14 Mayıs 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

14 Mayıs 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BAYFA :2 ” IKTIBASLA R “"Scotland Yard,, n mavi melekleri Çeviren: Nazım Kemal onâra emniyet teşkilâtının, görünüyordu. Onun bu hususta- yirmi — yıldanberi, kadınlardan mürekkep bir şubesi yardır. Erkek polis arkadaşlarile birlikte, kâh cinayet bürosunda, küh «Speclal Branch» da, vazife gören bu mavi meleklerin; çoğu| içindi. onları, seferber etmişti. Bunlar- Gan, bilhassa Rose adında bir de- tektif kadın, büyük bir başarı gös termişti. Rose, tedhişçi askerlere kuman Ga eden kurmay heyetinden bir. kaç subayın İkamet ettiği bir a- artmana hizmetçi olarak girme- Re muvaffak olmuştu. Hariku- Tâde güzel bir vücuda sahip olan Rose, nezaketiyle yalnız apartma 'nın sahibesine değil, aynı zaman- Ga erkek pansiyonerlere de ken- disinl; sevdirmişti. Bir akşam, tam yemek vakti, apartmanın kapısı önünde bir kaç otomebil durmuş ve polisler, içeri e ansızın dalıvermişlerdi. Yapı- İlan araştırmalardan sonra subay- Jar tevkif edilmişti. Şüphe yok' ki Scofland Yartl emniyet teşki- Tâtının lehine kaydedilmesi gere-| ken bu başarı, apartmanda altı: - haftadanberi hizmet eden Rose payesinde elde edilebilmişti. Fil- Rose, bu müddet zarfın-| a subayların muhaverelerini giz- lice dinleyerek bir sürü malümat) toplamış ve bunları, hiç' kimseye| hissettirmeden, polise haber ver- Mişti. Fakat işin garibine bakı-| 'mız kİ Rose, bu tevkif hâdisesin-| 'den sonra bile şüpheyi celbetme-| miş, ve günün birinde daha kârlı| bir yer bulduğunu bahane ederek başını alıp apartmandan çıkm itmişti. K * Şahsiyeti esrarlı bir. mahiyet) Hrzeden mavi meleklerden biri de Klara adında genç bir kızdır. Ro- Be ile işbirliği yapan Klara, u- bayların kaldığı apartmanın biti- Biğinde kendisine bir oda kirala- uş ve bu tedhişçilerin takibine| koyulmuştu. MİMİK VE MAKİYAJ SAN'ATI Klaradan önce aynı vazifeyi İderuhte etmiş olan erkek dedek- tifler, halleriyle polis olduklarım belli ediyor, tedhişçilerin daima fuyarık bulunmalarına sebep olu- orlardı. Halbuki Klara, her gün kıyafetini değiştirerek muhtelif hüviyetler altında ortaya çıkıyor- u. O bazan bir kadın, bazan bir Bazete satıcısı, bazan bir çiçekçi, bazan bir daktilo, hattâ bazan da yırtık esvaplı bir fahişe rolünde Bursa Mektupları ki muvaffakiyeti; bütün bu ror- lerde iyi makyaj yaptığı, uygun elbiseler giydiği için değil fakat büründüğü şahsiyetlere has olan mimikleri mükemmelen başardığı İşte böylece, vaktile herkesin tecessilstinü tahrik etmekten baş- ka bir işe yaramıyan polis kadın- lar, bugün ertik Londra emniyet teşkilâtının esaslı elemanları ara) #ına katılmıştır. Yalnız şu var ki fniformadan, nefret ediyorlar. Halbuki Seotland Yard'ın üzerin- de büyük bir. titizlikle durduğu bir talimata göre, her dedektif namredi —İster kadın veya erkek olsun— en az iki yıl zarfında Pes- mi kıyafet altında staj yapmak zorundadır. Resmt kıyafetli mavi melekle- rin başlıca vazifesi ise, kadınların veya çocukların emniyet ve asa- yişini temin etmektir. Fakat bun- dan başka onlar, çeşitli cinayetle- rin sebeplerini araştırmak ve ca- nileri yakalamak vazifesiyle de mükelleftirler. Gerçekten, Londranın ünifor- malı «Police - Womans ların mi leği, cesaret ve küvvet - istiyen hayli güç bir meslektir. Buna her kadının kolaylıkla tahammül ede- miyeceği meydandadır. Zira bu Büzel vücutlu mavi melekler, ek- seriyetle bir kaçık veya bir kül- hanbeyi ile mücadele halinde bu- lunan erkek arkadaşlarından bi- rini yardımına koşmak zorunda- dırlar. Böyle anlarda birçok gan- ,gsterlerin, bunlardan çoğunu, da- Ba bile kaldırdıkları olmuştur. JUL - .nısıf OYUNLARI Bu sebepten dolayı Scotland Yard, birçok teğbirler almak mec buriyetinde kalmış; polis kadın- lara, namzetlikleri sırasında, ma- haret talep eden bir takım oyun- lar öğretmeği gaye edinmiştir. Bu oyunlardan en mühim olanla- m, bir nevi ilim derecesine vardı- rılmış bulunan Jiu - Jitsu oyun- larıdır. Her kadının polis olmak için gereken fiziki vasıflara sahip bu- lunmadığı şüphesizdir. Bu yüz- den, polis mektebine alınacak ka- din namzetler, sıkı bir muayene- ye tâbi tutulurlar. Fakat bu mu- ayenede namzetlerin boy ve bas- larından ziyade sıhhatlerinin mü- kemmel oluşu hesaba katılır, U- mumiyetle dedektif mesleği, ki- bar genç kızlara açıktır. — Fakat bazan polis okuluna, genç dulla- rın da kabul edildikleri vâkidir. Bu çetin mesleğin, namzetlere, huzur sağladığından asla bahse- dilemiyeceği pek tabildir. Bunun- la beraber romantik hülyalar pe- ginde koşan bir çok Londralı genç kızların bu mesleğe heves ettik- leri görülmektedir. Resmi kıya- fetleri altında bunalan bu kızla» rın yegâne tesellisi; günün birin- de dedektif olmak ve maceralı bir hayat sürmektir. («Echo» dan) imar için para nasıl bulunabilir Bursa Valisi Haşim İşcan, şehri güzelleştirmek için tatbik ettiği usulü anlatıyor Yazan: ZİHNİ KANMAZ Bursa, 12 (Hususi) — Bursa- mın birkaç sene evveline gelince- ye kadarki halini bilenler gimdi. Tastlayacakları her yeni eserde Mali Haşim İşcan'ın ismi ile kar- gılaşmaktadır. <İmar> der demez Haşim İşcan'ın hatırlanması sa- dece bugüne ait olmayıp, yarına devredilecek bir hususiyet de ta- fımaktadır. Bunun sebebini ayak- ta kalacak eserleri yanında, bu eserlerin yapılışına dair cereyan 'eden münakaşalar da bulmak ko- laydır. Mali sıkıntılar içinde bunalan bir vilâyette milyonlar - sarfede- Tek imar faaliyetine geçilmesi, fa- aliyeti fili neticelere bağlayabil- Mek, takdir edilir ki çok güçtür, hattâ imkânsız gibi görünür. Devlet büdcesi ile müvazi ola- Tak seneden seneye açıkla ve borç la kapanan belediye büdcelerimiz taş üstüne taş koymak göyle dur- Bun halk ihtiyaçlarını, âmme hiz- i lâyıkı ile karşılamaktan Hal böyle iken nasıl oluyor da lmar hareketlerine girişmek c« Feti ve netice almak imkânları bu kunuyor? Sualin cevabını ararken Wali Maşim İşcan'ın şahsiyeti ü- Zerinde biraz durmak lâzımdır Her insanın bir merakı, deği- Bik arzu ve zevkleri vardır. Kimi yakmak, tahrip etmekten, kimisi) bir eser yaratmaktan — hoşlanır. Haşim İşcan bu ikinci neviden o- lan mizacı ile imar mevzuunda Adeta sar'a nöbeti geçiren bir i- darecidir. Hastalık halindeki imar zevkini ancak yeni bir teşebbüse geçip, tahakkukunu — görmekle tatmin eder. Bütün idari haya- tında, valiliklerinde göze çarpan bu hususiyetleriyle güzel, cennet| Bursaya gelince elini kolunu bağ-| layıp oturabilir mi idi? Tabii ha- yır. Fakat vilâyet ve belediyenin e- lTindeki imkânlar ise İşcanı hare-İ kete geçmeğe teşvik değil, ata- lete sevkedecek mahiyette idi. Bu vaziyet kargısında tek çare gehrin imarında halktan yardım görmek, varlıklı vatandaşı, üze rinde yaşadığı toprakların güzel- leştirilmesi davasına iştirâk ettir- mektir. İlk nazarda hiç de fena bulun- mıyacak bu şeklin iyi, hüsnü ni- tle tatbik edildiği ve vatandaş- ir yardıma gönül rızasiyle kı tuğu zaman güzel neticeler vere. ceği şüphesizdir. Haşim İşcan işte bu' yoldan yürümüş, imar hareketlerinin mihrak noktası bu olmuştur. «Gü zelleştirme Cemiyeti» kendi ida- re heyetinin kararlariyle, - fal resmi makamların kontrolü altın. t da, kısa bir zamanda meyvaları -| hükümeti «Güzelleştirme: Je&iı— HÂBERLER Gemilerin taşıdığı yük cinsi ea a 2239 sayılı kanunun hayat pahalılığını doğurduğu ileri sürülüyor Hükümetin armatörlere yeni- den iki milyon dolarlık bir tah- sis yaptığım dün yazmıştık. En Aüzumlü senelerde armatörlere yardım etmeyip, vapur getirilme sinin güç olduğu bu senelerde fanliyete geçen hükümetin bu ha reketi, bununla beraber piyasa- da yine memnuniyet uyandırmı; tır. Memlekete armatörler tarafın- dan istentldiği miktarda vapur getirilmesine imkân yoktur. İm- kân olsa bile 2289 numaralı ka- nun deniz ticaretimizi Inkişaf- tan geri bırakmaktadır. Zira bu kanun gemileri tek cina eşya nak letmeğe mecbur. bırakmaktadı Gemileri tek cins mal nakline mecbur etmekle hayat pahalılı- ğına gebebiyet verildiği iddinsın da bulunulmakta ve gemiler her cins mal naklettikleri takdirde İstanbul piyasasında — hissedilir bir ferahhk olacağı ileri sürül- mektedir. Kadınlar Birliği İstanbul | açılıyor ği İstanbul il merkezi yarın saat 10.30 da F- minönü Halkevinde merasimle çılacaktır. Bu merasimde bulun- mak üzere İzmir Milletvekili ve Birliğin reisi Lâtife Bekir Çey- rekbaşı, Ankara Milletvekili Meb rüre Aksolev, Seyhan Milletveki- Hi'doktor Makbüle Diblen şehrimi »e gelmişlerdir. Balıkçılar Cemiyeti ucuz balık veriyor. İstanbulda son günlerde bol miktarda her cins balık bulun- maktadır. Balık - bollaştığı için fiatlar ucuzlamıstır. Bilhaesa ete nazaran balık fiatı çok — ucuz- dur. İstanbul Balıkcılar Cemiyeti memur ve müstahdemlerine ve- mek veren müesseselerle, okullar 've hastanelerin alacakları balık- ları Balıkhanedeki mürayede ye- rinden tontan fiat üzerinden te- min etmeğe hazırdır. Telefonla veva bir memurla müracaat edil diği takdinde Cemivet derhal ha- rekete geçmektedir. Dışişleri Bakanı İstanbula geldi Dışişleri Bakanı Necmettin Sa dak dün uçakla şehrimize — gel- miştir. İçişleri Bakanı geldi İçişleri Bakamı M. Emin Eri- #irgil dün sabah Ankaradan geh- rimize gelmiş ve Haydarpaşa ga rında Vali ve Belediye reisi dok. tor Lütfi Kırdar, Emniyet Müdi rü, Vilâyet ve Belediye ve Parti erkânı tarafından karsılanmış- tır. Bakan, gazetecilene İstanbul- da Vilâyet ve Belediyeye müte- Allik bazı incelemelerde buluna- cağını ve bu arada Vilâyetle Be- lediyenin ayrılması — mevzuunu gözden geçireceğini söylemiştir. Yeni telefonlar İstanbula yeniden 6060 telefon verilecektir. Bunların 1200 ü E- renköye, 400 ü Bebeğe, 400 3 Bakırköye, 220 si Yeşilköye, 200 ü Kandilliye, 460 1 Büyüka- daya, 200 U Büyükdereye, 160 1 Tarabyaya, 140 1 Paşabahçeye, 140 1 Kartala, 140 1 Heybeliada- 'ya, 2400 ü Kadıköye aittir. YENİ etmoit, Amerikanın Mi- chigan devletine dahül, nüfusu takriben iki mil- yona yakın büyük bir Banayi şeh- ridir. Amerikadaki büyük otomo- Bil sanayil merkezinin İDetrolt olduğu herkesçe malümdur. Esa- sen şehrin tarihi ile otomobil sa- nayiinin büyük alâkası olmuştur. Şehrin nisbeten kısa bir tarihçe- si vardır; küçük bir şehir olarak kurulmuş bulunan Detrolt, oto- mobil sanayiinin 10 vo 20 mol asır- larda kaydettiği muazzam inkişaf, dolayısiyle birdenbire büyümlüş, ve kısa bir zamanda muazzam bir merkez manzarasmı almıştır. Nevyork ve Şikago gibi diğer bil-| yük merkezlerden farklı — olarak şehir ufki şekilde inkişaf etmiş ve sahası çok yayılmıştır. Şehrin böyle kısa bir zamanda inkişafı ve kaydeylediği - büyük nüfus artışı ortaya birçok sosyal ve suça sebebiyet verici, krimino- jenik mes'eleler çıkarmıştır. —A- merikada bulunduğum — sıralarda bir çok dostlarım mutlâka Det- roit'e gitmemi ve oranın krimino- loğik bünyesini incelemeğe ve an- lamağa çalışmamı tavsiye ettiler. Şüphesiz, şehrin suçlulukla müca dele mevzuunda Vücuda getirdi- ği, gerek önleme ve gerekse ten- kile taallük eden mes'eleler, onun arzeylediği kriminojenik hususi- yetlerle mütenasip olacaktı: Suç, ve'ona taallük eden promlemler 'ne kadar mudil ise, mücadele için müracaat olunan vasıtaların da o nisbette ileri olması icabedecekti. Bilâhare mahallinde — yaptığım, müşahede ve temaslarda bu tah- minin doğru olduğunu ortaya koy du. Bu yazımda şehrin, arzolunan tarihi sebeple, birdenbire teşek- kül ve inkişaf edişinin sebebiyet verdiği sosyal meselelerden ve suça sebebiyet verici âmil ve hu- susiyetlerinden bahsedeceğim: Biraz evvel de arzolunduğu gi- bi otomobil sanayinin 19 uncu asrın sonunda ve 20 nci asırda yıldırım hiziyle inkişaf edişi Ame Tikanın ve dünyanın (her tarafın- dan Tmuhtelif milliyet ve ırk grup- larına mensup şahısların buraya hücum etmelerine sebebiyet ver- miş bu ise dar bir muhitte tehli- keli kültür ihtilâflarının — husul ve yaşatan unsurların başında gel diğine göre teressüm eden çalış- maların daimi derl ve temaslara ve ihtilâflara sebebiyet vereceği ve suçların işlenmesi bakımından çok müsait bir zemin yaratacağı aşikârdır. Şehrin devlet dairele- Ti bulunan merkezinden hemen ki sokak şimale doğru yüründü. ğünde hemen bütün mahalli örf ve Gdetleriyle yaşamakta bulu- 'nan bir Yunan ekseriyetine ve bu- nun hemen altındaki bir sokakta aynı suretle yaşamakta olan Su- riyeliler grupuna tesadüf ediver- mek Detriot'te tabii manzaralar- dandır. Bir profesörle şehrin kenar — mahallelerinden — birinde dolaşırken dostum bana burada 37 muhtelif milliyet grupuna men sup kimselerin yaşadığını söyle- mişti. Şehrin bir hususiyetini de #er- vet inkisamındaki büyük — muvz zenesizlik teşkil eylemektedir. Bu şehirde en büyük servet ve vela- | SADAN Yazan NARAARARRARRAAARAAAARARANRARARAARARRRANARRARARARAARARARARAARARARIRAAAA Amerika Notları: Cezacı gözü ile «Deliroit» şehri Doçent Dr. Sulhi Dönmezer hın hemen yanında ikelimenin en derin manasiyle tavalfi güç — bir, sefaletin mevcut bulunduğu göz- le görülebilmektedir; — bu büyük, sefaletin teraklim eylediği mahal- leler ile otuz katlı binaların bu- lunduğu refah ve servet mınta- kası arasında ancak bir kaç cad- delik mesafe mevcut bulunmak- tadır. Bir gece, bir katil hâdise- sini tahkik etmekte olan polise mensup şahıslarla beraber bulun- dum; maksadım zabıtaca tatbik edilmekte olan metodları işler hal İde görmekti. Bu vesile ile şahit olduğum sefalet tasvir cidden gi Şehrin şayanı dikkat —hususi- yetlerinden biri de çok geniş, mü- tehavvil ve gayri sabit ve muay- yen bir mahalle merbut olmadan 'yaşıyan bir işçi kütlesinin mevcu- tidir. Konjonktür gartları- manzaralarını a tâbi olarak bazan iş bulama- dan aylak dolaşan bu — kütlenin Yüksek ahlâk standartlarına sa- hip olduğu da söylenemez. Tabil olarak böyle bir kütle iş bulabil- düği zaman çalışacak ve fakat iş bulamayınca hemen her türlü va- sıtaya ve icalzettiğinde suça mü- racaat suretiyle para teminini ve hayatını idameyl mubah sayacak, tır. Böyle aşağı ahlâk standırtları- na sahip olan büyük işçi kütle- lerinin tekâsüf eylediği mıntaka- larda ve büyük sanayiin de tesiri ile geniş bir gayri kanuni fuhuş tatbikatı meydana çıkar ve cin- siyete müteallik ırza tecavüz — ve 'tesaddi gibi saçlar alabildiğine ar- tar, Gerçekten ikamet — şartlarının bozuk oluşu, meselâ küçük — bir evde lüzumundan fazla kimsele- Tin barınmak zorunda kalışı her şeyden önce tesirini cinsiyet ah- lâkı üzerinde gösterir ve cinsi mü nasebet ve temaslarda bir lâüba- lilik müşahade olunmağa başlar. Bunun en kötü inikâsı ise çocuk suçluluğu Üzerinde olur. Çocuk- lar ve gençlerin yetiştirilmesinde söz ve nasihatten çok daha fazla Tmüessir olan şey iyi misallerdir. Şehrin temin ettiği tasavvur o- lunan imkânlar dolayısiyde civar küçük şehirlerden ve Amerikanın diğer taraflarından birçok genç kızlar iş bulmak üzere buraya gel mekte ve bulamadıkları takdirde, mutavassıtlar ve mütecavizler e- line düşerek ırza 'tecavüz suçları- 'na hedef olmakta veya fuhuş luna dökülmektedirler. Birinci ve ikinci büyük — harb sıralarında, cenup devletlerinin yarı esaret şeklinde toprak işçile- ri rolünden bir tüzlü yukarıya çı- kamıyan ve beyazlara — nazaran geşitli farklı muamelelere hedef olan zenci nüfus şimale doğru hic Tet etmiş ve bilhassa Detroit geh- rine akın etmişlerdir. Halen Det- roit'de miktarı üç yüz bine yak- laşan ve aşağı yukarı şehir nüfu- Sunun yüzde on beşini teşkil edep miktarda zenci nüfus yaşamak- tadır. Bu keyfiyet beyazlar ve zenci- ler arasındaki wrki tezadları büs- bütün şiddetli şekle sokmuştur. Zenciler arasında ise, çeşitli 808-, ni vermeğe başlamıştır. Cemiye- tin faaliyetiyle birlikte dedikodu- lar da başlamış ve varlıklı - va- tandaşı şehrin güzelleştirilmesine iştirâk ettirirken, büyük halk küt lesini sıkıntıya düşüren, şikâye- 'te yol açan hareketlere de sık sık rastlanılmıştır. — Meselâ benim, bizzat Bursanın köylerinde şal di olduğum vakalar vardır. Bu- gün inşa edilmekte olan 1156 y: taklı muazzam hastaneye lüzum- lu parayı temin için «Güzelleştir- me Cemiyeti« iki sene - evvel bir| piyango tertip etmişti. Biletlerin , Satışında halka tazyik yapıldığı, bucak müdürleri ve jandarma ka- rakol komutanları yasıtasiyle ce- İbir kullanıldığını tetkiklerim 80- “nunda yazmıştım. Benim şahidi olduğum bu k: vakalarda Haşim İşcan mı, yok sa malyetinde çalışanlar mı bu gü zel teşebbüsü insaf hudutlarının. dışına götürdüler, keyfi ve gayri; kanuni hale soktulardı? Bilmiyo- rüm, Neticede matbuata akseden şi-| kâyet âvazeleri karşısında Peker adı al- tında vatandaşlara yük tahmil ııhh—mn 'ceğine dair —bir. tamim yaptı, gikâyetler de son buldu. * Şimdi Güzelleştirme Cemiyeti faaliyetini tatil etmiştir ve Haşim İşcan da eski günlerin hasretini çekmektedir. Tasarladığı birçok işlerin yarım kaldığını söylemek te, Güzelleştirme Cemiyetinin ve kendisinin «Cebri mülâyim» tâbi- rini kullandığı halktan para top- layış şeklini şöyle izah etmekte-| dir: «— İmar hareketlerimizi yürü- tebilmek için dalma yollar düşü-! nür, arar ve bulurdum. Meselâ! harbin en buhranlı zamanlarında kamyon ve otomobil - lâstikleni 1200 - 1400 liraya karaborsada satılırken ben - vilâyete ayrılan resmi kontenjan — dışında şahsi gayretimle lâstik temin ederdim. Bedeli iki yüz lira olan her lâs-| tik için iki yüz lira da Güzelleş- tirme Cemiyeti kasasına yatıran- lara istediği kadar lâstik verir- dim, Sonra; tüccarın arayıp da | temin edemediği malzemeyi bu- lurdum, ayrıca Cemiyete verecek- leri paralar mukabilinde onlara tevzi ederdim. — Böylelikle hem| lâstik sıkıntısı çekenler, hem de tüccar faydalanındı. Elde ettik-| leri menfaate karşılık şehrin gü- | zelleşmesi için para vermelerin- den tabil ne olabilir. -Fakat işin içyüzünü bilmeden, yanlış olarak, pilan neşriyat faaliyetimizin durmasına sebep oldu. Halbuki gördüğümüz, yeni yapılan hasta- hanenin 560 bin lirası, stadyomun 226 bin lirası ve 936 bin liraya mal olan ilk okulun 444 bin lirası halk İtan çıkmıştır. Halkın yardımı ve hüsnü niyeti olmasaydı bu gü: | memektedir. Hâdiselerin mübalâğalı şekilde aksedişi bizi birçok hayırlı çalış- malardan menetmiştir. Bursada göze çarpan eserlerin kısa bir zamanda meydana goli- ginde Vali Haşim İşcanın — şahsl gayretlerini hiç kimse İnkâr et- Ancak bu gayretin lehinde ve aleyhinde olan gruplar vardır ve bunlar imür fanliyeti. nin münakaşasını — yapmaktadır-. lar. Hastahane, yol, mektep, stad. ,yom gibi eserleri beğenenler Gü- zelleştirme Cemiyetinin yeniden faaliyetine taraftar — olduklarını söylüyorlar. Haşim İşcanın mu- halifleri ise, haklı olarak dar ge- lirli vatandaşlara bir zaman ver- gi şeklinde aksettirilen para top- lama usüllerini tenkit etmekte ve yapılan işler yerine daha başka, &cil çların — karşılanmamış oluşunu iddia etmektedirler. 1 nokta Haşim İşcanın Bursa- yı imarda gösterdiği gayret ve azmi takdirdir. Şehrin hakikaten güzelleşmesini ve ihtiyaçların kar şılanmasını hedef tutan imar fea- liyeti, halka yük olacak, vergi şek linde mahiyete bürünmediği tak- dirde bunu bütün Bursanın mem- nuniyetle karşılıyacağına şüphe yoktar. Bunün yolu ister Güzel- leştirme Cemiyeti, ister diğer bir teşekkülle olsun, fakat yeter ki di vataudaslara tazyikle zel eserler meydana — gelemezdi, aksetmesin -| küm olmuşlardır. Müuhalif ve muvafıkların birleş- | yal sebepler dolayısiyle, çok ge- niş miktarda bir suç nisbetine “'Iw zadilf olunmaktadır. Bu mevzuda şehirde yerli ola- Tak tanınanların çok az adette bu lunduğuna da işaret ve bunun e- hemmiyetine dikkati çekmek iste- viz. Gerçekten Detrolt nüfusu - nun yüzde yetmişini hariçten ge- lenler teşkil eylemektedir. Şehir- de doğup büyüyenler nisbeti çok düşüktür. Herhangi bir — devlet| memuruna sorsanız — Detroit'de doğmamış bulunduğunu ve fakat | buraya sonradan hicret eylediği-! ni öğreniyorsunuz. Bunun — bir| sehir hayatı bakımından ve bilhas| | sa şehrin suç nisbeti yönünden ©- iyetini uzun boylu İza ğup büyüdükleri muhitlerde hare, ketlerine ve tavırlarına çok daha, fazla dikkat ve itina gösterirler; yabancı muhitlerde çok daha ko-, laylıkla Jâübali hareketlerde bu- lunulur. Detroit'de yaptığım müşahede- lerden biri de burada hâkim bu- lunan kötü siyaset havası oldu. Amerikanın bazı mıntakalarında siyaset her şeye hâkimdir. Hattâ en teknik müesseselerin eleman- larının dahi siyaset cereyanları dolayısiyle kısa müddetler içinde değiştirildiği görülmektedir. Me- M. Ali Aybar ve S. Ali düvası Zincirli Hürriyet gazetesinde çıkan bir yazı ile Büyük Millet Meclisinin mânevi şahsiyetine ha karetten sanık gazetenin sahibi Mehmet Ali Aybar ile muharrir Sabahattin Ali haklarındaki tah kikat neticelenmiş ve Mehmet AN Aybarın tevkifine. Sabahat- tin Alinin öldürüldüğü bahis mevzuu —olduğundan — takibatın durdurulmasına karar. verilmiş- tir. |Markopaşacılar mahküm oldular Cumhurbaşkanına neşren ha- karetten sanık Markopaşa gaze- tesi sahibi Rifat Ilgaz ikinci a- Eirceza mahkemesinde 3 yıl hap se mahküm olmuştur. Bundan başka Aynı gazetede çıkan <Dünya kralları işi azıttı- lar>, «Bir kadın aramyor> baş- hklı yazılardan dolayı Rifat T- gaz ile muharrir Aziz Nesin T mci “Asliyede 7 şer ay hapse mah ) z * Haziran ayında beynelmi- lel bir şöhreti haiz İngilterenin | meşhur Sadler'e Wells Bale kum | panyasınm en seçme sanatkârla- rından olun Moira Shearer, Mi- cheel Somes, Ahme Heaton, A- lexander Grant İngiliz kültür heyetinin dâveti üzerime şehri- |mize gelecek ve Açıkhava tiyat- rosunda klâsik v mudern bale- lerden seçme parçalar takdim e- deceklerdir. * Temmuz ayı içerisinde Lon-/ drada açılacak olan Milli mahsul-| ler sergisine, Tekel-de iştirak ede cektir. Tekelin bütün malları bu sergi de teşhir edilecektir. * Emniyet teşkilâtında tedkik, lerde bulunmak üzere Emniyet Genel Müdürü Gâffur Soylu, önü müzdeki hafta İçinde şehrimize gelecektir. * Sütlücede Nuri paşa fabri- İkasında vukubulan infilâk hâdi- sesinde ihmali bulunduğu sanıla- rak tevkif edilmiş olan emekli general Hüseyin Emir Erkilet| | yeni bir itirazda bulunmuş ve tev| kifinin usulsüz olduğu hakkında- ki bu itirazını savcılık merciine | | | a LKISA HABERLER gönderilmiştir. | * Beyoğlunda bir — sinemada | gösterilen <Olivier Twist» adlr filmin Yahudi aleyhdarı olduğu- nu iddia eden Hahambaşının | yete müracaatı — incelenmiş, gösterilmesinde bir mahzuru ol- | madığı neticesine varılmıştır. —| | * Behçet Osmanağlu Ankarada, |ait Savanma Bakanlığı emrinde| bulünan araba vapurlarından ikisi | nin Denizyoliarına verilmesi husu- İsunda teşebbüslerde bulunmuş — ve) İaün dönmüştür. * Denizyolları Yollama Şefi Aâ nan Aldora Ankarada bulunan U mum Müdür Cemil Parma'nın da- veti Üzerine dün Ankaraya gitmiş tir. İtızar İnin 11 - 12 - 19 - 44 üncü sayf | rasında intihar |masına ve bu hususlarda ARAR ARARARRARARA, t ; Belâ bir hapishane müdürlüğüne, polis şefliklerine dahi siyast Be- beplerle gelmiş elemanlara tesa- düf edilebilmektedir. Ba keyfiyetin, alfkalı müesse- selor üzerinde mesut tesirler hu-, sule getirdiği söylenemez. Esnsen Insan ziyaret eylediği müessese- |lerde bunun derhal farkına vara- | blmektedir. Sivil hizmet imtiha-) nından geçerek ve siyasi hiç bir İtesir dolayısiyle olmaksızın işba- #ına gelmiş olan mücüseseler me-) müurlarının çok daha salühiyetli Ve müesseselerinin de o nisbette muntazam ve mükemmel olduğu derhal görülüyor. Siyasi sgbepler ve #millerle Işbaşına gelen idare-) ciler müesseseleri iyi İdare etmek ten ziyade sanki iyi idare ediyor- larmış gibi göstermek, “matbuat ile iyi geçinmek ve etrafındaki- |lere çeşitli tavizlerde bulunmak mecburiyetinde kalıyorlar. Memu riyete ait garantilere sahip olmu- yan ve geçimleri itibariyle istik- bale emniyetle bakamıyan bu kim selerin arzolunan tarzda hareket zaruretini duyacakları da - tabii- dir. Her ne hal ise, bu keyfiyet şehrin umumi idaresinde suçluluk zemini hazırlamak — bakımından müsait bir hava yaratmaktadır. Yukarda hülâsa ettiğim suç iş- lemeye sevkedici mahiyette sos- İyal problemler muvacehesinde |suç önleme mevzuunda gösterilen gayret ve çalışmalara başka bir 'azımda temas ederiz. Doçent Dr. Sulhi Dönmeze Betül dâvasında mahkemenin son kararı Betül düvasının son duruşma- sında, mahkeme, şu kararı ver- miştir: Istanbul C. Savcılığını Kocası Alâeddini öldürmek iddiasile sanık Betül Aytun hak- kında yapılmakta olan duruşma- da: Dâva dosyası takımile adli fab işleri meclisine - gönderilerek: 1 — Dosya içinde mevcut ve hüdise yerinde tutulan keşif tu- tanağı ve fotoğraflar ile tanık- lardan komiser muavini “Naim, Yarar, polis memuru Mehmet Bağlı, polis Şadan Bağıran, Şük- rü Balta, Cemil Balto, Abdurrah- man Balto, Azize Aydemir, sanık |Betül ve müdahillerin ve vekille- rinin bütün ifadeleri ve yine dos- yada mevcut bütün raporlar oku- narak Alâeddin Aytunun kurşun |yarası aldıktan sonra hastahane- ye nakline kadar geçen zamanda | (Yukarıda adları yazılı tanıkla- Tn kendisini yaralı bir durumda gördüklerini beyan ve fakat Alâ- |eddinin kollarının bulunduğu va- 'et ve düğer noktalarda ifade- leri arasında mübayenet Mevcut olmasına göre) yaralının aldığı kurşun yarasının mahiyetine gö- Te kollarını kareket ettirip muh- telif vaziyetler alıp alamıyacağı- mın, kımıldamasına ve her hangi bir harekette bulunmasının müm- kün olup olamıyacağının, tıibben tâyin ve tesbitine: 2 — Alâeddin hakkındaki 20.3. 943 (6 K. Sani 941) 21.4.948 ve 27 Mart 948 - 15 Mart 948 günlü raporlarla adli tabib Salih Haşim Sönmezin duraştma zabıtnamesi- larında mazbut ifadesi ve diğer şahadat okunarak — Alâeddinin psikopat telâkki edilip edilmiye- İceğinin ve psikopatlığının intihar- lara müessir bulunup bulunma- Gığının normal kimselerle psiko- patlar arasında intiharlara mi essir - bulunup — bulunmadığının || normal kimselerle psikopatlar a-|| bakımından — ne ” gibi bir fark bulunduğunun. 3 — Adli Tabib Hâşim Sönmez imzalı 13.2.647 günlü rapor tet- | kik olunarak bu raporda ölünün şakağında mevcut ve etrafında || tarvit halkası ve barut tutuacı | olduğu bildirilmesine ve raporun alt kısmında da (yakından atıl- mış olan merminin isabet nahi- yesine ve endaht mesafesine gö-| re) denilmesine nazaran mermi-! nin ne kadar bir mesafeden atıl. miş olabileceğinin ve bu mesafenin metre ve santim ile takribi ola- rak ölçüsünün tâyini mümkün bulunup bulunmadığının ve bu &u |retle (yakından) ve (endaht me- safesi) kelimeleri ile ne miktar bir mesafe kastedildiğinin sorul- Adli Tıb meclisinin fenni mütalcası nin alınmasına mahkemece ka- rar verilmiştir. Karar gereğinin ifasile rapor azılarımızın çokluğundan bu- | Eün Esad Mahmud Karakurdun | «Ömrümün Tek Gecesir adlı ro-) Manını koyamadık, Özür dileriz, ve dosyanın 14.6.949 tarihinden önce mahkememize tevdi edilme sini temin için müzekkeredir. 13.5.949 dâvası... on zamanlarda Büyük Mi- dlet Meclisinde bakanlar ve milletvekilleri «Ben şuyum>, «Ben buyuml» diye karşılıklı meydan okudular; soydan soptan bahset- tiler. Geçen gün Başbakan yar- dımcısı ve «Hürriyetir. üstüne şal #tmak> tâbiriyle bir zamanlar ga- zetelerde göhret yapan Bay Ni- hat Erim göyle dedi: «Otuz ya- gında profesör ve hariciye hukuk adüşaviri oldum.» Benzemezse de dördüncü Sultan Mehmet yı şında koca Osmanlı imparatorlu- iguna padişah olmuştu. Muztarip bir milletin hayat dâvalarının mü- makaşa edildiği yerde bence bun- lar Tüzumsuz lâftardır. — Bununla beraber büsbütün faydasız da sa- yılmamalıdır, zira hiç olmazsa bi- Zim gibi kalem sahiplerine konu veriyorlar; okurlarımıza Öa şu so- murtkan dünyada bir gülümseyir bağışlıyorlar. Tarihimizde soy ve sop itibari- le övünenlere çokça rastlanır. Bunlardan biri de Selânik civa- rında çiftliklere sahip olan Evre- noszadelerdendir. Şair Esrelin yazdığıma göre, bu vat 1840 yılia- rında Selânik olan Esat Mühi disini de büyük göstermek mak- sadiyle, yazdığı bir davetiyesin altına, altı yüz senefik atalarımın isimlerini sıralamış; imzası terke- renin metninden bir kaç misli yer tutmuş. Esat Muhlis paşa şai rur bir adamdı; Ayaş müftüsü- nün oğlu olarak dünyaya gelm'ş- ti. Hatlâ rivayete göre onun pek kibirli olduğunu Sultan Azize söy- lemişler; padişah da paşanın gu- rurunu kırmak üzere saraya ça- ğırmış. Bir dostu, padişahın mak sadını gizlice ona bildirmiş. Esat Muhlis paşa sarayın divan salo- nuna çıktığı sırada orada balu- nan bir köpek havlamağa başla- mış. Zeki adam derhal vaziyetl kavramış, padişahın da duyacağı şekilde köpeğe çıkışmış: — No havluyorsun? Kapı yol- daşıyız! Sultan Aziz bunu işitmiş, hoş- lanmış, paşaya iltifat etmiş! Esat Muhlis paşa Evrenoszade- nin tezkeresini alınca onun ka! sından geçenleri sezmiş, yazdığı cevabın altına imzasını şöyle at- mış: «Esad bin Adem Aleyhisse- Tüma. Tanzimat devrinin meşhur edib- lerinden Sadullalh paşanın babası olan Esat Muhlis paşa mağrur olmakla beraber gururun aleyhin- de bulunuyordu. Şu güzel ve her- kese ihtar olacak mahiyetteki be- yit onundu: Lâfa di yet ne lüzim âkile, Ademin âlemde bin müfevki, bin mâdunu vara Kadircan KAFLA Afyon - Muzafter Görktan Edib Âli Baki hocamımn esa den faydalanmak isterim. Aksini is bat eden bir vesika bulunursa lüt- funuru rica ederim. Tophane - AFit Yiğiteiek Randevu evleri kuçak — çalışırlne, amaliyeye yazılı değildirler, vergi ve ceza bahis konasu olamaz. Yazık ki bunlara müni olmak imkün buluna. miyor. Pendik - Aziz Kundümer İkaz ve irşadınma teşekkür ede- ilk fırsatta düzelteceğim. Say- rim gılar.. Paris - Mehmet Şerif Ben de farkıma varmıştım. gaa Bnbiya> daki bir tertip yanlıyı- aa aldandım. Kitap haline konurken tashih edeceğim. Teveccühünüz — ve daanız mükâfatımdır. Hürmetlerim. K.K Hizır: 9 - Ayı 5 - Gün: 184 Vasati — Ezanl Nöbetçi eczaneler S 14 -5- 949 Aksaray — : Ethem Perter dlemdar —: Divanyolu Bakırköy —1 Hilâl Bc. Beşiktaş —a 8. Recep Beyasıt — : Gedikpaşa Beyoğlu — : Güneğ Ec. Bminönü —: Ankara Ec, Eyüp : Arif Beşer Fatih — 1 Çarşamba Ee Galata — 32 Doğrüyol Kadıköy —1 Hulüsi Osman Küçükpasar : Necati Ahmet &l : Halk * Artin Barınak Yakstın B. Tülbentçi Üskildar —1 Ahmediye

Bu sayıdan diğer sayfalar: