Molla, zaten paça - ları iyice dolduramamıştı, bu sebeple boşalttı. Çakır, hazır eline boyundu - ruğa düşmüş iken canavarcası- na hasmını boğuyordu. Boğdu, boğdu.. Keşanlılar, bağırmağa başla- mışlardır: — HBeyyy!.. No oluyor? Güres mi bu? | — Birak he!.. | Mollayı sevenlerden ve Dra-| malılardan birisi de şöyle bağır- | di; — Birak çeksin.. Sonra, ağin- tır Molla onu.. Hakikaten Dramalının dediği | oldu. Molla, birdenbire öteki e- | liyle hir manevraya getirerek hasmını boyunduruğa aldı, Bu sefer Çakır boyunduruğu | boşaltmağa mecbur. oldu. Ve, | Mollanın boyunduruğu da çözül- dü . | Çakır, Mollayı bir kaç dakika | fena halde boğmuştu. — Molla, | mosmor kesilmişti. Güreş tek - rar sıkı hir devreye girdi. Fakat, Çakır hâlâ müdafaada | bulunuyordu. Bu sıra Molla, haa , mına tekrar bir çift paça dalış yaptı, Bu sefer, Mollanın par -| makları keçebentlerden içeriye | ekE | Çakır, bu çifte paça dalışa an | cak kaz kanadı ile mukahele e-| aebilmişti. Paçaları hasmımın o- | linden kurtarmak için uzun kol-| lariyle Mollayı, koltuklarının al- tından sarmıştı. Olanca kuvve- tiyle sağma büküyordu. Mak - gadı hasmını sağına çevirip pa -ı çaları kurtararak yenmekti. | Bir an için şiddetli bir boğus-| ma oldu. İ Neticede Mollanın elleri ke - cebentlerden sıyrıldı. Bu, suret - le Molla, kaz kanadında kalmış oldu. Lükin, Molla da bir ham -| lede kaz kanadından, iki kolla W rını yukarı dikerek aşağı doğ- ru hızla kayarak sıyrldi. Tek - Toplayan: C: Beki boksörlerimizden Gala - | tasaray lisesi spor öğretmeni Zeynel Akandere spor anketi - Tize şu cevabı vermiştir: 1 — Profesyonel, eporcu mes- dek edinendir. Yaptığı idmanla- ra ve maçlara mukabil para â- hr. Amatör ise --i içi sıkhati, | zevlti ve duyacağı heyecan igin | yapar. Amatör takım uyıınc:ı.ı:ıu*l olmak vazifesini ve şerefini ü- zerine alır. Yaptığı spor temas- Jarına karşılık menfaat aramaz. Spor amatör için terbiye tea - mülüdür. — Bizde profesyonelli- ğ zamana bırakmalıdır. 2 — Halen bizde profesya - nellik olduğu davasına - neticeli bir fikir söylemek beni düşün - dürmektedir. Bu davayı proble- mik bir şekilde halletmek güç- tür. Maçlardan olan hasılat ki- me ve nereve gidiyor? Sparcu hareketlerinde ve işin- de dürüst olmalıdır. İçinin var- tidlâl edilmemelidir. 3 — Sporcuya masarifi za - ruriye verilmesi, onun amatör- lüğünü ihlâ) eder, Hat sını, ayakkabısını da | disinin 'Top ve ve göz açtırmaz hücumlarda bu- hınuyordu. iNE Düi 88 b milletinin ekseriyetinin ihtiyacı m'““—*mı 3(;*"" n 'ı;ı Z yoktur. Ekseriyet — kannâtkâl larına kadar, iki petilivan â- | dır. “Dafl bir tedbir - yakta birbirlerine hücum ve n dafaa tarzında boğuştular. Bu, | boğuşma içinde, Çakırın bunal dığı ve hasmma bir türlü güreş uyduramadığı seziliyordu. Her nedense, Çakır bu sefer Mollaya bir türiü güreş uydura- | miyordu. Mollanın bu seferki gü peşte tersliği tamamiyle üzerin - de idi. Hoş, Molla eski Molia değil- di. Aylar ve seneler geçtikçe gü- reşteki üstatlığı ve olgunluğu ar tayordu. Mollanın güreş tâbiyesi ve tek niği diğer bütün güreşçiler na- zarında çok - ileri idi. Bir kere Molla, sağlı, sollu ve merkerden ayni kudret dahilinde güreşe gi-| rebilecek kahiliyette idi. Bu, vu-; af hiç bir pehlivanda olmuyan değerlerden hiri idi. | Hemen her peblivan bir ta -| raflı güreş tutardı. Gilreşi ya sağdan veyahud soldam, merkez den güreşirdi. Böyle bir - pehli- van daima eksik sayılabilirdi. Çünkü nihayet hasmını bir ta « rafta tutan, ve hasmına bir ta- , raftan giren Bir adamdı. Ne ka- dar kuvvetli olursa olsun, güre-| şi ber taraftan solaklamadan tutan bir pehlivana kargı mu - hakkak dörtte üç eksik sayıla - irdi. Esasen Mollayı bütün okka sızlığına rağmen iri cüsseli ha - sımlarına karşı koruyan ve hat- tâ galebe çaldıran bu üç taraf - h güreş tutma tarzında arama- hdır. | birden ıstah çarelerini düşünüp Bütün bu tav ezeli larak değil, ebedi Ha- yat şarti olurak kabul etmiştir. O kadar ki en tabik zamanla| bir Türk köylüsünün, hattâ bir iki şehir müstesna , bütün ge- hirlerindekilerin — kanaatkârlığı abloka altındaki bir Avrupa mil- letinin kansatkârlığından fazla- dir. ... 'Abdülhamidin — zamanında İdarei Mahsusa vapurlarını 18- lah için bir İngiliz mütekassısı | getirmişler. Mütehassıs vapur- ların halini gürünce yakın fe- Tâketleri - önlemek için alelücele projeler bazırlamış. — Hepsini teklif etmiş. Fakat aradan se- neler geçtiği halde projelerinin hiç birinin tatbik akanmadığını görünce hayret içinde: — Anlaşldı, demiş. Sizin Al- Tahınız başka, bizimki Başka.. Tabınız başka, bizimki başka... Sizin Allahınız. size acıyor. Bi- zimki acımaz. Eğer bu vapurla- ra biz binecek olsak çoktan ö- lürdük. j ... Bizim tahammülümüz ve bi- zim kamaatimizle onlarınki kı- yas edilemez. İstanbul gibi bir kaç büyük şehrin apartıman ve | konaklarında bir kaç bin aile belki dartık nedir, hilmiyor. Ek- mek kırmtılarını atıyor, gekeri bol bol yiyor, Zedelenen pahu- cun yerine hemen yenisini, hem do otuz kırk liraya abyor. Fa- kat milyonların teşkil ettiği bü- yük ekseriyet bolluğu görme Miştir ki darlığa alışsm!. Mollanm en büyük kıymeti Bahçet SAFA sağlı, sollu, merkezden istediği| uUmaammmanamaaanmaaannAA” ibi ayni kudret ve kuvvetle gü- gr;smmay sı hasımlarının bütün _——-—-—HALKEVLERI ğini altüsü etmeğe Konferanslar kâfi sayılabilirdi. Srüğrün Bollelndenz 13/3/1941 perçembe günü Sa-| (Arkası var) sSsPOR — Spor Anketimiz Amatörlük mü, Profesyonellik mi ? Sporcu ve idarecilerimizin cevaplarını neşrediyoruz . ğuz GÜNEY rünit zengin olmağa teşvik eder. Aksi hal ise vani (amatörün masraf alması) profesyonel ol- masının ilk kademesini — teşkil| eder. 4 — Yukarda da gibi bir amatöre katiy nat verilemez. 5 — Profesyonellerin amatör| kulüplerinde yer almaları caiz değildir. Çünkü iki muhtelif va- | e imtizaç edemez. Spor veda -| de eari olan fikir ama - üktür. İkisi birbiriyle çarpı- gşamaz. Ve ayni ekipte spor ya -| pamaz, Bu prensip meselesidir. | 6 — Bizde “rofesyonel olabi- | Tecek kulüp yok, fakat ferdler| vardır. Bunlardan — profesyonel bir talıma yapılabilir. Mektepliler maçı İstanbal Erkek — Moktepleri| Fütbol Lik Heyeti Başkanlı- ğından: 123941 çarşamba günü Be- iktaş Şeref stadında yapılacak aha Kömiseri :Z. Koplu. atl4 de Şişli Terakki - Mu- temin etmesi |( diğer spor levazımatı için tim o- yuncularından para toplanmalı- dır. Çünkü bu hal spor amatö- KM ü M. 1515 de Yüce Ülkü gık, 16.30 da Ticaret - San'at Okulu, at (17.30) da Evimiz salonunda Üniversite İktısat Fakültesi dor gentlerinden Refi Şükrü tarafın- dan (Harp İktisadiyatı) mevzu- unda bir konferans verilecektir. Herkes gelebilir. Beyoğlu Halkevindon: 1 — 18/3/941 perşembe günü saat 18 de Evimizin Tepebaşın- daki Merkez binasında muhar- rir Refik Ahmet Sevengil tara- fından “Edehiyat tarihimizde bir gezinti,, mevzyunda mühim: bir konferans verilecektir. 2 — Herkea gelebilir. $ İ j k MELEK Unutulmaz izler bırakmış € K diği erkeğo kalbini venecı r î : t : ! ) ö gördüğü büyük rağbet üzerine temdit e. Çam Sakızı ANN SOT HERN AM SAKIZI ONGO'da MMminde görünecektir. Siyah Adfrikanın Bu ortjinal ve ihtirasla dolu güzel film eee ee pösterilec: DALDAN DALA tut tutt ayı kartardık., nat mi ettin? yır. — © halde nasıl kurtuldun? — Büsbütün değil, az bir ce- za ile işi atlattık. — İhtikâr yoksa sabit olma- | di mı? — Oldu. Pakat mahkeme; az menfaat gayesiyle suçu işledi - ğime kanaat getirdiğinden yirmi beş lira para cezasına ve yedi gün mağazanın kapatılmasına karar verdi. Çok gükür hapis ce- zası filân yemedik, — Allah kurtarmış. — Neden Allah kurtarmış canım. Sen işi sağlam — kazığa bağladıktan sonra.. — Nasıl oldu.. Anlatıver ca - mm; malüm ya! — Biliyorum eanım.. Sanin de havadan kazanmağa canın gi - diyor amma; korkuyorsun. A- ma sen yine dihkat et. Aza ka- naat etmezsen cezalar ağırdır. Ucunda sürgüne filân gitmek var.. Eğer az tamah az ziyan ge- tirir; diye işe başlarsan olduk- ça kâredebilirsin.. Hem bu işte yakalanmak ta baht işi. Çünkü diğer açgözlüler; mürakabe ko- misyonunun bizim: gibi kanaat- | kârlarla uğraşmasına vakit bı- rakımoylar ki.. Haydi nasihat benden, bereket — halktam. * — Mahküm aelduk.. — Vah vah.. Kaç sene yata - caksın. e yatması Allah aşkıma; gayıklıyor musun yoksa.. İlti - kâr suçundan şimdi hapsetmi - yorlar. Sürgüne günderiyorlar. — Suçun ne idi? — Altmışa aldlığımı yüz altmı ga satmak.. — Hakikaten biraz fazla kâc. Bari çok bir şey vurabildin mi? — Eh.. Şöyle büye:. Bür an al- ta bin liracık. — Çok bir şey değik.. Erken — Ne yaparsın talihimiz ya- ver olmadı. — Peki şimdi iki sene ne ya- pacaksın? — Hiç, biraz iztirahat ede - ceğim. Malfim ya tebdilhava sa- yılır, Nasıt olsa mağazam bura-| da yine işliyecek. Çocuklar ma - şalah yetiştiler, Onlar da bu| işleri becerebilirler. — Oraları makâim. Ben; sürül- düğün yerde ne yapacaksın di- ye soruyorum. — Ne mi yapacağım azizim. Watanın bir köşesini daha öğ - renmiş olacağım, Bir takım ken- dini bilmezler muhtekirler için | yatansız; dinsiz, İmansız, na -| < Senenin en nefis ve şahane filmi >oez— Ay Doğarken JEANETTE MAC DONALD NELSON EDDY Sinemasında daha bir ediimi olan büyük ve güzet yaldız. ar arasında gev- se ilân ediyor. eğini he ekti <© İr aA ra el tuğ $ $ ; e. "-boğ minde s>er>e, ae — e MA e birliğile jumuza göre.. Yazan : H | Reşat İLEBİ mussuz, şerefziz, vicdansız, in - Bafsız inâkakar derler. Halbuki sorarım #âma:: Vatanperver ge- çinen bu baylardan kaç tanesi benim git vatanın bir köşesin- de iki sene geçirmek fedakârlı - nn katlanmıştır. — Demek küfir, bir çıkar wmuyarsun.. — Tabil değil mi ya.. Anado- lm el sürülmemiş bir hazünedir. Kimbilir belki ben de ikt sene içinde iyi bör vurgun plân ha- zarlıyabilirim. — Şüphesiz.. — Hakkı değil miyine? — Yerdem göğe kadar.. ! * — Usta Karamanlı, iyi kaşa- Tin var maf — Emredin; hir takkede ya- ratayım beyzadem. — O halde bana bir kaç kila ver amıma; fiyatı ne kadar? — Zatmıza belâlinden yüz alt- mış kuraş, olur. — Nasıl olur.. Gazeteler ka- gar peynirini yüz oD kuruştan fazlaya satılmıyacak diye ya - zıyorlar. — Orası öyle emme.. Benim- kisi başka kaşar.. Haliz Bulgar kaşarı. Dahba- bıçağı görmeden ağızda lekma gibi dağılır. Tadı- na doyum olmaz, mübarek kaş - kavalın.. — Haydi ben sesimi çıkarmı- | yayım. Ya başka bir müşterin seni belediyeye haber verirse. larıma yok derim, ves: oradan da (Bup tarafı 3 üncü sayfada) Dalmış olan bir denizaltı ge- misini aa yüzüne çıkarmak için ufk! dürnenlere tama zaviyeyi ver dikten semra pervanelerin suya tatbilcettiği kuvvetle gemi su yüzüneçikar. Gemi su Çıkar çıkmaz samnıçlardaki St yea tulumbalarla. veya 250 at- Mosfer tazyik altındaki hava tazyikile çıkarılır ve bu suretle su yüzüme ait sebih kabiliyetini kazanır. Son sistemde İngiliz denizal-| ileriz nin uzunluğu &5 metre: olup indirli. olan 10000 beygir kuvvetindeki- iki Diesel metörü pervanelere da-| kikada asami 405 devri verirler. Bu geminin su yüzündeki süra: ti s milidir. Bu ge- minin sa yüzündeki ğ ğ 265 tan ve Bu içindeki kuşta gemiye üst | yarısı iadar bir seyir mesafcsi tedir. Bmmiyet tertibatına gelin- ce iki Davis kapurtası (bir I£ vukuseda gemiden kaçmak içim tertibat) ve lüzumunda icinde Barakılan ve hu fonla raücehbhez bir dan ibarettir. 12 topu devreden 7 le mücehhez olduğu altı büyük torpil ko' Dünyanın en büyü gemisi altıp İngilterede kalmış, olan Pransız Surcouf / denizaltı gemisinin sa yüzündeki ağırlığı 2880 tondur. Geçen harpte Almanlar deniz| altı gemisini ticar? i devde kul- lanmışlerdi. 100000 İngiliz lira- Bsına malolmuş olan Dutehland denizaltı gemisile Amerikaya her sefende 750 ton boya getir. mişları er bir de smlar- edi. Gö- (veya assaf kutru) verebilmek- | | iyi görmekti 12 MART 1941 çanak — Siz sağ olun. Kirk seneik . bakkal Yuvan enayi mi ki ya - kalansın. Ben ancak böyle iyi mallarımı gizin gibi itibarlı müş- terilerime saklarım. Tantmadık- lâüm. — Ya dükkânını ararlarsa.. — Zarnih bile bulamazlar. Böy le oynak malları bitişikteki evim de saklarım. y * , — Bakallın çırağı kaşar pey- niri getirdi mi? — Getirdi, ama çok almışsın., Bari fiyatı ucuz mu? — Elbette.. Ucuz olmasa o kadar çok alir mıyım? — Kaça aldin? — Yüz altmış kuruşu.. — Pahalı değil mi? Hilesiz hurdasız halis Bulgar kaşarr. Zaten bakkal da söyle - di: Böyle iyi malları bizira gibi kibar müşterilerden başkaları - na satmazmış, Bir iki kuruş ek- siğine alacağım diye itibarımızı mı kaçıralım? — İyi yapmışsın ha. Az'daha unutuyordum. Çamaşırcı kadin, elli kuruş idare etmiyor. Ekmek pahalı, peynir pabalı.. Btma gö- ve her gey ateş pabası.. diyar.. — Ya.. Ne kadar istiyormuz? — Yetmiş beş kuruş.. — Vay kurnaz karı vay.. Kirk yillik çamaşırcı kadin da muüh- tekir olsun; bu görülmemiş gey.. Yarım kapıcıya söyle: Bize gözü 'tok başka bir kadın bulsun. Böy le aç görlü muhtekirlerle işim “yok.. Hlem zaten bende de yuta. cak göz yok ya. / Boşsü İleri ilim ve harp Asri tahtelbahirlerin vasıf ve hususiyetleri rülüyor ki bu. gemiler antak harp işlerinde kullanılabiliyor. Hattâ bu işde bile pek rand- manlı değildir. Denizaltı gemilerinin Harp işinde faideleri olmakla beraber malizurları da var. Her biri 100 ilâ 200 kilogram ağırlığında yüz den fazla aklimülâtörü hem da- Milf ihtiraklı ve hem de elektrik motörlerini taşımağa mecbur- dür. Bu itibarla cüssesine göre Tüzumundan fazla ağırlık taşır. Bu yüzden sürati muayyen ga- yeden ileri gidemez. Hele su içindeki sürati pek mahduttur. Bn ağırlık yüzünden - tekneleri zayıftır. Orta silâhlara dayana- maz. Üç büyük düşmanı var. (1) Hidrofon denilen cihazlar bunların su altında mevkilerini tayin ederler. Bu cihazlar şimdi islâh edilmiş Echo - Sounding (sesin aksi yani sada ile çalı- şan) sistemdeki cihazların de- nizaltı gemisini yakalamak ka- biliyeti çok yüksektir. Bi yeni cihazlar demizaltı gemisini " de- Bit maynleri bile haber veritler. (2) Denizaltı gemilerinin avcı- ları. Az swr çeken, pek seri ve su bombaları ve dinleme ci mücehhez olan bu ki ler denizaltı gemilerimin en bü- yük düşmamdır. Ayni işi torpi- do veya destroyerlerin -az cok i (3) su bomba- Te 'a bir kaç aver deniz altı gemis yerini keşfeder etmez, muayyen derinlikte pat- lamak üzere ayar edilmis olan su bombalarını muayyen fâsıla- Tarda bırakırlar. Bü süretle de- nizaltı gemisinin kurtulması çok zordur. Mahzurlarından biri de uzun müddet deniz altında kalamavı- sıdir. Akümükti r Bosanabi- Rir. havası Bozutabilir. Seyir nı- f kuturları kürcük olan tekne Terde hu mahzurlar- daha çok- tur. Hler zehirin bir panzehiri'var- (Sonu sayfa 5 su. T'de)

Bu sayıdan diğer sayfalar: