1 Mart 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 5

1 Mart 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4A Biga avcılarının büyük sürek avı Avcılar kulübü ruldu. Domuzlar 60 Biga (Hususi muhabirimizden) MN ve atclik kulübünün ziraat müallimliğinin müzahere- tile geçen hafta tertip ettiği 150 kişiik sürek avı pek heyecanlı ve eğlenceli olmuştur. Av mınta kası olarak Bozlar, Sığırcık köy- leri ile Kargı çiftliği civarları se- çilmiştir. İki grup halinde hare- ket eden avcılar ablukada, kırar mış Ve büyük bir domuza rastla- mışlar, bu domuz kulüp başkanı İsmail Canayakın endahtiyle te- lef edilmiştir. Bu birinci abluka- nın dağıtılacağı sırada köpekle- Tin kaldırdığı diğer bir domuz abluka içine düşmüş, heyecan ve eğlende burada başlamıştır. Do- Müzü' cepheden ateş eden Bozlar h bir köylü çiftesinin ikinci gözü ığı halde domuz üzeri- Silâhında fişek kalmiyan köylü üzerine yürüyen domuza silâhının namlu ve dipçi- ğile mükabele etmek istemişse de öldürmeğe muvaffak olamayınca silâhıni elinden atmış ve üzerine doğru yürüyen domuza iki ayak- larını açarak altından geçmesini İzmit Erkek Sanat Enstitüsü inşaatı Erkek Sanat Enstitüsü ta- mamlanmak üzere, fakat oku- lun marangoz atölyesi yarım bir halde bekliyor İzmit (Hususi) — Şehrimizin, Üzerinde hassasiyetle durduğu, Erkek Sanat Enstitüsü inşaatının tamamlanmakta olduğu memnu- hiyetle müşahade edilmektedir. lFaka[ mMmarangoz atölyesi kısmı- fan yapılmşmış olması, bu mem- hüniyetimizi — — gölgelemektedir. Enstitü çalşmalarının daha ve- Fimli ve faydalı olabilmesi için, HMâarangoz atölyesine şiddetle ih- tiyaç hissedilmektedir. Bu atölyenin yapılmasile, yer- H sanatlarımızın ıslahı ve teknik bir hale gelebilmesi için de zemin hazırlanmış olacağından, durum Chemmiyet. kesbetmektedir. Ya- iş yapmak giarımıza aykırı Olduğundan ötürü, ilgililerin bu İğ üzerinde önemle durarak daha Hemnunluk verici tedbirler alma- BI temenni edilmektedir. Diğer taraftan, elektrik şube- Binin de açılması umumi bir arzu halindedir. Bilindiği üzere haya- tımıza hâkim vaziyete gelen e- lektriğin - ehemmiyeti — üzerinde Konüşmük fazla olur. Günlük ha, yatimızâ karışan bu teknik gube- den de faydalanabilmemiz imkân İarının hazırlanması arzu edilmek tedir. Uzunköprü. (Hususi) — Kasa- jamız: Müftüsü Mehmet Fevzi Şeyilmiş'in gerek vazifesinde ve Berekge özel çalışmalarındaki du Humu , halkımızda memuniyet u- Yanaırmaktadır. Vözifesine geldiği — günlerde Sültan Muradın yaptırdığı Mura- Miye Merkez Camiinin susuz şa. dırvanı ve helâlarının bugün bol temizliğe kavuşması ve yi- me 400 küsur sene önce vefat e- Gdip camiin Aavlusunda —metfun İürierce dedemizin kabirlerinin Büzenlenmesi, fundalıkların te- Bizlenmesindeki gayret ve fera- Fatı da ölçüsüzdür. Gününün her raatini vazifesi başında, gerek resmi ve gerek Tususi çalışma ile geçirip kasa- Barır tarihi devrelerini tetkik ve tesh't ile de meşguldür. terııhassa bu arada aydın genç- Tetiç SN kendisini sık sık ziya maf mezaĞRI, tarihf ve İçti- ilar üzerinde sordukla- rı gvallere v . e olduğu ce- vaplarla vazi Ti maktadır. Uzunköprüde An bazı 'a cadde- ye nazır arsalar Uzunköprü (Hususi) — Kana bamız son beş yıl içinde yeni i- Mar plânına göre günden güne güzelleşmektedir. Bu arada ana caddeyi teşkil eten şosenin iki ta Tafında bazı küçük esnaf tarafın Şan kurulan seyyar barakalar ldirilmışca da, bazılarının bıra kıldığı görülmektedir. Bu ana caddeye nazır bir çok arsalar olup bakımsız ve kâ- fitlarla kaplı olduğu 'çen yolcu | Jar tarafından görülebilmektedir. Yine bu arsaların bazısına plâna Uygun inşaat yapılmadığından Bayet çirkin tahta ve tenekelerle Guvarlaz yapılmış Bu bâlin. belediye tarafından ön 1 istenmektedir. bulunmaktadır. tertip ettiği sürek u “0 liraya satılarak kulübe irad kaydedildi pında üç domuz v temin etmiş ve domuzun asma köprü haline gelen ayak arasın- dan geçeceği sırada domuzun ar- ka ayaklarını yakalıyarak hava- ya kaldırmış arkadaşlarına | (yetişin!) diye bağırmağa başla- mıştır. Bu sırada Halil Elbüken yetişerek belinden çıkardığı ka yışla domuzun havadaki arka a- 'yaklarını bağlamış ve domuzla ki avcı arasında bir hayli müca- İdele cereyan etmiştir. İmdada koşan domuzcu Hulüsi Sözer der hal bıçağı ile domuzun karnını arkadan öne doğru yarmış ve bu suretle mücadele sona ermiştir. Bu mücadeleye köpeklerin de var kuvvetlerile iştirâk ettiği görül- müştür. İkinci ablukada bir do- muz daha vurulmuş ve 250 kilo kadar gelen üç domuz Bigaya nakledilerek arttırma ile 60 lira-| ya satılarak kulübe irat kaydedil miştir. Önümüzdeki haftalarda Dej mencik köyü mıntakasında yük bir sürek avı tertip olunmak üzere hazırlıklara başlanmıştır. Cihat Ozangil . Denizlide bir tekel binasi yapılıyor Denizli (Hususi) — Reji idare- sinden beri şurada burada yerle- şen ilimiz inhisarlar idaresini e- saslı bir binaya yerleştirmek mak sadile Tekel Bakanlığı ilimizde bir Tekel binası yapmıya karar vermiş ve arsa bedelini gönder- miştir. Yakında inşaata başlana- caktır. Maraş D. P. İlçe kongresi Maraş (Hususi) — D. P. ilçe kongresi salı günü yapılmıştır. Kongre başkanlığına il başka- nı seçilmiş ve kısa bir hitabede bulunmuştur. Bu konuşmasında iktidarın bugünkü durumunu şid detle tenkid etmiş ve onun çoğun luğa sahip olduğunu fakat bir top lantı yapmak için adam bulama- dığını tebarüz ettirmiştir. Türk milletinin Demokrasi dâvasında gösterdiği olgunluğa da işaret e- den başka Maraşlılar bu dâva- nın - kahramanlığını- yapmıştır» demiştir. İlçe ve bucak idare heyetleri- nin raporlarının okunmasından sonra dilek ve tenkidler yapılmış tır. 'Raporlarda bilhassa iktidar seçim kanununu istemiyerek de- ğiştirecek ve 21 temmuzda oyna- nan facianın bir daha tekerrür etmiyeceği belirtilmiştir. Afyon - Şuhut yolunda kar iki metreyi geçti Afyon (Hususi) — Yağan kar- lar dolayısile Şuhut Afyon yolu 20 gündenberi kapalı bulunmak- tadır. Karın kalınlığı bazı yerler- de bir metreyi bazı yerlerde de iki metreyi bulmuştur. Yolun açılması için çahşılmak- makta ise de yeniden yağan kar dolayısile buna imkân bulunama- mıştır. Posta nakliyatı yaya Gla- ihtiyaçlarının büyük bir kısmının Afyondan temin edilmekte olma- S1 dolayısile bilhassa yiyecek ve yakacak fiyatlarında İstikrarsız- lik hasıl olmuştur. Afyonda imam hatip kursu isteniyor Afyon (Hususi) — Haber al- dığımıza göre hemşerilerimiz bir kaç yüz imzalı bir dilekçe ile (Yoncalı camisi medresesinin» 1- mam hatip Kursu için pek müsa- it olduğunu bildirerek imam ha- tip kursunun Afyonda açılması nı istiyecekleri öğrenilmiştir. Vak tile Prof. Kâmil Milâs (sabık af- yon milletvekili) ında vaizler ver diği bu cami kursa çok müsaittir. Ayni zamanda halen boş ve maz- buttur. Afyon dört hattın birleğ- tiği bir transit mahalli olgundan da kursun Afyonda açılması ta- bit bir merkeziyet teşkil edecek- tir. Bu arzumuzun bir an evvel |tahakkuk ettirilmesini ilgililer - den rica etmekteyiz. msundan kısa haberler msüun (Hususi) — Samsun limanının projesi merkezi Amster damda olan «Hollanda Liman İn- gal A, Ş.» adile firmanın mühen dislerinden Jan Sleman tarafın dan hazırlanmağa başlanm. * Samsun Limanı — projesini hazırlamakta olan Hollandalı mü hendis Jan Sleman Halkevinde (Hollandanın coğrafyası, yaşama şartları ve idaresi) hakkında bir konferans vermiştir. Konferans B. Emin Hekimğil tarafından |müddetle rak temin edilmektedir. İlçenin | BiGADA kuduz vakaları —— Serseri köpeklerle mücadeleye başlandı, av köpeklerinin de başı boş bırakılmaması sağlandı Biga (Hususi muhabirimizden) — Son aylarda Bigada kuduz va- kalarının çoğalması üzerine Biga kaymakamlığı sokak köpekleri- nin itlâfı işini belediyeye bırakmı yarak emniyet komiserliğine ha- |vale etmiş ve emniyet komiseri Kâzım Çevik'in bizzat ve on gün çalışması — neticesinde kasaba sokaklarında bir tek kö- peğe dahi tesadüf edilemez ol- muştur. Belediyemizin yıllardan- beri başaramadığı «Serseri kö- pekler» işi; sistemli bir çalışma ile (10) günde tekemmül etmiş- tir. Süs köpeği esasen yok gibi- dir. Avcılara da kulüpleri vasıta- sile tebligat icra olunarak av kö peklerinin başı boş bırakılmama- sı sağlanmıştır . İneboluda Kızılayın yardımı İnebolu — İlçe Kızılay şubesi 87 öğrenciye birer çift lâstik a- yakkabı dağıtmış, ayrıca yardı- ma muhtaç bir vaziyette olan ka dınlara da para yardımında bu- lunmuştur. İzmir elektrik santralı takviye edildi İzmir: (Hususi) — Şehrin e- lektrik ihtiyacını karşılamak üze re elektrik fabrikasının genişletil mesi için getirilen makinelerin montajı bitmişt İki gün kadar devam edöcek tecrübelerden sonra şehrin bütün elektrik ihtiyacı sağlanmış ola - caktır. Denizlide buğday fiatları Denizli (Hususi) — Bu sene kışın pek erken gelmesi ve şid- detli geçmesi yüzünden zamanın- da buğday ekilmemiştir. Pek er- ken olarak ekilenler de havaların soğuk gitmesinden henüz toprak tan çıkmamıştır. Bu vaziyet önü- müzdeki mahsul yılında buğday fiyatlarını düşürmiyeceğinden da- ha şimdiden buğday fiyatları gün. den güne yükselmektedir. Son borsa satışları 38 « 39 arasında- dır, Bigâ yolunda iki kamyon çarpıştı Biga (Hususi) — Gündoğdu bucağına bağlı Bigaalan köy den Mehmet Ateş gşosede at üze- rinde gelmekte iken aksi istika- metten gelen Çavuş köylü şoför Hüseyinin idare ettiği kamyonun çarpmasiyle yıkılmış. hayvanı ö- len Mehmet Ateş bayğın bir hal- de, Çanakkale hastahanesine sevk olunntuştur. D. D. Y. Genel Müdür yardımcısmın tedkikleri Afyon (Hususi) — Devlet De- miryolları umum müdür muavin- lerinden İrfan şehrimize gelerek tetkiklerde bulunmuş ve — dört gün sonra Ankaraya dönmüştür. Çanakkalede iki yangın Çanakkale (Hususi) — Bevli- ye mütehassısı Dr. Suatın evin- den yangın çıkarak hiç bir eşya; kurtulmadan ev tamamen yan- mıştır. Ayni evin bitişiğinde olan tapu sicil muhafızı Seyfi Erdilin evinde yangın çıkmış ise de itfa- iyenin yangın yerinde bulunması hasabile derhal söndürülmüştür. Ayni saatte itfaiye yangın ye- rinde çalışırken şekerci Niyazinin evinde başka bir yangın çıkmış yangın başka binalara sirayet et meden gerek itfaiye, gerek aske ri yardımla derhal göndürülmüş. tüi nakkalede de tatil Çanakkale (Hususi) — İlimiz- de uzun senelerdenberi görülme- dik şekilde kış başlamıştır. Sokaklarda yarım metreden fazla kar vardır. Şiddetli fırtı nın hüküm sürmesi ve kar yaj gının devam etmesi hasebile öğ- rencilerin sihhi durumlarının ko- runması bakımından ihtiyati ted bir olmak Üzere ilk, orta ve sa- nat okulları üç gün için tatil e- dilmiştir. okullar elekti | kavuşacak Karası ğe YENİ 8 Gazoteci ve radyo yorumcusu tator> dergisinin editörlerindendir. Britanya harb kabinesinde sekretot versitelerinde mlilletlerarası münası N lmanyanın Batı Birliği- le ortaklığı sadece - bir temenni meselesi değil- dir. Ayni zamanda bu mesele hü- kümet kararile ve diplomatik te- şebbüslerle de tamamile halledile bilecek bir konu değildir. Her şey den evvel esas itibarile bir vâkıa konusudur. İktisadi coğrafyanın ğlam temeli inkâr edilemez. Son yıl zarfında ve bilhassa ha- ziranda, geçici bir batı Almanya hükümeti kurmak hususundaki 6 devlet tekliflerinin ilânından ve Almanyanın batı işgal kesimle rinde yer alan para reformundan beri, Alman siyasi sempatilerinin batıya doğru meyletmiş - olması da ayni derecede inkâr edilemez. Ruhr havzası endüstrileri Avru- pa kıtasının kalkınma ve refahı için elzem olup, Sovyet hüküme- tinin Almanyayı iktisaden parça- lamakta ısrar etmesi karşısında, Batı Avrupanın öz refahı bahis mevzuudur. Avrupa istikrarı için barışçı ve işbirlikçi bir Almanya- 'nın mevcudiyeti hayati — olduğu gibi, Sovyet hükümeti her türli siyast uzlaşmayı reddettiği müd- detçe, bu istikrar, Batı Avrupa istikrarına inhisar — etmektedi. Herşeyden evvel şu ciheti belirt- mek lâzımdır ki, Batı Almanyada siyasi ve ekonomik sıhhate doğru vukua gelen sürekli terakki Do- ğuda, Rus kontrolü altında ka- lan Almanlar üzerinde derin bir tesir husule getirmiştir. Tabia- tile bu cihet Batılı devletler tara fından memnunlukla karşıalnmış tır. Fakat Almanyayı Batı yasına bağlıyan rabıtalar bir suretle ekonomik, coğra- fi ve siyasi yakınlığa in- hisar etmemektedir. Batı Birliği 'ne resmi bir bünye vermeğe ma tuf hareketin her safhasında da Batı Almanyanın yeni tasarı- larla ortaklığı gelişmiştir. 1947 yazında, Marshalltekliflerini ka-| bul eden 16 Avrupa devleti, müş terek bir ekonomik kalkınmayı plânlaştırmak için Pariste top- landıkları zaman Batı Almanya, işgal makamları tarafından tem- Sil edilmişti. Müteakiben Bati Bir liğinin başlangıcından veya Mr. Bevin'in Ocak 1948 de Avam Ka- marasında verdiği tarihi demeç ten beri, Batı Almanyanın bu Bir liğe üye olması lâzım geldiği fikri gittikçe genişlemiş ve yer edin- miştir. Bu arada ekonomik kaynaşma ameliyesi de devam etmiştir. Al- manyaya dair 6 devlet andlaşma sı, Ruhr havzası kömür, kok- ve çelik istihsalini kontrol için, Al manların da temsilci bulundura sakları milletlerarası bir meka hizma kurulmasını sağlamakta - dır Bir Batı Almanya hükümeti kurulmasını göz - önünde tutan andlaşma da tedricen Almanların lehinde inkişaf etmiştir. Bu and- laşma sayesinde günün birinde Batı Birliği siyasi teşekkülünde kendisine ait yeri alabilecek tek Alman hükümeti kurulması i- çin müsait bir zemin hazırlanmış tır. Dün- hiç Emrivaki Almanyanın, Batı Birliği ve Av rupa Kalkınma programına işti- rak ettirilmesinin şayanı arzu 0- lup olmadığı meselesi ele alınma dan evvel, yukarıda zikredilen bü tün vakıalar, emrivaki sahasına girgimtir, denilebilir. - Olayların, meselenin tayini bahsında o ka- dar ileri gitmiş olması karşısında Batılı devletlerin bu derece kuv- vetli bir akıntıya karşı bir siyaset tutturmaları hiç de muhtemel de ğildir. Almanyayı Batı Birliği haricin de tutmak, Berlin'de açıkça cere yan etmekte olan ve Almanyada, Doğu ve Batı devletleri arasında Münasebetlere hakim olan müca delenin asli mahiyetini göz önün de tutmamak olur. Bu, Alman mil letinin sevgi ve taraftarlığını ka: anmağa matuf bir mücadele 0-| lup, Batı devletleri tarafından ka zanılmaktadır. — Mantıki gelecek bareket, Alman hükümetinin Ba | Avrupa meseleleri Almanya'nın Batı Birliğindeki Rolü Yazan : Walter Taplin ABARH a Mr. Taplin, haftalık <The Spec- İkinci dünya — harbinde - Büyük irlik Üyelerindendi. — İngiliz ünl- sebotler hakkında dersler vermiştir. geldiğini dalma belirte gelmişter, dir. Böylece, yalnız komünist par tisinin sıkı disiplinini, Sovyet po- lis sistemine sürekli labiiyeti tek lif edebilecek durumda olan Rus ya ve Doğu memleketlerine karşı bu bahiste Müttefikler muazzam bir faikiyeti haizdirler. Böyle bir yarışın ise neticesi şimdiden bel- lidir. Aklı başında her Alman Ba tıyı tercih edecektir. Gerek Batı Birliği ve gerek Avrupa Kalkın- ma programı, hürriyetin milletler arası ölçüde birer - tezahürüdür. Batılı deyletlerin ödevi hürriye- tin mükâfatı ve sorumluluklarını Alman milletine arz ve teşmil et- mektir. Tam İnanç Bununla” beraber Almanların Batı Birliğine iltihakı kararlaştır. maları kâfi değildir. Hattâ, biz- zat Batılı devletlerin de şimdiki siyasetleri ve Sovyetler Birliğile tamamile — müessif anlaşmazlık karşısında dahi, Almanları Birli ğe kabule istekli olmaları kâfi de gildi. Coğrafyanın kendisi de kâ fi değildir, Zira bazı hallerde si yasi mülâhazalar coğrafi faktör- lere üstün gelmiştir. Yegâne dai mi temel, her iki tarafın, takib etmekte oldukları yolun doğru ol duğuna tamamile kanaat getirme leridir. Batı Birliği olarak anılan siya si gruplaşmanın kendisine ait bir askeri teşekkülü mevcut olduğu ve müşterek bir askeri siyaset tes pit etmekte olduğu da göz önünde tutulmalıdır. Diğer taraftan Batı- vletler siyasetinin daimi bir üü de, Almanyanın gayrı askerileştirilmesi ve Alman harb endüstrisinin daim? olarak yok e- dilmesidir. Bu noktada acaba bir mübaye- net var mı? Bunu inkâr etmek saçma olur. Ayni zamanda' bu ko nunun halledilemiyeceğini /iddia etmek de ayni şekilde sağmadır. Batı Birliği askeri siyaskti sırf| tedafül olup, devletler yatın bul Biyaseti iptal imkânı bulytlarsa, #üphesiz bundan derin bir ferah- lık duyacaklardır. Bu itibarla Al- manların ittifakın askeri cihetine sokulmaları için bir sebep yok- tur, Hakikatte mübayenet görün düğünden daha sathidi Almanyanın Batı Birliğine işti- râk ettirilmesi aleyhinde bir cere yan daha mevcuttur. Fransanın, 6 devlet andlaşmasında göz önün de tutulan Batı Almanya hakkın daki kararları bir dereceye k: dar gönülsüz olarak kabul et malümdur. Batı Birliği aleyhtar- ları bu durumu da olduğundan fazla gişirmek istidadındadırlar. Almanyanın Avrupa yaşayışında barışçı ve yapıcı bir rol oynaması arzu ediliyorsa, bu memlekete Avrupanın yeniden imarında müs bet bir. hisse verilmelidir. Bu memleketin vâst iktisadi kaynak larını ve Alman milletinin çalış- ma kabiliyeti ve enerjisini kont- Tol altına almanın en emin ve sağlam yolu evvelâ böyle bir iş- tifâki arzu eden Batılı Almanla- rı Batı Birliğine sokmaktır. Mütcakiben zamanı gelince, Batı dünyasının elle tutulur refa hi doğuda yaşıyan Almanların Sevgi ve taraftarlığını kendiliğin den kazanacaktır. Bunun hakiki güvenlik yolu olduğu Fransızlar- ca da bâriz olup, içlerindeki bü- Yük çoğunluk şimdi bunu böyle Börmektedir. Almanyanın Batı âlemiyle iş- birliği ve ortaklığı kaçınılmaz bir| gelişmenin neticesi olup, bundan bütün dünya faydalanacaktır. İzmit D. P. hleri arasında tasfiye İzmit, (Hususi) — Aylardan beri devam eden D. P. teşkilâtın dakt ihtilâf, gün geçtikçe veha met kesbetmektedir. Bu sebepten &o'ayı D. P, teşkilâtında hâlâ bir anlaşmaya varılamamıştır Diğer taraftan İzmit — teşkilâ- tındaki ihtilâf, Genel merkezin tılı devletlerle hür ortaklığıdır. Batılı devletler, Almanya ile ara larında sürekli ortaklık ve iş bir Uği meselesini mütalea eder ken, bunun serbest ve iç arzu doğan bir ortaklık olması Jâzım VSAFLI ve Sabun İs Her cins evsaflı ve te imal edilir, 'alıcıların 203/ 'Türkçeye çevrilmiştir. Karasu (Hususi) Seneler- | denberi elektriksiz kalan kasaba- mız nihayet halkın teşebbüsü ile IşIığa kavuşacaktır Öğrendiğimize göre Bayındır- lık Bakanlığının Karasuya gön- | derdiği bir elektrik mühendisi | burada elektrik keşif ve projele- Fini tanzime başlamıştır. sesümee mütdahalesile müteaddit - defalar feshedilmek süretile de — önlene memiştir. Bu karışık durumu gözönünd. bulunduran Genel merkezin, İz- mit demokratları arasında geni bir tasfiye yapacağı iddiaları kavvetlenmektedir Bunlar da nereden çıktı? diye etrafıma baktım. Üstleri alev sorguçlu meş'aleler çevremi ku- şatmış, Biraz evvel yoktular di- ye düşündüm. Artan bir hayret- le başımı sağa sola, öne arkaya çevirdim. Vücudüm, yüzüm meş'- alelerden taşan sıcakla yanmak- ta, Bu garip ateşten duvar çev- remi kuşatalı, ne kadar ümitsiz- lik içinde olduğumu anladım, Tuttuğum yol çetindi. Tek tesel- li, günün birinde aşkın ızığına kavuşmak ümidi idi. Fakat şim- di etrafımın, rengârenk kıvılcım- ları göğe yükselen Aateşten bir duvarla çevrili olduğunu görüyo- rum. Nereden yol bulup gidecek- tim? Her yana baktım. Bu bir duvar değil. Birbirine yakın di- kilmiş çların, birbirine örül- müş dallarının meydana getirdi- ği, bir yuvarlaktı. Ve bu ağaçların hepsi birden tutuşmuştu. Demek ki daha evvel zümrüt gibi yeşildiler. Ben o za- man nasl olmuş da görmemiş - tim! Bunu görmekte gecikişim, bana ne kadar bahalıya mal ol- du. Şimdi alevlerinin tepesinden renkli kıvılcımlar püsküren ateş- ten bir kale duvarı içindeyim ve yoluma devam ümidi gittikçe sön mekte, Halbuki muhakkak ola- rak bildiğim bir şey varsa, çetin yolculuğumun sonunda o içimde hasretini duyduğum büyük aşka kavuşacaktım. Şimdi, şimdi ne ya pacağım? Hiç! Ne yapabilirim ki? Fakat o sırada tuhaf bir şey oldu. Ateşten çenber azizlerin ba şındaki hâle gibi solgun bir renk alarak yükseldi, yükseldi ve gi ğün mavilikleri arasında eriyip kayboldu. — İçim rahatlıyarak sArtık gidebileceğim!» diye başı- mı gökten yere indirince, dehşet içinde kaldım. Etrafımda yanmış ağaç gövdelerinin, kavrulmuş yapraksız dalları ardında, gidece ğim yolu göreceğimi sanırken; çevremi donmuş lâvların korkunç kraterile kuşatılı buldum ve ben bu yanardağın, derinden derine homurdanan diplerinde idim, Te- pemde, çok yükseklerde bir gü- müş nişan halkası cesametinde ışıktan bir hale vardı ki, kraterin göğe açılan ağzı idi. , Yanan vücudümden soğuk bir ter, kupkuru gözlerimden sıcak yaşlar boşandı. Yarabbi nedir bu başıma gelenler? Şimdi ben na- sıl yoluma devam- edebileceğim ? Yeniden kuvvet toplamak, kay: laşmış lâvların yalçın kıyılarına yapışarak tırmanmak lâzım, ve tırmanmağa başladım. Kısa bir zaman sonra tepemde- ki işik yuvarlağı bir bardak ağ- zı kadar genişlemişti. Ellerimde sıcak yapışkan bir ıslaklık var. Halbuki uçları keskin kayalıklar, kuruydu. Kimbilir daha ne - kadar tır- mandım. Başımı kaldırdığım v: kit, tepemde ayın on beşini gö düm, Parlak, huzur dolu bir ma- vi göl gibi idi. «Ümit gölü» de- dim. Oraya varıp, serin suların- da, salkım söğütlerin döküldüğü kıyılarında yıkanacağım. Ellerim deki sıcak, yapışkan ıslaklık gi- decek. Vücudümdeki terden, saç- larımdaki kirden — sıyrılacağım. Ben güzel bir kızım. Güzel bir rü ya güzeli. Saçlarım, karanlık ge- celerin gökünde parlıyan yıldız- lar gibi, ışık yakamuzlarile tutu- şur, Kendi kendimi anlatmak zor. Çünkü bu bir methediş olur. Daha iyisi sevdiğim erkeğin be- 'nim için yazdığı bir şiirin sözle- rini tekrarlıyayım size. O diyor ki «Sende Ümitlerin yaşatıcı kud reti, sükünu, huzuru ıstırapların hayranlığı, gecesi ve cehennemi var. Sen renkler mahşerisin. Te- ninde, mavi hir gölde açan nilü- ferlerin dönuk inci beyazlığı, du- daklarında deniz — diplerindeki mercanların canlı hırçınlığı var; Cennet elmasını ısıran ilk kadı- am dişlerindeki güzellik sende. Sen bir deniz dibi masalısın. Gözlerine bir kere bakanlar e- zeli aşk sıtmasına tutulurlar. O gözler ki, Rab onları vücude ge- tirebilmek için, en müşkülpesent, n titiz itinasını ellerine - verdi. Ve ©o gözleri sana, senin beşert güzelliklerin hiç birine benzemi- yen ilâhi mevcudiyetine arma- ğan etti. Senin gözlerindeki sihir ve sonsuzluk bundan ileri geliyor sevgilim, Allahın, sevdiği kulu- na verebileceği en kıymetli hazi- 'neye sahipsin. Bu korkunç yolculuğun — deva- mında, şimdi bana çok, pek çok TEMİNATLI mmucmu: tiyenlere inatlı uygun Ciyatla sabun | 70 telefonla müracaatları, | İ /Devamı var) ski zamanlarda söylenmiş gibi gelen sözleri tekrarlamakta ne mâna var bilmem ki? Tepemdeki uvarlak, bir dağ başından aşağı ara bakıldığında görülen gümüş bir koy gibi genişledi. * Tepeye çıktığım vakit tırman- ğım çetin dehlize dönüp bakma Vasfi Raşid SEVN Ümide — Aziz arkadaşım YAZAN: p Cahik Uçuk | dım. Dudaklarım kuru. Parçala- nan ellerim ayaklarım ıslaktı. Bu sıcak, yapışkan — aslaklık be- nim kanımdı. Hayretle baktım. Demek ki bu göl kenarına kavuş mağı, kanımla ödemek mukadder miş. Ağır ağır mavi gölün kıyısına vardım. Oraya diz üstü kendimi biraktım. Uzun, çetin bir yolcu- luktan sonra suya kavuşmak ne demektir! Bunu böyle yolculukla ra katlanabilenler, tırmananlar, susuzluktan, hasret ateşinden yananlar bilir. Yavaşça göle doğru eğildim. Eğilirken omuzlarımdan bir yı- lan kayganlığı ile yumuşak ör- güm sarktı. Bu bembeyaz saç örgüsü de nereden çıktı? diye a- ranacaktım ki; gözlerim suyun mavi berrak aynasına düşen ha- yale çarptı. Benden başka bir kimseye ait olmasına imkân yok. Fakat ben, beyaz saçlı değilim ki. Bu beyaz saçlı, yorgun bakış- li kadın ben miyim? Saçımın ö Bi büsbütün kayarak ucu su- ya değdi. Sudaki yorgun, zaval- li kadın hayalini titretti, genişlet ti, eydi, büyi Artık hiç bir şeyin mânası kal mamıştı. Dizlerim beni çekmiye- cekti. İçimdeki aşk hasreti, sıcak lığını kaybediyordu. Ben bu ha- limle gençlikten vazgeçmeliydim. Vazgeçmeli ve bana beni tanıtan bu gölden bir ricada bulünmalıy- dım. Beni alıp son durağa o gö- türmeli idi. Yavaşca kendimi se- rin sulara bıraktım. O zaman bir denbire yanılmış olduğumu anla- dım. Vücudüm fırından — çıkarıl- mış kırmızı bir demir halinde su yu cazlatmıştı. Fakat artik her- şey bitmişti. Sular ateşimi sön- dürerek bütün vücudümü sarı- “yor, belki de kefenliyordu. Za Uzaktan uzağa bir ses duy- dum. Sevdiğim bir insana ait yu-) muşak, sıcak. bir ses <Ateşi çok| |yüksek efendim fakat islak çar- Şaf her halde ateşini düşürecek» diyordu. Sonra vakit vakit işitti- ğim bir hıçkırık düğümlenip sus- tu. Beyaz buğular tüten bir bahar| sabahı başlıyor. Limon çiçekleri- nin keskin, serinletici kokuları genzimi yakıyor. Karları - delip çıkan beyaz bir kar çiçeğini, bar dacığı görüyorum. Son' duraktan yeni hayatımın başlıyatağı âle- me geçtim galiba? Sonra çam dallarının ucundaki buz salkımla- rının düştüğünü duydum. Bir başkasının dudağile konu- şur gibi mırıldanıyorum: — — Buralar ümit diyarı mı? Yine o sevdiğim ses, bu sefer kulağımın dibinde tevap veriyor: Evet diyor... — Oaralarda mı yaşıyacağız? — İnşaallah yavrucuğum... Bu iç çekişe ben; kadar seviyorum. İçim parçalana Dul ve yetimlerin Emekli kanun tasarısını ince- leyen komisyonda bu tasarının, 73 üncü maddesindeki kız çocu- ğun yaşı konusunda ve tartışma- lar neticesinde, bu maddenin Ma- liye Bakanının huzuriyle konu- şulmasına karar verildiğini radyo ve gazeteler neşriyatından öğre- niyoruz. Bütün ümitlerini Büyük Meclisin kararına bağlıyan bu yaşlı dul ve yetimler yine sefa- letle başbaşa — bırakılacaklar mi- dır? Bahis konusu olan dâva yaş- h bir kızın (dul veya bâkire) ya- gı değil, babasının ölümü ânında yardıma muhtaç olması keyfiye- tidir. Babasının ölümiyle kimsesiz ve yuvasız kalan yaşlı yetimleri (dul veya kız) Cumhuriyet hü- kümetinin yüksek kanunları ko- rumazsa hangi şefkatli " bunları bekliyen sefaletten - kurtaracak- tır? Her gün gazete sütunlarında okumakta olduğumuz faciaların sebebi hep ihtiyaç değil mi? Han- gi biçare kız istiyerek bu kötü yola düşmek ister? Bu zavallılar namus avcılarına karşı kendileri- ni nasıl korusun? Bu yaşlı kızın kocaya varması veya çalışması ileri sürüldüğü gibi baba maaşına dayanarak kotaya varmak çalışmak istemiyeceği hatıra gel- mekte olduğu — söylenmektedi Babasının sağlığında memuriyet, | sıhhi ve sair sebeplerle tahsilini yapamıyan ve iş görebilecek mev ki ve durumda bulunmiyan — ve babasının ölümüne kadar kocaya almış bu- varamamış ve kocas lunan bu bedbaht şimdi nasıl ev- SAYFA: * w r Samiha Ayverdi'ye — rak seviyorum. — Sen de beraber mi? Diye mırıldanıyorum. — Hiç seni yalnız birakır mı- yım sevgilim! — Ben gidiyorum. Geç kalma sakın... Yine bir hıçkırık sesi, Yavaşla- tılmış hareketlerin telâşlı koşuş- * malarını duyayorum. — Geç kalma!... diye tekrar- liyorum, Bir aralık kendimi yine gölün kenarında görüyorum. Söğütlerle çevrili bir büyük mavi sihirli ay- na. Eğilip bakıyoruni. Yine o yor gun kadın. Ağlamağa başlıyo - Tüm, ; — İşte geldim yavrucuğum... diyor; geç mi kaldım? O... Yok hayır geç değil... Ö- nümüzde daha ne kadar zaman, ve yaşanacak yıllar var; Uzanan elime, hafifce titredi- ğini hissettiğim serin bir el deği- yor. Birden gözlerimi açtım. O, karşımda. Gözlerinde belirsiz bir buğu örtülü. Gülümsemeğe çalı- şıyor. Bu gülümseyişte tebessü- mü unutan bir kimsenin yorgun- luğu vardı. O bir elile alnımı okşuyor. — Çok şükür yavrucuğum Al- lah seni bize bağışladı. Evet o0. Benim sevdiğim adam. işanlım ve yakında elveneca. ğim erkek, Yanılmıyorum. İçimi çektim: — Ne yazık ki seni terketmi- ye mecburum. Bu ak saçlarla ev- lenmemize imkân yok. Yüzü sarardı. Sesi titriyerek: — Beyaz saçların ne ehemmi- yeti var ki! dedi. — Çok gençsin dedim. Yaşlan- mış bir kadınla yaşamağa seni mahküm edemem... İçimi çektim: — Çünkü ben seni gerçekten seviyorum!... Çok uzün ve kor« kunç yolculuk yaptım. Ben, eski- dim artık. O, gözleri hayretle açılarak ba. 'na bakıyordu. Sonra birden eğil di. ,Beni kucakladı. İçime baygın lık veren hasret sıcaklığını yeni- den, bütün ihtişamile varlığımda duyarak, onu öptüm. Bu o ka- dar güzel ve büyük'bir-yâkınlıktı ki bir an, belki de çok; çok uzun zaman kendimi kaybettim. Gözlerimi açınca, kendimi onun göz bebeklerinin içinde gördüm. Simsiyah saçlı, bâygın gözlü bu güzel kız ben miyim? — Bir ayna verin bana... de- dim. Sevgilim gümüş çerçeveli ayna yı uzattı. Kendimi gördüm. Yü- züm biraz incelmiş, biraz solgun. Hepsi o kadar. Başka hiç bir de- ğişiklik yok. Derin bir soluk alarak aynayı bırakıp ona gülümsedim. O be- 'nim iç çekişimin aksi sadası gibi içini çekti: — Sana hiç bir şey olmadı sev gilim! dedi. Dün geceki son kri- zin beni ne hale soktu... Saçla- rıma bak!... Onun da saçlarına gittikçe ar« tan bir hayretle baktım, Siyahi saçları bembeyaz olmuştu. Emeklilerin feryadı —-a er a ee A aa hakkı korunmalı lenebilsin veya iş tutabilsin? Muhtaç kalan hangi kız veya kadın çalışmak veya kocaya. var- mak istemez? Baba maaşına dayanarak ev- lenmiyeceği iddiasına gelince, iç- timai kanunlar ve sosyal düşün- celer buna mânidir. Her erkeğin bir zevceye ihtiyacı olduğu gibi en varlıklı kadın dahi evlenmek ister. Gayri meşru' yaşamak ise hiç düşünülemez. Çünkü asil Türk kızı bunu yapamaz. Ailesinin şerefini korumak onun birinci va- zifesidir. İstisnai haller bahis ko- nusu olamaz. Bunlar için kanun mevcuttur, derhal baba maaşı ke- silir. Her fırsatta çalışan Türk kadınının evine dönmesi ileri sü- rülmektedir. Bu pek yerinde bir düşüncedir. Onun vazifesi vatana sadık ve fedakâr evlât yetiştir- mektir. Kadının tahsili, kültürlü ana olmak gayesine matuftur Vatan muhabbeti aile muhab- betinden doğar, Bir ailenin teme- li ne kadar sağlam olursa yetişen çocuklar da vatan için faydalı olurlar, İşte sayın — büyüklerim, bu maddepin tekrar müzakeresinde bu yetimlerin acıklı durumu göz önünde tutularak yaşa göre değil kocaya varıncaya veya iş tutun. caya kadar az veya ek bir maaş bağlanmasını ve bu gibilerin ko- runmasına medar olacak kayıtla- rın konulmasını bekliyor ve kati- yetle ümit ediyoruz. Kemal Önok (Emekli Alb.) Firazağa Coşkun sokak Şen apartman 8-3

Bu sayıdan diğer sayfalar: