5 Mart 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

5 Mart 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e —.Çeviren A İKTİBASLAR | İnsan ömrünü uzatmak kabil midir? GKi ğ İnsan ömrünü uzatma hu- susunda yapılabilecek ye- güâne şey, «zaman denkle mini» halletmek yâni vü- cuttaki höcrelerin çoğal- ması meselesini zamanın akışına uydurmaktan i- barettir. Halbuki umumi yetle ihtiyarlar, «zaman denklemine» karşı daima kayıtsız kalırlar. Aksine olarak çocuk, bu denkle- me uygun — davranışa sa- hiptir ve onun - höcreleri devamlı bir çoğalma halinde: © nsan oğlunun vasati ya- şama haddini kat'iyyetle tâyin etmek mümkün de- ğildir. Zira bu, fizik şartlara ve içtimat muhite bağlı bir keyfi- yettir. Ancak son zamanlarda yapılan istatistiklere dayana - Tak, yaşama haddinin erkekler için 60, kadınlar içinse 65 yıl ol duğunu ileriye sürmek kabildir. Halbuki XIX uncu yüzyılın s0- nuna doğru yapılan istatistikler bu haddin, her iki cins için, or- talama 35 yılı aşmadığını ortaya koymuştu. İnsan vücudünün mükemmel bir makine olmadığı herkesin malümudur. Eğer o, aşınmak nedir bilmeden muntazaman iş- Tiyebilseydi. Hayatı, ebedilik sır Tına erdirmek imkân — dahiline girebilecekti. Fakat çok yazık ki bizim zavallı vücudümüz, kö- mür ve su ile işliyen bir lokomo tiften farksızdır. Bunun vamlı bir surette tâmire muh- taçtır. İnsan oğlunun üzerinde tit likle durduğu en esaslı mesele, hayatı uzatmak olduğuna göre, onun baş - vurabileceği başlıca iki çare vardır 1 — Vücuttaki uzuvları taze- İeyip onları aşınmaktan kurtar- mak. 2 — Aşınmış olan uzuvların yerine yenilerini ikame etmek. İşte meşhur İngiliz âlimi Tho masın icadetmeğe muvaffak ol- duğu makine bu ikinci noktay: cevap vermektedir. Bu makine sayesinde, insan vücudünden, kalb, karaciğer, akciğer, böb- rek gibi uzuvları tecrit etmek sufetile onları tâmir etmek ar- tık bir mesele olmaktan çıkmış ve bu suretle insan uzviyetir yaşama imkânı azami hadde var dırılmıştır. Ancak şu var ki vücudü ta- mir meselesi ampirik yâni tec- Tübi bir usüle dayanmakta ve hayatı uzatma dâvası da höcre- lerin çoğaltılmasına bağlı kal - maktadır. Şu halde ihtiyarlama- mak için ne yapmak gerekir? Yapılacak yegâne şey, «za- man denklemini> halletmek yâ- ni höcrelerin çoğalması mesele- sini zamanın akışına uydurmak tır. Halbuki umumiyetle ihtiyar lar «zaman denklemine> karşı kayıtsız kalırlar. Aksine olarak çocuk,, bu «denkleme» uygun bir davranışa sahiptir. Onun höcreleri devamlı bir çoğalma halindedir. Şu halde olgunluk çağına gel- miş bir adamın biricik gayesi, «zaman denklemine> uymıya ça- lışmak yâni kehdisini harcamak tan sakınmak olmalıdır. İşte bu noktayı göz önünde tutan bir gok Biologistler, insan ömrünü uzatma mücizesini, tyrojd gud- desini tahrik etmek veya fren- lemek suretile temin edebilecek- lerine kani bulunuyorlar. <Za- man denklemi» nin büyük naza- riyeciyelerinden biri olan profe- ir Emile Drouet bizzat kendi öcrelerini çoğaltarak gençleş- tiğini iddia etmektedir. Bugün bu profesör, 65 yaşındadır. İnsan ömrünü uzatmanın esas h diğer bir faktörü de, vücutta biriken dla miktarda kan ve pislikleri tarhetmekten ibaret- tir. Bir çok doktorlar, Anemiden muztarip kimselere kan verme- ğo razı olanların. höcrelerinin çoğalmıya başladığını hayretle görmüşlerdir. Bu suretle ömrü yuzatma meselesi, pis kan yerine temiz ve sıhhatli kan elde etme- ğe bağlı olduğu anlaşılmıştır. İnsan vücudüne zerkedilen temiz suni kan sayesinde ve har monlar bütün hazım sistemi din lenmektedir. Zira bu takdirde artık uzviyette baş gösteren bir aşınmayı telâfi etmek için fa: la gıda almağa hacet kalma - maktadır. Yine bir çok hıfzıssıshacılar, uzun bir uykunun yardımile vü- cutta ârız olacak aşınmayı tar- detmenin mümkün olduğunu ile riye sürmektedirler. Nitekim 1934 de, bir nevi uy ku hastalığına tutulan Avustur yalı bir kadının, vardığı derin uykudan 12 yıl sonra, bir hayli gençleşmiş olarak uyanması bu- 'nun en bariz delilidir. Bu kadı- min dürümünü inceden inceye tetkik eden Melbourne'un Biolo gistleri, onun inanılamıyacak ka dar zinde bir uzviyet kazandığı- ni tesbit etmişlerdir. Diğer taraftan Rus muharri Ti Össendovski'nin iddia ettiği- 'ne göre, insan ömrünü uzatma bahsinde, tıpla hiç bir alâkası olmıyan ve Hindli fakirlerin tat bik ettiği garip bir usul daha varmış. Hayatı ebediyet sırrına erdiren bu usül şudur: «İhtiyarlık, amudufukarinin nihayetinde bulunan mayiin tü kenmesi neticesi olarak baş gös- termektedir. Buna karşılık, ha- yatı ayakta tutan sırrın mevki- İ beyindedir. Binaenaleyh ihti- yarlamamak için hayati mayiin vücude dökülmesine mâni olmak Jdâzımdır. Hintliler <Yoga» deni- len ekzersis sayesinde buna mu vaffak olmaktadırlar.» Yerrumbu adında bir Hindli, 'bu ekzersisi kendi nefsine tat- bik etmek suretile mukadder bir âkibet olan ölümü, geciktir- meğe muvaffak olduğunu iddia etmektedir. Yerrumbu'nun bu harikulâde esrarlı metodunu be nimsiyen Rus âlimi Bogmolets, insan ömrünü uzatmayı müm- kün kılan (S. A. R. A. C.) se- Yomunu keşfetmiştir. Bir çok ih 'tiyarlar üzerinde tatbik edilen bu serom hayırlı ve müsbet ne- ticeler vermiştir. Bizzat Mare- gal Stalinin bile, sıhhi durumu- 'nun düzelmesi bu seromun yar- dimile mümkün olmuştur. «İci Paris'den» serererrrea Otomobil sahiplerini: zam istekleri İstanbul motorlu kara nakil vasıtaları cemiyeti belediye da- imt encümenine bir - istatisti göndermiştir. Cemiyet, bu ista- istikle, yiyecek, giyecek ve ya kacak maddelerinin fiatlarında on sene zarfında yüzde altıysiz nisbetinde bir artma bulunduğu- nu, buna mukabil otomobil na-, kil ücretlerinin ancak yüzde doksan nisbetinde arttırıldığını, son yıllarda ithal edilen oto- Taabil fiatlerinin yüksekliği, ye dek parçalarının pahalılığı, ver gilerin fazlalığı ve benzine yapı lan zam dolayısile de zarar et- tiklerini belirterek taksi, oto -| büs ve kamyon ücretlerine zam yapılmasını istemiştir. Daimi encümen bu müracaatı inceleme ğe başlamıştır. ŞEHİR - HABERLERİ Vilâyet hakem hey'etinin toplantısı ——— ihtilâfları dün halledilemedi Dün saat 15 de Yali muavini İn san Ecemiş'in başkanlığında topla, man Vilâye' haken heyeti, Üskü- dar ve Kadıköy havalisi halk tram vayları işçileri ile Milit Eğitim ba Simevi işçilerine ald iş. İhtilâfia- yını. incelemiştir. ivvelce belirttiğimiz gibi tram vay işçileri yüzde 30; basimevi iş çileri de yüzde 50 nisbetinde üc- retlerine zam talcb etmişler ihtilaf bu yüzdea çıkmış bulun makta iöl. Hakem neyeti dünkü toplan - dısında her iki taraf mümessille- rinl dinlemiş; yerinde — tetkikler yapmak üzere bir heyet seçil - dŞ ve gelecek cuma günü top- Janmak Üzere toplantıya son ve- Tülmiycir. Ticaret Ofisi sığır eti satmayı da düşünüyor Ticaret Ofisince, dün piyasaya 600 baş hayvan arzedilmesi üze- rine fiatların yükselmesi önlen - miş bulunmaktadır, Otis, sığır eti satışlarına — da başlamak üÜzere etüdler yapmak- tadır . 10 kiloluk kuzulâr da kesilebilecek 'Ticaret Bakanlığından Vilâ - yete gelen bir tamimde, ayakta 10 kilo gelen kuzuların kesimin de bir mahzur olmadığı belirtil - mektedir. Diğer taraftan kuzu — kesimi son günlerde bir hayli artmıştır, Vasati olarak günde 2000 baş kuzu kesilmektedir. Ilkoul ihtiyaçları için verilen tahsisat Milli Eğitim Bakanlığı şehri - mizin İlk Öğretim ihtiyacını kar gılamak üzere 560 bin — liralık bir tahsisat ayırmıştır. | Bu para ile Küçükpazar, Ka- dırga ve Kısıklıda yeni İlk okul binaları inşa — edilecek, Kazlıçeş- /me-ve Kurtuluşta arsa temin e- dilecek, diğer isemtlerin de müb- 'Tem ihtiyaçları gözönünde — tutu- lacaktır. Basın kanununda yapılacak tadilât C.H.P, Eminönü İlçe merke zinde dün bir toplantı yapılarak, basın kanununda yapılacak ta - dilât hakkında görüşülmüş, ye - niden hazırlanacak kanuna — bir gekil verilmesi için 9 kişilik - bir Komisyon. seçilmiştir. Komisyona; Hakkı Tarık Us Burhan Felek, Ethem İzzet Be - nice, Yekta Ragıp, Melih Yener, Murat Kayahanlı, Fehmi Atanç, Fikret Oyman seçilmişlerdir. Komisyon çalışmaları esnasın da gazetecilere temas edecek hü kümetin hazırladığı tasarıdan da faydalanacaktır. C.H.P, Eminönü ilçesi — seçim kanunu ve Anayasa — üzerindeki çalışımalarına da yakında başlı- yacaktır, Bir çocuk haşlanarak öldü Bir hafta evvel — Nişantaşında İlhan sokağında 3 No, lu evde oturan Naciye Pinar adındaki bir, kadının 2 yaşındaki oğlu Abdul- Jah, kaynar su ile haşlandığın - dan çocuk hastahanesine kaldı - rılmıştı. Yavrucak dün — hastane de ölmüştür. Hâdise — hakkında, Likibata başlanmıştır. Yazan: Esat Mahmut KARAKURT — Hain olan da, korkak olan da, ben değil, asıl sizsiniz!... diyor. Çıplak kollarını çapraz yapa- Tak, rüzgürlarla uçuşan çiçekler gibi, kaynaşıp duran göğsünün yuvarlakları üstüne getiriyor. — Yüzümü, yüzünüze b: maktan korktuğum için değil, iğrendiğim için sakladım. Bir saat evvel tanıdığı bir erkeğin, bir saat sonra koynuna girdi di- ye, beni dünyada utanılacak yi kalmıyan bir insan telâkki e- diyorsunuz!, Ne zalimce bir karar, ne hainane bir hüküm bu!... Evet itiraf ediyorum, bir adam seviyorum şimdi ben!... We bunu söylemekten de utan- miyorum!... Sevdiğimi söyle « mekten utanacağım gün, Allah canımı alsın daha iyi!.., Fakat Bi Siz ki evli bir kadınsınız! Bir talihsizin ismini, şerefini, haysi yetini taşıyorsunuz! Nasıl hi- cap duymadan, nasıl yüzünüz kızarmadan bir saat evvel, i de kocanızla koyun koyuna yat tığınız yataktan derinize geçen hararet daha vücudünüzde soğu mamişken, bir saat sonra gelip, dostunuzun koynuna girmek is- tiyorsunuz!... Utanmak, kork- mak ve hicapla yüzünü herke- sin yüzünden saklamak, bana değil size düşer asıl! Ekrem o sırada müdafaa et- mek istiyor. Fakat kadın bırak- mıiyor. — Sen dur diyor Ekrem; biz aramızdaki meseleyi kendimiz hallederiz! Bir adım geri çekiliyor' ka- dın!... Yüzünde müthiş bir şeye karar vermiş insanların, kor- kunç süküneti var!... Gözlerini kaldırıp kargısında, heykeltra- Tefrika No. 14. gın çekicinden henüz yeni kur- tulmuş, bir venüs heykeli aza- e, yarı çıplak bir halde hareketsiz duran kıza bakıyol — Sevdiğim adamı sana bıra- kacak kadar alçak bir kadın ol- madığımı, şimdi anlıyacaksın. Diyor. Ben geceyi beraber geçir diğin o erkeği, bir hayata mal olabilecek fedakârlıklarla şimdi ye kadar muhafaza edebilmiş- tim. Her şeyimi verdim. Buna mukabil yalnız bir gey istedim ondan: Benim aldığım - zevki, başka bir kadın almasın! ven bir kadın için, sevdiği ada- mın verdiği şeyi, başka kadın- larla paylaşmağa tahammül et- mek, bir alçaklıktı. Kadın, gözlerini nefretle kızın gıplak bacaklarına götürüyor. — Çok taze bir vücudün te- min ettiği üstünlük, ve muhay- yilenin alamıyacağı bir cüret- İKT wwv» AAA ütün memleketlerin he le harbden sonra, tica- ret müvazenelerini — lehlerin çevirmek için çırpındıkları görü- lüyor. Büyük Britanya, üç yıl içinde, müthiş gayretler sarfe- derek hesap müvazenesini niha- yet denkleştirmiştir. Ticaret denkliği yâni bir mem leketin ihracatı ile İthalâtının başa baş gelmesi daha iyisi ih- racatının ithalâta üstün olması fikri çok eski zamanlardanberi müdafaa edilen bir düşüncedir. sa Amerikanın keşfinden sonra Avrupaya ve bilhassa İs- panyaya çok miktarda kıymetli maden ve gümüş ve altın yağın ca bu memleket birdenbire zen ginleşmiş ve diğer memleketler- den her istediğini satın alabilir bir hale gelmişti. İspanya cenu- bi Afrikada büyük sömürgelere malik bir imaparatorluktu. O- nun bu serveti madeni nakde sa hip olması neticesi olduğuna gö re Avrupalı birtakım iktisatçılar —ki bunları merkatilistler diye anarlar— bir memleketin yük- selmesi ve zengin olması için çok altına veya gümüşe malik olması icabettiğini tesbitettile yâni nasıl ki fertler malik ol- dukları nakdin fazlalığı derece- sinde zengin ve müreffeh olur- larsa memleket ve milletler de böyledir. Onlar da nakde mali- kiyetleri nisbetinde — gelişirler diye mütalâa ettiler. — - Fakat bütün Avrupa memle- ketlerinin elinde İspanya gibi sömürgeler ve altın veya gümüş kaynakları yoktu. Binaenaleyh bunlar için de ayrı ve yeni men balar bulmak lâzımdı. Tükenmi- yecek bu menba ise dış ticaret idi. Yâni bir memleket çok is- tihsalde bulunur ve bunu yaban cı memleketlere satarak karşı- lığında altın ithal ederse gün- den güne zenginleşirdi yalnız şu kayıtla ki o memleket de ihraca tı kadar ithalât yapmasın çünkü © takdirde ithalâtı altın ile ödi- yeceğine göre hesap sonunda e- linde bir şey kalmıyabilirdi. İşte bu endişe iledir ki uzun asırlar boyunca ticaret muvaze nesini lehe çevirmek için çalı- şılmış, didinilmiştir. Büyük Bri- tanya ve Fransanın azamet ve nüfuzlarının kuruluşunda bu merkantilist heyecan çok büyük rol oynamıştır. Çünkü dışatıyâ bol mal satarak karşılığında al- ftın alabilmek için memlekette geniş endüstriler kurmak lâzım dı. Bu endüstrileri tesis etmek de yetmezdi. Bunlara iptidai madde sağlamalı idi ki geceli, gündüzlü çalışarak istihsalde bulunsunlar. İptidat madde elde etmek de lâkırdı ile tahakkuk edemezdi. Behemehal deniz aşırı iptidat maddesi bol sömürgele- re ihtiyaç vardı. Böyle müstem- lekeler de yalnız dua ile elde edi lemiyeceğine nazaran kuvvetli bir donanma ve orduya ihtiyaç vardı. — İngilterede — Cromwel, Fransada Colbert çeşitli teşeb- büs ve kanunlarla bu iki mem- leketi cihanşümul imparatorluk lar haline soktular ve böylece sanayii genişleterek cihan piya- salarına hâkim oldular. Yalnız bir noktaya işaret etmek fayda- sız değildir. Dünya piyasalarına mal satmak istiyenler beheme- hal sadece iyi, sağlam ve güzel mal- imâl etmekle bu neticeye varamazlar. Maliyet fiyatları da düşük olmak yâni ucuzluk da garttır. - Ucuzluğu — sağlıyacak faktörlerden biri de işçi ücret- leri olduğuna göre işçi Ücretle- Ti düşük olmak icabeder. Ame- lenin ücreti onu geçindirmiye mecbur olduğu için düşük Ücret verebilmek için erzak fiyatı dun olmak lâzımdır. Yâni zirat mah- kârlık sayesinde, beş senede an- cak sahip olabildiğim yere, sen beş dakikada, ellerini, kollarını sallıyarak, boş bir binaya girer gibi, fütursuzca gelip yerleş- tin!... Tekrar gözlerini yükseltiyor kadın!.. Fakat bu yükseltiş; bir seherin, bir fecrin, bir saba- hın, bulutların üstünden yükse- lişi gibi asilâne ve muhteşem!. - Şimdi, bir erkeğin, ancak bir kadın tarafından - bilinmesi lâzım gelen gizli taraflarını, sen de öğrendin!... O halde hı yatın benim için artık değe kalmadı. Çünkü, bana yaşama kudreti veren, en büyük hazzı temin eden şeyin, ayni şartlarla bir başkasının da olabileceğini gözlerimle görmüş - bulunuyo « Tum!... Her seven kadın — gibi, gimdi bana düşen vazife; bu gör düğümü bir daha talihsiz gözle- rime göstermemektir. Nefsimi hudutsuz azaplardan kurtarmak ve bir erkeğe sevdiğini söyliyen kadının, bu sahada neler yapa- bileceğini göstermek İçin, ölme- Zi tercih ediyorum. Ölmeği bil. miyen, sevmeği bilmez!... Şu halde, ha bugün, ha gelecek se- ne, yahut yirmi sene sonra, öl- İSADİ | Ord. sullerin bedeli aşağı olmalıdır. Böylece — merkantilizm, — kendi mantığının ağırlığile sanayi ve ticaret adamlarını takviye, fakat ziraat erbabını tazyika mecbur Oldu. Bu itibarla bazı ekonoml bilginleri merkantil bir cemiye ti âdeta bir sarraf ve - tüc- car ile temsil etmek İsterler. Fa kat bu ticaret müvazenesinin lehte olmasının yâni harice itha lâttan ziyade mal satılmasının, zaman geçtikçe, bazı mahzurla- rı da görülmedi değil, Çünkü daima fazla mal satan ve bina- enâleyh her yıl fazla altın ithal eden ve binaenalayh biriktiren bir memlekette vaziyet ne ola- caktır? Yurda fazla altın dol- mek diğer bir tâbir ile eşya hizmetler fiyatı yükselmek nasına gelir. Fiyatları yüksek o- lan bir memleketten ise hiç bir ecnebi mal satın almak istemez. Bilâkis le pahalı bir memle- ve urdumuzda verem, ölüm sebepleri arasında ilk safta gelen bir hastalık- tır, Bilginler, yılda yuvarlak he- sap 20 bin kişinin veremden öl- düğünü söylüyorlar. Yılda verem den her ölene mukabil ortalama 5 açık veremli bulunduğu hesap- lanmıştır. Bu hesaba göre memle ketimizde 100 binden fazla açık veremli var demektir. Bu rakamlar, veremle amansız bir savaşa girişilmesini gerekti- vecek kadar büyük ve korkunç- tur. Verem kendiliğinden — hasıl o- lan bir hastalık değildir. Bu has- talık, Koch basili denilen bir mik robun dışardan vücuda girip yer leşmesi ile meydana gelir, Basil- leri sağlam insanlar veremliler- den alırlar. Verem mikrobu baş- Mica'iki foldan vücuda girer. En İönemli yol, hava yoludur. Öksü- rükle, aksırıkla dışarıya — atılan veremlinin balgamında milyon- larca basil vardır ve bunlar te- neffüs edilen hava ile akciğerle- re girerek yerleşirler. Bundan başka, meselâ veremlinin yere tükürdüğü balgam kuruyarak, tozlara karışarak da içindeki ba- siller nefes yolları ile akciğerle- re girebilirler. Daha az mühim olan ikinci bu- laşma şekli de mide - barsak yo- lu ile olanıdır. Bulaşma, verem hastasının balgamı ile bulaşmış yiyecek ve içeceklerle, veremli neklerin kaynatmadan içilen süt leri ile olur. Barsaklardan giren Koch basilleri sonradan akciğer- lere veya diğer uzuvlara gelirler ve buralarda yerleşerek verem hastalığını meydana getirirler, İnsan Koch basillerine oldukça mukavimdirler. Bunun için verem basili ile temas eden herkes ve- reme yakalanmaz. Buna tabii mu: kavemet derler. İyi yiyip iyi içen, bakılan, açık havada, güneşli yer lerde yaşıyan, kötü - itiyatlarla yıpranmamış insanlarda vücut mukavemeti fazladır, dolayısile bu insanlar vereme daha zor ya- kalanırlar. Öte yandan, havasız, Işıksız yerlerde yaşıyan, iyi bes- lenmiyen, türlü şekillerde vücut- larını yıpratan insanlarda muka- vemet azalır ve vereme yakalan- menin benim için artık değeri kalmadı. Hiç şüphe yok ki, ha- yatımızda yaptığımız en doğru, en mükemmel gey, gözlerimize görünen, aklımıza uyan hareket ve kararlarımızdır!... Günegin, dalga dalga yüzüne vuran ışıklarından alnını kurtar mak için, başını şöyle biraz ya- 'na doğru eğiyor. — Hayat diyor, kuyudan su çıkaran bir dolap gibi, durma- dan işliyor ve dönüyor. Her şe- yin bittiğini zannettiğimiz za- man, her şeyir yeniden başladı- ğını görüyoruz. İşte bunun için- dir ki, biz şimdi, ayni adama, ayni şartlar içinde sahip olmuş iki kadın haysiyetile her geyi bi- tirirken, her şeyin yeniden baş- lamasına kani olmalıyız!... Bir an susuyor veshafifce gü- Tümsüyor: — İnsan hayatının dörtte ü- çü, hatıralardan ibarettir diyor, hayat işte, bu hatıraların gekli- ne göre, mes'ut veya bedbaht, çirkin veya güzel olur!... Sen dün gece, henliz yeni çiçek aç- mış bir dal gibi, bahar gibi, taze vücudünü bir erkeğin kollarına bırakarak, bir daha, bütün öm- Tünün devamı müddetince, bir duğu için altının değeri azalacak; tır. Altının değeri azalmak de-j Kastamonu Verem Hastahanesi BAH SLER i BAB/ AN kete mal satmakta fayda ve menfaat görür. Binnetice o ka- dar büyük himmet ve gayretler- le biriktirilmiş olan altınlar tek rar haricin yolunu tutar. Bu noktaları ve bu âkıbetleri fizyokratlar denllen mütefekkir ler tebarüz ettirdiler. Hakikaten bir memleketin bütün dünyanın altınlarına sahip olduğunu zetsek o memleket için durumun olaganüstü iyi olduğu tahmin e- dilemez. Bütün dünya altınları orada olduğuna göre başka memleketlerin o diyardan mü- bayaada bulunacak paraları kal mamış demektir. Binaenaleyh hülâü dış ticaretin deyamı arzu ediliyorsa hariç memleket lere alım imkânları sağlamak zarur! olur. İkinci Dünya Harbinden son- ra cihanda mevcut olduğu mef ruz altınların aşağı yukarı yüz- de yetmişi Birleşik Amerikada toplanmış sayılıyor. Bu tahmin tabiatile gayet takribi bir hüvi- VEREMLE SAVAŞ Yazan : Dr. Feridun TİMUR Bertabibi ma şansı da artar. Harblerden ve büyük ekonomik sarsıntılar- dan sonra veremin artması işte bundan ileri gelür Grip, kızamık, kızıl gibi hasta- lıklar, delikanlılık, gebelik, lohu- salık gibi haller de, vücudün mu- kavemetini kırarak vereme isti- dat kazandırırlar. İstatistikler gösteriyor ki sis- temli bir verem savaşı yüz güldü ren neticeler vermekte ve verem denilen bu kara belâ bu yerler- den yavaş yavaş elini, eteğini çekmektedir. Meselâ İskandinav memleketlerinde 1900 senesinde veremden ölenlerin sayısı 10 bin de 250 iken, bugün genel tedbir- ler sayesinde bu nisbet 10 binde 10 e kadar düşmüştü Veremle savaş büyük bir teş- kilâta, bu da büyük bir paraya dayanır. Bu sebeple bütün mede- ni memleketlerde verem savaşı- nı devlet ele almıştır. Fakat ve- remi altetmek için halkın da bu avaşta çok büyük ve önemli ye- ri vardır ve asıl muvaffakiyet halkla devletin sıkı işbirliği ile elde edilir. «Birimizin sağlığı hepemizin sağlığı> düsturu, veremde olduğu kadar hiç bir hastalıkta önemli değildir. Bunun için kendimizi korumakla, vereme yakalanmış isek zamanında tedavi olmakla, değeri ölçülmiyecek kadar büyük sosyal bir iş yapmış oluruz. Ken- di sıhhatimizle yakından alâka- dar olduğumuz gibi yakınlarımı- zın, hattâ komşularımızın sıhha- ti ile de alâkadar olursak, onlar- daki bir hastalığın kendimize ve çocuklarımıza geçmesini önlemiş oluruz. Sıhhatimizdeki en ufak bir aksaklık bizi hemen doktora götürürse, büyük hastalıklar için hastahane veya hekime başvur- külfet Tuz. Devletin yapması gereken işle- rin başında, basil saçan veremli- lerin tecridi gelir. Bu suretle hem intan kaynağı ortadan kaldırıl- mış, hem de'bir vatandaş tedavi edilerek tekrar normal hayata kavuşturulmuş olur. Verem mik- robu çıkarmıyan veremlileri pre- vantoryumlarda tedavi etmekle ileride bunların açık veremli hale başka erkeğin sana veremiyece- ği zevki aldın!... Bunu, unutul- Ması caiz olmiyan sonsuz ve en, mes'ut bir hatıra halinde, benim gibi senin de muhafoza ederek, ebediyete götürmen lâzım!... E- bediyete ise, ancak ölümle gi lir!, Bunları, bir insan cümlei asa biyesinin tahammül edemiyece- ği müthiş bir soğukkanlılıkla, en küçük bir heyecan hissi du, maksızm söyliyen kadın, sükü- netle vücudünü bir adım daha geri aldıktan sonra, gözümüzü açıp kapayana kadar geçen kısa bir an içinde, çantasından çıkar dığı bir tabancayı, tam kızın göğsü hizasına getirip, eli titre- meden tetiği çekiyor: Bir... Bir daha! Korkunç bir azap dakikası! Kız, tek bir kelime söylemi den, bağırmadan, su - içerken sırtından vurulan bir gazal yav Tusu gibi, gözlerir aldırıp, ken disini vuran kadına şöyle bir an bakıyor. Sonra, ince bacakları- 'nin Üstünde vücudünü biraz da- ha tutabilmek için, eli İle bir ye re dayanmağa çalışırcasına, ge- riye doğru bir adım atıyor. (Devamı var), iCARET MUVAZENESı : AARARAĞ yet taşır amma doğruluğu teay 'yün ederse Amerikanın dış tica- retinde zorluklara maruz kalma Bi tabil olur. Nitekim Amerika hükümeti- nin takip ettiği iktisat politika- sı bütün Avrupayı kalkındır- mak, canlandırmak, kendi vası- talarile yaşar bir hale sokmak tır. Hattâ bu iş için onlara mil- yarlarca dolarlar Marshall plânı gereğince verilecektir. Büyük Britanya bu fasıldan beş milyar dolardan fazla aldı ve bu Baye- de hesap müvazenesini denkleş- tirmeğe muvaffak oldu. Yavaş yavaş kendi imkânlarile Ameri- ka piyasasının alıcısı olması Ü- mit edilebilir. Bütün Avrupa memleketlerinde Amerika poll- tikası bu mahiyeti taşımaktadır. Hattâ medeniyet merhalesinden geri kalmış memleketleri de kal kındırmak için gayretler ve do- larlar sarfolunacaktır. Tâ ki on lar da muhtemel müşteri v tıcı olabilsinler. | Merkantilistlerin görüşleri, fiz yoktratların sezişleri ve itiraz- ları ve bugün gözlerimizin önün de cereyan eden hâdiseler ne ib- retli bir panaroma teşkil ediyor. Cihan fakr ve sefalet içinde iken bir memleketin dünya servetleri nin çoğuna sahip olması yetmi- yor. Hastalıklı, âciz ve fakir komşularla muhat bir konakta da rahat nefes almak zor olur. Çünkü her taraftan yükselen ıztırap feryadı zenginin kulak- larını tırmalar fazla olarak has talık mikropları saray duvarla- rını tanımadığı için sefillerin se faletinden ve eleminden köşke de bir şeyler sıçrar. —..—.—.—.—.—.—.—.—.. Yeniköy Palas cinayeti Yeniköy palasta karısı Perra- ni tabanca ile beş yerinden vur-| mak suretile öldürmeye kasitten sanık Hüseyin Kuşkunun duruş- masına — devam edilmiştir, Diğer taraftan karı koca bo - şanmak için 6 ıncı hukuk mah-| kemesine mütracaat ederek kar- şilıklı birer dâva açmışlardır. Bu dâvaya 11 martta başlana- caktır. Bir motör battı Cide limanına bağlı Şahini Bah Yi motörü, evvelki gece, fırtınalı havada Bactından Cideye gitmek| te iken Bartın Gderesinin Değir-| Taonağzı civarında seyretmekte 0- lan Güzel Bartın motöriyle çar- pışmıştır. Müsademe — neticesinde Şahini Bahri batmış, tayfalar di ğer motör tarafından — kurtarıl - anıştır. Dünya Birliği fikri Avrupa ve — Dünya Federasyo u fiktini " Yayma ” Cemiyetinin Gavetlisi olarak evvelki gün geh zimize gelmiş bulunan Dünya Federasyonu / Gençlk — Derneği sekreteri Mr. Charles M. —Hay-| word dün saat 16 da Eminönü Falkevi salonunda <Dünya Bir -| VĞ fikri Ve hareketi> - mevzuun da bir konferans vermiş ve genç lik tarafından ilgi ile takip olun muştuür , gelmeleri önlenir. Vereme tabi mukavemeti muhafaza ettirmek veya arttırmak gayesile hayat şartlarını iyileştirmek çok mü- himdir. Bu zor bir iştir, amma insan gücü hangi zorluğu yen- mez ki! Çalışma hijyeninin kurul ması ve tatbik edilmesi de önem- li konular arasında yer alır. Me- selâ memleketimizde verem sigor ta sandıkları kurulması ve geliş- tirilmesi lâzımdır. - Dispanserle- rin sayılarını arttırmak - suretile başlangıç vakalarının yakalanma Bı ve tedavi edilmesi mümkün o- lur ki verem savaşında bu cihet çok önemlidir. Vücut mukaveme tini arttırırken, bir yandan da tabil yoldan vereme bulaşmamış çocuk veya gençleri verem aşısı (B. C. G. aşısı) tatbik ederek tüberküloza — karşı — korumak lâzımdır. — Fakir — semtlerde aşhaneler açmak, işçi teşkilâtını iyileştirmek, okul, kışla, fabrika gibi insan - topluluklarını sık sık muayeneden geçirmek, konferans larla halkın verem hakkındaki bilgisini arttırmak gerekir İnsan kaynağını ortadan kaldı rırken, hayvan kaynağını da göz- den kaçırmamalıdır. Memleket miz ziraat memleketidir, dolayı- sile veremli hayvanların da öne- tamamen yanlıştır. - İylleşen ve| verimli işler başaran yüz binlerce veremli buna misaldir. Kanuımnlar eğişirken... Hsrail devleti için hazırlar nan anayasa tasarısının bazı maddeleri dikkate lâyıktır ve ileri bir görüşün, hak ve adaletin, hürriyete hürmetin Madesidir. Bu maddelerden biri göyledir: «Tevkif edilen her fert 24 saat zarfında suçunun alı takririni alacak ve 48 sa- at zarfında hâkim önüne çıka- rılacaktır.» Bizde muhalif partiler üç se- nedenberi antidemokratik ka- nunların kaldırılması için sava» ga girmiş bulunuyorlar. Bizde polis tarafından yakalanarak hürriyeti tahdit edilen bir şal sın 48 saat zarfında hâkim önü- no çıkarılması mecburiyeti yok- fur; sanık günlerce hattâ haf- talarca polis tarafından tecrit edilir, sorguya çekilir ve hâ huzuruna çıkması geclkti lir. Hele 24 saat zarfında sanı- ğa suçunu bildiren yazılı bir tak ririn verildiği, görülmüş haller- den değildir. İsrail devletinin anayasa ta- sarısında başka bir madde var- dır ki ayni derecede, bel aha mühimdir, o da şudur: «Haksız yere hapsedilen her sahıs vazi yet açıklandığı takdirde devlet. ten zarar ziyan istemek hakkı 'na maliktir.» Bizde bir çok vatandaşlar ay- larca, hattâ senelerce mevkuf kalıp da beraet ettikleri ve hap- sedilmelerinin haksız - olduğu meydana çıktığı halde hükümet ten tazminat — İstiyemezler; bu müddet zarfında çektikleri ıztı- rap, çoluğunun ve çocuğunun katlandığı sefalet, uğradıkları büyük ziyanlar yanlarına kâr kalır. Okuduklarıma ve duyduk- larıma göre İsviçre gibi ileri demokrasi memleketlerinde -d mevkuf olarak muhâkemeleri yapılanlar beraet ettikleri tak- dirde tazminat istemek hakkı« 'na maliktirler. Eğer kanunları- mız bunu sağlıyabilirse eminim ki biraz fazlaca kullanılan tev« kif salâhiyeti daha Gdil ve in- saflı olarak ele alınacaktır. Ka- nunları tatbikle mükellef olan- ların mes'uliyetleri olmazsa bir çok zamanlar maksat kaybolur; okadar ki kanunun tahakkuku- nu istediği neticeler ters bir ma- hiyet alabilir. Şu günlerde ferdin hürriyeti- no taallük eden bazı kanunla- rın değiştirileceği haber verille yor. Ceza kanununu faşist İtal- yadan almıştık, ne kadar dik« katle adapte edilmiş olursa ol sun o kanunun façizmin tesirin- den büsbütün uzak kalmamış bulunması - tabii görülmelidir. Başka devletlerin -kanunlarını gözden geçirmek elbet faydalı- dır, fakat madem ki batı demok rasilerine uymuya mecburuz. hamımızı da o demokrasilerin kananlarından almıya çalışma« lıyız. İsrail devletinin böyle yap tığı anlaşılıyor. Kadircan KAFLI 100000 Hayır, hayır; bahis mevzuu olan bir piyango keşidesi de« gildir!... Bu rakam, BÜTÜN. DÜNYA'nın Mart nüshasının zevkle - okuyanların — sayısı- dır... —( TA Va KVİM ŞUBAT|MART 1949| Hicet Öğle Tkind Akşam Yatsı İmsak (C Nöbetçi eczaneler & 5-3- 949 Üsküdar Selimiye mi küçümsenmemelidir. Veremli || Kadıköy Yeldeğirmeni ineklerin kaldırılması, sütlerin || , | : Gedikpaşa kaynatıldıktan sonra içilmesi gi-|| PYttt —: Merkez bi basit tedbirlerle bu da kolayca || Eminönü —: Bahçekapı bertaraf edilebilir. Küuçükpa: Unkapanı Devlet eli ile bu İşler " yapılır-|| Afemdar —: Arif Neş'et ken hayırsever varlıklı vatandaş- || Feşiktaş Vidin ların da bağış v.s. yolu ile verem|| Fyüp Eyüpsultan savaşı saflarında yer almaları ar|| Bakırköy —: Bakırköy zu edilir. Beyoğlu * Kinyonli - Verem her safhasında iyi ola- Sıhhat bilen bir hastalıktır. Hele başlan|| Teksim — : Kemal Rebul gıçta. İyi olma va kurtulma, er-|| Gatata Mustafa Nail ken teşhis ve erken tedaviye ll.'lği Tuna hıdır. Verem iyi olmaz düşüncesi || şişli : Şişli Asım - Nişantaşı

Bu sayıdan diğer sayfalar: